Genel Kurul Tutanağı 22. Dönem 2. Yasama Yılı 99. Birleşim
09/Haziran/2004 Çarşamba
Gündemdışı ilk söz, Âşık Mahzuni'yi anma münasebetiyle söz isteyen, İstanbul Milletvekili Sayın Ali Rıza Gülçiçek'e aittir.
Buyurun Sayın Gülçiçek. (Alkışlar)
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza Gülçiçek'in, Halk Ozanı Âşık Mahzunî Şerif'in 2 nci ölüm yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması ve Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun cevabı
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli halk ozanımız Âşık Mahzuni Şerif, 17 Mayıs 2002'de, Almanya'nın Köln Şehrinde Hakka yürüdü. Mahzuni Şerif'in 2 nci ölüm yıldönümü nedeniyle gündemdışı söz almış bulunmaktayım; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm baskıcılara karşı haklıların simgesi olan halk ozanı Âşık Mahzuni Şerif, kendisini şöyle anlatıyor:
"Devlete ve yasalara saygılıyımdır; ancak, bu saygım, mevcut yasaların hepsini beğendiğim anlamına gelmez.
Büyüklerim, 1939 yılında, Afşin'e bağlı Berçenek Köyünde doğduğumu söyler. Sanıyorum, 1800'lü yıllarda Hozat'tan Antakya'ya, oradan Elbistan'a göç eden köyümüz Dedeler Köyüymüş; ama, atalarım seyit miydi değil miydi bilmiyorum; olsalar da, aslında, umurumda değil; çünkü, böyle bir iddiaya yaklaşmak bile istemiyorum. İnsan sevgisinin dinleştiği bir modern çağda, mezheple, soyla sopla uğraşmanın vaktinin geçtiğine inanıyorum.
Ayrıca, gelenek tutkum ve aile köküm nedeniyle, İslam'da Alevîliğe, Alevîlikte 12 imama karşı muhabbetimin ve bağlılığımın olduğunu itiraf etmeliyim; çünkü, bu bağlılık, benim mezhepçilik anlayışımın dışındadır; tamamen tarihî bilgimin ve tarih takibimin ürünüdür.
Bunun dışında, hurafenin kanatları altına sığınmış hızırlıklar, analıklar beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Özellikle de muska, fal, müneccimlik, medyumluk, sihirbazlık gibi olağandışı heveslere inanmıyorum. Müspet ilmin bütün ulemalarına, tıp bilimcilerine, antropologlarına, fikir ve sanat adamlarına, eğitimcilerine ve aynı bilim ışığı altında ter döken bütün emekçilere hayranım; yani, üç aşağı beş yukarı, tanımak istediğiniz Mahzuni Şerif'in aslı nesli budur işte. Hiçbir fevkalade gizli erdemim yoktur. Yaradılışım hiçbir insan yaradılışından farklı değildir. Şu çok iyi bilinmelidir ki, ben kayıpların eseri olan bir Mahzuni Şerif değilim. Doğdum, yaşadım, sonra da çekip gitmiyorum. Sadece, değişiyorum, başka şeyler olacağım; çünkü, bütün eşya ve canlılarda kuruluş bu terkipledir. Bütün maddeler gibi yarın toz toprak olan vücudum daha başka yarınlarda yeniden işe yarayabilir."
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mahzuni, halkımızın geleneksel yaşamını, kültürel konumunu şiirlerinde yansıtan, toplumun acısını ağıt yapan, sevincini dışa vuran, toplumun yiğitliğini, dostluğunu, yoksulluğunu; vurgunculuğu, zammı, zulmü, bağnazlığı, tutuculuğu ve din bezirgânlarını; yani, her konuyu dile getiren bir ozandı.
Yoksul insanların, ezilenlerin, emekçilerin yaşamlarında ne kadar zorluklarla karşı karşıya olduklarını, halkın sırtından, emek sarf etmeden, çalışmadan zengin olanlara tepkisini şu dörtlüğüyle dile getiriyor:
"Milletin sırtından doyan doyana
Bunu gören yürek nasıl dayana
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana
Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?"
Mahzuni, hemen her eserinde, eserinin her dizesinde ileti yüklüdür. "Doğudan batıya bir ses yükselir Yiğitler yiğitler bizim yiğitler" mısralarıyla Mahzuni "zulme ve işkenceye karşı gelen her insan dün de bugün de yiğittir" diyordu.
Mahzuni Şerif, Türkiye sevdalısıydı. Hacı Bektaş felsefesi ve Atatürk ilke ve devrimleri onun yaşam biçimiydi. Hacı Bektaş'a olan sevgisini şu dörtlükle dile getirmiştir:
"Hacı Bektaş yolu ulu bir yoldur
Çamura basarak toz etmesinler
Hakka gidenlerin hepsi kuldur
Bizi bu dergâhtan yoz etmesinler."
Aynı şiirin bir başka dörtlüğünde de, Kur'an'ın bölücülüğü ve fitneyi reddettiğini, alimlerin bilimi ve birliği öğretmekte naz etmemelerini öğütler.
"Der Mahzuni ey sevdiğim bak bana
Hak fitneyi emretmedi Kur'an'a
Aşka taptı Hacıbektaş, Mevlana
Alimler gerçekten naz etmesinler."
Atatürk'e olan sevgisini, bir başka şiirinde şöyle dile getiriyor:
"Bulutlar terinden, dağlar kokundan
Sarhoştur Mahzuni, senin kokundan
Bir daha gel gel ha, Samsun'dan
Sarı saçlım, mavi gözlüm, nerdesin."
Mahzuni, dindar görünüp sahtekârlık yapana, milliyetçiyim deyip, milletin hakkını, emeğini çarçur edene, beylikle, asillikle övünüp yoksulun hakkını sömürene, sahnelerde, plaklarda, kasetlerde yuh çekerek karşı geliyordu.
"Uzaktan yakından yuh çekme bana
Sana senin gibi baktım ise yuh!
Efendi görünüp bütün insana
Hakkın kullarını yıktım ise yuh!"
Mahzuni Şerif, ulusunu seven, inançlı, çağdaş, eşitlikçi, yiğit, gerçek insanın böyle olması gerektiğini sazıyla sözüyle anlatan bir ozandı.
Mahzuni Şerif, bir hak, emek savaşçısıdır. Bakarsınız Pir Sultan olmuş, zalime, sömürene karşı savaşır durur; bakarsınız Âşık Kerem, Âşık Veysel ve Karacaoğlan gibi aşktan, sevgiden, doğadan söz eder. Gün olur Naat-ı Ali okur Nesimî gibi, Edip Harabi gibi; gün olur Dertlileşir, Emrahlaşır, Yunuslaşır; ama, gene Mahzuni'dir hep.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Buyurun Sayın Gülçiçek.
ALİ RIZA GÜLÇİÇEK (Devamla)- Tarihin akışına ve hayatın normal seyrine müdahalenin daima yanlış sonuçlara ulaşacağını ifade eden şu dörtlüğü söyler:
"Dokunma keyfine yalan dünyanın
İpini eline dolamış gider
Gözlerimin yaşı bana gizlidir
Dertliyi dertsizi sulamış gider."
Kırkbeş yıllık sanat yaşamı, 20 000 kadar eseriyle gelecek kuşaklara yol gösterici olan, iyiyi, güzeli, doğruyu öğretmeye çalışan can dostum Mahzuni'yi rahmetle anarken, tüm sevenlerine, dostlarına ve ailesine başsağlığı diliyorum.
Sözlerime Mahzuni Şerif'in son bir şiiriyle son verirken, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
"Ne dedimse halka hiç yaramadı
Ben gittikten sonra ararlar beni
Boşa cahillerin gözü karardı
Kuru çene ile yorarlar beni
Duman eksik olmaz her yüce dağda
Bülbül eksik olmaz her yeşil bağda
Atomun patlayıp bittiği çağda
Onun ötesinde sorarlar beni
Mahzuni Şerifim, gayri gam yemem
Ondan ötesini kimseye demem
Ufak vücuduma kefen istemem
Varsa insanlıkla sararlar beni."
Saygılarımla. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Gülçiçek.
Gündemdışı konuşmaya, Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ERKAN MUMCU (Isparta) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; büyük ozan Âşık Mahzuni Şerif hakkında ne kadar övgüde bulunsak azdır. Bizim dilimizin imkânları, ifade yeteneğimizin imkânları, onun büyüklüğünü ve onun Türk kültürüne katkısını tarif etmeye yetmez.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda anılmış olması, hiç şüphesiz, samimî bir saygının ve şükranın ifadesidir. Dolayısıyla, buna vesile olan arkadaşlarıma çok çok teşekkür ediyorum.
Türk kültürünün binlerce yıldan bu yana süzdüğü derin irfanı, gerçekten, Âşık Mahzuni Şerif'in dizelerinde, mısralarında saklıdır, şifrelenmiş olarak da saklıdır. Bu kültürün derinliği, daha binlerce yıl, onbinlerce yıl o mısralarda yaşayacaktır. Ben inanıyorum ki, bugün Karacaoğlan'ı nasıl anıyorsak, bugün Pir Sultan Abdal'ı, Yunus Emre'yi nasıl anıyorsak, yüzlerce, binlerce yıl sonra da Âşık Mahzuni Şerif'i öyle anmaya devam edeceğiz.
Dediğim gibi, birtakım sözlerle onu tanımlamaya, onu anlatmaya çalışmak, biraz benim haddimi aşıyor; doğrusu, onu yapmak da istemiyorum; aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.
Kendisinin Türk tarihinde, Türk kültüründe edindiği yer, her türlü övgüden uzaktır, her türlü övgüden varestedir. Onun varoluşu bir tesadüf değildir; Türk kültürünün varoluş iddiasının, varoluş genetiğinin, esas itibariyle, tabiî bir sonucudur ve mütevazı hayatı, büyük sanat ortaya koyan bütün insanlarda örneğini gördüğümüz gibi, hayatının kendisi, âdeta bir sanat eseridir, âdeta bir sanat sürecidir. Onun için, tekrar, hatırlamamıza vesile olan değerli milletvekilimize çok çok teşekkür ediyorum. Aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Mekânı cennet olsun. Türk Milletinin başı bir kez daha sağ olsun, Türkçenin başı bir kez daha sağ olsun; ama, Türkçe var oldukça, Âşık Mahzuni Şerif de var olacak.
Saygılar, sevgiler sunuyorum efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
|