Ana səhifə

T. C. MİLLÎ EĞİTİm bakanliği teftiş Kurulu Başkanlığı Ankara-2006


Yüklə 4.88 Mb.
səhifə5/58
tarix25.06.2016
ölçüsü4.88 Mb.
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   58

4. DİSİPLİN CEZASI UYGULANMASINDA TAKDİR HAKKI:

Disiplin cezalarının uygulanması ile ilgili olarak 657 sayılı Devlet Memurla­rı Kanununun 126. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulunun ay­rı bir ceza tayinine yetkisi yoktur. Cezayı kabul veya reddeder. Red halinde, atamaya yetkili amirler* 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermekte serbesttirler” hükmü yer almakta olup, bu hüküm karşısında takdir yetkisinin sadece atamaya yet­kili amire ait olduğu ortaya çıkmaktadır.

(*)Yasadaki “atamaya yetkili amir” ifadesi, Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelikte “disiplin amiri” şeklinde yer almaktadır. Ancak burada belirtilen disiplin amiri atamaya yetkili amirdir.

Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan; “Geçmiş hizmetleri sırasında çalışmaları olumlu olan ve iyi veya çok iyi derecede sicil alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir” hük­mündeki takdir hakkı konusunda, muhakkiklerin bir teklif getirme yükümlülükleri olmadığı gibi görevleri de değildir. Bu husus, tamamen ilgili kurullara ait bir çalış­ma ve amirin yetkisindeki bir uygulamadır. Muhakkik sadece onayında yer alan id­diaları aydınlatmakla görevli ve sorumludur.

Kanun, Devlet memurluğundan çıkarma cezalarında amire takdir hakkı tanımamıştır.

5. DİSİPLİN CEZASI VERMEYE YETKİLİ AMİRLER:

657 sayılı Kanunun 126. maddesine göre; uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları disiplin amirleri tarafından, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, me­murun bağlı olduğu kurumdaki disiplin kurulunun kararı alındıktan sonra atamaya yetkili amirler, il disiplin kurullarının kararlarına dayanan hallerde valiler tarafından verilir. Devlet memurluğundan çıkarma cezası amirlerin bu yoldaki isteği üzerine memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kurulu kararı ile verilir.

Özel kanunların disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullarla ilgili hükümleri saklı tutulmuştur.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve Millî Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği uyarınca; disiplin amiri olarak tespit edilen personel tarafın­dan idari ve sicil yönünden kendilerine bağlı memurlara; uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezaları doğrudan; kademe ilerlemesinin durdurulması cezası, Bakanlığımız taşra teşkilâtında il millî eğitim müdürü dışında kalan tüm personel için, il millî eğitim ya da il disip­lin kurullarının kararına bağlı olarak valiler, merkez teşkilatında görevli personel ile il millî eğitim müdürlerine ise merkez disiplin kurulunun kararına bağlı olarak Ba­kan tarafından, ilgili hakkında düzenlenen soruşturma dosyasına bağlı olarak verilecektir.

Devlet memurluğundan çıkarma cezası, amirlerin bu yoldaki isteği üzerine merkez ve taşra teşkilatında görevli her kademedeki memura Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile verilir.

1702 sayılı Kanunda yer alan ihtar, tevbih, ders ücretlerinin kesilmesi, maaş kesilmesi ce­zaları ile 4357 sayılı Kanunda yer alan kusurlu sayılma, ücret kesilmek ve maaş kesilmek ce­zaları; Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik ile Milli Eğitim Bakanlığı Disiplin Amirleri Yönetmeliği hükümleri dahilinde disiplin amirleri tarafın­dan disiplin amiri oldukları personele, ilgili hakkında düzenlenen soruşturma dosyasına bağlı olarak doğrudan verilecektir.

1702 ve 4357 sayılı Kanunlarda yer alan ve yukarıda sayılan cezalar dışında kalan ve Yüksek Disiplin Kurulunun görev alanına girmeyen cezalar ise İl Milli Eğitim Disiplin Kurulu karar­larına bağlı olarak valiler tarafından verilecektir. Yüksek Disiplin Kurulu görev alanına giren cezalar ise amirlerin bu yoldaki isteği üzerine bu kurulca verilir.
6. DİSİPLİN KURULLARI:

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 134. maddesi disiplin kurallarının oluşmasına dayanak teşkil etmekte olup, buna dayalı olarak çıkarılan Disiplin Kurulla­rı ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelikte konuya ilişkin esaslar belirlenmiştir.

Buna göre. Millî Eğitim Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatında çalışan görevlilerle ilgili disiplin kurulları:

a) İl Disiplin Kurulu,

b) İl Millî Eğitim Disiplin Kurulu,

c) Merkez Disiplin Kurulu,

 d) Yüksek Disiplin Kuruludur.

Bu kurulların hiyerarşik bağlantıları olmadığından birbirlerine emir ve talimat veremezler, görüş belirtemezler. Her biri iş bölümü esasına göre oluşmuş kazaî usullerle çalışan kurullardır.

Kurulların kuruluş ve görev alanları, anılan yönetmeliğin 4. ve 8. maddelerinde belirtilmiştir. 657, 1702 ve 4357 sayılı Kanunlardaki disiplin cezaları esas alındığında:

İl Disiplin Kurulu, Bakanlar Kurulu veya ortak kararla atananlar hariç, Ba­kanlığın illerdeki teşkilatında çalışan ve cezalandırılmaları İl Millî Eğitim Disiplin Kurullarının görev ve yetki alanı dışında kalan görevlilerin “kademe ilerlemesinin durdurulması” cezasına;

İl Millî Eğitim Disiplin Kurulu, Bakanlar Kurulu veya ortak kararla atananlar dışındaki, illerde Bakanlığa bağlı teşkilatta görevli yönetici, öğretmen, uzman ve uzman yardımcılarının 657 sayılı Kanuna göre teklif edilen “kademe iler­lemesinin durdurulması” cezasına; 1702 sayılı Kanuna göre teklif edilen “kıdem indirilmesi” veya “derece indirilmesi” cezalarına; 4357 sayılı Kanuna göre teklif edilen “kıdem indirmek” cezasına;

Merkez Disiplin Kurulu, Bakanlık merkez teşkilatında çalışan, Bakanlar Ku­rulu veya ortak kararla yada başka surette atanan her türlü görevlinin “kademe iler­lemesinin durdurulması” cezasına;

ilişkin teklifleri ve üst disiplin amiri bulunmaması durumunda, disiplin amirleri veya atamaya yetkili amirler tarafından verilmiş olan uyarma ve kınama cezalarına karşı yapılan itirazları inceler ve karara bağlarlar.



Yüksek Disiplin Kurulu ise, Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında çalışan bütün görevlilerin 657 sayılı Kanuna göre teklif edilen “Devlet memurluğundan çıkarma” cezasına; illerde Bakanlığa bağlı teşkilatta görevli yönetici, öğretmen, uzman ve uzman yardımcılarının 1702 sayılı Kanuna göre teklif edilen “istifa etmiş sayılmak” ve “meslekten çıkarılmak” cezalarına; 4357 sayılı Kanuna göre teklif edilen “vazifelerine son verilmek” ve “meslekten çıkarılmak” cezalarına ilişkin teklifleri inceler ve karara bağlar.

“Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre;

Ortak kararla atanan il millî eğitim müdürlerine valiler tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itirazın İl Disiplin Kuruluna yapılması, itirazın bu kurulca incelenmesi ve karara bağlanması gerekir.

1702 sayılı Kanundaki kıdem indirilmesi ve derece indirilmesi cezaları ile 4357 sayılı Kanundaki kıdem indirmek cezasının İl Millî Eğitim Disiplin Kurulu kararına dayalı olarak vali tarafından; 1702 sayılı Kanundaki istifa etmiş sayılmak, meslekten çıkarılmak, Devlet memurluğundan çıkarılmak cezaları ile 4357 sayılı Kanundaki vazifelerine son verilmek ve meslekten çıkarılmak cezaları ise disiplin amirlerinin bu yöndeki isteği üzerine Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile - usulünce inceleme-soruşturma açılıp dosya düzenlemek ve savunma almak suretiyle - verilmesi gerekmektedir.



7. DİSİPLİN CEZALARINA İTİRAZ:

Anayasanın 129. maddesi 3. fıkrasında, “Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz.”; 657 sayılı Dev­let Memurlar Kanununun 135. maddesinde, “Disiplin amirleri tarafından verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı itiraz, varsa bir üst disiplin amirine, yoksa disiplin ku­rullarına yapılabilir. Aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir.”; 136. maddesinde de, “Disiplin amirleri ve disiplin kurulları tarafından verilen disiplin ce­zalarına karşı yapılacak itirazlarda süre, kararın ilgiliye tebliği tarihinden itibaren 7 gündür. Bu süre içinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları kesinleşir. İtiraz halinde, iti­raz mercileri kararı gözden geçirerek verilen cezayı aynen kabul edebilecekleri gibi ce­zayı hafifletebilirler veya tamamen kaldırabilirler. İtiraz edilmeyen kararlar ile itiraz üzerine verilen kararlar kesin olup, bu kararlar aleyhine idari yargı yoluna başvuru­lamaz. İtiraz mercileri, itiraz dilekçesiyle karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde kararlarını vermek zorundadırlar. Kaldırılan cezalar sicilden silinir.” denilmek suretiyle itiraz, süresi ve yapılacak işlemlerin yasal dayanağı ortaya konulmuştur.

Kendisine aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve Devlet me­murluğundan çıkarma cezaları ile özel kanunlarda yer alan cezalardan birisi verilen memur, İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesi uyarınca 60 gün içerisinde idari yargıya başvurmak suretiyle kararın iptalini isteme hakkına sahiptir.

4357 sayılı Kanunda yer alan kusurlu sayılma ve 1702 sayılı Kanundaki ihtar ve tevbih cezalarının yargı denetimi dışında tutulduğuna dair Anayasanın yukarıdaki mad­desi ile diğer kanunlarda bir hüküm bulunmaması nedeniyle özel kanunlardaki bu ce­zaların, genel kanun niteliğindeki 657 sayılı Kanunda yer alan uyarma ve kınama ce­zalarına karşılık olduğu varsayımından hareketle ihtar ve tevbih cezalarının da yargı denetimi dışında tutulması gerekeceği şeklindeki bir yaklaşım, hukukun “yasada yazı­lı olmak” şeklindeki temel ilkesine uygun düşmemektedir. Nitekim Danıştay 8. Dairesinin Esas: 1995/5283, Karar: 1999/3758 sayılı kararı; “… 657 sayılı Yasanın 125. mad­desi ile özel yasalardaki disiplin suçları ve cezalarına ilişkin kurallar saklı tutulduğun­dan, 1702 sayılı Yasanın 43. maddesindeki bu yasa uyarınca verilen disiplin cezaları­nın (cezalar arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın) idari yargı denetimine tabi olduğuna ilişkin kural geçerliliğini korumaktadır. Bu durumda 1702 sayılı Yasa uya­rınca verildiği anlaşılan uyarma (ihtar) cezasına ilişkin işleme karşı açılan davanın anılan yasa kuralları uyarınca esastan karar bağlanması gerekirken, mahkemece ince­lenmeksizin reddedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır..” şeklindedir.

Yargı yolu kapalı tutulan uyarma ve kınama cezalarından birisi ile cezalandı­rılan memur, cezayı veren amirin bir üstü konumundaki disiplin amirine, yoksa ilgi­li disiplin kuruluna 7 gün içinde itiraz edebilecektir. (Kaldı ki; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi hükümleri gereğince, uyarma ve kınama cezalarına karşı da yargı yolu açık bulunmaktadır.)

Cezanın uygulanması için kesinleşmesinin beklenmemesi ve verilen disiplin ce­zalarının sıralı sicil amirine, memurluktan çıkarma cezasının da ayrıca Devlet Perso­nel Başkanlığına bildirilmesi gerekmektedir.



8. DİSİPLİN CEZALARININ SİCİLDEN SİLİNMESİ VE GERİ ALINAMAMASI:

Sicillerindeki disiplin cezalarının memurları büyük ölçüde etkilediği ve hu­zursuz ettiği bir gerçektir. Nitekim memurun değerlendirilmesinde, sicile işlenmiş bir cezanın memuru olumsuz yönde etkilediği uygulamalarda açıkça görülmektedir. Şu yada da bu nedenle alınmış bir cezanın, meslekte ilerlemeye engel teşkil etmemesi, davranışların olumlu bir yöne kanalize edilmesi bakımından, 657 sayılı Kanunun 133. maddesi ile bazı şartlar dahilinde disiplin cezalarının sicilden silinebileceği hük­mü getirilmiştir.

Disiplin cezalarının sicilden silinme süresi geçtikten sonra hükümsüz kılın­ması durumu hariç, geri alınması, yerine başka bir cezanın verilmesi veya af sebebi dışındaki bir nedenle kaldırılması mümkün değildir.

Buna göre, Devlet memurluğundan çıkarma dışındaki bir disiplin cezası ile tecziye edilmiş olan memur, uyarma ve kınama cezalarının (özel kanunlardaki kusurlu sayılma, ihtar ve tevbih cezalarının) uygulanmasından 5 yıl, diğer cezaların uygulanmasından 10 yıl sonra atamaya yetkili amire başvurmak su­retiyle verilmiş olan cezanın sicilden silinmesi isteğinde bulunabilir. Memurun iste­ğinin haklı bulunması halinde durum, sicil dosyasına işlenir.

Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının sicilden silinmesi yolundaki is­teğin yerine getirilebilmesi için memurun 10 yıl içerisindeki davranışlarının bu iste­ğini haklı kılacak nitelikte görülmesi, disiplin kurulunun görüşünün alınması ve atamaya yetkili amirin cezanın sicilden silinmesine karar vermesi gerekmektedir.

Genel bir disiplin affının çıkarılması halinde de cezalar memurun sicilinden silinir.

Devlet memurluğundan çıkarma cezasının sicilden silinmesi mümkün değildir. Danıştay 1. Dairesinin, E. 1984/72 - K. 1984/155 nolu kararında, cezaların si­cilden silinmesi konusunda atamaya yetkili amire verilen yetkinin devredilemeyece­ği ve bizzat kullanılması gerektiği hükme bağlanmıştır.

9. DİSİPLİN CEZALARINDA ZAMANAŞIMI:

Kamu hizmetlerinin yürütülmesi sırasında ortaya çıkabilecek kusurlu davra­nışların sürüncemede kalmaması ve caydırıcılığın sağlanabilmesi amacıyla disiplin mevzuatına getirilen düzenleme, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 127. mad­desinde “soruşturmaya başlama zamanaşımı’ ve “ceza verme zamanaşımı” terimleri ile ifadesini bulmaktadır.



Soruşturmaya başlamada zamanaşımı anılan maddede; “Bu kanunun 125. maddesinde suç sayılan fiil ve halleri işleyenler hakkında, bu fiil ve hallerin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına, memuriyetten çıkarma cezasında altı ay içinde disiplin kovuşturmasına başlanmadığı takdirde di­siplin cezası verme yetkisi zaman aşımına uğrar.” şeklindedir. “Fiilin işlendiğinin öğ­renildiği tarih”, İdari Yargılama Usulü Kanununun amir hükmüne göre, disiplin âmiri kademesinde olayın kayıtlara giriş tarihidir. Yani işlemlerin süre yönünden başlan­gıç tarihi olarak evrakın ilgili birimin genel evrak kaydına girişi ile başlayacağı hük­me bağlanmış, Danıştay 10. Dairesinin, 1.3.1989 tarih ve Esas: 1988/191 -Ka­rar: 1989/454 sayılı kararı da bu konuya duraksamaya yer vermeyecek şekilde açık­lık getirmiştir. Onayın alınması ile soruşturma işlemi başlamış sayılır. Bu nedenle olayı, ihbar, şikayet ve basın yoluyla ilk öğrenen disiplin amirinin, konuyu derhal soruşturma onayına bağlaması ve bu suretle “soruşturmaya başlama zamanaşımı”nı durdurması gerekmektedir.

Ceza vermede zamanaşımı, disiplin fiilinin işlendiği tarihten itibaren en geç iki yıl içerisinde soruşturmanın bitirilip ilgili memura gerekli disiplin cezasının uy­gulanmış olmasını gerektiren zamanaşımıdır. Ceza vermede zamanaşımı, fiilin işlen­diği tarihin ertesi gününden itibaren işlemeye başladığından, raporların başlangıç kısmında disiplin fiillerinin işlendiği ve öğrenildiği tarihlerin yıl, ay ve gün olarak açıkça belirtilmesi çok önemli ve gereklidir.

 Ani disiplin suçlarında, fiilin bütün unsurlarının oluşup tamamlanması ile te­şebbüs suçlarında, sonucun gerçekleşmesinden sonra; mütemadi ve müteselsil disip­lin suçlarında, temadi ve teselsülün son bulduğu andan itibaren; iştirak halinde işle­nen toplu disiplin suçlarında fiile toplu suç vasfını verecek derecede iştirak halinin tamamlanması ile ceza verme zamanaşımı başlar.



10. DİSİPLİN CEZALARINI DÜŞÜREN HALLER:

 Kusurlu davranışlarından dolayı memurlara uygulanan disiplin cezaları;

 a) Ceza tebliğinden önce memurun ölmesi,

 b) Lehte yeni bir kuralın konması,

 c) Cezanın değişmesi ve fiilin disiplin kusuru olmaktan çıkması,

 d) Zamanaşımı,

 e) Disiplinle ilgili af kanunları;

 ile ortadan kalkar.



11. DİSİPLİN CEZALARINDA TEKERRÜR:

Disiplin cezalarında tekerrür hali, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125. maddesinde; “Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin cezaların­ sicilden silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygula­nır. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller nedeniyle verilen disip­lin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. Buna göre tekerrür durumunun oluşabilmesi için, önceden aynı fiilden dolayı disiplin cezası alınmış ve kesinleşmiş bulunması ve aynı eylemin, disiplin ce­zalarının sicilden silinmesini gerektiren süre içinde tekrar işlenmiş olması gerekmek­tedir.

Bir cezanın kesinleşmesinden itibaren uyarma-kınama cezaları için (özel kanunlardaki kusurlu sayılma, ihtar ve tevbih cezaları için) 5, diğer cezalar için 10 yıllık süre zarfında aynı eylemin ikinci ya da önceki suçlar ile aynı derecede cezayı gerektiren üçüncü bir suçun işlenmiş olması dikkate alınacak kanu­ni unsurdur.

Konuyu örneklemek gerekirse, 657 sayılı Kanunun 125/A maddesinde sırala­nan fiil ve hallerden birisini ihlalden dolayı “uyarma” cezası ile tecziye edilen bir me­murun 5 yıllık süre içerisinde aynı fiili tekrar işlemesi halinde, tekerrür hükmü uy­gulanarak kendisine bir derece ağır ceza olan “kınama’ verilir. Ancak, memur 5 yıl­lık süre içerisinde aynı fiil yerine 125/A maddesindeki bir başka fiili ihlal etmişse bu durumda tekerrür hükmü işletilemez.

Yine 657 sayılı Kanunun 125/A maddesinde sayılan fiil ve hallerden birisine aykırı davranarak uyarma cezası ile tecziye edilen memurun, yasa ile belirlenen süre içinde, aynı maddede sayılan fiillerden bir başkasını ihlalinde tekrar uyarma, 5 yıl­lık süre içinde yine uyarmayı gerektirir bir başka fiili ihlali halinde, yetkili disiplin amirlerince daha ağır ceza olan kınama cezası verilebilir.

12. ADAY MEMUR, VEKİL ÖĞRETMEN VE SÖZLEŞMELİ PERSONE İLE  MEMURİYETTEN AYRILANLARA DİSİPLİN CEZASI VERİLİP VERİLEMEYECEĞİ:

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 56. maddesinde aday memurların; “… adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak du­rumları, görevde devamsızlıkları tespit edilenlerin ... ilişikleri kesilir...” denilmek­te olup, böyle bir davranış sergileyen aday memura, anılan kanunun 125. maddesi hükmünün uygulanmasında isabet bulunmadığı yolunda Danıştay 8. Dairesinin E.: 1991/1603, K.: 1992/705 sayılı kararı açıktır. Ancak ilişiklerinin kesilmesini ge­rektirmeyen daha hafif nitelikli kusurlu davranış içinde bulunan aday memurlara di­siplin cezası verilebileceği Danıştay 5. Dairesinin E.: 1990/3713, K.: 1991/154 sayılı kararından anlaşılmaktadır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. maddesi uyarınca görevlendiri­len vekil öğretmenlerden, mevzuatla kendilerine verilen görevlerin yerine getirilme­sinde ihmal ve kusuru görülenlere disiplin cezası verilemeyeceğinden, görevlerine derhal son verilir. Bu durumda olanlara sonraki eğitim-öğretim yıllarında aynı göre­vin verilmemesi cihetine gidilir.

Sözleşmeli olarak görev yapanlar hakkında, Bakanlar Kurulunun 7/15754 sa­yılı kararı ve ekindeki “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar” uyarın­ca, anılan kararname hükümlerine aykırı davranışı tespit edilen ilgililere, durumla­rının kendilerine yazılı olarak tebliğ edileceği ve bildirilen günden geçerli olmak üzere sözleşmelerinin sona ereceği ifade edilmiştir.

2233 sayılı Kanunun 2. maddesinde sözleşmeli personelin, kadrolarının her türlü yetki ve sorumluluğunu taşıdıkları ifadelendirilerek yürüttükleri görevlere veri­len önem vurgulanmakta ve bu elemanlar da denetlenerek haklarında bir sonraki gö­rev taleplerinde dikkate alınmak üzere rapor düzenlenmektedir.

Devlet memurluğundan istifa ve emeklilik gibi bir nedenle ayrılmış olanlar konusunda Danıştay 3. Dairesinin 27.1/1977 gün ve E. 1977/47, K.:1977/12 sayılı ka­rarında, Memur iken işlediği disiplin fiilinden dolayı hakkında soruşturmaya baş­vurulmuş, ancak soruşturma bitmeden görevden ayrılmış bir kişi hakkındaki ko­vuşturmanın sonuçlandırılması gerektiği” denilmektedir. Bu karar bağlamında mevcut uygulama, işlediği bir disiplin fiili nedeniyle kendisine ceza verilmeden gö­revinden ayrılan memur hakkındaki işlemlerin tamamlanarak memurun dosyasında saklanması ve bu kişilerin tekrar memuriyete dönmeleri halinde uygulama imkanı bulunan disiplin cezalarının verilmesi şeklindedir.



13. GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA:

Görevden uzaklaştırma, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 137-145. maddelerinde düzenlenmiş bir “ihtiyati tedbir” işlemidir. Nitekim anılan yasanın 137. maddesinde; “Görevden uzaklaştırma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdi­ği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hak­kında alınan ihtiyatî bir tedbirdir. Görevden uzaklaştırma tedbiri, soruşturmanın herhangi bir safhasında da alınabilir.” denilmektedir.

Madde metninde, görevden uzaklaştırmanın tanımı ile bu tedbirin nasıl uygu­lanacağını görmek mümkündür. İhtiyati tedbir niteliğindeki bu işlemin uygulamaya konulabilmesi için Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği bir hal ve memurun göre­vi başında kalmasında sakınca görülecek bir durumun bulunması gereklidir. Böyle bir durum söz konusu değilse, memurun görevden uzaklaştırılması keyfi bir idari ey­lem durumunda kalır ki bu da görevden uzaklaştırmayı gerçekleştiren amiri, 657 sa­yılı Kanunun 139. maddesinde belirtildiği gibi hukuki, mali ve cezai sorumlulukla karşı karşıya bırakabilir.

Görevden uzaklaştırma işlemi daha çok, memur hakkında başlatılmış bir ceza kovuşturması veya disiplin soruşturmasının bulunması ya da memur hakkında so­ruşturma açılması yönünde yetkili makamdan soruşturma onayı talebi sırasında gün­deme gelir. Kanunun 139. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Görevinden uzaklaştırılan Devlet memurları hakkında, görevden uzaklaştırmayı izleyen 10 iş günü içinde soruşturmaya başlanması şarttır.” hükmü ile yetkili amirlere, başlata­cakları disiplin soruşturmasından en fazla 10 iş günü öncesinden de görevden uzak­laştırma tedbirini uygulamaya koymaları imkanı tanınmıştır. Böylece yetkili amirle­re, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde ve görevinin başında kalmasında sakınca görülen memur için, önceden görevden uzaklaştırma tedbirini uygulama ba­kımından, soruşturmaya başlanılması ile ilgili prosedürün takip eden 10 iş günü içerisinde tamamlanması şartıyla bir kolaylık getirilerek, idarenin etkinliğinin artırılma­sı yoluna gidilmiş, ayrıca kamu hizmetlerinin gereği olarak, görevi başında kalması sakıncalı görülen memurun, hizmeti daha fazla olumsuz yönde etkilemesi önlenmiş olmaktadır.

Görevden uzaklaştırma, her ne kadar ihtiyati bir idari tedbir işlemi ise de me­murun durumunu sosyal, psikolojik, maddi, manevi ve mali yönlerden olumsuz et­kilediği bir gerçektir. Bu nedenle memuru keyfi olarak, garaz veya kini dolayısıyla görevden uzaklaştıran, uzaklaştırdıktan sonra 10 iş günü içinde soruşturma başlatma­yan amirler açısından da hukuki, mali ve cezai sorumluluklar doğuracak bir işlem ol­duğu da dikkatten uzak tutulmamalıdır.

Bir memurun görevden uzaklaştırılabilmesi için, “Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde, görevi başında kalmasında sakınca görülmesi” gerekir. Or­tada kamu görev ve hizmetlerinin yürütülmesi ve yerine getirilmesi açısından sakın­calı bir eylemi bulunmadan ve geçerli bir sebep gösterilmeden, sadece “görevi ba­şında kalması sakıncalı görüldüğünden” diyerek, sübjektif bir yaklaşımla bir me­muru görevinden uzaklaştırmak doğru olmadığı gibi, bunun hukuki dayanaktan yok­sun ve sorumluluk gerektiren bir işlem olduğu unutulmamalıdır.

Bir memurun görevi başında kalmasında sakınca görülmeye yeterli ve geçer­li hususları, 657 sayılı Kanunun 140- 145. maddelerinde yer alan hükümlerden çıkar­mak mümkündür.

Görevden uzaklaştırmanın objektif ve sübjektif şartları:

a) Memur hakkında disiplin soruşturması açılmış bulunması, (objektif şart)

b) Memur hakkında mahkemelerce ceza kovuşturması yapılması, (objektif şart)

c) Memurun Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hallerde, görevinin ba­şında kalmasında sakınca görülmesi. (sübjektif şart)

Bir memur hakkında mahkemece ceza kovuşturması yapılması halinde, bu durumu öğrenen görevden uzaklaştırmaya yetkili olan makamın, her ceza kovuştur­masında memuru mutlaka görevden uzaklaştırması gerektiği sonucu çıkarılmamalı­dır. Ceza kovuşturması yapılmakta olan hallerin, görevden uzaklaştırmaya yetkili makamlarca bir ayırıma tabi tutulması ve memur hakkında açılan davanın niteliğine bakılarak, iddia edilen suçların 657 sayılı Kanunun 48. maddesinin 5. fıkrasında sa­yılan suçlardan veya görevinden dolayı olup olmadığı araştırılmalıdır.

Bu duruma göre;

a) 4483 sayılı Kanuna göre hakkında yetkili merci tarafından ön inceleme veya Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma, mahkemece cezai kovuşturma yapılan memur hakkında,

b) Özel yasaların verdiği yetkiye dayanarak doğrudan Cumhuriyet Savcısı tarafından (5816 ve 3628 sayılı vb. kanunlara göre) hakkında soruşturma veya mahkemece cezai kovuşturma yapılan memur hakkında,

 c) Yukarıda sayılan konular dışında kalan, memuriyet ve görevle ilgili olma­yan bir suçtan dolayı hakkında mahkemece cezai kovuşturma yapılmakta olan me­mur hakkında,

görevden uzaklaştırmaya yetkili olanlar tarafından görevden uzaklaş­tırma tedbiri uygulanabilir.

Haklarında ön inceleme, soruşturma yapılan memurlar hakkında alınacak görevden uzaklaştırma tedbiri sırasında “memurun görevinin başında kalmasında sakınca görülmesi” durumunun varlığı uzaklaştırmaya yetkili olan mercilerce iyi değerlendirilmelidir. Mahkemelerce cezai kovuşturma yapılan memurlar hakkında ise böyle bir değerlendirme yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak cezai kovuşturmanın niteliğinin yukarıda belirtildiği üzere bir ayırıma tabi tutulması yerinde ve uygun olcaktır.

Millî Eğitim Bakanlığı Müfettişleri, 657 sayılı Kanunun 138. maddesinde gö­revden uzaklaştırmaya yetkili elemanlar arasında sayılmış, ayrıca Teftiş Kurulu Tü­züğünün 9. maddesinde bu yetkilerini nerede ve nasıl kullanacaklarına ilişkin geniş açıklamalara yer verilmiştir.

Görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanması teklif edilen görevliler hakkında, bu tedbirin ne kadar devam etmesi gerektiği veya bu teklifin daha önce düzenlenmiş bulunan bir ön raporda önerilmiş olması halinde, kaldırılıp kaldırılmayacağı belirtil­melidir. (Örneğin, disiplin kovuşturması sonuna kadar veya adli işlem sonuna kadar görevinden uzaklaştırma halinin devam etmesi yahut görevine dönmesinde herhangi bir sakıncanın kalmamış bulunduğu anlaşıldığından görevine iadesinin yerinde olacağı ... gibi görüş belirtilerek yetkili merci bilgilendirilmelidir.)

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 138. maddesinde bir memuru görevinden uzaklaştırmaya yetkili kılınan makamlar ile bakanlık ve genel müdürlük müfettişleri dışındaki mercilerin/görevlilerin (okul müdürü, şube müdürü, ilköğretim müfettişi, ilçe/il millî eğitim müdürü, daire başkanı ve atamaya yetkili amir olmayan diğer üst merciler) ön incelemeci olarak görevlendirilmesi durumunda, bunların bir memuru görevinden uzaklaştırmasının mümkün olmadığı Danıştay 1. Dairesinin E:2000129, K:2000/59 sayılı kararı ile hükme bağlanmıştır.

  III. BÖLÜM


1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   58


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət