Ana səhifə

Tİcaret müŞAVİRLİĞİ İspanya genel ekonomik durum


Yüklə 0.94 Mb.
səhifə4/16
tarix26.06.2016
ölçüsü0.94 Mb.
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16

Kaynak: İspanya Merkez Bankası
Her ne kadar 1986 yılında Avrupa Birliğine üyeliğin ardından İspanya’da önemli ekonomik atılımlar dönemi başlamış olsa da, daha öncede belirtildiği gibi İspanyol ekonomisi için gelişme döneminin başlangıcını Avrupa Parasal Birliğine dahil olma tarihi olan 1 Ocak 1999 oluşturmaktadır. Bu dönemde Başbakan Aznar’ın önderliğindeki merkez-sağ hükümetin özelleştirme, yabancı sermaye ve vergi reformlarındaki cesur uygulamaları yaşanan ekonomik atılımda önemli rol oynamıştır.

Avrupa Parasal Birliğine katılım faiz oranlarının önemli ölçüde düşmesini sağlamış bu ise tüketim ve yatırımlar üzerinde oldukça olumlu etki yapmıştır. Artan göçmen girişi ile sağlanan ucuz işgücü bir diğer olumlu etki olarak değerlendirilebilir. 2000-2008 yılları arasında ülkeye resmi kaynaklara göre 5,3 milyon yeni göçmen İspanya’ya geldiği ve toplam nüfusun %11’i göçmenlerden oluştuğu belirtilmektedir. Gelen göçmenlerin yaş ortalamasının genç ve doğurganlık oranlarının İspanyollara göre yüksek oluşu, göçmenlerin toplam nüfus içerisindeki payının artarak devam edeceği sonucuna ulaşmak yanlış olmayacaktır. Bu durum, ekonomik olarak bir takım avantajlar sağlamakla birlikte, özellikle sosyal ve kamu maliyesi açısından İspanya’ya dezavantajlar da yaratacağı aşikardır.


1996 yılından bu yana devletin ekonomi içindeki payı, özellikle kamu sektörü modernleştirme programının yürürlüğe girmesiyle beraber ciddi anlamda gerilemiştir. Yürütülen bir çok özelleştirme faaliyeti ile beraber, kamu sektörü; akaryakıt, doğal gaz, demir ve çelik, telekomünikasyon, hava ve deniz taşımacılığı, elektrik üretimi ve bankacılık gibi alanlardan büyük oranlarda çekilmiştir.
Ülkenin mali performansı incelendiğinde son on yılda önemli ilerleme kaydedildiği; 1995 yılında GSMH’nın % 6,5’u oranında açık veren bütçenin 2006 ve 2007 yıllarında % 1 oranında fazla verdiği görülmektedir. Ancak 2009 yılında uzun zaman sonra İspanya’nın bütçe açığı 85 milyar Avro’ya ulaşmıştır. 2009 yılında bütçe gelirleri bir önceki yıla göre %6,9 oranında azalırkan giderler %8,7 oranında artmıştır. 1996 yılında GSMH’nın % 65’ni oluşturan kamu borçları 2005 yılında GSMH’nın % 43’ne kadar gerilemiştir. 2008 yılında kamu borç stoğunun GSMH oranı %33’lere kadar düşmüştür. İspanya’nın borç stoğunun büyük bir bölümü özel kesime ait olup, yaşanan ekonomik krizin İspanya’da daha ağırlıklı olarak hissedilmesinin bir nedeni de, borca dayalı tüketim harcamalarının birden bire daralması neticesinde reel sektörde talep düşüşünden kaynaklanan ekonomik küçülme olduğunun söylenmesi yanlış olmayacaktır. Genel ekonomik performans kadar bütçe performansının da olumlu olmasında Avrupa Parasal Birliğine katılım ve Avro’ya geçilmesiyle düşen faizlerin olumlu etkisini yine vurgulamak gerekir.

Enflasyonun gelişimine bakıldığında, enflasyonun 1980’den bu yana sürekli olarak düşüş gösterdiği, 1993 yılında ilk defa % 5’in altına düşen enflasyonun Şubat 2004’te %2,1’e düştüğü, tüketici fiyat endeksinin 2005’te de % 3,4, 2006 yılında ise % 3,5, 2007 yılında ise % 2,8 oranında olduğu görülmüştür. 2008 yılında ise ilk altı aylık dönem içerisinde dünyada petrol ve emtia fiyatlarının yükselmesi, tüketici fiyat endeksinin artmasına neden olmuş, ancak aynı yılın ikinci yarısından itibaren hem petrol fiyatlarının düşüşe geçmesi ve ekonomik aktivitenin yavaşlamasından kaynaklanan talep azlığı tüketici fiyat endeksinin % 4’lere seviyesinde oluşmasına neden olmuştur. Fiyat artışları büyük ölçüde dünya petrol fiyatlarının artışına, Euro’nun Dolar karşısındaki değer kaybına ve İspanya’nın Euro bölgesindeki diğer ülkelere oranla daha büyük olan ekonomik büyüme oranına bağlanmaktadır. Buna rağmen Avrupa Parasal Birliği içinde en yüksek enflasyon oranına sahip olan İspanya’nın bu özelliği diğer AB üyelerini rahatsız etmektedir.


2008 yılından geriye doğru ondört yıllık süre zarfında İspanya ekonomisi her yıl yeni iş imkanı yaratma becerisi gösterirken, ilk defa 2008 yılında ve 2009’un ilk üç aylık diliminde mevcut iş kapasitesinde azalma olmuş ve işsizlik oranı %18’lere ulaşmıştır. Bu rakam AB üyesi ülkelerin ortalamasının yaklaşık iki katıdır. İşsizlik daha çok genç nüfusu ve vasıfsız işçileri etkilemektedir. Kriz ortamının atlatılıp tekrardan ekonomik büyüme ortamına geçtikten sonra bile işsizlik oranın yüksek seviyelerde kalması beklenilmektedir.
Ülkenin turizm gelirlerinin 2005 yılında bir miktar düştüğü ancak 2007 yılında tekrar yükselmeye başladığı, ülkeye giriş yapan turist sayısı artarken harcamaların düşmesi nedeniyle turizm gelirlerinin azaldığı gözlenmiştir. Ancak İspanya’ya 2007 yılında, 59,2 milyon turist ziyaret etmiş olup, ülkeye gelen turist sayısı bakımından Fransa’nın ardından dünyada ikinci sıradadır. Turizm gelirleri açısından da yine 60 milyar Avro ile ABD’nin arkasından ikinci sırada yer almaktadır.
İspanya’nın dış borç yükünün oldukça fazla buna karşın rezervlerinin 2007 yılı itibariyle 12,9 milyar Euro olması da ekonominin dikkat çekici bir özelliğidir. 2007 yılı Ağustos ayında dünya borsalarında yaşanan kriz sonucu İspanya Merkez Bankası döviz rezervlerinin % 30’unu likidite etmiştir.
2007 yılının yaz aylarında ABD’de finansal piyasalardan başlayan finansal kriz giderek tüm dünyayı etkisine almış, 2009 yılının ilk çeyreğinde tepe noktasına ulaşmış ve ekonomik aktivetelerin tamamını etkiler hale gelmiştir. Bu süreçte yaşananlar, dünya çapında güven kaybına ve tarihte eşi az görülen ekonomik durgunluğa sebep olmuştur. Bir çok finansal kuruluş batmış veya devletler tarafından el konulmuştur. Kaybedilen gelir kaybının trilyon dolarla ifade edilmektedir. 2008 yılında tüm dünya ekonomisi %6 oranında küçülürken, dünya dış ticareti aynı dönemde %20’den fazla azalmıştır. Böyle bir durum İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanmamıştır. Dünya ekonomilerinin birbirine kuvvetli bağlarla entegre olduğu bu dönemde, bir piyasada yaşanan dalgalanmalar diğer piyaslarda büyük ekonomik istikrarsızlıklara neden olmakta ve domino etkisi yaratarak tüm dünyayı etkisi altına almaktadır. ABD’de emlak piyaslarından başlayan ve Lehman Brothers şirketinin batmasıyla devam eden ekonomik olaylar, diğer ülkelerde ekonomik dalgalanmaları tetiklemiş ve ekonomik durgunluk, işsizlik ve diğer sosyal olaylarla karşımıza çıkmıştır. Yaşanan krizin temel iki nedeni olduğu söylenebilinir. Birinci olarak, finansal kuruluşların risk yönetme kapasitelerinin eksikliği ve devletlerinde bu yetersizlikleri düzeltecek gerekli önlemleri alamaması sayılabilinir. İkinci olarak ise, ağrılıklı olarak özel kesimin borca dayalı olarak devamlı bir şekilde artan tüketim harcamaları olduğu düşünülmektedir. Bu krizin nedenleri uzun yıllar inceleneceği ve konuşulacağı aşikardır. Ancak, piyasların yeterince denetlenip düzenlenmemesi halinde yeni krizlerin yaşanacağı kesin gözüyle bakılmaktadır. Ekonomik krizin aşılmasında kamu maliyesi önemli rol üstlenecek olup, yukarıda açıklanan borca dayalı özel kesim harcamalarının önüne geçilmesi, kamu maliyesi disipliniyle mümkün olacaktır. Para politikalarında ise daha titiz bir analiz yapılması gerektiği şüphesizdir. Risk yönetimi konusunda finansal kuruluşların becerilerini artırmalarını sağlayacak bir ortamın yaratılması gerektiği değerlendirilmektedir.
Yaşanan bu krizde tüm dünya merkez bankaları ortak ve koordineli bir tepki verebilmişlerdir. Piyasadaki nakit sıkıntısını giderebilmek için faizlerde indirime gitmişler. Daha sonra, tüm dünya merkez bankaları için standart hale gelen bu adamları talep artırıcı bir takım önlemler izlemiştir. Devletler ulusal finansal sistemlerini desteklemişler ve ekonomiyi canlandırmak için paketler açıklamışlardır.
İspanya’da yukarıda genel olarak izah edilen önlemlerin tamamını almıştır. Ancak ekonomik kriz İspanya’yı çok hassas zamanda yakalamıştır. Tüm dünyada kriz başlamadan çok önce İspanya’da oluşan yapısal ekonomik sorunlar 2007 yaz aylarından önce kendini hissettirmeye başlamıştır. İspanya’nın yaşadığı sorunlar şimdiki krizle benzer yönleri olduğu gibi çok daha farklı yönleri vardır. Benzer durum; İspanya özellikle Avrupa Parasal Birliğine dahil olma tarihi olan 1 Ocak 1999 tarihinden sonra çok ucuz maliyetli kredilere dayanarak ekonomik büyümesini sağlamıştır. İspanya’nın iç piyasa şartları ve kamu maliyesi yeterince değerlendirilmeden verilen bu krediler, bir başka deyişle risk yönetiminin yeterince yapılamaması, ekonominin kırılganlığını artırmıştır. Farklı durum ise; ekonomiye tahsis edilen finansal ve üretim kaynaklarının önemli bir kısmı emlak piyasasının kullanımına yoğunlaşmasıdır. İnşaat sektörünün milli gelire katkısı %10’unun altına inmemesi ve emek piyasasının işlerliği ve verimliliği gibi yapısal sorunlar İspanya’ya has durumlardır. Yaşanan bu krizde yine diğer ülkelerde yaşananlardan farklı bir durum ise, İspanya’daki bankaların yapısıdır. İspanya’da ki bankaların tutucu yapısı, toksit aset oluşmasına engel olmuştur. Kriz sırasında hiç bir bankaya el konulmamış ve doğrudan parasal destek sağlanmamıştır. Ancak, finansal krizin reel sektörünü içine alacak şekilde derinleşmesi, İspanya’da ki finansal kuruluşları etkisi almaya başlamaktadır. Geri dönmeyen kredilerde 2009 yılının ikinci ve üçüncü çeyreğinde önemli artışlar söz konusu olup, bu durumun ileride bankalar üzerine etkisinin olumsuz olacağı şüphesizdir.
İspanya’da krizin etkileri 2008 yılının 3. çeyreğinden itibaren görülmeye başlanmıştır. İspanya ekonomisi, uzunca süredir ilk defa 2008 yılının son çeyreğinde % 0.7 oranında küçülmüş ve bunu izleyen dört çeyrekte küçülmeye devam etmiştir. 2009 yılında GSMH’nin %3 oranında düşeceği beklenilmektedir. Ekonomik daralma, uzun bir süredir devam eden özel kesim harcamalarının kesilmesine, emlak piyasısında düzeltme hareketlerine neden olmuştur. Ayrıca, devam eden global kriz, 2008 yılının ekonomik büyümesinde önemli rol oynayan dış talebin daralmasına ve beklentilerin olumsuz oluşmasına neden olmuştur. Beklentilerdeki bu olumsuzluk kişilerin harcamalarını iyice kısıtlamasına sebep olmaktadır. İspanya Merkez Bankası Başkanı’nın bu hususla ilgili açıklamalarında, İspanya’da işsizlik oranında ki artışların ters orantılı çarpan etkisi yaratarak toplam talebe etkisinin diğer ülkelere kıyasla fazla olduğu belirtilmektedir. 2008 yılında İspanya’da kişilerin (ticari olamayan kuruluşlar) harcanabilir geliri ortalama olarak %2.8 oranında artarak %13 seviyesine ulaşmıştır. Bu rakamın karşılığı olan ve milli gelirin %0,6 oluşturan yaklaşık 6,3 milyar Avro, 2008 yılında İspanya’da yerkeleşik kişiler tarafından harcama yerine tasarruf olarak kullanılmıştır. Harcamalarda ki bu daralmanın İspanya ekonomisine olan etkilerinden biride kapatılan işyerleridir. 2009 yılında yaklaşık 650.000 işyeri kapanmıştır. Bu olumsuzlukların giderilmesi için İspanya Hükümeti daha önce özel sektör eliyle yapılan harcamaları artırmak için vergi indirimi, muafiyeti, kredi imkanlarının artırılması gibi talep artırmaya yönelik önlemler almaktadır.
İspanya’nın 2009 yılı ödemeler dengesi incelediğimizde, dış açığın bir önceki yıla göre %50 oranında azalarak 50 milyar Avro’ya gerilediğini görmekteyiz. Söz konusu gerilemenin nedeni dış ticaret açığının azalmasından kaynaklandığı değerlendirilmektedir. 2009 yılında dış ticaret açığı, 2002 yılından bu yana ilk defa, %4,9 oranında azalarak 94 milyar Avro’ya gerilemiştir. Bu dönemde ihracat %3,7 oranında artarken ithalat sadece %0,6 oranında artmış ve sırasıyla 188,1 milyar Avro, 282,2 milyar Avro’ya ulaşmıştır.
Yaşanan ekonomik sorunların başlıca nedenleri şu şekilde özetlenebilir.



  1. 2007-2013 döneminde AB kaynaklı kredi ve yardımlarda GSMH’nın önemli bir oranında azaltılmaya gidilmiştir. Bu çerçevede İspanya kişi başına gelirini AB standartlarına çıkardığı için birlik kaynaklı fonlardan daha azalan oranlarda faydalanmaktadır. Geçmiş dönemde faydanılan fonların büyüklüğü dikkate alındığında İspanya önemli bir kaynaktan marum kalmıştır.




  1. 2007 yılında yürürlüğe konulan vergi reformu vergi gelirlerinin GSMH’nın % 0,4’ü oranında azalmasına neden olacağı belirtilmektedir. 2008 yılında vergi gelirleri %6,9 oranında azalmıştır.




  1. Artan dış ticaret açığına paralel olarak İspanya’nın uluslararası rekabet gücünde görülen azalma önemli oranda işgücü verimsizliği nedeniyle üretim maliyetleri artışına bağlanmaktadır. Dış ticaret hacmi 2007 yılında 461 milyar Euro olarak gerçekleşen İspanya, aynı zamanda ihracatına kıyasla önemli oranda artan ithalatı nedeniyle ABD’den sonra 100 milyar Euro’ya yaklaşan dış ticaret açığıyla dünyada en fazla açık veren 2. ülke konumundadır. Cari açık 2007 yılında GSMH’nın % 10’una ulaşmış bulunmaktadır. Dış ticaret açığının büyümesinde ana etkenin değerli Euro olduğu değerlendirilmektedir. Artan petrol fiyatları ve işgücü maliyetlerindeki artış diğer önemli sebeplerdir. Cari açığın 2007 ve 2008 yılının ilk yarısında artmaya devam ettiği gözlenmektedir.



  1. Emlak piyasasında 1998’den buyana fiyatlarında % 100 oranında artmasıyla yaşanan önemli patlamanın etkisiyle mortgage kredilerinin kullanımı artmıştır. Konut talebinde yaşanan azalma fiyatların düşmesi ve mortgage kredilerinde önemli sorunlara yol açmıştır. 2008 yılının ilk yarısında fiyatların düşmeye başldığı gözlenmektedir. Borsada işlem gören bazı emlak firmalarının hisse senedi fiyatlarındaki keskin düşüşler ve mortgage kredilerindeki düşüşler henüz emlak piyasasının tamamına teşmil edilmese de bir krizin başladığını göstermektedir.




  1. İnşaat sektörünün GSMH içindeki göreli büyüklüğü (% 11) konut sektöründe yaşanacak bir krizin tüm İspanyol ekonomisini kolaylıkla etkileyebileceğini göstermektedir. Diğer taraftan global krizlere karşı Avrupa Parasal Birliğinin koruyucu şemsiyesi güven verse de İspanya’nın hassas dengelerine daha fazla zarar verebileceği düşünülmektedir.




  1. Demografik yapıda yaşanan değişimin ucuz işgücü sağlamakla birlikle beraberinde getirdiği önemli sorunların 2007 yılından itibaren hissedilmeye başlanacağı değerlendirilmektedir.




  1. İspanyol firmalarının 2000’li yıllarda başlayan globalleşme süreci, satın almalar ve yatırımlar nedeniyle borç yükü önemli oranda artırmıştır. Bu nedenle finansal açıdan hassas bir dönemde olan İspanyol firmaları ve İspanya Borsası, emlak fiyatları ile ilgili muhtemel bir krizden olumsuz olarak etkilenmeye başlamışlardır.



4.2. Tarım ve Balıkçılık
İspanya Avrupa Birliği’nin en büyük tarım sektörüne sahip ülkelerinden bir tanesidir. Bu özelliği ile AB’nin tarım için tahsis edilen fonlarından da en fazla yararlanan ülke konumundadır. Tarım sektörünün GSMH içindeki payı yaklaşık % 2,6 civarındadır. Ülke topraklarının % 40’ı tarım yapılabilir topraklar olmasına rağmen % 10’unda tarım yapılmaktadır. Ancak, 2008 yılında tarım yapılabilir alan%0,8 oranında artmış ve 24,9 milyon hektara ulaşmıştır. Bu alanın yaklaşık üçte ikisinde tarım geri kalan bölümünde hayvancılık yapılmaktadır. İspanya kullanılan tarımsal alan bakımından AB üyesi ülkeler arasında Fransa’nın ardında ikinci sırada yer almaktadır Tarım, İspanyol ve AB fonları ile desteklenmektedir. AB içinde tarımsal fonlardan en çok yararlanan 2. ülke konumundadır. 2004-2005 ve 2006 yıllarında her yıl ortalama destek miktarı 6,5 milyar Euro’yu aşmaktadır. Ülkede elde edilen toplam tarımsal gelirin yaklaşık % 28’ini bu destekler oluşturmaktadır.

İspanyol tarımının en belirgin özelliği geniş arazilere yayılmış tahıl üretim alanları ve üzüm ve zeytin başta olmak üzere bu alanlarda ekili bulunan ağaçsı bitkilerdir. Ancak, değer bakımından milli gelire en büyük katkıyı gerçekleştiren tarım ürünleri tahıldan ziyade sebze ve meyvelerdir. Toplam tarımsal ürün ihracatının % 70’ini sebze (domates ve soğan), meyve (üzüm, zeytin, portakal, badem) ve zeytinyağı ihracatı oluşturmaktadır. Diğer geleneksel tarım ürünlerini pirinç ve tahıllar (buğday, arpa, pirinç) ile şarap oluşturmaktadır. 2004 yılında toplam tarım ürünleri piyasası 260.527 ton olurken, bunun 192.600 tonu yerli üretim olmuştur. Castilla y Leon, Aragon ve Extremadura en çok tarım arazisi bulunan bölgelerin başında gelmektedir. Büyük ve küçük baş hayvan yetiştiriciliği rakamlarına bakıldığında da ilk sırayı domuz alırken onu dana, koyun, keçi ve kümes hayvancılığı izlemektedir. İspanya’da 2005 yılı itibariyle 22,7 milyon koyun, 25.1 milyon domuz, 6.5 milyon büyükbaş sığır, 2,8 milyon keçi ve 240.000 at bulunmaktadır. İspanya, AB üyeleri içinde en fazla canlı hayvan nüfusuna sahip ülkedir.

İspanyol beslenme alışkanlıkları içinde deniz ürünleri önemli bir yer tutmaktadır. 2007 yılında yaklaşık 8,5 milyar Euro’luk tüketimi olan deniz ürünlerinin 4,5 milyar Euro’luk kısmı yurt dışından ithal edilmiştir. İspanya’nın en fazla deniz ürünü ithal ettiği ülkeler sıralamasında ilk 3 sırayı Fas, Fransa ve İngiltere alırken, ülkemiz 33,7 milyon Euroluk ihracatıyla alt sıralarda kendine yer bulabilmiştir. 2005 senesi verilerine göre toplam su ürünleri üretimi 1.139.714 tonu bulmaktadır. Bu miktarın 382.000 tonu kültür balıkçılığı üretiminden elde edilmektedir. Tarım ve balıkçılık sektörü İspanya’da mevcut istihdamın %7,7’sini sağlamaktadır. Tuna, lüfer, yassı balık, sardunya, kalamar ve midye en fazla avlanan su ürünleridir. Su ürünleri alanında İspanya’nın ülkemiz için önemli bir pazar olduğu değerlendirilmektedir.

Balıkçılık yanında ormancılıkta oldukça gelişmiştir. İspanya orman alanı büyüklüğü açısından İsveç’in ardından 2. sırada gelmektedir. Meşe ağacı yaygın olarak bulunmaktadır. 2007 yılında 2,5 milyar euro’nun üzerinde odun ve kereste ithalatı yapılmıştır.

Avrupa’da 5. sırada gelen İspanyol gıda endüstrisi toplam GSMH’n da % 5’ni sağlamaktadır. Gıda endüstrisi sanayi üretiminin % 20’sini oluşturmakta, toplam istihdamın ise % 17’sini sağlamaktadır.

Ülkenin tarım ve hayvancılık ürünleri dış ticareti incelendiğinde ise özetle aşağıdaki rakamlar belirtilebilir.



  • 2005 yılında toplam dış ticaret hacminin % 12’sini (46,3 milyar Euro) tarım ve hayvancılık ürünleri oluşturmaktadır.

  • Tarımsal gıda toplam ihracatın % 20’sini (22,8 milyar Euro), toplam ithalatın ise % 10’nu (23,51 milyar Euro) oluşturmaktadır.

  • Yukarıda da belirtildiği üzere balık ve balık ürünleri dış ticareti toplam değerlerin önemli bir kısmını oluşturmaktadır.

Tablo 3: İspanya Tarımsal Üretim I (2006-2008)

Ürün (’000 Ton)

2006

2007

2008

Tahıllar


Buğday

Arpa

Yulaf

Çavdar

5.575,8


8.318,4

922,6


158,7

6.436,4


11.945,3

1.309,1


261,4

6.714,3


11.261,1

1.148,9


279,8

Mısır

Pirinç

3.460,8

746,1


3.610,9

723,4


3.600,3

665,2


Patates

2.515,0

2.479,6

2.365,5

Şeker Pancarı

Ayçiçeği


5.827

662,1


4.910

733,2


3.992

821,9

Sebzeler


Domates

Çilek

Soğan

3.800,6


330,5

1.096,6

4.081,5

269,1


1.184,3

3.922,5


267,5

1.098,4

Meyveler


Kayısı

Kiraz Vişne

Şeftali


Erik

Muz

Badem

156,9


91,7

1.245,5


178,7

348,4


312,7

89

75,7



846,9

201,4


358,1

187,7




Üzüm

Masa


Şarap & ÜzümSuyu

Kuru

331,2


6.259,9

4,8

255,9

5,698,1


1,3




Zeytin Sofralık

Değirmen Zeytini

Zeytin Yağı


496

5.183


1,092,6

546,5

5.593,8


1.192,6

464,8

5.349,5

1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət