Ana səhifə

BİSMİllahir rahman ir rahiM


Yüklə 2.04 Mb.
səhifə7/7
tarix27.06.2016
ölçüsü2.04 Mb.
1   2   3   4   5   6   7

38) Allah'ın açıkça inkar edilmesi (Allah’ı tenzih ederiz) Alenen ve apaçık olarak Allah (C.C.) inkar edilinceye kadar Hz. Mehdi gelmez. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 27) Hadis-i şerif, Hz. Mehdi’nin çıkışı öncesinde; insanlardan bir bölümünün inançsız, bir bölümü, ibadet değil de söz ve kültür Müslüman’ı, bir bölümününde ateist olacağına ve ayrıca onların da bu inkarlarını; basın, yayın, tv, radyo.. yoluyla herkese göstererek, açıkça ilan edeceklerini bildirmektedir. Günümüzde bu durum o derece açık ve aleni hale gelmiştir ki, Allah'ı inkar edenler kendilerini; çağdaşlık, modernlik.. Türkiye’de ise Kemalist. isimleri altında itibar görmekte, halk bu yönde takdir ve teşvik edilmektedir.


39) Hz Mehdi çıkmadan hemen öncesinde, yaşanan ve daha sonra yaşanacak savaşlardan dolayı, erkek nüfus kadınlara nispetle çok azalacağından; kadınlar artık bir TEK koca(!) bulmak değil, bir kaçı bir araya gelerek.. bir “SAHİP(!)” bulmaya çalışacaklar ve İslâm’da “ÇOK EŞLİLİĞİN ALAMI, YENİDEN HUKUKA VE PRATİK YAŞAMA GİREREK, bir mucizenin, bir Kur’an emrinin daha, bire-bir yaşanacağı bir çağa girilecek..

Not: Hz. Mehdi’nin çıkışının öncesinde; Türkiye’de ve Dünya’daki yaşanan ve yaşanacak alâmetlerinin hepsini yazamaya, ne yerimiz yeter, ne de zamanımız yeter. Zaten, halen çıkmış bulunan hadis-i şeriflerin bir çoğunu da yazmadım. (Mesela: Hadis; şerli insanların Afganistan’ı ve Irak’ın istila etmesi.. gibi.) Dolayısiyle, bu konuyu bu bölüm içinde geçerli olmak üzere burada noktalıyorum.

13) BU KAOSDAN ÇIKMAK İÇİN, “İLÂHİ BİR REHBERE!..” İHTİYAÇ VAR… Sıradan kişileri bir tarafa bırakalım, bazı sözde ilim ve din prof. ların iddaa ettikleri gibi MEHDİ bir kişi değil bir misyon (!) dur veya bazıları da “Mehdi geldi ve gitti..” veya “böyle bir şeyin aslı yok, uydurmadır..” diyerek; 300 civarında hadis-i şerifi bir çırpıda silip atarak, kafa karıştırmakta Hz. Mehdi ve Mehdilik misyonunu sulandırarak.. dejenere etmeye ve bu büyük mücizevi olayı; böylece, Müslümanların dikkatinden kaçırmaya çalışmaktadırlar.. Halbuki, Hz. Mehdi şimdiye kadar gelmiş olsaydı, Dünya’nın hali, hiç böyle olur muydu? Gelmeyecek olsaydı Resulullah (s.a.v.) hiç bu kadar hadis ile yalan söylemiş durumuna düşer miydi? (haşa) Halbuki; bir Suyuti hadisinde (s.a.v.) diyor ki; “ … Mehdi, neslimden bir ŞAHIS’tır…” Allah Müslümanları, bu tipdeki prof.ve benzeri diğer sapıklardan muhafaza etsin. (amin)

Çünkü; bu ve benzeri sapık fikirde olup.. bu fikrini de, insanlara; “SALYA” akıtır gibi sunanlara derim ki; “EY UTANMAZ VE AKLÂKSIZLAR, Ya, Müslüman olur, söyleyenden dolayı hadis-i şeriflere inanır veya gayrimüslim olur Hz. Mehdi’yi reddedersiniz. Renginizi belli eder, bukalemunluğa son verirsiniz. Hatta, İslâm’ın azılı düşmanı Nostradamus dahi, Hz. Mehdi’nin varlığını, geleceğini ve Avrupa’yı fethedeceğini, birkaç dörtlükte ve krala yazdığı mektubunda açıklamış, mesleki namusunu ön planda tutarak.. aleyhine olacak olayları bile, dürüstçe ve olması gerektiği gibi, fakat şifreli olarak nakletmiştir. Nasıl mı?

Vakit gazetesi “Mostra Domuz” başlıklı, 6 Mayıs 2005 tarihli nüshasından özetlenmiştir: Yazar; Müslümanlığından.. kêhanetin İslâm’da yasak oluşundan.. Nostradamus’un, bazı bilgilerini; “Muhittin-i Arabi’den ve Hz. Ali (k.v.) den aldığını özetledikten sonra; 8 Nisan tarihli SABAH gazetesinden şu alıntıyı yazıyor. Fransız kâhin; “Mehdi’nin, 2016 ile 2020 yılları arasında Asya’dan çıkacak” ve sonra “ALTINÇAĞ”ı başlatacağını açıklıyor... Böylece Şeytan ile dahi işbirliği yaptığını yazan.. “Ey, Yahudi kökenli Nostradamus kadar dahi olamayanlar!” vakti çok yaklaşan Hz. Mehdi’ye inanın ve Güneş’in, “Batı’dan doğmasından evvel, bir an önce tövbe ederek.. imamınızı kurtarın..” derim. Elbette ki, öteki dünya seçiminde; Allah (C.C.) sizi muhayyer kıldı. .. Bundan sonrası ise saptırdıklarınız da dahil olmak üzere, sizin bileceğiniz şey!

Gerçek Mehdilerin tarihine gelince: Mecazi manada, ilk mehdi ünvanlı, Ömer bin Abdulaziz’in; imanı ve gayretiyle bu ünvana layık olması gibi, insanlığın en bozulduğu bir devirde, son bir mehdinin gelmesi de, her zaman “Müslümanların yardım göreceği..” Allah (C.C.) tarafından mecazi ayetler ve Resulullah (s.a.v.) tarafından da, 300 civarında hadis-i şeriflerle bizlere bildirildiği için; bir “Yaratan açısından inanan kullarına bir lütuf, kulları açısından da bu lütfa icabet bir ZARURET” olarak karşımıza çıkar.

Ayrıca; bilim, iletişim, ulaşım, üretim, tüketim milli gelirin bölüşündeki adaletsizlik, çevre kirliliği.. arttıkça; doğal kaynaklar, adalet, ahlâk ve hoşgörü, maddi, manevi ve milli değerler.. her geçen gün biraz daha bozularak yıpranıp.. azaldıkça; entropinin de etkisiyle, toplumlarda her alanda, hızlı bir dejenerasyon geçirip; nefisleri besleyip.. insanlar, günden-güne insani değerlerden hızla uzaklaşıp azıtttıkça.. egolar ön plana çıkıp, haksız olan kuvvetliler; haklı olan zayıfları ezdikçe.. Allah’ın kanunları, adaleti, kudreti ve diğer emirleri; (şartları) hiçe sayılıp, cinler, şeytanlar ve şerir insanlar, (hadis-i şerife göre, şeytan soyu ve kelp= köpek soyu kabilesinden olanlar) başlara taç yapıldıkça.. zulümle ve adaletsizlik, kan ve ateşle dolan Dünya’yı ve insanlığı kurtaracak, “BİR KURTARICI (MEHDİ)NİN” beklenilmesi” zarureti ortaya çıkar. Allah’ı Zül Celal’in, Rahman ve Hadi sıfatının bir tecellisi ve kullarına olan sevgisinden dolayı, bu görevi ifa etmek.. yaşanan kaosa çare, mazlûmlara ümit, düşmanlarına ders ve adaleti tesis.. için, çağa damgasını vuracak, kalpleri ıslah edecek, çürüyen insanlığın ruhlarını kir ve pas’tan arındıracak.. “sevdiği bir kulunu ve evliyasını, ilk ve son halifesi MEHDİ’yi; insanlığın imanını ve ahlakını bir defa daha kurtarmak için.. Dünya’ya gönderdi/gönderecek.” Çünkü, O; her yönü ile ulu dedesi Resulûllah (s.a.v.)a o kadar çok benzer ki; Resulullah (s.a.v.) O’nun için “Mehdi; gözümle görür, kulağımla işitir, ağzımla söyler…” diyecek kadar, O’nu övmüş.. ve “yeryüzü, zulümle nasıl doldurulduysa; O’ da doğruluk ve adaletle dolduracaktır…” diyecek kadar da O’na ve misyonuna güvenmiştir. Hz. Mehdi’nin zuhûru, ayni zamanda; daha önce görev yapan, Resulü’nün ve İslâm’ın son halifesini ve halifelik misyonunu; kanunla ortadan kaldırılarak 3 Mart 1924 de hükmi şahsiyeti T.B.M.M. sine geçen, “Resulüllah (s.a.v.)dan miras olarak gelen “halifeliği iptal etme” olayının da; “KULLARININ BAKİŞ AÇISI ile bir İHTİYACIN, KARŞILIĞI ve de RÖVANŞ” da olacaktır… Bu mükemmel rehber, Allah’ın halifesi Hz. MEHDİ’dir.

Hz. Mehdi’nin varlığına bir delilde, “SIZINTI DERGİSİ”nde yayınlanan bir illistrasyon (boya resmi) ve şiiri (surprizsite.com- Şiir Romanı Kitabı, şiir no 146.)


..................... SIZINTI DERGİSİNDEN BİR BİLMECE .................
SIZINTI DERGİSİ’nin Kasım 1995 tarihli ve 202 no.lu sayısının arka kapağında, çok acayip bir kuş resmi gördüm.

Ben; bu kuş resminin çizimini, aşağıdaki şekilde yorumladım. Siz de, kendinize göre yorumlar mısınız?..

Siz, yukarıdaki bu illistrasyon (boya resmi) hakkında, ne düşünüyorsunuz?.. Biraz daha, yakından bakarak ve biraz da, gönül gözü ile inceler misiniz? Veyahut da, benim yorumuma katılır mısınız?..

Tamamını çözmek için, ciltler dolusu kitaplar yazmak gerekir!.. İsterseniz bu şifreyi çözmeyi, siz de deneyebilirsiniz.. Eğer çözmek isterseniz, hadi sizlere, kolay gelsin… Veya benim ile beraber bu bilmeceyi çözmeye, var mısınız? Veyahut da, benim şiir ile yaptığım yoruma, siz de katılır mısınız? Bu şiirimi okurken, her zaman karşılaşılamayacak kadar enterasan, ilginç, gizemli ve en mühimi de; benzersiz bir harika resim (çizim)le karşı karşıya olduğunuzu biliyor musunuz?..!

Bu illistrasyonu “ÇİZENİ, ÇÖZENİ, ÜSTÜNDE KAFA YORANI!” CAN-I GÖNÜLDEN KUTLARIM” Çok önemli not: Aşağıdaki muhteşem bilmemeceyi başka türlü çözenler var ise, lütfen bana da bildirsin. Veyahut da, bu muhteşem illistrasyonu; ibret-i alem için, saklayalım…


D A L D A K İ K U Ş U N S I R R I !!!
ŞİİR NO: 146 03-01-2009
Bir KUŞ gördüm, ki; bir ayağı, “Bitlis’te, Nurs’da!”

Diğer ayağı, durur; “Erzurum, Pasinler’de!”
İki bacağı eşittir, dengeyi tamamlar,

Bu küçücük şifreyi, “arif olanlar” anlar...
Dal, budak sarmış; gövde, göklere yükselmekde,

Dallarının birinde; “O!” sıra beklemekde...
Kuş’un BAŞ’ından; İNCİ’ler, dökülür.. merkeze,

Her inci, ayrı yoldan; “varmak ister.. hedefe!..”
Yalnız; Ortadoğu değil, bu sefer sahnede,

Asya da.. tüllendi, çünkü; “Dünya, tehlikede...”
Az kaldı; daldaki KUŞ’un yer’e, inmesine,

Bir gün, muhtaç olunacak; “KUŞ’un KENDİSİ’ne!..”
ŞAFAK’da, el açanlar; “GÜNEŞ’i!” beklemekde,

Edilen, her duaya; “GÜLEN’de eklenmekde...”
MUHABBET FEDAİSİ olmuş, her “KAR ÇİÇEĞİ!”

ŞEHADET ŞERBETİ; İNCİ’nin, SON.. İÇECEĞİ...

07-12-1995 SAAT:05:45 Karşıyaka/-İZMİR.
Burnumuzun dibindeki, 3. Dünya savaşına doğru hızla yaklaşan yıllar ve bunun sonucu olarak:

14) HAZRETİ MEHDİNİN ÇIKIŞININ ÖNCESİNDE ORTADOĞU: İnsanın yaratılması ile başlayan.. önce nefsi ile olan savaşına, sonra Şeytan ve başka nefislerle olan mücadelesinin eklenmesiyle gittikçe gelişmesi sonucu ortaya koyduğu, günden güne, sayısı ve dosajı.. artan savaşlar, zamanla insanlar çoğaldıkça; kabile, gurup, bölge ve en sonunda da, “LÖKALDEN.. TOPYEKUN”e doğru Dünya savaşları haline dönüştü.. Dünya; biten son yüzyıl içinde, iki büyük ve birçok da bölgesel “Dünya savaşı” yaşadı. Bu savaşlar, sanayi ülkelerinin silah sanayilerini ve milli gelirlerini geliştirdikçe, Osmanlı gibi; Dünya’da, “Allah’ın sevgisi ve korkusu..” adına yöneten; ADİL DEVLETLER VE YÖNETİCİLER DE, ORTADAN KALDIRINCA; bu ülkeler gittikçe zenginleşmiş ve bir o kadar da; semirmiş, sapıtmış ve saldırganlaşmış.. nihayetinde de; önce İngiltere’den başlayan, sonra A.B.D. ve A.B. ile Rusya, bir süre soğuk savaş dönemi içinde Dünyayı “DENGELİ BİR ŞEKİLDE” paylaşmışlardı. Sonra Rusya’nın yıkılması ve A.B.nin de çok başlılığı, Rusya’nın yeniden toparlanması,Çin’in uykusundan uyanması ve Dünya arenasına geri dönmesi ile, A.B. D.nin ve “koruyup, kolladığı” İsrail’in yönlendirmesi sonucu yaptığı büyük hatalar.. bütün Dünya’nın çoğunluğu İslâm ülkesi olan topraklarını, yer yer istila ettikçe.. gittikçe kuvvetlenip, tek kutuplu bir Dünya’ya, uzunca bir süre hükümran olması, Çin ve Hint devlerinin güçlerini farketmesi.. en önemlisi de “YÜZYILLAR BOYUNCA, İSRAİL’İN; NİL’DEN FIRAT’A MERKEZİ OLAN.. BİR “DÜNYA İMPARATORLUĞU” KURMASI İÇİN bir asırdır yaptığı hazırlıkların artık son aşamasına gelmesi.. “ilâhi kaderi gereği,” her geçen gün, “Türkiye’nin kabuğunu kırıp, bölgesel bir güç halinde güçlenmesi..” Çin ve Hindistan, Doğu Asya.. gibi, bazı ülkelerin uykusundan uyanıp ta, Dünya’nın siyaset, ekonomi ve insan kaynakları ile bir iki ve üç.. numara olmaya doğru ilerlemesi.. İran’ın Arjantin’in ve benzeri bir iki ülkenin; milli servetlerine sahip çıkarak, ülkesini talan ettirmemesinin ortaya çıkaracağı, “ağır faturanın bahanesi!” yeni, çok büyük ve bir o kadar çeşitli şekillerdeki silahların; hızla, 3. büyük, Dünya savaşının alt yapısını hazırlaması ve derin ekonomik krizler.. gibi, daha bir çok sebebin bir araya gelmesi ile insanlık; istese de, istemese de, artık,” bütün yeryüzünü kaplayacak, büyük bir savaşın ve korkunç bir “KAOS”un eşiğine gelip dayanmıştır…”

Bütün bunlara, bir de yukarıda 31 maddedeki “alâmetler demeti” eklenince ve alt yapısı hızla tamamlanan; ikinci Süfyani ve Deccal’in, çıkmak için doğum sancıları çekip, Hz. Mehdi’nin de başına; Mekke şehrinde “artık ortaya çıkması için, NUR ÜSTÜNE, NUR” yağdıkça.. bu “KİR”li savaşı önlemek, gittikçe zorlaşıyor ve hatta imkânsızlaşıyor...

Son gelinen noktada, savaş ile Dünya’yı yeniden paylaşım planların çizimi bitmiş, herkesin eli tetikte ve sadece; “SON GONG”un çalmasını, (İran, Suriye ve de Türkiye’nin işgalini) bekliyor.

Çünkü; hadis-i şeriflerinde belirttiği gibi, Kıyamet alâmetlerinin, artık küçüklerin tamamı bitmiş ve resmi geçit sırası; şimdi “BÜYÜK ALÂMETLER”e gelmiştir.

Yerden, göğe ve gökten yere doğru; Doğu’dan, Batı’ya ve Kuzey’den Güney’e.. bir çok, yeni ve büyük, “Kıyamet alâmeti” belirmiş.. 2010, 2011 ve 2012 yılı bitmiş, zaman artık; 2013 yılına gelmiş ve biri diğerinden geri kalmayan, 2013 ve 2014 yıllarında yaşanacak, “daha önce benzeri görülmemiş olaylar” da, artık tarih sahnesinde yerini almak için göz kırpmaktadırlar...

Bu, ilâhi bir kaderdi ve de; “çok zaman öncesinde!..” hem de, değiştirilemez bir biçimde yazılmıştı. Şimdi zaman, “her şeye sabırla ve metanetle dayanmak ve Ahiret için sevap, kullar için, derece kat etme zamanıydı.” Zaten, ayakta kalmak için; “el ve gönül birliği ile dua etmekten başka” da, şimdilik yapacak fazlaca bir şey de yok!..

Artık, Ortadoğu’daki İslâm ülkelerinin krallıkları çatırdamakta, genç nesillerin kanı kaynamakta ve her yer patlamaya hazır bir bomba gibi beklemek de ve İsrail ile Batı, aniden başlatacakları bölgesel ve top yekûn Dünya savaşının planlarındaki son rütuşları yapmaktadırlar.(Herkesin ve her ülkenin bir planı olduğu gibi, şüphesiz ki; Allah’ında bir planı var. İ. Hakkı Hz.lerinin dediği gibi; Görelim, Mevla neyler, neylerse güzel eyler… )

15) HZ. MEHDİNİN ÇAĞI DA, ÇAĞDAŞI OLAN MÜSLÜMANLAR DA KUTSAL

OLACAKTIR: Hadis-i şerif’lerden özetle:

1) Hz. Muhammed (s.a.v.)e, bir öğle yemeği sonrası sohbet sırasında arkadaşları sorarlar: “Ya Resulullah! Bizden daha üstünü var mı? Biz ki; seninle beraber Müslüman olduk ve Sen’in ile beraber düşmanlara karşı savaştık…” Resulullah; (s.av.) “Evet, var.” der. “Benden sonra gelip ve beni de görmedikleri halde, bana (benim getirdiklerime) inanacaklar…” Ve yine bir gün, eshabı (arkadaşları)na sordu? “ Kardeşlerime, ne zaman kavuşacağım?..” Arkadaşları;Ya Resulullah! Biz,Senin kardeşlerin değil miyiz?..” dediler. Cevabında; “Siz(ler) Benim arkadaşlarımsınız. Kardeşlerim ise; görmedikleri halde bana inananlardır..” buyurdu. Benim kişisel düşüncem: yukarıdaki iki müjdeyi, bir de; kutlu şahıs Hz. Mehdi’nin zamanında ve O’nun emrinde olanlar için olduğunu düşündükçe ve yaşımın da “şu anda 66 olduğunu düşündükçe; ya, O zama’na (Hz. Mehdi aleyhisselam) yetişemezsem!..” korkusu ile üzülüyor, heyacanlanıyor ve endişeleniyorum...

Son üç Hadis-i şerif daha:1) “Ümmetim yağmur gibidir. Başı mı hayırdır, sonu mu bilinmez!” ve “Başında Ben, sonunda Meryem oğlu İsa, ortasında ehl-i beyt’imden Mehdi’nin var olduğu bir ümmet, asla helâk olmayacaktır...” diyerek.. ilk baştaki; “eshab-ı Kiram” ile son nesil, “biz Hz. Mehdi zamanı nesli’nin arasında ki benzerliğe (bir nev’i eşitliğe ve mübarekliğe..) vurgu yapmaktadır. Bütün mes’ele; içinde bulunulan bu zaman diliminin getireceği felâketleri; metanetle, birlik ve dayanışma içinde karşılamak; lütûfları çok olan ve yola çıkmak üzere olan Hz. Mehdi de, gelinceye kadar, O’nu aralıksız müjdelemek ve bunun için gayret sarfetmek, O gelince de; O’na, tereddütsüz tabi olmak ve O’nun ve böylece de, o zaman diliminde yağan Nur yağmurundan yeterince istifade etmek .Çünkü. Resulullah (s.a.v.) iki hadis-i şerifinde;

2) “... Allah, O’nu bir gecede ZAFER’e erdirecektir.”

3) “ … Ehlibeytimden; kendisine Mehdi denilen bir ZAT çıkıncaya kadar.Şayet, O’na yetişirsen(iz) O’na tabi ol(un)

“HİDAYET”e erenlerden ol(un).” Ve yine, Hz. Ali’den rivayet edildiği şekliyle; “Cenâb-ı Hakk, Mehdi’yi bir gece de kâmil mânâda HİDAYET’e ulaştırır..” diyerek.. O’nun, Allah’ın doğrudan lütûf ve ihsanına.. hem de, bir gecede mazhar edecek kadar, kutsal kişi olduğunu beyan ederek, müjdelemektedir.

Ne mutlu; (hadis) “Kostantiniyye’yi ve Deylem dağlarını fetheden,” Hz. Mehdi’ye yetişip, yukarıdaki hadis-i şeriflerin kapsamına girenlere ve bu müjdeye kavuşarak, bu müjdeyi yeterince değerlendirip.. Hz. Mehdi’ye ve Resulullah’a; arkadaş olma en azından Hz. Mehdi’ye çağdaş ve O’nun emrinde ve yolunda olma şerefine erenlere. Bu kutsal, zaman dilimine ve bu kutsal kişilere kavuşanlara!.. Allah’ın “Kutsallık Boyası” ile boyanıp .. inananları, kir’lerden arındırıp, “nurun alâ nur” ile yıkananlara!.. NE MUTLU.

16) HZ. MEHDİ’NİN ZUHÛR ŞEKLİ VE SONRASI: Günümüzde “İslâm Dini” diye yaşanan sadece İslâmi alışkanlıklardır. Din sanılan bu alışkanlıklar, Hz. Mehdi’nin gelişi ile beraber ilk orjinal şekline döneceğinden dolayı büyük bir direnç ile karşılaşsa da, büyük bir İslami reforma oturmuş olan alışılmış tüm kültürel dengeleri ve din sanılan alışkanlıkları kökünden değiştirecektir.1) Naim b. Hammad, İbni Mes’ud’dan tahric etti, O şöyle dedi: Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin çoğaldığı zaman, muhtelif beldelerden yedi alim her birinin beraberinde üçyüz on küsur kişi olduğu halde, birbirlerinden habersiz bir şekil Mekke’de bir araya gelirler. Biri diğerini “Burada ne arıyorsun?” diye sorar. Ona şöyle derler: “Biz; O şahsı aramak için geldik ki, fitneler O’nun eliyle sönebilir. Konstantiniyye( İstanbul) O’nunla feth edilir. Demek ki Biz O’nu, ismi ile ve anasının, babasının ismiyle ve ordusu ile tanırız, Mekke’de olduğunu da biliyoruz”. Bu yedi alim, bu (Hz. MEHDİ’yi arama) konu(sun)da birleşirler O’nu ararlar ve Mekke’de bulurlar. Ve kendisine “Sen, falan oğlu falansın” derler. O ise “Ben, sadece Ensar (MEKKE dışından gelmiş) dan birisiyim” der. Onların elinden kurtulur. O’nu tanıyan ve bilenlere anlatırlar, bunun üzerine; “aradığınız sahibiniz, O’dur ve Medine’ye gitmiştir” denilir. Bu defa O’nu Medine’de ararlar, halbuki O tekrar Mekke’ye dönmüştür. O’nu tekrar Mekke’de bulanarak yine, “Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alâmetler vardır, birinci defa bizden kurtuldun, uzat elini sana biat edelim” derler. Bunun üzerine O “Ben aradığınız değilim” der ve tekrar Medine’ye gider. Medine’de yine aranınca tekrar Mekke’ye döner. Mekke’de kendisini Rükun’da bularak şöyle derler: “Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam’dan birisinin bulunduğu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız Senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun.” derler. Bunun üzerine Mehdi, Rükun ile Makam arasında oturur ve elini uzatarak biatları kabul eder. (Çok önemli açıklama; buradan anlaşılan şu ki, Kostantiniyye din düşmanlarının elinde ve fethi gerekmektedir.)

2) Dani, Katade’den tahric etti, O dedi ki: Fitne içindeki insanlar, kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Mehdi’ye gelir ve “Bizim için kalk artık” der(ler). O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra, artık kan dökülmez..

3) (N.b. Hammad) Zühri’den tahric etti, O dedi ki: “… Mehdi, Mekke’de meydana çıkarılır ve istemediği halde kendisine biat edilir.

4) (N.b. Hammad) Katade’den tahric etti. Resulullah (s.a.v.) buyurdu: Mehdi, Medine’den Mekke’ye gelir ve kendisi istemediği halde, insanlar O’nu kendi aralarından çıkarıp, Rükun ile Makam arasında O’na biat ederler.

5) (Naim b. Hammad) Ebu Hureyre’den tahric etti, O şöyle dedi: Rükun ile Makam arasında Mehdi ye biat edilir ve (zamanında) ne uykuda olan uyandırılır, ne de herhangi bir kan akıtılır.

6) (Naim b. Hammad) İbni Abbas’dan tahric etti. O şöyle dedi: İnsanların ümitsiz olduğu ve “hiç Mehdi falan yokmuş”dediği bir sırada Allah, Mehdi’yi gönderir. O’nun yardımcıları, Şam ehlinden; (Suriye veTürkiye’li) sayıları, Bedir ashabının sayıları kadar üçyüz onüç kişidir. Bunlar Şam’dan O’na gelirler ve O’nu Mekke’de, Safa’daki bir evden çıkararak, kendisi istemediği halde, O’na biat ederler. O da onlarla birlikte, (KABE’deki) Makam’ın yanında iki rekat namaz kıldıktan sonra minbere çıkar.(Namaz bitiminde şöyle der: “Ey insanlar, Ümmeti Muhammed ve bilhassa O’nun Ehli Beyti çok belâlar gördü ve bizler kahr ve haksızlığa maruz kaldık.”) Allah’da O’nun muhabbetini insanların sinelerine yerleştirir. O; daha sonra gündüz aslan, gece ise abid olan bir kavimle beraber olur.

7) Resulullah (s.a.v.) soruldu: “Ya Resulullah, o gün (büyük savaş sırasında) insanların imamı (lideri) kimdir? Buyurdu ki: “İmam, benim evladımdan kırk yaşında..” ve devamında ise, “ .. yirmi sene hüküm sürer.”
17) HZ. MEHDİ’NİN GELİŞİ; ENGELLENEBİLİR Mİ, SAPTIRILABİLİR Mİ veya

AŞIRIYA KAÇIRTILIP SULANDIRILABİLİR Mİ?..



Cevap: Kesinlikle hayır. Çünkü; hem Hz. Mehdi ve hem de Mehdiyet misyonu, Allah(C.C.)ın himayesi ve iradesi altındadır: Kur’an-ı Kerimde Hz. Muhammed (s.a.v.) için, Maide suresi ayet 67 de vadettiği gibi; “... Allah, seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz Allah, kâfir olan bir topluluğu hidayete erdirmez.” müjdesi, şüphesiz ki Hz. Mehdi içinde geçerlidir.
Hz. Mehdi’nin zuhûrunun çok yakın olduğunu, kesin birçok alâmetinin de gerçekleşmiş olmasına rağmen, bu mehdilik misyonunu ve liderini, sözde Müslüman geçinen bazı sapık din adamı veya alimler ısrarla ve çeşitli yorum ve teviller ile Hz. Mehdi’nin ve misyonunun zuhûrunu engellemeye çalışmaktadırlar. Bu ilâhi konuyu, üstelik de en çok titrinde prof. yazan din alimleri hepten reddetmekte ve bu konuyu bir fitne sebebi sayanlar dahi çıkmaktadır. Bazı alimler ve din adamları ise, “Hz. Mehdi’nin hiçbir vakit gelmeyeceğini” veyahut da, “50-100-200 yıl.. sonra geleceğini” söylüyorlar. Hatta bir manevi şahıs (şahsı manevi) sadece bir misyon olacağını iddaa edenler dahi çıkarak, kendi aciz akıllarınca Hz. Mehdi’yi ve misyonunun zuhûrunu bu yol ile engelleyeceklerini zannetmektedirler.

Halbuki, gerek yukarıdaki ayet-i kerimeler ve gerekse birçok hadis-i şeriflerde; Hz. Mehdi’yi ve misyonunun zuh’urunu engellemek için, O’na çeşitli tertip ve tuzaklar kurulsa da, başarılı olamayacakları bildirilmiştir. O, bu vazifeyi veren Allah (C.C.)ın emri, gözetimi ve koruması altında, kendisine verilen görevi ne eksik ve ne de fazla (tam) olarak icra ederek, hatta; iki defa hapsedilme pahasına da olsa, görevini başarı ile tamamlayacaktır. Bunun dışında Hz. Mehdi için kurulacak tüm tuzaklar, tuzak kuranların başlarına yıkılacaktır. Çünkü, Hz. Mehdi’ye karşı olup tuzak kuranlara karşı Allah, (C.C.) da karşı bir tuzak kurar. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. (Ali İmran-54’dün meali)

18) HZ. MEHDİ’NİN, SÜFYANİ İLE SAVAŞLARI: Hz. Mehdi ‘nin, Süfyani ve Deccal ile olan savaşları; “SÜFYANİ” başlığı altında yazılmış bir önceki Deccal bölümdedir. (Ayrıca üçüncü dünya savaşı bölümündedir.)


19) HZ. MEHDİ’NİN DÜNYA’DA KALIŞ SÜRESİ (VEFATI): Bu konuda birkaç hadis-i şerif: a) Ehli Beytimden birisi yedi yıl hüküm sürüp, daha evvel zulümle dolu olan arzı, adaletle doldurmadıkça bu dünya bitmez. b) Mehdi, yedi sene, iki ay, birkaç gün hüküm sürecektir. c) Benim soyumdan bir insan gelir ve daha önce zulüm ve cevirle dolu olan dünyayı adaletle doldurur. Hükmü yedi veya dokuz yıl sürer. d) Ehli Beytimden birisi çıkar ve sünnetimi söyler. Allah O’na yağmur indirir ve yeryüzü O’na bereketini çıkarır. Daha önce zulüm ile çevrili, cefa, sıkıntı.. dolu olan Dünya, adalet ve nefasetle dolar. Yedi yıl bu ümmete hükmeder ve Beytül-Makdis’e iner. e) Mehdi, insanların işlerini otuz ile kırk yıl üzerine alacaktır. f) Mehdi’nin bekası kırk yıldır.(Beka: Getirilen hükümlerin veya misyonun süresi anlamında..) Not: Zaten Hz. İsa (a.s.)da, Dünya’da 40 yıl kalacaktır.

HAZRETİ MEHDİ BÖLÜMÜ BİTİRİRKEN:

21-01-2012 tarihli güncelleme notu: Hz İsa (a.s.) bölümüne geçmeden evvel ve Hz. Mehdi bölümünü bitirirken, günümüzde gittikçe popülerleşen; çok önemli bir isimle, yani “Deccal’in gerçekliği üzerine!” ve günümüzle ilgili çok korkunç ve bir o kadar çok gerçek olan kısa bir senaryo ile bu bölümü bitirmek istiyorum.

Kıyamet’in büyük alâmetlerinin başlangıcı olarak İran’ın işgali ve Suriye’de kanla (önce iç savaş ve sonra dış güçlerin işgali ile) rejim değişikliği; yani başka bir deyişle, BOB!’un son kalan bölümlerinin, “Arap Baharı” adı altında ortaya konan.. İslâm Ülkelerini, birer-birer silkeleyip; “hürriyete kavuşturma adı altında” büyük bir kargaşa ortamı içine itilerek.. “kolay yenilmeleri için, birer küçük lokma dilimi haline getirilmesi işlemi” Mayıs 2012 ile yeni ve son bir start alacaktır. Hemen akabinde ise, Türkiye’nin “daha önceden haritası çizilip de, resmi toplantılarda masalara konup ve duvarlara da alenen asılması gibi” rezilce ve kalleşce, parçalanmasının ve birkaç devlete ayrılmasının, gerçekleştirilmesi için, işgal edilmesinin senaryoları devreye girecektir…

Ancak; her insanın ve ülkenin bir planı olduğu gibi, elbette ki; Allah’ında, (Bediüzzaman Hz. lerinin bize açıkladığı o) “KUR’AN-I KERİM’DE ÖĞDÜĞÜ (Türk) MİLLETİ İÇİN BİR PLANI VAR ve bu plana göre, “görelim Mevlâ neyler, neyler ise, en güzelini eyler…” Çünkü, Allah (C.C.) hükmünü, yeryüzünde hakim kılacaktır. Hiçbir Müslüman’ın bundan zere kadar şüphesi yoktur. Yeter ki; biz, kendimizi ve Rabb’imizi bilelim. (Not: Bu bilme işi, ismen bilme değil, emir ve yasaklara uyma ile bilmedir.) Hz. Mehdi bölümü, burada bitti.
BİZİ İZLEMEĞE DEVAM EDERSENİZ

Sonuçta, siz kârlı çıkarsınız!..



Çünkü; okuduğunuz bu olayları, yarın zaten siz de, bizzat yaşayacaksınız”

SURPRİZSİTE.COM SİZLERİ; ZATEN BİZZAT YAŞAYACAĞINIZ YAKIN GELECEĞİZDEN VE DE ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞINDAN VE DECCALİN KORKUNÇ BÜYÜK YIKIMINDAN.. BÜTÜN AYRINTILARI İLE ÖNCEDEN HABERDAR EDER!..



Önemli not: 1) Süfyani ve Deccal ile ilgili yazılar bir önceki bölümdedir…

Önemli not: 2) Bu site içindeki yazılan bütün, “düz yazıların ve şiirlerin, tüm hakları;” Mürsel Münevveroğlu’na ve kanuni mirasçılarına aittir. Gerek düz yazılar ve gerekse şiirler, kaynak gösterilse dahi, özel izin alınmadan yayınlanamaz veya ticari maksatlar için kullanılamaz. Ancak; alıntılanan düz yazının veya şiirin bir bölümü, bu alıntılanan yazı veya şiire, “aktif link verilerek” kullanılabilir. Alıntılarda; düz yazıları veya şiirleri, izinsiz olarak yayınlayanların veya ticari kullanıma kalkanların, “YAYIN İLKELERİ”ne ve TELİF HAKLARI’na riayet etmeleri, kendi menfaatleri açısından bir zarurettir..

HAZRETİ MEHDİ ÜZERİNE YAZMIŞ OLDUĞUM (ŞİİR ROMANI KİTABI) ŞİİRLERDEN KÜÇÜK BİR DEMET:



Ş A H L A N.. A R T I K.
ŞİİR NO: 28 1- KASIM-2008
Şahlan.. artık, yetmedi mi?.. Bu uzun.. uyuşukluk!..

Şahlan ki; CED’din sevinsin.. SOY’unda olsun, hoşluk.

Sen; sarılmazsan ilme, yolun sonu, çıkar.. cehl’e!..

Ecdad’ının ilmine koş, ilimle; dolar, boşluk!..


BU, ÖYLE BİR YARIŞTIR Kİ; DURMA ARTIK, “GEL.. AT’LA,”

iLİM SIFATINA BÜRÜN, GEL!.. İLİMDEN, KANATLA!...


Şahlan.. artık, zaman; MEHDİ zamanıdır, SÖZ’e gel!..

Şahlan ki; seni, şaha kaldıracak; “O, İZ’e gel!..”

Gör, yağan RAHMET’i; RABB’ın huzurunda, dize gel...

KUR’AN’daki ilime koş, O’nunla dolar boşluk!..


ENGELLER, ÇOK ZOR OLSA DA; SEN, “ZOR ENGELİ ATLA,”

UÇUŞAN MELEKLER GİBİ, CEBRAİL’İ KANATLA!..


Şahlan.. artık; zaman, “BÜYÜK MUCİZE’ye gebedir!..”

Şahlan ki, bak.. küfür ehli hesaplaşır, bire bir.

Allah düşmanları; şimdi, daha çok derbederdir,

“SEVGİLİ’ye adanmış, ruh”lar ile dolar.. boşluk!..


DOSTU, DÜŞMANDAN AYIRIP; SEN, “KORKAKLARI ATLA,”

TARİH, SENİ ÇOK ÖZLEMİŞ; GEL, İMANDAN KANATLA!..

** ** **
Y A L A N C I K T A N
ŞİİR NO: 70 02-12-2008
EMİR’ler!.. BİR TEK, KAYNAK’tan,

RESUL’ler!.. Ayni toprak’tan!..

KİTAP’lar!.. LEVH-İ HAHFÛZ’dan;

Buna; iman gerek, KUL’dan,

KUL’da İMAN, yalancıktan!..
ALLAH’dan, olmazsa NAZAR!..

Melekler, günahı YAZAR,

Yelkovan, mezarı KAZAR;

İnanmayan, durmaz; AZAR!..

Kul’da İNANÇ, yalancıktan!..
CEHENNEM!.. Adı titretir,

KURTULUŞ!.. Zekat, fitre’dir;

NAMAZ!.. DUA’yla, birleşir,

Namaz kılan, ŞİRİN’leşir;

Kul’da SEBAT, yalancıktan!..
ORUC’u, mü’minler tutar,

GÖNÜL’se, HAC’da.. TUR ATAR!..

SÂLÂVAT, İMAN’ı SAKLAR,

İman; bütün KÜFR’ü, PÂKLAR;

Kul’da AZİM, yalancıktan!..
İNSAN’lar, AYNİ ATA’dan,

Çoğaldı... HAVVA ANA’dan;

SOY’ları; hep bir, BABA’dan,

CAHİL;,çıkar; ZIVANA’dan;

Kul’da VEFA, yalancıktan!..
Beslenilir, KÖR NEFİS’den!

YOL PUSULA’sı!.. İBLİS’den,

Bir gün uçar, KUŞ KAFES’den!..

Dünya HAPİSHANESİ’nden!..

Kul’da SAFÂ, yalancıktan!..
YARADILIŞ, bir ENTROPİ,

Dünya’da var, ETKİ.. TEPKİ...

İBADET’ten, solsa FER’i,

İHLÂS’tır, İŞ’in DEĞER’i;

Kul’da SABIR, yalancıktan!..
Güney ÇİN’den, DECCÂL gelir,

Bir gün!.. İSTANBUL’u, alır;

YEMEN’den, MEHDİ beklenir,

Çıkar, KÂBE’den seslenir;

Kul’da İLGİ, yalancıktan!..
Önünde, İKİ YOL vardır,

BİR’i, GENİŞ; BİR’i, DAR’dır;

Sana kalan, ZOR KARAR’dır,

Gaflet, ne büyük ZARAR’dır!..

Kul’da SEÇİM, FARKLILIK’dan!..
Mürsel, şaşkındır; bu, İŞ’e,

NUR’lardan.. NAR’a, gidişe;

MÜMİM, hiç gelir mi? DİŞ’e!..

Yaşarken... GERÇEK ENDİŞE!..

Kul’da HÜKÜM!.. Yalancıktan!..
Günahların, olmasın sel,

DAR GÜN’de, uzanmaz, bir el;

DÜNYA. İki kapılı, bir tünel,

Düşün, biraz. “KENDİNE GEL;”

Çünkü; yaşam, “YALANCIKTAN!..”

M ü r s e l M ü n e v v e o ğ l u.

25-01-2008 SAAT:11:30 KONAK/İZMİR.

SON EBE (HZ. MEHDİ)

ŞİİR NO: 98 26-12-2008
Şafak, çoktan söktü; Güneş, ışımak üzere!

Kâinat, bu gün yine; müthiş bir güne, gebe!..

Yolunu bekliyeli, ne de çok zaman oldu,

Nur’dan Güneş doğurtan, “son ve en büyük ebe!..”
Resûl’ün halifeleri, bir asır nur saçtı,

İngiliz’in oyunu, başımıza dert açtı!..



En sonunda, “HALİFELİK” tarihe karıştı,

Şimdi Halifeliği; edenler yok, deruhte!..


Halifelik kalkınca, küffar bayramlar.. yaptı,

Çünkü, İslâm; hem BAŞ’sız ve hem darmadağındı!..

Bir çoğusu; bu kervan, hep böyle gider.. sandı!..

“İlâhi Takdir!” ise, ne oluşuma gebe?!..


Şimdi; şafak’lar, O’nun üstüne açılıyor,

RABB; akla-hayale gelmez, neler.. yaratıyor!..



Halifesi, “MEHDİ” ile, rövanşı alıyor,

Çoğu gitti, azı kaldı; bekle, “birkaç sene!..”

06-03-2008 SAAT: 04:10 KONAK.

D İ R İ L İ Ş U F K U N D A

ŞİİR NO: 99 16-12-2008


Az çekmedik biz, İSEVİ’den MUSEVİ’den,

Bir de; körleşmiş, nice gönül’den ve kalp’ten.

Yeniden dirilmek, bu milletin hakkıdır,

Bir çok müjdeler var; bize, ALPERENLER’den...


Dünün ŞAKİ’leri; bu gün, SAİD olmuşlar,

Bir çok şakiyi de, doğru yol’a sokmuşlar;

SAİD’lerin SAİDİ’ne, BİR YOL bulmuşlar,

HAK YOLU’nun başı, O; SAİD-İ NURSİ’den...


Bir zaman gelmiş ATEŞ’le PUT’la savaşmış,

Bazan, hiyanet görüp dehşete kapılmış;

Gün gelince; TOHUM’dan, ÇINAR’a.. saçılmış,

FERMAN’ı, EN BÜYÜK YER’den; YOL’da, GÜLEN’den...


FİGAN, Resûl’ünün vefatıyla başladı,

Bin dört yüz küsur yıl’dır, gözyaşları aktı,

Kardelenler ile, yeni bir şafak açdı;

Bu zulümü bitirmek, beklenir.. MEHDİ’den...

22-11-1995 İZMİR.
K O R K M A D Ü N Y A
ŞİİR NO: 111 19-12-2008
Gün geldi! Zaman doldu!.. Zûlüm vardı, Arş’a,

Çıktı; tarihdeki, benzeri yok kargaşa(!)..

O, Lanet’li doğdu... Güneydoğu Asya’da,

Şaşı gözlü Deccal, artık çıktı ortaya;

Tek hedefi, İslâm’dan intikam almaya,

Gözünden ateş saçar ve ruhu, kapkara...


Korkma!.. Dünya, korkma!.. Ümitlerini yıkma,

Mümbit toprağının, her yerini boş sanma;

Toplanmış; Korucuk köyünde, Erzurum’da,

Nice yiğitler bekliyor!.. Bitlis’de, Nurs’da;

Pek çoğu; çok millet.. çok din’li, Kafkasya’da,

Dimdik; ayağa kalkmaktadır.. Bütün Asya...


Ümitlen!. Ey Dünya!. Ümitlen!. Artık korkma!..

Up-uzun kış bitti!.. Mevsim, vardı.. BAHAR’a;

Yemen’li MEHDİ ve dostu, Hazreti İSA,

Arabistan’da, MUHAMMED MUSTAFA var ya...

Bir de; mehmetçiğin, su içtiği SAKARYA...

Korkma!.. Dünya, korkma!.. “ANADOLU, arkanda!..
BAŞÖRTÜSÜNDEN.. ALTINÇAĞA…
ŞİİR NO: 117 25-12-2008
Müjde; gözyaşın, artık içine akmayacak,

Hafakanından; AR DAMAR’ın, çatlamayacak.

Zorla açılan BAŞÖRTÜN, tekrar sarılacak...

Bayrak!.. Şimdi; “düştüğü yerden, kaldırılacak.”


Kararan Şafak; O GÜN’LER’de, aydınlanacak,

ARTIK, MEHDİ ZUHÛR ETTİ.. diye bağrılacak.

Muştu’yu; herkes, kendi dilinde anlayacak...

Kimi de!.. Bu habere, “hırsından çatlayacak…”


Kimisi; sevincinden; gözyaşı akıtacak,

Deccal’in fitnesi, bütün Dünya’yı saracak.

KAN NEHİRLERİ; oluk oluk olup, akacak...

Yalnız!.. MEKKE, MEDİNE ve KUDÜS kurtulacak.


Bu fitne; bir de, TUR DAĞI’na uğramayacak,

İSA; nüzûl ederek Deccal’i haklayacak,

Sonunda, döktüğü KAN; DECCAL’i de, boğacak...

Kafası!.. Kudüs’ün dışında, koparılacak.


Kalanlara; yepyeni bir Dünya, kurulacak..

Adı da, yaşantısı da; ALTINÇAĞ, olacak.

O gün; gök ve yer, nur üstüne nur’la dolacak...

Dünya!.. Yeniden, “BAŞÖRTÜSÜNÜ BAĞLAYACAK.”

22 –7- 2002 ………. SAAT: 03:40

GEL…
ŞİİR NO: 83 06-12-2007

Gel!.. Resul’ü Zişan’ın, sözleriyle müjdelediği,

Ceddini ve adını; KENDİ ADI’una benzettiği.

Mübarek dudağıyla; SANA, MEHDİ ismi verdiği,

Ümmetinin sonunu, NURLU YOL’larına serdiği!..


Ey!.. Dertlerin dermanı, gamlı gönüllerin ilacı,

SEN gelince bize, insanlık; SEN’i eder, baş tacı...


Gel!.. Gelişinin kutlu zamanı, dört gözle beklenen,

Hem müjdeden, hem de çileden dolayı, çok özlenen.

Çıkan; her büyük nifak sonunda, zûhur’u gözlenen,

Gökten inen, Hazreti İSA ile; el-ele, veren!..


Ey!.. yaşlı gözlerin nur’u, “şafağının zülfikâr’ı!..”

Gel, ki; seninle dağılsın, biraz; İslâm’ın, efkârı.. Gel!..


Çeçenistan, Bosna, Kıbrıs, Kudüs.. elden gitmeden,

Ortadoğu haritası, tekrar kan’la çizilmeden.

Ortaasya Türkleri, DECCAL’in eline düşmeden,

O, Tağut; İslâm ülkelerini, bir, bir.. fethetmeden!..


Ey!.. Mazlûmların çaresi, şehitlerin mefkûresi,

Son bir defa daha, şaha kalkan.. “İslâm’ın gür sesi...”


Gel ki, Yıllar yılı; hiç bitmeyen, bu ZULÜM ve ZİLLET gebersin.

Çöken HAK ve ADALET, seninle geri gelsin,

Sönmekte bulunan cihad ruhu, yeniden alevlensin,

SEN’inle; KİR ile NUR; HAK’la, BATIL, farkı bilinsin!..


Ey!.. ALLAH’ın HALİFESİ; gel ki; küfür sona ersin,

SEN’inle insanlığın anlı, “GERÇEK BİR SECDE” görsün!. .

SAAT.10.15 Konak/ İZMİR.

Çağımızın ilâhi kurtuluş reçetesi, “Süfyani’nin celladı ve Deccal’in baş belâsı!” Hz. İsa (a.s.)nın yoldaşı…


O GELİYOR!..

(HAZRETİ MEHDİ)


ŞİİR NO: 09 08-04-2010
Diken saçılmış yolların,

Temizleyicisi geliyor!..

Silah taşıyan kolların,

Arındırıcısı geliyor!..

Çiçeği solmuş dalların,

Su taşıyıcısı geliyor!..

Yaprağı solmuş GÜL’lerin,

Renklendiricisi geliyor!..

Tadı bozulmuş balların,

Tad’lar katıcısı geliyor!..

Dili susmuş bülbüllerin,

Konuşturucusu geliyor!..

Boynu bükük yetimlerin,

Baş okşayıcısı geliyor!..

Arş’a çıkan zulümlerin,

Son vericisi geliyor!...


Kapkara olmuş Dünya’nın,

Işığı, Nur’u geliyor!..

Benzi solmuş müminlerin,

Şerefi, şanı geliyor!..

Kapkara olmuş vicdanın,

Güneş’i, Ay’ı geliyor!..

Bin dörtyüz otuz üç yılın,

Beklenen MEHDİ’si geliyor!...

09-04-2010 SAAT: 03:15 Konak/İZMİR:

(surprizsite.com, son şiirler bölümünden)


Hz. MEHDİ ve Hz. İSA (a.s.)

ŞİİR NO: 133 30-12-2008
Ey!.. Resûlüllah’ın müjdesi, mutlu ve kutlu kişi,

Bu gelen; Resûl’ünün değil, “Allah’ın halifesi!..”

İnananların, seni; nice uzun yıllar bekledi,

Yirminci asrın bitimine; tam, yirmi bir yıl kala;

Doğduğun, O gün; bütün âlem, Nur’unla şereflendi...
İlk nefesle döktüğün; billûr gözyaşını, izledi,

Ağlayan sembolik resmin de, gözümüzü süsledi;

Bilen, bildi seni; sesini, soluğunu dinledi,

Damlayan, göz yaşından; nasibi olan, etkilendi;



SIZINTI’nın damlaları’na, milyonlar kilitlendi...
Ön Asya bu!.. “Resûl, veli, halife..” toprağı boldu,

Bu doğum; Yemen’de, dağlık bir bölgeye nasip oldu...

Bazı ins(!) insan ve şeytanlar; matem tuttu, kahroldu,

Arap yarımadası, bu doğumla; şeref-yâb oldu;

İlk dersini, Türk atası ve Arap babası verdi...
İlâhi kaderden habersiz, kendini hep sakladı,

Deccal fitnesinden ise, bıçak kemiğe dayandı...

Müslümanlar; birleşmek için, bir azıcık geç kaldı.

El-ele verip, Hz. Mehdi’nin emrine girdi;

İslâm’a yardım için; gökden, Hz. İSA indi...
Kudüs’ün dış kapısında; Deccal’i, tutup öldürdü,

Bitme noktasına gelmiş; halkın, bahtını döndürdü...

Şeytan’ın; “dünya kırallığı!” ümidini söndürdü,

“İkinci hayat” O’na bahşedilmiş bir ömürdü;

Çok önceden yazılmış kader, böylece gerçekleşti... (gerçekleşecek) inşaAllah,

26-01-2008 SAAT:01:00 KONAK

** ** **

2 0 1 5 Y I L I N D A . . .

ŞİİR NO. : 167 27-01-2009
Zaman doldu. İslâm’ın kılıcı; yine, durmak istemiyor kınında,

Allah, Siz’i; başımızdan eksik etmesin, İKİBİNOBEŞ yılında;

BENZER’li ve BENZERSİZ olaylar; peşpeşe, sökün ettiği.. ZAMAN’da,

O, vakit; kim, TARAF; kim, KARŞI TARAF’dır, artık; görünür.. HAZİRAN’da...


Kimilerinin, her iki eli kan’da.. kimileri de, Allah yolunda,

Bir kısmı da, CENNET’liktir.. Hamza gibi, çünkü; ŞEHADET var sonunda;

Kimisi; Ata mirası HİLÂL’e, baş koymuş... Kiminin, HAÇ koynunda,

SAVAŞ’ın SICAĞI artırır, YAZ SICAĞI’nı.. dehşetli, o TEMMUZ’da...

Gök kubbe yarılmış da, DOĞU’dan.. BATI’ya; hercümerc olmuştur.. Dünya,

Artık, İslâm’ın Nur’u yayılır.. O; çirkefin kaynağı, Avrupa’ya;

Bir “İSLÂM ŞAFAĞI!” sökmüş, DECCAL’in çıkışına, tam yedi yıl kala, (belki de, ay kala)

BU AY, İslâm’ın, hep Zafer Ayı’dır.. İkibin ONBEŞ’in, AĞUSTOS’da...

İkibin ondört yılı bitip, ikibin onbeşinci yıl, başlayınca,

İki ayağı, iki Dünya’da bulunan; MEHDİ, ayağa kalkınca;

Karşı durmak, münkün değil; bu gelenler “KUTLU ALTIN NESİL” olunca,

“DUA’n ile şehitlik ve SEN’inle haşrolmak.. nasip midir?..” Bu kul’a.

01-05-1995 SAAT:21:50 İZMİR.
Not: Hz. Mehdi’nin diğer şiirleri için, lütfen bu sitenin içinde bulunan “ŞİİR ROMANI KİTABI” na ve ayrıca da, “SON ŞİİRLER” bölümüne bakınız.
B i z i i z l e m e n i z, k e n d i m e n f a a t i n i z e d i r !..

“s u r p r i z s i t e . c o m”



Sizi, yarın yaşayacaklarınızdan ve üçüncü dünya savaşından haberdar eder.

Son güncelleme tarihi: 20 / 09 / 2013



Mürsel Münevveroğlu

munevveroglu@hotmail.com

G.S.M. 0 532 431 95 70

Konak –İZMİR..




1   2   3   4   5   6   7


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət