Ana səhifə

Karmanin iYİLEŞTİRİlmesi


Yüklə 356.5 Kb.
səhifə1/3
tarix27.06.2016
ölçüsü356.5 Kb.
  1   2   3

İÇİNDEKİLER




I.BÖLÜM - KARMANIN İYİLEŞTİRİLMESİ
KARMA VE DÜNYANIN DEĞİŞİMİ......................................2

RUH YAPISI.............................................................................. 4

REANKARNASYON................................................................ 8

KARMANIN DÖRT TURU.......................................................11

YENİDEN DOĞUŞ SÜRECİ/ İŞLEMİ.....................................14

KARMANIN EFENDİLERİ...................................................... 17

KARMİK KURTULMA............................................................ 20

BAŞKALARINI İYİLEŞTİRME............................................... 24



II.BÖLÜM – ENERJİ DENGELEME

YÜKSELME VE YÜKSEK BEN............................................. 27

ENERJİ DENGELEME İŞLEMİ.............................................. 30

ENERJİ DENGELEME VE ÖZ RUH İYİLEŞTİRME............ 34

ÖZ BEN, TANRIÇA BEN VE TANRIÇA...............................39

TAKİP....................................................................................... 42




EKLER



EK. I- KARMANIN EFENDİLERİ İLE ÇALIŞMA............... 46

EK. II- ENERJİ DENGELEME İŞLEMİ................................ 47

ŞEKİLLER
I. KUNDALİNİ CHAKRALAR

II. HARA ÇİZGİSİ CHAKRALARI

III. MAĞBETLER VE ENERJİ BEDENLERİ

IV. HARA İYİLEŞTİRME SEMBOLLERİ

I.BÖLÜM – KARMANIN İYİLEŞTİRİLMESİ
KARMA VE DÜNYANIN DEĞİŞİMİ
“SEN TANRIÇASIN”; bu öğretinin temel inancıdır. Tanrı ile ilgili olarak hangi ismi kullanmak isterseniz isteyin, dünya üzerindeki herşey de, insan, hayvan ya da bitkinin varlığında Tanrısal enerjinin kıvılcımı vardır. Bu ilahi hayat kıvılcımına, Tanrıça, Tanrı, Buda, İsa, Allah, Evren….,ya da ne isim verirseniz verin, ilke aynıdir. Bu Tanrısal kıvılcım olmadan, hiç bir sey yaşamaz. O’nun sayesinde dünya, dünya üzerinde yaşayan canlılar varlıktır, gezegen ve evrenin birer parçasıdir. Tüm hayatlar birdir. Ben bu tek hayat gücüne “TANRIÇA”demeyi tercih ediyorum.
Bizler, dünyanın birer parçasıyız ve dünyada meydana gelen değişimler, öncelikle ve güçlü olarak bizleri etkiler. Bu sadece insanlarla sınırlı değildir; tüm bitki ve hayvan hayatları ve hatta bizim düşünemeyeceğimiz mikroskobik canlılar içinde geçerlidir. Bu değişiklikler minareller, gazlar gibi fiziksel dünya ile ilgili olabileceği gibi fiziksel olmayan düşünce düzeyinde ve dünyada yaşayanların ölümü ile de ilgili olabilir. Farkında olduklarımızdan çok, farkında olmadıklarımızda meydana gelir. Örneğin ırkçılığın, eşitlik anlayışı ve her hayatın onurlu olduğu fikri ile değişmesi, fiziksel olarak görülebilen ve ölçülebilen bir depremden çok daha önemlidir.
Dünya değişimleri ile ilgili mevcut tartışmalar, gezegendeki geleceğe ait afet ve felaketleri tarif etmektedir; doğal ve insanlar tarafından oluşturulan felaketler, kazalar, sosyal ve siyasal bozulmalar, teknolojik başarısızlıklar, savaşlar, şiddet, hastalıklar ve diğerleri… Bu olayların nedenleri, dünya ve onun üzerinde yaşayanlar için, neyin daha iyi olduğu bilincine varabilmek ve nihai olarak barışa, ekolojiye, özgürlüğe ve ahlaki temizliğe ulaşabilmektir.
Dünyadaki değişikliklerin ilk izleri, değişim, iyileştirme ve her bireyin enerjisinin temizlenmesi ile ortaya çıkacaktır. İnsanlar meydana gelmesinin farkında olsalar da olmasalar da, iyileştirme ve arınmanın ilk belirtileri, karma iyileşmesi yolu ile ortaya çıkar. Bireyin karmasında iyileşmeyen her şey, bozulan, yürümeyen bir ilişki, iş yaşamı, hayat tarzı ya da davranış olarak kendini gösterir. Dünyanın iyileştirilmesi, dünya değişimlerinin amacı, insanların iyileştirilmesidir; tüm dünya nüfusunun tüm olarak ve bireysel olarak. Hiç bir grup iyileşmesi, eğer grubu oluşturanlar tek tek iyileştirilmedi ise sonuç vermez. Dünya da, üzerinde yaşayan herkes iyileştirilmeden iyileşemeyecektir. Dünya karmasının serbest kalması ve iyileştirilmesi, dünyanın değişimidir. Bu da, insanların karmalarının serbest kalması ve iyileştirilmesi ile mümkün olabilecek, görülebilen ve görülemeyen seviyelerde belli olacaktır. Şu anda dünya da yaşanan karışıklıklar, bunun başarılamadığını göstermektedir. Dünyanın değişimini tamamlaması ile bireylerde daha mutlu, daha oturmuş, hayattaki amaçlarını bilen ve diğer tüm yaşamlarda varolan Tanrısal gücün bilincinde olan insanlar olacaklardır. Daha eşit ve saygılı ilişkiler, herkese düzenli ve insanca çalışma ortamları, herkese yiyecek, herkese barınacak yer olacak ve suistimal, fakirlik, evsizlik, siddet, açlık, eğitimsizlik, esaret son bulacaktır. Dünya değişimi için karmanın, geçmiş yaşamların ve bu yaşamın tüm tamamlanmamış acıların ve negatif ölümlerin tek tek üzerinde çalışılarak halledilmesi gerekir. Her bireyin yaşadığı acı (çektirilen veya çekilen) tamamen çözülüp, serbest bırakılana kadar o kişinin enerji sisteminde kalır. İnsanın enerji sisteminde yerleşen her acı, aynı zamanda o grubun ve o milletin de acılarıdır. Bu acının iyileştirilmesi ve serbest bırakılması ile, aynı acı tekrar yaşanmayacak ve yaşatılmayacaktır. Bundan kolektif olarak insanlıkta faydalanacaktır. Kurtulma farkında olma ile gerçekleşir; acının farkında olmak, acının tolere edilemeyeceğinin ya da sonsuza kadar gitmeyeceğinin farkında olmak. Burada ki ilke; “Gönderilen her sey, size geri döner”, “Ne gönderirseniz, size o geri döner” ya da “Başkaları için istedikleriniz, sizin onlardan istedikleriniz olmalıdır.” Kendinizi acı çekmekten kurtararak, sonsuza dek devam edecek bir zinciri kırmış ve herkes için acıya son vermiş olursunuz. Örneğin; kötü muamele gören, kullanılan, hırpalanan bir kadın, fiziksel, ruhsal,düşünsel ve mistik olarakta zarar görecektir.Böyle bir durumda, kendini bilmeden sürekli aynı tür ilişkiler içine çekilecek, kullanılacak, kötü muamele görecektir. Bunu, kendini belli ettiği ve hor gördüğü için yapacaktır. İyileştirme sürecinde, zarar gördüğünü ve suçlunun kendisi olmadığı bilincine vararak; acısını ve kızgınlığını serbest bırakarak, kendisine verilen zararın farkına vararak negatif etkilerden arınarak, artık kendini kötü görmemeyi öğrenecektir. Bu bilincin genişlemesi ile kendine yapılanların, kızına yapılmasına izin vermeyecek, O’nu kendine değer veren ve kendini koruyabilen biri olarak yetiştirecektir. Böylece iyileşme O’nda gerçekleşecek ve kızında devam etmemiş olacaktır. Bunu iyileşme, olayın kaynağına giderek gerçekleşebilir ve kaynağıda muhtemelen eski yaşamlardan gelmektedir. Bu suçu işleyenlerin karmasından ayrılma yolu ile kurtularak, tamamen iyileşecektir. Böylelikle bu acı tüm enerji bedenlerinden, geçmiş ve mevcut yaşamından, tekrar edilmemek üzere çıkarılmış olur. Kendiyle pozitif ilişki kurmuş, kızını korumuş olur. Bu aynı zamanda DNA’sı ile taşınmaktan da kurtulmuş olur. Dolayısı ile de, dünyadan bir parça acı ortadan kalkmış olur.
Karmanın “göze göz, dişe diş” olarak tanımlanması yanlıştır; karma ne bu kadar kolay ne de bu kadar basittir. Bu her zaman; bir kimse bir hayatında birini öldürürse, bir sonraki hayatında başka biri onu öldürür demek değildir. Daha doğrusu karma, aynı yaşam sürecinde iyileştirilmemiş acı olarak anlaşılabilir. Bir hasar/yara insanın aurasında (zihinsel beden ve zihin ağında) kalır, yara bir kaç kez tekrar edebilir ve karma deseni olabilir; ta ki farkına varma ve öğrenme ile serbest bırakılana kadar. İyileşme olana kadar devam eder ve kişi aynı şeyi tekrar yaşar; bu öldükten ve tekrar doğduktan sonra da devam edebilir. İyileşme gerçekleştiğinde ise acı sona erer.
Karma bir ceza değildir. Basit olarak; açığa çıkarılıp, temizlenip yok edilmesi gereken bir yara/üzüntü enerjisidir. Bir üzüntü/acı, aynı şeyin tekrar etmemesi için bir ders taşır. Karma, bir öğrenme yolu ve ruhsal büyüme metodudur. Her birey, bu yolla davranışlarının sonucunu ve acısını öğrenir ve anlar. Bu sonuçları anlayarak, kendine ve başkalarına acı değil mutluluk verecek şekilde davranmayı öğrenir. Bu öğrenme gerekli ve çok önemlidir. Herkes bu dersi öğrendikten sonra dünya üzerinde acıya ve karmaya gerek kalmayacak ve dünya değişimi tamamlanmış olacaktır. Bir birey bu dersi tam olarak öğrenip, enerji sisteminde ki eski travma ve acıları/verdiği hasarları iyileştirdikten sonra, tekrar dünyaya gelmesine gerek kalmayacaktır. Artık acı çekmeyecek ve kimseye acı vermeyecektir.
Budist ve Hindu geleneklerinin, en temel ve en son hedefi budur ve onlar için bu gerçek iyileşmedir. Hıristiyanların cenneti de, Budist felsefeden alınmıştır. Saf ve mutluluk dolu bir yerde mutluluğa ulaşılacaktır. Hayat acı doludur ve vücut sadece iyileştirilmesi gereken eski acıları taşır. Bu acılar, hayatların arasında kalan evrede değil ancak vücut bulunan hayatta iyileştirilebilir.
Bu, dünyanın değişiminde olduğu gibi bireyler ve gezegenlerde de aynen sözkonusudur. Şu anda insanlar derin acılar yaşamaktadır çünkü tüm eski acılar henüz tam olarak iyileştirilmemiş ve yok edilememiştir. Meydana gelen afetler, felaketler insan hayatında olduğu gibi, bir anlam taşımaktadır; hayat gücünün onuru için hükümetleri ve milletleri değişime zorlamaları gibi… Bununla yüzleşemeyen insanlar dünyamızda yaşıyor ve bir sürü genç ölümler oluyor.
İyileşmemiz için yalnız değiliz. Karmanın arınması ve kurtulması için basit, ılımlı ve herkesin ulaşabileceği araçlar mevcuttur. Dünya değişiminin en önemli parçası olarak, belki de dünyanın kuruluşundan bu yana ilk kez karmik iyileşme zamanındayız. Melekler alemi, insan ve hayvan karmalarına rehberlik edip, yol göstermiştir ve şimdi de bizlerle beraber çalışmak istemektedirler. Bu çok önemli ve gerekli iyileşme hem bireyler hemde dünyamız için son derece önemlidir. İnsanlar iyileştikçe, dünya iyileşecektir. Bizler dünyayız, bizler Tanrıçanın yaşam gücüyüz, bizler Tanrıçayız. Bu kitap basit ama son derece güçlü olan bu araçları öğretmeyi hedeflemektedir.
RUH YAPISI
İnsan ya da hayvanların enerji yapıları basit değildir. Bir çok şifacı yedi kundalini chakranın ve dört aura bedenin farkındadır ama bunlar karmaşık ve çok etkileyici bir yapının sadece başlangıcıdır. Fiziksel bedenimiz, çok büyük bir buzdağının ip ucudur.
Varlığımızın belki de %95’i görünmez, tariflenemez ve bilinmezdir. Ekte ki anlatımlar, benim eksik anlayışımla bilinmeyen anatomiyi ifade edebilme girişimimdir. Bir çok şifacı chakraları, aura bedene bağlı iyileşme işlevi ile ve aura bedeni birarada tutan mağbetler olarak vurgularlar. Ben, kundalini ve hara çizgisi üzerindeki chakralardan sadece kısaca ve idare eden bedenleri ile bağlantıları açısından inceleyeceğim. Chakralar ve hara çizgileri ile ilgili daha kapsamlı tanımlamalar benim “Psyshic Healing with Spirit Guides and Angels” adlı kitabımda bulunabilir.
Fizik bedenimize en yakın olan eterik, duygusal, zihinsel ve ruhsal bedenler, insan ve hayvanların günlük yaşam ve fonksiyonları açısından çok önemlidir. Fakat aynı zamanda, içten dışa doğru daha yüksek oktavlarda ki dış bedenleri bağlamaları açısından da büyük önemleri vardır. Yeryüzü bilinci, yeryüzündeki hayatımız için gereklidir ama günlük hayatta daha az farkında olduğumuz ruhsal bilinç evreleri de gereklidir. Kişiliğimizi oluşturan “ben”, dış aura bedenler ile bağlı ve bağlantılıdır. Bunları fizik bedene en yakın dört enerji seviyesine getirmek ve bilinçli farkındalığı sağlamak, ruhsal büyüme ve geniş kapsamlı karmik iyileşmeyi oluşturacaktır.
Eterik Beden

Fizik bedene en yakın başlayan enerji seviyesi, Eterik Bedendir. Bu aura tabakası, fiziksel bedenin enerji ikizi olarak bilinen Eterik Çifti kapsar. Fizik bedende meydana gelen her şey önce Eterik Bedende meydana gelir ve eterik çift, fiili farkındalıktan önceki çocukluk evresidir. Eterik seviyeyi etkileyen iyileşme, fiziki sağlıkta ki ve Fizik Bedende ki değişikliği ortaya çıkarır. Kundalini chakraları Eterik Bedende yeralır ve Ka Mağbeti Fizik Bedeni, Eterik Bedene bağlar. Kundalini enerji çizgisi üzerindeki kök chakrası,hara çizgisi üzerindeki perineum chakrası ile bağlıdır ve böylece Eterik Beden bir sonraki enerji seviyesine bağlanır. Yedi Kundalini Chakrası, enerji anatomisinde en çok bilinen bölümdür. İnsanlarda, dikey olarak vücudun alt bölümünden, önde ve arkada omurga hizasında hareket ederler. Hızla bunların üzerinden gideceğim;


Kök Chakrası, kuyruk sokumunda yeralır. Hayat gücü enerjisini, fiziksel kimliği ve varoluşu/hayatta kalmayı belirler. Rengi kırmızıdır. Enerji vermenin ilk-alt basamağıdır, eterik bedenin mavi kopyasıdır (plan, proje aşaması).

Karın Chakrası, göbeğin altında yeralır. Yaratıcılığı, cinselliği ve doğurganlığı düzenler. Rengi turuncudur. Eterik bedene enerji geçiren ikinci basamaktır.

Solar Plexus, üçüncü chakradır ve en alttaki kamurgaların arasına yerleşmiştir. Rengi sarıdır ve eterik bedene enerji geçiren üçüncü ve en son chakradır. Zihin bilincini, mantıklı düşüme işlevini ve fizik algıyı düzenler.

Kalp Chakrası, göğüs kemiğinin ortasında yeralır. Rengi yeşil veya pembedir. Astral/Duygusal Bedenin enerjisini, aşağı/içe doğru geçirir ve hara çizgisi üzerindeki timus (thymus) chakra ile hara çizgisi/Duygusal Bedeni bağlar. Astral ikiz, Eterik ve Duygusal Beden chakralarına bu bağlantı ile katılır. Burası, şefkat, sevecenlik ve evrensel sevginin/askın merkezidir; kişiye kendini diğer insanlarla bağlılığı duygusunu getirir.

Boğaz Chakrası, açık mavi renktedir ve boğazda yeralır. Ruhsal Bedene enerji veren ilk basamaktır. Kişinin doğruyu ifade edebilme yeteneğini, artistik yaratıcılığı ve empati ile beden dilini ifade eder. Chakraların en karmaşık olanıdır çünkü kişinin “ben” farkındalığını alır. Fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal bedenin tam mavi kopyasıdır.

Üçüncü Göz Chakra, anlın tam ortasında yeralır. Rengi çivit mavidir. Üçüncü göz, fizik görüşü, telepatiyi ve gaipten haber verme (medyumluk) özelliklerini belirler. Kişisel bilinci, dünya bilincini (kolektif evren bilinci) ve evrensel bilinci (galaktik ya da evrensel bilinci) geçirme basamağıdır. Karmik açılma/arınma ve rahatlama bu seviyede gerçekleşir ve dört alt bedene hareket eder.

Taç Chakra, başın üzerinde yeralan üçüncü ruhsal beden chakrası ve son kundalini chakrasıdır. Genellikle mor renk ile tarif edilir. Fizik ötesi bilinç ve ruhsallık/maneviyat burada yeralır. Tüm ruhsal iyileşmeler, enerji dengeleme, mağbet temizleme ve DNA iyileştirme ...vb. dahil olmak üzere, en yakın fiziksel enerji sistemine bu noktadan giriş yapar. Tüm günlük bilincin ötesinde ruha ve ruh ötesine gerekli olan enerji bu basamaktan verilir.
Bunlar, Kundalini Chakralardır ancak bu chakraların arkalarından da söz etmek gerekir. Bu chakraların arkalarında yeralan chakralarda, bedenin ön yüzündeki chakralar gibi işleyen ve diğer dış beden enerjilerinin alış noktaları olan chakralardır. Özellikle kalp chakrasının arkasındaki yer, astral ikizin eterik çift ile birleştiği, Üst Benin astral ikizle, Öz Benin Üst Benle, Üst Ruhun / Tanrısal Benin Öz Benle birleştiği yerdir. Kişinin şahsi tanrıçası da burada bağlıdır. Bu benlik enerjisi ile ilgili daha fazla bilgi, ileride verilecektir. Kalp chakrasının arka bağlantısı “Gümüş Kordon” (Silver Cord) dur.
Duygusal / Astral Beden

Eterik Bedenden sonra gelen enerji basamağı Duygusal Bedendir ki; astral düzlemde daha dışta ki enerji tabakalarına ve astral ikize bağlanır. Duygusal beden hara çizgilerini ve hara çizgisi chakralarını kapsar; Eterik Beden/kundalini çizgisi ile direk olarak kök, timus chakra/kalp chakrası ve kişisel dönüşüm noktası/taç chakrası bağlanır. Eterik Mağbet, Eterik Bedeni Duygusal/Astral Bedene, timusu kalbe bağlar. Duygusal beden üzerinde 13 hara chakrası vardır ve kısaca şunlardır;


Kişisel Dönüşüm Noktası / Ruh Yıldızı (Transpersonal Point / Soul Star), taç chakrası üzerindedir. Rengi şeffaftır. Merkezi dıştaki bedene hayat gücü enerjisi verir, en yakın fiziksel enerji sistemine güç sağlar.

Görüş Chakraları (Vision Chakras), iki gözün arka tarafında yeralan bir çift chakradır. Bu chakraların rengi gümüş rengidir. Onlar sayesinde fiziksel iyileştirmelerde, gözler bir lazer gibi kullanılabilir.

Nedensel Beden Chakrası (Casual Body Chakra), kafatasının dibinde yeralır. Rengi ya canlı kırmızı-menekşe ya da gümüş-mavidir. Burası kanalize olmanın ve açığa çıkarmanın merkezidir. Yüksek bene geçişimiz nedensel beden ve üçüncü göz (kundalini) chakraları ile olur. Yüksek ben boğazdan alınır, kalp chakrasının arkasında Astral ikiz ile bedene bağlanır.

Hara Çizgisi Timus Chakrası, göğüs kemiğinden yüksekte, kundalini kalbin hemen üzerindedir ve hara ile kundalini enerji bedenin temel bağlantısıdır. Duygusal Beden ötesinde ki astral ikize geçiş, bu bağlantılı çift chakralar sayesinde olur. Timus chakrasının rengi, su rengidir. Duyguların serbestliğini sağlar, duyguları açığa çıkarır ve fiziksel bağışıklık (immune) sistemini korur.

Diafram Chakrası, kundalini solar plexus ve kalp chakralarının arasında ve geride yeralır. Diafram chakrasının rengi sarımsı yeşil ve amacı hara çizgisinin arındırılması (detoxification) ve duygusal değişikliktir.

Hara Chakra, göbeğin altında, kundalini kök ve karın chakraları arasında ve geride yeralır. Rengi turuncu-kahverengi ya da altın rengidir. Amacı, kişinin kendi hayat amacını ortaya çıkarmasıdır.

Perineum Chakra, fiziksel olmayan duygusal seviyede anüs ve vajina arasında yeralır. Rengi kestane rengidir. Amacı fiziğin, fizik ötesine/doğa üstülüğe ulaşmasıdır. Eterik ve Duygusal Bedenler, bu merkezde de birleşirler.

Hareket Chakraları, hara çizgisi üzerindeki diğer chakralardır ve iki küçük çift olarak dizlerin arkasında yeralırlar. Kişinin kendi hayat yolunda yürümesine yardım ederler. Orman yeşili ya da sarımsı-kahverengindedirler.

Zemin/Yer Chakraları, ayakların tabanında bulunan diğer çift chakralardır. Renkleri kahverengidir. Bu chakralar, fiziksel vücut bulmanın ruh ile bağlantısını sağlarlar.

Yeryüzü Chakrası/Yeryüzü Yıldızı, ayakların altındadır. Rengi parlak siyahtır ve amacı kişinin evrenle olan ilişkisini dengede tutmaktır.
Duygusal Beden, astral düzleme geçitler içerir ki bu geçitler ruhun başka evrenlere yolculuk edebileceği geçitlerdir. Ayrıca astral ikize de ev sahipliği yapar. Bu özgür çocuk-ben (eterik çiftte ki çocuk-bene karşılık gelir), gelişmiş bir farkındalık içerir. Bu da bilinçli bir zihnin oluşmasına imkan verebilir ya da vermeyebilir. Naziktir, hassastır ve meraklıdır. Kolayca incinebilir ve enerjisi kolayca hasar görebilir. “İçimizdeki Çocuk” kavramının orjinali belki de bu özgür çoçuk bendir. Geçmiş hasarlar/yaralar tamamen iyileştirildiğinde,astral ikiz, eterik çift ile birleşir; birbirlerini güçlendirir ve bilinçli ruhsal farkındalığın, keyifli bir parçası olurlar. Bir diğer mağbet, Ketherik Mağbet duygusal bedeni, zihinsel bedene bağlarken, kundalini üçüncü gözü de hara çizgisi üzerinde ki nedensel beden chakralarına bağlar.
Zihinsel Beden

Bir sonraki seviye, Zihinsel Bedendir ve zihin, yeryüzü, evren şebeke bağlantılarına geçitleri içerir. Budist felsefesine göre, tüm gerçek zihin tarafından yaratılır.



Zihin şebekesi/ağı, kişinin tüm gerçeklik kavramının geliştirildiği ve kaydedildiği yerdir. Zihin ağı fiziksel olarak yatay ve dikey çizgilerin kesiştiği altın renkli bir ekran olarak belirir. Düşünceler oluşurken, düşünce işlevi yetersizken ya da çalışmıyorken, bu şebekenin görüntüsü donuk, karmaşık ve düğümlenmiş haldedir. Karma, zihin şebekesinde saklanır; karmik inanışlar ve modeller programlanarak, burada iyileştirilir. Zihin şebekesi en iyi, bilgisayara benzetilebilir.

Yeryüzü şebekesi, ortak düşünce, inanç ve evren bilincidir. Kişisel zihin şebekesi, yeryüzü şebekesi ile kesişir ve bazı yerlerde gerçekten çok karmaşık görünür. Yeryüzündeki değişiklikler nedeni ile fazla enerji yüklemesi, yeryüzü şebekesinin geçici olarak zarar görmesine neden olur ve enerji ekranının üst üste yığılmış çubuklar gibi görünmesi sonucunu verir. Bu şebeke düzelene kadar, iletişim ve açık düşünememe problemleri olur. Arınma ve iyileşmenin, kişisel karma üzerindeki değişimleri, yeryüzü şebekesinin de değişmesine neden olur. Zira dünyada meydana gelen değişiklikler, kişisel düzeyde etki göstermektedirler.

Galaktik ya da evren şebekesi, zihnin diğer gezegenlerden farklı olma bilincidir. Yeryüzü ve evren şebekesi kesiştiğinde, bir çok insan için bu düzeyde ki birleşme farkındalığı zayıftır. Bu bilinç başka evrenden şifacılar, yardım için dünyaya ve dünya insanlarına katıldıkça artmaya başlar. Zihin bedenin bir sonraki beden olan ruhsal bedene bağlantısını, Celestial Mağbet (göksel/semavi mağbet) sağlar. Bu bağlantı ayrıca, taç chakra ve kişisel dönüşüm chakrasının daha belirginleşmiş bağlantısıdır.
Ruhsal Beden

Ruhsal beden, bir çok enerji seviyesini içerir ve bir koza gibi altındaki tüm enerji seviyelerini sarar. Yüksek/Üst Ben, bu enerji düzeyinde yerleşiktir. Geçitleri açıldığında, masum bir tanrıça gibidir ve bir takım hazırlıklar ile fizik bedene yakınlaştırılabilir. Bu seviyeye gelindiğinde üst ben, astral ikiz ve eterik çift ile birleşerek ruhsal büyümeyi ve bilinçli farkındalığı oluşturur. Tüm “ben”lerin enerjisi olduğu için, bu enerjiyi tecrübe etmek çok yoğun ve büyük bir mutluluk verir.



Nedensel (Casual) Beden

Ruhsal bedenin ötesinde ve ona I-Am Mağbeti ile bağlıdır. İki basamağı vardır; Öz Ben / Yıldız Ben (alt basamak) ve Öz Ruh/Üst Ruh (üst basamak). Bu enerji tabakalarının her biri kişilik ikizine, Öz Ben’e/Yıldız Ben’e ve daha yüksekte Tanrıça Ben’e/Yüksek Ruh’a geçiş sağlar. Öz Ben ya da Yıldız Ben, bizim ruhsal bilinç merkezimizdir. Burası, tüm yaşantılarımızın geliştiği merkez benimizdir. Bilinçli enerjiye dönüştüğü zaman, melek olarak belirir (Melekler, bizim Öz ve Tanrıça benlerimizdir). Geçiş yaptığında Yüksek Ben ile birleşir ve bütünleşir (Yüksek Bende zaten, astral ikiz ve eterik çift ile birleşmiştir). Beş galaktik chakra ve üç galaktik mağbet, alt ve üst nedensel beden seviyelerini ve Öz Ben ile Yüksek Ruhu birbirine bağlar. Yüksek Nedensel Bedende ki Tanrıça Ben ya da Yüksek Ruh, yeryüzü tekamülünde bilinen en üst enerji seviyeleridir. Bu, tüm yaşam gücü enerjimizi bulduğumuz enerjidir. Beş nedensel beden chakrası ve üç nedensel mağbet, Tanrıça Beni, Yüksek Ruha getirir ve Yüksek Ruhu, Öz Ben’e bağlar. Bu en olgun bilgelik düzeyidir ve farkındalığı da beraberinde getirir. Bu gerçekleştiğinde Tanrıça Ben/Yıldız Ben ile bağlanır ve birleşir. Bir yandan da, Üst Ben, Astral İkiz ve Eterik Çift birleşir. Bu enerjilerin hepsi tam olarak bilinçte bütünleştiğinde ve bununla birlikte bilincimiz onları içine alabilecek şekilde dönüştüklerinde, gerçekten tanrısallaşırız.


Her ne kadar geçiş sıralarına göre tarif edildilerse de, enerji bedenimiz süreklidir ve varlığımızın bağlantı işlevidir. Dikey basamaklardan çok, dairesel bir pastaya benzetilerek tarif edilebilir. Farkındalık geliştikçe, daha çok bilgi açığa çıkar ve bu bedenlerin işlevleri artar. Tüm enerji bedenleri birleştiğinde, Tanrının kendisi enerji seviyelerimize girer ve onları doldurur. İnsanların olduğu gibi hayvanlarında enerji tabakaları ve kişilik enerjileri vardır.
REANKARNASYON
Batı kültürlerinin, yeniden doğuşu reddedişlerinin temel nedeni, sosyal ve ahlaki eksikliklerinden kaynaklanmaktadır. Bu reddediş, insan davranışlarının muhasebesini ortadan kaldırdığı gibi seçim yetkisini elinden alır ve evren planı üzerinde alınan yer bilgisinden mahrum bırakır. Dolayısı ile pek çok insan için Tanrısal kaynak inancı yoktur. “Kendinize davranılmasını istediğiniz gibi davranın” türü bir ifade “Gönderdiğiniz, size geri döner” eklemesi olmadan ve tekrar döneceğimiz bilgisi yokken, hiç bir anlam ifade etmeyecektir. Ölüm, yaşamın sonu olarak kabul edildiği için ölümün engellenmesi en önemli amaç olmuştur. İnsanların seçimlerinini, isteklerinini, davranışlarını, reankarnasyon dikkate alınmadan açıklamaya çok fazla gerek yoktur. Eğer ruhun sonsuzluğu yok ise, hayatın ve dünyanın da fazla bir anlamı yoktur. Ölüm, kısa ömrümüzün sonu ise yağmur ormanlarını korumaya, tehlikede olan canlı türlerini kurtarmaya, ozon tabakasının bozulmasına engel olmaya....vb. gerek yoktur! Eğer kaynaklar, birinin kendi hayatı sonuna kadar var olacaksa, bu yeterlidir.
Ya ölüm son değilse? Ya insan bozduğu ya da düzelttiği dünyada yeniden yaşayacaksa? Ya insan başka insanlara ve hayvanlara karşı iyi ya da kötü davranışlarını, kendiside deneyimleyecek ise? Ya başkalarına yaptıklarımız, bize geri dönecekse? Ve her iyileştirilmemiş acı, sonunda ve tamamen mutlaka iyileştirilecekse?
Reankarnasyon, yahudiliğin ve hıristiyanlığın ilk dönemlerinin temel doktrini idi; aynı şekilde doğu dinlerinin İslam’ın, Budizm’in, Hindu dininin, bir çok Afrika ve yerli Amerikan kabilelerinin özünde yer almaktaydı.....Ölürüz ve bir çok kez yeniden doğarız. Bu kavram evrendeki planın kesinliğini ve rahatlığını beraberinde getirir. Bizim kısa ömürlerimiz, insan olmanın ne demek olduğunu tamamen anlamamız için yeterli değildir. Bu nedenle bir çok kez vücut bulmak, dersin tamamen öğrenilebilmesi için bir imkan sağlar. Hayatın anlamı, hem pozitif hemde negatif anlamı ile insan olmanın ne demek olduğunu öğrenmektir. Bu deneyimi yaşayarak, hayatın tam olarak anlamına erebiliriz. İnsanlar olgun bir yaşta ve olgun deneyimler ile bir başka hayata geçerken, ruhlarda olgunlaşmış, büyümüş ve pek çok hayatla değişik dersler öğrenmiş olurlar.
Karma insanın tüm hayatını bağlayan ve öğrenilecekleri / çalışmayı her ruh için düzenleyen bir mekanizmadır. Herkes hayatı en az bir kez anne olarak, baba olarak ve çocuk olarak deneyimlemek zorundadır. Herkes mutlu hayatları, mutsuz hayatları, sağlıklı olmayı, hasta olmayı, güçlü olmayı, güçsüz olmayı, sevgiyle dolu olmayı ve kendini adamayı deneyimleyecektir. Birlikteliği öğrenmek için herkes tüm yaşamı ve bir çok yaşam süresinde, bir ruh eşi (ya da eş ruhu) olacaktır. Herkes birliktelikte kadın olmayı, erkek olmayı deneyimleyecek; ilişkilerde heteroseksüel, lezbiyen ve gay olmayı yaşayacaktır. Hiç değilse bir kez, nasıl olduğunu anlayabilmek için herkes kötü veya suçlu bir hayat yaşayacaktır. Başkalarına karşı şefkatli olabilmek için de kötü muameleye maruz kalacaktır. Bizden beklenen, dürüstlüğü, şefkati, kendimizi ve başkalarını sevmeyi, hayvanlara ve dünyaya saygılı olmayı öğrenmemizdir. Her vücut bulma, insanlık ve dünya için hizmet etmeyi gerektirir; ruh geliştikçe hizmet derinleşir ve her yeniden doğuşun amacı haline gelir. Ruhun gelişmesi ders programı, yaşam ise üniversitedir. Her yaşam süresi, bir başka kurs çalışması, bir başka derstir. Eğitim tamamlandığı zaman ruha iki seçenek sunulur; başkalarına yardım etmek amacı ile geri dönmek veya hayat geçişleri arasında kalıp, vücutlara yol göstermek. Geri dönenlere “Bodhisattva” denir ve bir çoğu şu anda dünya üzerinde vücut bulmuştur. Bu bütünlüğe ermek için tüm karma arındırılmış ve iyileştirilmiş, her öğreti, tersi de dahil olmak üzere deneyimlenmiş ve ruh tüm hayatın tek olduğunu anlayacak kadar gelişmiş olmalıdır. Bu farkındalık, her yeniden doğumun ve reankarnasyonun temel faktörüdür.
Bunların hepsini nasıl biliyoruz? Küçük çocuklar bazen en yakın geçmiş zamanlardan bahsederler. Bir çok yetişkin rüyalar ya da deja vu yolu ile daha önceki zamana geri dönüşler yaşar. Bir yer ya da bir devreden / çağdan / tarihten büyük bir merakla etkilenirler ve hiç görmedikleri ya da üzerinde çalışmadıkları bir kültürün detaylarını içlerine doğmuşcasına bilirler. Bir kimse bazen, akıl yolu ile bir açıklama olmamasına rağmen, yaşamında yeni tanıştığı birinden çok etkilenebilir, çok korkabilir ya da çok itici bulabilir. Aşıklar bazen, önceden de birlikteymişler gibi çok güçlü bir hisse kapılırlar. Fobilerin bazen insanın yaşadığı hayat içinde hiç bir mantıklı açıklaması bulunamaz. Oysa ki geçmiş yaşamlara gidildiğinde ve yaşanmış travmaların üzerleri açıldığında fobilerin açıklamalarına kavuşulur. Meditasyonu veya diğer yollarla ruhsal gelişmeyi öğrenmiş olanlar, geçmiş yaşamlara ait arkadaşların, düşmanların ve durumların kendiliğinden gelen görüntülerini deneyimleyebilirler.
Hipnoz yöntemi de, geçmiş yaşamlara giderek bir takım bilgiler elde edilmesi için kullanılmaktadır. Son yüzyılda hipnoz, meditasyon yolu ile reankarnasyon, karma ve geçmiş yaşamların doğası ile ilgili araştırmalar yapılmaktadır. Budist ve Hindu yazılı metinlerinin tercümeleri ile insanlar, kendi hayatları ile ilgili merak ettikleri pek çok bilgiye kavuştular. Dha önce yaşadığını bilen, bir ya da bir kaç geçmiş yaşamını öğrenen kişi için hayat ve ölüm yeni bir anlam kazanmakta ve açıklanamayanlar belirgin hale gelmektedir. Geçmişimizi öğrenmek için pek çok kendi kendine hipnoz ve meditasyon yöntemi tarif edilmektedir. Daha kolay bir yöntem vardır; temel meditasyon aşaması ile başlar. Rahatsız edilmeyeceğiniz bir yarım saat ayırın, Karartılmış ya da mum ışığında rahatça yere ya da dik arkalıklı bir sandalyeye oturun. Lotus meditasyon pozisyonu gerekli değildir; kol ve ayakları çapraz yapmayın ve vücudu rahat bırakın (fakat uyuyacak kadar rahat değil!) Kendinizi koruyucu bir çember içine alarak ya da sadece yüksek değer enerjilerinin araştırmanıza katılmasını dileyebilirsiniz. Bir çok derin ve yavaş nefes alın, bedeninizi ve düşüncelerinizi sakinleştirin. Sakin hissettiğinizde Karmanın Efendileri (ya da melekleri diye bilirsiniz) ile konuşmayı isteyin. İncelikli bir yolla; hissederek, görerek ya da ses ile bir varlığı sezeceksiniz. Bu varlıklara çok büyük saygı ile davranın; onlar karmamızın ve bir çok hayatımızın yöneticileridir. Şu andaki hayatınızla, belki de yaşadığınız zorlukla ilgili geçmiş bir yaşamınızı göstermelerini isteyin. Sessizce, berrak ve dingin bir zihinle, gelecek olan etkiyi bekleyin. Bir resim görebilirsiniz, duyarak bir bilgi sezebilirsiniz, vücudunuzla ya da başka bir yolla hissedebilirsiniz. Gösterilenleri anlayabilirsiniz ya da anlayamayabilirsiniz; isterseniz açıklama sorabilirsiniz. Eğer gösterilenler travmatik ise strese girmeden ve acı duymadan “film gibi seyretmeyi” isteyebilirsiniz. Eğer gördükleriniz olumsuz ise Karmanın Efendilerinden, o durumu ya da o hayatı iyileştirmesini ve şu anda ki hayatınız üzerindeki etkisini de iyileştirmesini isteyebilirsiniz. İhtiyacınız olanı gördükten sonra Karmanın Efendilerine teşekkür edin, şu ana dönün. Bir meditasyon oturuşunda, birden çok geçmiş hayatınızı görmek isteyebilirsiniz ama ilk defa için sadece bir tane istemek daha iyidir. Böyle bir deneyimden sonra üzerinde düşüneceğiniz pek çok şey olacaktır. Karmanın Efendileri genelde, iyileştirilmesi gereken bir geçmiş zamanı seçerler, sizinde bunu alıp, iyileştirilmesini talep etmeniz, şu anda ki durumunuz için çok önemlidir. Bu meditasyonu hergün yapabilir ve geçmiş yaşamlarınız hakkında daha çok bilgi elde edebilirsiniz. Bir ruh olarak kim olduğunuzu anlamak, ruhsal seyahat yolu ile önemli ölçüde gerçekleşecektir. Bu uygulama karmik iyileşmenin tam anlamı ile yapılabilmesi açısından da çok önemlidir. Ölüm ve yeniden doğumuda merak edebilirsiniz; bu uygulamaların birinde Karmanın Efendilerinden, huzurlu bir ölüm göstermeleri talebinde bulunabilirsiniz. Ölümün ne kadar güzel ve acısız olduğunu görüp şaşıracaksınız. Doğumu bu yolla tecrübe etmek çok daha travmatik ve acı doludur; o zaman “film gibi izlemeyi” talep edin. Bir başka seansta da yaşamların arasındaki döneme gitmeyi isteyiniz. Bu keşiflerin sonunda artık ölümden ya da reankarnasyondan korkunuz kalmayacaktır.
Ya geleceği / gelecek hayatları görmek istemek? Bu, büyük bölümü ustalık isteyen ve genelde cesaret kırıcı bir şeydir. Geçmiş ve şu an, geleceğe yön verir. Daha önce öğrenmiş olduklarınızın, artık tekrar edilmesine gerek yoktur, ayrıca şu anda ki hayatınızda da öğrenmeye devam ediyorsunuz. Bu hayatınızda yaşadığınız her gelişme, gelecekteki hayatınızı etkiler. Aynı zamanda bugün görünen yarın değişebilir ve tabi ki bu yaşam sonunda da daha da değişmiş olacaktır. Eğer yinede gelecek hayatınızı merak ediyorsanız, Karmanın Efendilerinden, yukarıda tarif edilen meditasyon yöntemi ile gelecek bir yaşamınızı göstermelerinin uygun olup olmadığını sorun. Eğer uygun değil denirse, bırakın. Asla onlarla tartışmayın! Eğer bir gelecek yaşam gösterilecekse, bu mutlaka bir zorluğu aşabilmeniz için bir ders olacaktır. Bu dersi iyice alın ve gerekli çalışmayı yapın.
KARMANIN DÖRT TÜRÜ
Geçmiş yaşamlardan kaynaklanan ve yaşamımızı etkileyen güçlükler dört ana grupta toplanmaktadır. Bunların anlaşılabilmesi önemlidir çünkü; büyük ya da küçük olaylar enerji yapısı ile gelecek yaşamlara taşınır. Geçmiş tecrübeler, bizim görünüşümüzü ve kişiliğimizi etkiler, geçmiş yaşamlarımızdaki olaylarda aynı şekildedir. Ölümle son bulmadığımız için bunlar daha sonraki yaşamlarımıza taşınır. Kişinin Akashic kayıtlarında kalan olumsuzluklar, acılar, yaralar yüzleşilmediği ve iyileştirilmedikleri sürece devam / tekrar eder. Karmada yer alan her şeyin iyileştirilmesinde esas, farkına varmaktır. Bir şeyin yanlış gittiğini, hatalı olduğunu anlamak, yeni bir seçim yapıp değiştirebilmeyi kolaylaştırır. Karma özgür irade ve seçim üzerine kuruludur. Eskiden karmanın değiştirilemez, dönüşü olmayan kader olduğuna inanılırdı ama günümüzde böyle değildir. Neredeyse her şey iyileştirilebilir ama öncelikle farkında olmak gerekir. Hayatınızda bir şeyin yanlış olduğunu bilmeniz, sizin için neden yanlış olduğunu anlamanız ve daha iyisi için değişimi istemeniz gerekir. Geleneksel dinlerde ki psikolojinin aksine, günah, suç, utanç bu işleyişte fayda sağlamaz. Herkes zaman zaman negatif bir şeyler yapar, bir suç işler ve mutsuz bir yaşama sahip olabilir. Geçmişin olumsuzluklarının ve acılarının gösterilmesi, kişinin kendini suçlu hissetmesi için değil, davranışını ve farkındalığını etkilemek içindir. Amaç “o yanlıştı ve bir daha yapmayacağım” diyebilmek, kendine ve diğerlerine karşı şefkat kazanabilmektir. Suçlamak, karma için engelleyicidir. İnsanın kendisini suçlaması, başkalarını suçlaması kadar zararlıdır. Hatayı gördüğümüz ve davranışınızı değiştirdiğiniz zaman ders tamamlanmıştır ve karma serbest kalmış olur. Geçmiş yaşamınızda size zarar vermiş olan ve bugün tanıdığınız kişi, artık geçmiştekinden farklı biridir. Ne siz, ne de onlar suçlanmaya layık değilsiniz. Utanmakta aynı şekilde geçmiş yaşamlar için olumsuz bir reaksiyondur. Nasılki bizler, hepimiz Tanrıçayız ve O’dan meydana geldik, utanılacak bir şey yoktur. Ancak tabi ki sorumluluk almamız gerekir. Bizler, dünyanın, evrenin ve yaşayan her şeyin sahip olduğu, Tanrısal yaşam gücünün bir parçasıyız ve bu armağan ile gurur duymalıyız. Günümüzde, kadınlarda kendini olumsuz / değersiz görme, erkeklerde ise şişirilmiş kişilik özelliklerinin iyileştirilmesi gerekir. Bizler gezegendeki esas mucizenin birer parçasıyız; utanmaya yer yoktur; gerekte yoktur.
Dört karma kategorisi; Hastalıklar, İlişkiler, Yaşam Durumu, Karakter Özellikleri olarak ayrılır. Bu kategorilerden herkes, günlük hayatı içinde üzerinde çalışması gereken bir kaç şey çıkarabilir. Ama önemli olan bu hayatımızdaki problemi tespit etmek değildir, önemli olan geçmiş hayatımızda başlayan ve tekrar eden olayın, kaynağına gidebilmek ve ilk başladığı yeri bulabilmektir. Bu ve diğer gezegenlerde bir çok – bazı araştırmacılara göre binlerce – geçmiş hayatımız olduğuna göre, böyle bir tespit neredeyse imkansız gibi görünebilir. Ama değildir, çünkü Karmanın Efendileri, bu hayatımızda bir çoğunu açığa kavuşturabilmemiz için bize yardım etmek istemektedirler.
  1   2   3


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət