Ana səhifə

XV. YÜZyil osmanli dönemiNİnde türk mûSİKÎSİ


Yüklə 290 Kb.
səhifə1/7
tarix26.06.2016
ölçüsü290 Kb.
  1   2   3   4   5   6   7



XV. YÜZYIL OSMANLI DÖNEMİNİNDE TÜRK MÛSİKÎSİ

Dr. Bayram AKDOĞAN*



GİRİŞ


Türk Mûsikîsinin altın çağı olarak bilinen XV. yüzyılın, millî mûsikîmizin tarihi içinde önemli bir yeri vardır. Bu dönemde Türk Mûsikîsine hizmet veren mûsikî bilginlerinin ve eserlerinin bilinmesi ve bu eserlerin içeriklerinin ortaya konulması da büyük bir önem arzetmektedir. Bu alanda yapılan çalışmaların çok az oluşu, bizi böyle bir konuda araştırma yapmaya sevketmiştir. Mûsikîmizin tarihi ve temel esasları bilinmedikçe, geleceği hakkında hüküm vermemiz mümkün değildir. Biz bu çalışmamızda, XV. yüzyıldaki Türk Mûsikînin durumunu çeşitli yönleriyle ele alarak incelemek ve sonunda bir değerlendirme yapmak ve gelecek kuşaklara neler yapmaları gerektiği konusunda fikirler vermek istiyoruz.

XV. yüzyıl Türk Mûsikîsi, gerek mûsikî kaynakları açısından ve gerek Türk Mûsikîsi sahasında eser veren mûsikî bilginleri bakımından, parlak bir dönemi yansıtmaktadır. Bu yüzyılda Türk dünyası, Doğu’da ve Batı’da siyasî açıdan ilerleme kaydederken, buna parelel olarak ilim ve sanat yönünden de gelişmiştir. Bu dönemde, her çeşit ilim dalında değerli âlimler yetişmiş, mûsikî alanında da bir çok bilim adamı ortaya çıkmış ve çok değerli eserler telif etmişlerdir.

Türk Mûsikîsi, Anadolu’ya Orta Asya’dan kopuz denilen müzik âletinin sapında sistemleşmiş olarak gelmiştir. Daha sonra, Anadolu’da kopuz’dan türemiş ve ondan çok az farklı olan “bağlama” yayılmıştır. Bugünkü bağlamalarımızın sapındaki perde taksimatı, kopuzunkinden hemen hemen farksızdır. Bağlama sapında kullanılan ses sistemi, Türk Mûsikîsi makamlarında en çok kullanılan perdelerdir. Türk Mûsikîsi, gerek folklor müziği ve gerekse klâsik müziği ile en eski devirlerden ve aynı kaynaktan gelmektedir. O devirlerde, elindeki kopuzla ve dilindeki türkü ile Anadolu’ya gelen Türk’ün, mûsikîsinin zamanla gelişerek dallara ayrılması ve bu dalların kendi içinde bilimsel olarak dizi, makam ve usûl bakımından tesbit edilerek kullanılması gayet tabiidir1.

Türkler Orta Asya’da sistemleştirdikleri mûsikîyi, başka tesirler altında kalmadan zamanla geliştirmişler, mûsikînin ilmî yönüyle de ilgilenmişler ve bu konuda XIII. yüzyıldan itibaren yazılı eserler ortaya koyarak bu ilme hizmet etmişlerdir. Türklerin sanata ve özellikle mûsikîye yetenekleri olmadığı ve aslında Türk Mûsikîsinin başka milletlerden alınma olduğu iddiasını isbat etmek için, her türlü belge ve mantığa sırt çevirerek, bütün gayretlerini ve ömürlerini bu yolda harcayan batılı yazarlar ve tarihçiler, bu konuda ortaya koydukları kitap ve makalelerde sürekli olarak birbirleriyle tenakuza düşmüşler ve belli bir kaynak üzerinde bir türlü anlaşamamışlardır2. Onların Türk Mûsikîsinin menşei hakkındaki asılsız iddialarını H. Sadettin Arel cevaplandırmış ve etkisiz hale getirmiştir3.

Türkler, mûsiki ilmi alanında çok önemli eserler ortaya koymuşlardır. Meselâ Safiyyu’d-Dîn el-Urmevî’nin -Şerefiyye ve Kitâbul-Edvâr’ı, Kutbu’d-Dîn Şîrâzî’nin Dürretut-Tâc’ı, Abdulkadir Merâğî’nin Makâsidul-Edvâr ve Câmiul-Elhân’ı, Hızır b. Abdullah’ın el-Edvâr’ı, Bedr-i Dilşâd’ın Muradnâme’si, Ahmed oğlu Şükrullah’ın Kitâbul-Edvâr’ı, Ladikli Mehmed Çelebi’nin Fethiyye ve Zeynul-Elhân’ı ve Fethullah Şirvânî’nin Mecelletun fil-Mûsîka’sı gibi eserler, müslüman Türk Mûsikî bilginleri tarafından ortaya konulan ve köklü bir kültürü yansıtan eserlerdir. Bugün, Türk Mûsikî’sinin kaynağı olarak gösterilmeye çalışılan mûsikîlerin klâsiklerini bulmak bile mümkün değildir. Bu müzikle klâsiklerini bile oluşturamamışlardır. Aslında buna gerek de duymamışlardır. Çünkü, aradıkları her şeyi Türk Mûsikîsinde zahmet çekmeden bulmuşlardır4.

XV. yüzyılda Osmanlı devlet yönetiminde Sultan II.Murad bulunuyordu. II Murad, sanatkâr, şâir, bestekâr, devlet adamı ve ordu komutanıydı. O, her türlü ilim, edebiyat ve sanat alanında çalışan insanları desteklemiş ve himaye etmiştir. Böylece Doğu’da Şahruh (1405-1447) nasıl Hüseyin Baykara (1470-1506) devrini hazırlamışsa, Batı’da da II.Murad, Fatih devrinin hazırlayıcısı olmuştur. II.Murad, Türk Mûsikîsi ile ilgili çok değerli kitapların yazılmasını teşvik etmiştir. Hızır b. Abdullah’a el-Edvâr adlı kitabı kaleme aldırmıştır. Bu kitapta, yüzlerce bileşik makam yaptırıp, her türlü bileşimi tecrübe ettirmiş ve bu makamları kaydettirmiştir5.

Hızır b. Abdullah, Türk Mûsikîsi Nazariyatı konusunda, kendisinden önce yazılmış kitaplardan da faydalanarak eser te’lîf eden önemli müelliflerden biridir6.

II.Murad, bilgin ve sanatkâr olan Bedr-i Dilşâd adındaki kimseye de, Muradnâme adını taşıyan kitabı yazdırmıştır. Bu kitap, Safiyyu’d-Dîn’in ortaya koyduğu ses sistemimizi yeniden haber vermektedir.

Fârâbî, Kitâbul-Mûsikil-Kebîr adlı eserinde, Türk Mûsikîsi’nden bahsetmiş ve aynı eserde Yunan Mûsikîsi’nden de söz etmiştir. Fakat sonradan gelen mûsikî araştırmacıları, bu bilgileri birbirine karıştırmıştır. Böylece, Türk Mûsikîsinin Yunan kökenli olduğunu iddia eden bazı kişiler, Fârâbî’nin kitabındaki bu bilgileri, kendi fikirleri için referans göstermiştir7. Aslında Fârâbî’den sonra Safiyyu’d-Dîn de, Türk Mûsikîsinde kullanılan ses sistemini Kitâbul-Edvâr’ında açıklamıştır. Fakat, II.Murad’ın emriyle, Bedri’nin de Muradnâme’de Türk Mûsikîsi ses sistemini bir kere daha ortaya koyması, Türk Mûsikîsi’nin yabancılardan alındığı fikrini tamamen yok etmektedir.

Bu dönemde, mûsikî alanındaki çalışmaları ve dehasıyla üne kavuşmuş olan mûsikî bilginlerinden birisi Abdulkadir Merağî’dir. Abdulkadir Merağî 1360-1435 tarihleri arasında yaşadığına göre, belki hayatının en olgun 35 yılını XV. yüzyılda geçirmiş, kitaplarını ve bestelerini bu devirde yapmış ve yine bu devirde talebelerini üstün seviyede yetiştirmiştir. Abdulkadir Merağî, sadece XIV. ve XV. yüzyıla değil, Klâsik Türk Mûsikîsi’ne damgasını vurmuştur. Çok ilgi çekici ve fırtınalı bir hayat yaşamıştır. Eserlerini yüzyıllarca ilim ve sanat dillerinden birisi olarak kullanılan Fars dillerinde yazdığına bakarak hüküm veren bazı araştırmacılar, Azerbaycan’lı olan bu Türk insanını, İran’lı mûsikî nazariyatçısı olarak görmek yolunu tutmuşlardır8. Halbuki hayatı ve eserleri incelenecek olursa, onun, bir Türk Mûsikîsi bilgini olduğu açıkca görülür.

Bu dönemdeki diğer bir mûsikî bilgini Ahmedoğlu Şükrullah’tır. Ahmedoğlu Şükrullah (1388-1470) da, II.Murad’ın emriyle Safiyyu’d-Dîn’in Edvâr’ını tercüme etmiş ve bu kitaba bazı mûsikî konuları eklemiştir.

Ladikli Mehmed Çelebi (888/1483’te hayatta) de bir Türk Mûsikîsi nazariyatçısı olup Amasya’da doğmuştur ve II.Murad’ın şehzâdeliği zamanında el-Fethiyye adlı eserini ona sunmuştur9. Bu eserde eski ve yeni makamlara yer vermiş ve mûsikî nazariyatından bahsetmiştir. Zeynul-Elhân adlı eserini de II.Bayezid’e sunmuştur. Ladikli bu eserinde, birinciye göre daha ayrıntılı bir şekilde mûsikîden bahsetmektedir.

Ayrıca, 1467 yılında Amasya’da doğan Şehzâde Korkut (1467-1513), dedesi Sultan Fatih’in yanında İstanbul’da okumuş mûsikîşinas, bestekâr ve şâirdi. XV. yüzyılda Türk Güzel Sanatlarını teşvik etmek ve ödüllendirmek geleneğine Şehzâde Korkut da uymuş, sanatkârların yetişmesine destek olmuştur.

Yine aynı yüzyılda yaşamış olan Mecelletun fi’l-Mûsîka adlı mûsikî nazariyatı ile ilgili eserin müellifi Fethullah Şirvânî’yi (891/1486) de burada zikredebiliriz. Şirvânî, matematikçi olmasına rağmen çeşitli ilim alanlarında çalışmalar ortaya koymuş, daha önceden yazılmış olan mûsikî kaynaklarından yararlanarak daha içerikli ve sistematik bir biçimde Mecelletun fi’l-Mûsîka adlı eseri telif etmiştir.

XV. yüzyılda yaşamış olan Hacı Bayram Veli (1352-1429 veya 1430) de öz bir Türkçe ile şiirler yazmış, kurduğu tarikatte mûsikîye yer vermiş, mûsikî nazariyatçısı olmamakla birlikte, dînî mûsikînin gelişmesine yardımcı olmuş ve ayrıca kendisi de günümüze kadar gelen bazı ilâhiler bestelemiştir10.

Hacı Bayram Veli’nin damadı olan Eşrefoğlu Rûmî (ö. 874/1469) de bu çağda yaşamış ve Eşrefoğlu Tarîkatini kurmuş, bir takım ilâhiler bestelemiştir.

Şimdi de XV. yüzyılda eserleri ve çalışmalarıyla Türk Mûsikîsine hizmet etmiş olan mûsikî üstadlarını tanıyalım.



  1   2   3   4   5   6   7


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət