Ana səhifə

T. C. MİLLÎ EĞİTİm bakanliği teftiş Kurulu Başkanlığı Ankara-2006


Yüklə 4.88 Mb.
səhifə51/58
tarix25.06.2016
ölçüsü4.88 Mb.
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   58

1. Görevi Kötüye Kullanma (Suiistimal)


 “Mahkeme kararını yerine getirmemek eyleminin Türk Ceza Kanununa göre, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı(Danıştay 1. Daire, E:1997/1580 - K:1999/207, T:03.02.1999, DD:101, s.74).

 “Memuriyetle hiçbir ilişkisi bulunmayan 12 kişinin sahte belgelerle Millî Eğitim Müdürlüğü kadrolarına atanmalarının sağlanmasının TCK’nın 240 ıncı maddesine göre suç olduğu (Danıştay 12. Daire, E: 1998/418 - K:1999/2942, T:28.09.1999; DD: 103, s.61).

 “Devlet memurunun, makam odasında bulunan devletin telefonunu özel işlerinde kullandığı gerekçesiyle, 4483 sayılı Kanuna göre hakkında soruşturma yapılıp T.C.K’nın 230 uncu maddesine göre yargılanması ve kendisine ceza verilmesine yaptığı itirazda, ... ilgilinin üstüne atılan eylemin gerçekleşmesi halinde, tazmin nitelikte olduğu ve kişinin söz konusu özel telefon görüşme bedelini ödediği anlaşıldığından itirazının kabulü ve yetkili merci kararının kaldırılmasına.(Danıştay İkinci Daire, E: 2001/1662 – K: 2001/2976).

 “…Soruşturma dosyasının incelenmesinden, sanığın mutemet olarak görev yaptığı okulda görevli öğretmenlerden, 15.04.2001 tarihinde 2 ay ücretsiz izne ayrılan ve 15.06.2001 tarihinde görevine başlayan O.E.’nin Nisan ayı maaşını aldığı ve okul müdürlüğünün adı geçen öğret­menin göreve başladığını bildiren 15.06.2001 tarih ve 230/466 sayılı yazısını saklayıp, bu yazı yerine O.E.yi 15.05.2001 tarihinde, bir aylık ücretsiz izne ayrılmış gibi gösteren ve müdür yardımcısına imzalatılan aynı sayı ve tarihli yazıyı muhasebe müdürlüğüne gönderdiği, söz konusu olayın ortaya çıkarılması neticesinde almış olduğu parayı yasal faizi ile birlikte banka­ya yatırdığı, böylece sahte evrak düzenlemek suretiyle görevini kötüye kullandığı dosyada mevcut tanık beyanları ve diğer belge ve bilgilerden anlaşıldığından, yerinde görülmeyen itirazının reddi ile, soruşturma izni verilmesi yolundaki yetkili makamın yöntem ve yasaya uygun itiraz konusu kararının onanmasına ve dosyanın 4483 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine (Kırıkkale Bölge İdare Mahkemesi, E: 2001/143 – K: 2001/145).

 “…Görevli bir yere giderken o tarafa gitmek mecburiyetinde olan memurları veya hasta olan ailesini beraberine almanın hiçbir şekilde görevi kötüye kullanma olamayacağı cihetle, tespit edilen yerlerde görecek vazifesi olmadığı ve münhasıran karısını ve memurlarını götürmek için gittiği tespit edilmeden ve 237 sayılı Taşıt Kanunu 16 ncı maddesi hükmü gözetilmeden T.C.K’nın 240 ıncı maddesine göre mahkumiyet kararı verilmesi yolsuzdur. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 27.12.1951, 10135/10170).

 “…Sanıklar ... İlçesi Kaymakam Vekili ... ve aynı yer Yazı İşleri Müdürü ...'nın Malmüdürlüğünde görevli hizmetli ... hakkında disiplin yönünden yapılan soruşturmayı yetkili mercilere göndermeyerek zamana­şımına uğramasına neden oldukları dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıl­dığından, yerinde görülmeyen itirazlarının reddi ile haklarında T.C.K.'nın 230. maddesi uyarınca ... muhakemeleri (soruşturulmaları) yolunda ve­rilen ve yasaya uygun bulunan ... kararın uygulama maddesinin T.C.K.'­nın 240 ıncı maddesi olarak düzeltilmek suretiyle onanmasına. (Danıştay 2. Daire, E:1992/2261, K:1993/2213).

 “… Görevi savsama suçu, ceza uygulamasında memur sayılan bir kimsenin görevini yapmaması veya geciktirerek yapması, görevde yetkiyi kötüye kullanma suçu ise memurun yasal düzenlemelerle kendisine verilen görevi yasaya aykırı biçimde yapması ile oluşur. Birincisinde etkin olmayan, ikincisinde etkin bir davranış söz konusudur. Olayımızda sanığın eylemi, yasaya aykırı davranış biçiminde gerçekleştiğinden görevde yetkiyi kötüye kullanma suçu oluşmaktadır. (Yargıtay 4.Ceza Dairesi, E: 98/2201 – K: 98/3043).

 “…Mutemet olan sanığın öğretmenlere ait aylık ve ek ders ücreti bordrosunda para olarak ödenmesi gereken miktar sütunlarındaki tahakkuk toplamlarını fazla göstermek suretiyle sahte olarak düzenlediği bordrolar karşılığında aldığı paraları saklama gibi bir yükümlülüğü söz konusu olamaz. Bu durumda, sanığın zincirleme yaptığı sahteciliğin aldatıcılık yeteneği bulunmaması (bordrolar Mal Müdürlüğünce kontrol edilseydi veya gereği gibi kontrol edilseydi sahtecilik kolaylıkla tespit edileceği) nedeniyle oluşan eylemi, adiyen zimmet olmayıp TCK.’nın 240. maddesinde tanımlanan görevi kötüye kullanma niteliğindedir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 26.05.1998-1601/2056).

 “Sanıkları ... İlkokulu Müdürü ve aynı yer öğretmenlerinin üstle­rine atılan "okuma yazma bilmeyen ...'ya ilkokul diploması vermek" su­çunu işledikleri kanısını doğrulayacak ve haklarında kamu davasının açıl­masını gerekli kılacak yeter kanıt bulunduğu anlaşıldığından, yerinde gö­rülmeyen itirazlarının reddi ile (T.C.K.'nın 240. maddesi uyarınca) ... mu­hakemesi (soruşturulması) yolunda verilen ... kararının onanmasına. (Danıştay 2. Daire, E: 1993/2093, K: 1993/2978).

 “… Görevi kötüye kullanmaktan aldığı 1 yıl süreli hapis cezası para cezasına çevrilen davacının görevine son verilemeyeceği.(Danıştay 12. Daire - K: 1997/2432 - E:1995/7236).

 “…Görevi kötüye kullanma suçunun unsurunu, genel kasıt yanında özel kasıt oluşturur. Bu suç taksirle işlenemeyeceği gibi, hukukî ve fiili yanılma hallerinde bu suçun manevi unsuru oluşmaz. Yönetmeliğe uymayan işlemi bilinçli olarak hazırlayıp onaya sunmak, görevi kötüye kullanmak suçunu oluşturur. Memurluk görevini kötüye kullanarak işlenen özel nitelikteki suçlarda (örnek olarak T.C.K.’nun 199, 209, 213. maddeleri gibi) özel hüküm uygulanırken, bunun haricinde kalan hallerde ise anılan genel hüküm olan 240'ıncı madde uygulanır.

Görevi kötüye kullanma suçunun maddî unsuru, memurun görevine giren hizmette görevini, yasada yazılı hallerden başka hangi nedenle olursa olsun kötüye kullanmasıdır. Suç failinin memur olacağı yasada belirtilmiş olup, kimlerin memur olduğu veya me­mur sayıldığı ise 279. maddede gösterilmiştir. Suç failinde memurluk sıfatının sonradan kalkmış olmasının suça etkisi yoktur. Görevi kötüye kullanmaktan maksat, memurun görevini, kanun ve nizamın gösterdiği usul ve esaslardan başka surette yapmasıdır. Memurun herhangi bir nedenle kanunî yetki­sini aşması, kanunun koyduğu usul ve şekle uymaması, takdir yetkisini gayesi dışında kul­lanması, hareketin kanun ve nizama uymasına rağmen bu hareketin gerektirdiği ön şartlara uyulmaması gibi haller görevi kötüye kullanma şekline örnek oluşturmaktadır.

Görevi kötüye kullanma kavramının tanımı yasada yapılmamış, bu husus uygulayıcı­lara bırakılmıştır. Anayasa Mahkemesinin 12.10.1965 gün 65/27 sayılı kararında da ifade edildiği üzere, Devlet hayatında çeşitli kamu hizmetleri bulunmaktadır. Bu hizmetlerin yürütülmesini sağlayan mevzuatla, her memurun görevinin niteliği, gerekleri, nasıl ve ne suretle yerine getirileceği belli edilmiş ve sınırları çizilmiştir. Hakim önüne gelen davada bu esasları göz önünde bulundurarak, memurun görevini kötüye kullanıp kullanmadığını tayin ve takdir edecektir.

Suçun manevi unsurunu ise genel kasıt yanında özel kasıt oluşturur. Bu suç taksirle işlenmeyeceği gibi, hukukî veya fiilî yanılma hallerinde de suçun manevî unsuru oluşmaya­cağı için suç da düşünülemez. Bu açıklamalar karşısında, Personel Müdürü …ile işin önemli bir bö­lümünü oluşturan ancak atama işinde sorumluluğu bir başka makama yükleyen sanık…’nin savunmalarının kabulüne olanak yoktur. Yasa bu konudaki görevi ve yetkiyi kendisine vermiştir. Sorumlu gösterdiği Genel Müdürlüğün, yasalar çerçevesinde hareket edilmesine dair yazısı haricinde dosyada aksine hiçbir delil bulunmamaktadır. Esasen, yasaya aykırı bir emir ya da talimatı yerine getirme zorunluluğu bulunmadığı gibi, yerine getirme halinde bunu yerine getirenin de sorumluluktan kurtulamayacağı göz önünde bulundurulduğunda, sanığın atama işlemlerinin ilgilisinin atanacağı memuriyetin niteliklerine sahip olup olmadığını titizlikle araş­tırması ve sonucuna göre yasal işlemi yapması gerekir. Genel Müdürlük, …’nin dilekçesi ile belgelerini …müdürlüğe havale ederken kanunî bir sakınca görülmediği tak­dirde atanmasının yapılmasını istemiştir. Yetkili memurun yasalara uygun hareket etmesi görevi gereğidir. Genel Müdürlüğün yasalar çerçevesinde işlem yapılmasına dair uyarısına bu nedenle gerek yoksa da buna rağmen memurun yasa dışına çıkarak işlem yapması hiçbir suretle bağışlanabilir bir eylem olamaz. Sanık…, 657 sayılı Yasanın 40 ve bu konudaki özel Yönet­meliğin 9. maddesine bilinçli bir şekilde karşı çıkarak, 18 yaşını doldurmadığını gördüğü …’nin adına işlemini hazırlayıp onaya sunmasıyla anılan görevi kötüye kullanma suçu oluşur. Diğer sanığa gelince; Personel Müdürünün düzenlediği atama yazısını ve dayanakla­rını yeterince incelemeden ve yasalara uygunluğunu denetlemeden, güvene dayanarak imzalayıp işlemi tamamlaması, görevi ihmal suçunu oluşturur. (Y.C.G.K., 17.2.1986, 4-431/48)

 Devlet memurlarının bir şahıs veya diğer bir memur hakkında, görevini yasaya aykırı şekilde kötüye kullanmak suretiyle bulunduğu keyfi işlem, eğer doğrudan doğruya kişiye yönelip kişisel bir hakkın zarara uğramasına neden olmuşsa T.C.K..nın 228. maddesinde düzenlenen suçu oluşturur. (C.G.K., E: 2001/4-86 K:2001/92)



1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   58


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət