Ana səhifə

İkinci bölüm: Fİnansal serbestleşme pOLİTİkasi ve fİnansal kriZ iLİŞKİSİ


Yüklə 1.1 Mb.
səhifə11/12
tarix27.06.2016
ölçüsü1.1 Mb.
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12
2.3.2.2.3.Finansal Serbestleşme Politikaları ve Ardından Yaşanan Finansal Krizler

Güloğlu (2000: 132-161), 1970-1994 döneminde 43 ülkede panel veri ekonometrik yöntemini kullanarak finansal gelişmenin ekonomik büyüme etkisini incelemiştir. Çalışmada, M2/GSYİH; banka mevduatlarının toplam mevduatlara oranı; özel sektöre açılan kredilerin toplam kredilere oranı ile özel sektöre açılan kredileri GSYİH’ye oranlarından oluşan rasyolar (King-Levine rasyosu) kullanılmıştır. Buna göre finansal serbestleşme politikalarının finansal gelişme etkisi yaratarak ekonomik büyümeyi sağlayabilmesi, finansal sistemin kırılganlığına göre değişmektedir. Finansal serbestleşme ardından kriz yaşayan ülkelerde finansal gelişme, ekonomik büyümeyi genellikle olumsuz etkilerken, kriz yaşamayan ülkelerde finansal gelişme ekonomik büyümeyi olumlu etkilemiştir. Finansal sistemin yeterince denetim ve gözetim altına alınmadığı, bankacılık sisteminin zayıf olduğu ülkelerde finansal serbestleşme politikaları krizle sonuçlanmıştır.

Finansal serbestleşme politikaları, genellikle gelişmekte olan ülkelerde 1980’li yıllarda uygulanmaya başlamıştır. 1980’li yıllarda 18 gelişmekte olan ülke, 1990’lı yıllarda ise, 16 gelişmekte olan ülke, ticaret ve döviz kuru politikalarını serbestleştirmiştir. Yaklaşık olarak, Merkez ve Batı Avrupa’da 15-20 gelişmekte olan ülke, sosyalizmi ret ederek, sermaye ve ticaret işlemlerini serbestleştirmiştir.

1980’li yıllardan sonra gelişmekte olan ülkelerde uygulanan serbestleşme dalgası finansal sistemi kırılganlaştırmasına karşılık, özellikle Latin Amerika ülkelerinde finansal reformlar, Batı Asya ülkelerinden farklı sonuçlar vermiştir. Buna göre:

1. Finansal serbestleşmeyi kapsayan reform politikalarının ortak özellikleri incelendiğinde, Asya ülkelerinde reformlar ekonomik istikrarsızlık ve durgunluğa karşı bir politika olarak uygulanmıştır. Asya bölgesinde finansal serbestleşme politikaları, başarılı sanayileşme politikaları ardından uygulanmıştır. Latin Amerika ülkelerinde finansal serbestleşme politikaları, hızlı büyüme ve sanayileşme amacıyla uygulanan ithal ikameci kalkınma stratejisinin başarısız olmasına karşı bir reaksiyon olarak uygulanmasına karşılık Asya ülkelerinde korumacı politikalar, gereksinim duyulmadığı için kaldırılmıştır. Ancak, her iki bölge ülkelerinde de finansal kırılganlığı artırarak kriz duyarlılığını yükseltmiştir.

2. Asya ülkelerinde serbestleşme politikaları kontrolü, selektif ve aşamalı bir süreçte uygulanmıştır. Latin Amerika ülkelerinde finansal reformlar Orta Avrupa ülkelerinde olduğu gibi büyük patlama (big bang) anlamında gerçekleşmiştir (Milberg, 1998 : 85-86). Latin Amerika ülkelerinde 1980’lerin ikinci yarısından sonra, finansal serbestleşme politikaları borç krizlerinden kurtulmak amacıyla uygulamışlardır. Bölge ülkeleri piyasa mekanizmasına dayalı ve dünya ekonomine entegre olabilmiş, istikrarı içinde büyüyebilen bir ekonomi hedeflemişlerdir (Akyüz, 1996: 6-7). Asya bölgesinde hükümetlerin hızlı büyüme hedefleri finansal serbestleşme sürecinin aşırı ödünç verme ve performans dışı kredi kullanımı sonuç olarak finansal krizle sonuçlanmıştır.

3. 1990’lı yıllarda Meksika’da kredi piyasalarında yaşanan gözetim sorunu (monitoring problem) eforik yatırımcı davranışları ve aşırı ödünç alma eğilimi şiddetlendirmiştir. Yabancı sermaye akımları, kamu oyuna gerçekçi olamayan olumlu sinyaller vererek, finansal piyasalarda aşırı iyimser bir ortam yaratarak finansal sistemi kırılganlaştırmıştır (Gruben and McComb, 1997 :13).

1994 Meksika krizi, uluslar arası ekonomi çevrelerine, serbestleşme aşamasının zayıf finansal sisteme sahip olan ülkelerde dış ticaret işlemlerinde kriz duyarlılığını artırdığını ve finansal sistemi kırılganlaştırdığını göstermiştir. Meksika’da faiz tavanları, aşırı rezerv zorunluluğu; idari kredi tahsisi ve sermaye akımları üzerindeki kontrollerin kaldırılması, ancak zayıf bankacılık sektörünün finansman desteği ile gerçekleşmiştir. Buna göre, Meksika krizi, finansal serbestleşme politikaları ardından, beklenen bir kriz olmuştur (Von Furstenberg, 1996 : 8). Meksika’ da finansal serbestleşme sürecine eşlik eden ultra liberal (laissez faire) ekonomi politikaları, reel ekonomide ücretleri düşürerek, gelir dağılımını bozmuş; borç ödeme sisteminde yapısal açıklar yaratmıştır. Öte yandan serbestleşme politikaları ve sermayeyi spekülatif finansman araçlarına yönlendirerek, yapısal krize yol açan ekonomik bir durgunluğu başlatmıştır. Sonuç olarak, Meksika’da finansal serbestleşme politikaları zayıf finansal sistem sorunlarına eşlik ederek finansal sistemin kriz duyarlılığını yükselmiştir (Cypher, 1996: 451).

4.Asya ülkelerinden Japonya, Kore ve Tayvan’da finansal serbestleşme politikaları, mevduat ve kredi faizlerinin kontrolü; selektif kredi politikaları; piyasa düzenlemeleri ve kamu mülkiyetinin ağırlıkta olduğu finansal baskı politikaları ile bir arada uygulanmıştır. Finansal serbestleşme politikaları ardından yaratılan finansal kaynaklar, Japonya ve Kore’de kamu-özel sektör ortaklıkları (conglomerate) ile Tayvan’da küçük ve orta ölçekli firmalar tarafından kullanılmıştır (Kishi, 1996 : 3). Tayvan finansal serbestleşme ardından ulusal mevduat stokunu kullanmasına karşılık, Kore, yabancı krediler ve fonlar yoluyla kalkınma hamlesini dışa açık sanayileşme stratejisi içinde gerçekleştirmiştir. Buna karşılık, Tayvan finansal serbestleşme politikalarını en çok kısıtlama ve kontrollerle uygulayan ülke olmuştur.

5. Güney Kore’de kalkınma amacı ile uygulanan finansal serbestleşme politikaları, uluslar arası sermaye piyasalarından soyutlanarak uygulanmıştır. Güney Kore hükümetinin finansal serbestleşme sürecinin her aşamasında sıkı kontrol politikaları uygulamaları, faiz ve döviz kurunda büyük fiyat oynaklığına yol açmıştır (Park, 1996a : 3). Güney Kore’de finansal serbestleşme politikaları ihracata yönelik sanayileşme stratejisine dönüşmüştür (WTO, 1999a : 6).

Güney Kore’de finansal serbestleşmeden önce yasaklayıcı devlet (prohibitive state) yerini, serbestleşmeden sonra koruyucu devlete (preventive state) bırakmıştır. Bu süreçte, finansal sektör devletle mülkiyet hakları açısından daha karmaşık ilişkilere girmiştir. Devletin finansal piyasalara müdahaleleri informel kanallara kaymıştır (Amsden and Euh, 1993 : 381).

6. Asya’da finansal serbestleşme politikalarının başarıyla uygulandığı ülkelerde Malezya ve Singapur’da bankacılık sektörü, serbestleşmeden önce kartel düzeyinde yoğunlaşmıştır. 2000’li yıllarda Singapur, uluslararası bankacılık sistemine sahip olmasına karşılık, serbestleşme ardından Malezya’nın faiz oranlarına karşı esnekliği çok fazla değişmemiştir. Özellikle, kredi faiz oranlarının mevduat oranlarına göre düzenlemelere daha kolay uyum sağlaması sonucunda dışarıdan yeterince kredi girişi sağlanamamıştır (Scholnick, 1996 : 423, WTO,1999b:8).

Malezya’da finansal sektör reformları ile finansal serbestleşme politikaları, gerek 1980’li yılların başında, gerekse 1997 yılında finansal krizlere yol açmıştır. Malezya’da zayıf bankacılık sektörü sorunlarına ek olarak, piyasanın yeterince açık ve şeffaf olmaması ve bankacılık sektöründe denetim mekanizmalarının oluşturulmaması nedeniyle finansal serbestleşme politikalarının başarı şansı azalmıştır (WTO, 1999c : 2).

7. Endonezya’da finansal serbestleşme politikaları iki aşamada uygulanmıştır. İlk aşamada, mevduat faizlerindeki tavanlar ve faiz kısıtlamaları kaldırırken, ikinci aşamada, finansal rekabeti sağlamak amacıyla finansal piyasalar, ulusal ve uluslar arası sermaye akımlarına açılmıştır. Ancak, Endonezya’da finansal piyasalar çok hızla serbestleştirildiğinden, yabancı ve kısa vadeli borç yükü yükselmiş ve finansal sistem kırılganlaştırılmıştır (WTO, 1999d : 4). Endonezya’da 1997 G.D. Asya krizinde en çok zarara uğrayan ülkelerden birisi olmuştur.

8. Tayland, 1990 yılında finansal sistemde istikrarı sağladıktan sonra finansal serbestleşme sürecine girmesine karşılık, kısa sürede bölgede uluslararası finansal kurumların merkezi haline gelmiştir. Buna ek olarak, uzun yıllar uygulanan sabit kura dayalı istikrar politikaları ile finansal sistemin yeterince gelişmemesi, finansal sistemin kırılganlığını ve kriz duyarlılığını artırmıştır (WTO, 1999e : 4).

9. Asya bölgesinde hızlı kalkınma amacıyla, finansal serbestleşme politikaları ile tarifeler, kotalar ve sermaye girişlerine getirilen kısıtlamalar ile devletin sanayi teşvik politikaları bir arada uygulanmıştır (Park, 1996b : 6). Finansal serbestleşme politikaları yoluyla yakalanan yüksek büyüme hızının, 1997 G.D. Asya krizi ardından, devam edebilmesi amacıyla sermaye akımlarının finansman desteğinin sürdürülmesi gerekmektedir. Buna göre; Batı Asya ülkelerinde, Çin’ de ve yeni sanayileşen ülkelerde krizin etkilerini kaldırmak amacıyla, sermaye akımlarının kontrol altına alınması zorunludur.

Kriz ardından, daralma eğilimine giren ekonomide sıkı para ve maliye politikaları, faiz oranlarını yükselterek krizi derinleştirmiştir. Oysa, krizle birlikte maliye ve para politikalarının gevşetilmesi, reel faiz oranlarını düşürerek, kriz sonrasında reel ekonominin daralma eğilimini, yavaşlatmaktadır. IMF’ in G.D. Asya krizinde uyguladığı sıkı para politikaları finansal krizi derinleştirmiştir ( Furman and Stiglitz,1998 : 23).

Genel olarak 1980’li yıllarda başlayan finansal serbestleşme politikaları pek çok gelişmekte olan ülkede finansal krizle sonuçlanmıştır. Finansal serbestleşme politikalarının yarattığı finansal kırılganlık ortamı bazı ülkelerde parasal krizlerle bazılarında ise bankacılık krizleriyle sonuçlanmıştır. İktisat yazınında bir grup akademisyen finansal serbestleşme politikaları ile para krizi ve bankacılık krizi ilişkisini incelemiştir.

Demirgüç-Kunt ve Detragiache (1997), Fry ( 1987) ve Bandiesa (1997), bazı kriz değişkenleri aracılığıyla, bankacılık krizi ve finansal serbestleşme politikaları arasında ki nedensellik ilişkisini incelemişlerdir. Demirgüç-Kunt ve Detragiache (1998, 15-18), bankacılık krizi ve serbestleşme ilişkisini test etmek amacıyla;



  1. Bankacılık sektörü performansı açısından, performans dışı kredilerin toplam kredilere oranı, reel GSMH oranı, dış ticaret hadleri, enflasyon oranı ve kısa vadeli reel faiz oranı gibi temel makro ekonomik göstergelerden oluşan birinci gurup kontrol değişkenleri kullanmıştır.

  2. Bankacılık sektöründe piyasa yapısı açısından, M2Y/döviz rezervi oranı, banka paralarının ve rezervlerinin oranı, özel sektöre açılan kredi ve ertelenen kredi oranı ve kişi başına düşen GSMH oranına ek olarak, bankacılık krizi ve finansal serbestleşme ilişkisini veren kişi başına GSMH oranı, bürokratik gecikmeler, sözleşme ve anlaşmaların kalitesi, bürokrasinin niteliği ve yolsuzluk düzeyi biçiminde ikinci grup kontrol değişkenlerini kullanılarak logit regresyon analizi yapılmıştır.

Analizin sonuçlarına göre, finansal serbestleşme politikalarının finansal sistemi zayıf olduğu ülkelerde finansal sistemin kırılganlaştırarak, kriz duyarlılığını artırdığı görülmüştür. Zayıf bir finansal sistemin serbestleştirilmesi sürecinde bankacılık krizlerinin etkisini ölçmek amacıyla kullanılan kişi başına GSMH oranı; kanunlara uyma düzeyi, bürokratik gecikmeler ve yolsuzluk değişkenlerinin kriz duyarlılığını artırdığı görülmüştür.

Çizelge 48: Çeşitli Asya Ülkelerinde1970-1995 Döneminde Para ve Bankacılık Krizleri ile Finansal Serbestleşme İlişkisi



Ülkeler

Finansal Serbestleşme

Bankacılık Krizi

Ödemeler Bilançosu Krizi

Şiddeti

Başlatan Olaylar

Tarih

Başlatan Olaylar

Tarih

Arjantin

1977

Özel banka başarısızlığı ve panik yaygın iflaslar

Mart 1980




Haziran 1970




% 30 oranında devalüasyon

Haziran 1975

1.70

Bankalara müdahale, panik, dolar mevduatları donduruluyor.

Mayıs 1985

İstikrar programı terk ediliyor

Nisan 1981




İkili piyasa düşüyor % 136 devalüasyon

Haziran 1982

1.49

Meksika devalüasyonu banka paniği yaratıyor. Mevduatlarda % 18 düşme.

Aralık 1994

İkili kur tekleştiriliyor

Nisan 1989

3.97

% 220 devalüasyon

Şubat 1990

2.30

Bolivya

1980

Merkez Bankası ticari bankalara likidite enjeksiyonu yaygın iflaslar

Ekim 1987

İkili döviz piyasası birleşiyor % 354 devalüasyon

Kasım 1983

3.59

% 155 devalüasyon

1983 Kasım

1.55

% 94 devalüasyon

1985 Eylül

14.21

Brezilya

1975

3 büyük bankaya devletin el koyarak müdahale etmesi

Kasım 1985

% 23 devalüasyon

Şubat 1983

0.65




Kasım 1986




Cruzade Plan terk ediliyor kur dalgalanmaya bırakılıyor

Şubat 1987

0.46

17 küçük bankaya likidite enjeksiyonu, 3 özel bankaya müdahale, 5 devlet bankası gözetimde.

Temmuz 1994

% 11 devalüasyon

Temmuz 1989

0.45

% 35 devalüasyon

Kasım 1990

0.53

% 38 devalüasyon

Ekim 1991

0.57

Şili

1974-1975

3 bankaya devlet müdahalesi

Eylül 1981

Döviz işlemleri askıya alındı

Aralık 1971

0.29

% 38 devalüasyon

Ağustos 1972

0.59

% 1306 devalüasyon

Ekim 1973

10.23

% 21 devalüasyon

Ocak 1976

0.36

Tablito istikrar terk ediyor % 8 devalü.

Haziran 1982

0.26

Kur dalgalanmaya bırakılıyor % 19 deval.

Eylül 1984

0.24

Kolombiya

1980

6 banka, 8 finansal şirkete devlet müdahalesi

Temmuz 1982

Devlet acil yardım sinyali

Mart 1983




Kur bandı % 5 hızlanıyor

Şubat 1985

0.07

Danimarka

1980’lerin başları

İki banka çekiliyor

Mart 1987

% 23 rezerv kaybı, spekülatif atak

Mayıs 1971

0.04

Nisan % 12, Mayıs % 6 devalüasyon

Haziran 1973

0.06

EMS paritesi arttırıldı % 4,8 devalüasyon

Kasım 1979

0.05

Bant % 2.25’ten % 15’e çıkarıldı

Ağustos 1993

0.07

Finlandiya

1982-1991

Skopbank’ın çöküşü, devlet müdahalesi

Eylül 1991

% 7 devalüasyon

Temmuz 1973

0.09

% 4.2 döviz kuru kaybı

Ekim 1982

0.11

% 5.7 değer kaybı







% 12.3 devalüasyon

Kasım 1991

0.18

Kur dalgalanmaya bırakıldı

Eylül 1992

0.21

Endonezya

1983

Bank Summa çöküşü ve küçük banka iflasları

Kasım 1992

% 34 devalüasyon

Kasım 1978

0.52

% 28 devalüasyon

Nisan 1983

0.49

% 31 devalüasyon

Eylül 1986

0.47

İsrail










% 43 devalüasyon

Kasım 1974

0.30

% 10 para dalgalanmaya bırakıldı

Kasım 1977

0.48

% 50 değer kaybı







% 20 devalüasyon

Ekim 1983

0.35

Döviz kurlarında günlük değişmelere izin verildi

Temmuz 1984

0.35

Malezya

1978-85

Ulusal banka panikleri Hong Kong bankalarında çökme

Temmuz 1995




Temmuz 1978

0.07

Meksika

1974
1991

Hükümetin bankaları kapatması

Eylül 1982

Peso dalgalanmaya bırakıldı, banka ve kredi kurumlarının döviz işlemi yasaklandı

Eylül 1976

0.72

% 75 devalüasyon

Şubat 1982

0,98

Finansal kurumların çökmesi 1992’nin ikinci yarısında faizlerde yükselme

1992 sonları

Döviz piyasası kapatıldı kontroller getirildi

Aralık 1982

0.82

% 15 devalüasyon para dalgalanmaya bırakıldı

Aralık 1994

0.77

Norveç

1980-90

İki bankanın kurtarılması

Kasım 1988

% 13 devalüasyon

Temmuz 1973

0.06

% 8 devalüasyon

Şubat 1978

0.09

% 10.7 devalüasyon

Mayıs 1986

0.07

Paranın ECU’ye sabitlenmesinden vazgeçildi dalgalanmaya bırakıldı

Aralık 1992

0.08

Peru

1991

İki bölge bankasının başarısız olması

Nisan 1983

% 44 devalüasyon

Haziran 1976

0.52

% 25 devalüasyon

Ekim 1987

0.33




Eylül 1988

4.00

Filipinler

1980-1984

Banka ve banka dışı kurumlarda panik ve iflaslar

Ocak 1981

% 47 değer kaybı, para dalgalandı

Şubat 1970

0.38

Dış borçlar moratoryum ilan edildi

Ekim 1983

0.38

% 29 değer kaybı oldu

Haziran 1984

0.34




Şubat 1986

0.39

İspanya

1974

Küçük bankalara yardım paketinin verilmesi

Kasım 1978

% 13 devalüasyon

Şubat 1976

0.12

% 20 değer kaybı, kur dalgalanmaya bırakılmıştır.

Temmuz 1977

0.31

% 8 devalüasyon

Aralık 1982

0.14

ERM’de merkezi para oranı % 4.8 devalüe edilmiştir.

Eylül 1992

0.16

ERM’de merkezi para oranı % 8 devalüe edilmiştir.

Mayıs 1993

0.12

İsveç

1980-90

İkinci en büyük banka kurtarılması

Kasım 1991

Para % 10 değer kaybetti

Ağustos 1977

0.13

% 10 devalüasyon

Eylül 1981

0.13

% 15.9 devalüasyon

Ekim 1982

0.17

ECU’ya sabitlenen para dalgalanmaya bırakılmıştır.

Kasım 1992

0.20

Tayland

1979-1990

Borsanın çöküşü en büyük finansal şirketin iflası

1979’un başları

Para dalgalanmaya bırakılmıştır

Kasım 1978

0.05

% 9 devalüasyon

Temmuz 1981

0.10

Finansal şirketlerde panik ve devlet müdahalesi

Ekim 1983

% 15 devalüasyon

Kasım 1984

1.18

Türkiye

1980

Aralık 1983- Temmuz 1987 faiz kontrolleri getirildi



Banka panikleri hükümetin tüm mevduatları garanti altına alması

Ocak 1991

% 67 devalüasyon

Ağustos 1970

0.63

% 100 devalüasyon

Ocak 1980

1.09

% 13 Merkez Bankası devalüasyonu

Mart 1994

0.39

Uruguay

1976-1979

Banka iflasları reel faizlerin yükselmesi

1971

Çoklu döviz kuru kabul edildi

Aralık 1971

0.47

% 202 devalüasyon







Banka panikleri, Arjantin devalüasyonuyla Tablitata’nın son bulması.

Mart 1981

Kur dalgalanmaya bırakıldı % 40 dalgalandı







Tablito planı terke edildi kur dalgalandı

Kasım 1982

0.56

Venezüella

1981

1984 Ocak 1989 faiz kontrolleri getirildi



Banka panikleri, ikinci en büyük bankanın kapatılması

Ekim 1993

Geçici olarak konvertibilite ertelendi

Şubat 1983




Efektif değer kaybı % 74

Şubat 1984

0.75

Efektif değer kaybı % 93

Aralık 1986

1.06

Çoklu kur sistemi dalgalandı

Mart 1989

1.48

Yoğun sermaye çıkışını izleyen döviz kontrolleri

Mayıs 1994

0.57




Aralık 1995



1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət