Ana səhifə

I. BÖLÜM: temel kavramlar diL, KÜLTÜr ve iletiŞİM


Yüklə 4.86 Mb.
səhifə15/29
tarix25.06.2016
ölçüsü4.86 Mb.
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   29

A. YAPILARINA GÖRE DİLLER


Dünya dilleri, dili oluşturan kelimelerin, eklerin, bu eklerin kuruluş ve işleyişleri gibi yapı bakımından gösterdikleri benzerliklerine göre üç gruba ayrılır:

1. Tek heceli diller (Monosyllabic languages):


Tek heceli bir dil, ağırlıklı olarak kelimeleri tek heceden meydana gelen bir dildir. Tek heceli diller genellikle ses perdesine dayalı, tonal dillerdir (tonal languages). Tek heceli dillerde zengin ses perdeleri, kısa kelimelerin kullanımını pratik hale getirmek gelişmiştir. Temel tek heceli basit formlar ünsüz+ünlü veya ünlü+ünsüz şeklindedir. Sözcüklerin çekim halleri yoktur. Sözcükler büküme uğramadan, değişmeden sabit bir biçimde kaldığından gramer ve anlamsal ilgileri cümle içindeki bulunduğu yere göre belirlenir. Sözcükler cümle içinde bulunduğu konuma ve diğer kelimelerle ilişkilerine göre farklı anlam görevler kazanır. Bu aşamalarda cümle vurgusu ve sözcük vurgusu çok önemlidir. Tek bir sözcük farklı ses perdelerinde, yani tonlamada seslendirildiğinde birçok değişik anlamı karşılayabilmektedir. Çince de ton: düz ton: (妈), yükselen ton: (麻), alçalıp yükselen ton: (马)ve alçalan ton mà(骂)olmak üzere şekillenir. Bu tonlamalar, sözcüklerin farklı anlamlar kazanmalarını sağlar.

Örneğin, (mā) düz ton," "anne", "" (mǎ), alçalıp yükselen ton, "at" anlamına gelir.

Çincenin başka bir özelliği de Çince’de isimlerin önünde sınıflandırıcı kelime kullanılmasıdır. Mesela,一头黄牛(yi tou huang niu)"头"(tou) sınıflandırıcı bir kelimedir. Çincede çok sayıda sınıflandırıcı kelime vardır.

2 我 要 一个 汉堡, 还有 一杯 红茶.我要一个汉堡,还有一杯红茶.Wǒ yao yi ge hànbǎo, hai yǒu yi bei hóngchá. Wǒ yào yí gè hànbǎo, hái yǒu yì bēi hóngchá. ( Ben bir hamburger ve bir fincan siyah çay istiyorum. Bir hamburger ve bir fincan siyah çay istiyorum.)



(Ben), yào ‘Sahip olmak istemek’, yí gè ‘bir’, hàn bǎo ‘hamburger’, hái ‘hala’, yǒu ‘sahip olmak’, yì bēi ‘bir fincan’, hóng chá ‘siyah çay’.

Çince ve Tibetçe bu dil grubunun en tipik örnekleridir. Çin-Tibet dilleri (Sine-Tibetan Language) Çin, Burma, Himalayalar ve Kuzeydoğu Hindistan’ı kapsayan bir dil ailesidir. Çin-Tibet dilleri arasında:

Çin, Tibet dilleri, Batı Himalaya dilleri, Batı merkezli Himalaya dilleri ve Doğu Himalaya dilleri, Lolo-Birmanya dilleri, Hindistan ve Burma, Garo, Bodo, Chutia, Kuzeydoğu Naga dilleri ve bazı orta ve güney Afrika dilleri, Vietnam dili, tek heceli diller arasında sayılabilir.

2. Eklemeli diller (Agglutinative Language):


Eklemeli diller, yapı özelliklerine bağlı olarak farklı niteliklere sahiptir

Bu gruptaki dillerde tek veya çok heceli kelime kökleriyle ekler vardır. Bu dillerde, kelime köklerinden yeni kelimeler türetilirken veya kelimelerin geçici durumları yapılırken kelime köklerine ekler getirilir. Türetme veya çekim sırasında kökte bir değişme olmaz. Köklerle ekler birbirinden kolaylıkla ayrılabilir. Anlam ve görev değişikliği yapan ekler kelime sonuna getirildiği gibi kelime başına getirilen ekler de vardır.

“Genel olarak dillerde üç türlü ek vardır. Ön ek, iç ek, son ek. Ön ek, kökün, kelimenin basına getirilen ektir. Ön ek, kelime ve köklerin içine sokulan ektir. Son ek ise köklerin, kelimelerin sonuna getirilen ektir. Türkçede yalnız son ek vardır. Türk dilinin islemesinde en büyük yük, eklerdedir. Türkçede kullanılan son ekler, yapım ve çekim ekleridir. Gerek yapım ekleri, gerekse çekim ekleri kendi aralarında dizimsel bir sıra izlerler. Sıra değiştiğinde ya anlam değişir; ya da artık dil dışı bir biçim oluşur. Yapım ekleri, ulandıkları kök ya da tabana sözlüksel anlam yükleyen eklerdir” (Ö.Demircan, 2004: 95).

Türkçemiz bu grubun en tipik örneğinden biridir. Dilimizde ön-ek (preposition) yoktur. Son-ekler (postposition) Bu özelliğiyle dilimiz, sondan eklemeli bir dildir.

Moğolca, Mançuca, Tunguzca, Macarca, Fince ve Samoyetçe bu grupta yer alan diğer dillerdendir.

Kaynaştıran diller yapı bakımından eklemeli (bağlantılı) dillerle benzer özellikler gösterdikleri için aynı grupta yer alırlar. Kaynaştıran dillerde eylem, eklenen soneklerle cümledeki diğer öğelerin işlevini kendisi yüklenebilir. Bu haliyle cümlenin bütünü bir sözcüğe indirgenebilir. Kaynaştıran dillerin en tipik örneği Amerikan Kızılderililerin dilleridir, Eskime ve Gürcü dilerlide bu grubu dahil edilirler.


3. Çekimli diller :


Çekimli diller kelime köklerinin değişikliğe uğradığı dillerdir. Çekimli diller, kök bükümlü ve gövde bükümlü olmak üzere ayrılırlar. Hint-Avrupa dilleri gövde bükümlü dillerdir. Sami-Hami dilleri arasında yer alan Arapça ise kök bükümlü diller arasında yer alır. Kalıcı anlamlar yaratan yeni kelimeler türetilirken veya geçici anlamlar oluşturan çekim yapılırken, kelime kökünde değişiklikler olur. Hint-Avrupa dillerinde kelimenin kökünde meydana gelen değişiklik kökü tanınmayacak bir hale sokar, ortaya çıkan yeni kelimede kökü hatırlatacak bir ses, bir işaret bulunmaz. İngilizce’deki olmak, to be fiilinin am, is, are (progressive) /was/were (past) / have/has (past participle) gibi bir esas fiil bir de yardımcı fiil görevi vardır. Bu yönüyle dilimizdeki i- yapmak fiilinin do / did / done, gitmek fiilinin go / went / gone; Almanca’daki atmak, fırlatmak fiilinin werfen / warf / geworfen; sein yardımcı fiilinin bin, ist, sind, war, waren... şekillerine girmesi gibi.

Arapçada eylem çekimlerinde, eylem kökü ve şahıs eklerine göre değişikliğe uğramaktadır. Arapça, kale ‘dedi’, kul ‘söyle!, de!’ yekulu ‘söyler, der’… gibi.

Arapça gibi çekimli dillerin bazılarında ise kökteki ünlüler değişirken türetilen yeni kelimeyle kök arasındaki ilgiyi koruyan bir bağ, kendisini hissettirir. Çekimli dillerin tipik bir örneği olan Arapçada, kelimenin çekirdeğini oluşturan ünsüzler değişmezken belli kalıplarla yeni kelimeler türetilir. Aynı kökten olan ders, medrese, müderris, tedrisat kelimelerinde d, r, s ünsüzleri sabit kalırken ünlüler ve bazı gramer unsurları değişmektedir.

Hüküm (L;p) hakim (Ld;p) ‘hüküm veren’ mahkum(Lc;pl) ‘hakkında hüküm verilen’, mahkeme (IL;pl) ‘hüküm verilen yer’, ahkam(L;ph) ‘hükümler’, tahakküm (L;pj) ‘zorla hükmetmek’; ketebe ‘yazdı’, yektüb ‘yazar’, katip ‘yazı yazan’ kitap ‘içinde bilgiler yazılan eser’, mektup ‘yazıyla haberleşme’, mektep ‘yazıyla eğitim yapılan yer’

1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   29


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət