Ana səhifə

Suphan faaliyet raporu


Yüklə 64 Kb.
tarix26.06.2016
ölçüsü64 Kb.
SUPHAN FAALIYET RAPORU

Hazirlayan : Mustafa AYTIR & Murat Arseven


Tarih : 25-30-Ekim 2003

Ekip : Mustafa AYTIR (maytir)

Seyhan COLAK

Murat ARSEVEN (mars)

Bolge : Bitlis - Suphan

Rota : Kiskilli rotasi

Ulasim : THY Gidis/donus 269.000.000TL (2saat)

tobus gidis/donus 120.000.000TL. (24 saat)


Tren 56 saat suruyor ;))
Malzemeler : Kazma disinda teknik malzeme gerekmiyor.
Firtina gozlugu oldukca faydali ;)
Hava : 26 sinda yagmur, gece dolu ve firtinali
27 siddetli firtina
Yukseklikler :
Kiskilli Koyu : 2500 m.
Kamp Yeri : 2700 m. (kiskillidan cikis 1.5 saat)
Zirve : Kisikli tarafindaki zirve 4048m. Harmantepeye yakin olan zirve 4058 m. (zirve 5-6 saat)

Suphan Hakkinda ayrintili bilgi ve rehberlik icin Van Yuzuncu Yil Universitesinden� :


Mustafa BINGOL CEP: 05335204918


E-mail artosbingol@hotmail.com
Fatih ERIS CEP: 05358273159
E-mail fferis@mynet.com
Alper SENGUL CEP: 05334276848
E-mail alpalpin@hotmail.com
Ýle baglanti kurabilirsiniz.

Ek Bilgiler: - Kisikli rotasi Harmantepe rotasindan daha kisa ve daha kolay.


- Harmantepe rotasina Adilcevaz�dan gidiliyor.
- GSM kamp yerinden zaman zaman cekiyor (kisiklida).
- Kiskilli-Harmantepe yolllari yaz kis ulasima acik.
- Suphan�a tirmanmak icin Adilcevaz Jandarma karakolundan izin almak gerekiyor. Adilcevaz�dan Kisikliya arac var.
- Tum yiyecek ihtiyacinizi Van yada cevresinden karsilayabilirsiniz.
- Su: Kampin kuzeybatisina bakan vadinin 200m. altinda. Koyluler tarafindan betondan yapilan bir su sarnici var (kisikli).
- Van-Adilcevaz arasi yolculuk 3/4 saat suruyor.
- Van Cevresindeki diger daglar;
Nemrut (2801)
Erek (2850)
Artos (3537)
Saribulak (3446)
CatDagi (3146)
Kepce Dagi (3550)
Faaliyetin adi: Rojbas! Ingiliz Abeeey!
Gecen kis Aladaglar�a duzenlenen faaliyette donan bedenim ancak cozulmustu ki Maytir�in Suphan faaliyetini hatirlatici mesajiyla vaktin geldigini hissettim. Ballikayalar�a gitme kararinini almakta bile hayli ayak sureyen hatta o ayaklari pabuca bir turlu sokamayan benim gibi biri icin sasirtici kolaylikta oldu Van�a gitme isi. Zaten her miniminnacik burjuvanin gonlunde yatan fantezidir doguya gitmek, birde bunu uzun suredir kaldirmadigim kicimin hayrina dagcilikla serbetlendirecektim de daha ne isteyebilirdim. Otobustu, yok trendi derken paramiz varmis ki ucak biletlerini halledip husu icinde ese dosta havaya basladim. Ama bu hava merasiminin daniskasini cantami hazirlayip karistigim Cuma gecesi atesi sirasinda yasadim dostlarim. Acep gider ayak bir �gonul muacerasi� yasayabilirmiyim motivasyonuyla sigarasini yaktigim bayanla (bu numara hala tutuyormus) Taksimin en zula sokaklarindan birinde girdigim kaldirim sohbeti sonunda saatime bakmam ve �Sohbetiniz cok tatli lakin uc saat sonra Van ucagina intikal etmem gerektiginden izninizi reca edeyim� diyisim. Eee haz duymamak momkun mu? Neyse Ayse Arman�lasmadan sadede donecek olursam Taksimde Seyhan�la bulusup havalimanini ettikten sonra bizi bekleyen Maytir�la birlikte bilimum sosyo-politik laflar ederek (gidilen yerin etnik durumu malum) ucagimiza bindik. Ha bu arada havaalaninda cay icmekle Harem�de cay icmek bir degilmis arkadaslar. Uyku mahmurluguyla, Van�da iki gunde harcayacagimiz paralari uc caya veriverdigimizi eklemeliyim. Oyle Bolu dinlenme tesislerinde ki gibi �cek uc incebelli yandan carkli olsun!� rehavetinde gerceklesmedi olay anlayacaginiz.
Iki saatlik bir yolculuktan sonra ucagin tekerleklerinin Ferit Melen havaalani pistine degisi.
Eski Turk filmlerinde ki Ayhan Isiklar, Filiz Akinlar gibi ucak-terminal binasi arasindaki mesafeyi yuruyerek alip Turkiye�nin orasi yaz kosesi burasi kis kosesi dort bir yanindan onlarca dagciyi Van�a davet eden Yuzuncuyil Universitesi�nden Alper Bey tarafindan karsilandiktan sonra geceyi gecirecegimiz universite kampusundeki spor salonuna goturulduk. Diger davetli dagcilarda yavas yavas toplanmaya baslamislardi. Biraz ortami teneffus ettikten sonra bizle ayni ucakta yolculuk eden Koc Universitesi�nden iki dagciyla birlikte Eski Van�da ki Van kalesini gormek uzere yola ciktik. Bu noktada Van ici ulasim araci olarak minibuslerin yaygin olarak kullanildigini ve oldukca ucuz olduklarini belirtmeliyim. Iran�dan gelen kacak mazot bunun yegane sebebi olsa gerek. Van kalesi ne yazik ki sehirde gorulebilecek uc-dort tarihi yapidan biri. Sehrin tamami yeni yapilardan olusuyor. Bunun disinda asil kalintilar cevre ilcelerde yer aliyor. Van kalesi, tum bu tarih tahribatina ragmen etkileyici kalmayi basarmis, kente hakim manzara sunan bir mekan. Van kalesinde ayica bizi bir surpriz bekliyordu. Yillardir televizyonlardan izledigimiz fakat bu ana kadar karsilasmanin nasip olmadigi, cuzzi bir ucret karsiliginda Turkce, Ingilizce, Almanca, Fransizca ve hatta Japonca Van Kalesi tarihini anlatan Kurt cocuklarinin refakatinde Van kalesi gezimizi bitirdikten sonra yakinda bulunan sozde �Van Evi� adindaki, tek guzel yani cimenlik bahcesi olan ucube otantizim procesinde yorenin yemeklerinden tattik. Efendim, yedigimiz yemeklerin adi ayran asi, keledos, acem koftesi ve kurt koftesidir. Kurt koftesinde et yoktur. Deneyimlerimizle sabittir ki ayran asindan yayla corbasi sevmeyenler zevk alamamistir. Fiyatlar ise makuldur. Yemekten sonra batil inancli kisileri kil etmek uzere tasarlanmis kahve fali bakmaya namusait fincanlarla kafein stokladiktan sonra biricik spor salonumuzun yolunu tuttuk. Ayrilirken huzurlu bir mekan olan spor salonunu dondugumuzde muhtelif Anadolu ve Rumeli beyliklerinden akin etmis altmis-yetmis arasi dagcidan mutesekkil bulduk. Bu kadar �delikanlinin� biraraya geldiklerinde ortam akustigini nasil etkilediklerini takdir edersiniz ki fazla anlatmaya gerek gormuyorum. Okulun yemekhanesinde yenen ISO 9001 lezzetli bir yemegin ardindan organizasyondan Mustafa (Bingol) Hoca�nin brifingi gerceklesti. Plan yarin Nemrut Dag�inda kamp, pazartesi Suphan kamp, sali sabahi zirve ve donus. Brifingten sonra bol osuruklu ve horlamali bir uyku cekiyoruz.


Pazartesi sabahi cantalari otobuse yerlestirip kahvaltiya cikiyoruz. Nemrut krater golundeki kampin yolun bozuk olma ihtimali nedeniyle iptal edildigi haberi geliyor. Dogrudan Suphan�a gidecegiz. Once Ercis�te eksiklerimizi tamamlamamiz icin mola veriliyor. Maytir buradan benzin ocagi icin kursunsuz benzin aliyor. Zira ucaga saatci benziniyle binmek problem cikarabilir diye yakiti Van�dan almaya karar vermistik. Ercis�ten Adilcevaz�a kavun kokan yollardan gecerek ulasiyoruz. Aslinda Suphan�a tirmanirken kullanacagimiz rota Ercis-Adilcevaz arasindaki Kiskilli�dan basliyor. Fakat Adilcevaz�da hem organizasyon gorevlileri jandarmaya ugrayacak hemde dagcilar Kiskilli ilkokulundaki ogrencilere kirtasiye yardimi alacaklar. Adilcevaz�in cevizinin ununu kavrayip, ismiyle baglantiyi kurup Kiskilli�ya geciyoruz. Yillarin ogrencisi olarak okul hayatim boyunca anadolu�daki okullar icin toplanan bagis kampanyalarinin son ayagina dair olan merakim cocuklarin kirtasiyelere ususmesiyle sona eriyor. Ýcimizi acitan bu vaziyete ogretmen el koyuyor da baslayan yagmurla birlikte yollara dusuyoruz. Yaklasik birbucuk saatlik bir yuruyusun ardindan kamp yerine (2700m) devam eden yagmur ve gittikce hizlanan ruzgarla birlikte variyoruz Guc bela cadiri kuran icine atiyor kendini. Sirilsiklamiz. Yetmis kisiyiz ama sanki her cadir yanliz basina kalmis gibi. Maytir onbes dakika uzakliktaki kaynaktan su getiriyor. Sicak su icin ocagi yakmaya calistigimizda ise kotu bir surprizle karsilasiyoruz. Bugune kadar sadece white gas kullanan ocagimiza kursunsuz benzini begendiremiyoruz. Allahtan kar eritmek gibi bir derdimiz yok. Fakat yemekte yapamiyoruz. Trangia�nin kulaklari cinlasin. Bogazimizdan sicak bir seylerin gecmemis olmasina iyice hayiflandigimiz bir sirada beterin beteri varmis dedirtecek an geliyor ve ruzgar daha da hiddetleniyor. Bir ruzgar ne kadar daha siddetlenebilir arkadaslar! Tam bundan daha kotusu olamaz diyorsunuz daha da kotusu olabiliyormus goruyorsunuz. Cadirin disina cikiyorum. Ayaklarim yerden kesiliyor sanki. Cadirin su bildik dome sekli taninmaz halde. Bu haliyle daha cok devrilmis bir S harfine benziyor. Seyhan, Maytir ve Ben sabaha kadar cadirin pollerini destekliyoruz. Yorgunluktan aralarda sizsamda uykumda firtinayla bogusuyorum. Cokca da ya bir gokgurultusuyle ya da basima ruzgarin etkisiyle balyoz gibi carpan tenteyle uyaniyorum. Yagmur doluya donuyor ve ben tente dolunun darbelerine nasil dayaniyor sasiyorum. Sabah dortte hareket etme planindan vazgecilmis olacak ki sabah yedide ruzgarin ve dolunun dinmesiyle kampta sesler yukselmeye basliyor. Islanan kiyafetleri gunese seriyoruz. Diger kamp sakinlerinin gecesi de bizden pek farkli gecmemis anlasilan. Herkes hararetli bir seklide geceyi anlatiyor. Maytir cok sayida basarisiz denemeden sonra ocagi dizegetiriyor nihayet. Saatler sonra ilk defa sicak bir seyler iciyoruz. Kamp yerinde uc cadir kapasiteli bir ruzgar duvari var. Eminim herkes icinden bir dahaki faaliyet icin ordan yer kapma fantezisi kurmustur. Gece bir turlu gecmeyen saatler gunesli havada su gibi akiyor ve karanlik ortuyor uzerimizi.


Saat 4 te hazirliklari tamamlayip sisli bir havada yola cikiyoruz. Hersey yolunda giderse bes-alti saat icinde zirveye varmis olacagiz. Yuruyus ilk uc saat cok rahat geciyor. Fakat yukseldikce ruzgar da siddetleniyor. Oyleki tipi mi yagiyor yoksa yerdeki karlar mi ruzgarin etkisyle havalaniyor anlayamiyorsunuz. Arada havada ucusan tas parcalari etrafimizdan mermi gibi geciyor. Ayakta durmanin zorlugu da cabasi. Bir ara on saniyede ancak bir adim atabildigimizi fark ediyorum. 3800 metredeyken geri donme karari alan Ankara�li bir grup yanimizdan geciyor. Canagin icindeki ruzgarin cok daha siddetli oldugunu oradan devam etmenin akilci olmayacagini soyluyorlar. Dag ekibi olarak birakma karari alarak bizde onlara katiliyoruz. Bir saat sonra da diger ekipler 3900 den donmeye basliyorlar. Siddetli bir ruzgar altinda cadirlari toplayip Kiskilli�ya bizi bekleyen otobuslere iniyoruz. Koyde cocuklar dagcilardan artan aburcuburlara saldiriyorlar. Hepimiz artan cikolata, biskuvi ne varsa veriyoruz. Fotograflarini da cekiyoruz cocuklarin. Hani su Bam Teli programinin �acikli siirselligi!� gibi. Cocuklarda alismis olacaklar ki rollerine, kentli abilerini tatmin etmekte hic de zorlanmiyorlar. Ýtiraf etmeliyim ki bende cektim bu fotograflardan. Ama kimseyle paylasmaya niyetli degilim. Adreslerini aldim cocuklarin. Onlardan aldiklarimi onlara gonderecegim. Otobuslerle donus yoluna koyuluyoruz. Yolda ulkemiz genclerinin ne sartlarda dagcilik yaptigina tanik oldugumuz bir olay daha gerceklesiyor. Eskisehirli bir cocuk vardi grupta. Evereste sponsor bulunurda Suphan�a bulunmaz mi. Afyon�lu yerel bir ithalat-ihracat sirketinin sponsorlugunu almis gelmis. Cadirinin uzerine de reklam olmasin diye soylemiyorum ilgili sirketin adinin yazili oldugu bir brandayi asmisti. Van�dan Eskisehir�e otostopla gitmek icin iniverdi otobusten. Yolculugu nasil gecti bilemem ama otobuste ki kizlarin yureyini iyi hoplatti kerata. Van golu kiyisindan gecerken Maytir�in degimiyle on emrin Hz. Musa�ya inisine tanik olduk. Ya da bu bulutlarin, gunesin, Van golunun ve Artos daginin bize sundugu cografi bir solendi sadece. Ama bize ilki daha inandirici geldi dogrusu. On emir inmemisti belki fakat kesin olan bir sey vardi ki o da Ramazan�in geldigiydi. Yolculuk esnasinda kapilarini caldigimiz dinlenme tesislerinde jeton dusunce bosa gitmesin diye oruc niyetimizi tuttuk. Donunce komunu bir dus heyecanidir sardi. Seyhan hazirlikliydi havlu getirmisti. Maytir�la ben ise acaba kirli coraplara mi kurulansak yoksa matlara mi diye kafa patlattiktan sonra iftar yemegine tesrif ettik. Yemekten sonra Mustafa Hoca�nin fiyakali konusmasina saksakciligin allahiyla cevap verdik. Universiteden ust rutbeli bayan bir ogretim gorevlisinin konuya dagciliktan girip olayi Mustafa Kemal ve silah arkadaslarina baglamasi gercekten takdire sayan bir performansti. Ertesi sabah �gonullu� olarak cumhuriyet bayrami vesilesiyle valinin ve silahli kuvvetler esrafinin onunde marslayacagimizi ogrendikten sonra bize �takdirname� dagittilar. Birde flama verdiler ki kulup odasina asariz artik. Spor salonundaki son gecemiz kantinde ki sicak caylar esliginde edilen sohbetle sona erdi.

Sabah erkenden kahvalti edemeden! otobuslere dolustuk. Anadolu kentlerinin prototip cumhuriyet caddesine varinca durumun ciddeyetine gulelim mi aglayalim mi sasirdik kaldik. Askerler, polisler, damlarda konuslanmis her turlu muhimmata sahip maskeli timler, sabahin korunde kalkip gelmis, bir ornek gorunsunler diye dogunun sogunda onlukleriyle durmaya zorlanan ogrenciler ve tum bu corba vaziyeti barikatlarin arkasindan �Olay mi var? Ne oluyor?� merakiyla izleyen Van halki . Fakat en korkuncu tipimizin ilgincliginden olsa gerek, bizi kanas suikast silahinin durbunuyle yakindan inceleyen kara maskeli tim mensubuydu. Malum saclarim adamin dikkatini ceker de beni izlemeyi tercih eder diye korkudan balaklavayi kafaya nasil bir hizla gecirdigimi anlayin artik. Mazallah �Timci Abi� hapsirip eli kaysa kafamdaki deligi gel de doldur o zaman. Birde liseden mezun olduktan sonra insanin oteriteyle tekrar karsilasmasi tuhaf bir duygu. Ben hala universite okuyorum. Dolayisiyla liseden beri herhangi bir resmi kutlamaya maruz kalmadim. Maytir�da askere gitmemis. Seyhan da zaten kadin kismisi. Hayir adamin biri kursuden hazir ol! Rahat! Mars Mars! diyor biz elimizi ayagimizi nereye koyacagimizi sasiriyoruz. Grup genelde �ben bu yastan sonra otoriteye boyun egmem abi!� tavirlarindaydi. Gel gor ki otorite oyle bir sey ki abilerim ablalarim adami son elli metrede kendiliginden dortlu hizaya sokuveriyor. Bandonun da gaziyla muzaffer bir edayla rapraplayiverdik Vali beyin onunden. Tabii Seyhan ucaga kacirma mazeretiyle velisini cagirip okuldan pardon toren alanindan cikmisti ki kendisini bu soparligi yasamadigi icin kiskandik acikcasi. Torenden sonra bizi o gece evinde misafir edecek Idris arkadasimizla randevulastiktan sonra herkesle vedalastik.


Bir gun daha kalmaktaki niyetimiz hem ucuz bilet tarifesinden yararlanmak hem de Van�i daha iyi tanimak idi. Programimiz dogrultusunda Akdamar (Ahtamara) adasindaki Ermeni kalintilarini gormek icin Gevas�a dogru yola ciktik. Gevas�in uc onemli kimligi var. Birincisi ilk olarak belirttigim Akdamar adasinin karsisinda kurulmus olmasi. Ikincisi dagcilari ilgilendirebilecek ve kesinlikle etkileyici Artos dagina yakin olmasi. Son olarak ise Vizontele isimli filmlerin cekim mekani olmasi. Bu sonuncusu oldukca belirgin cunku ilcedeki dukkan isimlerinin vizontele uzantisi goze cerpmayacak gibi degil. Yagmurdan dolayi korktugumuz basimiza geliyor ve Akdamar�a bu havada teknenin kalkmayacagini ogreniyoruz. Caresizlik icinde, Gevas sokaklarinda yururken bir televizyon tamircisi halimize mi aciyor ne dukkana davet ediyor. Iceride iki kadin var. Adam kadinlardan biriyle kurtce konusurken arada bize donup meme emmenin orucu bozup bozmayacagini soruyor. Herhalde karisi cocugunu orucu bozulur diye emzirmek istemiyor zannediyoruz ki bir sure sonra evli olmadiklarini ve adamin niyetinin bozuk oldugunu anlayip musade istiyoruz. Van golunun muhtesem kiyilarindan gecerek Van�a geri donuyoruz. Gevas Van arasi Van Adilcevaz yoluna gore cok daha guzel. Yol boyunca ickili tesisler var. Ramazan diye kapaliydilar ama baska ziyaretlerde kesinlikle aklimda olacaklar. Akdamar kursagimizda kalinca bizde shopping yapmaya karar veriyoruz. Onceden aldigim istihbarat dogrultusunda Misir, Iran, Japon ve Rus carsisi gibi ulke isimleri tasiyan carsilari gezmeye basliyoruz. Fakat carsilarda satilan mallarin pek isimlerine yarasir otantik icerikleri yok. Tek tuk rastladigimiz dukkanlardan sal, esarp vesaire alip arkeolojik kalintilarin sergilendigi Van Muzesine geciyoruz. Urartulardan beri cimbiz teknolojisinin herhangi bir degisiklige ugramamis olmasi hayrete dusuruyor insani. Ust kattaki �ermeni mezalimi� seksiyonunda kanit olarak sunulan! kafataslarini inceledikten sonra bahceye inip kultur bakanligimizin bizlere sagladigi bu gozlerden irak mekanda sabah aldigimiz fakat Vanlilarin bir turlu yedirtmedigi hurmalari caktirmadan bogazimiza diziverdik. Yemegi iftar saatinde kent merkezindeki bir lokantada yedikten sonra Idris ve onun evinde geceyi gecirecek olan dagcilarla bulusup bir turku cafeye gidiyoruz. Van�li genclerin gece hayatina tanik olmak iyi oldu dogrusu. Grup Artos adinda kurtce muzik yapan cok basarili bir grup sahne aldi o aksam.


Sabah biraz da odayi paylastigimiz bir cocugun ruyasinda attigi kahkalarin da etkisiyle erkenden ciktik Idris arkadasin evinden. Van otlu peynirleriyle alisverise nokta koyduktan havaalaninin yolunu tuttuk. Son dakika durum komedisi olarak Maytir�in baharatcidan aldigi pul biberin x-ray cihazinda eroin algisi yaratabilecegini deneyim ettikten sonra Van�dan ayaklarimizi kestik. Havadan, cikamadigimiz Nemrut krater golunun guzelligiyle buyulendigimizi de gecmemeli.


Son olarak Seyhan ve Maytir�la birlikte olusturdugumuz kissadan hisseler bolumuyle faaliyet raporunu kapatiyorum arkadaslar.


Hazirlayan: Murat Arseven (mars)


-Van golu canavarini biz sizler icin gozledik, bulamadik siz bosuna yorulmayin.


-Van cevresinde 3000 uzeri irtifaya sahip cok sayida dag var ve hepsi cikilmaya deger gozukuyor.
-Toplu etkinliklerde kulak tikaci bulundurun.
-Benzin ocaginda saatci gazi disinda bir sey kullaniyorsaniz her zaman diken ustundesiniz.
-Trangia her cadir lazim. Tencere seti gotureceginize Trangia set goturun.
-Dogada firtina muthis bir durum. Tabiat anaya olan saygimiz pekisti.
-Yildiz mail listesinde yasanan Anadolu-Istanbul eksenli tartismalarda taraf olan Anadolu�lu dagcilarla tanisma firsati bulduk. Aralarinda federasyondan cocuklarda vardi. Hepside ellerinden geldigince dagciliga katki yapmayi amaclayan ve heyecanlarini canli tutmaya calisan insanlar.


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət