Ana səhifə

İk. İd. Bil. Fak. GİRİŞ Bir alanın yönetim


Yüklə 0.5 Mb.
səhifə2/5
tarix25.06.2016
ölçüsü0.5 Mb.
1   2   3   4   5

3. Komisyon(Commission Management)

Yerel Yönetim hizmetlerinin, çoğu kere ilgili yerel yönetimlerin katılımıyla oluşan, özel amaçlı(ad-hoc) birlikler aracılığıyla yerine getirilmesidir.



BELEDİYE BAŞKANLIĞI ÖNEMLİ MİDİR?

Başkanlık, ikna etme, örgütleyebilme, tanıtım, uzlaştırma ve pazarlık gibi konularda, liderlik yetenekleri ile daha etkili hale gelebilir. Belediye başkanının aktif olması için önemli iki faktör; işiyle ilgili olarak yasal ve politik çözümleme getirebilmesidir. Başkanın gücüne katkıda bulunabilecek önemli 5 değişken bulunmaktadır. Bu değişkenler,

a. gündem hakkında karar vermek

b. personelin kontrolü

c. belediyenin çalışma saatlerinin kontrolü

d. ortaklıklara girmek

e. belediyeye ait taşınmazlar yaptırmaktır.

Kent yönetiminde meclisin veya başkanın yetkili olması başkan için de farklı tanımlar ortaya çıkarmaktadır. Buna göre başkanlar için, resmi işlerle ilgilenen, geçici ve reformist değerlendirmeleri yapılabilmektedir.



a. Törensel (resmi) belediye başkanı(ceremonial mayor); Kottler ve Lawrance'e göre küçük görünüşlü bir ofise rağmen olumlu şartları az da olsa işini sürdüren belediye başkanı tipi, resmi belediye başkanıdır. Mütevazı bir personel ile geniş hedefleri başarmaktan çok kent sorunlarını kendi arkadaşlık ilişkileri içinde halletmeye çalışmakta, politik anlaşma yapmaktan çekinmektedir.

b. Geçici belediye başkanı(temporary mayor); Asgari bir görüş açısıyla saygınlık mertebesi kazanma için belediye mensubu olmayı tercih etmiştir. Resmi belediye başkanları gibi gündem hedeflerini belirlemez. Günlük sorunlarla ilgilenir. Geçici belediye başkanı politik anlaşmalar yapmak, etrafını sadık personelle kuşatmak, delegeler ve özellikle bürokratlar üzerinde otorite tesis etmek için resmi belediye başkanına göre daha çok çaba harcarlar.

c. Reformcu belediye başkanı(reformist mayor); Reformcu belediye başkanı gerek başkan gerekse personelinin politik temellere dayanmayan hırslı yaratıcı ve aktif olmaları halinde ortaya çıkmaktadır. Belediye başkanının görüş açısı geniş olmalıdır. Bunun için görevinde kullanabileceği birçok kaynağa ihtiyaç vardır. Hükümetin baskısı, belediye başkanını sembolikleştirir.

Objektif şartlara sahip ve hırslı belediye başkanının programı, girişimci bir program olarak düşünülmektedir. Gündemleri çok ayrıntılıdır. Öncelikli ve objektif hizmet listeleri bulunmaktadır. Günlük çalışma programlarının küçük bir bölümü günlük olaylara karşı tepki göstererek, geri kalan zaman ise kısa ve uzun vadeli icraatlarla geçirmektedir. Girişimci/yaratıcı programlar için ustaca yapılan politik anlaşmalar ve kalifiye personel gereklidir. Bu ise belediye meclisinin iş adamları, dernekler, üniversiteler ile anlaşmaları ve parti desteği sağlamaya çalışmaları anlamındadır. Bu destek, tekrar aday gösterilme ve seçilme konusunda güven vermektedir.

İdealist ve hırslı belediye başkanları ekonomik gelişme ile ilgili tüm aktiviteleri kendi bünyelerinde toplayarak merkezi konuma dönüşmektedirler. Bu da statü kazanmasına yol açmaktadır.

d. Azınlık Belediye Başkanlığı(minority mayor); Azınlık belediye başkanlığı sık görülmeye başlanan ve sayıları artan bir tip belediye başkanlığıdır. A.B.D. azınlık belediye başkanlığı siyahları kapsamaktadır. Azınlık belediye başkanları, beyazların karşılaşamayacakları zorluklar veya fırsatlarla karşılaşabilirler. Azınlık, farklı kültür veya ırk özelliğiyle de ortaya çıkabilir.

Başkanın güçlü veya güçsüz olması katılımın yönünü de etkilemektedir. Düşük oy verme nedenleri incelendiğinde seçim sistemleri, meclis-yönetici tipinde başkanın güçlü konumda olmadığı idari şekil, kent seçimlerinin genel seçimlerden ayrı tutulması, kentlerin küçük veya orta ölçekli olması, orta sınıfın hakim olduğu homojen kentlerde, bu yönde tercih görülmektedir.

Buna karşılık yüksek katılımın beklendiği durumlar ise, rekabete dayalı, partilerin ilgi gösterdiği seçimler, güçlü başkan tipindeki idari şekil, kent seçimlerinin genel seçimlerle ayni zamanda yapılması, büyük ve heterojen, etnik yapıya sahip kentlerde ortaya çıkmaktadır.

Belediye başkanları kent sorunlarını çözmek için sorumluluk üstlenmekte ve halk da böyle düşünmektedir. Fakat bu işi yapabilmek için yeterli otoriteye sahip midir? Belediye başkanının yasal gücünün kaynağının belediye meclisi ile mi, yoksa merkezi yönetim eliyle mi belirlendiği gibi hususlar ile pek ilgili değildirler.

Ulusal politikacıların aksine, yerel devlet memurları genellikle iyi eğitilmiş ve profesyonel yöneticiler değildir. Küçük kentlerde meclis üyeleri hizmet ettikleri topluluğun tipik yapısını taşmaktadır. Ancak, büyükkentlerdeki heterojen yapı belediye meclislerine ülkenin mevzuat düzenlemelerine göre yasak ve kısıtlamalar nedeniyle yansımayabilir. Buna karşılık büyük topluluklarda gerçekleştirilen meclis toplantıları, bölünmüş oylar nedeniyle, şiddetli tartışmalara sahne olabilir. Küçük kent meclislerindeki toplantılarda ilişkiler daha sıradan ve kararlar büyük çoğunlukla oybirliği ile alınmaktadır. Çünkü karar vermeden önce dayanışma ve görüşme amacıyla toplanmak mümkündür. Meclisin halkı temsil nispetinde kentin durumuna göre kadın, siyah , beyaz gibi unsurlar aranabilmektedir.

1990'lı yılların başında kentlerin ve güçlü belediye başkanlarının beklentileri üzerinde etkili olumlu ve olumsuz iki faktör bulunmaktadır. Olumsuz faktörler çoğunlukla para ve kaynakların bulunması ve politik baskı ile ilgilidir. Merkezi yönetimin belediyelere kaynak aktarımlarını azaltması veya kesmesi, ekonominin hızlı değişim süreci içinde bulunması birçok kentin çok kısıtlı parasal ve ekonomik kaynaklarla başbaşa kalması müteşebbis-işletmeci belediye başkanlarının programlarını gündeme getirmiştir. Bu konuda en tercih edilen model, meclis-yönetici modelidir.

Meclis-Yönetici modeli iki amaca hizmet etmek için 1900'lü yılların başlarında ortaya çıkmıştır. Birincisi, bir küçük tarafsız yönetim organında siyasi sorumluluğu odaklaştırmak ve siyaset mekanizmasını bertaraf ederek siyasi sorumluluğu geliştirmektir. İkincisi ise, yönetim organına hizmet etmek şevkini duyacak yönetim uzmanlığı eğitimi almış bir kent yöneticisi ile, yönetsel işlevlerin merkezileşmesi ile yönetimde etkinliğin arttırılması yollarını araştırmaktır.

Meclis ve Yönetici sisteminde, belediye hizmetlerinin yürütülmesinden sorumlu bir belediye meclisi ile, meclise karşı sorumlu profesyonel bir yönetici bulunmaktadır. Meclis üyeleri seçmenlerce seçilir. Sorumluluk meclistedir. Başkan, meclise başkanlık eder, törensel görevleri yerine getirir. Yürütme, yönetme gücü ve yetkisi veto hakkı yoktur. Belediye meclisi içinden atanır. Yönetici, kent yönetimini taraflı politikalardan, kampanya baskılarından korumaktadır. Yönetici, meclis tarafından belirlenmektedir. Yöneticinin görevi, meclisin koyduğu politikaları uygulamak, personel meselesi, bütçe hazırlığı ve diğer idari detaylarla ilgilenmektedir. Yönetici, kent sorunlarıyla ilgili raporunu yazar, sorunları tanımlar, çözümleri önerir. Halka olduğu kadar, özellikle meclise de bilgi verir ve tavsiyelerde bulunur. Meclis ise bütçeyi kabul etmekte yönetici ve ekibini denetlemektedir. Bu denetlemeyi hem kendisi doğrudan yapacağı gibi denetleyiciden alacağı rapor yoluyla da sağlayabilir. Genelde, büyükkentlerde sorunlar ve politik bölünmeler meclis tarafından atanan bir idareci eliyle yürütülemeyecek boyutlara ulaştığında bu sistem uygulanmamaktadır.

Görüldüğü gibi, Kent Yöneticisi; meclis-yönetici tipindeki kentlerde de önemli bir politika uygulayıcısıdır. Birçok yönetici meclisin toplantı gündemini tespit etmektedir. Bu da yöneticinin kamu politikasını tespit etmesindeki önemi artırmaktadır. Meclis, yöneticinin bütün tavsiyelerini onaylamayabilir. Bunun yanında yöneticinin tavsiyeleri büyük önem taşımaktadır. Kent yöneticisi, meclis için ilk olarak başvurulacak (danışılacak) yerdir.

Kent yöneticisinin rolleri ilk tartışılan konulardan biridir. White (1927), bu konuda iki düşünce ekolü olduğunu belirtmektedir. İlkinde, kent yöneticisi mutlak olarak komisyon memuru gibi görülmektedir. Bu düşüncede, kent yönetimi işlerinde yasama ve idari işlevlerin kesin olarak ayrılması ve yöneticinin kendisini idari işlevlere adaması gerektiği savunulmaktadır. Bunun karşısındaki görüş ise, meclis ile yöneticinin sorumlulukları arasındaki mesafeyi reddetmektedir. Yöneticinin zorunlu olarak kamu çıkarının merkezi olduğunu belirtmektedir. Ayrıca kent yöneticisi meclisin ardına sığınamaz ve bu nedenle de kaçınılmaz olarak toplum lideri olup olamayacağı araştırılmalıdır. Çünkü yönetici, kent yönetimiyle olduğu kadar, meclis, halk, program ve siyasalarla ilgilenmektedir.

Bugün belediye reformu hareketlerinde meclis-yönetici (council-manager government) şeklindeki yönetim sistemine itiraz edenler, "manager government" fikrinin yönetimden ayrılması gerekliliğini ileri sürmektedirler. Bu fikri savunanlara göre politika yapmak , yalnız siyasi partilerin işi değildir. Politika yapmak, seçilmiş kent meclisinin özel alanı olmalıdır. "Administrative managers" şeklindeki yönetici tipini kabul edenlere göre Yönetici; belediye bürolarının yönetimiyle sınırlanan, politik, yenilikçi tavsiyelerden kaçınan yöneticidir. İdari tipte birçok konuda yöneticinin siyasi rol alması sınırlanmıştır.

Etkin bir kent yönetimi için, "Yöneticinin", meclis tarafından kent politikasını yönetmek ve uygulamak için ücret verilen ve aynı zamanda meclis çoğunluğu tarafından kent politikasını yönlendirmek için seçilen kişi olması şart görülmektedir. Yöneticinin ayni zamanda partizanca politikaların ve seçim kampanyalarının dışında kalması gerekir. Bu çatışmacı görüşler açısından sorun yöneticilerin yerel politikaların biçimlenmesinde rollerinin ne olacağıdır.

Kent yöneticisinin siyaset dışı rolleri; yasalar ve emirlere uymak, tüm bölümlerin müdürlerini ve yardımcılarını meclisin kararları doğrultusunda atamak, tüm bölüm ve birimleri denetlemek, bölümlerin, görevlilerin ve çalışanların işlerine ilişkin soruşturmalar yapmak, danışma kurulları için komisyon istemek, komisyona bir bütçe hazırlamak ve sunmaktır. Bu maddeler açıkça idari rolleri belirtmekle beraber, bu tarz bir yönetim, yönetici için etkin bir siyasa rolü olarak düşünülmektedir. Yönetici kendisinin lider olduğunu, siyasaları formüle ederek bu siyasaların meclis tarafından uygulanmasını isteyerek gösterecektir.

Meclisin atadığı Kent yöneticileri kendilerini politik lider gibi görürken, meclis üyeleri kent yöneticilerini geleneksel idari rolleri olan kişiler olarak görmektedir. Yönetici, çeşitliliği kullanarak profesyonel plancıları yardıma çağırabilir, teknik uzmanlardan ve halk gruplarından yenileşme için yardım almayı tercih ederek, güçlü bir konum oluşturabilir. Yönetici güçlü bir şekilde önderlik rolü oynamaya başladığında ve meclisle arasında çekişme doğduğunda genellikle yöneticinin işine son verilmektedir. Bu konu şaka yollu kısaca şöyle özetlenmektir: Bir taksi şoförü başkanı değil de kent yöneticisini daha çok tanırsa bu işte bozuk giden bir şeyler var demektir.

Kent yöneticisi, topluluk politikasında (yönetiminde) gerçekten önemli iki role sahiptir. Yönetme ve politikayı hazırlama. Meclis ve yönetici tarafından yönetilen birçok kentte yöneticiler meclise doğrudan müdahale ederek bu yetkilerini korumaya çalışmaktadır.

Bütün bu farklılıklardan bir uzlaşma doğmaktadır. Bu uzlaşmaya göre yönetici partizanca siyasete, siyasi kamplaşmaya hatta parti gösterilerine karıştırılmamalıdır. 1924'te geliştirilen ve 1938 de değiştirilen "ahlaki yönü ağır basan düzenlemelerle" kent yöneticilerinin konumu belirlenmeye çalışılmıştır. Toplum siyasetine ilişkin olarak bir yöneticiye görünenin dışında şöyle bir rol yüklenmiştir. "Hiçbir yönetici siyasi alanda etkin bir rol almamalıdır, işine sadık olan biri, belediye siyasalarının birincil olarak meclisin ve seçilmiş temsilcilerin işi olduğunu ve onların faaliyetlerine güvenmek durumunda bulunduğunu bilir, kent yöneticisi hiçbir anlamda siyasi bir lider değildir. Bir siyasanın etkin olması için meclise bilgi ve tavsiyelerde bulunur ...v.d". Mamafih, hakim olan görüş yöneticinin rolünün politikayı da kapsadığı ancak yönetici-meclis sistemine destek ve teşvik sağlamak için teorik olarak depolitize edildiğidir.7 Bütün bu belirlemelere rağmen uygulamaları dikkate alan Bromage, 1964'de "kent yöneticileri artık meclisin eylemleriyle ilgilenmeyen, ve siyasal açıdan tarafsız idari yöneticiler olarak düşünülemezler. Bir takım amaçları ve programların meclise tavsiye edilmesinde aracılığından yararlanılarak siyasa (policy) yapmaya ve siyaset (politic) oluşturmaya itilirler" görüşü ileri sürülmüştür. Yine Karl A. Bosworth tarafından alışılagelmiş kent yöneticisi tanımına, 1968 yılında "Yönetici bir Politikacıdır" vurgusu eklenmiştir.

Gerçekten de 1975 ve 1987 yılında yapılan araştırmalara göre kent yöneticisinin rollerindeki önemlilik sorulduğunda, giderek yerel siyaset rolünün yönetime baskın hale geldiği görülmektedir. Ayrıca bu bulgular üzerinde kent büyüklüğünün bir etkisi bulunmadığı belirtilmektedir. Kent yöneticisi hakkında geleneksel görüş, siyasi açıdan tarafsız olarak kenti yöneten uzman olması gerekliliğidir.

Genel olarak değerlendirildiğinde, Meclis-yönetici yönetim modeli ile, seçilmiş görevlilerin sayısı azaltılarak ve politik otoritenin seçilmiş bir küçük yönetim organının elinde odaklaşması ile siyaset mekanizmasının zayıflatılması sağlanırken, bir kent yöneticisinin elindeki yönetim otoritesinin güçlülüğü ile merkezi planlama ve toplumsal sorunlara rasyonel yaklaşım geliştirilmek istenmiştir. Başka bir ifade ile meclis-yönetici yönetim pratik olarak, politik mekanizmanın etkisini azaltmak ve yönetim için rasyonel sorunlara çözüm getirmek amacıyla çalıştırılmıştır. Bununla beraber, meclis-yönetici modeli, üç temel konuda eleştirilmiştir. İlki, idari görevlilere ve kent yöneticisine çok fazla güç verildiği, ikincisi, sorumluluk ve politik liderliğin gelişmesini engellediği, ve üçüncü olarak ise, azınlıkta bulunanların ve görüşlerinin siyasi olarak temsil edilmesinin engellendiğidir.8

Meclis üyeleri ile yöneticinin birbirine bakışı nedir. Milletvekilleri, vali ve meclis üyeleri büyük politik yetki ve rollerini , ilerleme gösteren kent yöneticilerine karşı oldukları için, ellerinde tutmak istemektedirler. Bu seçilmiş memurlar, güçlü kişiliği olan, yüksek profesyonel özelliklere sahip, tecrübeli yöneticileri istememekte, "idari yönetici" tipindeki yöneticileri tercih etmektedir. Öte yandan, zayıf ve güçsüz kent yöneticisi, meclisin artan yükünü, daha da artırabilir, meclis toplantılarını uzatabilir. Bu nedenle yöneticinin politik liderliğini hoş karşılayan meclis üyesi de olabilir.

A.B.D.'de ve Almanya'da birçok kent yöneticisi, üniversitelerin kamu yönetimi programlarından mezun olmuş profesyonel kişilerdir. Bu yöneticiler, bütçeleme ve mali yönetim, kamu personeli yönetimi, yerel yönetim mevzuatını ve planlamayı bilen kişilerdir. Bu yöneticiler kariyerlerine ilk olarak asistan memur olarak başlamakta daha sonra giderek büyük bir kente kent yöneticisi olmaktadır. Daha genel bir anlatımla, kent kent gezerek kendi profesyonel kariyerlerini geliştirmektedirler.

Ülkemizde millet meclisi üyeliğini bırakarak belediye başkanlığını tercih eden veya belediye başkanı iken millet meclisi üyeliğine adaylığın koyan, öğretim üyesi vb konumunu bırakarak özellikle büyükkent belediye başkanı seçilme uğraşı verenleri (kazanan ve kaybedenlerle bir bütün olarak) değerlendirebilmek için yeterli bir süre geçmesi gerektiği kanaatini taşımaktayız.

Meclis üyeleri gözden geçirildiğinde, meclis üyeliğine genelde orta sınıf ilgi duymaktadır. Meclis üyeleri (parekendeci, gayrimenkul satıcıları, fırıncı vb) yöneticilere yardım eden kendi küçük işine sahip, nadiren yerel işlerle ilgisi olan bir kişidir. Endüstri, finans topluluklarının üst düzey yöneticileri Kalkınma Ajanslarında, Ajansların yönetim yapılanmasına yönelik hukuki düzenleme(2006 tarihli ve 5449 sayılı kanun) gereği yer almaktadır.

İl yönetiminde (geleneksel olarak), ilçe yönetiminde (hukuki olarak), kariyer sistemi öngörülmekle birlikte belediye örgütlerinde "başkan-yöneticilerin" profesyonel yönetim eğitimi almaları gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bu yönetsel-politik tercih el yordamı ve göz kararıyla ya da geleneksel metot ve tercihlerle çalışma, başka bir ifadeyle hizmet yetersizliği yaratmaktadır. Siyasi partiler ciddi bir yapılanma modeli geliştirmemekle birlikte son yerel seçimlerde belediye başkan adaylarında en azından büyükkentler için kariyer sahibi olma "çekicilik" yaratmaya başlamıştır.

SEÇİLMİŞ AVRUPA ÜLKELERİNDE YEREL YÖNETİM YAPILANMASI VE

LONDRA BÜYÜKALAN YÖNETİMİ

Avrupa ülkelerinin, yerel yönetimleri incelendiğinde, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın dışta bırakılması mümkün değildir. Şart, yerel yönetimlerin siyasi, yönetsel ve mali özerkliklerinin korunması ve haklarının belirlenmesi yönünde üye ülkeleri için temel hükümlere yer vermektedir. Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler arasında"...ortak mirasları olan düşünce ve ilkelerin korunması ve gerçekleştirilmesi amacına yönelik daha büyük bir birliğe erişmek...” hedeflenmektedir. Bu hedefi gerçekleştirmek için;

* Avrupa Konseyi bünyesinde, yönetime ilişkin alanlarda sözleşmeler yapılmasına,

* Yerel yönetimlerin demokratik rejiminin temel kuruluşlarından biri olduğunun kabul edilmesine,

* Kamu hizmetlerinin yürütülmesine yurttaşların katılma hakkının, Avrupa Konseyi'ne üye bütün ülkelerce benimsenen temel haklardan biri olduğuna ve bu hakkın yerel düzeyde en gerçekçi biçimde kullanılması gerekliliği vurgulanmaktadır.

Avrupa Konseyi'nin yerel yönetimlerin özerkliği konusuna verdiği önem yeni değildir. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın hazırlanmasına yönelik ilk çalışmalara Avrupa Konseyi bünyesinde 1970'li yılların başlarında başlanmıştır. Aşağıda yer alan ilkeler paralelinde 25 Eylül 1985 tarihinde, Rio de Janerio'da Dünya Kongresi'nde "Yerel Yönetimler Evrensel Bildirgesi"nde yerel yönetimlerin genel olarak kapsamı, yapısı, denetimi ve korunmasına ilişkin 11 maddelik temel ilkelere yer verilmiştir.9 Yerel yönetimler üzerine yapılan çalışmalar sonucunda, bu yönetimlerin "teknik ve ekonomik", "toplumsal yapı" ve "kamu yönetimi alanlarındaki değişiklerden etkilendikleri anlaşılmış ve aşağıdaki ilkeler yerel yönetimlerin özellikleri arasında gösterilmiştir. Buna göre;

* Merkezi yönetimlere; derecesi ve niteliği ülkelere göre değişmekle birlikte, yerel yönetimlerin kurulması, kaldırılması, organları, görev ve işlemleri üzerinde vesayet yetkisi tanınmış bulunmaktadır.

* Merkez-yerel yönetim ilişkilerinin öneminin artması, geleneksel vesayet denetiminin ötesinde, çağımızdaki hızlı kentleşmenin sonucudur. Sorunların bölgesel, hatta ulusal ölçeklerde bir bütün halinde tanımlanamaması büyük bir eksikliktir.

* Yerel özerkliğin yönetsel ve mali olarak yapay bir ayırımına gidilmesi yanıltıcıdır. Mali özerklik olmadan, sürekli bir yönetsel özerkliğin sağlanması mümkün görülmemektedir. Esasen, ideal özerklik idari ve mali olarak bir bütündür.

* Yerel yönetimler açısından özerklik (Autonomie Locale-Local Self Government) "kanunlarla belirlenen sınırlar içinde kalmak şartıyla, bu yönetimlerin, kendi icraatlarına hakim olacak kuralları kendi seçilmiş organlarınca koyabilme hak ve yetkisine sahip olabilmeleri" şeklinde tanımlanmaktadır (Özerklik Şartı md.3 ve 4).

Japonya, İtalya, Arnavutluk, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Ermenistan, Hırvatistan, Romanya, Finlandiya, Rusya, Bulgaristan, Danimarka, Yunanistan, İsviçre, İran, Polonya, Portekiz Azerbaycan gibi Avrupa ülkesi olan ve olmayan birçok ülke idari rejimleri farklı da olsa doğrudan seçimle gelen belediye başkanları modeline yönelmektedir. Avrupa’da Özerklik Şartı ilkelerinin uygulayan ve henüz yürürlüğe sokmamış ülkelere bir bütün olarak bakıldığında, bazı ülkelerin doğrudan gülü bir belediye başkanı tercihine karşılık, bazılarında belediye başkanı atanmakta, bazılarında belediye başkanı bulunmamaktadır. Aslında yerel yönetimlerin organlarını görev ve sorumlulukları açısından değerlendirmek gerekmektedir. Avrupa ülkelerinde belediye başkanının statüsü, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı nedeniyle değişmektedir.


Tablo 1. Yedi Avrupa Ülkesinde Belediye Başkanları Seçim Prosedürü Modelleri
Seçim Prosedürü Doğrudan/ Halkın Yerel Meclisin Merkezi Yönetimin

Seçimi Ataması ataması/onayı

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Ülkeler Londra ve bazı İrlanda Belçika

Belediyeler(İngiltere)

Almanya İngiltere Hollanda

Fransa


İspanya

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Kaynak; Linze Schaap, Harry Daemen and Arthur Ringeling(2009); s. 10

Yerel yönetimlerde icra fonksiyonu belediye başkanının önemli sorumluluklarından birisidir. Belediye başkanı birçok Avrupa ülkesinde göreve gelme yöntemi farklı olsa da (Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda10 ve İtalya), toplumu sosyalleştiren lider fonksiyonuna sahip özelliğe sahip bir aktör değerlendirilmesine alınmaktadır. Kuzey Avrupa ülkelerinin belediye başkanları partileriyle güçlü bağlar kurmamakta kişisel stilleri öne çıkmaktadır. Güçlü başkanlık modellerinde, belediye başkanının partizanca liderliği öne çıkardığı, doğrudan halk tarafından seçilen belediye başkanının merkezden atanan veya meclisin seçtiğinden çok daha fazla kişisel ve lider özelliğini ortaya koyduğu düşünülmektedir11. Sonuçta lider özelliği tabiî ki yasayla biçimlendirilen statü içinde ortaya çıkmaktadır. Kuşkusuz bu durum karmaşık analizleri gerektirmektedir.

Meclis ve yönetici(chairman) arasındaki ilişkilerde biçimsel rol politik olarak liderliktir. Meclisin belediye başkanına çok kolay baskı yaparak geri plana çekebilme yetkisine sahip olup olmadığı önemli bir konudur. İcra organı olarak kurul ve kabine(board, cabinet) yapılanmasında belediye başkanının rolü önemlidir. Kurul yöneticilerinin zayıftan başlayarak giderek eşitler arasında birinci veya aldermen, veya komite liderliğine meclis tarafından getirilmesiyle doğrudan seçilmesine bağlı olarak siyasal güç nasıl biçimlendirilmektedir. Yerel bürokrasi çoğu kere Yürütme Kurulu Başkanı(Chief Executive Office/CEO) tarafından yönlendirilebilir, sekreter(secretery), kent yöneticisi(city manager) ile CEO ve Belediye Başkanı(mayor) arasındaki fark da önemlidir. CEO , Mayor’un çalışmalarında yardımcı olur mu, Mayor ve yerel bürokrasi sistemin neresindedir? Aşağıda 7 Avrupa Ülkesindeki yerel yönetim organları arasındaki ilişkiler incelenmektedir. Londra Büyükkent yönetimi konumuz açısından ayrı bir öneme sahiptir. Hükümeti ele geçiren Partinin yereldeki güç sembolü haline gelmiş ve sürekli yapılanmaya konu olmuştur. Bu nedenle güç dağılımı ayrıntılı incelenmiştir.

DOĞRUDAN SEÇİLEN BELEDİYE BAŞKANLARI :İngiltere ve Almanya

İngiltere

İngiltere’de belediye başkanları geleneksel olarak yerel meclisler tarafından atanmaktadır. Geleneksel rollerdeki başkan statü yaratmayan küçük rollerdedir. Meclis toplantılarını yönetmek, parti politikalarında rol almak, meclisve toplulukta temsilci rollere geçiş Birleşik Krallığın Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartını 1998 yılında imzalamasıyla başlamıştır. Nüfusu 85.000’den az belediyelerde “committee” sistemi uygulaması devam ederken, birçok belediyede referandumla city veya urban yönetiminlerinde seçilmiş belediye başkanı(mayor) uygulamasına “evet” demiştir. Kent alanlarında belediye başkanının doğrudan seçilme eğilimi güçlenirken, kırsal alanlar için benzer gelişme ortaya çıkmamıştır.

London Mayor, mecliste sandalyeye sahip değildir(üyesi değildir). Meclis(council) ve belediye başkanı(mayor) ihtilafa düştüğünde, Belediye başkanının, meclisin kararlarını geciktirebildiği gibi, meclis de belediye başkanının kararlarını geciktirebilir.12

Almanya

Almanya, federal devlettir. Güçlü Eyalet(Länder)13 modeli, Alman Anayasası hükümlerine göre yürütülmektedir. Almanya günümüzde 16 federal hükümet ve 16 yerel yönetim sistemini uygulamaktadır. Bazı Länder yönetimi uygulamalarında hemşeriler belediye başkanlarını doğrudan seçerken, bazılarında belediye başkanı yerel meclisler tarafından ve kendi içinden seçilir. 1989 yılında Berlin duvarının yıkılmasından sonra dikkati çeken bir değişiklik belediye başkanının doğrudan seçilme eğiliminin artması olarak belirtilse de14, Almanya’nın 1985 yılında imzaladığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 1.Temmuz 1988’de yürürlüğe girmesinin daha önemli bir yasal destek taşıyan bir işaret olduğunu söylemek yerinde olacaktır.

Bu 16 idari yapılanmada belediye başkanı seçiminde bir birliğe gidilme eğilimi artmakla birlikte, siyasi güç kent meclisi, belediye başkanı ve yerel bürokrasi arasında farklı yapılanmalara göre değişmektedir. Önemli bir kurumsal farklılık, seçime ilişkin kurallarda belediye başkanının meclis içindeki pozisyonunun belirlenmesinde ortaya çıkmaktadır.

Hesse, doğrudan seçilmiş belediye başkanı modelinde özel bir tip olup, ülkenin güney belediyelerinde olduğu gibi güçlü başkan modelinde değildir. Ancak başkan, Başkan ve Alderman kurulunun bir üyesidir. En az 6 yıl görev yapar, eğer meclis üyelerinin çoğunluğu ve seçmen oylarının %30’u desteklerse aldermen belediye başkanı yerine seçilebilir. Başkanın belediye meclisinde sandalyesi bulunmamaktadır. Başkan değil, meclis Aldermen atayabilir. Fakat Başkan personel alımlarında yetkili tek kişidir. Yerel bürokrasiyi değiştirir, yürütücü ofiste başkan yetkisinde bir personel yoktur.

1990’larda büyük bir yapılanma başlatıldı ve yeni kamusal kurumlar Rhine-Main bölgesinde oluşturuldu. Land yönetimi, yeni ve coğrafi olarak genişletilmiş bölgesel bir alan (Planungsverband Ballungsraum Frankfurt/Rhein-Main) ve Bölge Meclisi ‘‘Council of The Region’’oluşturdu. Bu yeni bölgesel karar verici kurumun üyeleri belediye meclislerinden gönderilen üyelerden oluşmaktadır, yani dolaylı seçilmektedir. Rhine –Main bölgesinde(3 farklı Länder ile oluşmuş) , belediye başkanları ve county danışmanları(county supervisor) bölgedeki önemli yöneticilerdir. Bu alanda tek amaçlı bölgesel kamu hizmetleri su, atık, ülkesel olimpiyat rekabetinin öne çıkardığı sportif faaliyetler, bölgesel pazarlar ve ulaşım yönetimi hizmetlerinin sunumunda daha tatminkar beklentiler varken, “Bölgesel Mecliste” çoğunluğu sahip “Sosyal Demokrat ve Yeşil Partisi”, planlamayı öne çıkardığı, buna karşılık Rhineland-Palatinate ve Bavaria bölgesinin dahil olduğu çok daha büyük alanları yöneten Frankfurt’un muhafazakar ve doğrudan seçilen belediye başkanı ve county danışmanın, (Regionalkonferenz), kendi bölgelerinde kurumsal rekabeti başlattığı belirtilmektedir15. Bu değerlendirme bir yönüyle de doğrudan seçimin liderlik özelliklerini ortaya çıkardığını ve yöneticinin seçmenlerine faaliyetlerini fark ettirmeye odaklandıran tercihler geliştirebileceğini göstermektedir.
Öte yandan Almanya’nın Frankfurt, Münih, Hamburg, Bremen, Stuttgart, Hanover bölgelerini inceleyen Blatter, “governance” uygulaması nedeniyle, küreselleşmenin etkisiyle de belirli fonksiyonlar etrafında organize edilen kuruluşlar nedeniyle belirli bir toprağa bağlı olma ilişkisinin giderek ortadan kalktığını, alansızlaştırmaya ‘‘deterritorialization’’ doğru adım atıldığını ileri sürmektedir16. Bu tespiti özelleştirme ile ilişkilendirerek, büyük alan yönetimlerinin büyük mali parasal hareketlilik nedeniyle üst kurumlarının idari yapılanmasına merkezi kurumlardan üye atama(merkezin yerele yakınlaşması), merkezileşmeye veya idari ve mali sorumluluğun yerel ve bölgesel kurumlar arasında dağıtılarak izleme ve kontrolü artıran bir yönetim ağı modelini öne çıkarabileceğini söyleyebilir miyiz?
YEREL MECLİSLERCE ATANAN BAŞKANLAR; İrlanda, Fransa ve İspanya

İrlanda

İrlanda’da belediye başkanları (cathaoirleach), yerel meclislerin üyesidir ve bir yıllığına meclis tarafından atanmaktadır. Belediye başkanları(Lord Belediye Başkanı Dublin ve Cork) mecliste sandalyesi vardır(meclis üyesidir). Yerel idarenin temsilcisidir. Yerel politikaların hazırlanması ve oluşturulmasında belli bir rolü bulunmamaktadır. Bu sorumluluk city veya county yöneticisine(the chief executive officer-city-county manager) aittir. Bu yöneticinin(manager) pozisyonu bağımsızdır. Bu ulusal kurum olan “the Local Appointments Commissioners” yönetici adaylarından birisini seçer ve yerel meclis yöneticiyi atar. Meclis, ancak bakanlıkla mutabakat sağlayıp meclisin ¾ çoğunluğuyla yöneticiyi azledebilir. İrlanda, yerel yönetimlerinde “corporate policy group” uygulaması bulunmaktadır ve başkan bu grubun üyesidir. Bütün önemli hizmetlerde meclis üyeleri ve ilgili grupların katılımıyla stratejik siyasa oluşturulmaktadır. İrlanda’nın 2002 yılında Özerklik Şartını imzalamasından itibaren belediye başkanları doğrudan 5 yıl için seçilmeye başlamıştır. Parlamento, özel şartlar oluştuğunda yerel yetkiyi sonlandırma yetkisine sahiptir.



Fransa

Fransa’da 36.000’in üstünde Belediye Başkanı 6 yıllık bir süre için yerel meclisler tarafından atanmaktadır. Meclisler yerelde en fazla meclis üyesi olan partinin gösterdiği lideri seçmektedir. Meclis belediye başkanını atama yetkisine sahip olsa da azledemez.

Belediye Başkanı, belediye siyasalarını hazırlamak ve temel hizmetleri yürütmek ve meclise başkanlık yapmakla yetkilidir. Belediye başkanı yürütme gücünü elinde tutar. Başkan, meclisin kararlarını uygular ve belediye teşkilatını kontrol eder. Belediye başkanına, görevlerinde belediyedeki ikinci adam(deputy mayor) yardımcı olmaktadır. Başkan yardımcılarını teklif etmekte ve meclis onaylamaktadır . Nüfusu 10.000’i aşan belediyelerde Başkan, polis örgütlenmelerine yöneticilik yapmaktadır. Başkan belediye teşkilatının başıdır ve genel sekreter, genel müdür gibi adlarla ifade edilen (chief officer) atamaktadır.
Son 30 yıldır Hükümet, yerel yönetim ve yerel topluluklar ile özel sektör arasındaki ilişkiler adım adım yerel halkın katılımı lehine değişmektedir. Yerinden yönetimin (decentralization) ve demokratikleşmede yerel yönetimlerin rolünün Avrupa’da artan öneminin, 2004 yılında Fransız Anayasası’na Subsidiyarite ilkesinin girmesine bağlamında, daha önce dinlenilmeyen yerel halk, yerleşik kurumlar planlama süreçlerinde dikkate alınmaya başlanmıştır. Yine de, merkezi yönetim büyük planlama projeleri üzerinde söz sahibidir. Görülen tablo, karar verme süreçlerinde demokratikleşme yaşandığı, “devletten yönetişime” doğru bir siyasi tercih geliştiğidir. Fransa’nın Özerklik Şartını 1985 yılında imzalamakla birlikte ancak 2007 yılında yürürlüğe sokmasının yerel yönetimlerde olumlu etkisi beklenmektedir.
Fransa’da, jeopolitik konumunun önemine her zaman vurgu yapılmaktadır. Paris, her zaman Fransız kentlerinden planlama ve yönetişim yönüyle farklı bir yerdedir. Hem başkent olması hem de karmaşık kent-bölge yapılanması nedeniyle ayırıcı farklılıklara sahiptir. Topluluk kurumlar arası faaliyetleri The Chevènement Law in 1999, teşvik ettiği, ancak bazı yönleriyle “devlete dönüş” var gibidir denilmektedir. Hükümetin uygulamaya koyduğu kurallar ve işbirliği çerçevesinde siyasa tercihleri alan büyüklüğüne bağlı gelişmektedir17. Merkezi yönetim ile yerelde meclis üyeleri arasında kıyasıya bir rekabet olduğu, ayrıca Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin 2008 yılında Başkanlık seçimlerini kazanmasıyla, uygulamanın etkinliğine dikkat edilmeden ve demokrasi bir yana bırakılarak, doğrudan Paris yönetimine etki yaptığı belirtilerek, ulusal seçimlerin yerele doğrudan etkisinin olduğu vurgulanmaktadır18. Ayrıca Avrupa’nın ikinci büyük kenti olan Paris’in alansal genişlemesinin yeni merkez-yerel yönetim çatışmalarına neden olabileceği düşünülmektedir.

İspanya

İspanya’da ilk yerel seçimler Franko döneminden sonra 1978 yılında yapılmıştır. İspanya da başkan yerel meclislerin üyesidir. 250 kişiden fazla nüfusun yaşadığı belediyelerde, meclis üyelerince 4 yıllığına hizmet için atanmaktadır. Sadece parti liderleri belediye başkanlığına adaylıklarını koyabilirler. Meclis başkanı azledebilir ancak bu yetkiyi kullanabilmek için meclisin tamamının güvensizlik imzası vermesi gerekir.

İspanya’da başkanlar meclisin başkanıdır ve yerel politikaları hazırlamak ve yürütmekten sorumludur. Başkan ayrıca hükümetin yereldeki temsilcidir ve özellikle trafik polisinden sorumludur. 5.000’in üzerinde nüfusu olan belediyelerde yürütme kurulu(executive board) üyelerini atadığı gibi azletme yetkisine de sahiptir. Başkan belediye bürokrasinin başıdır, city manager rolü oynayan yöneticidir ve politik icranın başıdır. İspanya’da Özerklik Şartı 1989 yılında yürürlüğe girmiştir.

Hükümet/Merkezi Yönetim tarafından Atananlar; Belçika ve Hollanda

Belçika(Flander)

Belçika’da belediye başkanları merkezi ve yakın dönemlerde bölgesel yönetim tarafından atanmaktadır. Yerel meclisler bu atamada etkilidir. Meclis, genelde meclis içinden hakim partinin liderini aday olarak göstermektedir. Merkezi yönetim çok özel hallerde bu tercihi onaylamayabilir. Böyle bir durum ortaya çıktığında, “yerel meclis” uygun bir formül bulmaya davet edilmektedir. Belçika uygulamasında meclis tarafından doğrudan atama yapılır, bu atama üst kurumlarca(merkezi veya bölge yönetimince) uygun bulunursa/onaylanırsa atama gerçekleşmektir.

Başkan yerelin ve hükümetin fonksiyonlarını da yerel düzeyde yürütmektedir. Yerel polisin başıdır. Polis ve itfaiye hizmetlerinden sorumluluk, başkana polise emretme yetkisi vermektedir. Belediyenin büyüklüğüne göre, politika oluşturma sürelerinde etkilidir. Meclis ve Alderman(schepenen) kurulunun başıdır. Meclis, kurulun tavsiyelerine uyarak CEO’yu atmaktadır. 1.12.2004 yılında Özerklik Şartı yürürlüğe girmiştir.

Hollanda

Dutch Belediye Başkanı merkezi yönetim tarafından atanmaktadır(Taç/the Crown). 1970’lerden başlayarak yerel halkın tepkilerine dikkat edilmektedir. Yerel meclisler belediye başkanını genel özellikleriyle yorumlamaktadır. Özel Komisyon “Confidential commission”, müzakerelerine yardımcı olmak için meclise tavsiyelerini hazırlamaktadır. Yasal olarak meclise 2 aday tavsiye edilmektedir. Meclis bu tavsiyeyi ilde kraliçe adına hareket eden merkezi bir otoriteye (the Queen’s Commissioner of Province) göndermektedir. Merkezi yönetim tarafından başkan atanmaktadır.

Meclisler iki yıl içinde sonuç için referanduma gidebilir ve halk tarafından seçilen aday atanabilir. Merkezi yönetim tarafından nihai karar verilmekle birlikte, halkın belirlediği belediye başkanını değiştirmek oldukça zordur. Birkaç uygulamanın bu şekilde gerçekleştiği ve halkın seçtiği adayın atandığı belirtilmektedir19.

Hollanda yerel yönetimlerinde, Başkan yerel meclis üyesi değildir, sadece meclisin başıdır. Başkanlık ve Alderman kurulunun başıdır. Kurulda tek oyu bulunmaktadır ve kurul CEO’yu atar. Devlet yönetimine ait polisten sorumluluk ve emretme yetkileri bulunmaktadır. 1.07.1991 yılında Özerklik Şartı yürürlüğe çekincelerle girmiştir.

Aşağıda 7 Avrupa ülkesinde belediye başkanların statüsü Tablo. 2 de ana hatlarıyla özetlenerek sunulmuştur.

Tablo 2. Yerel Yönetimlerde Başkan ve Kurulların Seçilme Yöntemi ve Statüleri

Ülkeler

Seçilme Yöntemi

Yetki ve Sorumluluk

İngiltere/Büyük Londra

Doğrudan/Halkın Seçimi

Meclis başkanı değil,

Meclis, belediye başkanını görevden alamaz,

Başkan, kurul üyelerini(Aldermen) seçer (eğer tercih ederse )

Başkan, Yürütme Kurulu Başkanını (CEO), göreve seçemez ve görevden alamaz,

--------------------------------------------



Almanya: Hesse

Doğrudan/Halkın Seçimi

Meclis başkanı değil

Meclis, belediye başkanı için görüş bildiremez, yalnızca seçim için formül önerebilir

Meclis, Aldermen atar

Belediye Başkanı yerel bürokrasinin başıdır,

--------------------------------------------



İrlanda

Meclisin Ataması

Meclisin başkanı ve üyesi

Az yetkili/güçsüz

Görev süresi 1 yıl

Yerel bürokrasi ile resmi bağlantısı yok

Kentin ve ülkenin üst yöneticisi konumunda değil

Siyasa geliştirmede işbirliği komitelerinin üyesi

-----------------------------------------------



Fransa

Meclisin Ataması

Başkan ve meclis üyesi

Politik Lider

Meclis, Başkanı görevden alamaz.

Görev süresi 6 yıl

Yürütme Kurulu Başkanı

İcra/Yürütmenin Başı

-----------------------------------------------



İspanya

Meclisin Ataması

Başkan ve meclis üyesi

Yürütme Kurulu üyelerini atar

Yerel bürokrasinin başı

-----------------------------------------------


Belçika


(Flanders)


Yerel meclis görüşü, bölge yönetiminin ataması,



Başkan ve meclis üyesi

Belediye Başkanı Kurulunun ve 'schepenen' başkanı,

Başkan, Yürütme Kurulu Başkanını atamaz,

--------------------------------------------------



Hollanda

Yerel meclis tavsiyesi ile

‘Taç’ tarafından “tayin edilir”,



Meclis Başkanı ancak meclis üyesi değil,

Başkan, Aldermen atayamaz

Devlet yönetimiyle ilgili bazı görevler

Başkan, Yürütme Kurulu Başkanını atamaz,

----------------------------------------------------



Kaynak; Linze Schaap, Harry Daemen and Arthur Ringeling(2009); Mayors in Seven European Countries: Part I. Selection Procedures and Statutory Position, Local Government Studies, Volume 35 , Issue 1, s.105

Londra Büyük Kent Yönetiminde Temel Yapılanma

Büyükkent yönetimine geçiş hazırlıklarının yapıldığı 1980’li yıllarda gerek akademik gerekse kurumsal olarak incelenen en popüler örnek Londra Büyükkent Yönetimi Modelidir. 1965’li yıllardan başlayarak metropoliten planlaması yapılan İstanbul, Ankara ve İzmir’den başlamak üzere 1984 yılında büyükkentlerde iki kademeli yönetsel yapıya geçerken model alınan 1964 Nisan ayındaki ilk seçimleri yüksek politik tansiyon altında gerçekleşen Büyük Londra Meclisi (Greater London Council) uygulamasıdır. Büyükkent Yönetimi modelinin temelinde Muhafazakar Parti(the Conservative Party) Hükümetinin hakimiyetini, “hizmetlerde etkinlik” ve “demokratik katılım” sloganların arkasında aslında kentsel alan genişlemesi ile başarı sağlayacağı düşüncesi yatmaktaydı. Aslında Muhafazakarların zaferine mutlak gözüyle bakılırken, İşçi Partisi (the Labour Party)seçimleri kazandı. 1965 yılı, Tek kademe ve iki kademe analizlerine dikkat çekilmesinin de başlangıç tarihi olarak alınabilir. Aşağıda bu konu incelenmektedir.

Tarihi geçmişine bakıldığında Londra Yönetimi; Metropolitan Board of Works(MBW) 1855-1889,20 London County Council(LCC) 1889-1965, Greater London Council(GLC) 1965-1986, Joint Boards 1986-2000 ve Greater London Authority (GLA) 2000- gibi adlarla günümüze farklı yönetim yapılanması geçirerek gelmiştir.
Kentsel kademelenmenin 1986 Nisan’ından önceki durumunda, Büyük Londra(Greater London) dışında İngiltere ve Galler 53 il’e(county)21 bölünmüştü ve 369 bölge(district) bulunmaktaydı. İl yönetimleri, büyük ölçekli genel yerel hizmetleri, bölge ise daha küçük yerel hizmetleri yürütmekteydi ve bu sistem hizmetlerde etkinlik için en uygunu olarak değerlendirilmişti. Birleşik Krallıkta Greater London Council, döneminde Muhafazakârlar, geniş alanlarda iki kademeli yönetim yapısı ile Büyük Londra ve 6 Metropoliten ilde uygulama imkânı yaratmışlar ancak “her yerde iki kademe” yeniliklerinde siyasi olarak umduklarını bulamamışlardır. Sonraki yıllarda Büyük Londra Meclisi(GLC) ve Metropoliten İl (Metropoliten County) hizmetleri, Londra Belediyeleri ve metropoliten bölgelere tahsis edilerek, yavaş yavaş tek kademeli yönetsel yapıya dönüş için zemin hazırlanmıştır22. 1983 yılında Başbakan, Thatcher Büyük Londra Meclisi(GLC) ve altı Metropoliten İl Meclisinin (metropolitan county council) ilga edileceğini ve 1984 yılında GLC’den Londra Ulaşımının(London Transport) alınacağını bildirmiştir23. Kamuoyunun işsizlikle gelen tepkilerine rağmen24, iki kademeli sistem 1985 tarihli Yerel Yönetim Kanunu ile Büyük Londra Meclisi ve Metropoliten İl Meclisleri (GLC ve metropolitan county councils) ilga edilmiştir25. Aslında Londralıların ancak %16’sının kaldırılmasını istediği Londra Büyükkent Meclisi modelinin kaldırılması fikri kabinede 1983 yılında “ilke olarak” kabul edildiyse de, kaldırılması ancak 31 Mart 1986 yılında bir gece operasyonu ile sağlanmıştır. Bu operasyonda, Londra Metropoliten Yönetim ve metropoliten alanlar başta olmak üzere Birleşik Krallığın 1986 yılı öncesi tecrübesinde kentsel alanlardaki İşçi Partisi ağırlıklı meclislerin kırsaldan gelen Muhafazakârlarla dengelenmesi amacıyla iki kademeli yönetsel yapıya döndürülen metropoliten alanlarda umulan gelişmenin gerçekleşmemesi etkili olmuştur. Başka bir ifadeyle Muhafazakarlar açısından siyasi olarak başkentin hizmet stratejisini etkileme ve bağlantılı olarak mecliste bir sandalye artışı sağlamadığı için tek kademeye dönüştürme hedeflenmiştir. 26 .

Londralıların ancak %16’sının kaldırılmasını istediği Londra Büyükkent Meclisi modelinin kaldırılması fikri kabinede 1983 yılında “ilke olarak” kabul edildiyse de, kaldırılması ancak 31 Mart 1986 yılında bir gece operasyonu ile sağlanmıştır. Siyasi olarak da, iktidarı ele geçirenler iki ve tek kademede iktidarlarının sürdürülebilirliğinin sağlanabilirliğini de aramışlardır. Ancak son olarak Muhafazakarlar açısından siyasi olarak mecliste bir sandalye artışı benzeri fayda sağlamadığından tek kademeye dönüştürülmüştür. Ancak gerekçe yine ve yeniden, hizmetlerde etkinsizlik ve masraflar olarak halka takdim edilmiştir.

Hizmetlerde “etkinlik” ve “demokratik katılım” gerek tek kademe gerekse iki kademe yapılanmasında slogan olarak kullanılmış ve bilimsel ölçütlerle desteklenebilmiştir. Bu tartışmalarda merkezi yönetimin Londra ve metropoliten alanlarda idareye hâkim olma isteği açıkça görülürken, özelleştirme ile beklenen kamusal harcamalarındaki gerilemeden dönemin Başbakanı Thatcher destek sağlamayı dikkate almamış değildir. Nitekim, GLC’nin 92 meclis üyesi ve 20.000’den fazla çalışanı ile aslında çok az sorumluluk taşıdığı 1965 yılından bu yana görevlerinin bir kısmını devrettiği için vergi ödeyenlerin aslında vergi ödeyenlerin yükünü artırdığı, 32 Belediye ile Londra Kent Birliğinin tek başına yerel hizmetleri gayet güzel yerine getirebildiği ve bu yapılan değişiklik ile yılda 100 milyon pound değerinde tasarruf yapılacağı belirtilmiştir27. Aslında 1983 yılında Muhafazakar Partinin, konferansın arifesinde bastırdığı broşürlerde ve bütün çalışmalarında yerel yönetim hizmetlerinin özelleştirmeye konu olabileceği, hatta özelleştirilecek hizmetlerin düzenlenmesinin bile özelleştirilebileceği belirtilmekteydi28. Aslında yapılanmanın stratejik öngörüsünün planlanarak adım adım uygulamaya konulduğu sonraki yıllardaki gelişmelere bakılarak daha rahat anlaşılabilmektedir.
Böylece yerel yönetim yapılanması daha etkin ve ekonomik olarak düşünülen tek kademeye(a-tier) indirilmiştir. Bu dönemde Londra Büyük Kent alanı 1.580 km2 alan ve 7 milyon nüfus ile 32 Londra Belediyesi(London Borough) ve Londra Kent Birliğini ( Corporation of London) kapsamaktadır. Ayrıca Metropoliten alanlarda, Londra Büyük Kent Yönetiminin de içinde yer aldığı 7 Metropoliten il ve 36 Bölge Meclisi bulunmaktadır. Bu düzenlemede, daha önce Büyük Londra Belediye Meclisi ve Metropoliten İl Meclisleri tarafından yapılan hizmetlerin çoğu Londra Belediyeleri ve Metropoliten Bölge Meclislerine devredilmiştir29. 1986 yılında sonra belediyelere(borough)dayandırılan, itfaiye, gönüllü kuruluşlar için hibe, planlama danışmanlığı gibi hizmetler için birçok komisyon oluşturulmuştur. Çevre Biriminin Londra Bölge Ofisleri ve Ulaşım biriminin eşgüdümlü çalışma ve izleme yetkisi oluşturulmuştur.

1990’ların sonunda İngiltere bölgesinde toplam 46 yeni tek kademeli yerel otorite oluşturulmuştur. 1996 yılında Galler bölgesinde 22 yeni tek düzey yerel otorite kurulmuştur. İskoçya da ise 32 yeni tek düzey yerel otorite, mevcut 65 yerel otoritenin yerini almıştır. Kuzey İrlanda yerel yönetimlerinde bir değişiklik yapılmamıştır. Yeni kurulan tek kademeli yönetimler yanında, İngiltere’nin birçok yerinde üçüncü düzeyde, “parish yönetimleri gibi” yerel yönetimler korunmuştur.

1986 yılında Büyük Londra Meclisi ( GLC, Greater London Council) Margaret Thatcher’in Muhafazakar hükümetince ilgasını, hükümetin açıklamalarından da etkilenerek, sol kanattan İşçi Partisinden (Labour) Livingstone kontrolündeki yönetimin yüksek maliyetli harcamalarından kaynaklandığını düşünmüştür. Yukarida da değinildiği daha çok siyasi gücün ele geçirilmesinde yeni model arayışlarından bahsedilebilir. Aslında hükümetin baskısı Kent Livingstone’dan30 önce başlamıştır. Nitekim GLC’nin ilgası ile GLC’nin stratejik fonksiyonları merkezi yönetime veya Londra Borough Meclislerince (London Borough Councils) oluşturulan özel amaçlı kuruluşlara devredilmiştir. Bazıları da tamamen meclislere transfer edilmiştir. 1994 yılında Londra Hükümet Ofisi ve Londra için Kabinede bir alt komite oluşturulduğu gibi Londra’daki hizmetlerini Bakanlık düzeyinde takip için yapılanma gerçekleştirilmiştir31.

Bu değişiklik için, hükümet “ belde halkına en yakın olması gereken bir kuruluş durumundaki yerel yönetimlerin halkın istediği etkinlikte ve ekonomik bir şekilde hizmetleri temin etmesi gerektiğini belirterek”, Londra’da uygulanan bu iki kademeli yönetsel yapının bu amacı başaramadığını32, belirtmiştir.2000 yılına gelinceye kadarki dönemde Londranın bütününe hitap eden bir seçilmiş kurum yapılanması bulunmamaktadır.

İşçi partisi kenti kapsayan seçilmiş bir kuruluş oluşturmadan GLC’nin ilgasını hiç desteklememiştir. Aslında 1990’larda İşçi Partisi doğrudan seçilmiş bir belediye başkanı ile onun kontrolunde bir seçilmiş bir meclis (Assembly) örgütlenmesine ilişkin Amerikan kentlerine dayandırdığı teklifini parti programına politika olarak koymuştu, 1997 yılında İşçi partisinin genel seçimleri kasanmasından sonra, bu politika 1998 yılında Belediye Başkanı ve Londra Meclisi “A Mayor and Assembly for London” başlığı altında Beyaz Sayfa Deklarasyonu “White paper” içinde yer almıştır33,34.
Seçim öncesi anket çalışmaları yapılanmadan memnuniyeti göstermekteydi, 1998 yılında Londra’lılara Londra Borough Meclislerinin seçimi sırasında hemen bir referanduma gidilerek yeni bir belediye başkanlığı ve meclis modeli sunulduğunda %72 evet oyuyla çok kolay halkın onayından geçmişti35. Büyük Londra İdaresi(GLA / Greater London Authority) Mayıs 1998 yılında hemen kuruldu. Büyük Londra Yönetimi Andlaşması 1999(The Greater London Authority Act 1999) Parlamentodan geçirildi ve Ekim 1999’da Kraliyet onayı ile(Royal Assent) uygulamaya girdi. O dönemi Başbakanı Tony Blair ile Livingstone’un seçim dönemindeki uyuşmazlığının da etkisi ile Başbakan Livingston’un adaylığını bloke edince, Livingstone 2000 Mart’ında Partisinden istifa ederek bağımsız aday olarak Londra Belediye Başkanlığına aday oldu ve seçildi. Greater London Assembly(GLA) 3 Temmuz 2000 yılında resmi statü kazandı.

Yerel yönetimlerin yapılanmasına bağlı olarak, 2000 yılında Büyük Londra Yönetimi dâhil, İngiltere bölgesinde yerel yönetim sayısı 442’ye düşmüştür. 1970’li yılların başında bu rakam 1855’tir36. Yerel yönetimlerin yapılanmasına yönelik 1999 tarihli Büyük Londra Yönetimi Kanunu (Greater London Authority Act), düzenlemesine bağlı olarak, Mayıs 2000 de halkın seçtiği ilk Londra Belediye Başkanlığı seçimleri yapılmış ve Büyük Londra Yönetimi yerel yönetimler listesine eklenmiştir.


1   2   3   4   5


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət