Ana səhifə

T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı


Yüklə 3.91 Mb.
səhifə11/56
tarix26.06.2016
ölçüsü3.91 Mb.
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   56

C. DİNİ DANIŞMANLIK VE İRŞAT-TEBLİĞ İLİŞKİSİ


İrşat, hidayete erdirme, yol gösterme ve doğru yola yönlendirme anlamlarını kapsayıp rüşt kökünden gelir53. İslami literatürde irşat; hak, hidayet ve İslamiyeti yaşama yolunun başkasına gösterilmesidir. Bunun zıddı da sapıklık (dalalet) ve azgınlık (gayy)dır. İrşat, doğru yolu göstermek, aklı ve kalbi ikna edici söz ve eserlerle gafletten uyarmak, hidayet yolunu göstermek, İslam esaslarını ve dinin hükümlerini tanıtıp tarif etmek, hakkı ve gerçekleri öğretmek gibi zengin anlamlarıyla kullanılan bir kavramdır. İrşat faaliyetlerini gerçekleştirenlere reşid, raşid ve mürşid denir. Rehber ve delil de aynı anlamda kullanılır. Davet, çağrı anlamındadır. İslam gerçeklerini kabule ve onlara uymaya çağırma anlamında kullanılır. Bu lafızla çağrı görevi K. Kerim'de asıl anlamının yanında peygamberlerin ve ümmetin görevi olarak zikredilmiştir.

Davet, çağırmak, davet etmek, dua etmek, Allah’a yönelmek anlamlarına gelir54. Kur’an’da hak yoluna çağrı anlamında 31 ayrı yerde kullanılmıştır. Hak yolundan kastedilen, İslam gerçeklerini kabule ve onlara uymaya çağırmadır. Bu lafızla çağrı görevi, Kur’an-ı Kerim’de asıl anlamının yanında daha çok peygamberlerin görevi olarak zikredilmiştir.

Tebliğ, kelime olarak gerek yer, gerekse nitelik açısından amaca ulaşmak, sona varmak, nihayete ermek anlamında kullanılır55. Kuran’da ise Allah'ın vahyini insanlara ulaştırmak anlamındadır. Resulün üzerine düşen yalnızca ulaştırmadır56 ayetinden de anlaşılacağı üzere bu kelimede ulaştıran kişinin sonuca etkisi bulunmamaktadır. Ulaştırmakla yükümlü olduğu şeylere herhangi bir katkı ve eksiltme yapmadan görevini yerine getirir.

Elbette mesajı ulaştırmak için uymakla yükümlü olduğu bir takım kurallar bulunmakla birlikte, mutlak başarı garantisi bulunmamakta, başarı için insanın doğasının üstünde bir gayret içine girmemesi, başarı için her yolun mubah görülmemesi, başarının doğal seyri içinde geleceği gibi mesajlar ayetle birlikte verilmektedir. Kelime diğer peygamberler için de kullanılır. Daha çok peygamberlerin görevi için kullanıldığı izlenimi verir. K. Kerim'de peygamberler dışındaki insanların yaptığı eğitim faaliyetleri için daha çok tavsiye ile emri bi'-l maruf ve nehyi ani'l-münker kavramları kullanılmıştır. Kur’an’daki çeşitli kullanımlarını birlikte değerlendirdiğimiz irşat ve tebliğ fonksiyonlarını, İslam toplumlarında yerine getirmesi gereken bir zümrenin de bulunması öngörülmüştür57.

Dini danışmanlık kavramının asıl kaynağını, insanların İslam ve hidayet (doğru yol) üzere olmaları maksadıyla Allah’ın Hz. Adem’den Hz. Peygamber’e kadar gönderdiği elçilik kurumu oluşturmaktadır. Son peygamber Hz. Muhammed’den sonra ise tebliğ ve irşat görevleri, ayette görev sınırları belirtilen ulemaya verilmiştir. Hz. Peygamber döneminde belirgin olmasa bile bir takım dini hizmetlerin, sahabe içinde özel eğitim almış kişiler tarafından yapıldığını, yeni müslüman olan topluluklara gönderilen öğretmenlerin, Suffe’de barınarak Hz. Peygamber’in özel eğitiminden yararlanan kişiler içinden seçildiği göze çarpmaktadır.

Hz. Peygamber’den sonraki dönemde ise toplumun yapısının hızlı değişimi, İslam’ın fert hayatını aşarak toplulukla ifa edilebilecek taleplerinin yerine getirilmesinde sıkıntılarla karşılaşılması, bu hizmetleri yerine getirebilecek görevlilerin atanması ve onların eğitimi bazı düzenlemeleri zorunlu kıldı. Biz burada tarihsel süreci derinliğine analiz edecek değiliz. Ancak bu din hizmetlerinden bugün kurumsallaşmış olup özünde insanlarla yardım ilişkisi bulunanlara, konumuzla ilgisi açısından değinmek istiyoruz.

Hz. Peygamber’in ve Kur’an’ın öğretileri gereği, yerine getirilmesi gereken görevlerden tebliğ ve irşat, tarih boyunca çeşitli ünvanlarla anılan hizmetliler tarafından yerine getirilmiştir. Günümüzde ise yurdumuzda, müftüler, vaizler, Kur’an kursu öğreticileri, imamlar ve müezzinler tarafından yerine getirilmektedir. Burada sadece bu ünvan sahiplerini ele almamız, görevin sadece bu unvanlara sahip olanlarca yerine getirildiği anlamına gelmez. Resmi unvanı olmadığı halde toplumda irşat ve tebliğ görevi yerine getiren sivil yapılanmalar da bulunmaktadır. Ancak bu yapılanmaların henüz kurumsallaştığını söylemek mümkün olmadığı gibi bunların yapıları, fonksiyonları, çalışma ve etki alanları, eğitim sistemleri ayrı bir çalışma alanı oluşturduğundan dolayı ayrıntılarına inmeyi gerekli görmüyoruz58
DİN HİZMETLERİNDE SORUN ÇÖZME
1. Sorunu Fark Etme

Yetişkinler din eğitiminin imkânları kadar problemleri de çoktur. Çünkü, her imkân kendi özelliklerine göre yaklaşım ve yöntemleri gerektirmektedir. Mesela, bilgisayar ve internet bu alanda önemli bir imkân olarak kendini gösterirken, bilgisayar ve internet vasıtalı yetişkinler din eğitiminin hedefleri, hedef kitleleri, muhtevaları, yöntemleri, uygun programların hazırlanması ayrı ayrı çalışmaları gerektirmektedir.



2. Sorunu Tanımlama

Bu problem, çokluğu içinde önce temele inerek, bilimsel olarak sorunu tanıma gerekir. Yetişkinler din eğitiminin en önemli problemi, bilimsel bir temele oturtulmamış olmasıdır. Bu alanda hem anlayış hem de uygulama bazında bir gelenekselliğin hakim olduğu düşünülmelidir.Gerçi bilimsel temele oturtmada bu gelenekselliğin de önemli katkıları olacaktır. Ancak ilgili bilimlerin ve alan araştırmalarının verilerinden hareketle kendi bilimsel temellerini koyması, bu alanın acil meselesidir.


3. Alternatif Çözümler Üretme

Yetişkinler din eğitiminin diğer önemli imkânlar çokluğu ise, gerçekleştirilme alanlarının ve araç ve gereçlerinin çokluğu ve yaygınlığıdır. Başta ibadet yerleri olan camiler ve buralardaki faaliyet imkânları olmak üzere, her türlü yazılı, basılı, sözlü ve sözlü görüntülü yayın organları yetişkinler din eğitimi için önemli imkânlardır. Bilgisayar teknolojisi ve internet yeni bir imkânlar dizisi olarak ortaya çıkmıştır. Hastaneler, hapishaneler, toplu iş yerleri de yetişkinler din eğitimi için önemli imkânlar olarak algılanmalıdır.

Burada bir gerçeği dile getirmekte fayda vardır. Bu imkânların hiç birisi kendiliğinden yetişkinler din eğitimi vermez. Bunların planlanması, kullanılması ve her biri için özel formasyonlarla donatılmış özel hizmetkarların yetiştirilmesi zorunluluğu vardır. Her şeyden önce de bu işin bir devlet ve toplum politikası olarak belirlenmesi ve bilimsel olarak üzerinde çalışılması gerekmektedir.

4. Değerlendirme ve Düzeltme

Yaygın din eğitiminin önemli bir kurumu olan vaizlik müessesesinin daha verimli bir hale getirilmesi Türk toplumuna İslam dinini daha iyi anlatılması ve hayat üslubu haline getirilebilmesi için bazı önerilerde bulunmayı uygun buluyoruz. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür.

1. Bir vaaz, konusu ve ele alınışı itibariyle ilmi bir araştırmadır. Bir araştırma için harcanan zaman önemlidir. Cemaatin karşısına her zaman yeni bilgilerle çıkma durumundaki vaizlerin yapacakları vaazların başarısı, vaaz öncesi hazırlıklarıyla doğru orantılıdır.

2. Etkili iletişimde diksiyon ve hitabet önemlidir. Her kesimden insanla karşı karşıya gelen vaizlerin bu konuda eğitilmelerinin bir zaruret olduğu ortadadır. Bunu sağlamak için vaizlerin yetiştiği İlahiyat Fakülteleri ders programlarına seçmeli de olsa hitabet ve diksiyon dersi konmalıdır.

3. Doğru haberleşmenin vasıtası dildir. Diğer bir ifade ile dil insanlar arası haberleşme vasıtasıdır. Dili iyi kullanamayan kimsenin mesajları yanlış anlaşılmaya açıktır. Özellikle dinde, yanlış mesajlar bir takım yanlış anlaşılmalara ve kargaşalara sebebiyet verir. Bu sebeple, vaizler Türkçe'yi iyi bilmeli ve düzgün kullanabilmelidirler.

4. Günümüzde ilimler hızla ilerlemekte, neredeyse bilgiler bir süre sonra değerini kaybetmektedir. Bu itibarla, her alanda iyi yetişmiştik esas olmakla birlikte vaizlikte buna daha çok ihtiyaç vardır. Şu halde toplumu etkilemek ve onlara güzel örnek olabilmek için, ilim ve kültür bakımından din görevlilerinin hitap ettikleri kimselerden ileri olması gerekir. Bu da iyi yetişmiş olmakla izah edilebilir. Tabii ki, bunu sağlamak için daima bilgileri yenilemeye ihtiyaç vardır.



Problem nasıl tanımlanır?

Herhangi bir problem durumu ile ilgili üç unsur vardır: BİREY - ENGEL - AMAÇ (hedef)

Yukarıdaki üç unsurdan biri yoksa problem yoktur. Çözüm gerektiren problemi, doğru olarak belirlemek zorundasınız. Problem durumuyla ilgili bu üç unsuru doğru biçimde ortaya koymalısınız. Aşağıdaki olayda, doğru olarak birey, engel ve amaç unsurlarını belirlemeye çalışın.

“Her gün işinize, kendi arabanızla giderken 4. caddeyle 5. caddenin kesiştiği noktada, çok sıkışık bir trafikle karşılaşmaktasınız. Pek çok kere bu nedenle, işinize çok geç kaldınız. Patronunuz gecikmelere sinirlenmekte ve sizi işten atmakla tehdit etmektedir.”

Sizden istediğimiz şey, problemi belirlemenizdir. Problemi belirleyebildiyseniz, aşağıdaki açıklamalardan hangisi doğrudur?



  • Problem, işe zamanında nasıl varılacağıdır.

  • Problem, 4. caddeyle 5.caddede meydana gelen sıkışıklığın nasıl ortadan kaldırılacağıdır.

Nasıl yanıtladınız? 4. caddeyle 5. caddedeki sıkışıklığın ortadan nasıl kaldırılacağına ilişkin seçeneği mi seçtiniz? Eğer böyle bir cevap verdiyseniz, engelle problemi karıştırarak hata yaptınız demektir. Diğer engel durumlarında olduğu gibi , trafik sıkışıklığını çözümlemek sizin yeteneğiniz dışındadır. Unutmayın ki engellere çözüm getirmeye çalışmıyoruz. Biz, engelleri belirler ve bu engellerin varlığından kaynaklanan problemleri çözeriz.

Diğer seçenekten ne haber? “İşe zamanında nasıl varılır?” Problem bu seçenek mi ? Olabilir fakat ona da bel bağlamayın. Problem-çözüm süreci içinde, bu noktada, problemi, denemelik olarak “İşe nasıl varılır?” şeklinde belirleyebilirsiniz; fakat problemi değişik biçimde ifade etmeye de hazır olun. Belki problem şu şekillerde ortaya konabilir: “Patron nasıl mutlu edilebilir?” ya da “kovulmaktan nasıl kaçınılabilir?” Bu durumda önceki olayda problemi denemelik olarak belirleyebiliriz. Neden böylesi denemelik problemler saptamaya gerek var?



  • Çünkü olay yanıltıcıdır.

  • Çünkü yeterli veri yoktur.

Doğru yanıt “yeterli veri olmadığını” belirten ikinci seçenektir. Olayda problem sahibi hakkında hemen hiçbir şey söylemedik; çok genel biçimde engeli tanımladık ve yalnızca dolaylı olarak amacı belirttik. Eğer problemi doğru biçimde koyacaksanız daha fazla veriye ihtiyacınız var demektir. Bu ek verileri nasıl elde edeceksiniz?

İşe başlayabilmek için, peşinde koşulan bu verileri, “Tüm problem çevresini ayrıştırarak” elde edebilirsiniz. Tüm problem çevresi şu 3 unsuru kapsar. Problemi doğru belirlemek amacıyla, gerek duyulan verileri toplamak için bu 3 unsurun ilişkisini ayrıştırmak ve yorumlamak zorundasınız.



  • Bir birey

  • Bir engel ve

  • Bir amaç (hedef)

Bilimsel problem çözme süreci: (Örnek: Tıp okumak idealin var, ama ilahiyat okuyabilirsin?)

Problem çözmeye başlamadan önceki sorgulama (kendimize)

1- Gerçek ile beklenti arasında fark var mı?

Hayır cevabınız ise problem yok

Evet cevabınız ise iki numaralı soru

2- Bu fark rahatsızlık veriyor mu?

Hayır cevabınız ise problem yok

Evet cevabınız ise üç numaralı soru

3- Etki alanınızda mı?

Hayır cevabınız ise yetkili ile görüşün.

Evet cevabınız ise problemi çözmeye başlayın
Tüm soruları EVET diyorsak problem süreci başlamış demektir. Problem çözme sürecinde problemin tanımlanması ve veri toplama aşamasında 5N+1K kuralı uygulanabilir. Bunu açacak olur isek:

Niçin?

N
+
erede?

Nasıl? Kim? 5N+1K

Ne zaman?

Ne kadar?


Sorularını sıra ile problem üzerine uygulamamız gerekir. Problem çözmede sorular cevap odaklı değil, soru sorma odaklı olmalıdır. Doğru sorular sorularak, doğru cevaplar alınmalıdır. Soru sorma veri toplama sürecidir. Bilgiye ulaşmada ve problemi anlamada doğru sorular sorularak teşhis konmalıdır. Örnek: bir doktorun hastasına sorular sorarak doğru teşhisi koyması gibidir. Yanlış teşhis hastayı öldürür.

Problemlerin çözümünde başarısızlık

Problemleri çözmek karışık bir süreçtir ve bizler bu sürecin her bir aşamasında gerektiği kadar etkili olamayabiliriz. Bunun sonuçlarını şu şekilde özetleyebiliriz.


  • Metodik çalışmamak

  • Yeterli istek ve kararlılığa sahip olmamak

  • Problemi yanlış tanımlamak

  • Gereken teknik ve yeteneklerden mahrum olmak

  • Teknikleri etkili bir şekilde kullanamamak

  • Yanlış bir teknik kullanmak

  • Yetersiz ya da doğru olmayan bilgi

  • Yaratıcı ve çözümleyici zihinsel yetenekleri koordine edememek

  • Çözümü ekli bir şekilde uygulamaya sokamamak

  • Yukarıdaki engeller dışında çözüm önünde duran bir çok gizli faktörde vardır.

1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   56


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət