Ana səhifə

Gazeteci Philip Willan: 'Papa'yı vur emrini P2 verdi' 24. 06. 2010 'Papa'yı vur emrini P2 verdi'


Yüklə 1.95 Mb.
səhifə5/17
tarix26.06.2016
ölçüsü1.95 Mb.
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17

Başbakan Tepkili; Askeri Savcılık Genelkurmay'ı Korudu


Başbakan Erdoğan, "AKP ve Gülen'i bitirme planı" haberini araştıracaklarını, gerekirse dava açacaklarını ifade etti. Taraf, yayın yasağına itiraz etti. Askeri savcılık, "belge Genelkurmay Başkanlığının herhangi bir biriminde hazırlanmadı"; Genelkurmay, "bünyemizde barındırmayız" açıklaması yaptı.

İstanbul - BİA Haber Merkezi

15 Haziran 2009/ Pazartesi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Şanlıurfa il kongresinde yaptığı konuşmada, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde "AKP ve Fethullah Gülen'i bitirme planı" yapıldığına dair haberleri araştırdıklarını, gerekirse dava açacaklarını söyledi.

Öte yandan, Anadolu Ajansı (AA), askeri savcılığın, emekli teğmen Serdar Öztürk'te ele geçirildiği söylenen belgenin Genelkurmay içinde hazırlanmadığını açıkladığını aktardı. Bu sabah verilen habere göre savcılık şöyle dedi:

''Yapılan soruşturmada şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin, Genelkurmay Başkanlığının herhangi bir biriminde hazırlanmadığı kanaatine varıldı."


Genelkurmay: Bünyemizde barındırmayız


Sitesinde bir açıklama yapan Genelkurmay ise, "Türk Silahlı Kuvvetleri, hukuk devleti ilkelerine, hukukun üstünlüğüne bağlıdır ve bu konulara ilişkin en ufak bir çekincesi de bulunmamaktadır. Ayrıca, bugüne kadar bağımsız Askeri Yargının uyguladığı hukuki süreçler de ortadadır. TSK, daha önce de ifade edildiği üzere, demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip bulunan personelini bünyesinde barındıramaz" açıklaması yaptı. 

"Milli güvenlik" gerekçesiyle yayın yasağı


Belgeyi yayınlayan Taraf gazetesi, 12 Haziran 2009 tarihli sayısında dile getirdiği iddialarla ilgili askeri mahkemece getirilen yayın yasağına itiraz etti. Gazete avukatı Ergin Cinmen, askeri savcılığın yayın yasağı kararı almaya yetkili olmadığını, yasağın niteliğinin de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen 10. maddesine aykırı olduğunu bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi, 12 Haziran akşamı, "habere konu iddia edilen belgeyle ilgili haberler, milli güvenliği, kamu düzenini ve kamu güvenliğini ilgilendirdiğinden, ayrıca Genelkurmay Harekât Başkanlığı'nca hazırlandığı iddia edilen gizli belgenin sızdırılması ve yayımlanması hususlarında soruşturma yapıldığından..." ifadeleriyle  yayın yasağı kararı çıkarmıştı.


Erdoğan: Seyirci kalamayız


Anayasada açıkça ifade edilenin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti yolu olduğunu belirterek, tek gayelerinin ülkenin dört bir yanına adaleti yaymak olduğunu ileri süren Başbakan, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) üzerinde oyun oynandığını söyledi ve ekledi:

"...AK Parti üzerinde oynanması düşünülen oyunları görüyorsunuz. Şu anda bizler de bunları araştırıyoruz. Gerekirse biz de ilgililerle onlara yönelik olarak davaları açacağız. Bunlardan geri duramayız. Demokratik bir ortamda AK Parti'ye karşı yapılan bu gayri hukuki sürece seyirci kalamayız. Gereken ne ise bunların hepsi yapılacaktır.''


Arınç: Yayın yasağı uygun değil


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da, yayın yasağını uygun bulmadığını belirtmiş, bu konudaki kararın "sivil ya da askeri mahkemelerce verilip verilmeyeceğinin tartışılması" gerektiğini söylemişti. Arınç, basın kuruluşlarının bu olaya sahip çıkmaları gerektiğini ifade etmişti.

Emekli orgeneral: Başbuğ biliyordu


Gazete, bugünkü sayısında da, "Genelkurmay olabilecekken emekliye ayrılan" bir Orgenerale dayanarak Orgeneral İlker Başbuğ'un "AKP ve Gülen karşıtı eylem planını hazırlayan ekip" konusunda uyarıldığını, Başbuğ'dan da Müsaade etmem" yanıtı aldığını yazdı.

Altan: Gazete sahibi üzerine kayıtlı telefon dinleniyor


Taraf gazetesi yayın yönetmeni Ahmet Altan, önceki gün (13 Haziran) yayımlanan yazısında, gazete sahibi Başar Arslan'ın adına kayıtlı ancak ailesinden genç bir kadının kullandığı telefon hattının Genelkurmayca dinlenildiğini savunarak, ", Biz askerin siyasetten çekilmesini isteyen bir gazeteyiz. Bunun bedelini de öderiz. Gerekirse gider yargılanırız. Ama her işin bir raconu var. Aile bu tür işlere karıştırılmaz, ayıptır" demişti.

Altan'a göre, Genelkurmay Askerî Savcılığı, Taraf'a yazı yazarak, Arslan adına kayıtlı bir telefonu kullanan kişi tespit edilmesi ve savcılıkta ifade vermesi isteniyor.

Gazeteye konuşan kaynak, plan hazırlığının Ocak 2009'da başladığını, hazırlayan ekibin bu konuyu Şubat ve Mart aylarında üstlerine rapor ettiklerini iddia ediyor. (EÖ)

Paylaş |



0 Yorum - Yorum Yaz


İktidara alternatif Ergenekon koalisyonu    24.06.2009


İktidara alternatif Ergenekon koalisyonu

'Hükümeti devirmeye yönelik ana hedeften sapmayan ve bu uğurda hukukun çiğnenmesine göz yummaya hazır olan bir koalisyon çıkacak'. Bu hazırlığın peşindekiler kim?


24 Haziran 2009 Çarşamba

Etyen Mahçupyan / Taraf'daki köşe yazısından ilgili kısım

Sahip çıkın!

...

Öte yandan hak ve özgürlük konusunda samimi iseniz, bu ülkedeki vesayet rejiminin bitmesini arzuluyorsanız, hangi kültürel kimliği benimserseniz benimseyin, kader sizi hükümete destek olmak durumunda bırakıyor. Çünkü her şeye rağmen bu parti bir ilke imza atmış durumda. Genelkurmay Harekât Dairesi’nde hazırlandığına dair güçlü kuşkular bulunan ‘eylem planına’ ilişkin olarak savcılığa suç duyurusunda bulundular. Darbe girişiminin ve bu amaçla yapılan fitne ve fesat eylemlerinin mahkûm edilmesi yönünde adım attılar. Muhalefet ise hâlâ kıvranıyor... Apaçık doğrularla, ideolojik kaygıların beslediği çıkarlar arasında salınıp duruyor. AKP’nin bu cesur hamlesinin onu toplum nezdinde çok farklı bir konuma getirmesi ve önümüzdeki dönemi taşıma açısından rakipsiz bırakması şaşırtıcı olmaz. Bunun anlamı muhalefet partilerinin birer siyasi garnitür haline gelmesidir. Muhtemelen bu durum, aynen asker ve yargı kurumları gibi, muhalefet partilerini de daha fazla direnç odağı haline getirecek. AKP’nin karşısına açık sözlü olmayan, sürekli kıvırtan, ama hükümeti devirmeye yönelik ana hedeften sapmayan ve bu uğurda hukukun çiğnenmesine göz yummaya hazır olan bir koalisyon çıkacak. Diğer bir deyişle Ergenekon ‘siyasallaşacak’...

Böyle bir süreçte toplumsal siyasetin AKP’li olup olmama noktasında sıkışmaması gerekiyor. Çünkü mesele Türkiye’de demokratik siyaseti engelleyen direnç odaklarının kırılmasıdır. Mesele yönetimin meşruiyetini zedeleyen imtiyazların kalkması, siyasetin ve bu sayede toplumun özgürleşebilmesidir. AKP’yi fazlasıyla demokratik hamleler yaptığı için beğenmeyenler hep oldu. Bazılarımız ise onu yeterince demokratik davranmadığı için beğenmedik. Bugün bu iki grup arasında bir mücadele var ve hükümet demokratik tarafa ağırlık koyuyor. Bunun kıymetini bilin, çünkü böyle olması gerekmiyordu... Kıymetini bilin ve sürece sahip çıkın.

Paylaş |



0 Yorum - Yorum Yaz


Karakutu'nun dökümanları nerede?    20.06.2009
Karakutu'nun dökümanları nerede?

20 Haziran 2009 Cumartesi

TEM'in karakutusu olarak nitelendirilen Abdülkadir Aygan, konuşması karşılığında kendisini yurtdışına çıkaranlara o soruyu soruyor: Dökümanlarım nerede?

HÜRHABER/ÖZEL- Araştırmacı-yazar Nevzat Çiçek'in Neden Yayınları arasından çıkan "Abdülkadir Aygan Anlatıyor-Gerçek Cellat Kim? Tetiği Çeken mi, Çektiren mi?" başlıklı kitabı yakın geçmişimize ışık tutuyor.

JİTEM'in karakutusu olarak Abdülkadir Aygan'ın PKK'dan JİTEM'e uzanan serüveninin anlatıldığı kitap ilginç gerçekleri ortaya çıkarıyor.

Aygan, JİTEM'le ilgili bildiklerini anlatması karşısında kendisini yurtdışına çıkaranları dökümanlarına el koymakla suçluyor.

İşte Abdülkadir Aygan'la yaptıkları söyleşiyi daha sonra "İtirafçı -Bir Jitemci Anlattı" başlığıyla kitaplaştıran yazarları afişe ediyor:



ELİMDEN ALIP KAYBETTİLER
Uğur Balık'a bu dökümanları yıllardır kendimi riske atarak sakladığımı, yurt dışına gidince bunları kamuoyuna yararlı şekilde deşifre etmek istediğimi söylememe rağmen, onları elimden kaybettiler. Sadece devede kulak sayılabilecek bir kısmını kendi gazete ve kitaplarımda yayımladılar. Bu hareketleriyle Kürt halkına zarar verdiklerini aşikar değil mi? Halbuki yıllar öncesinden biriktirdiğim ve kendimin anlayabileceği şekilde yazdığım önemli notları ben açıklasaydım, daha yararlı olurdu. Kamuoyu ve ilgili çevreler bu bilgilerden azami şekilde yararlanırdı.

kALKAN'A ÇOK AĞIR SUÇLAMA


Aygan'ın eleştiri ve suçlamalarından Musa Anter'in kızı Rahşan Yorozlu ve Hürriyet muhabiri Ersin Kalkan da nasibini alıyor:



Yurt dışında karşıma bir tane dürüst, mesleğinin ahlak kurallarına uygun hareket eden gazeteci çıkmadı. Benimle röportaj etmek için gelen her "gazeteci" karşımdayken kuzu bostuna büründü. Sonra işleri bitince, vicdanlarını bir kenara bırakıp, cüzdanların ı şişirmek için içlerinde gizledikleri çirkin duygularını sayfalarına döktüler. Yüzüme karşı "Heval, Sayın, Abdülkadir Bey" diyen bu leş kargaları, benden kilometrelerce uzağa gittiklerinde "katil, cellat" gibi ne kadar kötü sıfat varsa benim için kullandılar. Söylediklerime bin bir yorum katarak, kitap dahi basıp, para kazananlar oldu.

MUSA ANTER'İN KIZINA SİTEM

Musa Anter'in kızı Rahşan Yorozlu da, Hürriyet Gazetesi'nden "tetikçi gazeteci" Ersin Kalkan'la birlik olup, benim iyi niyetimi suistimal edenlerdir. Karşılaşmamız esnasında sayfıda kusur işlemediğim halde, babasını öldürdüğüme dair bir kelime dahi söylememe rağmen, beni Musa Anter'in katili ilan ettiler.Olayın planlayıcıları belli, olayda kimin ne rol aldığını en ince ayrıntısına kadar açıklamış olmama ve tetikçinin halen nerede, ne yaptığını bilinmesine rağmen; ısrarla "Musa nter'in katili" gösterildim.

Kaynak: hür haber

Paylaş |



0 Yorum - Yorum Yaz


- “TSK"da hiçbir albay, Genelkurmay Başkanı"nın emri olmadan bu belgeyi hazırlayamaz”    19.06.2009

 “TSK"da hiçbir albay, Genelkurmay Başkanı"nın emri olmadan bu belgeyi hazırlayamaz”



19 Haziran 2009

Sivil yargıdan "şimdilik" kaçırılan Albay Çiçek"in “Genelkurmay Başkanı Başbuğ"un çok yakını” olduğunu anlatan emekli komutan, “TSK"da hiçbir albay, Genelkurmay Başkanı"nın emri olmadan bu belgeyi hazırlayamaz” dedi



Taraf"ın Türkiye"nin gündemine taşıdığı “AKP ve Gülen"i Bitirme Planı”nı değerlendiren emekli bir paşa, “TSK"da hiçbir albay hatta general üstlerinden emir almadıkça böyle bir belge hazırlayamaz. Hatta bu belge Genelkurmay Başkanı"nın emri olmadan hazırlanamaz” dedi.
"İrticayla Mücadele Eylem Planı" belgesinin sahte mi gerçek mi olduğu tartışmaları üzerine liberalses.com sitesi, uzun yıllar TSK"da görev yapmış emekli bir komutanla görüştü. Sitede komutanın kimliğiyle ilgili “27 Mayıs 1960 darbesinden başlayarak tüm müdahaleleri şahsen yaşamış. 27 Mayıs ve 12 Mart"ta babası "Paşa" rütbesiyle görev almış. Kendisi ise 12 Eylül 1980 darbesini ve 28 Şubat postmodern darbesini, görevde yaşamış bir isim. Bu yüzden söyledikleri oldukça kayda değer” bilgisi veriliyor.

Çiçek Başbuğ"a çok yakın

Paşa görüşmede “TSK"da hiçbir albay, hatta hiçbir general üstlerinden emir almadıkça böyle bir belge hazırlayamaz. Hatta bu belgeyi hazırlamak için üstlerinizin de emir vermesi yetmez. Genelkurmay karargâhında görev yapıyorsanız, bağlı olduğunuz Genelkurmay II. Başkanı"nın emri bile yetmez bu belgenin hazırlanmasına. Yani bu belge Genelkurmay Başkanı"nın emri olmadan ha-zır-la-na-maz” diyor.
Paşa 1960 darbesi sonrası orduda işleyişin değiştiğini ve belgeyi hazırlayan Deniz Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek"in, İlker Başbuğ"a çok yakın bir isim olduğunu da söylüyor. “27 Mayıs 1960 öncesi kudretli albaylar dönemidir. Bu dönemde ordunun belkemiği albaylardan oluşuyordu. Ancak darbe sonrasında yaşananlardan sonra albaylık rütbesi törpülendi. Özellikle karacılarda emir komuta zinciri o kadar katıdır ki, alt rütbeli bir generali üst rütbesi çok rahatlıkla azarlar. Üstünüze karşı hiçbir şey yapamazsınız. Genelkurmay Karargâhı"nda görev yapan, Başbuğ"a yakınlığı bilinen bir albayın, Genelkurmay Başkanı"ndan habersiz böyle bir belgeyi hazırlaması mümkün değildir.”

“Felaket senaryosu gibi”

“Böyle bir belgenin hazırlanması emrini veren Genelkurmay Başkanı ise, bu felaket senaryosudur” diyen paşa, belgenin varlığının net sözlerle inkâr edilemediğinin gerekçesini ise şu sözlerle açıklıyor: “Yarın bir gün karşılarına çıkar diye korkuyorlar ki bu korkuda haksız değiller. O yüzden belgeyle ilgili tartışmalar, gerçek mi, değil mi eksenine kaydırıldı.”
Paşa, görüşmede belgelerin sızdırılmasıyla ilgili ise şu bilgileri aktarıyor: “Bugün tüm toplumda olduğu gibi TSK içinde de muhafazakâr subay, AKP"yi destekleyen, ona oy veren ya da sempati ile bakan pek çok isim vardır. Belgeler bunlardan çıkmış olabilir. Bir de uzun süredir bu mücadele şekli ve yönteminin yanlışlığı konusunda hemfikir olmuş generaller var. Onlardan da çıkabilir.”

Plan nerede hazırlandı

İrticayla Mücadele Eylem Planı, içeriğiyle birlikte, planın komuta kademesince mi yoksa komuta katı bilgisi dışında mı hazırlandığı tartışmalarını da beraberinde getirdi. 
Bu tartışmayı daha iyi anlayabilmek için karargâhta işleyişin nasıl olduğuna bakmak gerekiyor. Karargâhtaki en üst birim Genelkurmay Başkanlığı. Başkanın altında ise Genelkurmay 2. Başkanı görev yapıyor. 2. Başkan, Genelkurmay Başkanı adına hareket etmekle görevli. Koordinasyon başta olmak üzere, tüm faaliyetleri Genelkurmay Başkanı adına yürütüyor. Kendisinin bilgisi dışında karar alamıyor.

2. Başkanlığa bağlı yedi birim bulunuyor ve bunlara “J Başkanlıkları” deniyor. Bu binada “Eğitim Öğretim, Plan Prensip, Personel Şube Başkanlığı, Harekât Başkanlığı” gibi yedi ayrı birim bulunuyor. Eylem Planı"nı hazırlayan 3. Bilgi Destek Şube Müdürlüğü de Harekât Başkanlığı"na bağlı olarak çalışıyor.

“J Başkanlıkları”nın başında Korgeneral rütbesinde paşalar bulunuyor. Yalnız bu birimlere başkanlık yapmadan önce Korgenerallerin Kolordo Komutanlığı görevinde bulunmaları zorunluluğu var. “J Başkanlıkları”, bu görevin ardından da “Ordu Komutanlığı” görevine atanıyor. 

“J Başkanlığı”na bağlı yedi birimin altındaki şubeler, başkanın emri doğrultusunda faaliyet sürdürüyor. 

“J Başkanlığı”ndaki Korgeneraller ise 2. Başkan olan Orgeneral"e bağlı olarak çalışıyor. 2. Başkan da Genelkurmay Başkanı"na bağlı olarak görevini sürdürüyor ve kendisinin emri olmadan bir faaliyet yürütemiyor.

Paylaş |



0 Yorum - Yorum Yaz


- CEMAAT ZAMAN VE SAMANYOLU’NUN KULAĞINI MI ÇEKTİ?    18.06.2009

 CEMAAT ZAMAN VE SAMANYOLU’NUN KULAĞINI MI ÇEKTİ?
18 Haziran 2009

Cemaatin yayın kuruluşlarının son dönemdeki saldırgan tavrı, Türkan Saylan başta olmak üzere toplumda sayılan isimlerine yönelik yürüttüğü karalama kampanyaları, haber bültenlerinde kullanılan dil, Cumhuriyet mitinglerine gidecek olanlara yönelik olarak yapılan tehditvari yayınlar Cemaat’in en üst kanadından ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan ihtar gitmesine yol açtı.

Odatv.com’un edindiği bilgiye göre, Uluslararası Türkçe Olimpiyatları’nın hazırlık döneminde Zaman ve Samanyolu yöneticileri ile bir araya gelen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı yönetimi “Yayınlarınıza dikkat edin. Bizim faaliyetlerimize bile zarar vermeye başladınız. Bu kadar önemsediğimiz bir projeyi tehlikeye atamayız. Kamuoyu bize şüpheyle bakar oldu” dedi.

Aynı şekilde Zaman ve Samanyolu’nun AKP ve Başbakan’a şirin görünmek için Azerbaycan yönetimini hedef alan yayınları da Cemaatin içinde tartışma konusu oldu. Cemaatin içinden bir grup sadece İlham Aliyev’i ikna etmek ve eğitim çalışmalarını anlatmak için Bakü’ye gidiyor.

Belge yayınlarında ölçü kaçtı mı?

Fethullah Gülen’in belge tartışmasının ilk gününde yaptığı açıklamanın aksine Zaman ve Samanyolu’nun Taraf’ın çizgisinde yayın yapması, Org. Başbuğ’un ABD gezisi ile başlayan yakınlaşma ortamını bir anda soğuttu. Cemaatin üst düzey isimlerinin Ekrem Dumanlı’ya belge yayınları ile ilgili uyarı yaptığı iddia ediliyor. Özellikle 15 Haziran Pazartesi günü Dumanlı’nın yazdığı başyazının ipleri iyice gerdiği konuşuluyor.

kaynak:Odatv.com

Paylaş |



0 Yorum - Yorum Yaz


- Ergenekon sanığı Eruygur'un kurtarılması için bulunan formül tanıdık...    01.06.2009

Ergenekon sanığı Eruygur'un kurtarılması için bulunan formül tanıdık...

2009-06-01

 

    Beyin kanaması geçiren emekli Orgeneral Eruygur'un hafızasını kaybettiği iddiası, doktorların teşhisiyle çelişiyor. Uzmanlar, Eruygur'un beynindeki kanamanın hafıza kaybına neden olmayacağını söylerken, avukatı 'hiçbir şeyi hatırlamıyor' dedi. Çelişki, 'Eruygur'un hafızası GATA'da ilaçlarla silindi mi?' sorusunu gündeme getirdi.



Kandıra Cezaevi'nde düşerek beyin kanaması geçiren Ergenekon davasınının '1 numara'lı sanığı emekli Orgeneral Şener Eruygur'daki hafıza kaybı şüphelere neden oldu. Eruygur'a, Kocaeli Üniversitesi Hastanesi'nde konan 'kafatası ve beyin zarı arasında kanama' teşhisi hafıza kaybına neden olmuyor. Ancak Eruygur'un avukatı müvekkilindeki hafıza kaybının ciddi boyutta devam ettiğini söyledi. Bu durumda iki ihtimal ortaya çıkıyor:

1- Eruygur'un hafızası sonradan sevkedildiği GATA'da ilaçlarla silindi.

2- Eruygur 'hafızamı kaybettim' savunmasıyla ceza almaktan kurtulacak.

AVUKAT: HAFIZA KAYBI SÜRÜYOR

Kandıra Cezaevi'nde düşerek beyin kanaması geçeren Jandarma eski Genel Komutanı Şener Eruygur'a kaldırıldığı Kocaeli Üniversitesi Hastanesi'nde 'subdural hematom' (kafatası ve beyin zarı arasında kanama) teşhisi kondu. Daha GATA'ya sevkedilen Eruygur'un kısmi felce ek olarak hafızasını da kaybettiği açıklandı. Felç olduğu açıklanan Eruygur, GATA'da taburcu olduktan sonra bir kafede eşiyle otururken görüntülendi. Yeni Şafak'ın sorularını cevaplayan Eruygur'un avukatı Filiz Esen, müvekkilinin hafıza kaybında bir iyileşme olmadığını, sorunun çok ciddi bir şekilde devam ettiğini söyledi.



TEŞHİSLE, HAFIZA KAYBI ÇELİŞKİLİ

Ancak Eruygur'un beyindeki kanamanın hafıza kaybına neden olamayacağı ortaya çıktı. Bir kişinin geçirdiği kazanın beynine yaptığı hasarın MR ve tomografide belli olduğunu, böyle durumlarda hafıza kaybı yapabilecek travmalarla yapmayacakların bilimsel olarak belirlendiğini kaydeden Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Subdural hematom adı verilen kafatasıyla beyin zarı arasında oluşan kanama normalde hafıza kaybı yapmaz. Bir koğuş ortamında düşerek oluşan kafa travması sonucu kişinin hafızasını ilgilendiren alanda bozukluk oluşmaz' dedi. Teşhis ile 'hafıza kaybı' iddiasının çelişmesi ise Eruygur'un GATA'daki tedavi süreciyle ilgili şüphelere neden oldu.



BEYNİ İLAÇLA GATA'DA MI SİLİNDİ?

Ergenekon davasının 1 numaralı sanığı Eruygur'un GATA'da ilaçlarla hafızasının silindiği de ileri sürüldü. Manyetik dalgalar ve ilaçlarla hafıza kaybının yapay olarak sağlanabileceğini belirten Prof. Tarhan, “Bir kimseye anestezi altında üst üste günlerce beynine elektriksel uyarılar verirseniz o kimsede beyninde uzun süre bellek karışıklığı ortaya çıkar. Bugünkü teknoloji ile bu mümkün. Belli ilaçlarla da geçici olarak hafıza silinebiliyor' dedi. Tarhan, kalıcı hafıza kaybının ise narkoz altında, beyinde elektriksel uyarılarla noktasal kanamalar yaptırılarak sağlanabileceğini belirtti.



Teşhis 'kalıcı unutkanlık' iddiasını çürütüyor

Şener Eruygur'un sağlık durumu ile ilgili raporlar ikinci iddianamenin eklerinde yer alıyor. Raporlara göre, Kandıra Cezaevi'nde düşerek beyin kanaması geçiren Şener Eruygur'a kaldırıldığı Kocaeli Üniversitesi Araştırma Hastanesi'nde subdural hematom (kafatası ile beyin zarı arasında oluşan kanama) teşhisi kondu.

'subdural hematom'un hafıza kaybına yol açmayacağını belirten uzmanlar, 'Ancak birlikte oluşan Subaraknoid Kanama (beyin zarları arasında kanama) ve Kontüzyon'un durumu ağırlaştırarak geçici hafıza kaybı oluşturabileceğni' belirtiyor. Uzmanlara göre bu durumda bile kalıcı hafıza kaybı oluşmuyor.

Şahin raporla kurtuldu

Eruygur'un durumu, Ergenekon'da tutuklanan Emniyet Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili İbrahim Şahin'in, Susurluk davasında aldığı cezanın hafıza kaybı raporuyla affedilmesini hatırlattı. Susurluk davasında 'her şeyi anlatacağım' dedikten sonra trafik kazası geçiren Şahin, hafızasını kaybettiğini iddia etti. 6 yıl hapis cezasına çarptırılan Şahin, geçirdiği trafik kazasının üzerinden tam 2 yıl sonra 2002'de Adli Tıp'tan 'hafıza sorunu yaşadığı' şeklinde rapor aldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Sezer de raporu dikkate alarak Şahin'in cezasını affetti.



Ceza almaktan kurtulur

İkinci Ergenekon iddianemesinde hakkında ömür boyu hapis talep edilen Eruygur'un mahkemede 'hafıza kaybı'nı ıspatlaması halinde ceza almaktan kurtulabileceği belirtiliyor.

Kaynak: Hüseyin Likoğlu/Yeni Şafak

Paylaş |



0 Yorum -


Gazi olaylarında şok isim!    24.05.2009

1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət