Ana səhifə

Karaman mali MÜŞAVİrler odasi başkanliği yönetim kurulu 2011 DÖnemi faaliyet raporu genel başkanin mesaji


Yüklə 465.5 Kb.
səhifə3/4
tarix27.06.2016
ölçüsü465.5 Kb.
1   2   3   4

Harcamalar 312 573 294 359 313 302 6.4 100.2


Faiz Dışı Harcamalar 265 073 246 060 271 090 10.2 102.3

Personel Giderleri 72 299 62 315 72 904 17.0 100.8

Sos. Gü. Ku. Dev. Pr. 12 737 11 063 12 847 16.1 100.9

Mal ve Hiz. Alıml. 30 049 29 185 32 448 11.2 108.0

Cari Transferler 115 778 101 857 110.075 8.1 95.1

Sermaye Giderleri 21 698 26 010 30 697 18.0 141.5

Diğer 12 510 15 630 12 118 -22.5 96.7

Faiz Harcamaları 47 500 48 299 42 212 -12.6 88.9

Bütçe Dengesi - 33 546 -40 081 -17 439 -56.5 -52.0

Faiz Dışı Denge 13 954 8 217 24 773 201.5 177.5

2011 yılında bütçe gelirleri gerçekleşmesi olumlu bir görünüm sergilemiştir. 2011 yılında 295 milyar 862 milyon TL. olarak gerçekleşen bütçe gelirleri başlangıç hedefinin yüzde 106.0 oranında, 16 milyar 836 milyon TL. üzerinde gerçekleşmiştir. Merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 286 milyar 377 milyon TL. bölümü Genel Bütçe vergi gelirlerinden, 9 milyar 485 milyon TL. bölümü diğer gelirlerden oluşmuştur. Genel bütçe gelirleri önceki yıla göre nominal yüzde 16.4 oranında bir yükselmeyle, reel anlamda (oniki aylık ortalamalara göre) yüzde 9.3 oranında genişleyerek 286 milyar 377 milyon TL. düzeyinde gerçekleşmiştir. Vergi gelirleri ise önceki yıla göre yüzde 20.5 oranında dikkat çekici bir artış göstererek 253.8 milyar TL. olarak gerçekleşmiştir. Genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 2010 yılına göre yüzde 8.1 oranında bir daralma ile 32.6 milyar TL. olarak gerçekleşmiştir.

2011 yılında Gelir Vergisi tahsilatı önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20.8 oranında bir artışla 48.8 milyar TL. olarak gerçekleşmiş,, Kurumlar Vergisi tahsilatı ise yüzde 29.0 oranında bir genişleme ile 27.0 milyar TL.’na yükselmiştir. 2011 yılında, bir önceki yıla göre reel anlamda Gelir Vergisi tahsilatı yüzde 13.6, Kurumlar Vergisi tahsilatı ise yüzde 21.2 oranında genişleme göstermiştir. Ekonomik toparlanma, tüketim talebi ve ithalat hacmindeki hızlı büyüme ve karlılık düzeyindeki iyileşmeler Kurumlar Vergisini reel anlamda yükseltirken, esas etkisini dahilde ve ithalde alınan KDV ile ÖTV tahsilatı üzerinde göstermiştir.2011 yılında 30.0 milyar TL. tutarında oluşan dahilde alınan KDV tahsilatı, önceki yıla göre yüzde 13.8 oranında artarken, ithalde alınan KDV 2010 yılına göre yüzde 34.5 oranında ciddi bir artış sergilemiş ve 48 milyar 685 milyon TL. olarak gerçekleşmiştir. İthalde alınan KDV tahsilatındaki önemli genişlemede ithalat hacminde meydana gelen keskin genişleme başta gelen etken olmuştur. 2011 yılında 64.2 milyar TL. düzeyinde gerçekleşen Özel Tüketim Vergisi tahsilatı 2010 yılına göre yüzde 12.1 oranında daha ılımlı bir artış ortaya koymuştur. Önceki yıla göre yüzde 20.1 oranında bir artış sergileyen Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) 2011 yılı tahsilatı 4 milyar 288 milyon TL. olarak gerçekleşmiştir.

Vergi gelirleri kapsamında 2010 yılına göre geçen yıl Harçlarda yüzde 18.0, Damga Vergisinde yüzde 27.2 ve diğer vergiler tahsilatında ise yüzde 17.1 oranında artış gözlemlenmiştir. Motorlu taşıtlar üzerinden alınan ÖTV tahsilatı 6.2 milyar TL. düzeyinde gerçekleşmiş ve önceki yıla göre yüzde 12.9 oranında bir artış olmuştur.

2011 yılında 6111 Sayılı Kanun kapsamında tahsil edilen genel bütçe vergi gelirleri, teşebbüs mülkiyet gelirleri ile faiz, pay ve ceza gelirleri toplam tutarı 13 milyar 301 milyon TL. olmuştur.

2011 yılında merkezi yönetim bütçe giderleri, 312 milyar 573 milyon TL. ödenek öngörülmüş iken, 313 milyar 302 milyon TL. olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılında faiz dışı harcamalar bir önceki yıla göre yüzde 10.2 oranında nominal, reel anlamda ise yüzde 3.5 oranında artış sergilemiş ve 271.1 milyar TL. olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde personel giderleri yüzde 17.0 oranında artarken, cari transferlerdeki artış oranı daha düşük oranda yüzde 8.1 olmuş ve reel anlamda yaklaşık önceki yıl düzeyini korumuştur. Önceki yıla göre personel giderlerindeki reel genişleme yüzde 9.9 olmuştur. 2010 yılında 2009 yılına göre yüzde 53.4 oranında dramatik bir artış sergileyen sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri 2011 yılında nominal yüzde 16.1 reel anlamda ise yüzde 9.0 oranında daha ılımlı bir artış göstermiş ve 12 milyar 847 milyon TL. olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılında gözlemlenmiş olan söz konusu dikkat çekici artışta 15 Ocak 2010 tarihinden itibaren genel sağlık sigortası kapsamına alınan kamu personeli için genel sağlık sigortası primi ödenmeye başlanmış olması etkili olmuştur.

Mal ve hizmet alımı giderleri 2010 yılına göre yüzde 11.2 oranında bir yükselme ile 32.4 milyar TL. olarak gerçekleşmiştir. Merkezi yönetim bütçesi sağlık giderleri ise önceki yıla göre yüzde 5.4 oranında azalmış ve 5 milyar 442 milyon TL. olarak gerçekleşmiştir.

2010 yılına göre yüzde 8.1 oranında bir artışla 110 milyar 75 milyon TL. tutarında gerçekleşen ‘cari transferler’ kapsamında sağlık, emeklilik ve sosyal yardım giderleri için önceki yıla göre yüzde 4.0 oranında nominal bir daralmayla 52 milyar 833 milyon TL. harcama yapılmıştır. Sosyal güvenlik primi hissesinin 5 puanlık kısmının Hazine tarafından karşılanması kapsamında yapılan transfer tutarı 4 milyar 720 milyon TL. olmuştur.

Cari transferler kapsamında tarımsal destekleme ödemeleri 2011 yılında önceki yıla göre önemli bir düzeyde, yüzde 19.7 oranında artarak 6 milyar 961 milyon TL. olarak gerçekleşmiştir.

2011 yılında vergi gelirleri tahsilatında gerçekleşen artış etkisini ‘mahalli idare payları’ üzerinde de göstermiş ve mahalli idare payları önceki yıla göre yüzde 19.1 oranında bir artışla 24 milyar 900 milyon TL. olarak gerçekleşmiştir.

2010 yılı Ocak – Aralık döneminde 26 010 milyon TL. sermaye gideri gerçekleşmiş iken, 2011 yılında yüzde 18.0 oranında genişlemeyle, 30 milyar 697 milyon TL. sermaye gideri gerçekleşmiştir. 2010 yılında önceki yıla göre yüzde 56 oranında dramatik bir artışla 6 milyar 773 milyon TL. tutarına yükselen ‘sermaye transferi’ kalemi 2011 yılında yüzde 0.5 oranında bir daralma göstermiş ve 6 milyar 737 milyon TL. tutarla yaklaşık önceki yıl değerini korumuştur. Benzer şekilde borç verme giderlerinde de önceki yıla göre yüzde 39.2 oranında belirgin bir küçülme gerçekleşmiş ve bu başlık altında yapılan harcama 5 milyar 381 milyon TL:’nda kalmıştır.

Yıl içersinde borçlanma maliyetlerinde gerçekleşen ve büyük önem taşıyan düşüş somut etkisini, 2011 yılı faiz ödemeleri üzerinde göstermiş ve merkezi bütçe faiz harcamaları önceki yıla göre yüzde 12.6 oranında bir azalmayla 42 milyar 212 milyon TL. olarak gerçekleşmiştir.

Bu şekilde faiz harcamaları için bütçede öngörülmüş olan 47 milyar 500 milyon TL. tutarındaki ödeneğin yüzde 88.9’luk kısmı kullanılmıştır.
Merkezi Yönetim Bütçesi Faiz harcamalarının GSYH’ya Oranı*

(% Olarak)


2011 yılına ilişkin değerin hesaplanmasında GSYH büyüme oranının yüzde 8.0 olacağı varsayılmıştır.

Merkezi yönetim bütçesi gelirleri ve harcamaları ile ilgili olarak yukarıda ana çizgileri ile verilen gelişmeler sonucu 2011 yılı Ocak – Aralık döneminde Bütçe önceki yıla göre çarpıcı bir iyileşmeyle 17.4 milyar TL. tutarında açıkla sonuçlanmış ve sözkonusu dönemde ‘faiz dışı fazla’ bir önceki yıla ilişkin 8 milyar 217 milyon TL.’düzeyinden üç katı bir artışla 24 milyar 773 milyon TL.’na tırmanmıştır. Yılın tamamı için 33 milyar 546 milyon TL. tutarında öngörülen Bütçe açığı, önemli bir iyileşmeyle ve önceki yıla göre yüzde 56.5 oranında bir daralmayla, yüzde 52.0 oranında bir gerçekleşme sergilemiştir.


Kamu Borç Stoku

Bir önceki yıla göre 2007 yılında azalma eğilimi içine giren Merkezi Yönetim toplam borç stoku daha sonraki yıllarda yeniden tırmanma eğilimi sergilemiştir.2007 yılı sonu itibariyle 333.5 milyar TL. olan merkezi yönetim toplam borç stoku, 2008 yılı sonu itibariyle 380.3 milyar TL., 2009 yılı sonu itibariyle 441.5 milyar TL. ve 2010 yılı sonu itibariyle de 473.6 milyar TL. düzeyine çıkmıştır. Merkezi yönetim bütçesi performansında gerçekleşen belirgin iyileşmeye rağmen, önceki yıla göre yüzde 56.5 oranında azalmış olmakla beraber yıl genelinde 17.4 milyar TL. tutarında bütçe açığı verilmiş olmasının bir sonucu olarak, merkezi yönetim brüt borç stokundaki yükselme eğilimi 2011 yılında da devam etmiş ve yıl sonu itibariyle 518.3 milyar TL.’na çıkmıştır. Söz konusu borç toplamının 365.0 milyar TL. bölümü TL. cinsinden kalan 153.3 milyar TL. eşdeğeri bölümü ise döviz cinsindendir.

Brüt borç stokundan Merkez Bankası mevduatı, kamu mevduatı ve İşsizlik Sigortası Fonu net varlıklarının düşülmesiyle bulunan kamu net borç stoku ise 2007 yılı sonundaki 248.4 milyar TL düzeyinden, 2008 yılı sonu itibariyle 267.8 milyar TL. 2009 yılı sonu itibariyle 309.9 milyar TL. ve 2010 yılı sonu itibariyle 317.6 milyar TL düzeyine yükselmiştir. 2011 yılının ilk üç çeyrek dönem sonu itibariyle kamu net borç stokunda önceki yıl sonuna göre 24.5 milyar TL. tutarında bir azalma meydana gelmiş ve net borç stoku 293.1 milyar TL. tutarına gerilemiştir.

Kasım 2011 ayı sonu itibariyle toplam 414.1 milyar TL. düzeyinde bulunan Merkezi Yönetim borç stokunun 366.4 milyar TL. bölümünü iç borç, kalan 147.7 milyar TL. karşılığı bölümünü ise dış borçlar oluşturmaktadır.



Merkezi Yönetim Borç Stoku (Milyon TL.)

Kasım


2007 2008 2009 2010 2011

İç Borç Stoku 255 310 274 827 330 005 352 841 366 426

Dış Borç Stoku 78 175 105 493 111 504 120 720 147 684

Toplam Borç Stoku 333 485 380 321 441 508 473 561 514 110

op. Kamu Net Borç Sto. 248 441 267 841 309 886 317 628 293 080*

*Üçüncü Çeyrek Sonu İtibariyle



TL. Cinsi İskontolu İç Borçlanma

Ağırlıklı Ortalama Maliyeti

2008 yılı Aralık ayında ağırlıklı olarak ortalama bileşik yüzde 18.6 ve enflasyondan arındırılmış reel anlamda da yüzde 9.3 olarak gerçekleşen TL. cinsi iskontolu iç borçlanma nominal bileşik maliyeti Aralık 2009 ayında 9.0’a ve Aralık 2010 ayında da 8.1’e gerilemiştir ancak enflasyon haddindeki yükselmeye paralel olarak 2011 yılında borçlanma maliyetinde cüzi bir artış meydana gelmiş ve Kasım ayı sonu itibariyle ortalama faiz haddi 8.5 olmuştur. Enflasyondaki artış kamu borçlanmasında geçerli reel faiz haddinin negatif değer alması sonucunu doğurmuştur.

Küresel krizin yansımasıyla yaşanan derin ekonomik küçülmeye ve kamu finansman yapısındaki ciddi bozulmaya rağmen uluslar arası derecelendirme kuruluşları, bankacılık kesiminin küresel krize karşı gösterdiği direnç, kamu finansman maliyetlerindeki ve enflasyon oranındaki ciddi düşüş gibi olumlu unsurları dikkate alarak Aralık 2009 ayından başlayarak Türkiye’nin kredi notunu yükseltme cihetine gitmişlerdir. Bu kapsamda Moody’s Ba 3 (durağan)’ı Ba 3 (pozitif) yaparken, Fitch BB (durağan)’ı BB + (durağan)’a ve JCR Şubat ayı başında BB (-)’den BB’ye yükseltmiştir.

Krizin göreli olarak hafif atlatılması ve yeniden güçlü bir büyüme sürecine girilmiş olması, yüksek boyutlu cari işlemler hesabı açığının büyük ölçüde kısa vadeli yabancı kaynaklarla finanse edilmiş olmasına rağmen sözkonusu derecelendirme kuruluşlarını 2010 yılı boyunca yeniden not artırımına gidilmesi yönünde karar almaya yöneltmiştir. Bu kapsamda yukarıda sıralanan Türkiye kredi notlarını Standard & Poor’s BB Pozitif’e, Moody’s Ba 2 Durağan’a, bilahare Ba 2 Pozitif’e, Fitch BB + Pozitif’e ve JCR de BB Durağan’a yükseltmişlerdir.

2011 yılında diğerleri Türkiye uzun vadeli yabancı para kredi notlarında bir değişikliğe gitmezlerken, Fitch derecelendirme kuruluşu Türkiye kredi notunu 24 Kasım 2011 tarihinde BB+ (Durağan) olarak bir kademe düşürmüştür.
Para Politikası ve Uygulaması

Küresel krizin ekonomik faaliyet hacmi üzerindeki olumsuz yansımalarını sınırlı tutabilmek amacıyla Merkez Bankası 2008 yılı Kasım ayından başlayarak kısa vadeli faiz hadlerini süratli biçimde aşağı çekerken, likidite sıkışıklığını giderici önlemlere başvurmuştur. Bu çerçevede Kasım 2008 ayında başlayan bir yıllık süreçte politika faiz hadleri 1025 baz puan düşürülmüştür. Para Politikası Kurulu 2009 yılı Aralık ayında politika faizindeki indirim sürecine son vermiştir. Faiz oranı daha sonra Eylül ve Ekim 2010 aylarında sırasıyla 0.25 ve 0.50 puan düşürülmüştür. Ekonomide 2009 yılı son çeyrek döneminde başlayan toparlanma ile birlikte iç talepte hızlı bir büyüme süreci başlamış ve değerli TL:’nın ve sermaye akışındaki hızlı genişlemenin etkisiyle ithal talebinde süratli bir tırmanma yaşanmış ve iç talep ile dış talep arasında belirgin bir ayrışma yaşanmıştır.

Küresel kriz ve ekonomideki küçülme nedeniyle 2009 yılı sonunda GSYH’nın yüzde 2.3’üne kadar gerileyen cari işlemler açığı ekonomideki canlanmayla birlikte tekrar artmaya başlamış ve 2010 yılı sonunda milli gelirin yüzde 6.6’sına ulaşmıştır. Bu süreçte kredi hacminde gözlemlenen hızlı artış ta iç talebi besleyerek cari açığın büyümesinde etkili olmuştur. Diğer taraftan cari açığın finansmanında portföy yatırımları ve diğer yatırımların payı artış gösterirken doğrudan yatırımların payının düşmesi, sermaye akımlarının hacim ve yönünde meydana gelebilecek değişimlere karşı ekonominin kırılganlığını artırmıştır. Merkez Bankası oluşan makro finansal risklerin azaltılabilmesine yönelik olarak politika araçları kapsamını çeşitlendirmiş ve geleneksel politika aracı olan bir hafta vadeli repo ihalelerine ek olarak zorunlu karşılıklar, faiz koridoru ve diğer likidite araçlarının kullanımına yönelmiştir. Bu çerçevede kredi hacmi artış hızının yavaşlatılması ve bankaların varlık ve yükümlülükleri arasındaki vade farkının azaltılması için zorunlu karşılık oranları TCMB tarafından aktif bir politika olarak kullanılmaya başlanmıştır. Türk Lirası zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına son verilmiş ve bankacılık sisteminin yükümlülük vadesini uzatmak için zorunlu karşılık oranları kısa vade için daha yüksek olacak şekilde farklılaştırılmıştır. Diğer taraftan banka kısa vadeli sermaye girişlerinin azaltılması amacıyla düşük politika faizi ve geniş faiz koridoru uygulamasına geçmiştir.

Merkez Bankası yakın geçmiş dönemde piyasa gelişmelerine daha hızlı yanıt veren, karar revizyonuna giden, daha esnek (unorthodox) bir politika benimsemiştir. Bu çerçevede küresel ekonomide yaşanan sıkıntıların yurtiçi faaliyet hacmi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlandırabilmek amacıyla 4 Ağustos 2011 tarihinde politika faizi 50 baz puan düşürülmüş, gecelik borçlanma faizi 350 baz puan artırılarak faiz koridoru daraltılmıştır. Ayrıca Temmuz ve Ağustos aylarında döviz kurlarında gözlenen aşırı oynaklık dikkate alınarak döviz satım ihalelerine başlanmış, döviz ve efektif piyasasında MB taraflı işlemlerde Dolar ve Euro için borç verme faiz oranı düşürülmüştür. 2011 yılı Ekim ayında ise TL.’nda yaşanan değer kaybının enflasyon beklentisi ve görünümü üzerindeki olumsuz etkisini sınırlamak amacıyla MB gecelik borç verme faiz oranı 350 baz puan artırılmış ve MB döviz ve efektif piyasaları depo piyasasında aracılık faaliyetine 10 Kasım tarihinde yeniden başlamıştır.

Zorunlu karşılıkların aktif bir politika aracı olarak kullanılması kapsamında piyasaya döviz likiditesi sağlamak ve yabancı para yükümlülüklerinin vadelerinin uzamasını özendirmek amacıyla yabancı para zorunlu karşılık oranları Temmuz, ağustos ve Ekim aylarında indirilmiştir. TL. likidite ihtiyacının daha kalıcı biçimde daha düşük maliyetle karşılanması amacıyla TL. zorunlu karşılık oranlarında Ekim ayı içinde iki kez indirime gidilmiştir. Ayrıca Eylül ayında Türk lirası yükümlülükler için tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların yüzde 10’una kadar olan kısmının yabancı para olarak tutulmasına izin verilmiştir. Söz konusu üst sınır Ekim ayında yüzde 20’ye, kasım ayında yüzde 40’a çıkarılmıştır. Yine Ekim ayında TL. zorunlu karşılıkların yüzde 10’a kadar olan kısmının altın olarak tutulabilmesine izin verilmiştir.

Döviz piyasasında yaşanan oynaklıkların azaltılması ve rezerv birikimi amaçlı olarak Merkez Bankası 2011 yılında esnek döviz alım ihaleleri yoluyla piyasadan 6 450 milyon Dolar alırken, 5 Ağustos 2011 tarihinden başlamak üzere döviz satım ihaleleri yoluyla piyasaya 10 110 milyon Dolar likidite sağlamıştır.

TCMB 2011 yılı uygulamalarına ana çizgileriyle bakıldığında; yılın ilk yarısında Kasım 2010 ayında geçilen sıkı para politikası sürdürülmüş bu kapsamda piyasadan yaklaşık 40 milyar TL. çekilmiş, Ağustos ayında ise risk algılamalarında meydana gelen değişimi dikkate alarak olası addedilen ekonomik durgunluğu hafifletmek amacıyla politika faizi indirilirken borçlanma faizi 350 baz puan artırılmış, bu surette faiz koridoru daraltılmış, ayrıca ihalelerde teklif tutarı limiti sınırlanmıştır. Daha sonra iç talep ve dış talep arasındaki ayrışmanın devam etmesi, cari açığın yükselmesi ve döviz kuru üzerindeki baskının artması üzerine para politikasında yeniden sıkılaştırıcı önlemler alınmış, borç verme faizi yüzde 9.0’dan yüzde 12.5’e yükseltilmiş, bu önlemlerin yanı sıra piyasanın likidite ihtiyacının karşılanmasına katkı sağlamak amacıyla genişletici bir yaklaşımla zorunlu TL. karşılıkların döviz ve altın cinsinden tesisine olanak sağlamıştır. Merkez bankası 29 Aralık 2011 tarihinden itibaren yeni bir parasal sıkılaştırmaya gitmiştir. Bu çerçevede parasal sıkılaştırma asıl olarak açık piyasa işlemleriyle gerçekleştirilecek, bankaların TL. ile fonlanma tutarı azaltılırken maliyeti artırılacaktır. Diğer taraftan Bankaca döviz satışlarıyla piyasadan likidite çekilecek ve gerektiğinde bu işlem sterilize edilmeden de uygulanabilecektir.

TCMB 27 Aralık 2011 tarihinde 2012 Yılı Para ve Kur Politikasını açıklamıştır. Biir önceki yılda olduğu gibi 2012 yılında da Banka fiyat istikrarına odaklanırken finansal istikrarı da gözetmeye devam edecektir. Para ve kur politikası alanında Merkez Bankasınca izlenmesi öngörülen tutum aşağıda ana çizgileriyle verilmektedir.



  • Küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin yüksek seviyesi ve risk iştahındaki oynaklık para politikasında esnek bir yapının korunmasını gerekli kılmaktadır. Bu belirsizlik ve sermaye akımlarındaki oynaklık devam ettiği sürece faiz koridoru aktif bir politika aracı olarak kullanılacaktır. Bunun yanı sıra bir haftalık repo ihaleleri, zorunlu karşılıklar ve diğer likidite araçları da fiyat istikrarı ve finansal istikrara ilişkin riskler dengelemek amacıyla kullanılacaktır.

  • Orta vadeli (2012-2014) enflasyon hedefi olarak yüzde 5 korunacaktır.

  • Belirsizlik aralığı önceki yıllarda olduğu gibi her iki yönde 2 yüzdelik puan olarak korunacaktır.

  • Para politikasının temel iletişim araçları Enflasyon Raporu ve Para Politikası Kurulu Raporlarıdır.

  • Merkez Bankası 2012 yılında da enflasyon hedeflemesinin yanı sıra dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasına devam edecektir. Dalgalı döviz kuru rejiminde döviz kurları piyasadaki arz talep koşulları tarafından belirlenmektedir.

  • Güçlü döviz rezerv pozisyonuna sahip olmanın iç ve dış şokların giderilmesinde ve ülkeye duyulan güvenin artırılmasında taşıdığı önem dikkate alınarak döviz arzının talebe kıyasla arttığı dönemlerde Banka rezerv biriktirme amaçlı döviz alım ihaleleri gerçekleştirecektir.

  • Banka 2012 yılında da küresel risk iştahına yön veren gelişmeleri yakından izleyerek gerek görülmesi halinde piyasaya uygun görülecek araç ve yöntemlerle döviz likiditesi sağlamaya ya da rezerv birikimi amaçlı döviz alımlarına devam edecektir.

  • Piyasa derinliğinin kaybolmasına bağlı olarak spekülatif davranışlar sonucu kurlarda sağlıksız oluşumlar görüldüğünde piyasaya alım veya satım yönünde doğrudan müdahalede bulunulacaktır.

  • Merkez Bankasının temel para politikası aracı bir hafta vadeli repo ihale faiz oranıdır. Para politikasının etkinliğini artırmak için zorunlu karşılık uygulamaları, faiz koridoru aktif olarak kullanılabilecek destekleyici araçlar olarak değerlendirilmektedir.

Dış Ticaret

Küresel krizin yansımalarının derinden hissedilmeye başlandığı 2008 yılı son çeyrek dönemine kadar olan dönemde Türkiye’nin dış ticaret hacmi hızlı bir genişleme sergilemiştir. 2000 yılı itibariyle 82.3 milyar Dolar olan dış ticaret toplam tutarı yaşanan ekonomik kriz nedeniyle 2001 yılında 72.7 milyar Dolara düştükten sonra hızlı bir büyüme sergilemiş ve 2008 yılında 336 milyar Dolara çıkmıştır. Sözü edilen dönemde ithalat hacmi genelde ihracat hacmi büyümesinde daha hızlı gerçekleştiği cihetle dış ticaret açığı da hızlı bir genişleme sergilemiş ve 2008 yılında 69 milyar 936 milyon Dolar olmuştur. Ancak küresel ekonomik kriz 2008 yılı üçüncü çeyreğinden itibaren etkisini ülkemiz dış ticareti üzerinde belirgin bir şekilde göstermeye başlamış ve giderek derinleşmiştir.

2009 yılında ihracat ve ithalat hacimlerinde çarpıcı daralmalar yaşanmıştır. 2009 yılında ihracat tutarı bir önceki yıla göre yüzde 22.6 oranında bir daralmayla 102 milyar 143 milyon Dolar olarak gerçekleşirken, ithalat hacmi daha hızlı bir düşüş sergilemiş ve önceki yıla göre yüzde 30.2 oranında bir azalmayla 140 milyar 928 milyon Dolara gerilemiştir. Dış ticaret hacminin 243.1 milyar Dolara gerilediği 2009 yılının tamamında dış ticaret açığı, keskin bir daralmayla,2008 yılına ilişkin 69 milyar 936 milyon Dolar düzeyinden, 38 milyar 786 milyon Dolar düzeyine düşmüştür. 2007 ve 2008 yıllarının tamamı itibariyle sırasıyla yüzde 63.1 ve yüzde 65.4 olarak gerçekleşen ihracat tutarının ithalatı karşılama oranı, 2009 yılında ithalatta meydana gelen daralmanın daha keskin olması nedeniyle, çarpıcı bir yükselmeyle yüzde 72.5’e çıkmıştır.

2009 yılı son çeyrek döneminden itibaren belirginlik kazanan ekonomik toparlanma ile beraber özellikle ithalat hacmi olmak üzere dış ticaret faaliyet hacminde tekrar hızlı bir genişleme süreci içersine girilmiştir. 2010 yılında başta Euro Bölgesi ekonomileri olmak üzere önemli ticaret ortaklarımızda ekonomik toparlanmanın yavaş seyretmesi ve TL.’nın aşırı değerli konumunu sürdürüyor olması ihracat faaliyetini olumsuz biçimde etkilemiştir. Buna karşılık hızlı ekonomik büyümenin hane halkı gelirlerini artırarak tüketim talebini canlandırması, aşırı değerli Türk Lirası’nın ithal mallarına olan talebi özendirmesi ayrıca ithal girdi kullanımı daha çekici kılması, genişleyen ekonomik faaliyet hacminin ithal girdilere olan talebi arttırması, diğer taraftan canlanan yatırım faaliyetinin yatırım malları ithalatını yükseltmesi ile başta enerji ve metaller olmak üzere emtia fiyatlarındaki hızlı tırmanma, 2010 yılında ülkemiz ithalat hacminin çok süratli biçimde büyüme göstermesinde rol oynayan başlıca faktörler olmuştur. 2010 yılında önceki yıla göre yüzde 11.5 oranında artışla ihracat tutarı 113.9 milyar Dolara yükselirken ithalat tutarı yüzde 31.7 oranında çarpıcı bir genişlemeyle 185.5 milyar Dolara yükselmiş ve bu şekilde dış ticaret açığı 2009 yılına göre yüzde 84.8 oranında büyüyerek 71.7 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir.

İç talep dış talep arasında oluşan bu hacimli ayrışmanın GSYH’ nın yüzde 9.8’ine ulaşan cari işlemler açığı ve ağırlıklı kısa vadeli dış borçlanma yoluyla makroekonomik denge üzerinde yarattığı ciddi boyuttaki risk dikkate alınarak uygulamaya konulan önlemlere (KDV, ÖTV ile MB ve BDDK kararları) rağmen dış ticaret açığındaki hızlı büyüme 2011 yılı son aylarına kadar devam etmiştir.

2011 yılının Ocak-Kasım döneminde toplam ihracat önceki yılın aynı dönemine ilişkin 102.1 milyar Dolardan, yüzde 20.0 oranında bir büyüme göstererek 122.5 milyar Dolara yükselmiştir. Aynı dönemler itibariyle ithalat ise 2010 yılında gerçekleşen 165.0 milyar Dolar düzeyinden, yüzde 33.5 oranında alarm verici bir artışla, 220.2 milyar Dolara yükselmiştir. Aynı dönemler itibariyle dış ticaret açığı ise yüzde 55.3 oranında bir genişleme ile 97.7 milyar Dolara tırmanmıştır.

2011 yılı ilk onbir aylık döneminde toplam ihracat tutarının yüzde 93.5’ini imalat sanayi ürünleri oluştururken, toplam ithalat tutarının yüzde 15.3’ünü yatırım malları, yüzde 72.1’ini ara malları , yüzde 12.3’ünü de tüketim malları teşkil etmiştir. Bu mal gruplarının ithalat tutarı bir önceki yılın aynı dönemine göre 2011 yılı Ocak-Kasım döneminde sırasıyla yüzde 35.2, yüzde 34.9 ve yüzde 24.1 oranlarında artış göstermiştir.

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ise aynı dönemler itibariyle, sermaye malları ihracatı yüzde 21.0, ara malları ihracatı yüzde 22.3 ve tüketim malları ihracatı da yüzde 16.8 oranında artış göstermiştir.

2011 yılının Ocak-Kasım döneminde Avrupa Birliği üyesi ülkelere yapılan ihracat tutarı, toplam ihracat içersindeki payını yaklaşık bir önceki yıl düzeyinde korumuştur. Bu ülkelerden yapılan ithalatın toplam ithalat hacmi içersindeki payı ise, genelde bu ülkeler dışındaki ülkelerden yapılan enerji ve temel mal fiyatlarındaki canlılığın sürmesinin ve Euronun değerinde meydana gelen kaybın bir sonucu olarak 0.9 puanlık bir düşüş sergilemiştir. Bu gelişmeler sonucunda Ocak-Kasım ayları itibariyle 2011 yılında toplam ihracat hacmi içersinde AB üyesi olan ülkelere (27 ülke) yapılan ihracat tutarının ağırlığı yüzde 46.7 olurken, 2010 yılının aynı döneminde bu ülkelerden yapılan ithalatın toplam ithalat tutarı içinde yüzde 38.8 olan payı 2011 yılının aynı döneminde yüzde 37.9’a gerilemiştir. 2011 yılında Asya ülkelerinin dış ticaret faaliyeti içersinde taşıdığı ağırlıkta artış gözlemlenmiştir. 2011 yılında bir önceki yıla göre Asya ülkelerinin toplam ihracat içindeki payı yüzde 27.8’den yüzde 28.1’e yükselirken bu gruptaki ülkelerin toplam ithalat hacmimiz içindeki payı ise daha belirgin bir artışla yüzde 28.9’dan yüzde 30.7’ye tırmanmıştır.

2011 yılı Ocak-Kasım döneminde ihracat faaliyetinde yüzde 10.4 ağırlıkla Almanya ön sırada yer alırken onu yüzde 6.1 ile İngiltere izlemiştir. İthalat faaliyetinde ise yüzde 9.7 ile pay ile Rusya Federasyonu en ağırlıklı ülke olmuş, onu yüzde 9.6 ile en büyük ticari ortağımız olan Almanya takip etmiştir.



Aylar İtibariyle İhracat, İthalat ve Dış Ticaret Açığı

(Milyon Dolar)



Tablodan görüldüğü gibi son iki aylık dönemde ithalat tutarında ve önceki yıla göre artış oranlarında belirgin bir azalma eğilimi söz konusudur. 2011 yılı Ocak-Ekim döneminde önceki yılın aynı ayına göre ortalama yüzde 39.6 oranında artış gösteren ithalat hacmindeki genişleme Ekim ayında yüzde 15.1’e, kasım ayında ise yüzde 8.8’e dramatik bir gerileme sergilemiştir. Enerji ve ara malı ithalatının fiyat (kur) esnekliğinin düşük olduğu hususu dikkate alınırsa ithalat hacmindeki daralmanın tüketim ve yatırım malları ithalatındaki azalmadan kaynaklandığı sonucuna varılmaktadır. Son iki aylık dönemde önceki yılın aynı ayına göre, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış ihracat tutarları sırasıyla yüzde 8.7 ve yüzde 14.6 oranında artış gösterirken, ithalat tutarları yüzde 5.5 ve yüzde 0.7 oranında daralma sergilemiştir. Bu gelişmede döviz kuru gelişmeleri, kredi hacmini kısmaya dönük olarak uygulamaya konulan önlemler başta gelen etkenler olmuştur.


Ödemeler Dengesi

İç tasarruf eğiliminin yetersizliği nedeniyle özellikle yatırım hacminin ve gelişme hızının yüksek olduğu dönemlerde belirginleşen ve yapısal sorun niteliği kazanan ödemeler dengesi cari işlemler hesabı açığı 2009 yılının son çeyrek döneminde başlayan ekonomik toparlanma sürecine bağlı olarak hızlı bir büyüme sergilemiştir. 2010 yılında ödemeler dengesi “cari işlemler hesabı” açığı önceki yıla göre yüzde 247.1 oranında 34.6 milyar Dolar tutarında kaygı verici bir genişlemeyle 48 milyar 557 milyon Dolara yükselmiştir. Dış ticaret dengesinde söz konusu yıllar itibariyle meydana gelen 31.5 milyar Dolar tutarındaki bozulma doğrudan cari işlemler hesabına yansımıştır.

2011 yılının Ocak – Kasım döneminde cari açık, bir önceki yılın aynı dönemine göre 30.7 milyar Dolar tutarında bir artış ve yüzde 77.7 oranında bir ciddi sıçrama ile önceki yılın aynı dönemine ilişkin 39 milyar 522 milyon Dolar düzeyinden 70 milyar 241 milyon Dolara tırmanmıştır. Dış ticaret dengesinde söz konusu dönemler itibariyle meydan gelen 33.6 milyar Dolar tutarındaki bozulma cari işlemler hesabı açığındaki genişlemede esas unsur olmuştur..

2011 yılının Ocak – Kasım döneminde ödemeler dengesindeki dış ticaret hesabı, 2010 yılının aynı dönemine göre yüzde 68.2 oranında bir genişleme ile 82.7 milyar Dolar tutarında açık vermiştir. Dış ticaret açığının keskin bir yükselme göstermesinde, altın dahil ithalat (CIF) harcamalarının önceki yıla göre yüzde 33.5 oranında artarak 220 milyar 232 milyon Dolara ve ihracat (FOB) gelirlerinin daha düşük bir hızla, yüzde 20.0 oranında genişleyerek 122 milyar 501 milyon Dolar olarak gerçekleşmesi neden olmuştur. Aynı dönem bavul ticareti gelirleri ise yüzde 13.6 oranında bir azalmayla 3 milyar 964 milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir.

Ocak – Kasım döneminde ‘hizmetler’ hesabının önemli kalemlerini oluşturan net ‘turizm’ gelirleri 2010 yılının aynı dönemine göre yüzde 17.5 oranında bir artışla 18 milyar Dolar olarak gerçekleşirken, ‘hizmetler’ hesabının diğer önemli kalemi olan ‘taşımacılık’ kalemi, önceki yılın ilk onbir aylık döneminde 1 milyar 250 milyon Dolar girişle sonuçlamışken, bu yılın aynı döneminde, yaklaşık 1 milyar Dolarlık yükselmeyle, net 2 milyar 256 milyon Dolar girişle sonuçlanmıştır. Diğer önemli bir hizmet ticareti kalemi olan ‘inşaat’ -yurtiçinde yerleşik inşaat şirketlerince yurtdışında gerçekleştirilen- hizmetlerinden kaynaklanan net döviz girişi 2011 yılının Ocak-Kasım döneminde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4.5 oranında bir yükselişle 699 milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir.

Ücret ödemeleri ve yatırım geliri kalemlerinden oluşan ‘gelir’ hesabı 2010 yılı Ocak – Kasım dönemine göre yüzde 12.7 oranında bir artışla 7 milyar 114 milyon Dolar net çıkışla sonuçlanmıştır. Yatırım gelirleri kapsamında büyük ölçüde kar transferlerinden oluşan ‘doğrudan yatırımlar’ ‘portföy yatırımları’ ve faizlerden oluşan ‘diğer yatırımlar’da gözlemlenen net çıkışlar sırasıyla 2 638 milyon, 910 milyon ve 3 431 milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir.

2011 yılının ilk önbir aylık döneminde uzun ve kısa vadeli kredilere ilişkin faiz ödemeleri, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6.5 oranında bir daralma ile 4 milyar 483 milyon Dolar olarak gerçekleşmiştir.

Cari transferler ilk onbir aylık dönemde yüzde 5.5 oranında artarak 1 333 milyon Dolar giriş kaydetmiştir. Artış esas itibariyle ‘işçi gelirleri’ kalemindeki yükselişten kaynaklanmıştır.


Cari açığın finansmanı

70.2 milyar Dolar tutarındaki cari açıktan ‘net hata noksan’ kaleminde yer alan 12.9 milyar Dolar tutarındaki girişin –kaynağı belli olmayan- düşülmesiyle bulunan 57.3 milyar Dolar tutarındaki finansman ihtiyacına, 3.6 milyar Dolar tutarındaki rezerv artışı ilave edildiğinde 2011 yılının ilk onbir aylık döneminde sağlanan dış finansman tutarı toplam 60.9 milyar Dolar olarak belirlenmektedir. Bu dönemde verilen cari açık ve rezerv artışı nedeniyle finanse edilmesi gereken 60.9 milyar Dolar tutarındaki finansman açığının 10.0 milyar Doları ‘doğrudan yatırımlarla, 19.1 milyar Doları ‘portföy yatırımları ile ve kalan 31.9 milyar Doları da ticari ve nakit krediler ile mevduatlardan oluşan ‘diğer yatırımlar’la finanse edilmiştir. Doğrudan yatırımlar kapsamında yurtdışında yerleşik kişilerce, bu dönemde gerçekleştirdikleri gayrimenkul alımlarını da içerecek şekilde, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 70.3 oranında bir genişlemeyle 12 milyar 84 milyon Dolar tutarında yatırım yapılmıştır. Yabancıların gayrimenkul yatırımları önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 17.8 oranında bir daralmayla 1.9 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir. Yine ‘doğrudan yatırımlar’ kapsamında yurtiçinde yerleşik kişilerin yurtdışında yaptıkları net yatırımlar 2 061 milyon Dolar olarak gerçekleşirken, toplam 2.2 milyar Dolar tutarında çıkış gerçekleşmiştir.

Yabancılarca ‘portföy yatırımları’ kapsamında 2011 yılı Ocak-Kasım döneminde 1 milyar 231 milyon Dolar tutarında hisse senedi satışı gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde yurtdışı yerleşiklerce brüt 4 275, itfalar dışında net 2 521 milyon Dolar tutarında devlet tahvili satın alınmıştır. Ayrıca Ocak-Kasım 2011 döneminde 11.5 milyar Dolar tutarında da DİBS Devlet iç borçlanma senedi- satışı suretiyle finansman sağlanmıştır.. Bankacılık sektörü 2011 yılının ilk onbir aylık döneminde yurtdışında 2 897 milyon Dolar tutarında tahvil ihracı gerçekleştirmiştir. Aynı dönemde bankacılık sektörünün net kredi kullanımı önceki yılın aynı dönemine ilişkin 9 246 milyon Dolardan 12 606 milyon Dolara yükselirken, diğer sektörler önceki yılın aynı döneminde net 5 169 milyon Dolar kredi ödeyicisi olmuşken, 2011 yılı Ocak-Kasım döneminde net 7 111 milyon Dolar net kredi kullanıcısı olmuştur.

Ocak-Kasım döneminde rezerv artışı dışında ortaya çıkan 57.3 milyar Dolar tutarındaki finansman gereksiniminin 10.0 milyar Doları doğrudan yatırım girişleriyle karşılanmış, yabancıların hisse senedi çıkışlarının ilave edilmesiyle bulunan kalan 48.5 milyar Dolarlık bölümü ise esas itibariyle özel ve kamu kesimi borçlanmasıyla karşılanmıştır. Bu tutarın devlet tahvili dışında kalan bölümünü kısa vadeli sıcak para oluşturmaktadır.

70.2 milyar Dolar tutarındaki yüksek boyutlu cari açığın önemli bölümünün bu şekilde kısa vadeli sıcak para ile finanse edilmesi ekonomik ve finansal istikrar açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Diğer taraftan gayrimenkul satışının bir varlık satışı –yabancılara mülkiyet devri- olduğunu önemle not etmek gerekir.
Uluslararası Yatırım Pozisyonu, Dış Varlık ve Yükümlülükler

Yabancıların yurtiçinde yaptıkları doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve diğer yatırımlardan oluşan dış yükümlülüklerimiz ile yurtdışında yapılan doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları, diğer yatırımlar ve rezerv varlıklardan oluşan varlıklarımız arasındaki farkı veren net yükümlülüklerimizde –uluslar arası net yatırım pozisyonu- 2011 yılının ilk önbir aylık döneminde 32 milyar 451 milyon Dolar tutarında,dikkat çekici boyutta bir azalma meydana gelmiştir. Bu gelişmede bazı Euro Bölgesi ekonomilerinde yüksek boyutlu kamu borç stokunu tutan bankaların karşı karşıya kaldıkları likidite sorunu nedeniyle Bölge dışındaki varlıklarını azaltma çabası içersine girmiş olmaları önemli rol oynamıştır.

Aşağıda dış varlık ve yükümlülüklerimizde son onbir aylık dönemde meydana gelen gelişmeler ana başlıklar altında verilmektedir.

Uluslar arası Yatırım pozisyonu

(Milyon Dolar Olarak)

2010 2011 Kasım

Varlıklar 180 021 177 856

Yurtdışında Doğrudan Yatırımlar 21 570 23 631

Portföy Yatırımları 2 256 2 169

Diğer Yatırımlar 70 211 57 637 Mevduatlar 54 320 41 000

Krediler 13 407 14 074

Diğer 2 484 2 862

Rezerv varlıklar 85 984 94 410

Parasal Altın 5 264 9 353

Yabancı Para 79 051 83 379

Diğer 1 669 1 678



Yükümlülükler 543 432 508 727

Yurtiçinde Doğrudan Yatırımlar 186 022 147 272

Portföy Yatırımları 118 381 109 352

Hisse Senetleri 61 497 41 396

Borç Senetleri 56 884 67 956

Diğer Yatırımlar 239 029 252 103

Ticari krediler 23 378 25 550

Diğer Krediler 168 843 183 976

Genel Hükümet 35 968 35 272

Bankalar 47 414 59 017

Diğer Sektörler 85 461 89 687

Mevduatlar 45 330 41 064

Diğer Yükümlülükler 1 478 1 493

Uluslar arası Yatırım Pozisyonu, Net (-) 363 411 (-) 330 871

1   2   3   4


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət