Ana səhifə

The mistress of spices


Yüklə 82.5 Kb.
tarix26.06.2016
ölçüsü82.5 Kb.


Kintop Pictures & Balle Pictures

Capitol Films

Ingenious Film Partners

sunar


Isle of Man Film

işbirligiyle



A Nayar/Chadha

yapımı


bir Paul Mayeda Berges filmi
Aishwarya Rai

Dylan McDermott
AŞK İKSİRİ”

THE MISTRESS OF SPICES”



Gösterim Tarihi: 02 Şubat 2007

Dağıtım: Bir Film

İthalat: Limon Yapım


"Hindistan, mitleri, sihri ve gelenekleri ile ünlü bir diyardır. Ama insanları Amerika ve Avrupa’ya göç etmeye başlayınca, geride kalan sihre ne olacaktır?
Sihri canlı tutmaya çalışan bir göçmenin hikayesi....

Kintop Pictures & Balle Pictures

Capitol Films

Ingenious Film Partners



sunar

Isle of Man Film işbirliğiyle



bir Nayar/Chadha yapımı

bir Paul Mayeda Berges filmi
Oyuncu Seçimi Carrie Hilton

Makyaj ve Saç Tasarımı Charmaine Fuller

Kostüm Tasarımı Stewart Meachem

Yapım Tasarımı Amanda McArthur

Yardımcı Yapımcılar Tabrez Noorani (A.B.D.), Pravesh Sahni (Hindistan), Mark Hubbard (İngiltere)

Müzik Craig Pruess

Kurgu Alexandro Rodríguez

Görüntü Yönetmeni Santosh Sivan

Yürütücü Yapımcılar Jane Barclay, Susan Cartsoni, Steve Christian, James Clayton, Hannah Leader, Duncan Reid
Chitra Banerjee Divakaruni’nin romanından uyarlama
Yapımcılar Deepak Nayar, Gurinder Chadha

Senaryo Gurinder Chadha, Paul Mayeda Berges

Yönetmen Paul Mayeda Berge

Oyuncular
Tilo AISHWARYA RAI
Doug DYLAN MCDERMOTT
Haroun NITIN GANATRA
Jagjit SONNY GILL DULAY
Doug’ın annesi NINA YOUNG
Genç Doug TOBY MARLOW
Myisha CAROLINE CHIKEZIE
Geeta PADMA LAKSHMI
Süt Anne ZOHRA SEGAL
Kwesi ADEWALE AKINNUOYE-AGBAJE
Satish PAUL BHATTACHARJEE
Hameeda AYESHA DHARKER
Bougainvillea Kızı REBECCA BOWDEN
Geeta’nın annesi HARVEY VIRDI
Doug’ın eski kız arkadaşı COSIMA SHAW
Jagjit’in annesi SHAHEEN KHAN
Doktor ANTHONY ZAKI
Genç Tilo BANSREE MADHANI
Sinopsis
Chocolat” (Çikolata) ve “Like Water for Chocolate” (“Acı Çikolata”) filmlerine benzeyen yapısıyla “Aşk İksiri” / “The Mistress of Spices”, “Hayatımın Çalımı Beckham” / “Bend it Like Beckham” ve “Gelinim Olur Musun?” / “Bride and Prejudice” filmlerinin arkasındaki ekibin ürettiği, gelenek ve arzuları romantik bir hikayeyle harmanlayan bir aşk hikayesi.
----------
Aşk İksiri”, baharatların sihirli dünyasında büyümüş genç ve güzel bir kadın olan Tilo’nun düştüğü ikilemlerle ilgili büyüleyici ve aynı zamanda şehvet dolu bir masal. İhtiyacı olanlara yardım etmesi beklenirken, Tilo insanların geçmişlerini ve geleceklerini görmeye başlar.
Tilo San Francisco’da bulunan ‘SPICE BAZAAR’ (‘Baharat Çarşısı’) adında küçük bir mağazada çalışmaktadır. Kapısını çalan kimseyi geri çevirmeden, baharatların yardımıyla en iyi ilacı bulmaktadır. Fakat güçlerinin işe yaraması için mutlaka uyması gereken 3 kural vardır: – baharatları sadece başkalarına yardım etmek için kullanmalıdır, başka bir insanın tenine dokunmamalıdır ve dükkanından asla çıkmamalıdır.
Yakışıklı ve gizemli bir mimar olan Doug, motosikletiyle Tilo’nun mağazasının önünde kaza yapar. Tilo Doug’un yaralarını iyileştirir ve o andan itibaren hayatı değişmeye başlar. Tilo’nun arzuları hayatında ilk defa harekete geçmiştir. Hayatta başkalarına yardım etmekten daha fazlasının olduğunu anlamaya başlar. Kurallardan haberi vardır, baharatlar onu uzak durması için uyarmaktadır. Fakat Doug’un kendisine yardımcı olan baharatları yoktur tabii ki, ve elinde çiçeklerle Tilo’ya çıkma teklifinde bulunur.
Ne kadar karşı koyarsa koysun, Doug’un ısrarcı, dürüst ve arkadaşça tutumu, onları birbirlerine daha da yaklaştırır. Yanlışlıkla birbirlerine fiziksel olarak dokununca en önemli kurallardan birini bozmuş ve baharatları kızdırmış olurlar. Baharatlar artık şefkat ve romantizm havasından çıkmışlardır fakat Tilo aşkın büyüsüne kapılır ve baharatlarını geride bırakarak Doug’la bir akşam yemeğine çıkmayı kabul eder. Baharatlar onu cezalandırmaya başlar, Tilo aşık oldukça, müşterileri acı çekmektedir.

Tilo bir yandan yaptığı işi sürdürerek insanlara yardım etmek istemekte, bir yandan da aşkı yaşamak istemektedir… Kendi hayatına geri dönerse, yardım ettiği bütün insanlar acı çekecektir. Dönmezse de, Doug’ı sonsuza dek kaybedecektir!


Tilo, geçmişi, arkadaşları, arzuları ve tabii ki baharatları arasında sıkışıp kalmıştır. Yeni bir hayata başlamalı mıdır, yoksa baharatlarına geri mi dönmelidir?

Hikaye Hakkında
“Aşk İksiri”nin kendine özgü özelliklerinden biri, kültürlerin gerçekliği nasıl da birbirlerinden farklı algıladıklarını gösteren Düşsel Gerçekçilik’in kullanılması. Düşsel Gerçekçilik, edebiyatta da karşımıza çıkan bir olgu. Edebiyat profesörü Jane Anderson Jones bunu şu şekilde açıklamış:
Bir kültür için gerçek olan, bir diğer kültür için gerçek dışı ve sihirli olabiliyor. Batı dünyası bu tür kültürlere, batıl, cadı işi veya saçmalık gözüyle bakarken, diğer toplumların (Amerika yerlileri, Doğu ülkeleri, Afrikalılar) bakış açısından da Batı’nın mantığı ve bilimi sihir olarak görülüyor. Bu farklı dünya görüşlerinin kesişiminde Düşsel Gerçekçilik ortaya çıkıyor.
“Aşk İksiri”nde bu kesişme, Hindistan’ın gelenekleri ve Amerika’nın modern yüzü arasında gerçekleşiyor.
Filmin daha ilk başından itibaren, Tilo’nun baharatların kurallarına sıkı sıkıya bağlı olduğuna tanık oluyoruz: 1. Kendi arzularını düşünmeden, baharatları sadece diğer insanlara yardım etmek için kullan. 2. Diğerleriyle fiziksel temas kurma. 3. Baharat dükkanından asla çıkma.

İlk başlarda Tilo’nun bu kurallara ve dükkana bağlı olduğuna şüphe yok. Fakat zaman geçtikçe, özellikle de özgür iradenin en önemli güçlerden biri olduğu modern Amerika’da yaşıyor olmasının da etkisiyle, bu geleneklerle yaşamanın zorluklarını farkediyor. Doug dükkanından içeri girip de içindeki tutkuyu uyandırdığında, kırmızı biberler harekete geçerek, geleneklerinden vazgeçerse başına gelecekler konusunda uyarıyorlar. San Francisco’yu ve Doug için hissettiklerini keşfetmek için dükkandan dışarı adımını attığında, baharatlar çılgına dönüyorlar ve düzeni bozacak şekilde “işi bırakıyorlar”. Tilo, iki uç arasında sıkışıp kalıyor ve kırmızı biberlere teslim olarak, kaderi hakkında alınacak kararı onlara bırakıyor. Yine de, filmin sonuna doğru, Tilo dengeyi tutturmanın bir yolunu buluyor; bir yandan geleneklerine ve baharatlara olan saygısına tutunurken, aynı zamanda da aşktan ve insanlara olan ilgisinden vazgeçmeden idare edebileceğinin farkına varıyor.



Yapım Hakkında
“Aşk İksiri”/“Mistress of Spices”; “Hayatımın Çalımı Beckham”/“Bend It Like Beckham” ve “Gelinim Olur Musun?”/“Bride & Prejudice” filmlerinin arkasındaki ekipten çıkmış bir film.

Üç kıtaya yayılan çekimler, bir yönetmenin ilk filmi olma özelliği, Bollywood’un kraliçesi, bir Hollywood yıldızı, ve kocaman tutamlar halinde farklı farklı baharatlar bir araya gelerek, kimlik, gelenekler ve yasak aşk üzerine kurulmuş bu mistik masalı oluşturuyorlar.


“Aşk İksiri” aslında, 1997 yılında Chitra Banerjee Divakaruni tarafından yazılmış bir roman. Yönetmen Paul Mayeda Berges ve senaryoda kendisine yardım eden Gurinder Chadha romanı ilk okuduklarında hikayeye aşık olmuşlar ve sinemaya uyarlanması gerektiğini düşünmüşler. Romanın yazarıyla tanışıp, kitabı senaryolaştırma üzerine birlikte çalışmışlar. Paul Mayeda Berges romanda ne gördüğüyle ilgili şunları aktarıyor: “Roman, aslında, kültürel yönden hep ilgilendiğimiz şeyler hakkında; insanların birbirlerine kaynaşması ve dünyanın git gide küçülmesi, bir yerden bir yere göç edildiğinde insanların yeni bir hayata uyum sağlama süreçleri… Bir yandan da, daha önce hiçbir filmde işlendiğine şahit olmadığım Düşsel Gerçekçilik’e tanık oluyoruz.” Birkaç yıl sonra, Yapımcı Deepak Nayar’ın da yardımıyla, “Aşk İksiri” yapım sürecine girmiş.
Kaliforniya’nın güneşli havasını yakalamak için Man Adası’nın ortasında soğuk bir Şubat günü çok da uygun gürünmüyor olabilir belki ama Man Adası Film Komisyonu projeye güvenerek, hatrı sayılır bir yatırım yapmışlar. Aishwarya Rai ve Dylan McDermott başroller için seçilmiş, oyuncuların geri kalanı da hiç de küçümsenmeyecek güçlü aktörlerden ve aktrislerden oluşturulmuş.
Filmin büyük bir bölümü, Tilo’nun mutlu bir şekilde baharatlarını yöneterek müşterilerine yardım ettiği, sıcak ve emniyetli dükkanında geçiyor. Yapım tasarımcısı Amanda McArthur, çok zor bir iş becermiş ve baharat dükkanını sıfırdan tasarlayıp inşa etmiş. Bu süreci şu şekilde anlatıyor: “Herhangi bir zamana ait olmayan bir baharat dükkanı olmasını istedim. Raflar ve masalar için koyu renk ahşap kullandık. Bu şekilde, koyu bir arkaplan üzerinde, baharatların zengin renklerini ön plana çıkarmış olduk.”
Man Adası’ndaki 2 hafta sonrasında, yapım ekibi Londra’ya geçmiş ve bu başkentin çeşitli yerlerinde çekimlere devam edilmiş. Şansları yaver gitmiş ve hava şartları, Londra’yı, Oakland, Kaliforniya gibi gösterecek kadar uygun olmuş.
Hikayenin çok-kültürlü öğeleri, ekibin kendisine de yansımış. Yarı Japon yarı Amerikalı genç yönetmen Paul Berges, “filmin görsel yapısına zenginlik katlamaları için” Hintli görüntü yönetmeni Santosh Sivan ve ekibini seçmiş. Meksika doğumlu kurgucu Alex Rodriguez, Avustralyalı yapım tasarımcısı Amanda McArthur ve Amerikalı besteci Craig Pruess hikayedeki kimlik-ırk ayrımlarını bir araya getirmek için çalışmışlar.
Bu Paul Berges’in ilk filmi, fakat daha önce Gurinder Chadha ve eşiyle “Hayatımın Çalımı Beckham”/“Bend It Like Beckham” ve “Gelinim Olur Musun?”/“Bride & Prejudice” gibi filmlerde birlikte çalışmışlar. Bu sefer, Danışman Yönetmen sıfatıyla Gurinder, Berges’e yardım eden isim oldu. Gurinder’in filmleri, geleneksel komedi-dram yapısını, kendine özgü etnik öğeleriyle harmanlayan bir yapıya sahipken, Paul’ün daha romantik ve duyusal bir hikaye anlatma tarzı var. Paul, Aishwarya Rai’nin yeteneğini Gurinder’in filmi “Gelinim Olur Musun?”da keşfetmiş ve Baharatların Sultanı Tilo rolüne en iyi onun uyacağını düşünmüş. Eski Dünya Güzeli, şimdinin Bollywood kraliçesi Aishwarya, rolüne kolayca adapte olmuş. Saçını, makyajını ve kıyafetlerini Hindistan stilinde yaptırmış, rolüne ağırbaşlı bir hava vermiş. Doug rolüne uygun birini seçmek, baş aktris kadar kolay olmamış. Atlantik’in 2 tarafından sayısız aktörle görüşülmüş. Sonunda Amerikalı aktör Dylan McDermott’ta karar kılınmış. Sette Dylan ve Aishwarya arasında hiç sorun yaşanmamış. Ilımlı ve olgun bir yapıya sahip olan her iki oyuncu, Doug ve Tilo arasındaki aşkı kolaylıkla perdeye yansıtmışlar. Aishwarya Rai bu uyumu şu sözlerle açıklıyor: “Daha ilk sahneden itibaren o Doug oldu, ben de Tilo.” Dylan McDermott da bu durumu pekiştiriyor: “Birlikte çok iyi anlaşıyoruz, iyi bir ilişkimiz var ve aslında biraz tehlikeli bir durum bu!”
Mart ortasında, çekimler başka bir şehre, Oakland, Kaliforniya’ya taşınmış. Oakland’ın tarihi bir parçası seçilmiş ve Legogo Bargain mağazası, Tilo’nun baharat dükkanına dönüşmüş. San Francisco’nun Chinatown’I, Japon Çay bahçeleri ve Golden Gate Köprüsü bu aşk hikayesinin anlatıldığı yerler olmuş. San Francisco Uluslararası Asya-Amerika Film Festivali’nin eski programcısı olan yönetmen Paul Berges için bu durum, kendini evinde gibi hissetmesini sağlamış. Aslında filmini iki ayrı kıtada çekiyor olmaktan pek de hoşnut olmayan Paul Berges, ekibini son durakları olan Hindistan’a sürüklemiş. Çekimin son birkaç günü burada gerçekleşmiş; harika plajlar, tropik iklim ve bereketli topraklar eşliğinde...

Oyuncu Biyografileri
Aishwarya Rai - Tilo
Aishwarya Rai Hindistan’ın en ünlü ve sevilen oyuncularından. Bu ışıltılı dünyaya girişi, 1994’te Dünya Güzeli tacını takmasıyla gerçekleşti. Başarılı bir modellik kariyeri bunu takip etti ve çok geçmeden Bollywood’un ünlü yönetmenleri kapısını çalmaya başladı. 1997’de oynadığı ilk filmi, Mani Ratnam’ın yönettiği “Iruvar” iyi eleştiriler aldı ve Rahul Rawail’in yönetmenliğinde oynadığı “Aur Paar Ho Gaya” ona Umut Vaadeden Kadın Oyuncu ödülünü kazandırdı.
Aishwarya’nın dünya eleştirmenleri tarafından ciddiye alınmaya başladığı yıl 2002 oldu. “Devdas”la birlikte Bollywood’un ve dünyanın en güzel kadını olarak anılmaya başladı.
2003’te Cannes Film Festivali’nin jürisinin ilk Hindistanlı üyesi oldu ve L’Oreal Paris’in “Marka Büyükelçisi” ünvanını aldı. ABD, İngiltere, Çin, Rusya, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya, İspanya ve Fransa da dahil olmak üzere, dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde, dergilere sayısız kere kapak oldu. Aynı zamanda, Time dergisinin “Dünyanın En Etkili 100 İnsanı” listesinde yer aldı.
2004 yılında, Gurinder Chadha’nın yönettiği “Gelinim Olur Musun?” adlı, dünya çapında büyük bir başarıya imza atan filmde başroldeydi. Londra’daki Madame Tussaud Mumya Müzesi’nde mumyası yapılarak ölümsüzleşen ilk Hintli kadın oldu.
2005 yılının başında; “60 Dakika”/“60 Minutes”de, “David Letterman Show”da ve dünyanın en çok izlenen televizyon programı olan “Oprah Winfrey Show”da göründü.
2006’da Aishwarya’nın kariyeri daha da güçlendi, Jag Mundra’nı yönettiği, gerçek bir hikayeden uyarlama dram filmi olan “Provoked” da, Sanjay Gadhvi’nin yönettiği gerilim filmi “Dhoom 2”de oynadı. Efsanevi yapımcı Dino De Laurentiis’in finance ettiği ve 2007’de gösterime girecek “The Last Legion”da Colin Firth ve Sir Ben Kingsley’yle birlikte başrolde yer aldı.
Bollywood’un Kraliçesi, Los Angeles’ın konuştuğu kadın olmaya başladı ve 2007 ve 2008’de gösterime girecek çok sayıda filmde başrolü şimdiden kaptı.

Dylan McDermott - Doug
Altın Küre Ödüllü ve Emmy adayı Dylan McDermott, birbirinden farklı rollerde oynayarak başarılı bir kariyere imza attı, Amerika’nın en popüler aktörlerinden biri haline geldi.
Connecticut’ta doğmuş, New York’ta büyümüş Dylan’ı oyunculuğa yönlendiren, üvey annesi Eve Ensler (ünlü tiyatro oyunu “Vajina Monologları”nın yazarı) oldu. Fordham University Tiyatro Bölümü’nü bitirdi ve New York’ta Neighborhood Playhouse’tan mezun oldu.
Dylan’ın oyunculuk kariyeri 1987’de John Irvin’in yönettiği “Hamburger Hill”le başladı. Clint Eastwood’un “In the Line of Fire”, John Hugh’un “Miracle on 34th Street” ve James Cox’ın “Wonderland” filmlerinde rol aldı. 1995’te İngiliz Empire dergisi tarafından “Dünyanın En Seksi 100 Yıldızı”ndan biri seçildi, 1998’te People dergisi tarafından “Dünyanın En Güzel 50 İnsanı” sıralamasına alındı. 1997’den 2003’e kadar, David E. Kelley’nin, Türkiye’de gösterimi yapılan Emmy Ödüllü dizisi “The Practice”te savunma avukatı Bobby Donnell karakterini başarıyla canlandırdı.

David J. Burke’un “Edison” adlı filminde Morgan Freeman, Kevin Spacey, Justin Timberlake, LL Cool J gibi ünlü isimlerle çalıştı. Pang Kardeşler’in 2007’de gösterime girecek “The Messengers” adlı korku-gerilim türündeki filminde başrolde oynadı.





Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət