Ana səhifə

T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı


Yüklə 3.91 Mb.
səhifə54/56
tarix26.06.2016
ölçüsü3.91 Mb.
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   56

İkinci Hutbe: Hamdele ve salvele ile mü’minler hakkında yapılan duadan ibarettir.

HUTBE HAZIRLAMADA KUR’AN VE HADiSLERDEN YARARLANMA


(Prof. Dr. Bünyamin ERUL)
Bilindiği gibi, Kur’an ve Sünnet, din, ilim, kültür ve medeniyetimizin en önemli iki kaynağını oluşturur. İslam’ın doğru bir şekilde anlaşılması ve anlatılması, bu iki temel kaynağın doğru anlaşılması kadar, doğru bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Zira Kur’an ve onun açılımı ya da yaşanmış şekli olan Sünnet, İslam’ın teorisi ile pratiğini oluşturmaktadır.

İslam’ın değişik kitlelere anlatım şekillerinden olan davet veya irşad faaliyetlerinde bu iki kaynaktan azami derecede istifade edilmektedir. Oldukça geniş bir konu olan Kur’an ve Sünnet’teki davet yöntemi üzerinde birçok çalışmalar yapılmıştır. Hatta önceki yıllarda Ankara’da gerçekleştirilen bir Kutlu Doğum Sempozyumu sırf bu konuya tahsis edilmiştir.

İrşad hizmetlerinin bizdeki en önemli iki tarzı olan vaaz ve hutbelerde ağırlıklı olarak ayet ve hadisler kullanıldığı malumdur. Burada ele aldığımız konu spesifik olarak hutbe hazırlama olduğuna göre, bu tebliğimizde hutbe hazırlarken Kur’an ve Hadislerden nasıl yararlanılacağı üzerinde duracağız. Bu hususta dikkat etmemiz gereken kurallar nelerdir? Ne gibi bir yönteme başvurmalıyız? Nelere riayet etmeliyiz?

Konuyu iki başlık altında işlememiz yerinde olacaktır:


I. KUR’AN’DAN YARARLANMA


Kur’an, Yüce Rabbimizin bize gönderdiği bir hidayet rehberidir. O, akıl sahipleri için ibretler ve hikmetler; ilkeler ve öğretiler; emirler ve nasihatler; kıssalar ve mev’ızaler içermektedir. Bu yönleriyle Kur’an, başarılı bir hatip veya vaizin, hayatı boyunca vaaz ve hutbelerinde anlatmakla bitiremeyeceği kadar zengin bir hazinedir. Hz. Peygamber’in Medine döneminde en azından Cuma hutbelerinde genellikle Kur’an ayetlerini işlemesi de bunu desteklemektedir.

Hutbe konusunu veya konu ile ilgili ayetleri seçerken olsun, konuyu hazırlarken olsun Kur’an’dan yararlanmada dikkat etmemiz gereken önemli hususlar bulunmaktadır. Biz, bunları şöylece sıralayabiliriz:



  1. Hatip, Kur’an’ın içeriğinden haberdar olmalıdır. Bununla kastımız, her hangi bir konu ile ilgili bir ayeti ya da ayetleri, ilgili surelerden kolayca bulabilecek kadar Kur’an’a âşina olmalıdır. Elbette bu, en azından defalarca meal okumayı gerektirecektir. Bunun için ayrıca, meallerdeki indekslerden, fihristlerden, ya da bu konuda müstakil olarak hazırlanmış anahtar kitaplardan yahut CD’lerden yararlanmalıdır.

  2. Seçilen ayeti ya da ayetten ne kastedildiğini eldeki meallerden tam olarak anlamak mümkün olmayabilir. Bu tür durumlarda -telif ya da terceme- çeşitli tefsirlere başvurulmalıdır. Ayetin manası netleştikten sonra hutbede kullanılmalıdır.

  3. Burada seçilen ayetin, ele alınacak konuyla doğrudan ilgili olmasına, o konuyu tam olarak yansıtmasına dikkat edilmelidir. Çok zayıf ilgiler kurularak, birçok ilahi mesajın buharlaştırılması, -hatta bazen tahrif edilmesi- gibi sakıncalı bir durum ortaya çıkmaktadır. "Ve enfikû fî sebîlillah" kısmını makaslayıp, trafik ile ilgili olarak "Vela tulkû bi eydîkum ile’t-tehluke" ayetinin (2 Bakara 195) okunması gibi.

  4. Ayetlerin anlaşılmasında sebeb-i nüzul bilgisi önemli katkı sunacaktır. Dolayısıyla şayet o ayetin inişine sebep olarak gösterilen herhangi bir husus varsa bu bilgiden yararlanılmalıdır. Ancak bu konuda birçok zayıf, hatta uydurma rivayetlerin bulunduğunu ve bunların çeşitli ayetlerle ilişkilendirildiğini bilmek gerekmektedir. 9 Tevbe 75-78 ayetleriyle ilişkilendirilen ve birçok tefsire girmiş olan Sa’lebe kıssası386 bunun tipik bir örneğini oluşturur.

  5. Ayetin öncesi ile sonrası arasındaki akışa (siyak-sibak), konu birliğine, ayetler arası ilişkiye dikkat edilmelidir. Siyak ve sibakından kopartılan bir ayete, sırf lafızlardan hareketle farklı bir anlam yüklenmemelidir.387

  6. Kur’an’ın bütünlüğü dikkate alınmalıdır. Parçacı bir yaklaşımla bir konuda birkaç ayet bulunduğu halde, sadece tek bir ayeti alıp onu Kur’an’ın yegane hükmüymüş gibi takdim etmemelidir. Mesela kaza-kader ile ilgili ayetleri bir arada değerlendirmek gerekir. Öyle ayetler vardır ki, buradan sadece Cebriye veya Kaderiye’nin kader anlayışı çıkartılabilir.

  7. Ayetin mensuh olup olmadığına dikkat edilmelidir. Verilecek hüküm, sonradan gelen ve önceki hükmü yürürlükten kaldıran nasih ayete dayanmalıdır. "Her kim, bir mü’mini kasden öldürüse, cezası, içinde daimi kalacağı cehennemdir" (4 Nisa/93) ayetinin mensuh olması gibi.

  8. Müşrikler, münafıklar, Yahudi veya Hristiyanlar hakkında nazil olan bazı ayetler, doğrudan Müslümanlara okunmamalıdır. Elbette o ayetlerden de çeşitli dersler çıkartılabilir. Ancak o ayetlerin asıl kimler hakkında indiğinin bilinmesi gerekir.

  9. Aşırı yorumlardan, zorlama tevillerden sakınılmalıdır. Bilhassa Arapça’nın taşımayacağı çeşitli anlamlar verilerek ortaya atılan yeni çevirilere, yorumlara iltifat edilmemelidir. Derileri kavuran cehennem alevlerinden bahseden 74. Müddessir Suresinin 29. ayetine (levvahatun li’l-beşer) "beşere levhalar sunan bilgisayar" anlamı verilmesi gibi. Özellikle günümüzde birçok Kur’an tercemelerinin basıldığı ve her birinde bu kabil ilginç yorumlar bulunabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu münasebetle hutbe hazırlamada DİB’nca hazırlanmış tercemeye itimat edilmesi yeterli olacaktır.

  10. Tebşir ve inzar ayetleri arasında bulunan Kur’ani denge dikkate alınmalıdır. Sadece cennetle müjdeleyen tebşir ayetlerini ya da yalnızca azap çeşitlerinden söz eden inzar ayetlerini kullanmak, cemaati ya tamamen gevşemeye, ya da ye’s ve ümitsizliğe sevk edebilir. (Beyne’l-havfi ve’r-reca)

  11. Ayetler ideolojik veya siyasi amaçlara malzeme yapılmamalı, yersiz kullanılmamalı, istismar veya suistimal edilmemelidir. (Hizbullah, hizbu’ş-şeytan, ashabu’l-yemin, ashabu’ş-şimal vb.)

  12. Ayetlerde tırnak içinde nakledilen bazı ifadeler (makulü’l-kavl), Allah’ın sözü gibi nakledilmemelidir. Mısır Azizi’nin Hz. Yusuf’un gömleğini arkadan yırtan hanımına hitaben söylediği "İnne keydekünne azîm" "Siz kadınların planı/tuzağı çok büyüktür" (12 Yusuf 28) ayetinin nakli gibi. Değerli dostumuz İsmail Karagöz’ün bizzat şahit olduğu bir sahne var. Karadeniz’deki bir ilçede bir hatip hutbesini "La tesmeû li hâze’l-Kurâni ve’l-ğav fîhi laallekum tağlibûn" "Şu Kur’an’ı dinlemeyin, gürültü yapın, ta ki galip gelesiniz!" (41. Fussilet 26) demiş ve minberden inmiştir.

  13. Seçilen ayetlerin günümüz şartlarında uygulanma ve amel edilebilme imkanlarının dikkate alınması gerekmektedir. Çeşitli hadleri ifade eden ayetlerle, kölelik ile ilgili ayetleri bir Cuma hutbesinde işlemek böyledir.

  14. Ayetlerde açıkça yer alsa dahi, günümüzde çokça tartışılan bazı konular, hutbe esnasında yeterince izah edilemeyeceği, aksine polemik konusu yapılabileceği dikkate alınarak mümkün mertebe hutbelerde ele alınmamalıdır. Mesela kadınların dövülmesi (4. Nisa 34), çok evlilik (4. Nisa 3) vb. meselelerde olduğu gibi.

  15. Sadece Kur’an ayetleriyle yetinip, Sünnet ve Hadisi toptan yok sayan, "Kur’an İslam’ı" söyleminden uzak kalınmalıdır. Zira Sünnet Kur’an’ın pratiğini oluşturmaktadır. Dolayısıyla Kur’an-Sünnet birlikteliği ihmal edilmemelidir.

  16. Sürekli belli konular ve belli ayetler işlemek yerine, Kur’an’ın bütünü dikkate alınarak birçok farklı ayetlere yer verilmelidir. Üç yıllık okunan hutbeleri inceleyen bir araştırmacı, bu hutbelerde geçen 216 ayetten 45’nin tekrar olduğunu, bu miktarın da tüm Kur’an’ın % 3’üne tekabül ettiğini tespit etmiştir. Dolayısıyla, başta en fazla ihmal edilen iman esasları, inanç konuları olmak üzere, fazla gündeme getirilmeyen ayetlerin, yani kalan % 97’nin de işlenmesi gerekmektedir. Burada hutbelerin üçte birinin standart gün, gece ve haftalar hakkında okunduğu ileri sürülse bile, en azından o konularla ilgili olarak da farklı ayetler seçilebilir. Peygamber Efendimizin neredeyse hemen her Cuma hutbesini ayetlerle işlediğini burada tekrar hatırlatmak istiyorum. Kanaatimce hutbelerde Kur’an’ın şu dört şekilde işlenmesi mümkündür.

a. Konu bütünlüğü olan birkaç ayetin okunması,

b. Belli bir konu ile ilgili çeşitli ayetlerin bir araya getirilmesi,

c. Kur’an’da geçen bir kavramın –mesela takva kavramı- ayetlerle işlenmesi,

d. Bir surenin muhtevasının özetlenmesi gibi.

İşte saymaya çalıştığımız bu ve benzer hususların yeterince dikkate alınması halinde, ülkemizde Cuma namazına gelen milyonlarca Müslüman hutbelerden hareketle Kutsal kitabı hakkında önemli ölçüde bilgi sahibi olacaktır. Yapılan bu eğitim faaliyetinin ne derece faydalı olduğu, ne denli hayati bir önemi haiz olduğu unutulmamalıdır.

1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   56


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət