Ana səhifə

T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı


Yüklə 3.91 Mb.
səhifə46/56
tarix26.06.2016
ölçüsü3.91 Mb.
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   56

ZIDDI OLMAYAN SIFATLAR
12-SAFİR

Islık sesi veya kuş sesine lügatta Safir denir.Tecvid ıstılahında ise, harfi

okurken kuş sesi veya ıslık sesine benzer keskin bir sesin çıkmasına Safir denir.Bu sıfatı üç harfi olup ( ز س ص ) harfleridir.
13-KALKALE :

Lügatta hareket etmek, ızdırap manası taşır.Tecvid ilminde ise tarifi şöyledir:

“Kuvvetli bir ses işitinceye kadar harfi mahrecinde kımıldatmaktır”

Kalkale harfleri 5 tane olup ( قطب جد) harfleridir.Kalkale bu harflerin sükunlu hallerine mahsustur.


14-LÎN

Lügatta yumuşak olmak manasına gelir.Istılahta ise Vav( و ) ve Ya ( ى ) harflerini teleffuz ederken dile zorluk vermeden ,zahmetsizce okumaktır.

NOT:Bu ifadeler harf-i Lin olmaları halinde söz konusu olsa da ,aynı özellik bu harflerin bütün vechlerinde geçerlidir.
15-İNHİRAF

Lügatta meyletmek,bir yöne doğru eğilmek demektir.Istılahta ise Lam ( ل ) ve Ra ( ر ) harflerini okurken dlin yukarıya veya geriye meyletmesine denir.Bu meyil; Lam harfinde dil ucuna doğru, Ra harfinde ise dilin üstüne yani üst damağa doğrudur.


16-TEKRİR:

Lügatte tekrar etmek,bir şeyi bir kere veya daha fazla geri getirmek demektir.

Tecvid ıstılahında ise harfin teleffuzu esnasında, dil ucunun titremesine ve sürçmesine denir.Bu sıfata ait bir harf vardır, o da Ra ( ر ) harfidir.
17-TEFEŞŞİ:

Lügatte çoğalmak,yayılmak demektir.Istılahta ise, sesin ağızda yayılmasına denir.

Bu sıfata ait harf ise Şın ( ش ) harfidir.
18-İSTİTALE:

Dat ض harfine mahsus özel bir sıfattır. Lügatte uzamak demektir.Istılahta ise; ilgili harfin teleffuzu esnasında sesin

uzaması demektir.

Bu harfin teleffuzu sırasında dilin sağ veya sol üst ön azı dişlere yanaşması ve bu esnada bir şeddeli harf hakkı kadar ( bu süre bir eif miktarı olmamalıdır) oyalanılması sırasında , sesin ağız içinde yayılması, daha sonra bu sesin ağız açılarak dışarı verilmesine dikkat edilmelidir.


19-HAFA

Lügatta gizlenmek manası taşır.Istılahta iseHafa harflerini okurken, kendinden önceki harfe katıldığı zaman, harfin sesinin gizli olmasına denir.Med harfleri olan Vav ( و ) ve Ya ( ى ) ile He ( ه ) harfi, hafa sıfatlı harflerdir.


20-ĞUNNE

Lügatta inilti, güvercin ve kumru sesi gibi manalara gelen ğunne, tecvid ıstılahında, genizden ( burundan) gelen sese denir.Harfleri ( م . ن ) harfleridir.

Bu iki harfin teleffuzları esnasında ğunne sesi çok önem arzeder.Başka bir ifade ile kıraati özellikle kulağa gelen veya gelecek olan sesi direk olarak etkiler.Öyle ki;

Bu iki harf harekeli okunurken dahi az da olsa ğunne sesi fark edilir.

Bu iki harf, cezmli olduklarında, izhar ile okunmuş olsalar dahi ğunne sesleri

bu defa açıkça fark edilir.

Şayet bu iki harf şeddeli veya idğamlı bir tecvid uygulaması içinde iseler, bu

durumda bir elif veya bir buçuk elif veya harf gibi bir ölçü ile tutularak , ğunnenin açıklanması gerekir.


NOT: Okuyucularda , özellikle Ğunne ve Beyniyyeh sıfatlı harflerin teleffuzlarında genel bir istikrarsızlık görülmektedir.Bu hatayı önlemek için her görevli ;

1.Beyniyyeh sıfatlı harflerle, ( bu harflere Vav ve Ya harfleri de ilave edilebilir)

2.Ğunneh sıfatlı harfleri ayrı zamanlarda ele alıp, bu harflerin bulunduğu kelimeler üzerinde uzun uzun alıştırma yapmaları faydalı olacaktır.

B) SIFAT-I ARIZALAR:
Sıfat-ı Arıza:Harften ayrılması mümkün olan ve terk edildiklerinde harfin zatını (benliğini) değiştirmeyen sıfatlardır.Bu sıfatların terkinde,veya değiştirilmesinde lahn-i hafi meydana gelir.

Başlıca Sıfat-ı Arızalar:


1-TEFHİM:

Lügatta ta’zim, tebcil, bir şeyi kalın kılmak demektir.Tecvid ilminde, harfin kalın okunması demektir.Bu harflerin kalın okunması, ancak teleffuzları sırasında ağız içinin ses ile dolması sayesindedir. ZıddıTerkiktir.

Asım kıraatine göre kalın okunan harflerin toplamı 11 tane olup, şunlardır:

Tefhim sıfatlı ,yukarıdaki 7 harf,

Makabli meftuh veya madmum olan Lefzatullah’ın Lam’ı,

Kalın okunması gereken yerlerdeki Ra ( ) harfi,


2-TERKİK :

Bir şeyi ince kılmak manası taşıyan Terkik, Tecvitte ; ilgili harfleri ince okumak demektir.Zıddı Tefhim’dir.Harfleri, tefhim harflerinin dışındakilerdir.

Tasnif ederek ifade edecek olursak Terkik harfleri:

İsti’la veya Tefhim sıfatlı harflerin dışında kalan 21 harf,

Yine harf-i med olan Ya ( ),

Makabli meksur olan Lefzatullah’ın Lam’ı,

İnce okunması gereken yerlerde Ra ( ) harfi.
NOT:Kalın okunması gereken harflerin kalın, ince okunması gereken

harflerin de ince okunması vacibtir. ( Prof.A.ÇETİN,Kur’an Okuma Esasları, S.74)


3-İDĞAM
Bir har harfi , diğer bir harfin içine katmaktır. Tecvid ilmine göre : Birbirine mütemasil veya mütecanis ( mahrec sıfatı başka ) veya mütekarib ( mahrec ve sıfatında yakınlığı olan ) iki harfden birincisini , ikincisine katmaya denir.Müdğam :İdğam edilecek olan ,birinci sakin harf . Müdğamünfih : İdğamın , kendisinde icra edildiği , ikinci harfdir.
İdğamla ilgili Tecvit konuları : idğamı maalğunne , idğamı bilağunne, İdğamı Misleyn , İdğamı Mütekaribeyn. İdğamı Mütecaniseyn , ve idğamı Şemsiye’ yi ilgilendirir.

İdğamı maalğunne:
Tarifi :Tenvin veya Nunu sakine’ den sonra , İdğamı Maalğunne harflerinden birisinin

ayrı kelimede gelmesiyle olur.


Harfleri : 4 tanedir.Bunlar da يمنو harfleridir.

Örnek : منْ وال , عظاماً نخرة , عذابٌ مقيم , منْ يعمل dir.

NOT : Tenvin vya Nunu Sakin aynı kelimede bulunursa ; kaide gereği idğam ve ğunne yapmak gerektiği halde , kelimenin yapısında değişikliği önlemek amacıyla , bütün kıraat imamlarınca izhar ile okunur. صنْوان , قنْوان gibi


İdğamı bilağunne:
Tarifi :Ğunnesiz idğamdır. Tenvin veya Nunu Sakineden sonra , ayrı kelimede idğamı bilağunne harflerinden biri gelirse olur.
Harfleri : لر harfleridir.
Örnek :هدىً للمتقين , منْ ربهم , منْ لدنك , محمدٌ رسول الله gibi.
İdğamı Misleyn:
Tarifi : ( ما اتحدا مخرجا و صفة ) Mahreçleri ve sıfatları aynı olan iki harfden birincisi

sakin , aynı kelimede veya ayrı kelimelerde , harekeli olarak yan yana gelirse ,

birinci harfin ikinci harfe idğam edilmesine idğamı misleyn denir.
Örnek : من ْنار , فما ربحتْ تِجارتهم , قدْ دخلوا , انَّ , ومنْ نُعمِّره , ثمَّ gibi.
İdğamı Mütekaribeyn:
Tarifi :ما تقاربا مخرجا او صفة Mahreçleri ve sıfatları birbirine yakın olan kelimelere denir. Mahrecleri ve sıfatları birbirine yakın olan iki harf yanyana gelip , birinci harf sakin, ikinci harf harekeli olursa olur.
Harfleri : Asım kıratına göre 4 harf olup ; 2 gruba ayrılır.
1- Lam ( ل ) ve Ra ( ر) mahreci : lam evvel gelirse , Ra’ya idğam edilir. Ra evvel gelirse idğam edilmez. قلْ رب , بلْ رفعه ا لله Gibi. Mutaffifin suresindeki بلْ ران kelimesi sekte olduğundan idğam ile okunmaz. Sekte idğama manidir. Burada idğam edilirse mana bozulur.İdğam var ğunne yok. ( Kavlussedid : 65 )

2- Kaf ( ق ) ve kef (ك ) mahreci : Kur’anı Kerimde bundan başka kelimede yoktur. Bu kelimede iki vecih caizdir. Asım kıratında ilk vecih Tam ( Kamil) idğamdır. İkinci vecih ise idğamı nakısdır. İdğam var ğunne yok. Kef harfinin önce geldiği idğam şeklide yoktur.



İdğamı Mütecaniseyn:
Tarifi :ما اتحدا مخرجا واختلفا صفة Mahreçleri aynı olan , sıfatları başka olan iki

harften birincisi sakin, ikincisi harekeli olarak yan yana gelirse birinci harfin

ikinci harfe idğam edilmesine ( Şeddeli) denir.
Harfleri : Asım kıratına göre ; 8 harfdir. Mahreci ise 3 gruptur.
1 - Da ( ط ) , Dal ( د ) , Te (ت ) harfleri : İdğam şartları uluşunca bu harfler

kendi aralarında aynı kelime veya ayrı kelimelerde olsun Asın Kıratına göre

idğam edilmeleri gerekir. ما عبدْ تُم , و قالتْ طائفة , بسطْتَ , ا حطْتُ

idğam var ğunne yok.

2- Za ( ظ ) , Zel ( ذ ) , Se ( ث) mahreci : İdğam şartları uluşunca bu harfler

kendi aralarında aynı kelime veya ayrı kelimelerde olsun Asın Kıratına göre

idğam edilmeleri gerekir. ا ذْ ظلموا , يلهثْ ذلك , اذْ ظلمتم İdğam var ğunne

yok.


3 - Ba ( ب ) , ve Mim ( م) mahreci : Sakin “Ba” harfinden sonra , harekeli “mim “

harfi gelirse “Ba” harfi “mim” harfine idğam edilir. Bu da Kur’anı Kerimde

tek örnektir.Bu idğamla birlikte ğunnede vardır. اركبْ معنا dır.
İdğamı Şemsiye:
Tarifi : Arapça da isimlerin başına gelen ve onlara marifelik kazandıran ( ا ل ) dan sonra şemsi harflerden biri gelirse olur. İdğamı tamdır. Elif lam tamamen kalb ve idğam olur. Teleffuzda yok hatta vardır. Güneşin yanın da yıldızlar gözükmez.
Harfleri : 28 harfin yarısı idğamı şemsiye harfleridir.14 harfdir.

, صدر , ضيف , طاب , ظن , له , نعم تب , ثم , دع, ذنبا , رمى , زد , سمعة , شم

Beytinin baş harflerdir.


Örnek : و الشِّمس , و التِّين gibi.
4-İHFA
Tarifi : “ Bir şeyi gizlemek”tir.burda gizlenen nun dur. Nun mahreçden okunmamaktır.

Tecvitte : حالة بين الاظهارِ و الادغامِ عاريةٌ عن التشديد مع بقاء الغنة Ğunnenin bekasıyla ,

şeddeden uzak , idğam ile izhar arasında bir okuyuş şeklidir. Tenvin veya

nun’i sakineden sonra 15 harfden biri gelirse ihfa olur.
Harfleri : Harfleri 15 tanedir.

صف ذا ثنا جود شخص قد سما كرما ضع ظالما زد تقى دم طالبا فترى bu beytin ilk harfleridir.
Örnek : انْ كنْتم - غنىٌَ كريم - منْ جوع gibi .


5-İZHAR

Tarifi : “açıklamak , ortaya çıkarmak”tır.

Tecvitte ; هو الانفصال تباعداً بين الحرفين iki harfin arasını birbirinden uzaklaştırarak ayırmaktır.

Tenvin veya Nun-u Sakinden sonra 6 harf den biri gelirse ( boğaz harfleri ) izhar olur.



Harfleri :ا لله , حى , خالق , عدل , غنى , هاديا Bu beytin ilk harfleridir.
Nun-u sakin ve Tenvin den sonra gelen izhar harfini teleffuz esnasında ikisi arasında sekte , ihfa ve idğam yapmadan okumaya dikkat edilmelidir.
Örnek : من ْ اَمن , عليما حكيما , عليم خبير gibi.
İzharı Kameriyye
Tarifi : Arapça da isimlerin başına gelen ve onlara marifelik kazandıran ( ا ل ) dan sonra kameri harflerden biri gelirse olur. İzhar ile okunur. Burada lam cezimli olrak hem teleffuzda ve hemde resmi hatta vardır.
Harfleri : 28 harfin yarısı kameri harfdir. 14 harfdir.Bunlar ; ا بغ حجك وخف اقيمه

harfleridir.


Örnek : و الْعصر , و الْفجر gibi.
6-İKLAB
Tarifi :Çevirmek ve döndürmek dir.Tenvin veya Nunu Sakineden sonra aynı Kelime veya ayrı kelimelerde , be harfi gelirse “iklab” olur. İklap ; İdğam değildir.

هو قلب النون الساكنة او التنوين ميما خالصا و اخفاؤها عند الباء بغنة Tenvin veya Nunu sakineyi tam bir “mim’e “ çevirmek ve onu , “ba’”dan önce , ğunne veya ihfa ile okumaktır.
Harfleri : ب be harfidir.

Örnek : سميعُ بصير , منْ بعد , لينْبذن , صمٌ بكم gibi.
Kalkale

Tarifi :Sarsmak , Kımıldatmak , bir şeyi depretmekanlamlarına gelir.Tecvit ilminde ise ; تقَلْقُلُ المخرجِ حتى يُسْمعَ له نبرةٌ قويَّةٌ Kuvvetli bir ses işitilinceye kadar mahrecin kımıldatılmasıdır. Kalkale harflerinden birisi ; kelimenin ortasında veya sonunda gerek vaslen ve gerekse vakfen sakin olarak bulunursa olur.

Harfleri : Sıfatı Lazimedendir. 5 harfi vardır. قطب جد Harfleridir.

Örnek : برب الفلقْ , اطْعمهم , اذا وقبْ حاججْتم , لم يلدْ ولم يُلدْ

9-SEKTE
Tarifi : lüğatte : susmak ve iki kelime arasını soluk almadan kesmek , ayırmak demektir.

Tecvitte ise : قطع الصوت بغيرالتنفس Nefes almadan sesi kesmeye bir müddet sonra

okumaya devam etmektir. Sekte vasl’a mahsustur. Yani bir kelime , diğer bir

kelimeye bağlanacaksa ( geçiş olacaksa ) yapılır. NOT : Asım Kıraatının



sekteleri mana ağırlıklı olduğundan okuyucu vasıl durumunda mutlaka sekte

yapmalıdır.
Sekteler : Asım kıraatı Hafs rivayetine göre Kur’an-ı Kerim’de dört yerde sekte vardır.

1- Kehf süresinin 1 ve 2. ayetleri arasında : عوجاً قيِّماً kelimeleri arasında olur. Burada

vakıf da sekte de caizdir. Ancak iki ayeti birbirine vasletmek istenirse , sekte ile

okumak gerekir. Durulursa sekte yapılmaz. Yapılışı : عوجاًkelimesindeki tenvin ,

elif’e çevrilir ve Meddi Tabii yapılarak elif üzerinde nefes almadan bir elif miktarı

durularak قيِّماً kelimesine geçilerek okunur.

2- Yâsin Süresinin 52. ayetinde : من مرقدنا هذا kelimeleri arasında sekte yapılır.burada

da vakf da sekte de caizdir. Ancak vasl halinde sekte yapmak ,Asım Kıraatına göre

gerekir. Yapılışı : من مرقدنا kelimesi üzerinde Meddi Tabii yaparak ,

nefes almadan bir elif miktarı ses kesilip ,nefes almadan durulur ve müteakıp

هذا kelimesinden devam edilir.

3- Kıyame süresinin 27. ayetinde : و قيل من ْ رَاقkelimesidir.Burada sekte yapmak

evladır. Yapılışı : و قيل منْ kelimesindeki nun üzerinde ses kesilerek ,nefes

almadan bir elif miktarı durulur, sonra راق kelimesine devam edilerek icra edilir.

4- Mutaffifin süresinin 14 ayetindeki كلا بلْ راَن kelimesidir. Burada sekte yapmak

evladır. Yapılışı : كلا بلْ kelimesindeki Lam üzerinde ses kesilerek nefes almadan

bir elif miktarı durulur ve راَن kelimesinden devam edilir.

Harflerin sıfatları hakkında geniş bilgi için bakınız:
1-Mağnisi,Terceme-i Cezeri, s.109-134.

2-Eskicizade,Terceme-i Dürr-i Yetim,s.7-11

3-Debreli Hoca Abdülkerim,Mizanü’l-Huruf,s.12-17

4-Ali Rıza Sağman,Sağman Tecvidi,s.33-36

5-İsmail Karaçam,K.Kerimin Faziletleri ve Okunma Kaideleri,s.207-243

6-Abdurrahman Çetin,Kur’an Okuma Esasları,s.69-78

7-Demirhan Ünlü,K.Krimin Tecvidi, ilgili bölüm

8-Celaleddin Karakılıç, Tecvid İlmi,ilgili bölüm

9-Abdullah BOZ- Kıraat ve tecvit ders notları
10. MED HARFLERİ VE MED SEBEBİ :
Lügatta uzatmak,ziyade etmek veya çekmek demektir.Istılahta ise med harflerinden veya Lîn harflerinden birisi ile sesi uzatmaya med denir.(Hidayetül-Müstefid,s.15 – Karaçam,s.265 )

Tecvid ilminde med iki manada kullanılır:

a. Bir kelimeyi, med harfini ıspat edecek kadar uzatarak okumaktır ki buna Medd-i Tabii veya Medd-i Asli denir.


  1. Medd-i Tabii üzerine ziyade etmek suretiyle meydana gelen medlere

denir ki bu çeşit medlere Medd-i Fer’î denir.Buna göre med iki kısma ayrılır:


  1. Asli med: Medd-i Tabii olan, bütün medlerin temeli dediğimiz tabii

meddir.Diğer bütün medler bu med üzerine bina edilir.

  1. Fer’î med:Asli medde ziyade edilen medlerdir ki bunlar:

  1. Medd-i Muttasıl

  2. Medd-i Munfasıl

  3. Medd-i Lazım

  4. Medd-i Arız

  5. Medd-i Lin’dir.


KASR:
Lügatta hapsetmek,men etmek demektir.Tecvid ıstılahında ise asli medde ziyade etmeksizin, tabiî meddi, hali üzere bırakmaya denir.Kasr, iki manada kullanılır:

a.Harf-i med veya harf-i Lin’in, ziyadesiz olarak ıspatına denir.(Medd-i Tabii bunun örneğidir)

b.Bir kelimede harf-i meddin kaldırılmasına denir.Harflerin okunmasında aslolan kasrdır ( meddi tabii yapmaksızın okumaktır).Med ise,bir sebebe bağlı olarak meydana gelir.Med hadisesi meydana gelmesi için;

a. Ya med harfi olmalı,

b. Ya da med sebebi bulunmalıdır.
MED HARFLERİ:

Med harfleri üç tanedir:Vav (و ) , Ya (ى ), (ا ). Kendinden önceki harfleri uzatarak okutan harflere med harfleri denir.



1. Vav (و ) : Bu harf her yerde med harfi değildir.Med harfi olabilmesi için, vav harfinin sakin, kendinden önceki harfin ise madmum olması gerekir. ( قُولُوا - كُونُوا ) g.ibi.

Not:Vav harfi aslen harekeli olduğu halde vakf gereği ârızi olarak sakin olursa yine med harfi olur. ( هُوَ ) gibi



  1. Ya ( ى ) :Bu harf te sakin,kendinden önceki harfin meksur olması gerekir.

( فى - السَّميعُ - يَهْدى ) gibi.

Not: Ya harfi de, bazen vakıf sebebiyle sakin hale gelirse yine med harfi olur.

( عُفِىَ - هِىَ ) gibi. Ancak, Ya harfi şeddeli olursa bu durumda med harfi olmayıp, şedde üzerinde basılarak vakıf yapılır. ( ) gibi.
3. Elif (ا ) :Harf olarak asli harf olmadığı için her zaman med harfidir.Fethalı harflerin uzatılarak okunmasını sağlar.( بِهَا - اَمْوَالِ - بِالْبَاطِلِ ) gibi.

Elif daima harekesizdir.Kelimenin ya ortasında veya sonunda bulunur.Elif hiçbir zaman hemze değildir.Ancak, çoğu zaman mecazi olarak hemze manasında elif denir.


Elif ile hemze arasındaki fark:

a.Elifin mahreci mukadder, hemzenin mahreci muhakkaktır.

b.Elif Cevf bölgesi harfi, hemze ise boğaz harfidir.

c.Elifin incelik veya kalınlığı, kendinden önceki harfin incelik

veya kalınlığına bağlıdır.Hemze ise daima ince seslidir.

d.Elif hiçbir zaman hareke kabul etmez.Hemze ise daima harekelidir.
HAREKELERİN KUVVETLİLİK DERECELERİ:
Hareke:Üstün,esre ve ötreye hareke denir.

1. ÖTRE:En kuvvetli harekedir.Bu arada sakin harfi kuvvetlilik bakımından sıralayacak olsa, önce makabli örteli harften başlanır.Örneğin; Med harflerini sıralarken alfabetik sıraya göre değil, harflerin kuvvetlilik derecesine göre ele alınır ve önce Vav ( و ) söylenir.

2. ESRE:Ötreden sonra ikinci derecede kuvvetli harekedir.Kendinden önceki harf esre olduğunda, o harfi uzatan med harfi Ya ( ) olduğundan, bu harf te med harfleri sıralamasında ikinci olarak zikredilir.

3. ÜSTÜN:Harekeler arasında üçüncü derecede ağırlığa sahip olduğu için ,son sırada zikredilir.Med harflerinden Elif ( )’in üstünle ilgisi olduğu için elif te üçüncü sırada zikredilir. (Kay:Karaçam, s.266, dip not. )

Med harflerine;

a. Hurufü’l-Havaiyye

b. Huruf’l-Cevfiyye

c. Huruf’l-Meddiyye

d. Huruf’l-Illiyy gibi isimlerle de ifade edilir.


LÎN HARFLERİ
Med harflerinden Vav ( و ) ve Ya ( ى ) harfleri üç şekilde bulunurlar:

  1. Harekeli olurlarsa med harfi olmaktan çıkıp, asli harf olurlar.

  2. Kendileri sakin, ma kabllerinin harekesi kendi cinsinden ( Vav için ötre,Ya için esre ) olursa , harfi med olurlar.

  3. Kendileri sakin, ma kablleri meftuh olursa Harf-i Lin olurlar.

.(Kay:Karaçam,268-269)
MED SEBEBİ

Har-i meden sonra gelip,asli medde ilave etmeyi gerektiren sebebe med sebebi veya sebeb-i med denir.

Sebeb-i medler lafzi veya manevi olmak üzere ikiye ayrılırlar:
1. LAFZİ SEBEB-İ MED:

Metinde ,bir meddin sebebi açıkça görülüyorsa bu medlere L afzi med denir. Lafzi medler de ikiye ayrılır :

1.Hemze

2.Sükun


a) Hemze-i Kat‘ ile Başlayan Sureler:

Kur’an-ı Kerim’de 16 sure, hemze-i Kat’ ile başlar.

1-Nahl Suresi ( اَتى اَمْرُ اللّهِ )

2-Fetih suresi (اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ )

3-Vakıa suresi (اِذَا وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ )

4-Münafikun suresi (اِذَا جَاءَكَ الْمُنَافِقُونَ )

5-Nuh suresi (اِنَّا اَرْسَلْنَا نُوحًا )

6-Tekvir suresi (اِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ )

7-İnfitar suresi (اِذَا السَّمَاءُ انْفَطَرَتْ )

8-İnşikak suresi (اِذَا السَّمَاءُ انْشَقَّتْ )

9-İnşirah suresi (اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ )

10-Kadr suresi (اِنَّا اَنْزَلْنَاهُ )

11-Zilzal suresi (اِذَا زُلْزِلَتِ )

12-Tekasür (اَلْهيكُمُ التَّكَاثُرُ )

13-Fil suresi (اَلَمْ تَرَ كَيْفَ )

14-Maun suresi (اَرَاَيْتَ الَّذى )

15-Kevser suresi (اِنَّا اَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ )

16-Nasr suresi (اِذَا جَاءَ نَصْرُ اللّهِ )

Tilavet sırasında Besmele bu surelere vasledilirse, hemzeler ıskat olmaz,

yani okunurlar.


b) Hemze-i Vasl ile Başlayan Sureler:

Kur’an-ı Kerim’de 12 sure, Hemze-i vasl ile başlar.

1-Fatiha suresi (اَلْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمينَ )

2-En’am suresi ( اَلْحَمْدُ لِلّهِ )

3-Kehf suresi (اَلْحَمْدُ لِلّه )

4-Sebe‘ suresi ( اَلْحَمْدُ )

5-Fatır suresi ( اَلْحَمْدُ لِلّهِ فَاطِرِ )

6-Enbiya suresi ( اِقْتَرَبَ لِلنَّاسِ )

7-Muhammed suresi ( اَلَّذينَ كَفَرُوا )

8-Kamer suresi (اِقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ )

9-Rahman suresi ( اَلرَّحْمنُ )

10-Hâkkah suresi ( اَلْحَاقَّةُ )

11-Alak suresi (اِقْرَاْ بِاسْمِ رَبِّكَ )

12-Kariah suresi ( اَلْقَارِعَةُ )




B . SÜKUN:

Sükun,harekesizlik demektir.Alameti, cezm (---ْ---- )’dir.

Sükun alameti taşıyan harfe sâkin adı verilir.Şayet sakin, harf-i med ise o zaman sükun alameti bulunmaz..

Sükun da iki kısma ayrılır:

1.Sükun-u Lazım:

Vakf ve vasl halinde sabit olan sakin harfe denir.Yani,Lazım sükun üzerinde dursak veya geçsek te, hareke kabul etmiyorsa, bu sakin, sükun-u lazımdır.



2.Sükun-u Arız:

Aslen harekeli olduğu halde, yalnız vakf sebebiyle sakin hale gelen harflere denir.Vakf ortadan kalkarsa , sükun da ortadan kalkar.O halde sükun-u ârız, yalnız vakf halinde söz konusudur.


B . MANEVİ SEBEB-İ MEDLER:

Manevi sebeb-i metten maksat, nefide ( olumsuzlukta) mubalağa etmektir.Bu çeşit medler, özellikle Araplarda kuvvetli bir med sebebidir. Ancak kıraat ilminde lafzi sebepten zayıftır.

Manevi sebeb-i med te iki kısma ayrılır:
1.Medd-i Ta’zîm:

Kelime-i Tevhid’deki Lâ-i Nâfiye’ye ait meddir.

misallerindeki Lâ-i Nâfiyeler bu medlere örnektir.Bu medlere Medd-i Mubâlağa da denir.Bu ismi,Allah’tan başkasından ulûhiyyeti nehyettiği için almıştır.

Muhakkikler, sesi uzatarak okumayı müstehab saymışlardır.İmam-ı Nevevi ( öl.677 / 1278 ) “buralarda tedebbür sevkettiği için med ile okumak müstehabtır” demiş ve bütün imamlara, bu meddin meşhur olduğunu söylemiştir.(Kay:en-Neşr.1,345)

Not:Cezeri,İbn-i Ömer’in, Enes’ten bu konuda iki hadis naklettiğini,fakat her iki hadisin de zayıf olduğunu nakletmiştir.

İmam-ı Asım ve Râvisi Hafs’a göre Medd-i Ta’zim önemli değildir.Çünkü onlar zaten Medd-i Munfasılı dört elif miktarı çekmektedir.Meed-i Munfasılı bir elif miktarı çekerek okuyan ve Ashab-ı Kasr denilen Kâlûn,İbni Kesir,Ebu Amr,Ebu Ca’fer ve Ya’kub’u, Medd-i Ta’zim ilgilendirir.


2.Medd-i Tebriye:

Lâ-i Tebriye (cinsten hükmünü nehyeden “La” )’ye ait bir meddir.Buna Medd-i Mübalağa da denir. Lâ-i Nâfiye’nin, Kelime-i Tevhidin başına gelip gelmemesi önemli değildir.Başında bulunduğu her kelime için aynı fonksiyona sahiptir.

Buralardaki medler, lafzi olan sebeb-i medden zayıf oldukları için tevassut ile çekilirler.Bununla birlikte iki elif miktarı çekenler olduğu gibi,beş elif miktarı çekenler de vardır.Bu okuyuş şekilleri Asım kıratı için sözkonusu değildir.

A. ( ر ) HARFİNİN KALIN OKUNDUĞU YERLER:

1. ( ر ) Harfi üstün veya ötre olursa: ( رَسولٌ - رُسُلٌ ) gibi.

2. ( ر ) Harfi sakin, makabli üstün veya ötre olursa: ( أَرْسَلَ - أُرْسِلَ ) gibi.

3. ( ر ) Harfi sakin, makabli de sakin, daha önceki harf üstün veya ötre olursa:

( - صُدورْ - عذاب النّارْ صَبْرْ - خُسْرْ ) gibi.



4. ( ر ) Harfi sakin, makabli kesre-i ârıza olursa :

a. Vasıl hemzesinin esresi: ( اِرْجِعِى ) gibi.

b. İki sakinin bir araya gelmesinden dolayı meydana gele esre:

(أمِ ارْتابوا ) gibi.

c. İzafet Ya ( ى )’sına ittiba için gele esre: ( رَبِّ ارْجِعوا ) gibi.
5. ( ر ) Harfi sakin, makabli esreli olduğu halde, maba’di fethalı bir Huruf-u

İsi’la olursa.Kur’an-ı kerim’de bu şartları taşıyan kelimeler şunlardır:

a. Tevbe suresi, 107. ( فِرْقَةٌ ) ve 122. ayette: ( قِرْطاسٍ )

b. En’am suresi, 7. ayette: ( إرْصاداً )

c. Fecr suresi, 14. ayette: ( لَبِالْمِرْصادِ )

d. Nebe’ suresi, 21. ayette: ( مِرْصاداً )


B. ( ر ) HARFİNİN İNCE OKUNDUĞU YERLER:

1. ( ر ) Harfi esreli olursa : ( رِجال ) gibi.
2. ( ر ) Harfi sakin, makabli esreli olursa : ( كَبِّرْ - أنْذِرْ ) gibi.
3. ( ر ) Harfi sakin, makabli de sakin, daha önceki harf esreli olursa:

) - نَذِير - حِجْرْ - ذِكْرْ قَدِيرْ ) gibi.


4. ( ر ) Harfi sakin, makabli Harf-i Lîn olursa: ( خَيْرْ - سَيْرْ ) gibi.


C. ( ر ) HARFİNİN İNCE VEYA KALIN OKUNABİLECEĞİ YERLER:

1. ( ر ) Harfi sakin, makabli esreli fakat, Ra’nın maba’dinde esreli bir Huruf-u

İsti’la gelirse: (كُلّ فِرْقٍ ) gibi.(361)


2. ( ر ) Harfi sakin, makablindeki Huruf-u İsti’la da sakin, daha önceki harf esreli olursa : ( عَيْنَ الْقِطْرْ ) (362 ) مِنْ مِصْرْ (363 ) gibi.
3. ( ر ) Kelimenin aslına lafzan işaret etmek için ince, vakıf sebebiyle

bulunduğu konuma göre kalın okunması caiz olan ( ر ) harfi.


Örnekler:

a. Ta Ha, 77. ayette geçen ( أنْ أسْرْ ) kelimesi:

b. Hud,81; Hıcr,65; Duhan,23. ayetlerde geçen ( فَأَسْرْ ) kelimesi:

Bu iki kelimeden ( أَسْرِ ) kelimesinin aslı ( أسْرِى ), diğer ( يَسْرِ ) kelimesinin aslı ise ( يَسْرِى ) dir.


NOT: Bazı okuyucuların, şeddeli ( رّ ) harflerini hatalı okudukları görülmektedir. Örneğin: ( شَرِّ ) ve ( يَفِرُّ ) kelimelernde şeddeli ( رّ ) harfinden önceki harfler esas alınarak veya bilmeden kalın okumaktadırlar. Buralarda ölçü şeddeli ( رّ ) harfinin görülen mevcut harekesidir.Buna göre ( شَرِّ ) kelimesi ince, ( يَفِرُّ ) kelimesi ise kalın okunmalıdır.(364)
Vakıf
1- Vakfı lazım : Alameti mim(م )’dir.Vakıf yapmak vaciptir. Vasıl yapılacak olursa mananın bozulacağına işarettir.Örnek :وماهم بمؤمنين de durulmayıp da يخادعون الله de durulursa “Allaha hile edenlere inanmıyorlar” olur ki mananın aslı bu değildir.

2- Vakfı mutlak : Alameti (ط ) ‘ dır.vakıf yapılması evla. Vasl da caizdir.Bu vakıf cümle ve kelam başlangıcı olduğu için vakıf yapıp ,makaplinden almadan ,mabadine devam etmek güzeldir.

3- Vakfı caiz : Alameti Cim (ج ) ‘dir.Vakıf yapmak evladır, vaslıda caizdir.

4- Vakfı Mücevvez : Alameti zay ( ز) ‘ dir. Vakfı caiz olmakla beraber vaslı evladır.

5- Vakfı Murahhas : Alameti sâd (ص ) ‘ dır. Kelamın uzun olması ve nefesin kesilmesi sebebiyle vakıf yapılmasına ruhsat verilmiştir. Vakıf yapılınca geriden almasına luzüm yoktur.Vakfın mabadi, manası anlaşılan bir cümledir.

6- Vakfı la (لا ) : Burada vakıf yapma , vakıf yapmaya müsait değil dir demektir.Mabadi ile lafız yönünden alakası bulunan yerlerdir. Mana tamam olmamıştır. Vakıf yapmak güzel , fakat yapıldığı zaman mabadinden başlamak daha güzeldir.Vakfı la ayet sonlarında bulunuyorsa , vakıf yapılınca geriden almaya gerek yoktur.Çünkü ayet sonları normal vakıf mahallidir.

7- Alameti vakf ( قف) dır: Bu kelime üzerinde vakıf yap? Vakıf , vasıl dan evladır.

8- Alameti Vasl (ق ) ‘ dır: Buna قد قيل alameti derler. Vasl evla , vakf ‘ da caizdir.

9- Vasl (صلى ) manasınadır: Vasl evla , vakıf da caizdir. Sad ( ص) ile La (ل ) vasl(وصل ) kelimesinden, ya ( ى) ise evla ( اولىkelimesinden

alınmıştır.

10- صلح: Vakfı da Vasl da caizdir.

11- ك : Bu harf كذلك kelimesinden alınmıştır.Kendisinden önce hangi secavend geçmişse onun hükmündedir.

12- ( ع ) : Ruku Alametidir. عشر Kelimesinden alınmıştır.Hemze (ء ) şeklinde de olabilir. Namaz kılarken rukua gitmenin uygun olacağı anlamındadır. İki kıssa arasına konur.

13- ... , ... : Vakfı Muânaka : Birbirini takip eden yakın kelimelere konur. Cümlenin mabadi veya makabli ile bağlantısı olduğunu belirtir. İki muânaka işaretinden birinde vakf câiz, her ikisinde durmak caiz değildir.İkisinde de durulursa , mana tamam olmaz.


12. KUR’AN OKUMA TEKNİKLERİ:

Kıraat alimlerince Kur’an’ın nasıl okunacağı , sorusuna ittifak ile şu cevap verilmiştir:




  1. TAHKİK:

Kelime olarak;bir şeyin hakkını ziyade ve noksansız yerine getirmek hususunda

mubalağa etmektir.

Kıraat alimlerine göre tahkik;

-Her bir harfin (mahreç ve sıfatları itibarıyle) hakkını vermek,

-Medleri yetrince (mertebelerine uygun bir şekilde) uzatmak,

-Harekeleri birbirinden ayırmak,

-Şeddelerin tam yapmak,

-Ğunnelerin hakkını vermek,

-Vakf,vasl ve ibtida kurallarına riayet etmek suretiyle;

-Ağır ağır ve

-Manayı da düşünerek, Kur’an’ı okuma şeklidir.

İmam-ı Asım , Hamze ve Nafi’nin Verş rivayetleri Tahkik’i tercih ederler.




  1. TEDVİR:

Kıraat ehlinin çoğu tarafından tercih edilen okuyuş şeklidir.Tedvir,Tahkik ile Hadr

arasında, orta tempo ile okuma şeklidir.

Bu okuma şeklinin Tahkik’ten farkı;

-Medlerde farklılık ve

-Orta bir tempodur. Diğer hususlar hiç değişmez, yani aynen uygulanmalıdır.

İbni Amir , Kisa’i ve Halef ,Tedvir’i tercih ederler.



  1. HADR:

Lügat manası,sür’ati okumak demek olan Hadr,Tecvid ilminde,tecvid kaidelerine

uymak suretiyle, hızlı bir şekilde Kur’an’ı okumaktır.Bu usul,Tahkik’ın zıddıdır.

Bu usulün Tahkik ve Tedvirden farkı;

-bazı medlerin askari ölçülerde kalması ve,

-Seri bir şekilde okunmasıdır. Diğer hususlardan taviz, söz konusu değildir.

Hadr usulünü;İbni Kesir,Ebu Ca’fer,Ebu Amr,Ya’kub ve K’al’un tercih ederler.



NOT: Bazı kıraat ve tecvid kitaplarında , dördüncü bir okuyuş şekli olarak “Tertil” den bahsedilmektedir. Tertil hakkında aşağıda teferruatlı bilgi verilmektedir.İfade edildiği gibi tertil’in; genel olarak ,bütün kıraat usullerinde riayet edilmesi gereken genel kıraat ölçüleri manasında değerlendirmekteyiz.Genel görüş te bu doğrultudadır.
TERTÎL :

Bir şeyi güzel,düzgün ve tertip ile kusursu< bir şekilde açık açık,hakkını vererek açıklamaktır. Sözü tane tane,yavaş yavaş,ara vererek ve güzel sıralama ve ifadeyle söylemeye “Tertîl-i Kelâm” denir.

Kur’an’ın tertili de, her harfinin ; edasının,tertibinin,manasının hakkını, doyura doyura vererek okunmasıdır.Kur’an’da geçen “Rattil” emrinden hemen sonra “Tertil” mastarı ile vurgu yapılması , tertilin en güzel bir şekilde yapılmasını açıkça ifade eder. Bir söz aslında ne kadar güzel mana ifade ederse etsin, o sözü gereği gibi güzel söylemezsek, güzellik ortaya çıkmaz.Kur’an kelimeleri de böyledir. Güzel okunmayınca onlardaki güzelliği ortaya çıkaramayız.Sonuçta;güzel konuşmayı bilmeyenlerin,güzel kelimeleri berbat ettikleri gibi,güzel okuyamayanlar da, Kur’andaki güzelliklerden nasiblerini alamazlar.

O halde yukarıdaki güzelliği Kur’an kıraatinde ortaya çıkarabilmek ve o güzelliği manen yaşıyabilmek için:

-Kelimelerin dizilişinin mana ile uyum sağlaması (burada,kelimeyi okurken, sesin ve o kelimedeki inceliklerin okuyucu tarafından yaşanarak belirtilmesi kastedilmiştir),

-Dilin fesahat ve belagatı hakkıyla gözetilerek ruhi ve manevi bir uygunluk,

-Yerine göre şiddetli,yerine göre yumuşak ; bazen uzun, bazen kısa okumak,

-Ğunnelere,izhar,ihfa,iklab vb. diğer tecvid kaidelerine uymak,

-Kısaca ;Kur’an’ı okurken manayı duymak ve mümkün olduğu kadar da duyurmak suretiyle , okumak suretiyle Tertilin hakkı verilmiş olur.

Kur’an okurken tertilin ve tecvidin manası ve önemi ,böylece ve açıkça ortaya çıkmaktadır. Tecvid, hiçbir zaman, sözün gelimi kaf harfini çatlatmak derdiyle, çatlatmaktaki inceliği kavrayamadan, manayı kaybetmek değildir.

O halde Kur’an okurken yukarıdaki hususlara genel manada riayet etmeye “tertil” denir. (Kay:Hak Dini Kur’an Dili,Azim Yay.,İst,C.8,S.397-399)

Bir hadiste şöyle buyurulmaktadır:”Ey Kur’an ehli (olanlar) ! Kur’an’ı başınızın altına koymayınız (O’nu terk etmeyiniz),bütün gece ve gündüz onu hakkıyla okuyunuz,açıklayınız,ondakileri düşünününz ki, kurtuluşa eresiniz” ( İtkan,I,293 – Karaçam,422)

Hz.Aişe validemize, bir gecede Kur’an’ı iki veya üç defa okuyan kimselerden bahsettiler.O da dedi ki: “Okudular,fakat (hadd-i zatında ) okumadılar.Ben Rasulüllah (s.a.v.) ile bütün gece uyanık idim,el-Bakara,Al-i İmran ve en-Nisa surelerini okudu.Her müjde bulunan ayet geçtikçe dilekte bulundu;her korku veren ayet geçtikçe de dua etti ve Allah’a sığındı” (el-İtkan,I,293)

Şu halde Kur’an kıratından birinci derecede arzulanan şey,O’nun ihtiva ettiği hakikatlerin,mananın öğrenilmesidir.Bunun için, Kur’an okuyan kişinin kalbi,dilinin okuduğu ayetin manası ile meşgul olmalıdır.Kaynak eserlerde verilen bilgilere göre, bir ayetin manası öğrenilmeden diğerine geçilmemelidir. (el-Burhan,I,450 – Karaçam,422).


Hadis-i şerifte de geçtiği gibi, kıraat esnasında kâri, bir rahmet ayeti okuduğu zaman, onun sonunda durmalı,Allah’ın va’diyle sevinmeli;bunu bir müjde kabul etmeli ve Allah’tan rahmetiyle cenneti niyaz etmelidir.Şayet bir azab ayeti okursa, sonunda yine durmalı, manası düşünülmeli,azabından korunması için Allah’a yalvarmalıdır.

Buraya kadar, kıraatin manevi yönü üzerinde birkaç noktaya değinmiş olduk.Bilinmelidir ki ,yukarıdaki anlayış ve hassasiyete erebilmek için Kur’an, başta O’nun tecvidi olmak üzere, diğer bütün kıraat adabına riayetle ancak daha güzel anlaşılabilir ve daha çok kalplere nüfuz edebilir.


13. EZBERLER:

1-Yasin,

2-Mülk,

3-Nebe,


4-Duha’dan Nas’a kadar olan sureler ile namaz dualarını

5-Mihrabiyelerden ( Bakara Suresinin 1-5 ,255 ve son iki ayeti , Haşr sıresinin son üç ayeti ,

vb.) çeşitli törenlere uygun aşr-ı şerifleri ezbere okuma.


14. KUR’AN-I KERİM’İ OKUMA ADABI:
A ) KUR’AN TİLAVETİNİN MANEVİ YÖNÜ:

Allah’ın biz Müslümanlara ihsan ettiği nimetler arasında, en kıymetli mevkide

bulunanı, muhakkak ki Kur’an-ı Kerim’dir.Çünkü O, Hz.Peygamberin mucizelerinin en büyüğü ve İslam davetinin bâki kalmasının yegane temelidir.

Allah’ın kendilerine Kur’an ihsan ettiği kimseler, bu büyük nimetin kadrini bilmelidirler ki, bu sayede her hallerinde Kur’an onlara önder ve delil olsun.

Müslümanlar, özellikle Din hizmeti sunan görevliler ,Kur’an’ın mana yönüyle hayatımıza nasıl tesir etmesi gerektiğini bilen ve yaşayan insanlar olmalıdır.Bu sayede insanlara,özellikle cemaatimize sunduğumuz İslam ve okuduğumuz Kur’an ,önce gönüllere,sonra hayatımıza tesir etsin.

Kur’an-ı Kerim’i insanlara tanıtmak,anlatmanın yanında O’nu öncelikle tertile ve diğer kıraat âdabına riayet ederek okumak ta ayrı bir önem arzetmektedir.Kur’an tilavetinde usul ve âdab, Kur’an’ın beyinlere ve gönüllere tesir etmesi için , kaçınılmazdır.Kur’an kıraatinin tesiri, ancak O’nun doğru tilavetiyle mümkündür.Bu ifadelerimizin kaynağı da Kur’an’dır.Konu ile ilgili bazı örnekler:

“Kur’an’ı (açık açık,tane tane) tertil ile oku” (Müzzemmil,4)

“O’nu bir Kur’an olarak ayetlere ayırdık ki, insanlara dura dura okuyasın.Biz O’nu yavaş yavaş ( ve ayet ayet yirmiüçyılda) indirdik” ( İsra,106)

“Kendilerine kitabı verdiğimiz ehliyetli kimseler O’nu, tilavetinin hakkını vererek okurlar” ( Bakara,121 )

NOT: “Tertil” hakkında daha önce bilgi verildi.

Kıraat ile ilgili adaba geçmeden önce, bizi bu ölçülere uyarak Kur’an okumamıza , dolayısıyla Kur’an’ı anlamaya da mani olan şeyleden kısaca bahsedelim:

15. KUR’AN’IN ANLAŞILMASINA MANİ OLAN ŞEYLER:

İslam büyükleri şu dört şeyin , Kur’an-ı Kerim’in anlaşılmasına mani olduğunu söylemişlerdir:


1-Kur’an okuyucularının,okurken bütün dikkat ve güçlerini harflerin mahreçlerine sarfederek, harfleri mahreçlerinden çıkarmaya uğraşmalarıdır.Bütün Kur’an okuyucularını,Kur’an’ın manasını öğrenmekten alıkoyan bir şeytan vardır, onları daima harfleri tekrar etmeye yöneltir. “Harf mahrecinden çıkmadı” diye vesvese verir.

Böylece okuyucunun düşüncesi yalnızca harfin mahrecine teksif edilmiş olur.Böyle olunca da okuyucunun kalbine ve beynine Kur’an’ın manası inkişaf etmez.

Burada,“Kur’an okurken esas olan yalnız manayı düşünmektir, harfler başka mahreçlerden yanlış olarak ta telaffuz edilebilir, bunlar önemli değildir ” gibi bir yanlış anlamaya fırsat verilmemelidir.Her Müslüman Kur’an okurken, teleffuz ettiği harfleri öyle ustalık ve kolaylıkla okumalıdır ki, harflerin teleffuzu için , manayı düşünmeye engel olacak bir gayrete ihtiyaç duymasın.

Harflerin mahreç ve sıfatlarını bilme ve uygulama safhasını geride bırakan okuyucu, kıraat esnasında manadan başka bir şey düşünmemelidir.

2- Taklid yoluyla bir mezhebe bağlanarak,inceleme yapmadan,yalnız duyduğuna inanmak suretiyle körü körüne orada donup kalmaktır.Bu şahsı, taklid ile edindiği bilgi,başka bir türlü düşünmeye mani oluyor, öyle ki başka bir düşünce veya bilgi şekli ona göre bâtıl, hatta küfür şeklinde telakki edilir.Sofilerin, “ilim perdedir” dedikleri ilim ve anlayış, işte bu tür faydasız ilimlerdir.Yoksa basiret nuruna,keşfe ve mükâşefeye dayanan ilim,hakikatların görünmesine mani olamaz. Hatta en çok arzulanan ilim, bu tür ilimlerdir.

3-Bir günahı işlemekte israr etmek,yahut kibirli olmak veya dünyanın geçici heveslerine mübtela olmak. Butür bir anlayış ve yaşantıya sahip olmak, kalbin kararmasına ve paslanmasına vesile olan şeyler olduğundan, böyle insanların da Kur’an’ı anlamaları ve yaşamaları zor olur. (Kaynak:İ.Karaçam,a.g.e., S.433 )


B ) KUR’AN TİLAVETİNİN ZAHİRİ YÖNÜ:

Kur’an Ehlinin Vasıfları:

Kısaca Kur’an ehli;Müslüman,akıllı,bâliğ (rüştünü ikmal etmiş),doğru,inanılır (şayan-ı itimad),mazbut,fısk-ı fücurdan ve gösterişten uzak kimsedir.Bu vasıfları şöyle sıralayabiliriz:

1.Kur’an ehli,yalnız Allah Teala’nın rızasına nail olmak için,ihlas ile Kur’an okumalıdır.

2.Vakar ve izzet-i nefis sahibi,mütevazi olmalıdır.

3.Günahlarından korkan,affı için Allah’a yalvaran,sıhhatinin kıymetini bilen,Allah’tan ümidini kesmeyen,dua ve niyazında daim olan,olmalıdır. (er-Riayeh,s.14 )

4.Bildiğini delili ile bilen, şeytandan korunan,nefsi ile mücadele eden kişidir.

5.Hayatını, dinin emir ve yasaklarına uyp uymadığını kontrol ederek devam ettiren kişidir.

6.Haksızlık yapanlarla,zalimlerele,cahillerle beraber olamayan, daima mazlumdan yana tavır koyan kişidir.

7.Kin beslememeli,kendine haksızlık edenlere bile hoş görü ile muamelede bulan kişidir. ( er-Riayeh,s.15 )

8.Yetiştirdiği talebelerin çokluğundan ve bundan dolayı övülmekten sakınan kişidir.

9.” Din ,nasihattir ” hadisi gereği,talebelerine sürekli nasihat eden, böylece bildiğini talebeleriyle paylaşan kişidir.

10.Talebelerine tedrici olarak ,öğretmek istediklerini anlayarak,hazmederek,yorumlayarak öğreten kişidir.

11.Kur’an ehli,Kur’an’ın başlıca hükümlerini, ayetlerdeki kastedilen muradı iyi bilmelidir ki, böylece öğrettikleri kalıcı ve faydalı olsun.

12.Kur’an ehli,tecvid ilmini,Kur’an’ın resm-i hattını,vakf ve ibtidayı,fasılaları,kıraatlerin isnadını vs. iyi bilmelidir. (Ğaysün-Nef’ ,s.8 vd. –Karaçam,443-449)


16. KUR’AN OKUYUCUSUNUN DİKKAT EDECEĞİ HUSUSLAR:

1.İhlaslı ve kıraat edeplerine riayet etmeli.

2.Musait ise misvak veya fırça ile dişlerini temizlemelidir.

3.Abdest alarak Ku’an okunması müstehabtır.

4.Temiz bir mekanın seçilmesi. İmam-ı Şabi, “üç yerde Kur’an okumak mekruhtur” demiştir.Bu mekanlar;

a.Hamamlar,

b.Tuvaletler,

c.Çalışan değirmenler. ( et-Tıbyan,s.42 )

5.Kur’an okurken ,namaz dışında da kıbleye dönülmesi.

6.Temiz elbise giyilmesi.

7.Esneme ihtiyacı olduğunda, kıraatin kesilmesi.

8.Gündüzün erken saatleri (güneş doğmadan önceki zamanlar) tercih edilmeli.

9.Oturarak Kur’an okumak.

10.İstiaze ile kıraate başlamak.

11.Kıraate başlarken ve devamında huşu ve tedebbürden ayrılmamak.
Büyük veli İbrahim Havas ( 291 / 903 ) şöyle der: “Kalbin şifası dört şey ile olur:

1.Tedebbür ile Kuran okumak.

2.Mideyi boş bırakmak.

3.Gece ibadeti.

4.Seher vaktinde tadarru ve niyaz.

5.Salih kimselerle oturup kalkmak.(et-Tıbyan,s.46)

12.Ayetlerin manalarını iyice anlamak için tekrar tekrar okumak.

13.Mümkün olduğunca ağlanmalı veya bu havayı yaşamalıdır. “Hem ağlayarak dizleri üstü secdeye kapanıyorlar,hem de bu Kur’an’ı işitmek, onların kalp yumuşaklığını artırıyor” (İsra,109)

14.Kur’an okurken tertile son derece riayet edilmelidir.

15.Rahmet ayetleri okunduğunda Allah’ın fazlından istenmeli,azab ayeti okunduğunda ise,Allah’a sığınılmalıdır.

16.Kur’an’ı güzel ses ile okumaya, sesle kıraati süslemeye çalışmalıdır.(Geniş bilgi için bak,Karaçam,462)

17.Birbirine bağlı olan ayetlerin başından kıraate başlanıp, söz ve konu bittiği yerde de kıraat bitirilmelidir.

18.Kur’an okuyucusu ancak, mütevatir kıratları okumalıdır.Şaz kıratlarla kıraat caiz değildir. ( Bak:Karaçam,K.Kerimin Nüzulü ve Kıraatı,s.255-312)

19.Kur’andaki sure ve ayet tertibine göre Kur’an okunmalıdır.Muhtelif ayet ve sureler birbirine karıştırılmamalıdır.

20.Kıraat bitince “Sadekallahül-Azim” denmelidir.

21.Kıraat bitince Kur’an kapatılmalıdır.

22.Dünyalık bir iş için Kur’an’ı te’vil etmemelidir.

23.Uygun olmayan mekanlarda (sokaklarda,oyun oynana yerlerde,içki içilen yerlerde ) Kur’an okunmamalıdır.

24.Secde ayetleri okunduğunda secdeye varılmalıdır.

25.Duha –Nas sureleri arasında Tekbir alınmalıdır.

25.Hatim bitince dua edilmelidir.

26.Mana kat’i bilinmeden Kur’an yorumlanmaya kalkışılmamalıdır.

27.Sureler biribirinden ayrılarak okunmalıdır.

28.Yaygın olmayan, garib kıratları okurken dikkatli olunmalı,ihtilafa ve fitneye sebebiyet verilmemelidir. (İşmam ve revm gibi)


17. KUR’AN-I KERİM’İ OKURKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR:


  1. Maharic-i Huruf ve önemli sıfatların hakkını vermeye her zaman dikkat etmek.

  2. Kur’an okumaya başlarken tercih edilen okuma şekline göre med miktarlarına her yerde dikkat etmek.

  3. Ğunne sözkonusu olan yerlerde ,her zaman aynı ölçüde ğunnenin hakkını vermeye dikkat etmek.

  4. Vakf , vasıl ve ibtidâ kaidelerine dikkat etmek.

Kur’an okurken, mümkün olduğunca manevi bir hâlet-i rûhiye içine girmrk
18. KUR’AN’DAKİ BAZI AYETLERİN KIRAAT ÖZELLİKLERİ:

(Asım kıraatinin Hafs rivayetine göre okunuşları özellik arzeden bazı kelimeler)



1. Kur’an okumaya ilk defa başlayan kişi Eûzü –Besmele ile başlar.Ancak Tevbe suresinin başından kıraate başlıyorsa yalnız Eûzü okuyup kıraate başlar.Çünkü bu surenin başında İstiâze bulunmamaktadır.

2. Kur’an okumaya Tevbe suresi dahil olmak üzere herhangi bir surenin ortasından başlanacaksa, bu durumda okuyucu muhayyerdir.Şöyle ki:

a) Şayet surenin başında Besmele yazılı ise ,sure ortasından kıraate başlayan kişinin İstiâze ile birlikte Besmele’yi de okuması efdal olanıdır.

b) Okunacak bölümü içeren sûrenin başında Besmele yazılı değilse, yalnız İstiâze’yi okuyarak kıraate başlaması efdal olanıdır.

c) Okuyucu isterse, sure başında Besmele olsun-olmasın ,İstiâze ile birlikte Besmala’yi de okuyarak kıraate başlayabilir.
Bu surenin başında niçin besmele yazılmamıştır ?

a) Bu sure Besmelesiz nazil olmuştur.Buna sebep olarak ta;

b)Surenin Müşriklere bir ihtar ve Allah’ın bir ültimatomu olduğu; Besmele’nin ise güven ve rahmet ifade ettiği,Besmele’de bulunan rahman ve rahim sıfatlarının zikredilerek sureye başlanmasının doğru olmayacağı,

c) Bir önceki sure olan Enfal suresi ile bu sure mana yönüyle birbirine çok bağlı olmaları sebebiyle , bu iki sureyi ,bazı sahâbenin bir sure olarak kabul ettikleri,

d) Peygamberimiz (s.a.v.) diğer surelerin başlarına besmele yazılmasını emrettiği halde, bu surenin başına besmele’nin yazılmasını emretmediği, gibi sebeplerden dolayı bu surenin başına Besmele yazılmamıştır.

3. Âl-i İmran suresinin başında bulunan ( ) lafzındaki mîm, vakıf halinde medd-i lâzım yapılır.

Vasl halinde ise iki vech vardır:



a) Medd-i lazım yapılarak ( 4 elif uzatılarak), Mîm’e fetha verilir ve vasl yapılır.

b) Vasl halinde Mîm’e hareke verildiğinden, Medd-i Lazım olma özelliği ortadan kalktığından , yalnız Medd-i Tabii yapılarak ( 1 elif çekilerek) vasl yapılır. (Kay:Paluvî,Zübdet’l-İrfan,S.39–A.Çetin,Kur’an Okuma Esasları,S.241)

4.Yâsîn suresinin başındaki Sîn harfi, vakf ve vasl halinde ,Sîn’in cezmi ile ve her iki halde de Medd-i lazım olur.Vasl halinde idğamın şartlarını taşıdığı halde idğam yapılmaz. (Kay:Çetin,S.242)

Kalem suerinin başında bulunan Nûn’daki uygulama da aynıdır.



5. Aşağıdaki 7 kelimede gayr-i kıyasi olarak vakf halinde elif üzere, vasl halinde ise elif’in terki (bilâ med) ile okunurlar.

a) Mütekellim zamiri olan Ene ( انا ).

b) Kehf suresi 36.ayette geçen ( لكنا هو ) kelimesi.

c) Ahzab suresi 10. ayette geçen (الظنونا ) kelimesi.

d) Ahzab suresi 66. ayette geçen ( الرسولا ) kelimesi.

e) Ahzab suresi 67. ayette geçen ( السبيلا ) kelimesi.

f) İnsan suresi 4. ayette geçen ( سلاسلا ) kelimesi.

g) İnsan suresi 15. ayette geçen ( قواريرا ) kelimesi.

6. Neml suresi 36. ayette bulunan ( اتين ى ) kelimesindeki Yâ ( ى ) harfi, vasl halinde yazıda da görüldüğü gibi Yâ’nın fethası ile okunur.Vakf halinde ise iki türlü okumak caizdir:

a)harfini harf-i med yaparak, medd-i Tabii şeklinde.vakfetmek.

b)Yâ harfini hazfedip, Nûn’un sükûnu üzere vakfetmek.

7. Furkan suresi 69. ayette geçen ( فيه مهانا ) he harfi zamir olduğu halde kaide dışı med ile okunur. Hafs bu vechi bu şekilde almıştır. Boğaz harfi He esre, dudak harfi Mim ötre olduğu için teleffuzda zorluk vardır ve Manaya dikkati çekmek için böyle okunduğu da nakledilir. Diğer kıratlarda ise medsiz okunur.

8. Aşağıdaki 4 kelime sonlarındaki He ( ه) harfleri zamir olmayıp, kelimenin aslından oldukları için çekilmeden okunurlar.

a. ( ما نفقه ):Fekihe kökünden gelen Fâkihetün kelimesinin çoğuludur.Kur’an’da geçtiği yerler:

Mü’minun,19 - Sâffât,42 - Mürselat,42.


b. Hud,91.
c. ( لم ينته ):Şuara,116 – Meryem,46 ile ( ):Ahzab,60 – Alak,15.

Bu kelimeler Neha asıllı fiilinden türemiş, cezm halinde Yâ’ları hazfedilmiş fiillerdir.



9. Mevcud Kur’an nüshalarında bazı kelimelerde bulunan sad ( ص ) harfleri esasen sin ( س ) harfi oldukları halde sad ( ص) ile yazılmışlardır.

a.Bakara suresi,244. ayet: ( ويبصط )

b.Â’raf suresi,69. ayet: ( بصطة )
c.Tûr suresi, 37. ayet: ( المصيطرون ):Buradaki sad harfini hem sin, hem sad ile okumak caizdir.

d.Ğâşiyeh, 22. ayet: ( بمصيطر ): Yalnız bu kelimedeki sad harfi yazıldığı şekliyle yani , sad ile okunur.

10. Aşağıdaki kelimelerde iki çeşit kıraat söz konusudur:

1.si : Medd-i Lazım yaparak ibdal ile okumak

2.si: Kelimenin aslına riayet ederek yani, aslen var olan iki hemzeden ikincisini teshil ile okumak. Bu kelimeler şunlardır:

En’am suresi,ayet 143 ve 144’te geçen ( الذكرين ) kelimeleri,

Yunus suresi,ayet 51 ve 91’de geçen ( الئن ) kelimeleri,

Yunus suresi, ayet 59’da geçen ( الله ) kelimesi,

Neml suresi,ayet 59’da geçen ( الله ) kelimesi.

11. Aşağıdaki kelimeler, ilk bakışta idğam-ı maalğunne şeklinde okunacak gibi görülseler de, sakin Nun’dan sonra gelen vav ( و ) ve Ya ( ى ) harfleri, aynı kelimede bulunduklarından, izhar ile okunurlar.Bunlara İzhâr-ı Kelime-i vâhide denir.

Bu kelimeler şunlardır:



1. (الدنيا ) Kelimesi:Kur’an’da 115 yerde geçer.

2. ( بنيان ) Kelimesi:Kur’an’da 6 yerde geçer.

Tevbe suresi,109 ve 110. ayetlerde,

Nahl suresi, 26. ayette,

Kehf suresi, 21. ayette,

Sâffât suresi, 97. ayette,

Saff suresi, 4. ayette geçer.



3. ( قنوان ) Kelimesi:Kur’an’da 1 yerde geçer.En’am suresi, 99. ayette.

4. ( صنوان ) Kelimesi:Kur’an’da 1 yerde geçer. Ra’d suresi, 4. ayette .

12. Aşağıdaki iki kelime sonlarında bulunan zamirler gayr-i kıyasi olarak zamme ile okunurlar.

1. Kehf suresi,63. ayetteki (ومانسانيه ) He harfi.

2. Feth suresi, 10. ayette geçen ( عليه الله ) He harfi.Buradaki zamiri Hafs’ın ta’zim için zamme ile okuduğu nakledilse de; esas sebebin; Hafs’ın hocasından,hocasının da hocaları kanalıyla Peygamberimizden böyle öğrenmiş olmalarıdır.

13. Rum suresi, 54. ayette üç defa tekrar eden ( ضعف )

kelimesindeki ( ض ) harfinde iki şekilde kıraat caizdir.



1. (ضعف ) Şeklinde ve Kur’an’da yazıldığı gibi fetha ile okumak.

2. (ضعف) Şeklinde Dat harfinin zammesi ile okumak. (Kay:Çetin,243)

14. Zümer suresi, 7. ayette geçen (يرضه) kelimesindeki zamir ve Nur suresi, 52. ayette geçen ( ويتقه ) kelimesindeki zamir, ihtilas ile ve çekilmeden okunurlar.

( يرضه ) Kelimesinin aslı (يرضاه ) şeklindedir.Aradaki elif, cezm sebebiyle hazfedilmiştir.İşte, kelimenin aslı nazar-ı dikkate alınarak ‘zamirin makabli sakin olursa çekilmez’ hükmü gereği, buradaki zamir de asla işaret olmak üzere çekilmeden ve ihtilas ile okunur.

(ويتقه ) Kelimesi de aynı sebepten dolayı çekilmez ve ihtilas ile okunur.

İHTİLAS:Harfi hafif sesle ve sür’atlice okumak demektir.
15. Hud suresi, 41. ayette geçen ( مجريها ) kelimelerindeki Ra ( ر ) harfi İMALE ile okunur.
İMALE:Adı geçen yerdeki Ra (ر ) harfini elif ile Ya arasında veya üstün ile esre arasında, okuyuş ile okumaktır. Femi muhsinden almak lazım. Bu anlatımla olmaz.

İMALE-İ SUĞRA:Ses;üstüne,elife yakın olursa, İmale-i suğra olur. Taklil veya Beyne denir. Femi muhsinden almak lazım.

İMALE-İ KÜBRA:Ses;esreye,Ya harfine yakın olursa, İmale-i Kübra olur. Femi muhsinden almak lazım.
16. Yusuf suresi, 11. ayette geçen ( لا تامنا ) kelimesinde İŞMAM yapılır.Bu kelimenin aslı ( لا تامنُنَا )’ dir.Bu kelimeyi işmam ve ihtilas ( Ravm) ile olmak üzere iki vech caizdir.

İŞMAM:Sükûn-u ârızı okuduktan sonra harekesine işaret etmek üzere dudaklara ötre hali verip, sonra tabiî şekline döndürmektir.

17. Fussilet suresi, 44. ayette geçen ( ااعجمى ) kelimesindeki ikinci hemzede Teshil yapılır.

18. Hucurat suresi, 11. ayette geçen ( باس الِاسم الفسوق ) kelimesinde Lam-ı tarifin lam harfine esre verilerek geçilir.

Bu kelimede böyle bir vasl uygulamasının sebebi şudur:

El-İsmü ( الِاسم ) kelimesinin başındaki Lam-ı tarifin hemzesi ile İsmü (الِاسم ) kelimesinin başındaki hemze, hemze-i vasldır.Kaide gereği iki kelime veya harf arasında bulunan vasl hemzeleri okunmazlar.Arapçada ise ‘ictima-u sakineyn’ söz konusu olduğunda, sakinlerden birine kesre takdir edilerek vasl yapılır.Burada Lam’ın başında da sonunda da hemze-i vasl bulunmaktadır.Bu hemzelere mi, lam harfine mi hareke takdir edilmelidir ? sorusuna: ‘Lam harfi, hemze-i vasıllara göre daha kuvvetli harftir’ noktasından hareketle, Lama bir kesre takdir edilir ve böylece vasl yapılır. Bunun diğer adı nakildir.

19.Aşağıdaki kelimeler Ha-i Sekt ile okunurlar:



Ha-i Sekt:Kelimenin son harfinin harekesini korumak içi ziyade edilen sakin He ( ) harflerine denir.

Bu kelimelerin vakıf hallerinde He ( ) harflerinin sükunu ile durma konusunda bütün kıraat imamlarının ittifakı vardır.

Asım kıraatinin hafs rivayetine göre bu kelimelerin vakf ve vasl hallerinde He ( ) harfleri sakin olarak okunurlar.

1. Bakara suresi,259.ayet : ( لم يتسنهْ )

2. En’am suresi, 90. ayet : ( اقتده )

3. Hâkkah suresi,19 ve 25. ayetler : (سلطانيه )

4. Hâkkah suresi, 20 ve 26. ayetler: ( ماليه )

5. Hâkkah suresi,28. ayet : ( كتابيه )

6. Hâkkah suresi, 29. ayet : ( حسابيه )

7. Kâriah suresi, 10. ayet : ( ماهيه ) (12)


19. KIRAATTE DUDAK TALİMİ VE ÖNEMİ
Tilavet esnasında usul ve kaidelere uygun olarak dudakların aldığı şekil ve hareketlere ‘Dudak Ta’limi’ denir.

Kur’an-ı Kerim tilavetinde dudak ta’limi,Tecvid bilgisi kadar önemlidir.Bir harfi sakin veya harekeli olarak okurken mutlaka o harfte bulunan sıfatların ve mahrecinin gereği olarak çıkarılması gereken sesi doğru verebilmek için mutlaka dudak ta’limini bilmek ve uygulamak gerekir.

Dudak talimi tilavette o kadar önemlidir ki kıraat ehli olan birisi ama olsa veya kasetten bir okuyucuyu dinlese, okuyucunun dudak talimine ne derece riayet ettiğini rahatça anlayabilir.

Dudak talimi Kur’an kıraati ile birlikte muhtelif seminer veya konferans konuşmalarında, değişik edebi hitabelerde, vaaz ve hutbe konuşmalarında, spikerlik ve haber programlarında, özellikle sanat musikisi icraatında, nihayet muhtelif amaçlı diksiyon çalışmalarında ayrı bir öneme haizdir.

Kısaca dudak hareketleri, konuşmacının veya okuyucunun konuşmasını ve okuyuşunu hatasız ve doğru olarak ifade edebilmesini ve okuyabilmesini sağlayan olmazsa olmaz denebilecek kadar önemlidir.
.DİP NOTLAR:

(1) Töreyin, 1998: 10

(2) İslam Kültür Atlası, İsmail Raci el-Faruki, Yeni Şafak Gazetesi,1999 baskısı, S . 259-26

(3) (Kay:İthaf,S.5 vd. ;Karaçam,K.K.Nüz. ve Kıraati,s.235 vd. ;Karaçam,K.K.Faz. ve Ok.Kaid., s.55

(4) el-Burhan,I,327 ; Karaçam,57

(5) M.E. Maşalı,Kurân’ın Metni, S.360, 305.dip not.

(6) Zekeşi,I,s.329.

(7) Neşr,I,41 ; Karaçam, a.g.e., S.58

(8) Sırat-ı Müstekîm Mecmuası,C.6,Sayı.147,Sayfa.267 ; Karaçam,a.g.e.,58-59

(9) Suyuti,el-İtkan,I,215 vd.

(10) Doç.Dr.Suat Yıldırım,K.Kerim ve Kur’an ilimlerine Giriş,S.38.

(11) Mekki, el-İbane, s. 37-38 – Maşalı,357

(12) Prof. Abdurrahman ÇETİN,Kur’an Okuma Esasları, S.241-244.

13- Talip AKBAL. Kuran-ı Kerim ve Kıraat Ders Notları

14- Ramazan PAKDİL. Tecvit Notları

15- Abdullah BOZ. Kuranı Kerim – Kıraat - Tecvit ve Dudak Talimi Ders Notları



DİNİ BİLGİLER ÖĞRETME BECERİSİ,
DİN HİZMETLERİNDE
HİTABET

VE

TÜRLERİ


13 – DİNİ BİLGİLER ÖĞRETME BECERİSİ,

DİN HİZMETLERİNDE HİTABET VE TÜRLERİ DERSİ
Dini Bilgiler Öğretme Becerisi, Din Hizmetlerinde Hitabet ve Türleri dersi 16 saat olarak planlanmış olup, bu derste işlenecek konular şu şekilde düzenlenmiştir:
Ders Planı:

DİN HİZMETLERİNDE HİTABET VE TÜRLERİ (8 Saat)

  1. Hitâbet ve dinî hitâbet kavramı (1 Saat)

  2. Dinî hitâbet türleri

    1. Cami içi dinî hitâbet (3 Saat)

      1. Hutbe

        1. Tanımı, yer ve zamanı

        2. Hükmü ve şartları

        3. Duaları

        4. Hazırlanması

        5. Sunumu

        6. Değerlendirmesi

      2. Vaaz (3 Saat)

        1. Tanımı, yer ve zamanı

        2. Duaları

        3. Hazırlanması

        4. Sunumu

        5. Değerlendirmesi

    1. Cami dışı dinî hitâbet (1 Saat)

      1. Konferans

      2. Sohbet

      3. Radyo ve TV’de dinî konuşmalar

      4. Önemli gün ve gecelerde yapılan dua ve konuşmalar
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   56


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət