Ana səhifə

İDİyopatik skolyoz prof. Dr. Necdet Altun


Yüklə 71.29 Kb.
tarix25.06.2016
ölçüsü71.29 Kb.
İDİYOPATİK SKOLYOZ

Prof. Dr. Necdet Altun

Nedeni belli olmayan skolyozlara verilen tanımlamadır. Yapısal skolyozlar arasında en çok görülen tiptir. Başlangıç yaşına göre üç tipi vardır; 0-3 yaş arasında başlayanlara infantil tip, 4 yaş ile puberte arasında başlamışsa jüvenil tip, puberteden büyümenin tamamlanmasına kadar geçen süre içinde başlamışsa adölesan tip denir.



Görülme sıklığı

Okul taramalarından elde edilen sonuçlara göre sekiz yaşın altında 1.3/1000, sekiz yaşın üstünde 1.8/1000 oranında idiyopatik skolyoza rastlanılmaktadır (Wayne-Dawies) (8). PA akciğer filmlerinden yapılan araştırmada ise 14 yaş çocuklarda 10 derece üzerinde sıklık %1.9, 20 derece üzerinde ise %0.5 olarak bulunmuştur (Shands ve arkadaşları) (9). Sekiz yaş altında kız/erkek oranı eşit iken, sekiz yaş üstünde kızlarda 4.6/1000, erkeklerde ise 0.2/1000 oranında görülür (8).



Etyoloji ve patoloji                                                              

Adından da anlaşılacağı gibi etyopatolojisi tam olarak ortaya konamamıştır. Bu güne kadar üzerinde yapılan çalışmalar ve geliştirilen teoriler şunlardır:

1. Nörolojik nedenler

2. Disk patolojileri

3. Endokrin bozukluk

4. Kaslardaki dengesizilik

5. Omurgadaki ke­miksel gelişim bozukluğu

6. Bağlardaki kollajen yapısındaki bozukluk

7. Genetik

Skolyoz ile birlikte omurgada ve toraksta bir çok değişiklik meydana gelir. Koronal planda yana olan eğrilikler ile aksiyal eksende rotasyon birliktedir. Eğriliğin derecesi arttıkça rotasyonda artar. Apikal vertebrada en yüksek seviyesine ulaşan rotasyon son vertebralara doğru giderek azalır, nötral vertebrada ise rotasyon yoktur. Çoğu zaman ana eğriliğin altında ve/veya üstünde ters tarafa doğru dengeleyici (kompanstauvar, sekonder ya da minör eğrilik) bir eğrilik vardır. Bu eğriliğin rotasyonu yok ya da oldukça azdır, derecesi ana eğrilikten daha az ve daima daha esnektir, düzelebilir. Sagittal planda skolyoza kifoz ya da lordoz eşlik edebilir. Torakal bölgedeki idiyopatik skolyoza çoğunlukla lordoz eşlik eder. Lordozun skolyoza mı bağlı geliştiği yoksa skolyozun lordoz nedeniyle mi oluştuğu halen tartışmalıdır. Eğriliğin iç tarafında intervertebral eklem aralıkları daralırken, dışbükey tarafta ise genişlemiştir. Zaman içinde iç bükey tarafta sıkışan ve daha çok yük taşıyan disklerde yapısal değişiklikler oluşur, zaman içinde faset eklemlerin de bu sürece katılmasıyla omurganın dejeneratif artriti ile sonuçlanır.

Omurganın yana doğru eğilmesi ve rotasyonu ile göğüs kafesinde önemli değişiklikler olur. Skolyozda görsel deformitenin esas sebebi, torakal vertebralardaki rotasyona bağlı olarak, toraksın da rotasyona uğramasıdır. Bunu sonucunda aksiyal eksen etrafında dönen toraks ciddi şekilde kozmetik sorun yaratır. Toraksın rotasyonu ile bir tarafa doğru yükselen kaburgaların oluşturduğu deformitenin adı rib hump’dır (Şekil-4). Örneğin 90 derecelik bir skolyozun oluşturduğu rib hump’ın yüksekliği yaklaşık 8-9 cm dir. Eğriliğin içbükey tarafındaki interkostal aralıklar daralırken, dışbükey tarafındakiler ise genişler. Torakstaki deformitenin şiddetine göre, göğüs ve dolayısıyla akciğer kapasitesi azalabilir, kardiyak sorunlar ortaya çıkabilir.

Yüksek dereceli lomber eğriliklerde, eğrilik ve rotasyon sakrumla devam edebilir, bu durumda deformiteye pelvis de katılır. Bu durumda vücudun dengesizliği üst düzeye ulaşır. Rotasyon 20 derceden az ise paravertebral kaslar rotasyonu kontrol etmeye ve dengelemeye çalışır, ancak rotasyon 30 derecenin üstünde ise kas gücü aksine rotasyonu artırıcı bir etki gösterir.

Kolumna vertebralis ve torakstaki şekil bozukluğuna bağlı olarak iç organlarda da bazı değişiklikler meydana gelir:

Solunum sistemi: Toraksta meydana gelene değişikliklere bağlı olarak akciğer deformedir. Trakea ve bronşlar bir tarafa doğru yer değiştirmiştir. Akciğer kapasitesinde azalma meydana gelir. Diyaframın işlevi bozulur. Ventilasyon bozulur. Ventilasyonun kötü olduğu içbükey taraftaki alveoller kollabe olabilir. Bu bölgede atalaktaziye karşı eğilim vardır. Bunların sonucunda ise deformitenin şiddetine bağlı olarak solunum yetmezliği gelişebilir. Böyle bir durumda kanın oksijen saturasyonunda azalma olur .

Dolaşım sistemi: Kalp ve büyük damarlar vertebralardan bağımsız oldukları için skolyozdan daha az etkilenirler. Kalpte meydana gelen dinamik bozukluklar daha çok respiratuvar sorunlara bağlı olarak ikincil olarak gelişir. Deformitenin yeri ve şiddetine göre aort ve büyük damarların lokalizasyonunda değişiklikler meydana gelir.

Sindirim Sistemi: Özofagus, deformiteden etkilenmiş olabilir. Özofagusta konjenital kısalık bulunabilir. Bu durumda midenin fundusunda malformasyon, kardiyada malpozisyo­n ve buna bağlı olarak hiatus hernisine oluşur. Subdiyafragmatik bölgede oluşan gastrik poşta ülserasyon ve kanamlar ortaya çıkar (Dafrnne ). Böylece omurganın elongasyonuyla sağlanan tedavi süre­sinde bazen şiddetli olabilen hipokromik anemi görülebilmektedir

Hematolojik değişiklikler: Respiratuvar ve gastrik disfonksiyonlara bağlı olarak hipokromik anemi görülebilir.

Abdominal bölge: Omurgadaki deformiteye bağlı olarak, karın boşluğunun şekli değişmiştir. Karın içi organlarının da bu duruma bağlı olarak yerleşiminde değişiklikler olur. Mide aşağıya doğru yer değiştirmiş olabilir. Bu durumda fundus pelvis içinde yer alabilir. Supin pozisyonunda barsakları ağırlığı ile ve organların yer değiştirmesi sonucunda superior mezenterik arter gerilebilir. Bu değişiklikler sonucunda stenoz, volvulus, ileus ve barsaklarda infarktüs gelişebilir. Şiddetli skolyozda böbreklerin yeri değişebilir. Aort ve vena kava gibi ana damarların lokalizasyonlarında küçük değişiklikler olur. Vena kava nın lokalizasyonundaki değişiklikler özellikle cerrahi girişimlerde çok önemlidir.



İdiyopatik skolyozda eğriliğin tipleri

King tarafından (1983), beş tip eğrilik tipi tanımlanmıştır (10) (Şekil-19):

Tip I: “S” şeklinde çift torakolomber eğrilik. Lomber eğrilik torakal eğrilikten daha büyük ve daha az esnektir.

Tip II: “S” şeklinde çift torakolomber eğrilik. Torakal eğrilik, lomber eğrilikten daha büyüktür ve daha az esnektir. Lomber eğrilik santral sakral çizgiyi geçer.

Tip III: Torakal tek eğrilik vardır. Kompansatuvar lomber eğrilik santral sakral çizgiyi geçmez.

Tip IV: Tek uzun torasik eğrilik.

Tip V: Çift yapısal torasik eğrilik.

Skolyozda eğriliğin tiplendirmesinde bu güne kadar bir çok sınıflandırma yapılmışsa da bu gün en bilinen ve kullanılanı King sınıflandırmasıdır (10, 11). Ancak bütün eğrilik tiplerini kapsamaması, sadece koronal eğrilikleri değerlendirmeye alıp, kifoz ve lordoz gibi sagittal eğrilikleri göz ardı etmesi, sınıflandırmanın eksik taraflarıdır.



Şekil-19. İdiyopatik skolyozda eğrilik tiplerinin King’ e göre sınıflandırması. A: Tip I, B: Tip II, C: Tip III, D: Tip IV, E: Tip V.

Şekil-20. Lenke sınıflandırmasına göre skolyozda eğrilik tipleri.

Son zamanlarda Lenke ve arkadaşları tarafından koronal ve sagittal tüm eğrilikleri içine alan, tedavi seçenekleri konusunda yol gösteren yeni bir sınıflandırma yapılmıştır (Şekil-20), (12) (Tablo-1).

Tablo-1: Eğrilik tiplerinin tanımlanması (12)

Eğrilik tipi

Tanım

Proksimal torasik

Ana torasik

Torakolomber/ lomber

Eğrilik tipinin yapısal bölgesi

1

Anatorasik

Yapısal olmayan

Yapısal (major)

Yapısal olmayan

Proksimal torasik, ana torasik

2

Çift totasik

Yapısal

Yapısal (major)

Yapısal olmayan

Ana torasik, torakolomber/lomber

3

Çift major

Yapısal olmayan

Yapısal (major)

Yapısal

Ana torasik, torakolomber/lomber

4

Triple major

Yapısal

Yapısal (major)

Yapısal (major)

Proks. torasik, ana torasik, torakolomber/lomber

5

Torakolomber/ lomber

Yapısal olmayan

Yapısal olmayan

Yapısal (major)

Torakolomber/lomber

6

Torakolomber/ lomber-ana torasik

Yapısal olmayan

Yapısal

Yapısal (major)

Torakolomber/lomber, ana torasik

Yapısal proksimal torasik eğrilik; Yana eğilme grafilerinde Cobb açısı >25º ve/veya T2-5 arası >20ºkifoz var ise söz konusudur.

Yapısal ana torasik eğrilik; Yana eğilme grafilerinde Cobb açısı >25º, ve/veya T10-L2 arası >20º kifoz var ise söz konusudur.

Yapısal torakolomber/lomber eğrilik: Yana eğilme grafilerinde Cobb açısı >25º, ve/veya T10-L2 arası >20º kifoz var ise söz konusudur.


Doğal Seyir

Skolyoz dinamik bir eğriliktir. Omurganın büyümesi ile skolyozun eğriliği artar. Bu nedenle skolyoz ne kadar erken başlamışsa eğrilik o kadar çok artar. Pubertede ve sekonder seks karakterlerinin görülmesi ile beraber eğrilik hızlı bir artış gösterir (Şekil-29). İskelet olgunluğuna ulaşılması ile eğriliğin ilerlemesi yavaşlar.

Eğriliğin ilerlemesini etkileyen bazı durumlar vardır: Çift eğrilikli skolyozlar tek eğrilikli olanlara göre daha fazla ilerleme gösterir, küçük yaşta başlayan eğrilikler veya Risser’ e göre erken evrede başlayan eğrilikler, erkeklerdeki eğrilikler, büyük eğrilikler ve dengesiz eğrilikler daha fazla ilerleme gösterirler.

Tedavi

İdiyopatik skolyozda 20 derecenin üzerinde, tedavi gereksinimi gösteren eğrilik oranı % 6.8 dir (Rogala ve Drummond). Adolesan idiyopatik skolyozların çoğunda tedavi gereksinimi duyulmaz.

Tedaviye başlamadan önce, eğriliğin ilerleme durumu klinik ve radyolojik olarak değerlendirilmelidir. Eğriliğin şekli, derecesi, esnekliği, dengesi, ilerleme hızı, beraberinde sagittal denge sorunlarının (kifoz veya lordoz) bulunması tedavi seçeneğinin belirlenmesinde önemlidir.

Hastaya ait özelliklere göre değişmekle beraber, büyüme çağında 20 derecenin altındaki eğriliklerde korse uygulanmaz. Tartışmalı olmakla beraber, gövde dengesinin korunması için postür ve gövde adelelerini güçlendirici egzersiz programı verilir. Üç ay sonraki kontrol muayenesinde eğrilikte ilerleme yoksa, aynı programa devam edilerek 6 ay aralar ile izlemeye alınır. Büyüme çağındaki çocuklarda ilk muayenede, ya da izleme sırasında 20 derecenin üstünde yer alan eğriliklerde 45 dereceye kadar korse tedavisi uygulanır. 45 derecenin üzerinde yer alan gelişimini tamamlamış hastalarda ise cerrahi tedavi uygulanır. Eğer ilerleme hızı fazla ise, (genel olarak kabul edilen progresyon kriteri 6 aylık sürede 5 derecenin üzerinde artıştır) koronal ve sagittal denge sorunları var ise, gelişme tamamlanmadan da cerrahi tedaviye başvurulabilir.

Konservatif tedavi

Öncelikli amaç, eğriliğin artmasını önlemektir. Uygun tedavi ile eğrilikte gerileme de sağlanabilir.

Konservatif tedavi seçenekleri şöyle sıralanabilir:

1. Egzersiz

2. Traksiyon

3. Elektrik stimülasyonu

4. Alçı

5. Ortez


Egzersiz: Skolyozun, patavertebral adalelerdeki güçsüzlüğe veya asimetrik gelişmeye bağlı olarak geliştiğine inanıldığı için geçmişte egzersiz tedavi amacıyla kullanılmış, değişik şekillerde bir çok egzersiz yöntemi tarif edilmiştir (Şekil-21). Ancak egzersizin skolyozun tedavisindeki etkisini gösteren bir veri bulunmamaktadır. Ancak, bozulan kas dengesinin ve postürün korunmasında yaralı olduğu, öte yandan korse kullanan hastalarda immobilizasyona bağlı kas zayıflığını önelemek için gerekli olduğu kabul edilmektedir.

Traksiyon: Prensip, omurgaya longitudinal olarak zıt kuvvetler uygulayarak çekmek ve deformiteyi düzeltmektir. Omurga düzeltildikten sonra bu pozisyon alçı veya korse ile muhafaza edilerek düzeltmenin kalıcı olması sağlanmaya çalışılır.


Bazen rijit eğriliklerde, cerrahi girişimlerden önce uygulanabilir. Bazen de kombine cerrahi girişimlerde, cerrahi olarak anterior gevşetme uygulandıktan sonra, traksiyon uygulanarak düzeltme elde edilir ve ardından posterior girişimle spinal füzyon uygulanır (13).
Traksiyonda, kraniumun dış tabulasına uygulanan vida ve çivilere bağlanmış bir halkadan kranial yönde çekme uygulanırken, her iki femurdan veya pelvisden iskelet traksiyonu yapılarak, kaudal yönde çekme yapılır. Kraniuma uygulanan halkadan düşey bir şekilde çekerek, vücut ağırlığının etkisi ile progressif distraksiyon şeklinde uygulama da yapılabilir (Stagnara). Kraniuma uygulanan halkanın, gövde alçısı veya korsesi ile entegre edilerek, kelebek somun yardımı (turne buckle) ile aşamalı traksiyon da uygulanabilir.
Şekil-21. Delpech (1777-1832) tarafından tarif edilmiş egzersi yöntemleri.

Şekil-22. Bishop tarafından 1825 de tarif edilmiş traksiyon uygulaması.

Elektrik stimülasyonu: Paravertebral kaslara yapılan elektrik stimülasyonu ile kasların güçlendirilmesinin yararlı olduğu ile ilgili birkaç yayın bulunmakla beraber, genel olarak doğal seyir üzerinde etkili olmadığı kabul edilir.

Alçı: İlk defa 1874 yılında Sayre tarafından kullanılmıştır (Şekil-23).Daha sonra Bradford ve Brackett tarafından geliştirilmiştir. 1952 yılında, distraksiyon ve lateral baskı uygulayan lokalizer alçı tekniği oldukça geniş kullanım alanı bulmuştur. Temel prensip ortez tedavisinde olduğu gibidir. Zamanla alçı tedavisi, daha kolay uygulanması ve daha iyi hijyenik koşullar nedeniyle yerini korselere bırakmıştır.
Şekil-23. Sayre tarafından uygulanan ilk alçı uygulaması (1877).

Ortez: Omurga deformitelerinin tedavisinde ortez kullanımı, cerrahi tedavideki komplikasyonları olmayan, noninvaziv, kolay uygulanabilen, izlenebilen, ucuz bir yöntemdir. Amaç, öncelikle deformitenin ilerlemesine engel olmak, sonrasında ise gelişmekte olan omurgaya yeni bir yön vererek deformiteyi düzeltmektir. Pare’nin metal breysi ilk kullandığı 1582 yılına kadar, omurga deformitelerinin tedavisinde kullanılan yöntem traksiyondu. Zaman içinde değişik tipte ortez ve breysler geliştirilmiş olmakla beraber, deformitenin tüm bileşenlerini düzeltmeye yönelik ilk uygulama 1946 yılında geliştirilen Milwaukee breysi olmuştur (Şekil-25) (14). Daha sonra aynı temel prensiplere bağlı olarak farklı ortez ve breysler geliştirilmiştir (Boston, Miami, Willington, Pasadena gibi). (Şekil-)


Şekil- 24. tarihteki ilk ortez uygulamalarından biri (Heister-1719).

Şekil-25. Milwaukee ortezi.

Skolyozun konservatif tedavisinin temeli ortez uygulamalarıdır. Esas olarak, eğriliğin üstünü ve altını sabitledikten sonra, eğriliğin tepesinden çıkan kaburgaları içbükey tarafa doğru itme esasına dayanır. Bu amaçla bu güne kadar çok sayıda ortez geliştirilmiştir. Bunlar üç grupta toplanabilir:

ı. Servikotorakolumbosakral (CTLSO): Milwaukee ortezi.

ıı. Torakolumbosakral ortez (TLSO): Boston, Wilmington ortezleri.

ııı. Dinamik ortezler: Charleston, Spine core.
Şekil-26. Ortez tedavisinin üç noktadan destekle düzeltme prensibi

Şekil-27. Skolyozun ortezle tedavisi.

Şekil-28. Korse içinde radyolojik kontrol.

Ortez tedavisinin başarısı, eğriliğin derecesine, hastanın yaşına ve matüritesine, eğriliğin esnekliğine bağlıdır. Matür olgularda ortezin bir yararı yoktur. Ortez tedavisinin başarısı literatürde oldukça değişik oranlarda bildirilmektedir. Ortez tedavisine rağmen başarısız olunup cerrahiye giden olguların oranı % 3 ile 32 arasında bildirilmiştir. Milwaukee ortez uygulanan 1020 hastanın değerlendirilmesinde, 20-39 derece eğriliği olan hastalarda, doğal seyre bırakılan hastaların sonuçlarına göre daha başarılı olunurken, 30 derecenin üstündeki eğriliklerde sonuçların daha kötü olduğu görülmüştür (Lonstein ve Winter) (15). Dinamik ortezlemelerde kısa dönem sonuçlarının iyi olduğu bildirilmiştir.

Cerrahi Tedavi

Skolyozda ilk cerrahi girişim 1839 da Guerin tarafından yapılmıştır. Guerin bunu miyotomi yaparak gerçekleştirmiştir. Omurgada implant kullanarak gerçekleştirilen ilk fiksasyon 1887 yılında WF Wilkins tarafından yapılmıştır. Wilkins bunun için gümüş tel kullanmıştır. 1909 da Fritz Lange, omurgada çelik rod ve tel ile fiksasyon yapmıştır. Skolyozda ilk füzyon, Hibbs tarafından 1914 yılında uygulanmıştır. Omurga cerrahisinde bir çağ dönümü Paul Harrington ile yaşanmıştır. Harrington 1950 yılında geliştirdiği enstrumentasyon sistemi, bütün dünyada yaygın kullanım alanı bulmuştur. 1963 de Raymond Roy-Camille bugün oldukça fazla kullanılan transpediküler vidayı geliştirmiştir. 1964 de, Alan Fredric Dwyer, kablo ve vida sistemi ile anterior yolla enstrumentasyon tekniğini geliştirmiştir. 1970 yılında, Eduarde Luque, omurganın fiksasyonunda sublaminar tel tekniğini kullanmıştır. 1984 yılı, omurga cerrahisinde başka bir dönüm noktasıdır. Bu tarihe kadar omurga eğrilikleri sadece bir planda düzeltilebiliyordu. Skolyoz gibi omurganın üç boyutlu deformitelerin tedavisi bu nedenle tam olarak gerçekleştirilemiyordu. 1984 yılında Yves Cotrel ce Jean Dubousset geliştirdikleri enstruman sistemi ile omurga deformitelerinin üç boyutlu düzeltilmesi tekniğini geliştirdiler (16, 17).

Cerrahi tedavi üç yolla uygulanabilir:


  1. Posterior girişimler

  2. Anterior girişimler

  3. Kombine girişimler

Posterior girişimler:


İnsitu füzyon: Derecesi fazla olmayan, ancak progresyon gösteren eğriliklerde, eğriliğin daha fazla artmasını önlemek için herhangi bir enstruman kullanmadan posterior yolla omurgaya füzyon uygulaması yapılabilir.
Faset eklem artrodezi: Aynı amaçla, faset eklemlere artrodez uygulanabilir. Çoğunlukla omurga füzyonlarında diğer yöntemler ile kombine edilir.
Posterior enstrumentasyon ve füzyon: Deformitelerin düzeltilmesi ve omurganın stabilizasyonu için geliştirilmiş değişik spinal implant sistemleri ile enstrumentasyon yapılabilir. Eğilme, traksiyon veya fulkrum grafileri ile, enstrumentasyon seviyeleri ve füzyon alanları belirlenir. Omurga deformitelerinin tedavivinde kullanılan bazı enstrumentasyon sistemleri şunlardır:
Harrington İnstrumentasyonu: Paul Harrington tarafından geliştirilen bir sistemdir. 1960 lı yıllardan itibaren bütün dünyada yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Kancalar ve distraksiyona izin veren özel bir rod’dan oluşan basit bir teknik olması avantajıdır. Ancak, tek düzlemde düzeltmeye olanak tanıması, omurganın anatomik eğimlerini ortadan kaldırması dezavantajıdır. Bu dezavantajı nedeni ile bugün yerini daha modern sistemlere bırakmıştır (18).
Luque Sistemi: Bir rod ve buna bağlanan sublaminar çelik tellerden oluşan bir sistemdir. Segmenter tesbite olanak tanıması, ucuz olması, korreksiyon etkisi ve anatomik eğimlerin verilebilmesi avantajlarıdır. Sublaminar tel uygulamasının deneyim gerektirmesi ve diğer tekniklere göre nörolojik riskinin fazla olması dezavantajıdır.
Harri-Luque Sistemi: Harrington rodları ile sublaminar telleme sistemi birlikte kullanılır. Her iki sistemin avantajlarını bir arada bulundurur.
Cotrel-Dubousset Sistemi: 1984 yılından bu yana kullanılmaktadır. Sistemin felsefesi, üç boyutlu düzeltme temelinde kurulmuştur. Omurga deformiteleri çoğunlukla üç düzlemde yer alan deformitelerdir. Deformitenin koronal, sagittal ve aksiyal eksende rotasyon komponenti vardır. İdeal olan, tüm komponentleri ile deformitenin düzeltilmesidir. Cotrel-Dubousset Sistemi, omurga deformitelerinin üç düzlemde de düzeltilmesi olanağı tanır (16, 17). Omurganın anatomik eğimlerine göre şekil verilebilen rodlara entegre edilebilen pedikül ve lamina çengelleri ile pedikül vidaları vardır. Sistem sadece deformitelerin düzeltilmesinde değil, travma, listezis, tümör, dejeneratif gibi omurganın diğer sorunlarında da stabilizasyon amacı ile kullanılabilir. Aynı felsefeye uygun olarak geliştirilen başka sistemler de bu gün yaygın olarak kullanılmaktadır (Şekil-31).
ISOLA Sistemi: Şekil verilebilen rodlar, çengeller, pedikül vidaları ve sublaminar tellerin birlikte kullanıldığı bir sistemdir. Üç boyutlu düzeltme olanağı verir (Şekil 30).
Uzayan rod uygulaması: İnfantil ya da küçük yaştaki ilerleyen skolyozlarda, deformitenin ilerlemesine engel olmak için füzyon yapmadan uzayan rod sistemi uygulanabilir. Uygulamada, eğriliğin altına ve üstüne pediküler vida veya çengel uygulandıktan sonra araya uzatılabilen rod sistemi yerleştirilir, distraksiyon yapılarak deformite düzeltilir. İşlem 6 ay aralarla füzyon yapılmadan tekrar edilir. Omurganın gelişimi tamamlandıktan sonra, füzyon yapılarak tedavi tamamlanır.
Anterior Girişimler
Torakal omurgaya torakotomi ile, lomber bölgeye retroperitoneal olarak girilerek omurgaya yaklaşılır. Deformiteye neden olan omurga segmentinde, anterior longitudinal ligament ve intervertebral diskler eksize edilerek deformitelerde gevşeme sağlandıktan sonra anterior enstrumentasyon ile düzeltme sağlanır (19). Rijit ve anterior girişimle yeteri kadar gevşeme sağlanamayan olgularda, traksiyon uygulanır, iki veya üç haftalık traksiyonun ardından posterior girişimle enstrumentasyon ve düzeltme uygulanabilir.
Anterior girişimin avantajları, daha iyi bir düzeltmeye olanak tanımasıdır. Posterior instrumentasyona göre daha kısa segmentin tesbiti yeterli olur. Bu daha fazla hareketli segmentin kalması demektir. Organlara ve önemli damar yapılarına zarar verme riski, anterior girişimin dezavantajlarıdır (Şekil -33.A ve B).
Şekil-29. 14 yaşında erkek çocukta skolyozdaki eğriliğin bir yıl içindeki seyri.

Şekil-30. 18 yaşında kız. 56 derecelik torakal skolyozda sublaminar tel uygulama tekniği ile posterior enstrumentasyon ve füzyon uygulaması.

Şekil-31. 16 yaşında kız. Cotrel-Dubousset posterior enstrumantasyon tekniği ile düzeltilmiş eğrilik.

Şekil-32. A. 15 yaşında kız. Transpediküler vida uygulama tekniği ile posterior enstrumentasyon ve füzyon uygulanmış eğrilik.

Şekil-32. B. Ameliyat öncesi ve sonrası görünüm.

Şekil-33. A. 18 yaşında kız. Anterior enstrumentasyon ile düzeltilmiş lomber skolyoz.

Şekil-33. B. Ameliyat öncesi ve sonrası görünüm.
Kombine Girişimler
Anterior ve posterior füzyon: Gelişimini henüz tamamlamamış, progresyon beklenen, özellikle konjenital skolyozlarda, daha sonra ortaya çıkacak deformite, rotasyon veya eğilmeleri önlemek için anteroposterior kombine füzyon uygulanır.
Kombine anteroposterior konveks epifizyodezis: Gelişimini tamamlamamış çocuklarda, eğriliğin konveks tarafındaki büyüme plaklarına müdahale edilerek epifizyodez yapılır. Böylece omurga konkav taraftan büyümesine devam ederken, konveks tarafta büyüme olmaz. Bu şekilde bir süre sonra eğrilikte kendiliğinden bir düzelme olur.
Anterior ve posterior kama osteotomisi: Bu yöntemle konjenital omurga deformitelerinde eğriliğe neden olan hemivertebra eksize edilir.
Tablo-2: Lenke ve arkadaşlarının tanımladıkları eğrilik tiplerine göre önerdikleri cerrahi seçenekler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir (12):


Eğrilik Tipi

Yapısal Eğrilik

Füzyon Alanı

Cerrahi Yaklaşım

Ana torasik

Ana torasik

Ana torasik

Posterior/Anterior

Çift torasik

Üst torasik, Ana torasik

Üst torasik, Ana torasik

Posterior/Anterior

Çift major

Ana torasik, Torakolomber/Lomber

Ana torasik, Torakolomber/Lomber

Posterior

Üçlü major

Üst torasik, Ana torasik, Torakolomber/Lomber

Üst torasik, Ana torasik Torakolomber/Lomber

Posterior

Torakolomber/Lomber

Torakolomber/Lomber

Torakolomber/Lomber

Anterior/Posterior

Torakolomber/Lomber Ana torasik

Torakolomber/Lomber Ana torasik

Torakolomber/Lomber Ana torasik

Posterior


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət