Ana səhifə

T. C. MİLLÎ EĞİTİm bakanliği teftiş Kurulu Başkanlığı Ankara-2006


Yüklə 4.88 Mb.
səhifə4/58
tarix25.06.2016
ölçüsü4.88 Mb.
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   58

Ceza Kanununun Bağlayıcılığı: Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.

Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi: Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz. İdarenin düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza konulamaz.

Kıyas Yasağı: Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.

Ceza Kanununun Zaman Bakımından Uygulanma Alanı: Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.

Cezaların Şahsiliği Prensibi: Cezalar şahsidir. Kişinin işlediği bir suçtan dolayı başka birisine ceza verilemez (iştirak vb. durumlar hariç). Kişinin ölümü halinde, ölen kişinin işlediği bir suçtan dolayı başka birisine ceza verilemez.

Ceza Normu: Suç ve ceza yaratan normlardır. İki unsuru içerir. Kural, belirli bir davranışta bulunma emridir. Belirli bir hareketi yapmama veya yapma emridir. Müeyyide ise kuralın ihlalini izlemesi gereken hukuki sonuçtur.

Fikrî İçtima: İşlediği bir fiil nedeniyle birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişinin, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılmasıdır.

Kasıt: Kast, kişi ile işlediği suçun maddî unsurları arasındaki psikolojik bağı ifade etmektedir. Suçun kanuni tanımındaki maddî unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi, kastın varlığı için zorunludur. Suç tanımında yer almakla birlikte, fiilin ifade ettiği haksızlık üzerinde etkili olmayan koşulların gerçekleştiğinin bilinip bilinmemesi, kastın varlığı açı­sından önem taşımamaktadır. Örneğin objektif cezalandırılabilme koşulunun arandığı suçlarda bu koşulun veya şahsî cezasızlık sebebinin fail tarafından bilinmesi gerekmez.

Olası Kast: Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullen­mektedir. Örneğin; yolda seyreden bir otobüs sürücüsü, trafik lambasının kendisine kır­mızı yanmasına rağmen, kavşakta durmadan geçmek ister; ancak kendilerine yeşil ışık yanan kavşaktan geçmekte olan yayalara çarpar ve bunlardan bir veya birkaçının ölümüne veya yaralanmasına neden olur. Trafik lambası kendisine kırmızı yanan sürücü, yaya geçidinden her an birilerinin geçtiğini görmüş; fakat, buna rağmen kavşakta durmamış ve yoluna devam etmiştir. Bu durumda otobüs sürücüsü, meydana gelen ölüm veya yaralama neticele­rinin gerçekleşebileceğini öngörerek, bunları kabullenmiştir. Düğün evinde törene katılanların tabancaları ile odanın tavanına doğru ardı ardına ateş ettikleri sırada, bir kişinin aldığı alkolün de etkisi ile elinin seyrini kaybetmesi sonucu, yere paralel olarak yaptığı atışlardan bir tanesin­den çıkan kurşun, törene katılanlardan birinin alnına isabet ederek ölümüne neden olur. Bu örnek olayda kişi yaptığı atışlardan çıkan kurşunların orada bulunan herhangi birine isabet edebileceğini öngörmüş; fakat, buna rağmen silâhıyla atışa devam etmiştir. Burada da fail silâhıyla ateş ederken ortaya çıkacak yaralama veya ölüm neticelerini kabullenmiştir.

Taksir: Kusur demektir. Suçlar, kural olarak kasten işlenirler. Ancak, istisnâen taksirle işlenen belli fiiller de kanunlarda suç olarak tanımlanmaktadır. Taksirli suçların belirgin özelliği, icraî veya ihmalî şekilde olabilen iradî hareketin varlığı ve kanunî tanımda yer alan unsurlardan birinin öngö­rülmemiş olmasıdır. Fakat bu öngörmemenin, “gerekli dikkat ve özen” yü­kümlülüğüne aykırılık dolayısıyla ortaya çıkması gerekir. Çünkü, gerekli dikkat ve özen gösterilmediği için kanunda tanımlanmış olan neticenin ger­çekleşeceği öngörülmemiştir. Bu dikkat ve özen yükümlülüğünün belirlenmesinde, failin kişisel ye­tenekleri göz önünde bulundurulmaksızın, objektif esastan hareket edilir. Nitekim toplum hâlinde yaşamanın güvenli bir biçimde sürdürülebilmesi için, çeşitli alanlarda kişilerin dikkat ve özenli davranmalarıyla ilgili kurallar konmaktadır. İnşaat faaliyeti, sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve trafik dü­zeniyle ilgili kurallar, dikkat ve özen yükümlülüğüne örnek olarak gösterile­bilir. Taksirli suçlarda fail, kendi yetenekleri, algılama gücü, tecrübeleri, bilgi düzeyi ve içinde bulunduğu koşullar altında, objektif olarak varolan dikkat, özen yükümlülüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmalıdır. Bütün bu yeteneklere sahip olmasına rağmen bu yükümlülüğe aykırı davranan kişi, suç tanımında belirlenen neticenin gerçekleşmesine neden olması durumunda, taksirli suçtan dolayı kusurlu sayılarak sorumlu tutulacaktır.

Kabahat: Kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlıktır. (Kabahatler Kanunu md:2)

Zarar: Hukuk tarafından korunan ve şahsa ait maddi ve manevi değerlerin, zarar verici fiilin olmasından sonraki hali ile önceki hali arasındaki farktır. (Yargıtay 6.C.D. 4.7.1983 tarih ve 2707/3846 sayılı kararından)

Zarar: Kişinin malvarlığında veya manevi varlığında ortaya çıkan eksilmedir. İşletmenin/kurumun gelirleri ile giderleri arasındaki olumsuz farktır. Giderlerin gelirlerden fazla olması halidir.

Haksız Fiil: Bir fiili işleyen ile o fiilden zarar gören arasında hukukî ilişki olmadan, kanun tarafından konmuş bir hak veya durumun ihlâl edilmesidir. Haksız bir fiilin varlığı için dört unsurun bulunması gerekir. Bunlar; kusur, zarar, fiilin hukuka aykırı olması ve nedensellik (illiyet) bağıdır.
İptal Davası: Hukuka aykırı bir idari işlemin, idari yargı yerlerince iptal edilmesini sağlayan bir dava türüdür. İptal davası, İdari Yargılama Usulü Kanunu tarafından “idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı açılan” davalar olarak tanımlanmıştır.

İptal Kararlarının Yerine Getirilme Zorunluluğu: Hukukumuza göre, İdare, iptal kararlarını yerine getirmek, iptal kararlarının gereklerine göre işlem yapmak zorundadır. Bu konu ile ilgili olarak 1982 Anayasasının 138. maddesinin son fıkrasında; “Yasama ve yürütme organları ve idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” hükmü getirilmiştir.

Ayrıca, İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinde bu alanda daha ayrıntılı bir düzenlemeye gidilmiştir.

a) Esas hakkındaki kararlar gibi, yürütmenin durdurulması kararlarının da yerine getirilmesi zorunludur.

b) Kararlar en geç otuz gün içinde yerine getirilir.

c) Kararların yerine getirilmesinin geciktirilmesi, Yönetimin hukuksal sorumluluğunu gerektirir.

d) Kararın kamu görevlisi tarafından kasten yerine getirilmemesi, kamu görevlisinin sorumluluğunu gerektirir.

e) Tam yargı davalarına ilişkin kararlar genel hükümlere göre yerine getirilir.

f) Tazminat kararları ile vergi uyuşmazlıklarına ilişkin karaların uygulanmasının geciktirilmesi durumunda yasal gecikme faizi ödenir.

Bu kurallardan açıkça anlaşılacağı gibi, idare yargı kararlarını yerine getirmek zorundadır. Bu konuda idareye, yargı kararlarını yerine getirmenin dışında herhangi bir olanak tanınmamıştır.

  II. BÖLÜM



DİSİPLİN SORUŞTURMASI

İKİNCİ BÖLÜM

DİSİPLİN SORUŞTURMASI

DİSİPLİN FİİL VE HALLERİ İLE DİSİPLİN CEZALARI

1. DİSİPLİN CEZALARI VE AMACI:

Disiplin cezaları, kamu görev ve hizmetlerinin sağlıklı, düzenli, zamanında ve gereği gibi yürütülüp yerine getirilmesini sağlamak için kanun, tüzük ve yönetme­liklerin kamu görevlileri ve hizmetlilerine emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışın­da yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasak­ladığı işleri yapanlara, durumun niteliğine ve ağırlığına göre uygulanan idari yaptı­rımlar olup; kamu kurumlarında çalışan görevlilerin, görevlerini yetki ve sorumlulukları dahilinde yerine getirmelerini sağlamak ve bu görevlilerin çalışma düzeni için sağlanan şartları ve çalışma ortamını bozucu eylemlerde bulunmalarını önlemek, di­ğer kamu görevlilerine örnek teşkil etmek, kamu görev ve hizmetlerinin yasalarla belirlenen usul ve esaslar dahilinde gereği gibi yerine getiril­mesi ve yürütülmesi amacını taşır.



2. DİSİPLİN CEZALARININ ÖZELLİKLERİ:

Disiplin cezaları;

a) Sadece kamu görevlileri ile belli meslek mensuplarına uygulanır.

b) Kişiseldir.

c) Memurun özlük hak ve meslek statüsüne yönelik etkileri vardır.

d) Savunma hakkı tanınmadan verilemez.

e) Takdiri cezalar olup, takdir yetkisi belli makam ve kurullara aittir. Ancak bu takdir hakkı sınırsız olmayıp, belirli usul ve esaslarla kamu görevlilerini sübjektif etkilenmelerden korur.

f) Uygulamada eşitlik ilkesi esas olup, aynı eylemde bulunanların aynı nitelikteki cezalara tabi tutulması temel alınır.

g) Yargı kararı aranmaz ve verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder.

h) Ertelenmeleri mümkün değildir.



3. DİSİPLİN CEZALARININ ÇEŞİTLERİ VE CEZA UYGULANACAK FİİL VE HALLER:

Milli Eğitim Bakanlığı mensubu Devlet memurlarına uygulanacak disiplin hükümleri:



a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesi;

“Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller:

             Madde 125 – (Değişik: 12/5/1982 - 2670/31 md.)

Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

             A - Uyarma : Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir.

             Uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak,

            


b) Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terketmek,

c) Kurumca belirlenen tasarruf tedbirlerine riayet etmemek,

             d) Usulsüz müracaat veya şikayette bulunmak,

             e) Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak,

             f) Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak,

             g) Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak,

             h) Görevin işbirliği içinde yapılması ilkesine aykırı davranışlarda bulunmak.

             B - Kınama : Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.

             Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

             a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımından kusurlu davranmak,

             b) Eşlerinin, reşit olmayan veya mahcur olan çocuklarının kazanç getiren sürekli faaliyetlerini belirlenen sürede kurumuna bildirmemek,

             c) Görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak,

             d) Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,

             e) Devlete ait resmi araç,gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak,

             f) Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzeri eşyayı kaybetmek,

             g) İş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunmak,

             h) İş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz veya hareketle sataşmak,

             ı) Görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunmak ve bu tür yazı yazmak, işaret, resim ve benzeri şekiller çizmek ve yapmak,

             j) Verilen emirlere itiraz etmek,

             k) Borçlarını kasten ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak,

             l) Kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak.

           m) (Ek:17/9/2004-5234/1 md.)Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek.

             C - Aylıktan kesme : Memurun, brüt aylığından 1/30 - 1/8 arasında kesinti yapılmasıdır.

             Aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

             a) Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak,

             b) Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek,

             c) Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak,

             d) Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak,

             e) Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek,

             f) Görev yeri sınırları içerisinde her hangi bir yerin toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz olarak kullanılmasına yardımcı olmak,

             g) İkamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terketmek,

             h) Toplu müracaat veya şikayet etmek,

             ı) Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,

             j) Yasaklanmış her türlü yayını görev mahallinde bulundurmak.

            D - Kademe ilerlemesinin durdurulması : Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1 - 3 yıl durdurulmasıdır.

             Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Göreve sarhoş gelmek, görev yerinde alkollü içki içmek,

            


b) Özürsüz ve kesintisiz 3 - 9 gün göreve gelmemek,

             c) Görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak,

             d) Amirine veya maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak,

e) Görev yeri sınırları içinde herhangi bir yeri toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz kullanmak veya kullandırmak,

             f) Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek,

             g) (Mülga:17/9/2004-5234/33 md.)

             h) Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak,

             ı) Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak,

             j) Belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak,

             k) Açıklanması yasaklanan bilgileri açıklamak,

             l) Amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek,

m) Diplomatik statüsünden yararlanmak suretiyle yurt dışında, haklı bir sebep göstermeksizin ödeme kabiliyetinin üstünde borçlanmak ve borçlarını ödemedeki tutum ve davranışlarıyla Devlet itibarını zedelemek veya zorunlu bir sebebe dayanmaksızın borcunu ödemeden yurda dönmek,

            n) Verilen görev ve emirleri kasten yapmamak,

            o) Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak.

            E - Devlet memurluğundan çıkarma : Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır.

            Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

            a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,

            b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,

            c) Siyasi partiye girmek,

            d) Özürsüz olarak (...) (1) bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,

e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,

            f) Amirine ve maiyetindekilere fiili tecavüzde bulunmak,

            g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,

            h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,

            ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,

            j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,

            k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.

            Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin cezaların sicilden silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir.

            Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve iyi veya çok iyi derecede sicil alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir.

            Yukarıda sayılan ve disiplin cezası verilmesini gerektiren fiil ve hallere nitelik ve ağırlıkları itibariyle benzer eylemlerde bulunanlara da aynı neviden disiplin cezaları verilir.

         


Öğrenim durumları nedeniyle yükselebilecekleri kadroların son kademelerinde bulunan Devlet memurlarının, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının verilmesini gerektiren hallerde, brüt aylıklarının 1/4'ü - 1/2'si kesilir ve tekerrüründe görevlerine son verilir. 

Özel kanunların disiplin suçları ve cezalarına ilişkin hükümleri saklıdır.

             Yukarıda yazılı disiplin kovuşturmasının yapılmış olması, fiilin genel hükümler kapsamına girmesi halinde, sanık hakkında ayrıca ceza kovuşturması açılmasına engel teşkil etmez.

b)  4357 sayılı …. İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına … ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanunun 7. maddesi;

“Madde 7 – İlkokul öğretmenleri işledikleri disiplin suçlarının mahiyetine ve derecesine göre 1702 sayılı kanunun 36, 40,41 ve 43 üncü, 1880 sayılı kanunun 8 ve 9 uncu maddelerinde yazılı esaslar altında aşağıdaki inzibat cezalarına çarpılırlar:

            a) Vazifelerini yapmakta ihmali görülenler işlerinde kusurlu sayılırlar.Bu cezaya itiraz olunamaz.

             Kusurlarının düzeltilmesi aşağıdaki makamlardan biri tarafından yazı ile bildirilir:

             1 - Başöğretmen;

             2 - Maarif memuru;

             3 - İlköğretim müfettişi;

           4 - Maarif müdürü.

             b) Vazifelerini yapmadıkları ve yapanlara güçlük çıkardıkları, onların çalışma isteklerini sözleri ve hareketleriyle kırdıkları, okulu veya talebeyi herhangi bir şekilde zarara uğrattıkları sabit olanlara fiillerinin mahiyet ve derecesine göre birinci defasında bir günlükten üç günlüğe ve ikinci defasında üç günlükten on beş günlüğe kadar ücret veya maaş kesilmek cezası verilir. Üç günlüğe kadar olan cezaya itiraz olunamaz. Bu ceza hem maaş hem de ücret alanların yalnız maaşlarından kesilir.

             c) Kıdem indirmek:

             Öğretmenlik şerefini ihlal edici hallerde bulundukları, meslektaşlarının veya talebenin haklarını kasten zarara uğrattıkları sabit olanlara suçlarının derecesine göre bir yıldan dört yıla kadar kıdem indirme cezası verilir.

             d) Vazifelerine son verilmek:

             Talebesine, okul ve meslek mensuplarına iftira eden veya ettirenlerle bir kıdem müddeti içinde iki defadan fazla onbeş günlük ücret veya maaş kesilmek cezasını alan veya başkalarını vazifelerini yapmamağa teşvik ederek okulun çalışmasını aksattığı sabit olan öğretmenlerin altı aydan iki seneye kadar vazifelerine son verilir. Bu cezaya çarpılan öğretmenler ceza gördükleri tarihten itibaren ceza müddetlerinin sona ermesine kadar tekrar öğretmenliğe tayin edilemezler. Bu müddetin sonunda bunların yeniden öğretmenliğe tayinleri caizdir.

             e) Meslekten çıkarılmak:

             Öğretmenlik mesleğiyle ilgili işler bakımından haysiyetsizliği, iffetsizliği ve vazifesinde bırakılmasına mani bir suiistimali sabit olan öğretmenler bir daha meslekte ve teşkillerinde kullanılmamak üzere meslekten çıkarılırlar.

Bu kanunda tasrih edilmeyen haller Memurin Kanunu hükümlerine tabidir.



c) 1702 sayılı İlk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hak­kında Kanunun 19-28. maddeleri;

             “Cezalar ve suçlar

             Madde 19 – (Değişik: 25/7/1931 - 1880/4 md.)

             Müdür, başmuallim ve muallimlere ve ilk tedrisat müfettişlerine işledikleri suçların mahiyetine ve derecesine göre aşağıdaki cezalar verilir:

            

1) İhtar


             2) Tevbih

             3) Ders ücretlerinin kesilmesi

             4) Maaş kesilmesi

5) Kıdem indirilmesi

             6) Derece indirilmesi

             7) İstifa etmiş sayılmak

             8) Vekalet emrine alınmak

             9) Meslekten çıkarılmak

10) Devlet memurluğundan çıkarılmak.

Madde 20 – İhtar ve tevbih cezaları şu hareketlere karşı verilir

             1 - Talimatname ve emirler mucibince yapılması lazım olan vazifelerin ifasında kusur etmek (bu halin neticesinde bir şahıs veya müessese zarar görürse zararın mahiyet ve derecesine göre daha ağır ceza verilebilir);

             2 - Mektep dahil ve haricinde muallimlik vakarına uymayacak hareketlerde bulunmak;

             3 - Arkadaşlarına ve talebesine karşı kaba muamelede bulunmak ve kaba lisan kullanmak;

             4 - Amirlerine karşı hürmetsiz tavır göstermek;

             5 - Talebenin vazifelerini tashih etmemek;

             6 - Yoklama ve imtihan evrakını idareye vaktinde teslim etmemek;

             7 - Vazifeye geç gelmek veya vazifeden erken çıkmak.

             Yukarki hallerin ilk defasında ihtar. Tekrarında tevbih cezası verilir.

             Madde 21 – Ders ücretlerinin kesilmesi cezası şu hallerde verilir.

             1 - Kabule şayan mazereti olmadan derse girmemek veyahut girdiği halde dersten başka bir şeyle meşgul olmak;

             2 - İnzibat ve muallimler meclisi ve mubayaat komisyonu içtimalarına mazeretsiz olarak devam etmemek (bu son halin ilkinde ihtar, ikinci defasında ücret kesilmek cezası verilir);

             3 - Bir ay zarfında iki defadan ziyade derse geç gelmek;

             Derse gelmeyen veya dershanede dersten başka bir işle meşgul olan muallimin maaşından kesilecek miktarı tayin için dört hafta bir ay itibar olunarak muallimin maaş yekûnu bir ay zarfında girmeğe mecbur olduğu ders adedine taksim olunur ve boş geçen her ders saati için muallimin maaşından bu miktarı ilk alacağı aylığından kesilir.

             Uhdesinde fazla ders olan muallimin fazla aldığı ücret; asıl maaşına zammedilerek ders ücreti bu yekûna göre hesap olunur.

             Mazeret sebebiyle derse girmeyen muallimin mazeretini en çok üç gün zarfında ihbar ve bir hafta içinde de ispat etmesi lazımdır.

             Yoksa ceza tatbik olunur.

             Madde 22 – Maaş kesilmesi cezası şu hallerde verilir.

             1 - Arkadaşlarına ve iş için gelenlere fena muamele etmek;

             2 - Mektebin binasının ve eşyanın muhafazasına ihtimam etmemek;

             3 - Talimatname ile uhdesine verilen işleri kasten yapmamak;

             4 - Talebeyi dövmek;

             5 - Aynı suçtan dolayı iki defa tevbih aldığı halde o fiili tekrar etmek;

             6 - Arkadaşlarını ve maiyetini başkası yanında tahkir etmek;

             7 - Gizlenmesi ve belli edilmemesi kabil olmayacak derecede sarhoş olarak gezmek.

             Maaş, fiilin derecesine göre bir günlükten on beş günlüğe kadar kesilir. Daha ziyade kesilmez.

             Madde 23 – Kıdem indirilmesi cezası şu hallerde verilir.

1 - İmtihanlarda not takdirinde bitaraflıktan ayrılmak;

             2 - Amirine karşı harekette bulunmak.

             Madde 24 – Derece indirilmesi cezası şu hallerde tatbik olunur.

             1 - Sarhoş olarak mektebe gelmek.

             2- Kumar oynamayı itiyat etmek veya umumi yerlerde kumar mahiyetinde oyunlarla vakit geçirmek.

             3 - Bir tarafı korumak veya mağdur etmek kastiyle memur olduğu tahkikatı esaslı bir surette yapmamak.

             Madde 25 – Bir orta tedrisat mualliminin, orta derecede mekteplerde ders vermekten aciz olduğu iki talim sicilli ile sabit olduğu takdirde muallim ilk mektep muallimliğine nakledilir.

             Madde 26 – İstifa etmiş sayılmak:

             1 - Yeni tayin edildiği vazifeye, mazeretsiz olarak on beş gün zarfında başlamayan.

             2 - Ders senesi başında vazifesine mazereti olmadan vaktinde gelmeyen;

             3 - Ders senesi içinde mazereti olmadan bir hafta fasılasız mektebe gelmeyen,

             4 - Bir sene zarfında dört defa ders ücreti kesilme cezasına uğrayan müdür, başmuallim ve muallim veya ilk tedrisat müfettişi istifa etmiş sayılır.

             Madde 27 – Meslekten çıkarılmak aşağıdaki hallerde tatbik olunur.

             1 - Gerek talebeye karşı ve gerek hariçte muallimlik sıfatı ile telif edilmeyen iffetsizliği sabit olan,

             2 - Talebeyi Vekaletin ve mektebin amirleri ve muallim ve memurları aleyhine itaatsızlığa teşvik eden,

             3 - Müdür başmuallim ve muallimlerle ilk tedrisat müfettişlerinden talebesine kopya verenler,

             Madde 28 – (Değişik: 25/7/1931 - 1880/5 md.)

             Devlet memurluğundan ihraç ve vekalet emrine alınmak cezaları Memurin Kanununun ahkamına tabidir.

Yukarıda sayılan fiil ve hallerin oluşması halinde disiplin soruşturması açılması ve gerekli cezanın uygulanması disiplin hukukunun temel ilkeleridir.

Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller, genel olarak Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinde açıklanmıştır. Bu mad­denin altıncı fıkrasında yer alan; “Özel kanunların disiplin suçları ve cezalarına iliş­kin hükümleri saklıdır” hükmüne dayalı olarak;

 İlköğretim okullarında görev yapan; sınıf ve branş öğretmenleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcıları ve anasınıfı öğretmenleri hakkında öncelikle 4357 sayılı Kanun;



İlköğretim okulu müdürleri ile ortaöğretim kurumlarında görev yapan yönetici, öğretmen, anasınıfı ve okulöncesi öğretmenleri ile ilköğretim müfettişleri hakkında öncelikle 1702 sayılı Kanun;

Bağımsız anaokullarının yönetici ve öğretmenleri, il-ilçe millî eğitim müdürleri, müdür yardımcıları ve şube müdürleri, halk eğitim merkezi müdür-müdür yardımcıları, il eğitim hizmetleri merkezi müdür-müdür yardımcıları, rehberlik ve araştırma merkezi il müdür-müdür yardımcıları ve diğer görevlileri, öğretmen evi müdür-müdür yardımcıları ile Bakanlığımızın diğer mensuplarına, görev ve unvanları ile geldikleri yere bakılmaksızın haklarında, genel kanun niteliğindeki 657 sayılı Kanun;

hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.


1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   58


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət