Ana səhifə

Mühendis kelimesi çok eskilere dayanan teknik bir kavramı ifade ederdi. Hendese (geometri) tahsil eden kişi demektir


Yüklə 4.97 Mb.
səhifə11/25
tarix26.06.2016
ölçüsü4.97 Mb.
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   25

3.4 ENDİREKT MALİYET UNSURLARI
Bir işletmede genelde beyaz yakalı olarak isimlendirilen personelin iş gücü maliyeti ofislerde kullanılan elektrik, su ,personel ücret,yolluk,yevmiye,iaşe,ibate,ptt, giderleri,finansman giderleri, amortisman, endirekt maliyet unsurları adını alırlar.Basite indirgendiğinde, üretim kapasitesine bağlı olmadan kullanılan fiziki girdiler, faiz ve kiralar endirekt maliyet unsurudur. Endirekt maliyet unsurlarının bazıları kullanılan kapasiteler ile az çok değişirler, bu değişim, kapasite kullanım oranı ile doğrudan orantılı değildir. Mesela Finansman girdileri, kullanılan kapasite çok büyüdüğünde artar, ama bu artış üretim kapasite artışından daha azdır. Bazı işletmelerde finansman giderleri çok azdır. Sabit yatırım için kullanılan kredilerin faizi, işletmenin kapasite kullanımına bağlı değildir. Kredi kullanılıyorsa, çek senet tahsilatı, havale masrafları, ithalat yapılıyorsa, akreditif masrafları, finansman giderleri adı altında toplanabilirler. Bazı üretim kollarında finansman masrafları yüksektir. Yatırım için alınan borçlar, vadeli satışlarda müşteriye bağlı alacakların karşılığında yapılmış borçlar, alınmış kredilerin faizleri ,yine finansman giderleri adı altında toplanmaktadırlar.
Yatırım sürecinde genelde alınan yabancı kaynaklar(krediler) orta ve uzun vadelidirler, öyle olmalıdırlar. Bir yıla kadar vadeli olan kredilere kısa vadeli, beş yıla kadar olan krediler orta vadeli, daha uzun vadeli olan kredilere uzun vadeli krediler adı verilir. Genelde kısa vadeli krediler, işletme sermayesi olarak kullanılır. Bu sermaye belirli bir süre için işletmenin ve üretiminin ihtiyacı olan girdilerin temini için kullanılırlar. Orta vadeli krediler işletmenin zaman zaman gerçekleştirdiği yenileme yatırımlarını finanse etmek için kullanılırlar. Uzun vadeli krediler de yatırım kredileridir. Genelde makine ve ekipman alımlarında kullanılırlar. Vadeleri farklı olan kredilerin faizleri de farklıdır. Yatırım malları ithal ise, bu tür krediler alınmalıdır. İstikrarlı ekonomilerde döviz kredileri ve iç para ile alınan kredilerin riskleri aynıdır. Bu tür kredilerin riskleri varsa, risk ,bu tür riskleri bir getiri karşısında taşımak isteyenlere devredilir. Sigorta, hedging veya opsiyon satın alımı ile kur ve faizlerde doğabilecek riskler, başka işletmelere aktarılır.
İşletmeye yatırım kredileri yabancı bankalardan temin edilebileceği gibi, firma kredileri (suppliers credit) de olabilir. Makine üreticisi Firma, makinelerine, vadeli fiyat vererek bir finansman kaynağı şeklinde davranabilir. Bazı firmalar yaptıkları satışları kendi Eximbank (ihracat-ithalatı finanse eden bankalar) larına veya sigorta şirketlerine devrederek paralarını peşin alırlar, bu takdirde Eximbank maliyetlerinin tamamını veya bir kısmını yüklenme durumunda olurlar. Ayrıca factoring şirketleri vasıtasıyla da yaptıkları satışların bedelinin bir kısmını vadesinden önce alma fırsatı bulurlar.Bu gibi işlemler için yapılan harcamalar da endirekt maliyet unsuru olarak sınıflandırılır.
İşletmenin borçları genelde kullanılan üretim kapasitesinden bağımsızdır. Bu maliyet unsuru, sabit giderlerin bir parçasıdır. İşte üretim kapasitesine bağlı olmadan, onunla orantılı olmayan giderlere endirekt maliyet unsurları denilmektedir.
3.5 FAALİYET GİDERLERİ
Her işletmede, her gün faaliyeti içinde olsun olmasın giderleri olur. Kendi esas faaliyeti içinde oluşan maliyete sınai maliyet denilir. İşletmenin esas faaliyeti dışında ki giderlerin faaliyet içi giderlere eklenmesi ile de toplam maliyet bulunur.Esas faaliyet giderleri o işletmenin üretim teknolojisi ile ilgili olup, yönetim sürekli olarak daha düşük maliyette üretim yapmak için araştırma yapar, gerektiğinde küçük yatırımlarla inovasyon içinde olmalıdır.Esas faaliyet dışı giderler de yönetim biçimi ile firmanın finans yapısı ile ilgili olup, yönetim, bu giderleri küçültme gayreti içinde olur.
3.5.1. Esas Faaliyet Giderleri
İşletmelerin kendi esas üretim faaliyeti içine giren fiziki girdiler, işgücü, reklam, enerji giderleri (direkt ve endirekt giderler) toplamı faaliyet giderlerini oluşturur. Bu değere sınai maliyet denilir. Şirketin ödediği kira,yatırım kredi faizi,sigorta, mamul mal nakliye giderleri esas faaliyet gideri olarak sınıflandırılamaz. Sınai maliyet, rakip firmaların maliyeti ile yapılan mukayesede çok önemlidir. Bunun yüksek olması halinde rekabet gücü çok azalır. Rekabet ancak esas faaliyet giderlerin küçük olması ile sağlanabilir. Üretim maliyetinin düşürülebilmesi, genelde verimliliğin artırılması ve proses değişikliği ile daha düşük maliyete ulaşmak mümkündür.
3.5.2. Esas Faaliyet Dışı Giderler
Her işletmenin faaliyet giderleri olduğu gibi faaliyet dışı giderleri de olur. Önemli faaliyet dışı giderler, faiz, kira, sigorta, nakliye giderleri gibi.Bu giderler işletmenin faaliyetleri ile doğrudan ilgili değildir. Bilhassa yatırım finansmanı için alınan kredi faizleri, esas faaliyet dışı giderler olup, bu ortakların tercihi ile değişebilecek bir gider kalemidir. Ülkemizde kredi faizleri doğrudan maliyete girdiği için, şirketler mümkün olduğu oranda borçlanmak isterler. Yatırımlarda mümkün olan yüksek oranda kredi ve asgari oranda özkaynak kullanırlar. Bazı ülkelerde, kredi faizleri maliyet unsuru değildir. Böyle ülkelerde yatırımlarda daha büyük oranda özkaynak kullanılır.
Daha öncede ifade edildiği gibi bazı firmaların yatırım finansmanı ve işletme kredi faizleri önemli bir boyutta olduğundan, EBITDA (Earnings Before Interest, Tax, Depriciation and Amortisation ) önem kazanmaktadır. Bir başka deyişle esas faaliyet dışı giderlerin büyük olması sonucu işletme karlı bir sanayi olmasına rağmen karlı bir bilançosu olmaz vergi vermez kar payı dağıtamaz. Bir işletmenin EBİTDA sı negatif ise işletme mutlak zararda olup, işletme, kaynak tüketen bir kurum halinde görülmek durumundadır.
3.6. İŞLETMENİN KARLILIĞI
Bir işletmenin satış gelirlerinin üretim için gerekli olan harcamaların birbirine eşit olduğu noktaya başabaş noktası denilmektedir. Bu noktadaki üretim kapasitesi başa baş kapasitesi adıyla bilinir. Genelde tam kapasitenin yüzdesi olarak verilir. Bütün işletmeler bu başa baş kapasite üzerinde üretim yapmağa odaklanırlar. Bu kapasitenin altında üretim yapmak zarar etmek demektir. İşletmede kullanılan sermaye için de bir amortisman düşünüldüğünde ikinci bir başa baş noktası (kapasitesi) elde edilir. Grafikte bu nokta B’ ile gösterilmiştir. Bu kapasite üzerinde bir üretim karlı bir üretim anlamını taşır. Grafik 1 başabaş noktalarını göstermektedir. Bu grafikte OA mesafesi işletmenin sabit giderlerini göstermektedir. O ise sabit giderlere sermaye için düşünülen amortisman da eklenerek elde edilen ordinattır.
3.6.1 Satış Gelirleri
Satış gelirlerinin tespitinde brüt satışlardan, zaruri olarak ödenen bayi komisyonu, büyük satım primlerinin düşülmesi gerekir. Bu birçok ürün için lineer bir doğru ile gösterilebilir. Bu doğrunun kapasite ekseni ile yaptığı

açısının tanjantı, birim kapasiteye isabet eden mamulün satımı ile ele geçen net geliri göstermektedir. Bu eğim marjinal satış fiyatıdır

Şekil-1 Başabaş Noktası


Tabiatıyla bu lineer doğru yüksek kapasitelerde aşağı bir eğriliğe sahip olur. Piyasaya verilen mal arttıkça fiyatlar gerileyebilir. Eğrinin ikinci türevi negatiftir. Zaten işletmenin gelir-gider durumu için kurulan senaryolarda muhtemel satış fiyatlarının altında rakamlar alınır. Böylelikle kötü senaryolarda işletmenin gelirleri hesap edilir. Belirli bir tarihte fiyatların düşmesi, gelirlerin gerilemesine yansıyacak o da gelirlerin lineer olma özelliğini kaybedecektir.
3.6.2. Satılan Malların Giderleri (maliyeti)
Satış giderlerinin bir kısmı doğrudan doğruya üretim miktarı ile ilişkili olup bunlara direkt üretim giderleri diyorduk. Fiziki girdilerle üretime doğrudan giren işçilik maliyetleri gibi. Üretilen ürün başına birim maliyet ifade edilebildiği gibi kullanılan kapasiteye göre de doğrudan (direkt) maliyet rakamları ifade edilebilir. Üretim miktarı ile ilgili olmayan bazı maliyet unsurları vardır. Bunlar ofis giderleri, yönetim giderleri, sigorta giderleri, amortisman, taşıt vergileri, yatırım kredi faizleri, bu tür giderlerdir. Üretim olsun veya olmasın bu giderler yapılacaktır. Bazı giderler ise üretim kapasitesine doğrudan doğruya bağlı değildir. Yani bu giderler üretim kapasitesine bağlı olarak, lineer olmayan aşağıya doğru konkav olan bir eğri şeklinde ortaya çıkar. Bu eğrinin ikinci türevi sıfırdan küçüktür. İşletmede üretim olsun veya olmasın yapılan giderlere sabit giderler adı verilerek, grafikte OA ordinatı ile gösterilir. Giderler eğrisinin kapasite ekseni ile yaptığı açı beta , mutlaka alfa açısından küçük olmalıdır. Aksi halde işletme bütünüyle zararda olur. Burada, alfa birim satış gelirini, beta birim sınai maliyeti ifade eder.
3.6.3 Amortisman
Ekonomik değerleri olan varlıkların zaman içinde aşınması değer kaybetmesi kaçınılmazdır. Bu varlıkların değer kayıp süreleri farklıdır. Varlığın ekonomik olarak kullanılabilme süresine ekonomik ömür denilmektedir.Bir binanın ekonomik ömrü 40 yıl, ama bir bilgisayarın ise azami beş yıldır.İşte varlıkların işletmeye tekrar konulabilmesi için vergi matrahından önce amortisman adı altında bir değer düşülür. Bir başka deyimle amortisman bir maliyet unsuru gibi düşünülerek vergiye tabi değildir Amortisman her varlığın değerinin ekonomik ömrüne bölünmesi ile tespit edilir.Varlıkların hangi amortisman oranlarına tabi oldukları Maliye Bakanlığı tarafından cetveller halinde ilan edilirler.Basit amortisman uygulaması, amortisman cetvellerinde belirtildiği oranlarda uygulanır. Azalan Bakiyeler metodunda, varlığın her yıl ki değeri üzerine amortisman oranının uygulanmasıdır. Bu metod başlangıçta amortismanın yüksek ayrılmasına yol açar. Bu metodu, hemen büyükçe kar eden kuruluşlar tercih ederek işletmeye kaynak sağlarlar. Ayrıca işletmelerin fazla kar ettiklerini düşündüklerinde Hızlandırılmış Amortisman uygulaması yapabilirler. Hızlandırılmış amortisman oranları bakanlıkça ilan edilmiş basit amortisman oranlarının iki katıdır. Amortisman ayırma vergi matrahını küçültme demektir. Amortismana tabi olan bir kıymeti, doğrudan masrafa yazma, kurumlar vergisinin az ödenmesine yol açar, bu da mevzuatımıza göre vergi kaçakçılığı suçu oluşturur. Böyle bir suç ta, vergi aslı, üç kat cezası, ve bu suçun işlendiği tarihten itibaren işlemiş faizi hesap edilerek tahsil edilir. Amortisman miktarı kurumlar vergisinden muaf olduğu için (maliyet unsurudur) işletmeye bugün için %20xAmortisman kadar bir maliyet azalmasına yol açar . Amortisman oranı küçük ve amortismana tabi değer de küçük ise maliyete etki binde seviyelerinde olacağından anlamını kaybeder.

3.6.4. Başa baş Noktası
Şekil (1) ‘de gelir ve giderler doğrusal bir değişim karakteri ifade eden bir biçimde verilmiştir. B gelir ve gider eğrilerinin kesim noktaları olup başa baş noktasıdır. Yatay eksendeki ölçümde başa baş kapasitesi olarak bilinir. Arz-talep ‘in değişimi düşünülen üretimin tamamen satılmaması durumunda, satış fiyatlarında yapılan tenzilat, OB doğrusunu aşağıya bakan (ikinci türevi negatif) bir eğri haline sokar.
Başa baş noktası ne kadar küçük bir kapasitede oluşursa işletme, bir ekonomik kriz anında şartlara o kadar çabuk intibak eder, onlara uyum sağlar.
Sağlıklı rekabet içinde olan bir işletmede açısı dan daha büyük olmalıdır. (OA) ordinatı büyük olduğu müddetçe işletmenin kriz ortamından hemen etkilenebileceği düşünülür, ve şartlara uyum göstermesi sancılı olur. Entegre bir demir çelik tesisi, entegre kağıt tesisi, entegre bir cam fabrikası, değişen ekonomik şartlara hemen uyum gösteremez. Bu sektörde fırınların ateşlenmesi günler alır. Durdurulması yine uzun bir zaman içinde yapılabilir. Bu tür yatırımlar büyük yatırımlar olup, yatırım kredi faizleri küçümsenmeyecek mertebededir. Yine yatırım miktarının büyüklüğü amortisman kalemini oldukça yükseltmektedir. Bu düşüncedir ki, bazı entegre yatırımlar yerine küçük işletmeler tercih edilmektedir. Ark ocakları ile sıvı çelik üretimi, entegre tesislere göre, ilk yatırımı az, işletmenin durdurulması, çalıştırılması kolay, çok daha az bir iş gücü ile çalıştırılması söz konusudur.
Bir çok ülkede KOBİ’lerin değişen şartlara daha çabuk uyum göstermelerinin sebebi yatırımlarının küçük, istihdamın az, yönetim giderlerinin düşük olmasına bağlanmaktadır. Matematik olarak A noktasının ordinat değeri küçüktür.Batılı ülkelerde yatırım için tahsis edilen sermayenin de bir amortismanı düşünüldüğünden, işletme için ikinci bir başa baş noktası daha oluşur.Bu başa baş noktasından daha fazla üretim beklenti karını yukarıya çeker.

3.7 KAR

Kar, mutlak manada, üretime sokulan kaynakların çoğaltılan kısmıdır.Kar etme tabii bir istemdir. Bu istem toplum tarafından yazılı olmayan kurallarla sınırlandırılır. İlk çağlardan beri, şuur altında düşünülen ve peşinden koşulan bir olgudur. İlkel insan, avlayabileceği bir hayvanın peşinden koşardı. Avlayamayacağı hayvanın peşinden gidip boş yere enerjisini harcamazdı. Sanayi devriminden sonra işletmelerin oluşmasıyla kar olgusu çok daha öne çıkmıştır. Eğer kar etmiyorsa işletmesini kapatmaya veya tadil edip, tekrar kar etmek için çalıştırmaya yönelmiştir. Karı en genel manada yatırılan kaynakların net getirisi olarak tarif etmek mümkündür.Karın oluşması tüketicinin var olmasından, toplumun tüketmesinden kaynaklandığı için, bir parçası toplum yararına kullanılmak durumundadır. Toplumu yönetenler, karın ne kadar lık bir kısmı topluma aktarılacağı vergi kanunları ile tespit edilir.



Kaynaklar, iş gücü ve sermayenin toplamıdır. Bu iki olgunun toplamı sonuçta bir getiriye yol açmalıdır. Ortaya konulan kaynaklar verimli kullanıldığında, ortaya bir üretim (çıktı) çıkacak, bu üretimin parasal değeri, net bir getirinin oluşup oluşmayacağını gösterir. Ürünün parasal değeri piyasada (pazarda) belirir İşletmede esas kar etmektir, ancak kısa dönemlerde zarar tolere edilebilir. Zarar etme kronik bir durum arz ettiğinde, işletmenin faaliyeti durdurulur.
3.7.1. İşletme Faaliyet Karı
İşletmenin giderlerinin üretilen malların satışından düşüldükten sonra kalan miktara brüt satış karı denilir. Bu maliyet sınai maliyet olup, işletmenin karlılığının bir göstergesidir. İşletme esas faaliyet karına, faaliyet dışı gelir ve giderlerini de eklemekle işletmenin topyekun karlılığı elde edilir. Tipik bir işletmenin esas faaliyet karına bakmakta yarar vardır.


TABLO ( 3.0) bir şirketin gelir tablosu (kar/zarar hesabı) nu vermektedir.



Gelir Tablosu

TL.

Ağustos 09

Ocak09-Ağustos 09

Net Satışlar

114.184.105

844.968.739

Satışların Maliyeti (-)

(95.122.446)

(701.852.657)

Brüt Satış Karı

19.061.660

143.116.083

Faaliyet Giderleri (-)

(5.802.359)

(46.926.681)

Ar-Ge Giderleri (-)

(844.038)

(4.836.953)

Pazarlama, satış ve dağıtım giderleri (-)

(1.862.076)

(16.021.766)

Genel Yönetim Giderleri (-)

(1.219.887)

(9.164.552)

Kredi faizleri

(1.283.481)

(10.601.441)

Akreditif Faizleri

(592.877)

(6.301.968)

Faaliyet Karı/Zararı

13.259.300

96.189.402

Diğer Gelir ve Karlar

4.484.391

84.476.806

Diğer Gider ve Zararlar (-)

638.231

67.250.151

Finansman Gelirleri

3.483.805

18.891.358

Finansman Giderleri (-)

8.437.310

33.392.014

Dönem Karı/Zararı

13.426.418

98.915.401

Dönem karı vergi ve diğer yasal yükümlülük karşılık (-)

2.791.450

18.471.012

Net dönem karı/zararı

10.636.968

80.444.389

Brüt kar marjı (%)

16,69

16,94

Faaliyet Kar Marjı (%)

11,61

11,38

EBITDA marjı (%)

14,91

14,92

Net Kar Marjı (%)

9,32

9,52

Tablodan görüleceği gibi, net satışlar satırı fiilen satılan mallardan elde edilen net geliri, ikinci satır satılan malların sınai maliyetini, üçüncü satırda brüt satış karını ifade etmektedir. Bu miktarın net satış karlarına bölümü brüt kar marjını verir. (Örneğimizde Ağustos ayı için %16.69, Ocak- Ağustos kümülatif değeri de %16.94 olmaktadır.) Bu işletme, ifade edilen brüt satış karını elde ederken, araştırma geliştirme harcamaları, pazarlama satış ve dağıtım giderleri, genel yönetim harcamaları, kullandıkları kredilere ödedikleri faiz, yaptıkları dış ticaret için (akreditif gibi) bankalara ödedikleri komisyonları da brüt kar dan düştüğümüzde faaliyet karı ortaya çıkmaktadır.


3.7.2. Esas Faaliyet Dışı Kar
İşletmenin esas faaliyet dışı gelir ve giderleri olur. Örneğin, hurda gelirleri, kira gelirleri, faiz gelirleri, iştiraklerden gelen kar payları, kambiyo gelirleri işletmenin esas faaliyetlerinin dışında olan gelirlerdir. Esas faaliyet dışı Gelir gider farkı o işletmenin Esas Faaliyet dışı karını oluşturur. Bu karın sınai kar, esas faaliyet karı ile toplamı vergiye esas karı meydana getirir. Kurumlar vergisi matrahı bu iki karın toplamıdır.Bu kar dan varsa yatırım indirimi, kanuni karşılıklar kesildikten sonra, kurumlar vergisi matrahı bulunur.
TABLO (3.1) Bir Beyaz Eşya Üretim Firmasının Bilanço-Satış Gelirleri

Bilanço

TL. 31.09.09

31.09.09

Dönen Varlıklar

Kasa ve Bankalar 107.205.654

Menkul Kıymetler 14.900.000

Ticari Alacaklar 311.341.738

Stoklar 100.928.880

Diğer Dönen Varlıklar 180.390.448

Kısa vadeli yükümlülükler

Kısa vadeli banka kredileri 162.118.633

Ticari Borçlar 233.859.083

Diğer Borçlar 2.247.525

Ödenecek vergiler 2.750.335

Karşılıklar 29.552.294

Diğer kısa vadeli yükümlülükler 40.738.897


774.766.719

471.266.767

Duran Varlıklar

Ticari Alacaklar 161.667

Maddi Duran Varlıklar 237.094.946

Maddi olmayan

Duran varlıklar 19.515.387

Diğer Duran varlıklar 571.438

Uzun vadeli yükümlülükler

Uzun vadeli banka kredileri 44.958.152

Kıdem tazminatı Karşılığı 13.110.808

Öz Kaynaklar 502.774.431



257.343.439

560.843.391

Toplam Varlıklar 1.032.110.158

Toplam Yükümlülükler 1.032.110.158






1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   25


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət