Ana səhifə

BİSMİllahir rahman ir rahiM


Yüklə 2.04 Mb.
səhifə6/7
tarix27.06.2016
ölçüsü2.04 Mb.
1   2   3   4   5   6   7

Çeşitli ülkelerdeki Türk karşıtı deyim ve atasözleri:


Dünya’nın pek çok ülkesinde, Türk’ler ve Türkî halklar ile ilgili ırkçı deyimlere de rastlanır: Şöyleki;

  • Almanca’da: “Bodrumda ölü bir Türk yatıyor, Alman’lar yine Türk’lerden hızlıydılar” şeklinde bir deyim vardır.

  • Avusturya’da: Hava çoktan karardığında, Türkler geliyor. Türkler geliyor.” diye tekerleme söylediği duyulabilir.

  • Ermenicede: Türk sözü hâlâ genel olarak birinin aptallığını sorgulamak için kullanılır: Sen Türk müsün? Aynı zamanda bir kirli düzensiz evi ima etmek için kullanılır: “Bir Türkün evine benziyor?”

  • Farsça’da: Türk-i hâr (eşek Türk) tabiri, bir Türk halkı olan Azerbaycan’lılara karşı kullanılan aşağılayıcı bir sözdür.

  • Fransızcada: Tam bir Türk vb.ifadeler, meşhur deyimlerde kaba ve acımasız insanları belirtmek için kullanılırdı.

  • İspanyolca’da: Bir İspanyol biriyle ilgili küçük düşürücü bir yorum yapmak istediğinde “TÜRKO” derdi.

  • İtalyanca’da: “Türk gibi küfretmek ve Türk gibi pis kokmak” deyimleri sıklıkla kullanılır. En kötü şöhretli İtalyanca deyim (manşetlerde de, sıkça kullanılan) yakın bir tehlikeyi belirtmek amacıyla, “Anneciğim, Türkler geliyor!..” deyimidir.

  • Ayrıca İtalyanlar, “Türk gibi sigara içmek” deyimini de sık sık kullanırlar. Almanca ve Sırpça'da da, Türk gibi sigara

  • içmek” anlamına gelen çeşitli deyimler vardır.

  • Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde: Askerlere uygun adım yürüme eğitimi verilirken söyletilen, "En iyi Türk, ölü Türk" sloganı, 2008 yılında hükümet tarafından alınan bir kararla yasaklandı.

. Norveççe’de: “Bir Türk kadar kızgın” şeklinde bir deyim vardır.

  • İsveççe’de: XII. Karl'ın yanında İsveç'e giden Türk askerlere yerli halk tarafından ,“Köpek Türkler” adı verildi.

  • Rusça’da: “İstenmeyen misafir, Tatar’dan kötüdür.” şeklinde bir deyim vardır.

  • Yunanca’da: “Öfkesi, onu Türk haline getirdi” deyimi, aşırı öfkelenen birini tarif etmekte kullanılır…

Türkler hakkındaki yukarıdaki özet bilgiden sonra, benim Türkler hakkında düşündüklerime gelince; Türklerin sembolü olan bayrağı, yani “TÜRK BAYRAĞI” ile ve sadece ilk mısrasını bilgini Oktan Keleş’ten esinlendiğim, bir şiir ile açıklamaya çalıştım.

Aşağıdaki Türk bayrağı hakkındaki görüşlerime, sizler ne dersiniz? Sizler de, benim ile ayni fikirde misiniz?.. Yoksa sizler, ayrı bir “TESBİH!..” mi çekersiniz?..

Ş U T Ü R K’ Ü N B A Y R A Ğ I

ŞİİR NO: 29 24 – 08 – 2012

Bir mucize gibi!.. Hem yazılış harfleri, hem de ebcedi ayni,

Adı, HİLÂL’dir, sanki; Fizik Âlem’de ki, Allah’ın bir mecazi;

Üstünde, “tesadüfen, bir araya gelmemiştir..” YILDIZ’ı, AY’ı,

Dünyanın tarihinin ahengi ve fihristidir.. şu, TÜRK’ün bayrağı!..

Cennet’in kapısında, Rabb ve Resûl’ün ismi beraber bulunur,

AY ve YILDIZ’da, bu bayrağın üstünde her zaman BİRLİKTE durur;

Yıldız da çok mağrurdur!.. Çünkü, ismi Kur’an’da tazimle okunur,

İlâhi bir lütûf sergiler, Ay ve yıldızlı.. şu, TÜRK’ün bayrağı!..
Rahman’ımız, bir yıldızın doğma ve batma sırrına yemin eder,

Ay yıldız, ilk ve son hükümran olacak devleti temsil eder;

Bayrağın “AL” rengi, akan şehit kanının yerini ilan eder,

Fizik alemi, metafizik aleme bağlar.. şu, TÜRK’ün bayrağı!..


O’na hûşu ve edep ile bak ve sakın saygıda kusur etme,

O, Rabb’imin izniyle burçlarda dalgalanır.. sonunu, dert etme;

Gölgesi; Arz’ı kaplar, düşkünü kucaklar.. O’nu bırakıp gitme,

Hz. “Mehdi’yi ve İsa”yı da, karşılar.. şu, TÜRK’ün bayrağı!..


O, gönlerde dalgalandığı ilk günden.. son güne kadar, hep HÜR’dür,

Oğuz Kağan’dan, Kıyamet’e kadar.. tüm mazlûmların sembolüdür;

Zaman; O’na sahip çıkarak, uğrunda şehit olmanın günüdür,

EZEL’den, EBED’e kadar.. Ne çok sırlar saklar.. şu, TÜRK’ün Bayrağı!..

24-08-2012 SAAT:03:45 Konak-İZMİR..

Bir sır ve okuyucuyu düşündürücü bir soru ve de bir bilmece. Soru: Ay ve yıldız, beraber olarak; AÇE dahil, neden bir çok İslâm ülkesinin bayrağında vardır da, gayri İslâm’i hiçbir devletin bayrağında ise neden yoktur?.. Bu sorunun nedenini ve cevabını sizlerde hiç düşündünüz mü?.. Önemli not: Yukarıdaki bu giriş yazısı ile şiirdeki bütün ilâhi ve Rahmani övgüler, hadis-i şeriflere uymak adına bir ırkçılık (kavmiyetçilik) vesilesi yapımaz. Çünkü ırkçılık yapmak, dinimizde lânetlenmiştir. Ne ırkçılık yaparak, şu hadis-i şeriflerin kapsamına girmeli; “IRKÇILIK YAPAN BİZDEN DEĞİLDİR. “Ümmetimin helâk olması üç şeyden ileri gelecektir. Kaderiye,

(kaderi inkâr) unsuriyet dâvâsı, (ırkçılık) dini meselelerde gevşeklik etmek.” Ve ne de, şu hadis-i şerifdeki gibi soyu-sopu kaybetmeli; “Soyunu inkâr eden soysuzdur.”

İnternete biraz bakıldığında , A.B.D.nin, İsrail’le ve diğer yandaşları (ve belki de, Rusya) ile birlikte; çok yakın bir tarihte, önce (hadis-i şerif mealine göre) İran’ın işgalini gerçekleştirecek, İran’ı vurduktan sonra; Türkiye’de büyük bir deprem olacak veya suni bir deprem yapılacak.. Türkler, tam bu depremin, şaşkınlığı ve şoku içinde iken de; Türkiye’yi işgal edeceğini, bu savaşın startı ile de, son büyük üçüncü Dünya savaşının başlayacağı haberleri ile doludur.. (Not; İran’ın işgalinin tarihi de; mualesef, 2013 yılının ortalarından sonra bir tarihte olarak belirtilmektedir. Allahualem.) Tarihi net olarak tam veremesem de, İran mutlaka vurulacaktır. (Not: Geniş bilgi için, bu site içindeki; “ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI” bölümüne bakmanız önerilir. Heyhat! 13. Yüzyılda olduğu gibi; yine, önce Batı’dan (haçlı olarak) gelecekler.. sonra; Moğol istilacıları gibi Doğu’da (Deccal ve tayfası ile..) sonunda bir de yandaşları ile içeride bir kargaşa (iç karışıklıklar) çıkaracaklar ve üç yıla yakın bir zaman (888 gün) İslâm Dünyasına ve Türkiye’ye,“KAN KUSTURACAKLAR!” hem de, Şeytan’nın önderliğinde, Süfyani’yet ve deccaliyet’in liderliğinde!.. Ancak, Türkiye tarihinin o meşûm günlerinde, Allah’ın ilâhi yönlendirmesi ile gönderdiği; Batı (Endülüs)dan gelen, ilim ve tefekkürün zirvesi “Muhyittin’i Arabi,” Doğu (Afganistan )dan gelen, “İlâhi AŞK’ın goncası Mevlana,” içeriden, bizden yani içimizden biri; Anadolu’nun dev dervişi, “Koca Yunus” üçlüsünün yüzü suyu hürmetine önceki büyük fitneyi, Allah; (C.C.) nasıl ki, bertaraf ederek önledi ve hatta İslâm’ı üç kıtaya yayan “OSMANLI”yı bu topraklardan nasıl çıkardı ise; yine, bu yeni işgal döneminde de, bir defa daha başlayan ve artarak devam edecek olan.. bu yeni, “kalleş ve hayasızca yapılacak kanlşı ve alçakça akınlara karşı yine, “ Ortadoğu’nun üç yeni dev ismi ile” katıksız bir Kürt ile ve Kur’an’ın aşığı, hizmetkârı olan, “ BEDİÜZZAMAN” Hz. artı; Dünya’nın tüm kirlerini gözyaşları yıkamağa çalışan.. büyük gönül insanı, katıksız bir Türk: Muhterem, “M. FETHULLAH GÜLEN” (h.e.) ve Allah’ın son halifesi, son kurtarıcı, Allah’ınson sevgili kulu, Yemen’li son ve

en büyük mehdi, “HZ. MEHDİ” ile tekrar bir defa daha yenilenmek üzere, “RAHMANA” giden.. “OSMANLI”yı, tekrar Alem-i İslâm’a, “KAT’ından, yeni bir lütûf olarak” geri hediye edeceğini müjdelemektedir.(yani; yeni Osmanlı yolda ve geliyor.) Bkz. Şiir no:113 ve Tohumdan ÇINAR’a, şiir no: 177 ve diğerleri… Hz. Mehdi çıkmadan önce, zaman (aslında, ayni kalsa da) işlerin çoğalması ve insanların bu işlere bir türlü yetişememesi

yüzünden; vakitleri yetmez bir hale gelmiş, yani zaman çok kısalmış olması, ayrıca; çok yakında Dünya’nın ekseni de kayacağı için, günlük 24 saatlik zaman diliminde de; hem mecazi ve hem de fiziki olarak zamanda “uzama ve kısalmaların da olacağı” ve zaman ölçü birimi olan “bir gün’ün,” uzalıp kısalarak.. farklılık göstereceği.


  1. İslâm deccali “ ikinci Süfyani”nin, “Deccal’in geliş yolunun ve idoolojisinin zeminini hazırlaması için, çok İslâm kanı

Dökmek, fitnesini ve fesadını yaymak için..” ortaya çıkmak üzere olması, bu cümleden olarak;Süfyaninin günlerinde Bizansın yöneticisi Hristiyan bir grupla savaş halinde olacak ve başka bir Hristiyan grupla barış yapacak. Kendisiyle savaşılan Hristiyan grup Kostantiniyye (İstanbul) üzerine yürüyecek ve orayı işgal edecek. Bizans’ın yöneticisi Şama kaçacak. Müslümanların ordusu ile  ittifak ettiği Hristiyan grup ise diğer düşman Hristiyan grup üzerine savaş açacak ve zafer kazanacaktır.” Rusya’nın Türkiye’yi işgalini ve 6 ay sürecek İstanbul’un “KARA GÜNLERİ” ni özetliyor.

Müttefik Hristiyan ordusundan birisi o zaman ilan edecek ki: “Haç sayesinde zafer kazanıldı. Haç adına savaşı biz kazandık” Müslüman ordusundan bunu duyan birisi bu Hıristiyan’ı suikastla öldürecek. Bu olay üzerine Müslüman’lar ile eski müttefik Hıristiyan ordusu arasında bir savaş başlayacak. Müslüman lider şehid edilecek ve Hristiyanlar Şam ülkesi üzerine galip gelecekler. Bunun ardından iki Hristiyan taraf arasında barış yapılacak. Kalan Müslümanlar Medine’ye göç edecekler. Hristiyan yönetimi Medinenin kuzeyindeki Haybere kadar uzanacak. Bu durumda Müslümanlar Allah’ın halifesi Mehdi’yi aramaya başlayacaklar.



  1. Yapılacak savaşlarda tabiata yapılan ağır tahribatın bir sonucu olarak, atmosferden kıtalara ve kutuplardan okyanuslara

kadar.. her yerin kirlenmesi ve vazifelerini aksatmaları sonucu, “çevre felaketleri dolayısıyla Dünya, üzerinde gittikçe daha yaşanılmaz bir hale gelmesi,”

  1. Din’in dejjenerasyonu ve inancın azalması sonucu, meydana gelecek olan ahlâki çöküntünün artması, cinsellik sınırlarının,

Allah’ın yasaklarını iyice zorlaması, eşcinselliğin hukuki bir statüye kavuşup normalleşmesi, erkelerin gömlek yakasını bile kapatıp kravat takmasına karşı, kadınların ise; göğüs (meme)lerinin yarısı (çatalı)na kadarını açmasının.. bir moda ve memur olarak çalışmak için bir mecburiyet olmasını gerektiren “VAHŞİ BİR LAİKÇİLİK” uygulaması, din eğitiminin çeşitli dalavereli yollarla engellenmesi,

  1. Dünyanın ekseninin kayması sonucu, çeşitli alanlarda, bilinen ve uygulanan bir çok tabiat kanununun kısmen bozulması,

D.N.A.’ya müdahale, ozon tabakasının yırtılması.. vs, vs..

  1. Güneş’te, Ay’da ve gökte, alışılmışın dışında bir takım olağandışı alâmetlerin ortaya çıkması;

  1. Güneş’te; Zaman Gazetesi, 08-12-2010 Güneş’te eşi görülmemiş patlamalar oluşmaya başlaması. NASA, Güneş’te;

boyu yedi yüz bin km. (Güneş ile Ay arasındaki mesafenin, yaklaşık iki katı) uzunluğunda yılana benzeyen beş bin beş yüz derece sıcaklıkta dev bir patlama tesbit etmesi ve 12-Ağustos-2013 güncellemesi: Doğa Bilimleri Derneği Genel Sekreteri Müge Kanay, A.A. muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık her 11 yılda bir, Güneş’teki faaliyetler maksimuma ulaştığında, iç kısmındaki manyetik dinamonun kendini yeniden düzenlediğini ve manyetik alan ile kutbunun değiştiğini söyledi. Bilim dünyasında büyük ses getiren bu değişikliğin hemen akla deprem, doğal afetler gibi olayları getirdiğini dile getiren Kanay, bu durumun gerçekte Güneş ya da süper plazma patlamalarında herhangi bir artışa neden olmadığını vurguladı. Konuyla ilgili NASA'nın resmi internet sitesinden de bir açıklama yapıldığını bildiren Kanay, manyetik alanda yaşanacak bu değişiklikle birlikte yeni bir Güneş döngüsünün başladığını anlattı. Kanay, bu döngünün de bir felaketler zincirinin değil, aksine yeni bir dönemin işareti olarak yorumlandığını kaydetti. “Hava durumu örneğin, kutupların değişmesi ile birlikte, bize zarar verebilecek galaktik kozmik ışınlar ve yüksek enerji parçacıkları ile aramızda daha kuvvetli iyileşecek.” Manyetik alanda yaşanacak bu değişikliğin, dünyadaki hayata katkısının olduğunu savunan Kanay, şu bilgileri verdi: “ bir bariyer olacak. Böylece galaktik kozmik ışın seviyesinde yaşanacak bu düşüş sayesinde, hava durumu iyileşecek. Daha önceki manyetik alan değişikliği 2001 yılında yaşanmıştı ve bu süreçteki döngü içerisinde, kozmik ışın iyonlaşmasındaki artış nedeniyle dünyamız çok şiddetli şimşeklere ve şehirleri yıkıp yok eden fırtınalara tanıklık etti.” Kanay, fizikçilerin manyetik alan değişikliği konusunu yakından takip ettiklerini belirterek, şöyle devam etti: "Dünyanın belkide en çok ayaklanma, gerginlik, yıkım ve doğal afete tanıklık ettiği bir önceki dönemde, Güneş’in kutuplarındaki manyetik alan kuvveti daha azdı. Araştırmacılar, bu kez, kutuplarda bulunan manyetik alan kuvvetinin daha yüksek olmasını bekliyor. Fizikçilere göre, güneşin kutuplarındaki manyetik alan kuvvetinin daha yüksek olması, yeni başlayacak döngünün de yüksek olacağı anlamına geliyor. Bu da yeni başlayacak dönemde gerçekleşecek doğa olaylarının bir önceki dönemde olduğu gibi yıkıcı afetlere dönüşmeyebileceği yönünde ümit veriyor.Altın çağ başlıyor." Kanay, tüm tespitlerin Dünya’da yeni bir döneme geçileceğine işaret ettiğini savunarak, şunları söyledi: “Görünen o ki bilim adamları, din adamları, alimler ve antik medeniyetin astrofizikçileri, 2014’de dünyanın çok önemli olaylara sahne olacağında hem fikir. NASA gözlemleriyse antik çağlardan beri tekrarlanan bu tarihleri adeta doğrular nitelikte. Hepsinin ise verdiği tek bir mesaj var; Dünya’da artık yeni bir çağ başlıyor ve anlaşılan o ki başlayan çağ bu kez bakır ya da tunç değil altın bir çağ olacak. Kanay değişimin sancılarını tesbit etmiş ancak, ödenecek bedeli şirin göstererek kamufla etmeye çalışmış. Teşhisi doğru, ancak sunuş sunuşu (tedavisi ) yanlış.

B)Ay ve Güneş’te patlama; Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, Astrofizik Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Osman Demircan (12 Kasım 2010. Zaman’dan özetle) verdiği bir demeçte diyor ki; “Güneş’te ve Ay’da artan manyetik alan etkinliğinden dolayı, patlamalar oluyor. Bu patlamalar, elektronik haberleşmeyi olumsuz etkiliyor ve de sürekli olarak artıyor… önümüzdeki 6 yıl içinde de, gittikçe de artarak, devam ederek maksimum noktaya erişip.. sonuçta da çok daha büyük bir patlama bekleniyor. Dünya’daki elektromanyetik etkinin artması sonucu olarak da; elektromanyetik iletişim tamamen kopması ve elektronik aletlerin tamamen susması ihtimali mevcuttur. Ayrıca bu etkiden, Dünya’nın atmosferi bozuluyor ve metorolojik olayları da ters etkiliyor. Hadis-i şerif, ne diyordu? ”(Bkz. Deccal bölümü) Deccal, Hz. Mehdi’nin çıkışından, 7 yıl sonra ve son üç yılı içinde, gittikçe artan bir kuraklık ve bunun sonucu olarak da, çıkacak büyük açlık sırasında ortaya çıkacak…Hz. Mehdi, 2015’de çıkacağını (Allahualem) yukarıda acizane ve teorik olarak kendi zan’ıma göre açıklamıştım. Yaklaşık olarak bu tarihlere, 6 -7 yıl daha ilave edecek olur isek.. 2017-2019 arası bir tarih buluruz ki; bu tarih büyük bir ihtimalle, Deccal’in Çin’den ortaya çıkış tarihidir. Elektromanyetik etki sonucu kutupların manyetik alanları da kayacak ve Dünya’nın dönüş hızı değişerek..(hadis-i şerifelere göre) Zaman’ın, 24 saatlik ölçü birimini de değiştirerek.. bir saatin zaman süresini değiştirip; “ZAMAN DA İNKITA” (kısalma)ya veya uzamaya uğratacaktır… Birbirlerine zıt olan bu bu iki Güneş etkisini iç-içe yaşayacağız. Yani, tam bir Kıyamet alameti.

11) Yine Süfyani’nin çıkacağı yıl içinde, Ramazan ayında, inanlar arasında bir takım itilaf (kargaşa)ların, kan dökülmelerini

çoğalması, (artık; her Ramazan ayında, Müslüman ülkeler arasında veya içinde savaş, kargaşa arama vaktidir. Çok iyi izlenerek, gereken adımların atılması ve hazırlıkların yapılması gerekir.)

12) İslâm ülkelerinde, namazın ve dinin yerini “yoga, meditasyon.. gibi, sapık Hint-Çin- Nepal dinlerinin ve öğretilerinin ön plana çıkması ve köpeklerin, çocukların yerini alarak; sevgi, saygı ve itibar görmesi, şehirleri köpek sürülerinin istila etmesi, belediyelerin ve idarecilerin buna seyirci kalarak.. köpekler sahip çıkması,”

(bizzat ben kendim, Ekim/2010 tarihinde, bir ikindi vakti; İzmir –Eşrefpaşa caddesinde 8 adetlik, Konak merkezinde ve bankaların önünde ise, 6 adetten ibaret bir köpek sürüsüne kendi gözlerim ile şahit oldum.) Allah’ım, ne günlere kaldık!..

13) Kıyamet’ten sonra, Negatif alem (cehennem)de, azabın en şiddetlisi; önce “zalim idarecilere yapılacağı”nın bilinmesine rağmen, insanların çoğunluğun, sırf “avantası ve rüşveti çok” diye; o göreve layık olup olmadıklarına bakmadan.. idareciliğe kalkışması ve avanta bulabilmek içinde meşru olmayan her türlü yola başvurmanın.. yaygınlaşması,

14) Şeytanın avukatı filminde, Al Pacino’nun dediği gibi; “20. asrın dini hukuktur” sloganları ve “katı laiklik (laikçilik) pratikleriyle,” dinin baskı altına alınıp.. dinsizliğin gelişmesine çalışılması,

15) Müzik yoluyla; şarkı ve türküler.. ön plana çıkarılarak ve bunlar ile en büyük küfürleri, müzik eşliğinde ezberleterek.. insanları, Allah’a isyana ve küfüre bilinçli olarak; “güle, oynaya ve aralıksız olarakyer verilmesi… (bkz. bu sitedeki şiir sayfasında, bazı şiirler ile bu ahlâksızlığa karşı çıkılmış ve cevap verilmeye çalışılmıştır. Şiir no: 24 ve diğerleri gibi)

16) Sözde, ruhlar ve büyük evliyalarla görüştüğünü sanan, cinlerin ve şeytanların oyuncağı olmuş sapık kişilerin sahte mehdi ve isa’ların.. olağanüstü itibar görmesi, İslâm dini yerine; onların cinlerden, şeytanlardan aldıkları mesajlarının birikimi kitaplara; “yeni Kur’an” adının verilmesi, bu mesajların tatbikatlarına da; “yeni din” diye inanmak, inandırmak.. böyle sapık kişileri evliya veya resul zannederek, onlara hizmet etmek adına, Şeytan’ın ağına ve deccaliyetin hizmetine girme modasının yaygınlaşması, (Geniş açıklama; bu site içinde Hz. İsa (a.s.) II. Bölüm baş kısmındadır.)

17) Zenginleşmenin lüks hayata (aslında, azgınlığa), fakirleşmenin ise sefalete (yoksulluğa) sebepmiş gibi gösterip.. meşru olmayan kazancı teşvik ve helâl kazancı da hor ve hakir gören bir yaşama tarzı benimseyip ve benimsetmeye de gayret etmek ve helâle haram, harama helâl denerek, Nur’u, kir’le değiştirmenin yaygınlaşmasının moda olması,

18)Kur’an-ı Kerim (2/221) müşrik ile ehli kitap olan, kadın ve erkeğin; Müslüman kadın ve erkeğe denk olmadığını vurguladığı halde; “eşitlik” sloganlariyle, Kur’an’ın bu hükmünü tanımamak, tanıyanları da; çeşitli yollarla engellemek, din ile bilimin ayrı şeyler olduğunu, Müslümanlığın “gericilik” olduğunun her vesile ile savunulması, (Not: En etkili ve yetkili, bir çok din hocası ve prof. ları da dahil, din işleri ile uğraşan her kesim; dinin ilimden ayrı ve dinin bilimle bir ilgisinin olmadığının gayreti içindeler. Halbuki ben, dinin bütün emirlerini ve yasaklarını hiçbir istisnası olmadan; tamamını,“fiziki bilimler” ile açıklayacak kanunları tesbit etmiş ve bu emir ve yasakların tamamını açıklayacak ilgili kanun ve formülleri Dünyada ilk defa bulmuş ve tamamını açıklayacak hale gelmiş bulunuyorum. Bunlara, “kadın şeytandır” hadisi ile baş örtüsünün (türbanın) ve Cennet ile Cehennem’in bilimsel açıklaması da dahildir.) Daha geniş açıklama için, bkz. surprizsite.com sürprizsitenin tanıtımı yazısı son bölümünde bulunmaktadır..

19) Kur’an, içkiyi yasakladığı halde; sözde, % 99’u Müslüman olan Türkiye’nin, içki kullanımında, Dünya üçüncüsü olması, Mevlana Hz.lerinin Konya’sı dahi, “içki tüketiminde başı çeken ikinci şehir olması… bizleri, ne kadar korkunç bir sona ve felakete doğru götürüyor olmasının açık bir delilidir.,

20) Namazı üç vakite indiren, horozdan kurban kesilir, başörtüsünün ayet-i kerimelere rağmen Kur’an’da olmadığını iddia eden ve vakti çıkan namazın kazası olmaz, Hac’cın tavaf süresini üç aya çıkarılmasını teklifeden, şafak attığı halde sahur yiyilir diyerek canlı yayında orucunu yiyen.. altı ayrı sözde; “din profösörü!” çıkarak.. Türkiye’deki dini konuları hakkında hüküm vermesi ve boyalı basının ve şeytanın TV.lerinden fetvacılığın yıldızları haline gelip, İslâm’ın ve Kur’an’ın “GARİP BİR HALE GELMESİNDE, BİRBİRLERİ İLE YARIŞMALARI VE BİR KISIM MEDYANIN DA, BU REZİLLİĞE ÇANAK TUTMASI, bir kısım basın, Ramazan’da; Gazetenin tirajı düşmemesi için, hediye Kur’an dağıtıp.. bayramdan sonra, dağıttıkları bu Kur’an’ların ayetlerine uyan kişileri; “İRTİCACI” ilan edip.. insani ve dini haklarının ellerinden alınması ve bu işleme de; “ÇAĞIN HUKUKU ve laikliğin gereği!..” denmesi, bir türlü çözülmeyen bir metrelik BEZ’den ibaret başörtüsü (türban) sorunu, Hac ziyaretine karayolu ile gidilmesine çıkarılan zorluklar ile Hac yapmak isteyenlerin sırtından bir çok vurgunların yapılması,(Not: 2011 yılında Hac’ca gitmek nasip oldu ve yaşanan rezillikleri bu site içinde “Diyanet’in Kirli Çamaşırları adıyla resim ve belgeli olrak yazdım. Merak edenler okuyabilir.) Kurban derilerinin halkın elinden, “laik devlet adına zorla alınması,” Ramazan’da ve Cuma günleri, çalışma saatlerinin dindarların aleyhine düzenlenmesi, Taksim’de yokluğu çekilen bir cami yapılmasına izin verilmemesi; Fatih Sultan Mehmed’in Han’ın üstüne tapulu Ayasofya’da ibadetin engellenmesi.. gibi.. Türkiye kaynaklı sorunlarda kan kaybının sürmesi…(Bir misal) Halbuki; bilimde Dünya’nın en ileri devleti olan A.B.D. nin “Teksas eyeleti Austin şehrindeki üniversiteler,1960 yılına kadar kiliselerin kontrolündeydi. Hatta bugün bile, bazı üniversitelerin kampüs girişlerinde İncil’den ayetler bulunmaktadır… (Abdullah Aymaz, Zaman 14-Kasım 2010)



21) Bu maddeye, konunun önemine binaen; En’ am suresinin 121. ayeti ile başlamak istiyorum. (6/121) Ayetin aslı, yeşil renkli olan yazılardır. Parantez içi siyah yazılar tarafımdan eklenmiş ilaveler ve açıklamalardır. “.. şeytanlar, (ki; bunlara cinleri ve iki ayaklı insan şeytanlarını da ekleyebilirsiniz) kendi adamlarına (doslarına- ilişkide bulundukları veya fikren iğfal ettikleri sözde medyumlara-yalancı mehdilere-isalara) sizinle (Müslümanlar ile) mücadele etmeleri için telkin (etki, vahiy)de bulunurlar. Şayet onlara uyarsanız, siz (ler)de (dinden çıkarak) düpedüz müşrik olursunuz.” İşte aşağıda okuyacağınız, serseri ve sapık takımının; yani yalancı peygamberlerin, İsa’ların, Mehdi’lerin.. çokçasının ortaya çıkması, TV kanallarından, dini konularda özellikle cahil bırakılmış halkı iğva ve fikri iğfal etmeleri bu kapsama girer. Hadis-i şerif: “Kıyamet’in öncesinde yalancılar zuhûr edecektir…” ve “Ben; peygamberlerin sonuncusuyum, benden sonra peygamber yoktur…” bu ve benzeri bir çok hadis-i şerife rağmen Hz. Mehdi ve Hz. İsa (a.s.)nin popülaritesinin ve çekiciliğinin cazibesi ile Mehdi ve İsa ismini bilinçli olarak istismar eden, çıkarı için kullanan bir çok da sapık ve uyanığın, bir çok meczûp veya zavallının.. çıkması… Bunlar sırasiyle; daha Peygamberimiz (s.a.v.)den hemen sonra ortaya çıkan: A) Yemen’li Esved-ül Ansi, B) Tuleyha bin Huveylud, (ki; sonradan Müslüman olup şehit olmuştur.) C) Müseyleme tül Kezzap D) Secah (kadındır) E) Mansuriye fırkasının reisi Ebu Mansûr, F) Rafizî Ubeydullah, yakın tarihte çıkanlardan; G) Somali mehdisi, H) İngilizlerin öldürdüğü, Sudan’da çıkan büyük mehdi, İ) Yalancı Deccaller, Hıristiyanlar arasında da çıkmış ve Neron, Deli Pedro, Frierch Nietzche,, Marks, Lenin, Stalin.. birer deccal olarak değerlendirilmiştir. J) Bir hadisde adı geçen; “Adı, adım gibidir” diye, adında Ahmet ismi bulunmasına aldanarak.. kendisi mehdi sanan, Hindistan’dan Mirza Gulam Ahmet, gibi sahtekâr mehdilerden bir kısmı,bu ismin getirisini kullanıp, dünya menfaatlerine alet ederken.. bir kısmı da, cin ve şeytanların etkisi ile meczûp duruma düşerek, onlardan aldıkları sapık bilgileri, kendilerine inanlara aktarma yolu ile ortaya çıkmış ve her iki gurup da etraflarına topladığı; cahil, dini açıdan bilgisiz, sosyetik ihtiyaclarını gideren ve de istismara açık zavallı insanları kullanarak.. günümüze kadar gelmeleri… Halbuki Deccal’den önce Hz. Mehdi çıkacağı için, Deccal ve Hz. Mehdi çıkmadan önce, Resulullah (s.a.v) söylediği bir hadiste; “Ümmetimde, 27 tane yalancı ve deccal (sahte peygamber) olacak ki; onlardan dördü kadındır.” dediği halde, yine de günümüzde günden güne sayıları artan, hatta bazan birbirleri ile rekabete bile giren;

A). SAHTE ERKEK PEYGAMBERLER: Yalnız Türkiye sınırları içinde bulunan erkeklerden; biri çıplak uyarıcı (prof.) olmak üzere, diğeri Devlet Planlama Teşkilat başkanlığından emekli bir sahte resul (peygamber) mehdi ve halife, bir başkası ise; “sadece beklenen mehdi” olarak kendilerini lanse etmekte ve ayrıca; yarı çıplak kadınları t.v.’ye çıkarıp kadınla reklam yapan.. bir çok sayısız kişi, cinlerden aldıkları iğvaları yazıya döküp, kitap şekline getirerek.. “SÖZDE, YENİ ÇAĞIN BÜTÜN İHTİYAÇLARA CEVAP VEREN VE BÜTÜN DİNLERİ DE BİRLEŞTİREN.. (haşa) KUR’AN’IN DAHİ ÜSTÜNDE OLAN, YENİ KUTSAL KİTAPLAR YAZMAKTADIRLAR!. İğreç, lâkin bilinmesinde yarar gördüğüm, sözde bir erkek peygamberin, müridlerinden bir kadını ve sonra da; bir yıl sonra da, o kadının öz-be-öz kızını da yatağına atarak.. zevkini tatmin etmiş ve suçu meydana çıkınca da; (haşa) “bunun, böyle olması, benim isteğimle değildir. Çünkü; bana, Allah böyle emretti” diyecek kadar.. sapıtmış kişilerin etrafları (sözde) ibadet zahmetine katlanmadan, doğrudan ve kısa yoldan cennete gitmek kolaylığını verdiği için..) zengin kadın ve erkek mürid kaynamakta ve kendileri de, bu sayede bir görüntülü ve yazılı medya bile kurarak, bir kısmı da lüks yaşamlarını A.B.D. de sürdürmektedirler... (bkz: www.klipmekani.com) dan, mideniz kaldırır ise ve rezilliğin karesi değil, küb’ünü izleyebilirsiniz.

Not:1) Bir hadis ve iki ihtimal; Resulullah (s.a.v.) “Ben, ümmetin ilkiyim. Mehdi ortasında ve İsa ise sonundadır. Aramızda ise sahtekâr bir yaşlı adam vardır.” derken, yukarıdaki ruh hastasını mı, yoksa sözde Hintli ermiş(!) aslında; Kâfir ve sapık Sai Baba’yı mı, yoksa Darvin’i mi kastedmiştir?” gerçekten, ben de merak ediyorum. (sahte mehdi ve İsalar için, bkz. .metafizikmerkez.org)

Not : 2 Yahudi’ler, yalancı peygamber Sebatay Sevi’ye inanırda; bir takım sözde Müslümanlar, üç yüz hadis-i şerife konu olmuş Hz. Mehdinin zuhûruna ve Hz. İsa (a.s.)nın nüzulüna inanamazlar ve inananları da sabote ederler!.. (Gel de, bu işe şaşma!)

B) SAHTE KADIN PEYGAMBERLER:Yalnız Türkiye sınırları içinde bulunan, erkek peygamber ve mehdilerden sonra bir de, sahte kadın peygamberlere bir göz atarsak; ibadet etmeden cennete giden ve de müridlerine de, kendini tastik etmeleri karşılığında, “cennetler köşkler bahşeden..” (sözde) sayısız evliya kadından başka olarak, benim bizzat tesbit ettiğin ve yalnız Türkiye’den çıkan, en azından (sözde) iki kadın peygamber ile de karşılaşırız. Bunlardan birincisi; 14 yıl artistlik, sonra dansözlük, en ve sonunda da striptizcilik yapan.. Leyla Sayar dır; (haşa) “ … Allah’ı gördüğünü, Mevlana ile birleştiğini(!) söyleyerek.. “NEBİ”liğini ilan ettiği 6 –Haziran -1986 tarihli, “HAFTA SONU” gazetesinde iki hafta süren, akıl dışı seri röportajının gazete kupörlerini hâlâ arşivimde saklıyorum… İkinci sahte kadın peygamber ise; Kütahya’da bir üniversitenin öğretim görevlisinin eşi olan bayan H. B. 2006 yılının Aralık ayında, “peygamberliğini ilan ederek, uzun zaman boyalı basınımızın ve meraklı bazı T.V. ekranlarının gözdesi olarak.. rezilliklerini sergileyip, boy gösterdi. Bu yazının devamını, edebimden dolayı yazamıyorum. (merak edenler için not: “sahte kadın peygamberler” yazıp, tıklayın… video için bakınız. medyafaresi.com/sahte kadın peygamber)

Ayrıca; yeri gelmişken, çok uzun yıllar önce, uzun zaman deney için; içlerinde bulunduğum ve karşılıklı beşeri ilişkiler kurduğum; İzmir’deki bazı medyum gurupları hakkında da, günümüzde çok popüler olduğu için, biraz özet bilgi vermek istiyorum. Bu medyumlar, çevreye kendilerini evliya olarak tanıtırlar. Saf olanlar ile sır tutmasını bilenlere ve dostlarına ise: gizli sır şeklinde cinler ve şeytanların yazdırdığı günlük mesajlardan oluşmuş kitaplarını gösterip.. bu kitabın kendine yazdırılmasından dolayı, kendilerinin;“peygamber olduğunu” iddaa ederler.Tepki çekmesini engellemek için ise; “mütavaziliğinden dolayı ve de bu bilgilere, herkes layık olmadığı için, bu bilgileri, herkesle paylaşmadıklarını” söylerler. Bizzat yakından tanıdığım ve “yazdığı kitaba, (haşa) “yeni kuran(!)” kitabın içeriğine de; “dinler üstü ve bütün dinleri birleştiren.. yeni din ve adına da, uzay dini!” diyen.. sıkışınca da “ben Mevlana’dan, Hacı Bektaş ve Yunus’dan.. sadece yazı (mesaj) alıyorum.. “ben, sadece bir medyumum” diyerek kendilerini kamufle ederler.Böyle, kadın ve erkek, kendisini saklayan çok sayıda kişi veya saklamayıp kurumlaşan.. “bir çok, sözde peygamber, aslında sapık;” fikir özgürlüğünün kanatları altında, saf dimağları iğdiş ederek ve onlardan bir de maddi ve manevi çıkar temin ederek aramızda yaşar ve biz normal insanlara da tepeden bakarlar. İşte bu istismarcılar, artık çokluğundan ve sokak aralarına kadar yayıldığından.. siz okuyucularımı, iki hadis özeti ile uyararak, dikkatinizi çekmek ve her zaman bu gibi kişilerle karşılaşabileceğinizden, bunlara karşı uyanık bulunmanızı istedim. Nitekim, Allah (C.C.) Mücadele suresi, ayet 18 ve 19’da; “Onlar; hakikatten, kendilerinin bir şey üzerinde bulunduklarını sanırlar… İyi bilin ki, onlar yalancıdırlar. Şeytan onları istila etmiş, onlara, Allah’ı anmayı bile unutturmuştur. Onlar, Şeytan’ın fırkasıdır. İyi bilin ki; asıl kayba uğrayanlar, Şeytan’ın tarafında olanlardır.” demektedir. Hadis; Resulullah (s.a.v.) “ Otuz kadar, (tam, yirmi yedi adet) yalancı ve deccal (sahte peygamber) çıkmadıkça, Kıyamet kopmaz. Bunlardan DÖRDÜ KADIN’dır. Halbuki, ben Peygamberlerin sonuncusuyum ve benden sonra peygamber yoktur.”diyerek dikkatlerimizi bu yalancı, sahtekâr, düzenbaz, aklı şeytanlar ve cinler tarafından iğdiş edilmiş zavallı tiplere çekmiştir. Ayrıca; Hz. Mehdi’nin geleceği zamanın yaklaştığını hisseden din düşmanları da, geldiği zaman sırf Hz. Mehdi’yi ve O’nun misyonu olan “MEHDİYET’i” dejenere etmek için PROVOKASYON’lar yaparak.. ortaya çıkan sahte mehdileri desteklemeleri veya bilinçli olarak bazı kişileri de bu görevle görevlendirip, mehdi ismine karşı; karmaşa, kargaşası ve rezaletlerin.. bir kısım çıkarcı insanlar tarafından bilinçli olarak yaptırılarak.. mehdi kelimesi etrafında, şerefsizce bir yıpratma kampanyası başlatılması, günümüzde çok görülen sıradan olaylar olmaya başladı ve ayni zamanda adeta bir çeşit sosyetik yaşam tarzı da oluşturup, farklı bir inanç kesimi ortaya çıkardı.…



ÇOK ÖNEMLİ NOT ve MUHTEREM M. FETHULLAH GÜLEN HOCAEFENDİ’DEN BİR ANEKDOT: Muhterem Hocaefendi, “BAMTELİ “ sohbetinde dertli olduğu bir konuyu anlattı! 01-Ocak-2013 00:01 Samanyolu Haber.

"PEYGAMBERLİĞİN DIŞINDA İLAN EDİLME MECBURİYETİ OLAN HİÇBİR KONU YOKTUR. BUNA; HANİFELİK, ŞAFİİLİK, MALİKİLİK, HANBELİLİK DAHİL OLDUĞU GİBİ MEHDİLİK DE DAHİLDİR. İLAN ETME, ONU İNSANLARA TEBLİĞ ETME GİBİ BİR SORUMLULUK YOKTUR. . 

ŞU ANDA BELKİ SADECE TÜRKLER İÇİNDE BEN 4-5 TANE MEHDİ TANIDIM. 3 TANESİ BENİMLE MÜNASEBETE GEÇTİ. ÇOK ENFLASYONU VAR BUNUN YANİ. BİRİSİNİ ARZ ETTİM GEÇENDE. İNTERNETLE MESELA KITMİRE HABER GÖNDERİYOR. ALMANYA'DAN O DA, MEHDİY-İ ALMANİ DEDİM ONA. TÜRK MEHDİSİ DE ÇOK, BİR KAÇ TANESİ GELDİ GÖRÜŞTÜ. O DA ANLATIYOR. DİYOR BEN 4 DAKİKADA HOCAM DİYOR, SİZE ANLATABİLİRİM BUNU OLDUĞUMU. 22-23 YAŞLARINDA ÇÜNKÜ RESMİ DE VAR ORADA. HAFİF SAKAL DA BIRAKMIŞ." Bu konuda dertli olduğunu söyleyen Fethullah Gülen Hocaefendi, kendisini ziyarete gelen bir başka gencin mehdilik iddiasını da şöyle anlattı.

"BİR TANESİNİ DAHA ANLATAYIM. BEN ARZ EDECEĞİM BİR ŞEY VAR. ESASINDA, DERTLİYİM BEN. ÖBÜR BİNADA ODAMA GELDİ BENİM. DEDİ Kİ, 22 YAŞINDAYIM SADECE KENDİMİ HÜSEYNİ BİLİYORDUM DEDİ. ZÜLCENAHEYN OLACAK YA ÖYLE SÖYLENİYOR YANİ. SON ZAMANLARDA TAHKİKAT-I AMİKAME BİNAEN BEN HASANİ OLDUĞUMU DA TESPİT ETTİM DİYOR. 22 YAŞINDAYIM. O 22 YAŞ NEYİN EMARESİ ONU DA BİLEMİYORUM BEN. İLMİ UFKUM, BİLGİ UFKUM BENİM ZAYIF ORAYA VARMADIĞI İÇİN BİR ŞEY DİYEMEYECEĞİM. Mehdiliğini ilan edeceğini açıklayan ve Muhterem Hocaefendi'ye yardımcılık önerenler dahi olmuş... "ŞİMDİ DİYOR Kİ BEN MEHDİYİM HATTA DİYOR YANİ 4 DAKİKA SİZİN ZAMANINIZI İSRAF ETMİŞ OLURUM. 4 SANİYEDE DE ANLATABİLİRİM BEN BUNU DİYOR.  BİRŞEYLER ANLATIYOR AMA ANLATMIYOR O, DELAİLİ ANLATMIYOR. DELAİL-İ MEHDİYEYİ ANLATMIYOR ORADA. SONRA DİYOR Kİ BİLİRSİN YANİ BEN SANA KARŞI TEVECCÜHÜM TAMDIR. İNŞAALLAH 2015'TE İLAN EDECEĞİM BUNU SEN BENİM EBUBEKİRİM'SİN DİYOR. THANK YOU VERY MUCH.  HAFİZANALLAH VE İYYAKUM DENİR BUNA KARŞI. ALLAH BU TÜRLÜ DALALETTEN, SAPIKLIKTAN MUHAFAZA BUYURSUN. " Bu tehlikenin arkasında ise, kişinin ben demeye başlaması ve şöhretin peşinde koşma gibi sapıtmalar yatıyor.” 

"SANA NE KADAR KABİLİYET VERMİŞSE ALLAH (CC) HEPSİNİ O İSTİKAMETTE DEĞERLENDİRME. HAFİZANALLAH AZICIK BÖYLE KENDİNE BİR ŞEY AYIRSAN, ŞAHSIN ŞÖHRETİN ADINA DUYULMAN VE BİLİNMEN ADINA, NEDEN BAHSEDİLMİYORUM, BEN DE BİR BAHSEDİLME YOLU BULSAM BÖYLE, ADIMI ALTINA YAZSAM İMZAMI ATSAM, BİR DE EL ALEM FALAN DA DESELER. HAFİZANALLAH İLK SAPITMALAR BUNUNLA BAŞLAR."

Hocaefendi, bu tip insanların şeytanın düdüğü haline geldiğini söyledi. "ŞEYTAN BÖYLE DÜDÜK HALİNE GETİRİLEBİLECEK, ÖTTÜRÜLECEK İNSANLARI YER YER DUDAKLARINA GÖTÜRÜYOR, ÜFLÜYOR. NEYİ DİYEMEM ONA. ÇÜNKÜ ONUN SESİNDE BİR MÜBAREKLİK VAR YANİ. HAZRETİ MEVLANA DA KULLANMIŞ ONU. ONUN İÇİN BAĞIŞLARSANIZ VE BENİM SAYGISIZLIĞIMA VERİN. DÜDÜK DEDİM ONA. ŞEYTANIN DÜDÜĞÜ İNSANLAR BUNLAR. DUDAKLARINA GÖTÜRÜYOR ŞEYTAN, ONLARA ÜFLÜYOR... ALLAH SELAMET VERSİN. ALLAH HİDAYET EYLESİN."

22) Yağmurların yağışı ve yağış ortalaması ile rüzgarların yönleri ve hızları ve yapacakları etkileri değişecektir. Bu değişim, mevcut düzenin aleyhine olacak ve ağır tahribatlar şeklinde ortaya çıkacaklardır. Ayrıca, kutupların (manyetik alanı) kısmen yer değiştirmesiyle başta iklimler olmak üzere, bir çok tabiat kanunu az veya çok değişecektir. Kuraklık, kıtlık ve akabinde de, açlıklar ve sefaletler ortaya çıkacaktır. (Afrika’da bu kıtlık ve açlık yer, yer zaten başladı ve 16-Ekim 2010 AKİT GAZETESİ’nde; EBSO yönetim Kurulu başkanı Ender Yorgancılar, bu felaketi şöyle açıklıyordu. “Dünya’da; 1.2 milyar insan, açlık sınırında ve 2 milyar insan temel vitaminlerden yoksun olarak yaşarken, her yıl, çoğu Afrika’da olmak üzere 6 milyon çocuğun açlıktan öldüğü söylenirken.. Birleşmiş milletlerden gelen açıklamada ise; 1,5 milyar insan da “OBEZ” olarak yaşama savaşı veriyor..” uyarısı yapılıyor.) yani; üretim ve tüketim dengesi gittikçe bozuluyor ve Deccal’in çıkışına hizmet ediliyor. Radyoda da, bir şarkı tekrar tekrar okunuyor. “ADALETİN BU MU DÜNYA?!..” diyerek…) 23) Süfyani’li, Deccal’li ve Hz. Mehdi’li zaman diliminin gelip çatması ve içinde yaşadığımız bu zaman dilimiyle çakışması, yani Hz. Mehdi ve Deccal ile çağdaş olma ihtimalinin gittikçe artması, 24) Hadislere göre; A.B.D., A.B. Rusya, İsrail.. güdümündeki Şeytani güçler, bir çok İslâm ülkesini işgal etmesinin ardından, işgal etmesi gereken fakat henüz işgal etmediği üç ülke kaldı. 1) İran, 2) Suriye ve sonunda da 3) Türkiye. İran’ın işgalinin, atom bombası yapıyor bahanesiyle işgal planı hazır ve ( 2013.. yılı itibariyle) başlamak üzeredir. Ardından, (sözde, teröre destek veren bir ülke) olduğu bahane edilerek, Suriye, önce kendi içinde iç savaşla, (İsrail’in arka bahçesi iyice birbirlerine öldürtülerek halkı KIRILACAK, sonra da azıcık kalan halkı kurtarma adına işgal edilecek.. ve en sonunda ise; “BÖLÜNMESİNİ İSTADİKLERİ ÜLKELERİN G HARİTALARINI ÇOKTAN YAPILIP, ALENİ OLARAK YAYINLANDIĞI” artık “Türkiye’nin de; bu felaketler ile beraber sürecek işgali ve konacak ambargo ve de ortaya çıkacak kıtlık için, önce; suni bir büyük deprem ve ani bir şok dalgası ve halkın şaşkınlığı sırasında işgalin gerçekleşmesi, Batılı’nın hayallerini ve rüyalarını bile süsleyen.. Ayasofya’ya Haçlı bayrağının dikilmesi…” Not: Bu iddaa; bir kêhanet değil, hadislerden ve çeşitli kaynaklardan internete sızan bilgi özetleridir. (Geniş açıklamalar, üçüncü Dünya savaşı bölümünde ve bir çok internet web sitesindedir. Araştırmak için; “2010, 2011 ve 2012 yılı kêhanetleri yazıp tıklayın…) 25) Ağır ekonomik buhranların, sık-sık ve uzun süreli olarak sık sık ortaya çıkması; Dünya, tarihinin gördüğü en kapsamlı ekonomik bunalımını, 1930’lu yıllarda yaşadı. Ardından 40 yıl geçti. 1970’ li yıllara gelindi, Dünya yine global bir kriz ile karşı karşıya kaldı ve yine bir ekonomik buhran yaşadı ve de önceki krizlere nispet yaparcasına, aradan yine son bir 40 yıl daha geçti ve sonunda, 2010 yılına gelindi; Dünya yine büyük bir ekonomik buhran yaşıyor. Üstelik, bu seferki yaşanan kriz, tek dipli bir “V” şeklinde değil; çift dipli bir “W” şekline doğru gitmektedir. Nitekim, bu krizi büyük bir başarı ile atlatan Türkiye’nin ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bu tabloyu şöyle dile getiriyor: “İkinci bir küresel kriz dalgasına, her an hazır olmalıyız.” (7 -Haziran 2010 Zaman) Batının bir çok gelişmiş sanayi ülkesinin borcu, artık milli gelirlerini bir kaç kat katlamakta; bu yazının yazıldığı, Şubat 2011 tarihi itibariyle de, hâlâ daha bir çıkış yolu görülememektedir. Çünkü; ekonomileri, artık üretim ve dolayısiyle istihdam ile değil de; para basarak veya borçlanarak.. nefes alıp, zaman kazanmaya çalışmaktadırlar. Yani; ucu açık bir batağın içinde, ümitsizce debelenmektedirler ve başta Türkiye olmak üzere, sınırlı birkaç ülke hariç, içinden çıkılmaz bir “KISIR DÖNGÜ”nün içine sürüklenmektedirler. Bu ekonomik kriz, artan nüfusu ve işsizliği; dolayısıyla de açlığı ve şavaşı, yani; yeni bir Dünya savaşını tetikleyecektir. (3. Dünya savaşı ve ayrıntıları, gelecek bölümlerdedir.) Bütün bunlar da; bir taraftan Deccal’in, bir taraftan da, O’nun zıttı olarak gelecek olan; Hz. Mehdi’nin çıkışının altyapısını, hazırlayacak ve bu zıt ikilinin geliş yollarının “kilometre taşları” böyle bir ortamda döşenmiş olacaktır. 26) “İslâm ülkeleri, birer birer A.B.D. ve A.B. ile İsrail’in; ya savaş yolu ile işgali, ya müttefik adı altında tam teslimi veya “bizden değilsin o halde düşmanımsın” tehdidi altında inim-inim inlemektedir ve çok açık şekilde göstere-göstere sömürülmektedirler.

27)Hadis özeti: “Günden güne zulümler son haddine varınca, namaz kılanlara işkence yapıldıkça, ticaret yolları kesildikçe ve açık açık Allah inkâr edildikçe, “insanlar yatak odaları ile cadde kenarlarının farkını, ortadan kaldırdıkça!” kazanç artmasına rağmen bereket azaldıkça, nüfuslar artıp .. yüksek binalar çoğaldıkça…” Hatta; mertliği ve kuvveti temsil eden, Güreş sporu bile bozularak.. kalleşlik ve entrika dolu “Amerikan güreşi”ne dönüştükçe..

28) (Hadis-i şerif özetleri) Dev boyutta depremlerin olması, Türkiye’de İstanbul, İzmir ve İskenderun civarında ve Dünya’da ise; üç yer (Doğu’da, Batı’da ve Güney)de, kıta büyüklüğünde kara parçasının denize batması, yanardağların indifa etmesi, Dünya’yı lav ve küllerin sarması, şimşeklerin; insanları, birer ikişer öldürecek kadar çoğalması,

29) Irak savaşından sonra, “Irak üçe bölünecek.. ve savaş tahribatından sonra, yeniden yapılandırılacak..” Hadis: Irak’ın, tahribatı şimdilik bitti imarı ve tamiratı başladı ve hızla ilerliyor.

30) Fitnelerin; birisi bitmeden, bir diğerinin başlaması ve bir sarmal halinde, her geçen gün daha da artarak aralıksız devam etmesi, (Türkiye’deki ve Dünya’daki kanlı çeteler, örgütler.. buhranlar, savaşlar…gibi)

31) Hz. Muhammed (s.a.v.) Afganistan savaşı ve mücahitleri ile ilgili olarak söylediği bir hadis-i şerif de; “Orada, Allah’ı hakkiyle bilen insanlar vardır. Onlar, Ahir zaman Mehdisi’nin, yardımcılarıdır.” der. Bu hadis, Afganistan’da bir savaş çıkacağını çok önceden bildirirken, bu savaşın yapıldığı zamanının; ayni zamanda, Hz. Mehdi’nin de çıkış zamanının, artık çok yakın olduğunu açıklar. hem de; Hz. Mehdi’nin ismine bizzat vurgu yaparak,

32) Şimdilik resmi bir belgeye dayanmasa da, TV tartışmalarında iddaa edilen; “Türkiye’nin petrol çıkarma yasağının 100. yılı dolması dolayısiyle, yasağının kalkacak olmasının engellenmesi gerektiği ve bunun için hazırlanan tuzaklar ve bu tuzakların getireceği riskler.. (açıklama gelecek bölümdedir.)

33) İsrail’in, ekseriyetini meydana getiren göçmenlerin, geriye kendi ülkelerine dönmesi sonucu;15- 20 yıl içinde yıkılacağını.. CİA’nın hazırlayıp, Barak Obama’ya sunduğu bir raporda açıklıyor. Yine de, bütün bu belirtilere rağmen; siyonizmi hiçbir güç durduramıyor. (17-Eylül-2010 Vakit gazetesi) (İsrail’in yıkılış tarihi: 2022. Allahualem))

34) Birazda, önceden hadis-i şerifler eşliğinde haberleri verilmiş ve günümüzde gerçekleşen Kıyamet alâmetlerinden, sadece birkaç tanesini kaydedelim: Bir zaman gelecek, insanlar yalnız parayı düşünüp, helâl ve haram düşünmeyecekler. Sünnet, bidat gibi çirkin, bidat ise sünnet gibi rağbet görecek. Sünneti yaşayan garip olacak, yalnız kalacak.. bidate uyan, çok yardımcı bulacaktır. (Lütfen bu site içindeki Diyanet’in Kirli Çamaşırlarını okuyunuz. Hem de Devletin resmi kurumu adına!)Rüşvet; hediye adı altında verilecek, gözdağı için, suçsuz kişiler öldürülecek… Amirler, imamlar namazı öldürecek, vaktinden sonraya bırakacaklar. (Şimdi, hepten bıraktılar ve kılanlara da çeşitli engeller çıkarıyorlar.) Kur’an, dünyalık için okunacaktır. Allah’ın kitabının dışında, uyacağımız bir şey yok diyenler çıkacak. Sünnetimi öldürerek, dini bozmaya çalışanlar çıkacaktır. (zaten, çıktı da.. hem de ilahiyat prof. ları tarafından) Kâfirler için gelmiş olan ayetleri, Müslümanları kötülemek için delil olarak kullanacaklar. Luti’lik, (oğlancılık) mübah (meşru) sayılmadıkça… Köpek beslemek, evlat yetiştirmekten daha cazip olacak”. Not: bu hadislerin devamını, “Türkiye Metafizik Araştırmalar Merkezi” sitesinden okuyabilirsiniz.

35) Dünyalılar Ay’ı bitirdi, şimdi yıldızlara gitmenin, ses hızını çoktan geçtiler, şimdi ışık hızında yetişmenin.. denemesini yaparlarken.. Türkiye’de; “laikçi Kemalist çizgiyi ve askerler de, bir türlü bir metrelik bez olan başörtüsü ile savaşını bitiremedi. Tüm emek ve sermaye, enerji ve birikimler TÜRBAN uğruna harcandı ve harcanıyor…” ve (02-Kasım-2010 tarihli) Zaman gazetesinden İhsan Dağı, (i.dagi@zaman .com.tr) deki “ASKERİN BAŞKA İŞİ YOK MU?” yazısını şöyle bitiriyor. “Başörtüsü; laikçi Kemalistlerin, halk üzerinde kurdukları tahakkümün sembolü .Onun serbestleşmesi, tahakkümün de sona ermesi demek. Direniş bundan. Başörtüsüne karşı direnerek.. hâlâ iktidar olduklarını, topluma hâlâ bir şeyleri dayatabildiklerini, görmeğe ve göstermeğe çalışıyorlar. Ancak, bütün bunlar beyhude; özgürlük ve eşitlik fikirlerini asla alt edemezsiniz. Ayrıca;kendi halkına karşı savaşan bir ordunun kazandığı da, hiç görülmemiştir. Bu konudaki benim kişisel notuma gelince: Vicdanım, sayın yazar ile ayni çizgide. Fakat aklım, tersini haykırarak.. diyor ki;”Eğer şayet, başörtüsü yasağı olmasaydı; Hz. Mehdi’nin Türkiye’deki altyapısını, kimler; nasıl hazırlar, dini bu kadar ön planda tutarak, gelişimini nasıl bu kadar hızlı bir biçimde sürdürerek.. zemini nasıl bu kadar hazır hale getirirdi .Cüppe ve cüppeli düşmanları, din-i İslâm’a; cüppeden ve cüppelilerden, çok daha fazla hizmet ederek..”CÜPPELİ’yi(!) bile gölgede bıraktılar… (Asrımızda, hâlâ MUCİZE’ye inanmayanlara, iftiharla takdim edilir…) Bir diğer görüş: Mehmet Şevket Eygi, Milli gazete (08-12-2010 tarihli sayısında ve “DİN DEVLET KAVGASI” adlı yazısında diyor ki; Ülkemizdeki din devlet kavgası, uyumsuzluğu; tamamen suni’dir. (yapaydır.) 1923’de, Cumhuriyet kurulduğu zaman, Anayasa’da (Teşkilatı Esasiye Kanunu) “Devletin dini İslâm’dır” yazılıydı. Dolmabahçe sarayında oturan ve her hafta selâmlık resmi âlisiyle “Cuma namazına giden bir halife vardı. Bu halife, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmişti.”Kendi Notum: Hz. Mehdi’nin, neden; “ ALLAH’IN HALİFESİ OLARAK GELECEĞİNİN CEVABI KENDİLİĞİNDEN ORTAYA ÇIKIYOR.) Eygi, devam ediyor; “TÜRKİYE MÜSLÜMANLARINA RESMİ İDEOLOJİYİ (KEMALİZMİ) ZORLA BENİMSETMEKTEN VAZ GEÇMELİDİR. Ve ileve ediyor. “BU GÜNKÜ HALİYLE KEMALİZM, ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜNDEN SONRA ÇIKARILMIŞ FAŞİST BİR İDEOLOJİDİR… Şimdi düşünüyorum. Halifelik kalkmasa, Müslümanlara bu zulümler yapılmasaydı, acaba; “Eygi’nin ifadesiyle, FAŞİSTLER” bu kadar sıkıntıya düşer miydi ve din de, bu kadar gelişerek.. faşisleri alt edebilir miydi? Ya! Siz ne dersiniz? Zıt’ların birbirinden doğduğu, böylece bir defa daha, yaşanarak ispatlanmış oluyor ve Allah (C.C.) dilerse; dini hem de “DİN DÜŞMANLARI İLE DE GELİŞTİRİP YAYIYOR...”

36) Kafirler Arap yarımadasına inerler, ordular düzenlenir, halife öldürülür, dertlerde büyür. Şam surları üzerine bir münadi “Yaklaşan şerden dolayı vay Arabların haline” der.

37) Azerbeycan’dan mutlaka bir ateş çıkacaktır ve hiçbir şey onun karşısında duramayacak. Böyle bir şey olunca EVİNİZDE OTURUN.(Caferi Sadık (r.a.)dan Ebu Abdullah rivayet etmiştir.) Yani, Irak’ın Basra körfezini işgal edip petrol kuyularını ateşe vermesi gibi, Bakü petrolleri de ateşe verilecek


1   2   3   4   5   6   7


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət