Ana səhifə

BİSMİllahir rahman ir rahiM


Yüklə 2.04 Mb.
səhifə3/7
tarix27.06.2016
ölçüsü2.04 Mb.
1   2   3   4   5   6   7

Üç üçgenin, odağında,

ZIT’ların, tam ortasında;

Mazlûmların arkasında,

Mesh’eden.. Hazreti Mehdi!..

Cinler, şeytanlar içinde,

Süfyani’nin fitnesinde;

Deccal’inde, gelişinde,

Başeden.. Halife Mehdi!..

Rasûl İsa’yla, el-ele,

Mihrab’da, imamlık ede;

Hızır’dan da, yardım gele,

Fatıma torunu.. Mehdi!..

ZOR GÜNLER’in, efendisi,

Mücedditlerin, EFE’si;

Tüm İslâm’ın beklentisi,

Küffarın düşmanı, Mehdi!..

İslâm’ın, “GÜRLEYEN SES”i,

Varlığı, bir “NUR HÜZMESİ;”

Resulullah’ın MÜJDESİ,

“MESİH’in İMAMI,” Mehdi!..

14-Ekim-2010 SAAT: 04:40 Konak-İZMİR.

Hz Mehdi; Allah’ın evliyası ve Halifesi, İslâm Aleminde; zamanındaki her müsbet olaydaki, “en yetkili olacak tek ve en üst temsilcisidir. Süfyan ve süfyaniyetin, Deccal ve deccaliyetin en büyük düşmanı.. Allah; (C.C) Resulullah (s.a.v.) ile “ŞİRKİ” defettiği gibi, Hz. Mehdi ile de, Süfyani ve Deccal’in “FİTNESİNİ” defedecektir.

Deccal bölümünü incelerken, Deccal’in bu zor görevi yerine getirebilmesi için; Allah tarafından, negatif kabiliyetlerle, “insan üstü! bir takım yeteneklerle!..” donatıldığını, incelemiştik. Hz. Mehdi’nin de, Deccal ve O’nun misyonu (deccaliyet) ile başa-baş mücadele edebilmesi için; Allah, (C.C.) Hz. Mehdi’yi de, (Süfyan i ve Deccal’in zıttı olan) pozitif kabiliyetlerle “insan üstü, bir takım yetenekler!..” ile donatmıştır.

Misal: Hadis; “Mehdi; bir kuşa işaret eder, kuş ellerine düşer. Bir yere; bir kuru dal diker, dal (hemen) yeşerir ve yapraklanır…” Yemen’li olduğu için, Arapça telaffuzu biraz bozuktur. Veli’lerin ve velâyetin sonuncusudur. Son insan-ı Kâmil olarak yeryüzünü şereflendirir… Hadis; “O, gerges kuşnun kanadı ile titremesi gibi, Allah’tan çok korkan (ve bu korkusundan titreyen) bir kimsedir.” Çünkü O’nun ahlâkı, hadisle de işaret edildiği gibi; Ulu dedesi “Resulullah’ın, ahlâkı gibidir.” Hadis-i şerif; (yapacağı icraatın vasfından dolşayı) isminin peygamberler sayfasında da kayıtlı olduğunu bildiriyor. “Ben, Mehdi’yi; Peygamberler suhufu (sayfası) nda, şöyle bulurum. Mehdi’nin amelinde; ne zulüm, ne ayıp yoktur.” Ve; “… Allah, O’nu bir gecede islah eder.” (olgunlaştırır.) Ayrıca, çok eli açık ve yardımseverdir… Allah tarafından da ayrıca, 3 bin melek ile de desteklenmişdir. Ayrıca; “Ashab-ı Kehf” de, Hz.Mehdi’nin yardımcıları olacaklardır.

Hadis; “ Ahir zamanda bir halife olacak, malı sayıp hesap etmeden taksim edecektir.” Hz. Mehdi öncesi yaşanacak kuraklık ve yaşanacak savaşların, ayrıca çevre kirliliğinin getireceği kıtlık.. O’nun zuhûru ile bolluğa dönüşecek yeyrüyüzü bütün bereketiyle (daha önce benzeri görülmemiş; kuraklık ve kıtlığın tam zıttı olarak) bol yağmura ve türlü çeşit NEBAT’a (bitki, sebze ve meyveye) kavuşacaktır.

Hz. Mehdi’ye ilk biat edenlerin sayısı, Resulullah (s.a.v.)in yaptığı, şanlı Bedir savaşının kahramanlarının sayısı gibi; (9 tanesi yardımcısı olmak üzere) asal ve ayni zamanda kutsal bir sayı da olan, tam, 313 kişidir. Bunlar, Arapça konuşurlar. Fakat bir kısmı, Şam ehlinden (Kuzey Suriye ve Anadolu’dan) olup ve Arap değildir. Bayrakları beyaz ve sarı olup, içinde çizgiler bulunur. Üzerinde, “İSM-İ AZAM” YAZILI OLDUĞU İÇİN, KESİNLİKLE YENİLMEZLER. Diğer bayrak (siyah sancak) İstanbul’un fethi bölümünde anlatılacaktır. İlk çıktığı vakit, bütün mahlûkat sevince boğulur. İlk defa, ortaya çıkışı sırasında ; sağında Cebrail (a.s.) ve solunda da Mikail (a.s.) bulunur ve10 Muharrem AŞURE GÜNÜ, (geniş açıklaması, 10. Bölümdedir) Rûkun ile Makam arasında zuhûr eder.

Ulu Dedesi Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından, 300’den fazla hadis ile geleceği, özellikleri ve vazifeleri müjdelenmiş ve gelmesi, “Dünya’da en çok özlenen ve beklenen” ve geldiğinde de: dağdaki kurttan, havadaki kuşa ve yerdeki insan.. kadar yeryüzündeki bütün canlıların hepsi sevineceklerdir. Ulu Dedesi (s.a.v.) gibi, ilk ortaya çıkacağı ve görev yapacağı yer, Mekke şehridir. Amellerinde (icraatında) ne zulüm ve ne de ayıp bulunmayacak ve yine, ulu dedesi gibi; başının üstünde, bir parça “bulut” bulunacaktır. Burada bir melek bulunacak ve gönül gözü açık olan kişilere, şöyle nida edecektir. ”BU ŞAHIS MEHDİ’DİR. KENDİSİNE TABİ OLUNUZ…” Ahlâkı; “Hz. Aişe Anamızın, Peygamberimiz (s.a.v.) için söylediği gibi; “KUR’AN AHLAKI”dır. Helâl ve haramları, çok iyi bilir ve tam bir mü’min olarak, bütün çağdaşlarına, MÜKEMMEL BİR ÖRNEK olur. Düşmana karşı, mücadeleci ve cesur, Allah’a karşı ise, boynu eğridir ve O’ndan da en çok korkandır. Mahlûkat üzerinde merhameti çok ve hisleri güçlüdür. Zalimlere karşı, “HAKK”ı müdafa eder. Çok cömerttir. Hiç bir karşılık beklemeden, insanlara bol bol ihsanlarda bulunur. Zayıfların, düşkünlerin ve fakirlerin dostu, kibrin, haksızlığın, ahlâksızlığın ve adaletsiziliğin karşısındadır. Onurlu ve vakarlı, ağırbaşlı ve heybetlidir.

“ALTIN ÇAĞ”ın; (Allah’ın izniyle) teorisyeni, hamalı, hizmetçisi ve sahibidir. Hadislerden özetle: “Mehdi’den sonraki hayatta (artık) bir hayır yoktur.” Ulu Dedesi Hz. Muhammed (s.a.v.) ile başlayan din-i İslâm’ı, torunu, Hz. Mehdi ile de sona erdirecektir. Ve Ulu Dedesi’nin “vahiy” izni ile savaştığı gibi, kendisi de; Ulu Dedesinin, “sünnetinin sınırları içinde olmak” üzere ve o sünnetinin ihyası için çarpışacaktır.

Yeryüzüne malik olacak, beşinci ve de sonuncu kişidir. Hadis: “Yeryüzüne dört kişi malik olmuştur. Bunlardan ikisi mü’min, ikisi kâfirdir. Mü’minler, Zülkarneyn ve Süleyman, (a.s.) kâfirler ise Nemrud ve Buhtu’n-Nasr’dır. Beşinci olarak, ehl-i beytimden biri (si, Hz. Mehdi) gelecek ve O’ da, Dünya malik (her yönüyle sahip) olacaktır…” Hükümranlığının en sonunda BEYTÜ’L-MAKDİS’e (Mescid ül Aksâ’ya) iner…” Ve “Ebu Muttalip’in evlatlarından olan, 7 kişi; (Hz.) “Muhammed, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi” cennetin efendileridir.” Hz Mehdi, bir kuşa işaret eder, kuş ellerine düşer. Bir yere kuru bir dal diker, dal yeşerir ve yapraklanır… Hz. Muhammed, (s.a.v.) nasıl ki; vahiy ile insanlar “ŞİRK” içinde iken, onları; “İMAN NURU” ile kurtarıp.. kalplerini “ülfet ve muhabbetle doldurduysa..” Hz. Mehdi de, insanlar zulüm ve sefalet içindeyken.. Resulullah (s.a.v.) ın sünneti ile “İSLÂM’ın NUR’u ile “FİTNE”den (kaos’dan) kurtaracak.. Allah’ın kullarını dost ve kardeş yapacaktır.



Hz. Mehdi’nin üç önemli görevine gelince; Yeryüzü açlık, zulüm, kargaşa ve kaos ile dolup, inim inim inlediği bir zamanda, ortaya çıkarak; yeryüzünü doğruluk ve adaletiyle dolduracak.. Süfyani ve Deccal’in fitnesine son verecek.. darvinizm, ataizm, materyalizm, siyonizm, sosyalizm, kemalizm.. gibi, sonu, İZM’le biten, bütün sapık ve insani değerleri aşağılayan sistemleri yerle-bir edecek, yıkılan gönülleri ve doğayı yeniden tamir edecek, bidatleri ortadan kaldıracak, mezhepleri birleştirecek, dini ilk çıktığı gibi, orjinaline döndürecek, idoolojik, politik ve dini bir misyon sahibi olarak.. Ulu Dedesi Resulullah’ın kılıcını kuşanıp.. sancağını kaldıracak.. olan Hz. Mehdi, üç büyük ve benzersiz görevle görevli olarak ve bu zor işleri de başaracak kabiliyet, zekâ, akıl, mantık, Vehbi ilim ve ilm-i ledün denen bazı manevi kişilere özel olarak hibe edilen; gizli, gaybi ve batıni ilimlerle mücehhez olarak yaratılacaktır. Bediüzzaman Hz.lerinin bildirdiği üç önemli görevine gelince, bunlar sırasiyle şunlardır;

  1. MÜCEDDİT’tir. MÜCEDDİT; Din-i İslâm’ı yenileyen, kuvvetlendiren, bidatlerden arındıran, dine sokulan reformları ve hurafeleri temizleyen, kayıp olmuş sünnetleri ortaya çıkaran.. din alimine “MÜCEDDİT” denir. HADİS: “Her yüz senede, bir müceddit zahir olur (ortaya çıkar) ümmetimin işlerini yeniler.” Geçmiş ümmetlerin büyük peygamberlerinin işlerine eşdeğer sorumluluğu ve görevi vardır ve bunu da başarmakla yükümlü olarak yaratılır ve vazifelerini bilhakkın ifa ederler. Peygamberin varisidirler. İmam-ı Rabbani Hz, Bediüzzaman Said-i Nursi Hz.. gibi. Hz. Mehdi de, sonuncu ve en büyük müceddittir.

  2. MÜCTEHİT’tir. MÜCTEHİD; İctihad eden, Kur’an-ı Kerim, hadis ve diğer dini delillerden hüküm çıkaran, zamanının her ilminde söz sahibi olan.. din alimine denir. Mutlak müctehid’ler devri kapandığı için arkadan gelenler, öncekileri takip etmiştir. İmam-ı Ebu Hanife, İmam-ı Azam, İmam-ı Şafii gibi.. Hz. Mehdi de, son ve en büyük müctehittir.

  3. MÜRŞİT’tir. MÜRŞİT; insanları irşad eden. Doğru yolu gösterip, onları yetiştirip kemâle getirerek olgunlaştıran alim ve veli gibi, din büyüklerine denir. Daha büyüklerine ise, Mürşîd-i Kâmil denir. Bunlar mevcut olan dört mezhebin imamlarıdır. Hz. Mehdi son ve en büyük mürşit (mürşitler mürşidi) dir. Yukarıdaki üç maddeyi, biraz daha açar ve incelersek;

  1. Birinci görev olarak, entropinin, refahın ve diğer şeytani fikir akımlarının gelişmeleri sonunda bozulan “İMAN”I KURTARMAK;”

  2. Yukarıdaki A maddesinde yazılı sebeplerden dolayı bozulan, “din-i İslâm”ı; özüne döndürerek.. Altınçağ’ın temellerini atmak;

  3. Yukarıdaki A maddesinde yazılı sebeplerden dolayı, dağılan ve yer yer birbirlerine düşman hale gelen.. ve birbirlerini boğazlayan İslâm toplumunu bir araya getirerek birleştirmek ve böylece vadedilen “ALTINÇAĞI başlatmak ve yaşatmaktır. (bu işleri başarmak içinde;)

  1. MÜCAHİTTİR’dir. MÜCAHİT; Hz. Mehdi, Süfyani ve Deccal ile kahramanca savaşacağı ve onları ortadan kaldırarak, onların bıraktığı küfür izlerini de silerek.. iman nurunu, yeniden bütün Dünya’ya yaydığı için; ayni zamanda, kahraman bir mücahittir.

9 “HZ. MEHDİ’Yİ VE MEHDİYET MİSYONUNU, 1432 YILLIK BEKLEYİŞ:”

“ … her milletin bir yol göstereni vardır .” (Rad suresi-ayet 7)

Müslümanlığın yayıldığı ilk dönemlerde adı pek geçmeyen, “Mehdi ismi ve mehdiyet misyonu” Buhari ve Müslim gibi önemli hadis kaynaklarında da hiç geçmez. İlk önce Şii’lerin dikkatini çekerek, konu gündeme getirilip incelenmeye başlanmış, Şam isminin çok geçmesi ve önemli olaylarda yer alması üzerine de, Şam isminin genellikle Türkiye’yi kastetdiğini bilen alimler tarafından, bilhassa da Sünni kesim tarafından, Hz. Mehdi ile ilgilenmeğe başlanılmıştır. Bu ilginin sonunda, kimi kişisel menfaatine ve çıkarına kullanmak, kimi ise; Allah’ın rızası adına ve mehdilik misyonunun her geçen gün Dünya’da daha çok ihtiyacı hissedilmesi üzerine, bu konudaki kaynakların taranıp, misyon legosunun eksik taşlarını tamamlamak ve bir bütünlük sağlamak için bir araştırma yarışı içine girilerek.. bu günkü geldiği noktaya erişilerek yazılı ve görsel medya için; bir çok araştırmacı tarafından,“birleştirilince; büyük bir dökümantasyon bilgi havuzu, oluşturulmuştur.”

Hz. Mehdi konusunda; yukarıdaki istismarcıların dışında, iki gurup daha var dır. Bunlardan birincisi, nasıl olsa; “mehdi gelecek ve her şey kendiliğinden otomatik olarak düzelecek.. dolayısıyla de, İslâm adına bir şeyler yapmaya ve gayret sarfetmeye gerek yok…” fikrini lanse eden, sözde kültür Müslümanları vardır. Bunlar, hitap ettiği kişilerin; hem kişisel, hem de toplum içindeki bulunduğu seviyesine göre; İslâm ve dolayısıyla Hz. Mehdi adına çaba sarfedilmesini önleyerek, bir kısmı bilerek, bir kısmı ise bilmeyerek, süfyaniyete ve deccaliyete hizmet ederler. Bu yüzden de, hitap ettiği kişiler ile kendi kendilerine en büyük zararı vererek.. “yağan bu rahmet yağmurundan, bir damla bile olsa bir pay elde edemeyenlerdir!..” Bir de; bir ikinci gurup daha vardır ki: bunlar kendisini Müslüman zannettiği halde,(sadece söz ve konuşma Müslüman’ı) Hz. Mehdi ve misyonuna hiç inanmayıp, ahkâm kesen, varlığı ve dini bilgisi kendinden menkul “zavallı bazı prof. ve din adamlarının peşine takılarak.. “kendisini hepten zavallı, ilâhi nasipten yoksun ve Süfyani’yi ve Deccali en çok sevindiren cahiller..” duruma düşürenlerdir.

Hz. Mehdi’ye inanmak, “İMANIN ŞARTI” (farzı) değildir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’in içinde Mehdi ismi açık açık geçen bir tek ayeti kerime yoktur. Ancak müfessirler; “ … her milletin bir yol göstereni vardır .” (Rad suresi-ayet 7) ve diğer bazı ayetleri; yorumlama yoluyla.. Hz. Mehdi’ye ilzam ederler,

Ancak; Hz. Mehdi’yi reddetmek de mümkün değildir ve reddedenler; 300’e yakın hadisin varlığı karşısında, “Allah’a ve hadislerin sahibine (s.a.v.) ne cevap verirler?..”doğrusu, bu Allah’tan korkanlar için; altından kalkılamayacak bir suç ve sorumluluk!.. Elbetteki, bu sorumluluk; “KENDİSİNİ, OLGUN BİR MÜSLÜMAN sayanlar veya saymaya çabalayan ve çalışanlar!..” içindir. Nitekim; M. Fethullah Gülen (h.e.) bu konuda, “Mesih nerede, Mehdi kim” adlı makalesinde, şöyle demektedir. “Hz. (İsa) Mesih ve Hz. Mehdî ile alâkalı hadis-i şerifler ve ümmetin kabulü esas alınınca, nüzûl-ü İsâ’ya (Hz. İsa’nın tekrar yeryüzüne gelişine) ve zuhûr-u Mehdî’ye (Hz. Mehdi’nin ortaya çıkışına) inanmak, efendimiz (s.a.v.)e olan itimadın ve güvenin bir ifadesidir, denilebilir.. denmelidir.” Çünkü; Hz. Mehdi ömrü savaşlarla geçecek, İslâm’ın son dört liderinden biridir. Hadis-i şerif özeti; “… Zalimlerden sonra Cabir (Cebabire) gelir. Sonra Mehdi, sonra Mansur, sonra Selâm ve en sonunda da Emir’ül Usub gelir…”

Ayrıca yukarıdaki İslâmi liderlere ilave olarak, Hz. Mehdi’nin manevi derecesinin çapında olmasa da, komutanlık yeteniği; O’ndan az olmayan, İstanbul’u; Hz. Mehdi’den sonra ikinci defa fethedecek olan Yemenli Mehdi’nin memleketlisi ve din kardeşi, Kahtan’dan; halife olacak Kahtani’yi ve Hz. İsa (a.s.)nın vefatından sonra O’nun yerine ve O’nun emri üzerine geçecek halifesi; Temim oğullarından Mukaat’ı da eklemek gerekir.

İslâm’ın büyük düşmanı ve Dünya’nın en büyük kâhini, Yahudi Nastradamus bile, Avrupa’yı fethedecek bir İslâm prensi (Hz. Mehdi)den, Yüzyıllar adlı kitabının, (onuncu cilt, 75. dörtlük gibi) hem de; birkaç yerde birden bahsederken.. (yani, bir başka deyişle; elin gavuru bile, Hz. Mehdi’ye inanıp, arkasından gelenler de inandırırken, hatta geliş yolarını ve zamanını şifreli de olsa açıklama savaşı verirken.. ) Hz. Mehdi’yi; çıkarı, gururu ve kibirleri yüzünden tanımıyanlar ve tanıtmayanlar, tanıtımına engel olanlar.. gerçekten kendilerine çok ama çok yazık etmektedirler. Bu büyük şans kapısını, bu nur yağmurunu, bu sevap ve kurtuluş vesilesini.. yeterince değerlendirip, bu devirde yaşadıkları halde bu önemli şansını kullanmayanlara gerçekten yazıklar olsun!..

Hz. Mehdi’ye hiç inanamayıp, bu misyonu reddeden son guruba gelince; bunlar da iki guruptur. Birincisi hepten nasipsiz ve kökten karşı çıkanlardır ki; bunlara acıyıp, dua etmekten başka yapılacak bir şey yoktur. İkinci gurup ise; bunlar Hz. Mehdi’nin ilâhi gücünü, kudretini ve vazifesini iyi bilirler, ancak bu görevi sabote etmek için.. “MEHDİLİK MİSYONUNU SULANDIRMAK, GÖZDEN VE İTİBARDAN DÜŞÜRMEK İÇİN.. AKLA ve HAYALE BİLE GELMEYEN, HER TÜRLÜ YÖNTEMİ UYGULAR VE HER TÜRLÜ AHLAKSIZLIĞI YAPARLAR.” Bunlar, hadislerde belirtilen; “Şeytan’ın soyundan veya Kelp kabilesinden olan ve deccaliyete hizmetle görevli” olan insanlardır. Bir de, Hz. Mehdi’ye inanıp, fakat; “nasıl olsa mehdi gelecek ve her şeyi düzeltecek..” diyerek, yan gelip yatan ve elini taşın altına sokup da; yaklaşık 1430 küsur yıl beklendikten sonra yağan, bu “nur yağmuru”ndan istifade edemeyip.. bir de, bu zararlı fikirlerini etraflarına da aşılayanlar var ki; bunlara, bu; “kâfir ve zalimlerle mücadeleyi bırakan, bu korkaklara eyvahlar olsun..” demekten başka söz bulamıyorum. Fakat; yine de; bütün bu, “şeytani oyunlara rağmen..” Hz. Mehdi görevini, (misyonunu) ve O’na bu kutsal görevi veren Allah (C.C.) da, çok önceden ve Kur’an-i kerimde vaat ettiği NUR’unu tamamlayacaktır…

1). “… Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır. Kâfirler hoş görmese bile …” (Saf suresi; 8-9) 2). Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vadetmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak…” (Nur Suresi, 55)

10) HAZRETİ MEHDİ’NİN ZUHÛR EDECEĞİ (ORTAYA ÇIKACAĞİ) YIL:

“ümmetimin ömrü; bin yıldan az, bin beş yüz fazla yıldan fazla değildir” (hadis-i şerif) Hz.



Mehdi’nin, yukarıda 5. başlıkta doğum yerini ve 6. başlıkta da doğum yılını mevcut veriler ışığında tesbit ederken inşallah hata yapmamışızdır. Şimdi bu yer tesbitinden sonra; kutsal görevini ifa etmek üzere, ilk defa MEHDİ olarak ortaya çıkacağı; genel ifade ile zuhûr zamanını, özel ifade ile yılını tesbit etmeye çalışalım.

A) Yaşanacak genel olaylar açısından Hz. Mehdi’nin çıkış zamanını hadis-i şerifler vasıtası ile şöyle özetleyebiliriz.

1) a) Hadis: Dünya hercümerc içinde kaldığında, b) fitneler zuhûr ettiğinde, c) yollar kesildiğinde, ç) bazıları, bazısına hücum ettiğinde, (savaş) d) zamanın kesildiğide, (inkıtaya uğradığında) f) kış mevsimi geldiğinde, Sizden O’na kim yetişirse, kar üzerinde sürünerek dahi olsa gelsin, O’na katılsın. Zira O Mehdi’dir.”hadis-i şerifine göre, bir kış mevsiminde, g) Sizinle, insanlar arasında dört sulh anlaşması olacak; dördüncü sulh, Heraklius ehlinden bir adam vasıtası ile olur ve bu yedi yıl devam eder. Bir adam “Ya Resulullah (s.a.v.) O gün, insanların imamı kimdir?” dedi. Buyurdu ki: Evladımdan kırk yaşındaki “Mehdi”dir, hadis-i şerifine göre Araplar 4. Sulh anlaşmasını yaptıkları sırada, h) büyük küçüğe merhamet etmediği, küçük büyüğe vakarlı davranmadığında; Allah, bu sırada, onlardan adavetin kökünü kazıyarak; dalalet kalelerini feth edecek ve evvelce Benin ayakta tuttuğum gibi, ahir zamanda, dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak birini gönderdiğinde.. i) Peygamber (s.a.v.)’in softan bayrağı ile çıktığında. O bayrak dört köşeli olup dikişsizdir ve rengi de siyahır. O’ndan bir hicr (hale) bulunur. O Resulullah (s.a.v.)’in vefatından beri açılmamış olup Mehdi çıkınca açılacaktır. J) meleklerin yardım ve desteği geldiğinde, meleklerin yardım ve desteği hep O’nun üstünde olacaktır. O’nun hilafeti döneminde yer ve gök ehli, havadaki kuşlar bile O’ndan razı olacaktır. k) Çok önceleri başlayan fitneler aralıksız devam eder ve fitnenin girmediği hiç bir ev ve dokunmadığı hiçbir Müslüman kalmadığında, Bir hadis; “Beni Abbas’ın değirmeni döndüğü zaman, (Irak savaşı) m) Bayrak sahipleri atlarını; Şam’da zeytin ağaçlarına bağladığı zaman (Suriye ve Anadolu’nun işgali) n) Bu ordu ile Allah’ın ‘Esheb ve ailesini’ yok ettiği ve onlardan kaçacak ve saklanacak kimsenin kalmadığı zaman, (Eshep ihtimal ki; bugünkü Suriye lideri Esad ve ailesi) o) Caferiler (İran’lıların simgesi) ve Abbasiler (Irakl’ıların simgesi) düştüğünde (işgal edildiğinde) ö) Ciğer yiyen oğulları, (Süfyani ve taraftarları) Şam mimberinde oturduğu (Suriye veya Türkiye’yi merkezini işgal ettiği) zaman, p) Berberi kavmi (Kuzey Afrikalılar)de Şam’a geldiği zaman.. İşte bu ve (yer yokluğundan) tamamını yazamadığım hadis-i şeriflerce belirtilen diğer (yaşacak olaylar) Mehdi’nin çıkış (zamanının) alâmetidir..” r) Açıkça Allah Teala inkar edilmedikçe Mehdi’ye biat edilmez. s) Fırat, altından bir dağ ortaya çıkıp ümmet ona üşüşürmedikçe. Bunun üzerine, (ona üşüşen) her dokuz (insan)dan yedisi öldürülür, ş) Önce, şarktan parlak kuyruklu bir yıldız doğduktan sonra, u) Beni Abbas’a ait siyah bayraklı bir başka ordu çıkar. Sonra Horasandan, yine siyah bayraklı bir başka ordu çıkar. Onların sarıkları siyah, elbiseleri beyaz olur. Ve başlarında Şuayb b. Salih Temimi bulunur. Süfyani’nin ordusunu yenerek Beytül Makdis’e iner. Mehdi’nin saltanatını hazırlarlar. Şam’dan üçyüz kişi de O’na yardım eder. Bu ordunun çıkışı ile Mehdi’ye saltanatın teslimi arasında yetmiş iki ay vardır, ü) “Ramazanda bir seda, Şevvalde bir ses, Zilkadede kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar. Mina’da ölülerin çok olacağı bir savaş olur, öyle ki orada taşları kan gölü içinde bırakacak, kadar kan akar. Doğumunu bildiren Kabe basınında olduğu gibi bu alamet, belki de çıkışının yılında da gerçeklecek. İnsanlar nihayet Mehdi’ye gelirler ve Rükün ile Makam arasında, kendisi istemediği halde, O’na biat ederler. “Eğer kabul etmezsen boynunu vururuz” derler. Yer ve gök ehli O’ndan razı olur.” Yukarıdaki hadis-i şerifte de haber verildiği gibi, henüz bu olaylardan hiçbiri, bu yazıların yazıldığı 2013 yılı itibariyle gerçekleşmedi. Ancak bazı düzenbaz sahte mehdiler, Mehdinin misyonunun zamanının geldiğini bildiklerinden ve kendilerine mehdi dedirtmek için, Hz. mehdi’nin doğum tarihi olan 1979 yılındaki “Kâbe’de kan akıtılması olayını Mina’daki bu yeni kan dökülmesi olayı ile değiştirmekte ve insanları aldatmaktadırlar. Hz. Mehdi’nin, bu biati kabul etmesiyle de; ortaya çıkışını ve misyonunun başladığının ilanını ve böylece de, Süfyani’nin sonunun geldiğine adım adım yaklaşıldığını açıklıyor. Bu başlangıcın bir de Medine boyutu vardır. v)Hadis-i şerif: “Medine’de büyük bir vakıa olur. Öyle ki yağ taşları kan içinde kalır. Bu olayda bir kadının öldürülmesi, bir kırbacın sallanması kadar kolaydır. Bu olay Medine’den yirmi dört mil kadar yayılır. Sonra Hz. Mehdi’ye biat edilir.” y) Doğu’dan boynuz şeklinde bir yıldızın doğması, z ) Doğu’dan bir ateşin görülmesi, Alfabenin harfleri bitti, Mehdi’nin çıkışının tarihini belirten hadisler bitmedi. Harflere tekrar baştan başlarsak: a) Hz. Mehdi, üçüncü Dünya savaşı ile beraber çıkacak ve O’nu, korku, şiddet, fitne, belâ, zelzele, taun (kullanılan silahların kirliliğinden kaynaklanan korkunç hastalıkların) kol gezdiği, Arap’ların dahi birbirlerine düşeceği, halklar arasında tefrikalar zirve yaptığı ve zalim idarecilerin başa geçtiği bir zamanında gelecektir. (Çıkacaktır.) Bir hadis-i şerifde ise Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “... Öyle belâ ve musibetler olacak ki, hiçbir kimse, sığınabileceği bir makam bulamayacaktır. Bu belâlar Şam’ın etrafında dolanacak, Irak’ın üzerine çökecek. Arabistan yarımadasının elini ve ayağını bağlayacaktır... Onlar belâyı bir tarafta defetmeye çalışırlarken, diğer taraftan o yine ortaya çıkacaktır.” Yine “Şam’da (yani günümüzdeki anlamı ile Suriye veya Türkiye’de) fitneler bir taraftan sakinleştikçe, diğer bir taraftan alevlenir. Gökten çağrıcı bir melek “Mehdi emirinizdir...” demedikçe de fitneler bitmez.

 b) Arap baharından sonra ve Hişam b. Salim, İmam Sadık’tan yaptığı rivayette şöyle buyurduğunu bildirir:“Halkın tüm kesimleri iktidara ulaşmadıkça, Hz. Mehdi (as) zuhûr etmeyecektir.” Böylece hiç kimse, “Eğer biz egemen olup hükümet kursaydık adaletli davranırdık” diyemeyecektir. c) zalim idareciler dönemi ve bir hadis-i şerif; Rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır. Zulüm, fesad ve fısk çıkarır. Alim ve zahidleri katleder, pek çok şehri de işgal eder. Kan akıtmayı helal kılarak, Al-i Muhammed’e düşman kesilir...Vay bu ümmete, o öldürülen zalim meliklerden dolayı. Bu zalimler kendilerine itaat edenler hariç, sessiz kalanları dahi korkuturlar... Hz. Mehdi’nin beş alameti bulunur. Bunlar, Süfyani, Yemani, semadan bir sayha, Beyda’da ordunun batışı ve günahsız insanların öldürülmesidir. (Mina’da hacıların öldürülmesi) Ancak bu bölüm için yazı alanımız, mualasef bu kadar ile sınırlı..

2) Hz. Mehdi’nin ilk defa ortaya çıkışı: Ulu dedesi Resulullah (s.a.v.) gibi; İlk önce Mekke’de ortaya çıkacak, sonra Medine’ye geçecek.. üzerine bir ordu gönderilecek ve bu ordunun tamamı, yere batacaktır. İşte bu olaylar, Hz. Mehdi’nin delili ve ortaya çıkış yerinin ve zamanının da ispatı olacaktır. Ayrıca diğer hadis-i şerifler, bu hadis, bahse konu olan bu yeri; o günü ve o günün çıkış vaktini, çok net olarak açıklamıştır. Bu hadislerin özetine göre, ilk ortaya çıkacağı yer şöyledir; “Mekke şehrinde ve Kâbe’de, Makam-ı İbrahim ile Hacer-ül esved (taşı) arasında, Aşure gecesinde ve yatsı namazından sonra”dır. Zaten, Bundan daha net ve ayrıntılı bir tarif de olamaz. (Ayrıntılı açıklama,16. bölümdedir.)

3) İslâm ülkeleri; “Süfyani ve taraftarları işgalinde ve en çok zulüm altında inlediği ve bu yüzden de, “MEHDİ” isminin en

çok unutulduğu bir zamanda,

4) Hz. Ali’nin ifadesiyle; “KİŞİ’nin, Allah dediği için, ölüme mahkûm edildiği zamanda..”

5) Kufe şehrinin, Süryani’ler tarafından kuşatılması, su yollarlının tahrib edilmesi ve bir mescidinin Abdullah bin Mesut’un evi tarafındaki duvarının, yıkılması.. Kufe’lilerin esareti.. zamanında..

6) Türk’lerin, Cezire’ye inmesi, (işgali)

7 Bağdat ve Basra’da bazı yerlerin (çok şiddetli bir deprem ile yere) batması sırasında,

8) İran’da Rey şehrinin harap olması (İsrail ve A.B.D.nin İran’ı işgaliyle veya şiddetli bir depremle.)

9) (Gittikçe yayılan savaşın, atmosferin ve yerküredeki.. bazı dengesizlikler dolayısiyle) korku, kıtlık, açlık ve hastalıkların.. artması sırasında,

10) Fakirliğin ve çaresizliğin artması sırasında… Hz. Mehdi zuhûr eder.

11) Hadis özeti: “… Doğu’dan siyah bayrak taşıyan bir millet çıkmadıkça”

12) Hadis özeti; “ Hz. Mehdi çıkmadan önceki alâmetler sırasiyle şunlardır; “Süfyani, Yemani, semadan bir sayha (zannediyorum ki, gökte üç gün sürecek olan bir karanlık veya insanların gözlerini kör edecek derecede çok şiddetli elektrik

şarzı = şimşek veya her ikisi birden, çünkü; bir hadis’de, “tozlu dumanlı bir fitne görülmeden Mehdi çıkmaz.” deniyor.) Mekke ve Medine arasındaki Beyda’da Süfyani’nin ordusunun batışı, Mina da dahil, bir çok yerde günahsız insanların öldürülmesi…”

13) Hadis özeti: “Şam ile Mısır savaşıp, Şam Mısır’ı işgal edilince (Suriye veya Türkiye’nin, savaşarak Mısır’ı işgal edince)

14) hadis özeti: “Zaman inkıtaya uğradığında..” (Dünya’nın ekseninin kaymasının günlük 24 saate aksederek zamanınsüresinde bir değişimin olması )

15) Hadis özeti: “Güneş, bir alâmet olarak doğmadıkça, Mehdi çıkmaz.”

16 ) Hadis: “… O, insanların ihtilaf ve sosyal sarsıntılar içinde bulundukları bir sırada çıkar.” Ve “… yeryüzü, zulüm ve

düşmanlıkla dolduktan sonra.. O çıkar.” Veya; mevsim kış iken: Hadis; “ … siz, O’nun ismini işittiğinizde; “KAR”

üzerinde sürünerek de olsa O’na geliniz ve biat ediniz. Çünkü O, ’Allah’ın halifesi Mehdi’dir.”

17) Hadis: “Açıkça, Allah Teâlâ inkâr edilmedikçe.. Mehdi’ye beyat edilmez.”

18) Hadis özeti; “Doğudan, Allah’ın Nuh’un kavmini helâk ettiği ve Hz. İbrahim (a.s.) nin ateşe atıldığı.. firavunun kavminin

yok edildiği, Yahya bin Zekeriya’nın öldürüldüğü zaman doğan ve sonradan iki ucu birbirine iyice yaklaşacak.. parlak

bir yıldızın doğması.” sırasında,

19) Hadis özeti: ihtimai ki; bir çok bölgede “Her dokuz insandan yedisi ve günahsız insanlar öldürülmedikçe, en çok da

Mina’da korkunç bir savaş çıkmadan.. Mehdi çıkmaz.”

20) Süfyani’lerin, Doğu’da yapacağı büyük tahribattan sonra birleşip güçlenen Müslümanlar; birisi Beni Haşim’den çıkan

sarışın ve hafif sakallı bir genç ile Horasan’dan çıkan, esmer orta boylu ve hafif sakallı Şuayp bin Salih Temimi adlı bir

başka gençle ve O’nun komutası altında birleşerek.. siyah sarıklı ve siyah bayraklar taşıyan dört bin kişilik orduyla; Hz.

Mehdi ile buluşmak üzere, Medine’ye gelirler ve Temimi, Hz. Mehdi’nin bayraktarı olur ki; böylece artık Hz. Mehdi

zuhûr etmiş ve kutsal görevine başlama vakti tescillenmiş olur. Bu siyah bayraklıların çıkışından tam yetmiş iki ay sonra

Hz. Mehdi’nin, saltanatı (tam otoritesi) başlar.

21) Hz. Ali, (r.a.) zaman Besmele'nin harflerinin sonuna geldiğinde Mehdi'nin çıkacağını söyler. (Ramuz, 2:676) Açıklaması

aşağıdaki sarı zeminli B maddesindedir. (çözülmüş şifresi aşağıdadır.)

22 Yine, birçok hadis-i şerife ve Sebe suresi 51. Ayete de konu olan ve Cabrail (a.s.) tarafından vurulan bir ayak darbesiyle

“Beyda’da tamamı yere batırılan ordu” olayı; artık Hz. Mehdi’nin, kesinlikle zuhûr ettiğini belirtir. Hadis-i şeriflerde; Hz.

Mehdi’nin zuhûrunun zamanını bildiren daha bir çok alâmet vardır, diğer bir çok bölümde olduğu gibi, yer darlığı

dolayısıyla tamamını yazamadık, özür dileriz…

Not; bu satırların yazıldığı gün, (5-Şubat- 2011 tarihi) itibariyle; bu mevcut işaret ve alâmetlere göre, bu olaylar silsilesi henüz başlamamış ve Hz. Mehdi’de, henüz zuhûr etmemiştir. Ancak, İran’ın ve Suriyenin işgali başlamak üzeredir ve İran’ın işgali ve arkasından Süfyani’nin ortaya çıkması ile de, “Kıyamet’in büyük alâmetlerinin gongu çalacak ve Kıyamet’in büyük olayları, birbirlerinin peşi-peşine ve iç-içe başlayacaktır…” Dolayısiyle de, gelmiş geçmiş ve halen yaşayan mevcut mehdilerin-isaların hepsi yalancı, hilekâr ve sahtekâr oldukları da, böylece otomatikman tescillenmiş olacaktır.

B) Rakam (yıl)lara göre, Hz. Mehdi’nin zuhuru: (çıkışı) İmam Muhammed Bakır (a.s)ye, Hz. Mehdi’nin zuhûr edeceği zaman sorulduğunda şöyle cevap veriyor. “ … Biz ehli beyt (olarak) vakit belirtmeyiz.” (çünkü) Resulullah buyurdu ki, Vakit tayin edenler YALANCI’dır.” BU yalancıdır kelimesine özellikle dikkatinizi çekerek, bizim de yalancı duruma düşmememiz için şunu belirtmek isterim ki; aşağıda bütün vakit belirtmeler, sadece daha önce zikredilen ve zamanları belli olmuş olaylardan hareketle, bu belirtilen olaylardan Hz. Mehdi’nin çıkışının vaktini en az hata ile bulmaya veya yapacağımız yorumun isabet ihtimalini artırmaya çalışmaktır.. Yoksa (haşa) yılını, tam tesbit gibi bir iddaamız yoktur ve de olamaz. Çünkü, geleceği yalnızca Allah (C.C.) ve O2nun bildirdikleri, birdirdiği kadarını bilir. (Allahüalem)

Yine, İmam Muhammed Bakır (a.s.)ın cevabı ile devam edecek olursak: “… zuhûrdan önce beş alamet vardır. Birincisi Ramazan ayındaki nida (lar)dır.” Bu ses, “Nida insanlara hitap eden bir ses olup, sadece ve ilk defa olarak Ramazan ayında meydana gelecek olup, bu Ramazan ayı da Allah’ın ayı olduğundan dolayı; o ayda gelecek olan nida da (ses de) Cebrail aleyhisselam’ın bu halka olan nidası (hitabı) dır. Bu hitapla Cebrail; (a.s.) O, gökten kaim aleyhisselam’ın (Hz. Mehdi’nin) ismini nida edecek, (söyleyecek) Doğu’da ve Batı’da olanlar (yani bütün dünya) onu duyacaklar. (bu sesin etkisinden dolayı) Uyuyan herkes uyanacak, ayakta olan herkes oturacak. Oturan herkes de sesin dehşetinden dolayı, iki ayağı üstünde doğrulacak. Bu sesi muteber bilip ona icabet edenlere Allah merhametini ihsan etsin. Bu birinci ses, ruh-ul emin Cebrail’in sesidir.

Sonra buyurdu ki: Bu nida, Ramazan ayının yirmi üçünün gecesi Cuma günü vuku bulacaktır. Bunda asla tereddüt etmeyin. Onu duyun ve ona itaat edin. O günün sonunda ise, mel’un İblis’in sesi olacaktır. (İblis) Nida edecek ki, “filanca mazlûm olarak öldürüldü” . Böylece halkı şüpheye ve fitneye itecek. O gün bir çokları tereddüt ve hayrete düşecek, ateşte yanmayı hakedecektir. Ramazan ayında ilk sesi işittiğinizde onda tereddüt etmeyin. O Cebrail’in sesidir. Belirtisi de şudur ki o Kaim (Hz.Mehdi) aleyhisselam’ın ve babasının adını nida edecektir. Öyle ki genç kız zifaftan dışarı çıkacak ve babası ile kardeşini Hz. Mehdi’ye yardım etmeleri için teşvik edecektir.Ve (sözünün devamında) şöyle buyurdu: Kaim (Hz.Mehdi) aleyhisselam’ın zuhûrundan önce bu iki ses mutlaka gerçekleşecek; Gökten gelen ses Cebrail’in sesidir. (Bu emrin sahibinin ve babasının adını söyleyecek.) İkinci ses ise yerden gelecek ve o, lânetli İblis’in sesidir. Filancanın adını getirecek ve o mazlumca öldürüldü diyecek. Bununla fitne çıkarmak isteyecek. Birinci sese uyun ve sakın ikinci sese aldanmayın.(Gaybet-i Numani)

1) Büyük İslâm alimi, “SUYUTİ”den iki hadis: 1) Bu ümmetin icabet ömrünün, hicri takvim ile 1500 yılı geçmeyeceğini belirtmesi dolayısıyla çıkış zamanının her geçen gün biraz daha fazla yaklaşması. 2) Hadis; ”ümmetimin ömrü; bin yıldan az, bin beş yüz fazla yıldan fazla değildir”

2) İmam Suyuti‘den ikinci bir hadis-i şerif: “ … O, (Mehdi) otuz ile kırk (yaş) arasında olduğu halde gönderilecektir...” Yani otuz yaşından önce zuhûr etmeyeceği gibi, kırk yaşını da geçmeyecektir. Hz. Mehdi’nin kaç yaşında ortaya çıkacağını böylece hadis-i şerifle tesbit ettikten sonra; bu çıkış zamanındaki olaylara göz atmaya devam edersek şunları görürüz:



3) Bediüzzaman Hz.leri; bu ümmetin galibane mücadelesinin, hicri 1500 ile 1506 yılları arasında biteceğini ve bundan sonra gittikçe zayıflamaya başlayıp.. sonunda, Kıyamet kapacağını; genel ifadeler ile belirtirken, daha özel bir tarihi de, bu günkü Şam şehrinde ve Emevi camisinde, Hicri 1327 ve Miladi 1911 yılında, 35 yaşlarında iken on bin kişiye hitap ettiği hutbesinde; Hz. Mehdi’nin yaklaşık 100 sene sonra geleceğini müjdeler…(Not: Bu hutbenin verilişinin 100 yılı, 2011 tarihinda kutlanmıştır.) Hatta, bir başka zaman, başka bir konuşmasında; “hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek “O ZAT” dediği, Hz. Mehdi’nin geliş zamanını; yaklaşık olarak, Hicri takvime göre ve (asır itibariyle) şöyle hesaplanabilir. (1327+100= 1427) Bu satırlar yazılırken, şimdi Hicri 1432 yılında olduğumuza göre; Hicri takvime göre, bu çıkış zamanı; birkaç yıl geçmiştir ve buradan da anlaşılan, her an çıkabilecek demektir. Miladi takvime göre ise, bu tarih yaklaşık olarak şöyle hesaplanabilir. 1911+100=2011. Ayrıca; yine Kastamonu Lahikası’nda da özetle şunları kaydeder: “Oruçlu olarak, kalben ihbarat-i gaybide bana bildirildi ki; İslâm Alemi’nin durumuna baktım 2018’den sonra, büyüyen ve genişleyen bir İslâm Alemi gördüm.” (Kaynak:Hakan Yılmaz Çebi.com Fox tv. Videosu 13. Dakikası)

Yukarıda, 6. Maddedeki; Hz. Mehdi’nin doğum yılı bölümünde; “ortaya çıkışının, son yılı olarak; 2019 yılından önce, ve 2009 ile 2018 yılları arasındaki 9 yılın içinde olduğunu; “ÜMMETİMİM ÖMRÜ; BİN YILDAN AZ, BİN BEŞYÜZ YILDAN FAZLA DEĞİLDİR.” hadis-i şerifini ve Suyuti’nin; “bu ümmetin ömrünün bin beş yüz yılı geçmeyeceği” diye bildirdiği bilgiyi (hadisi) temel esas alarak iddaa etmiştik. Ancak; bu hadis-i şeriflerin Türkçe’ye tercümesinde bir hata varsa veya mecaz anlamda söylenmiş ise; bu takdirde kurduğumuz teorimizin, hiç ama hiç bir değeri kalmaz. Eğer şayet; tercüme hatası yok ve mecazi bir ifade de değilse, o zaman teorimiz doğrudur ve burada, esas sorulması gereken soru, 2019 yılından önceki 9 yıl içinde, fakat; bu 9 yılın içindeki, “kaçıncı yılında?” ortaya çıkacağı sorusudur. Yine hadislerin aydınlatıcı ve dosdoğru yolunda ilerleyerek.. biraz daha, “kesin bir sonuca” tahmine (zan veya teoriye) ulaşmaya çalışalım. (eğer, şayet hata edersek, Allah’ım; bizi, af ve mağfiret etsin.Amin) Tahmin dememin sebebi, Hz. Mehdi zuhûr etmedikçe, kesin bir tarih belli olmaz. Çünkü; en çok da Rasulullah (s.a.v.) de dahil hiç kimse, kesin bir tarih ortaya koymamışlardır. Ancak, yukarıda da belirttiğimiz gibi; doğum tarihini bildiren hadis-i şerife göre; “Kâbe’de, kan akıtılması sırasında” sırasında olduğundan, (Kâbe baskınının ve kan akıtmanın da, miladi takvime göre, 20 Kasım 1979 ve Hicri takvime göre ise: 1-Muharrem 1400 de gerçekleştiğinden ve yine başka bir hadise göre de; “ÜMMETİMİN ARASINDA MEHDİ ÇIKACAK, BEŞ, YEDİ VEYA DOKUZ YIL YAŞAYACAKTIR..” dediğine göre ve bir üçüncü hadise göre de, Hz. Mehdi, “otuz ile kırk yaşları arasında çıkacak. (ihtimal ki 39 yaşında. Çünkü bir hadis-i şerifin devamı şöyledir. “Hicaz’dan gelip Şam’dan minbere oturduğunda (40) yaşında olacaktır.” Mekke’den çıkarak ve savaşarak Şam (yani İstanbul)a gelene kadar bir yıl geçmesi normal olarak düşünmek de gerek.Şimdi biz, Hz. Mehdi’nin ortama yaşını; 40’dan az olduğuna göre, 39 yaşında olarak alalım; (belki de daha azdır) ve (5 -7 - 9) diye, üç ihtimalli tarih verildiğinden ve 5, 7 veya 9 yıl kalacağına göre, VEFAT YILI’nı da hesaplarsak; şöyle üç türlü tarih buluruz.

Doğumu=1979, yaşı=39, kalış süresi=5 yıla göre:

1)1400+39+5= 1444 Hicri yılı ile; 1979+39+5=2023 Miladi tarihlerini buluruz. Eğer, “Resulullah (s.a.v.) buyurdu: Zulümle dolu olan dünyayı adaletle dolduracak ve yedi yıl malik olacaktır.” hadisine göre hesaplanırsa ve 7 Dünya’da yılkalırsa; Hicri 1446 ve miladi 2025 tarihlerini ve 9 yıl kalırsa; Hicri1448 ve Miladi 2027 tarihlerini buluruz. Bu; 1444, 1446 ve1448 yılları Hz. Mehdi’nin çıkış yılları olarak ortaya çıkar. Biz hesabımızı, Hz. Mehdi için verilen sınırlar içindeki, en son sınırı olan (39) yaşında ortaya çıkacağına göre yaptık. Eğer; ilk sınır 31 yaşına göre ve ayni yöntem ve tarihler ile yapsaydık, bu tarihler 8 yıl daha öne geleceklerdi ve şu aşağıdaki sonuçları elde ederdik.

2)1400+31= 1431 Hicri yılını ve 1979+(31-1=)30=2009 yılını bulurduk. 2009 yılı da bu yazının yazıldığı, bu gün (28 Eylül

2010 olduğuna göre) ve bu tarihi de, bir yıl geçtiğimize göre; Hz. Mehdi en erken; 31 değil, 32 ile 39 yaşları arasındaki bir zamanda ortaya çıkacaktır. Benim kişisel kanaatime göre (ki; sadece, bir tahminden ibarettir) namaz sonunda çekilen tesbihat sayısı ve vücuttaki omurga sayısı.. olan, 33 kutsal sayısı, Hz. Mehdi’nin de çıkışının yaşını belirlemesi “kutsal sayı kanunlarına göre daha yakın bir ihtimal olarak görünüyor. Eğer, bu tarihte çıkacak olur ise; 1979+33=2012 yılı içinde veya; 2013, 2014, 2015, 2016, 2017 veya 2018 yılarına kadar geçen süre içinde, Hz. Mehdi zuhûr edecek. (inşallah)

3)En’am suresi; 149. ayetinde geçen; “.. en üstün ve apaçık delil, Allah’tandır.” ayetinin ebcet değeri de, 2012 sayısını (yılını)

verir. Allahualem. (bu 3. madde, Harun Yahya tv’den alınmıştır.) Fakat daha aşağıdaki başka delillerde, 2015 yılını gösterir.

Çok önemli notlar:



  1. Yukarıda 2. maddedeki (31-1=)30 işlemi, Miladi takvim, Hicri takvime göre; her 33 yılda bir yıl fazlalık yaptığı için,

yıl çıkarılması, bir mecburiyet olarak karşımıza çıkar. Hesaplamalar; ay üzerinden değil, yıl üzerinden yapılmıştır. Eğer ay üzerinden yapılır ise; 2012 tarihi belki de (artı veya eksi) bir yıl ileri veya geri de oynayabilir.

  1. Ben, hadislerdeki verileri baz alarak bu yorumu yaptım. Yine de, Hz. Mehdi bizzat zuhûr etmedikçe; yapılan bütün

teoriler, , deliller, öngörüler.. birer ZAN ve TAHMİNDEN ibaret olup, yüz de yüz gerçekleşmedikçe de; birer yalan’dan ileri gidemez. Çünkü; Allah’ın bildirdikleri hariç, gelecek hakkında, bizim biç birimizin “gaybı bilmek” gibi bilgimiz yoktur. Zaten, En’âm suresi 148. ayeti de, bize bu gerçeği hatırlatır. “.. sizin yanınızda, BİZ’e karşı çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak, zan’na uymaktasınız ve siz ancak “zan ve tahmin ( teori ve öngörüler) ile yalan söylersiniz.” Ayrıca, Sebe suresinde belirtildiği gibi de; Allah, her ama her mahlûka, yazdığı bir kader vardır. Bu kader de Allah katında yazılmış, yaşanmış ve bitmiştir. Çünkü, Allah; bizim (yaratılmış bütün mahlûkat) gibi, zaman ile kayıtlı değildir. Zamanı da, Kaderi de.. yazandır, yaratandır. Sonuç itibariyle de, her şeyin en doğrusunu, yalnızca Allah bilir. (Allahualem)

4)Yukarıdaki hesaplamalarım doğru çıkarsa ve ay hesaplamalarında da, yıl hesabını (1 yıl dahi olsa, ileri veya geri bu çıkışı

değiştirmez ise) buradan, “Deccal’in ortaya çıkış yılı” (hadislerdeki verilere göre) Hz. Mehdi’nin çıkışından 1 veya 7 yıl sonra olduğundan; 2012+1=) 2013 veya (2012+7=) 2019 yılı olarak karşımıza çıkar ki; bu tarih, ayni zamanda, bir çok; ayette, hadiste, kêramette ve kêhanette bildirilen.. Güneş’te bir alamet belirmesi, aralıksız olarak bölgesel batmaların yaşandığı depremleri ve yanardağ patlamaları ile bunların atmosfere menfi tesirlerinin sonucu; iklimlerden, yağışlara, kuraklıktan, bitki örtüsüne kadar.. Dünya tarihinde, insanlık tarihinde bir benzeri daha yaşanmamış, çok yönlü menfi tesirleri olacak, çok köklü ve büyük çaplı değişimlerin de tarihi olarak karşımıza çıkar. (Allahualem)

Ayrıca 2018 yılının, İsrail devletinin kuruluşunun; tam 70 yılı olduğunu da, unutmamak gerekir.

5)Hz. Muhammed (s.a.v.) uzun bir hadis-i şerifinde; “Hz. Mehdi’nin çıkış tarihinin, hicri takvime göre; 1420 ile 1430 yılları

arasında olacağını da ” bildirmektedir. Bu yazının yazıldığı tarih, bu yıl itibariyle, hicri 1431’ gösterdiğine göre; bu “ORTAYA ÇIKMA” zamanının, artık iyice yaklaştığını göstermektedir. Fakat, ne yazık ki; İslâm dünyasının bölünmüşlüğü ve birbirlerine karşıt ittifaklarda bulunması dolayısıyla, Türkiye’de dahil olmak üzere bir kısım İslâm ülkeleri, başlangıçta; özetle, ne yazık ki; “siyonist, emperyalist ve deccalist.. güçler” ile müttefik olarak, Hz. Mehdi’ye karşı çıkacağını göstermektedir. (Allahüalem)

6)Hz. Mehdi ve Mehdiyet konusununu, özellikle gündeme getirerek, bu konuda orijinal söylemleri ile başlı başına bir çığır

açan 13. Asrın müceddidi olan Bediüzzaman Hz.lerinin talabelerinden olan ve 1929 doğumlu Seyyit Salih Özcan ile yine 1929 doğumlu diğer bir talebesi Mustafa Sungur’a, özetle şunları söyler; “sizler, (ölmeden evvel) Hz. Mehdi’yi göreceksiniz.” Bu kişilerden her ikisi de, halen bu yazının yazıldığı; (2010 yılı Ekim ayı itibariyle) 81’er yaşındadırlar ve her ikisi de yaşamaktadırlar. Bu mübarek kişilerin, yaşlarının çok ilerlemiş olduğu göz önüne alınınca, bu bilgi ve müjde ile Hz. Mehdi’nin ortaya çıkma vaktinin, rakamsal bir tarih verilmese de, bir genelleme yaparak düşünürsek.. artık iyice yaklaştığı gerçeği, bir defa daha bütün ihtişam ve azametiyle ortaya çıkmaktadır… (bkz. bu canlı röportajı: “Nur Penceresi.com’dan kolaylıkla izleyebilirsiniz)

Cüppeli Ahmet Hoca, bizzat izlediğim TV programında, “.. Mehdi’nin gelmesi, hicri 1425 yılının ilk çeyreği geçtiğinden dolayı, artık bu yüzyılda değil de; bir sonraki yüzyılda gerçekleşeceğini, bütün Türkiye’ye ilan etti. Yani; Bediüzzaman Hz.nin, bu iki mübarek talebesinin; (81+100=) 181 yaşlarına girmeleri gibi, oldukça abuk-sabuk bir iddaa da bulunmuştur. Halbuki, Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis- şerifte ne diyordu?.. “ Benim ümmetimin ömrü, “bin yıldan az ve 1500 yıldan çok değildir.” Bu hadis; “ilimden nasibi olanlar için” bir ölçüdür. (yine de, her şeyin en doğrusunu; yalnızca, Allah (C.C.) bilir.

7)Hz. Ali, (r.a.) “zaman Besmele'nin harflerinin sonuna geldiğinde Mehdi'nin çıkacağını söyler.” (Ramuz, 2:676) Bu şifreli mesajın iki şekilde çözümü var.

I – Bu çözümlerden ilki, Morad Moradi’nin gaybi hadisler bloğunda alınmış bir alıntı olup açıklamasını aynen aktarıyorum:

“رحيم kelimesini ebced hesaplarına göre incelediğimizde 2016 sayının çıkması dikkatlerden kaçmayacaktır.
En Küçük Ebced Hesabı (Cümle-i Asğâr)....................... ...30

(Asıl ebced) Küçük Ebced Hesabı (Cümle-i Sağir).............258
Büyük Ebced Hesabı (Cümle-i Kebîr)............................. ...311
En Büyük Ebced Hesabı (Cümle-i Ekber)..........................2016
Hz.Ali (r.a.) Besmelenin harflerini sayın ve sonunda zamanın bitmesini ve Mehdinin çıkmasını bekleyin. Ona uyarak selâmeti bulun. Hz. Ali, "zamanın sonunda zamanın bitmesini" derken 2016 yılının belirtmiştir. Sonuç olarak, Hz.Mehdi’nin, 2016 2017-2018 veya 2019 yılları arasında çıkışı beklemek gerekir.”

II – İkinci açıklama: Bu açıklama ve şifreyi ben ise şöyle çözdüm. Ben bu cümlede bir değil, tam iki şifre buldum ve kendi



adıma ve de mantığıma göre de, bu şifreleri şöyle çözdüm. (Geleceği ve gerçeği, yalnız Allah (C.C.) bildiğinden dolayı yanılmış olmaktan ve hata etmekten Allah’a sığınırım.)
1   2   3   4   5   6   7


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət