Kaynak: Kaminsky, 1998: 4.
Kaminsky ve Reinhart (1996: 4), para ve bankacılık krizleri ile finansal serbestleşme politikaları arasındaki ilişkinin anlaşılması açısından 1970-1995 döneminde Asya, Latin Amerika ve Orta Doğu’da 20 ülkenin yaşadığı 71’i para krizi, 25’i bankacılık krizi olmak üzere toplam 96 krizi içeren geniş bir analiz yapmıştır (Çizelge, 48). Bu çalışmada, para ve bankacılık krizleri arasındaki nedensellik ilişkisi ve finansal serbestleşme politikalarının bu krizlere etkisi ortaya konulmuştur (Çizelge 49).
Çizelge 49’da 1970-1995 döneminde yaşanan para ve bankacılık krizleri ve bu krizlerin, 1970-1979 ve 1980-1995 dönemlerine göre dağılımı yer almaktadır. Buna göre, finansal baskı politikalarının uygulandığı 1970’li yıllarda, 25 para krizi ve 3 bankacılık krizi yaşanmasına karşılık, 1980-1995 döneminde, serbestleşme politikalarının ardından, 22 para krizi ve 46 bankacılık krizi yaşanmıştır.
Çizelge 49: 1970-1995 Döneminde çeşitli ülkelerde Para ve Bankacılık Krizlerinin Sayısı
BOP
Bankacılık
|
1970-1995
|
1970-1979
|
1980-1995
|
Toplam
|
Yıl Başına Ortalama
|
Toplam
|
Yıl Başına Ortalama
|
Toplam
|
Yıl Başına Ortalama
|
71
25
|
2.73
0.96
|
25
3
|
2.5
0.3
|
46
22
|
2.88
1.38
|
Kaynak: Kaminsky and Reinhart, 1996: 24)
Çizelge 50’de, para ve bankacılık krizlerinin karşılıklı olarak birbirini izleme oranları ve finansal serbestleşme politikalarıyla ilişkileri yer almaktadır. Buna göre, para krizlerinin bankacılık krizlerini izleme oranı, % 56’da gerçekleşirken bunun; %44’ünün finansal serbestleşme. politikaları ardından, % 12’sinin serbestleşme politikalarından önce yaşanmış olduğu görünmektedir. Öte yandan, bankacılık krizlerinin % 13’ü para krizini izlerken, bu krizlerin % 10’unun finansal serbestleşmeden sonra, % 1’inin de serbestleşmeden önce gerçekleştiği görülmektedir.
Çizelge 50: 1970-1995 Döneminde Çeşitli Ülkelerde Para ve Bankacılık Krizleri ile Finansal Serbestleşme Politikaları Arasında Öncelik Sıralaması
Krizler Arasındaki dönem
|
Bankacılık Krizleri Tarafından Takip Edilen Para Krizlerinin Yüzdesi
|
Para Krizleri Tarafından Takip Edilen Bankacılık Krizlerinin Yüzdesi
|
Toplam
|
Finansal Serbestleşme
|
Toplam
|
Finansal Serbestleşme
|
Önce
|
Sonra
|
Önce
|
Sonra
|
12 aylık
36 aylık
|
3
13
|
1
3
|
1
10
|
24
56
|
4
12
|
20
44
|
Kaynak: Kaminsky and Reinhart, 1996: 23
Bu analiz sonuçlarına göre, 25 bankacılık krizinin 18’inin finansal serbestleşme politikalarından sonraki ilk beş yıl içinde yaşanmıştır. Finansal serbestleşme ardından, kredi genişlemesi ve varlık balonunun çökmesiyle yaşanan bankacılık krizleri ikili krizin bir parçası olarak para krizlerini izlemektedir (Kaminsky and Reinhart, 1996: 7).
Kaminsky, Türkiye’nin de içinde olduğu 20 ülkede para ve bankacılık krizlerinin bulgularını ve kriz göstergelerini altı grupta değerlendirmiştir (Çizelge 51). Aşırı ödünç alma; bankacılık panikleri; para politikaları; cari işlemler sorunları; sermaye işlemleri sorunları ve büyüme hızlarının düşmesi biçiminde temel kriz bulguları ve göstergeleri ile olası bir şok karşısında aldığı değerleri yorumlanmıştır. Buna göre,
-
Cari işlemler dengesi sorunları, reel döviz kuru, ihracat ve ithalat oranları ve ticaret hadleri göstergeleri para ve bankacılık krizlerini açıklamaktadır.
-
Krizden önce, reel kurun aşırı değerlenmesi, olası bir devalüasyon, normal döneme göre ihracat performansında % 20 düşme olasılığı ile sabit kura dayalı istikrar politikalarının para krizine yol açabileceğini göstermektedir.
-
Ticaret hadlerinde normal döneme göre % 10 düşme, ekonomide ciddi bir performans kaybını ve devletin istihdam yaratması gerektiğini göstermektedir.
-
Merkez bankasının kriz öncesi ve sonrası parasal toplamları (M1), olası para politikası sorunlarını göstermektedir. Kriz aylarında M1’de yaşanan genişleme para krizinin, krizden sonraki aylarda M1’de yaşanan yavaşlama ise, para krizinin ya da devalüasyon politikalarının habercisi olmaktadır.
Çizelge 51: 1970-1995 Döneminde Çeşitli Ülkelerde Para ve Bankacılık Krizlerinin Bulguları ve Göstergeleri
Bulgular
|
Göstergeler
|
Kritik şok işareti
|
Yorumlar
|
Aşırı ödünç alma konjonktürü
|
1. M2 Çarpanı
2. Ulusal Krediler/GSMH,
3.Ulusal ve uluslararası finansal serbestleşme
|
Pozitif değişken
Pozitif değişken
Dummy değişken : 4
|
Finansal ve sermaye işlemlerinin serbestleştirilmesi, kredi hacmini genişleterek para ve bankacılık krizi yaratmaktadır.
|
Banka Panikleri
|
Banka mevduatları
|
Negatif
|
Banka panikleri ardından para ve bankacılık krizleri yaşamaktadır (Goldfajn ve Valdes,1995).
|
Para Politikaları
|
Aşırı M1 oranı
|
Pozitif
|
Gevşek para politikaları para krizlerine, zayıf bankacılık sektörü ise, bankacılık krizlerine neden olmaktadır.
|
Cari İşlemler Sorunları
|
İhracat,
İthalat
Ticaret hadleri
Reel döviz kuru
|
Negatif
Pozitif
Negatif
Negatif
|
Reel döviz kurunun aşırı değerlenmesi ve zayıf dış sektör para krizinin önemli bir nedenidir. Bankacılık sektöründe kredi kalitesini düşmesi, iş alanlarında başarısızlık yaratır, rekabet kayıplarına neden olur, bankacılık sektörünün kriz duyarlılığını artırır. İhracat, ticaret hadleri ve reel döviz kurunda negatif şoklar ve ithalatta pozitif şoklar finansal kriz bulgusudur.
|
Sermaye işlemleri Sorunları
|
Rezervler
M2/rezervler
Reel faiz oranlarının farklılaştırılması
Dünya faiz oranları
Yabancı borçlar
Sermaye akımları
Kısa vadeli yabancı borçlar
|
Negatif
Pozitif
Pozitif
Pozitif
Pozitif
Pozitif
Pozitif
Pozitif
Pozitif
|
Yüksek uluslararası faizler para krizini başlatarak sermaye akımlarını kaçırır. Sürdürülemez düzeye gelen yabancı borç yükü, sermaye kaçışını artırır, kısa vadeli borç dışsal şoklara karşı kriz duyarlılığını artırır ve para krizi derin bir bankacılık krizine dönüşür.
|
Büyüme hızının yavaşlaması
|
Üretim oranı
Ulusal reel faiz oranı
Borç/ mevduat oranı
Borsada fiyatlar
|
Negatif
Pozitif
Pozitif
Negatif
|
Resesyon ve varlık balonunun sönmesi, finansal kriz yaratır (Colomiris ve Gorton, 1991),
Yüksek faiz ekonomiyi yavaşlatır, bankacılık sektörünü kırılganlaştırır,
Borç/mevduat oranında artış kredi kalitesini düşürür.
|
Kaynak: Kaminsky and Reinhart 1996: 15
5.Sabit kur politikalarının uygulandığı ülkelerde, merkez bankalarının, parasal tabanı kontrol edebilecek yeterli döviz rezervi stokuna sahip olması gerekmektedir. Özellikle, kısa vadeli borç stokuyla çalışan bankacılık sektöründe devalüasyon politikalarının etkisiyle, sermaye akımları ulusal varlıklardan yabancı varlıklara doğru yönelmekte ve önemli rezerv kayıplarına neden olmaktadır. M2 /rezerv oranı kriz öncesine göre, % 70 oranında düşerek, finansal sistemin kriz hassasiyetini arttırmaktadır.
Merkez bankasının döviz rezervi stokunda 12 aylık yüzde değişme, ekonominin genel seyri açısından sağlam bir göstergedir. Merkez bankası devalüasyona yapmadan önce, sıkı para politikaları yoluyla rezerv kaybını önlemeye çalışmaktadır. Ancak, başarılı olamaması durumunda devalüasyona gitmekte ve rezerv stokunu artırmayı hedeflemektedir. Merkez bankasının döviz rezervleri, krizi izleyen altı ay içinde normal dönemin altında bir değer almaktadır.
Döviz rezervi stoku dışında sermaye işlemlerinde sorunları gösteren bir başka gösterge olarak beklenmeyen faiz farklılıklarıdır. Faiz farkının yükselmesi sıkı para politikalarının uygulanacağını; rezerv kayıplarını durdurmak amacıyla risk priminin artırılacağını göstermekte ve kendi kendini besleyen kriz sürecinin habercisi olmaktadır. Krizden sonra faiz farklılıkları düşmektedir.
Öte yandan, bankacılık ve para krizlerinden önce, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve işsizliğin artışı; ticaret hadlerinin bozularak ihracatın daralması; kurun aşırı değerlenmesi; ekonominin zayıflaması resesyonist bir sürecin ardından krizin yaklaştığını göstermektedir (Kaminsky, 1997: 10-12).
Kaminsky ve Reinhart (1998:444), 1981-1982 döneminde Arjantin ve Şili’ de, 1990’lı yıllarda Venezüella ve Türkiye, 1997’ de Güney Doğu Asya ülkelerinde bankacılık krizleri ve borç arasındaki ilişkileri inceleyerek, genellikle bankacılık krizlerinin ardından borç krizlerinin yaşandığını tespit etmiştir. Aynı çalışmada, 1982’de Kolombiya, Meksika, Peru ve Uruguay’da borç krizi ardından bankacılık krizlerinin yaşandığı ve 1992-1993 döneminde Avrupa ülkelerinde (ERM) yalnızca borç krizinin yaşandığı tespit edilmiştir.
|