Ana səhifə

20. Parti Kongresi ile politik iktidarı ele geçirmiştir


Yüklə 39 Kb.
tarix24.06.2016
ölçüsü39 Kb.
Hasan Ozan

http://hasanozan62.blogspot.com

SSCB’DE KAPİTALİZMİN RESTORASYONU VE İDEOLOJİ

SSCB’de, kapitalist restorasyonun başlangıcı, 1956’dır. Revizyonist bürokratik burjuvazi, 20. Parti Kongresi ile politik iktidarı ele geçirmiştir. 20. Parti Kongresi’nin ideolojik, programatik, stratejik ve taktik çizgisi, yeni tip burjuvazinin çizgisini oluşturmaktaydı. Yeni tip burjuvazinin çizgisi, içte sosyalizmin tasfiyesini, kapitalizmin yeni tipten tekelci devlet kapitalizmi olarak inşasını, bu temelde, dışta sosyal emperyalist bir süper devlet olarak tarih sahnesine çıkmayı hedefliyordu.

Şu sorunun yanıtının net bir şekilde verilmesi gerekir: 1956 dönemeci ile yeni tip burjuvazi proletarya diktatörlüğünü tasfiye ederek yeni tipten bir burjuva diktatörlüğü kurdu mu kurmadı mı? Bizim bu soruya yanıtımız nettir: Evet, 56 dönemeci ile birlikte, yeni tip burjuvazi, proleter iktidarı tasfiye ederek yeni tipten burjuva diktatörlüğünü kurmuştur. 20. Kongre ve sonrası izlenen teorik ve pratik hat, bunun açık kanıtıdır.

Modern revizyonizmi, Marksizm-Leninizm’in bir mezhebi (“Mezhepçi Sosyalizm”, “Mezhepçi Marksizm”), “Marksizm-Leninizm tabanı üzerinde” duran bir akım olarak gören revizyonist akımlar, doğal olarak, 56’yı bir dönemeç, Marksizm-Leninizm tarafından ortaya konulamamış bir yoldan yeni tip burjuva diktatörlüğünün kurulduğu bir tarihsel dönüm olarak görmemekte ve modern revizyonist iktidarı, sosyalist olarak görmeye devam etmekteydiler. Bazı revizyonist akımlar ise, modern revizyonizmi bir sapma olarak görmekteydiler ve 56 ile inşa edilen ve geliştirilen bu iktidarı sosyalist olarak tanımlamaktaydılar. Keza, bir diğer kısım revizyonist akım ise, “üst yapı revizyonist ama alt yapısı sosyalist” olduğunu düşündükleri için SSCB‘yi ve diğer eski sosyalist ülkeleri dağılıncaya dek, sosyalist olarak tanımlamaktaydılar ve tanımlamaya devam ettiler. (Bkz. kitabımızın “TASFİYECİ REVİZYONİST TEORİLERİN ELEŞTİRİSİ” bölümüne.)

Peki, modern revizyonizm nedir? Modern revizyonizm, Marksizm-Leninizm’in bir biçimi midir? Modern revizyonizm, Marksizm-Leninizm’in tabanı üzerinde duran, onun bir mezhebi olan, dolayısıyla Marksist-Leninist bir akım mıdır? Modern revizyonizm, kimin, hangi sınıfın ideolojisidir? Yoksa sınıflar üstü bir olgu ve ideoloji midir?

Bizce, modern revizyonizm, ne sınıflar üstü bir akımdır ne de Marksist-Leninist bir akımdır; bizce modern revizyonizm, sosyalizm maskeli burjuva ideolojisinin bir biçimidir. Modern revizyonizm, özellikle 2. Dünya Savaşı’nın ardından ortaya çıkan ideolojik ve siyasi bir akımdır. Savaşın ardından, kapitalizm ile sosyalizm arasındaki kritik tarih eşiğinde, güçler dengesinin önemli oranda sosyalizm lehine değiştiği ve emperyalist kapitalizmin genel bunalımının alabildiğine şiddetlendiği bir tarih kesitinde ortaya çıkan yeni tip burjuva akımdır. İktidardaki modern revizyonizmin ilk biçimi, Titoizm’dir. Titoizm, Sosyalist Kamp içerisinde emperyalizmin “Truva Atı” idi. Fakat iktidardaki revizyonizmin en tehlikelisi Kruşçev’le birlikte ortaya çıkan Sovyet modern revizyonizmiydi. Kruşçevci Sovyet modern revizyonizminin ortaya çıkarak iktidarı gasp etmesinden sonra, AEP-ASCH hariç, sosyalist kampın öteki ülkelerinde de modern revizyonist karşı devrim galebe çaldı…

SSCB’de ortaya çıkan modern revizyonizmin, içteki maddi- sınıfsal temelini oluşturan şey, sosyalizmin zaferi koşullarında ortaya çıkan aristokratik, teknokratik, bürokratik ayrıcalıklı yeni tip küçük burjuva tabakasıydı. Dıştaki maddi ve politik kaynağı ise, emperyalizm, emperyalist kuşatmanın baskısı ve Amerikan emperyalizminin önderliğinde örgütlenen “Soğuk Savaş Stratejisi”ydi.

SSCB’deki söz konusu küçük burjuva bürokrasisi, yeni tip karşı-devrimi örgütleyerek 1956’da politik iktidarı gasp ederek, politik iktidar tekelini kurmayı başarmıştır. Küçük burjuvazinin burjuva olmak için yanıp tutuşması ve koşullar elverince iktidarı ele geçirmesi, eşyanın doğası gereğidir. 56 dönemeci ile iktidarı gasp eden bu küçük burjuvazi, burjuva olmaya sıçramış ve kendi programını yürürlüğe koymuştur. Böylece yeni tip küçük burjuva toplumsal bir katman ve kast olmaktan çıkarak yeni tip bir burjuva sınıfa dönüşmüştür.

Peki, modern revizyonizmin sosyalist bir ülkede iktidara gelmesi neyi ifade eder? Modern revizyonist karşı-devrimin iktidar tekelini gasp ettiği ve programını yürürlüğe koyduğu halde, bu iktidar, hala proletarya diktatörlüğü olarak nitelenebilir mi?

Marksizm-Leninizm’e göre, modern revizyonizmin iktidara gelmesi ve programını yürürlüğe koyması demek, proletaryanın iktidarını kaybetmesi, burjuvazinin diktatörlüğünü kurması demektir. Modern revizyonizm Marksizm-Leninizm’in, yeni tip burjuva diktatörlüğü proletarya diktatörlüğünün tasfiyesi demektir. Orta yol yoktur: Ya proletarya diktatörlüğü ya da burjuva diktatörlüğü! Ya sosyalist ideoloji ve pratik ya da burjuva ideolojisi ve pratik, Lenin’in de vurguladığı gibi, insanlık henüz üçüncü bir ideoloji keşfetmemiştir ve revizyonist orta yolcular da bunu başaramamıştır. Orta yolcu akım, proletarya ile burjuvazi, kapitalizm ile sosyalizm-komünizm arasında yalpalayan, sınıf barışını savunan, iki sistemin barışını savunan, bir elini kapitalizme, diğer elini sosyalizme uzatan ve doğası gereği ikisi arasında sürekli yalpalayan küçük burjuvazinin sınıf tavrı ve duruşudur.

Lenin’in dediği gibi, eğer proletarya iktidarda değilse, sosyalizm düşünülemez. Yeni tip burjuvazinin iktidarı gasp etmesi, proletaryanın iktidarı kaybetmesidir. Proletaryanın iktidarı kaybettiği yerde ise, sosyalizm düşünülemez ya da sosyalizmin tasfiyesi nesnelerin doğası gereğidir.

Modern revizyonizm, yeni tip burjuvazinin ideoloji ve programıdır. Programı yeni tip burjuvazinin programı olan bir iktidar ise sosyalizmi değil, sosyalizmi tasfiye ederek kapitalizmi inşa eder. Sürecin tahlil ve tanımlamasında belirleyici olan niyetler değil, objektif gerçeklerdir. Ve gerçekler inatçıdır, er geç kendilerini dayatırlar. Yapılması gereken şey, gerçeğin, nesnel ve bilimsel, Marksist-Leninist çözümlenmesidir. Orta yolculuk, eklektisizmdir, eklektisizm ise oportünizmdir. Komünizmin saflarında modern revizyonizmle uzlaşma sapması demek olan orta yolculukla, komünist hareket Marksist-Leninist yolda ilerleyemez. Gerek coğrafyamızda, gerekse de uluslararası arenada komünist hareketin tartıştığımız sorunda temelde doğru olan çizgisinin giderek inkarı ve tasfiyesinden kaçınılamaz. İlkeli ve Marksist-Leninistçe olan tek tavır, özeleştirel bir şekilde bu sapmanın düzeltilmesidir.



Modern revizyonizm, Marksizm-Leninizm’in bir çeşidi değildir. Yeni tip burjuvazinin modern revizyonist diktatörlüğü proletarya diktatörlüğünün bir biçimi değildir. Kapitalist/revizyonist sistem, sosyal emperyalizm sosyalizmin bir çeşidi değildir. Bir Çin sosyalizmi, bir Küba sosyalizmi, bir K. Kore sosyalizmi vb. vb. yoktur; bu yaklaşım(lar) küçük burjuva milliyetçiliğin ürünüdür. O da sosyalist, bu da sosyalist, hepimiz sosyalistiz vs. yaklaşımı tipik oportünizmdir. Modern revizyonist ideolojiyi de “sosyalist ideoloji” olarak görmek ya da buna açık kapı bırakmak da oportünizmdir. Eski ideolojik ayrılıkların önemsizleştiği ve aşıldığı gerekçesi, tipik bir tasfiyeci oportünizmdir. Proletarya saflarına taşınan burjuva ve küçük burjuva ideolojisidir; küçük burjuva ütopizmidir. Ne modern revizyonist ideoloji ne de kendilerini “Marksist”, “Marksist-Leninist”, “komünist” olarak tanımlayan oportünist, revizyonist, reformist, anarşist, Troçkist akımlar Marksist-Leninist, komünist değildirler. Onlar, Marksizm-Leninizm tabanı üzerinde duran, Marksizm-Leninizm’in birer mezhebini oluşturan partiler, çevreler, bireyler vs. değildirler. Oportünist hayaller yaymak, ilkesiz, belkemiksiz bataklığa gitmek Marksist Leninist Komünistlerin işi değildir ve olmayacaktır.


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət