Ana səhifə

İkinci bölüm: Fİnansal serbestleşme pOLİTİkasi ve fİnansal kriZ iLİŞKİSİ


Yüklə 1.1 Mb.
səhifə5/12
tarix27.06.2016
ölçüsü1.1 Mb.
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12

2.3.1.Reel Ekonomiden Kaynaklanan Temel Dengesizliklerden Biri Olarak Cari Açık


Gelişmekte olan ülkelerde, özellikle finansal serbestleşme politikaları ardından, tüketim ve yatırım harcamalarında aşırı genişlemeler ile kamu ve özel sektörde aşırı borçlanma eğilimi, yabancı borç birikimini artırarak, cari açığı sürdürülemez düzeye getirmiştir.
2.3.1.1. Cari Açığın Sürdürülebilirliği

G.D. Asya krizinin ardından, cari açık ve cari açığın sürdürülebilirliği kavramları yeniden tartışılmıştır. G.D. Asya krizinden önce, cari açık ile ödemeler bilançosu ve finansal kriz arasında kurulan ilişkiler, Dornbush, Goldfajn ve Valdes (1995); Miles, Faretti ve Razin (1996) ve Mishkin (1996) tarafından, G.D. Asya krizinden sonra ise, Kaminsky, Lizondo ve Reinhart (1998); Roubini ve Watitel (1998); Corsetti, Pesenti ve Roubini (1998a) tarafından ayrıntılarıyla incelenmiştir. Bu bağlamda, cari açık harcama ve tasarruf dengesi açısından iki ayrı yolla incelenmektedir:

  1. Üretim ve harcama dengesi açısından cari denge, toplam üretim (GSMH) ve tüketim düzeyi ile kamu ve özel yatırım harcamaları arasındaki farktan oluşmaktadır (Roubini, 1998a: 7 1998d: 5).

CA = GSMH – (C+G+I)

GSMH > (C+G+I) ise, cari fazla

GSMH< (C+G+I) ise, cari açık oluşmaktadır.


  1. Toplam üretim (GSMH) ile özel ve kamu sektörü tüketim harcamaları arasındaki farktan oluşmaktadır.

S= GSMH - C-G

Cari işlemler dengesi, tasarruf ve yatırım harcamaları arasındaki farka bağlı olarak, açık ya da fazla vermektedir. Ekonomide yurt içi yatırım harcamalarının tasarruf oranlarından fazla vermesi durumunda, yurtiçi gelirler (GSMH) tüketim ve yatırım harcamaları toplamının (C+G+I) altında kalmaktadır. Bu durumda, ülkeler hem gelirlerinin üzerinde harcama yaparak, hem de tasarruflarının üzerinde yatırım yaparak, cari açığa neden olmaktadır.

Cari açık kavramının daha iyi açıklanması açısından cari işlemler dengesi; özel ve kamu tasarrufları ile toplam ulusal tasarruf ve yatırım harcamaları arasındaki ilişkiler bağlamında incelenmiştir.

2.3.1.2. Özel ve Kamu Tasarruf İlişkisi Açısından Cari Açık

Cari açık, özel tasarruf yetersizliği ile kamu tasarruf yetersizliği durumlarında ortaya çıktığı gibi, her ikisinin yetersiz olduğu durumlarda ikili açık (twin deficit) biçiminde ortaya çıkmaktadır (Roubini, 1998a: 9).

Özel tasarruflar (Sp), hane halkı gelirleri olarak vergiler (T) ve tüketim harcamaları (C) arasındaki farktan; kamu tasarrufları (Sg) ise, kamunun vergi dışı gelirleri (R) ve kamu harcamaları arasındaki farktan oluşmaktadır.

Stp= GSMH - (T - C)

Sg= R – G

Cari açık, genellikle özel tasarruf yetersizliği ya da tasarruf yetersizliği durumlarında görülmesine karşılık, zaman zaman özel ve kamu tasarruf yetersizliklerini bir arada bulunduran ve ikili krizlere yol açan durumlarda da ortaya çıkmaktadır.

Özel tasarruf, firmaların finansal varlık hacmini artırmak amacıyla kullanılan finansman kaynaklarıdır. Firmalar, borsada ulusal ya da yabancı hisse senetlerine yönelerek, ülkenin ulusal ya da yabancı varlık stokunu artırmaktadır. Cari işlemler bilançosu açık veren ülkelerde, özel tasarruf birikimlerinin yatırım ve tüketim harcamaları ile bütçe açıklarını finanse etmesi olanaklı değildir. Bu durumda, ortaya çıkan açık ya kamu tasarruf fazlası, ya da yabancı tasarruf fazlası yoluyla finanse edilmektedir. Sermaye piyasalarında kamu ve özel tasarruflar rekabet etmektedir.

Ülkenin cari dengesi, net yabancı varlıklar biçiminde değerlendirildiğinde, cari fazla net yabancı varlık stokunu artırırken, cari açık net yabancı ödünçleri artırmaktadır. 1997 yılında G.D. Asya krizi, ülkelerin üretimden daha fazla tüketim ve gelirden fazla yatırım yapmaları sonucunda yaşanmıştır. Benzer şekilde, 1990’lı yıllarda yaşanan finansal krizlerde de, ulusal gelirler yurt içi harcamalar toplamının altında kalmıştır. Her iki kriz dalgasında da cari açık, net yabancı borç stokunu sürdürülemeyecek düzeye çıkarmıştır (Roubini, 1998b: 5; 1998c: 7).

Genel olarak cari açık, herhangi bir döviz ya da borç krizinin olmadığı ülkelerde sürdürülebilir düzeylerde gerçekleşmektedir. Döviz kuru krizinde Merkez Bankası rezervlerinin erimesi ile borç krizinde yeterli uluslararası finansman kaynaklarının bulunamaması cari açığı sürdürülemez düzeye getirmektedir. Döviz krizi ya da borç krizi yaşamayan ülkelerde ise, cari açığın ortaya çıkış nedenleri açığın sürdürülebilir düzeyde olup olmadığını belirlemektedir.

Genellikle gelişmekte olan ülkelerde finansal serbestleşme politikaları bir yandan, finansal sektör reformları, öte yandan enflasyonu düşürmeyi hedefleyen istikrar programlarıyla birlikte uygulanmıştır. Finansal serbestleşme politikaları, dışa açık ekonomi modeliyle birleşerek, ihracata dönük sektörlerde yatırım hamlesine yol açmıştır. Üretim-birikim modelindeki bu geniş kapsamlı dönüşüm sürecinde, yatırımlarının tasarrufları ve harcamaların gelirleri aştığı görülmüştür. McKinnon ve Phill (1996)’ in aşırı ödünç verme sendromu olarak tanımladığı bu süreçte, ulusal yatırımlarda yaşanan genişlemenin yabancı borç birikimine dayandırıldığı görülmektedir.

Özellikle, gelişmekte olan ülkelerde yabancı kredilerin konut gibi ihracata çıktı yaratmayan sektörlerde kullanılması, cari açığa yol açmıştır. 1990’lı yıllarda Asya bölgesinde finansal serbestleşme politikaları ardından, dışarıdan alınan kredilerin gayri menkullere ve diğer finansal varlıklara yönelerek, ticarete dönük olmayan sektörlerde kullanılması, 1997 yılında, gayri menkul ve diğer finansal varlık fiyatlarında oluşan balonun sönmesiyle varlıkların net değerlerini ve fiyatlarını hızla düşürmüştür.

Aşırı borçlanarak alınan kredilerin reel varlıklara yatırılması, finansal piyasaları kırılganlaştırarak finansal kriz duyarlılığını artırmıştır. Asya’da Dolar ve Yen cinsinden alınan dış borçlar, kurdaki değer kaybı nedeniyle halkın, firmaların, bankaların ve devletin borç birikimini artırarak, cari açığı sürdürülemez düzeye getirmiştir. Finansal serbestleşme ardından, üretken olmayan sektörlerde düşük kârlı ve yüksek riskli yatırım projelerinin finansmanı; devlet garantisi altında bulunan bankacılık sektörünün yeterli denetimi yapmadan borç alış-verişine girmesi; mudilerin gizli ve açık mevduat sigorta kapsamında olması; devletin firma ve bankalara kefaletle tahliye garantisi (bail-out) vermesi sonuçta, aşırı borçlanma ve aşırı ödünç verme sendromuna yol açarak cari açığı sürdürülemez düzeye getirmiştir.

Gelecekte gelir artışı bekleyişleri, kamu tasarruflarına oranla özel tasarrufları artırma olasılığı taşımaktadır (transitory olgusu). Bununla birlikte gelir bekleyişleri, harcama ve yatırım kalemlerini artırarak, cari açık yaratmaktadır. 1970’li yılarda pek çok ülkede, kamu açıklarını finanse etmek amacıyla uluslararası sermaye piyasalarından yabancı borç alınmış ve yabancı borç stoku cari işlemler açıklarını sürdürülemez düzeylere getirmiştir. 1982 yılında, gelişmekte olan ülkelerde kamu borç stokunun GSMH’ye oranı, % 100’e ulaşmıştır. 1980’li yıllarda ise, bu oran borç krizleriyle % 100’ü geçmiştir.

1990’lı yıllarda sermaye işlemlerinde serbestleşmenin ardından, gelişmekte olan ülkelerde tüketim ve harcama kısıtlarının kaldırılması, özel tasarrufları eriterek, cari işlemler açıklarına yol açmıştır. 1980 borç krizleri, doğrudan bütçe açıklarına ve mali dengeye bağlı olmasına karşılık, 1990-1994 Meksika krizi ve 1997 G.D. Asya krizinde mali dengeler fazla vermiştir. Gerçekte, özel sektör davranışlarına bağlı olarak, özel tasarruf eğilimi, aşırı tüketim ve yatırım harcamalarındaki artışlar nedeniyle yeterince artırılamamış ve büyük cari açıklar yaratmıştır.

1990’lı yıllarda, Asya bölgesinde yaşanan hızlı finansal serbestleşme politikaları, ödünç alma, yatırım ve tüketim kısıdını kaldırarak, cari açıkların sürdürülebilirliğini engellemiş, finansal sistemi kırılganlaştırmış ve finansal kriz duyarlılığını artırmıştır. G.D. Asya krizi ardından, cari açığın sürdürülebilirliğini içeren makro ekonomik faktörler yeniden değerlendirilmiştir.

Meksika krizi ardından yapılan çalışmalara göre, cari işlemler açığının GSMH içindeki payının % 5’i aşması sürdürülebilirlik riski yaratmakta ve finansal kriz duyarlılığını artırmaktadır (Summers, 1996). Meksika’da olduğu gibi bu oran, G.D. Asya krizinden önce % 5’in üzerinde gerçekleşmiştir.

Geleneksel yaklaşım, yüksek büyüme hızının borç ödeme servisini artırabileceğine, cari açığı azaltacağına inanmasına karşılık, 1971-1981 döneminde Şili’de, 1977-1981 döneminde Meksika’da ve 1997 yılında Asya’da yaşanan krizlerden önceki yılın ortalama reel büyüme hızının GSMH’ye oranı, % 7’nin üzerinde gerçekleşmesine karşılık, cari açık sürdürülemez düzeye çıkmıştır. G.D. Asya krizi ardından, cari açık konusunda geliştirilen yeni yaklaşımlara göre, yüksek büyüme hızı gelir artışı bekleyişleri ile toplam özel tasarruf eğiliminde bir azalma; özel tüketim ve yatırım eğilimlerinde aşırı bir genişleme yaratmaktadır. Asya ülkelerinde yatırım ve tüketim harcamalarında aşırı genişleme, aşırı ödünç verme ve borçlanma sorunun önemli bir nedeni de budur.

Avrupa ve Asya ülkelerinin pek çoğunda, özel sektörde Kornia (1979) anlamında sert bütçe uygulanmasına karşılık, hükümetler vergi arbitrajı olarak ya da geleceğe karşı ödünç alma yoluyla, cari harcamaları yumuşak bütçe disiplini içinde finanse etmiştir (McKinnon, 1995: 36).

2.3.1.3. Cari Açığın Sürdürülebilirlik Kriterleri

G.D. Asya krizini temel dengesizlikler çerçevesinde inceleyen Corsetti, Pesenti ve Roubini, cari açığın sürdürülebilirliğini temel makro ekonomik göstergelere bağlamaktadır. Cari açığın sürdürülebilirliği; üretim artış hızı, yatırımların etkinliği ve kârlılığı, kamu ve özel sektör tasarrufları, enflasyon oranı, açıklık ve kurun reel değer artışına bağlı olarak artmaktadır (Roubini, 1998b: 11). Bunlar;

    1. Üretimin büyüme hızı ve cari açık ilişkisi, gelir bekleyişlerinin yarattığı aşırı iyimserlik ortamında, tüketim ve yatırım balonlarına yol açarak cari açığın sürdürülebilirliğini riske atmaktadır.

  1. Temel dengesizlik hipotezine göre, yatırımların etkinliği ve karlılığı cari açığın sürdürülebilirliği açısından önemli bir sorun olarak görülmekte ve tasarruf yetersizliği ile cari açık üzerinde durulmaktadır. Aşırı yatırım eğiliminin ticarete dönük sektörlerde kapasite artışı yarattığı ve ödünç alma maliyetlerini düşürdüğü varsayımı, finansal kriz açısından önemli bir sorun olmuştur.

Çizelge 24’e göre, finansal serbestleşme ardından, ciddi finansal krizler yaşayan Latin Amerika ülkelerinin tersine, Asya bölge ülkelerinin GSMH’nin % 20-40’ı düzeyinde yatırım seviyesini yakalamış olmaları, yatırımların kalitesini ve verimliliğini artıramamıştır.

Çizelge 24: Çeşitli Asya Ülkelerinde Yatırımların Milli Gelir Oranlarında Gelişmeler (%)






1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

Kore

36.93

38.90

36.58

35.08

36.05

37.05

38.42

34.97

Endonezya

36.15

35.50

35.87

29.48

31.06

31.93

30.80

31.60

Malezya

31.34

37.25

33.45

37.81

40.42

43.50

41.54

42.84

Filipinler

24.16

20.22

21.34

23.98

24.06

22.22

24.02

24.84

Singapur

35.87

34.21

35.97

37.69

32.69

33.12

35.07

37.40

Tayland

41.08

42.84

39.97

39.94

40.27

41.61

41.73

34.99

Hong Kong

27.44

27.20

28.50

27.54

31.85

34.91

32.38

35.08

Çin

34.74

34.77

36.17

43.47

40.88

40.20

38.73

37.55

Tayvan

23.08

23.29

24.90

25.16

23.87

23.65

21.24

22.20

Kaynak: Corsetti, Pesenti and Roubini, 1998b.

Yatırımların kalitesi: sermaye çıktı oranı, (ICOR), faiz karşılık oranı (ICR), kamu ve özel sektör tasarruf dengesi, enflasyon oranı, kurun reel değer artışı ve şeffaflık kriterleriyle açıklanmakta ve yatırımların etkinliği belirlenmektedir (Corsetti, Pesenti and Roubini, 1998b: 12). Buna göre, yatırımların etkinliğini belirleyen kriterler:



  1. Sermaye Çıktı Oranı ( ICOR): Yatırım ve üretim arasındaki büyüme farkını veren bu oran, yatırımlarda etkinlik kriteri olarak, sermaye verimliliğinin ölçülmesinde kullanılmaktadır. Çizelge 25’de, 1987-1992 ve 1993-1996 dönemlerinde Asya ülkelerinde sermaye çıktı oranı verilmiştir. Bu oranın Endonezya ve Filipinler dışında kalan Asya ülkelerinde 1993-1996 döneminde, özellikle kriz öncesi yıl olan 1996’da düşme seyrine girdiği görülmektedir.

Çizelge 25: Bazı Asya Ülkelerinde Sermaye Çıktı Oranları (ICOR)




1987-92

1993-96

Kore

3.8

4.9

Endonezya

4.0

3.8

Malezya

3.7

4.8

Filipinler

6.0

5.5

Singapur

3.6

4.0

Tayland

3.4

5.1

Hong Kong

3.7

6.1

Çin

3.1

2.9

Tayvan

2.4

3.9

Kaynak: Corsetti, Pesenti and Rouni, 1998b.

  1. Faiz karşılık Oranı (ICR): Faiz karşılık oranlarının yükselerek, yatırım kârlılık oranlarının düşme eğilimine girmesi, krizden önce pek çok ülkede görülen ortak sorunlardan birisidir. Buna göre, G.D. Asya krizinden önce 1990- 1996 döneminde, gayri menkul piyasalarında varlık balonun oluşması ve borsanın çöküşü ardından, balonun sönmesi yatırım kârlılık oranlarının düşeceğine, faiz karşılık oranlarının artacağına işaret etmiştir. 1993-1996 döneminde, G.D. Asya ülkelerinde borsanın ortalama olarak, %51 değer kaybetmesine karşılık, gayri menkullerin ortalama %73 değer kaybetmesi, 1990-1993 döneminde ise, borç oranlarının %175 artışına karşılık, gayri menkul fiyatlarının % 395 artması, gayri menkul balonunun boyutlarını göstermektedir.

  2. Kamu ve Özel Sektör Tasarruf Oranları: Cari işlemler dengesizliklerinin sürdürülebilirliği açısından kamu ve özel tasarruf dengesi önemli bir gösterge olmasına karşılık, tek başına özel sektör tasarruf hacminin düşmesi doğrudan cari açığın sürdürülebilirliği konusunda risk kriteri olmamıştır. Özel sektör tasarruf oranlarında düşme genellikle, süreksiz düşme olgusu (the transitory fall in savings) biçiminde gelişerek, gelir bekleyişleri yoluyla tasarruf artışı yaratmıştır.

Finansal serbestleşme politikaları ardından, 1994 Meksika krizinde, aşırı iyimser piyasa ortamı yoluyla tasarruflarda süreksiz düşme yaşanmıştır. Ancak, kamu sektörü tasarruf eğiliminin düşmesi, gelecekte ödeme zorunluluğu yaratan borç birikimiyle sonuçlanmıştır. Asya ülkelerinde 1990’lı yıllarda GSMH’nin %30 ve % 40’ını oluşturan tasarruf oranları, finansal serbestleşme politikaları ardından, hızla düşmüştür. Asya’da bankacılık sisteminin yarattığı performans dışı krediler, finansal sistemin çökmesine neden olan ciddi bir mali yük olmuştur. Asya’da finansal sektörü kurtarma maliyetlerinin bütçeye getirdiği mali yük ise, GSMH’nin %15’ini oluşturmaktadır (Fisher, 1999a: 5; 1999b: 2; 1999c: 7). Asya ülkelerinde krizden önce gizli mali yükün boyutları cari açığın sürdürülemez boyutlara ulaştığını göstermektedir (Çizelge 26).

Çizelge 26: Çeşitli Asya Ülkelerinde Kamu Sektöründe Mali Dengenin GSMH’ ya Oranında Gelişmeler (%)






1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

Kore

-0.68

-1.63

-0.50

0.64

0.32

0.30

0.46

0.25

Endonezya

0.43

0.45

-0.44

0.64

1.03

2.44

1.26

0.00

Malezya

-3.10

-2.10

-0.89

0.23

2.44

0.89

0.76

2.52

Filipinler

-3.47

-2.10

-1.16

-1.46

1.04

0.57

0.28

0.06

Singapur

10.53

8.58

12.35

15.67

11.93

13.07

14.10

9.52

Tayland

4.59

4.79

2.90

2.13

1.89

2.94

0.97

-0.32

Çin

-0.79

-1.09

-0.97

-0.85

-1.22

-1.00

-0.82

-0.75

Tayvan

1.85

-2.18

-5.34

-3.88

-1.73

-1.09

-1.34

-1.68

Kaynak: Corseti, Pesenti and Roubini; 1998a.



  1. Enflasyon Oranı: Sabit ve yarı sabit kur politikaları izleyen ülkelerde yüksek enflasyon, genellikle paranın reel değer artışıyla sonuçlanmaktadır. Zayıf makro ekonomik yapı ve finansal sisteme sahip olan gelişmekte olan ülkelerde, yüksek enflasyon senyoraj gereksinimi ile mali değer artışı yaratmıştır. Bunlara ek olarak, yüksek enflasyon altında uygulanan sabit ve yarı sabit kur politikaları spekülatif ataklarla sonuçlanmıştır .

G.D. Asya ülkelerinde krizden önce enflasyon oranı oldukça düşük seyretmesine karşılık, kriz süresince bankacılık sisteminin kefaletle tahliyesi, senyoraj zorunluluğu yaratarak enflasyonist baskılara neden olmuştur. Kriz ardından, Endonezya ve Malezya’da bankacılık sistemine yapılan likidite enjeksiyonları, IMF’nin pek çok çevre tarafından eleştirilen sıkı maliye politikaları uygulamalarına neden olmuştur (Çizelge 27).

Çizelge 27: Çeşitli Asya Ülkelerinde Enflasyon Oranları (%)






1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

Kore

9.30

6.22

4.82

6.24

4.41

4.96

4.45

Endonezya

9.40

7.59

9.60

12.56

8.95

6.64

11.62

Malezya

4.40

4.69

3.57

3.71

5.28

3.56

2.66

Filipinler

18.70

8.93

7.58

9.06

8.11

8.41

5.01

Singapur

3.40

2.32

2.27

3.05

1.79

1.32

2.00

Tayland

5.70

4.07

3.36

5.19

5.69

5.85

5.61

Hong Kong

11.60

9.32

8.52

8.16

8.59

6.30

5.83

Çin

3.50

6.30

14.60

24.20

16.90

8.30

2.80

Tayvan

3.63

4.50

2.87

4.09

3.75

3.01

0.90

Kaynak: Corseti, Pesenti and Roubini; 1998a.

  1. Kurun Reel Değer Artışı: Gelişmekte olan ülkelerde uygulanan sabit kur politikaları, kuru reel olarak aşırı değerlendirirken, esnek kur politikaları kurun değer kaybına neden olmuştur. Yapısal nedenlerden dolayı ticaret hadlerinin bozulması ve rekabet gücü kayıpları, reel kuru aşırı değerlendirerek cari açığın sürdürebilirliğini risk altına almıştır.

Gelişmekte olan ülkelerde sabit kura dayalı istikrar politikaları, yatırım ve tüketim harcamalarında balonlar yaratarak, ticarete konu olmayan malların fiyatlarını, ticari mallara oranla artırmış ve cari işlemler bilançosuna büyük zararlar vermiştir.

G.D. Asya ülkelerinde sabit kur politikaları, istikrar amacıyla uygulanmamış hızlı bir büyüme hamlesi yakalamak amacıyla uygulanmıştır. Buna göre, Kore ve Tayvan’da büyüme amacıyla kısa vadeli sermaye akımlarından yararlanmak isteyen hükümetler, sabit kur politikaları izleyerek kurun aşırı değerlenmesine neden olmuştur. Buna karşılık, Endonezya, Malezya, Filipinler, Tayland ve Hong Kong’da reel kura yakın gerçekçi kur politikaları uygulamaları, kurun değer kaybına neden olmuştur.

G.D. Asya ülkelerinde dolara karşı etkin bir kur politikası uygulanmasının nedenlerinden birisi, sabit kur altında uluslararası finansal kaynaklar yoluyla kolaylıkla yatırım yapılabilmesi, güvenilir bir piyasa ortamında düşük riskli ve uzun vadeli yatırım projelerinin çok az maliyetlerle finanse edilebilmesidir. Çizelge 28’de, 1990-1997 döneminde, Amerikan Dolarına karşı Malezya’da Ringgit’in değeri, % 2.70-2.50 aralığında; Tayland’da Baht’ın % 2.52-2.56 aralığında ve Filipinler’de Peso’nun % 24-28 aralığında dalgalandığı görülmektedir.

Ancak, 1990’lı yıllar boyunca, Asya bölge ülkelerinin reel döviz kurlarının aşırı değerlenmesi nedeniyle, biriken cari açık, 1997 yılında gerçekleşen spekülatif saldırılar karşısında, sürdürülemez düzeye gelmiştir (Yeldan, 1998a: 10).


Çizelge 28: Çeşitli Asya Ülkelerinde 1990-1997 Döneminde Yıllık Ortalama Nominal Döviz Kurları




1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

1997f

Kore

707.76

733.35

780.65

802.67

803.45

771.27

804.45

951.29

1695.00

Endonezya

1842.80

1950.30

2029.90

2087.10

2160.80

2248.60

2342.30

2909.40

4650.00

Malezya

2.70

2.75

2.55

2.57

2.62

2.50

2.52

2.81

3.89

Filipinler

24.31

27.48

25.51

27.12

26.42

25.71

26.22

29.47

39.98

Singapur

1.81

1.73

1.63

1.62

1.53

1.42

1.41

1.48

1.68

Tayland

25.59

25.52

25.40

25.32

25.15

24.91

25.34

31.36

47.25

Hong Kong

7.79

7.77

7.74

7.74

7.73

7.74

7.73

7.74

7.75

Çin

4.78

5.32

5.51

5.76

8.62

8.35

8.31

8.29

8.28

Tayvan

26.89

26.82

25.16

26.39

26.46

26.49

27.46

28.70

32.64

Kaynak: Corseti, Pesenti and Roubini; 1998a.
Çizelge 29’da, 1990-1997 döneminde reel kurda değer kayıpları, Hong Kong’da % 30, Filipinler’ de % 23, Malezya’da %19 ve Singapur’da % 18 oranında gerçekleşmiştir.
Çizelge 29: Çeşitli Asya Ülkelerinde Yıl Sonu Değerlerine Göre Reel Döviz Kurları




1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

Kore

96.00

91.50

87.70

85.20

84.70

87.70

87.20

58.60

Endonezya

97.40

99.60

100.80

103.80

101.00

100.50

105.40

62.40

Malezya

97.00

96.90

109.70

111.00

107.10

106.90

112.10

84.90

Filipinler

92.40

103.10

107.10

97.40

111.70

109.60

116.40

90.90

Singapur

101.20

105.70

106.00

108.60

111.90

112.70

118.20

114.40

Tayland

102.20

99.00

99.70

101.90

98.30

101.70

107.60

72.40

Hong Kong

99.70

103.90

108.50

116.00

114.50

116.00

125.80

138.40

Tayvan

96.50

95.70

95.70

91.40

92.60

90.40

89.60

89.20

Kaynak: Corsetti, Pesenti and Roubini, 1998b.

1995 yılından sonra, Amerikan Doları’nın güçlenmesi, sabit kur politikaları uygulayan ülkelerde döviz kurunu değerlendirirken, esnek kur uygulayan ülkelerde değer kayıplarına neden olmuştur. Bu gelişmelere ek olarak, Japonya’da yaşanan uzun dönemli durgunluk ortamı; Asya ülkelerinin toplam ihracatı içinde Çin’in nispî payının artışı; 1996 yılında uluslararası piyasalarda, yarı iletken maddelerin toplam talebindeki beklenmeyen düşüşler ve Amerika’da sıkı para politikası beklentileri, dışsal faktörler olarak, Asya’da ticaret hadlerini tersine çevirirken, ihracat hacmini daraltmış ve ticaret dengesini bozarak cari açığın sürdürülebilirliğini riske atmıştır.



  1. Açıklık: Dışa açılma politikaları, ülkelerin dünya ekonomisi ile entegrasyonu yoluyla krizin maliyetini artırırken, ihracata dönük sektörleri borç ödemelerini zamanında yapmaya zorlamıştır. Ülkelerin uluslararası sermaye piyasalarına entegre olması, ticari kredi hacmindeki daralma ve genişlemelerden doğrudan etkilenmesine ve cari açığın sürdürülemez duruma gelmesine yol açmıştır. Buna karşılık, açıklık ortamı ekonomiyi ulusal ve uluslararası piyasalarda denetime açmak yoluyla cari açarak, konusunda bir sinyal politikası işlevi görmüştür.

Çizelge 30’da, Asya ülkelerinde 1990-1997 döneminde ihracat ve ithalatın GSMH’ye oranlarına göre belirlenen açıklık düzeyleri yer almıştır. Buna göre, Endonezya ortalama %26.78 oranıyla dünya ekonomisinin en az açık ülkesi olmasına karşılık, Hong Kong ortalama % 138.54 oranıyla aynı bölgede olduğu halde, dünya ekonomisinin en açık ülkesi durumundadır.

Çizelge 30: Çeşitli Asya Ülkelerinde Dışa Açıklık* Oranlarında Gelişmeler






1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

Ort.

Kore

30.04

29.38

29.38

29.04

30.47

33.59

34.36

38.48

31.84

Endonezya

26.30

27.18

28.23

25.26

25.94

26.98

26.13

28.22

26.78

Malezya

75.23

86.52

76.64

87.72

92.15

97.42

91.50

93.55

87.59

Filipinler

30.40

31.09

31.58

35.58

36.98

40.26

44.90

54.20

38.12

Tayland

37.76

39.24

38.98

39.69

40.99

44.88

42.19

46.69

41.30

Hong Kong

129.93

135.28

140.37

137.18

138.92

151.67

142.28

132.68

138.54

Tayvan

44.27

45.14

42.34

43.29

43.16

47.80

46.63

48.07

45.09

Kaynak: Corseti, Pesenti and Roubini; 1998a.

*Açıklık: (İhracat+İthalat)/2 GSMH oranı ( %)


Sonuç olarak, Asya ülkelerinde üretimin büyüme hızı, yatırımların karlılığı, kamu-özel sektör tasarruf dengesi, enflasyon oranı, kurun reel değer artışı ve açıklık kriterleri cari açığın sürdürülemez düzeyde olduğunu göstermektedir.



Çizelge 31’de görüldüğü üzere, 1990-1996 döneminde, Asya’da cari açığın GSMH’ye oranı, Malezya’da %10 değeriyle rekor kırarak, sürdürülemez düzeye gelmiştir. Tayland’da bu oran %9, Filipinler’de %5 düzeyinde gerçekleşmiştir. 1990’lı yıllarda, cari açık yaşayan Asya ülkelerinde ise, kur ABD dolarına göre, Endonezya’da %151, Kore’de %107, Tayland’da %78, Malezya ve Filipinler’de %52 oranında bir değer artışı kaydetmiştir (Corsetti, Pesenti and Roubini, 1998b: 6-7).
Çizelge 31: Ödemeler Bilançosu Tanımına Göre Cari Açığın GSMH’ ya Oranlarında Gelişmeler (%)




1990

1991

1992

1993

1994

1995

1996

1997

Kore

-0.69

-2.83

-1.28

0.30

-1.02

-1.86

-4.75

-1.85

Endonezya

-2.82

-3.65

-2.17

-1.33

-1.58

-3.18

-3.37

-2.24

Malezya

-2.03

-8.69

-3.74

-4.66

-6.24

-8.43

-4.89

-4.85

Filipinler

-6.08

-2.28

-1.89

-5.55

-4.60

-2.67

-4.77

-5.23

Singapur

8.33

11.29

11.38

7.57

16.12

16.81

15.65

15.37

Tayland

-8.50

-7.71

-5.66

-5.08

-5.60

-8.06

-8.10

-1.90

Çin

3.09

3.27

1.33

-1.94

1.26

0.23

0.87

3.24

Tayvan

6.82

6.94

4.03

3.16

2.70

2.10

4.05

2.72

Kaynak: Corseti, Pesenti and Roubini, 1998a: 39

Veriler International Financial Statistics of the International Monetary Fund.

Tayvan verilerı çeşitli kaynaklardan (Economist Intelligence Unit Reports, IMF's December 1997 World Economic Outlook and Asian Development Bank).

Singapur için 1997 verileri; Economist Intelligence Unit Country Report, 2nd quarter 1998.


1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət