Ana səhifə

Osmanlı'dan miras kalan imarethanelerin (aşevleri) çoğu işlevini yitirmiş. Ama Eyüp'teki Mihrişah Sultan İmarethanesi hâlâ ayakta. Her gün yüzlerce ailenin yemeği burada pişiyor


Yüklə 169.5 Kb.
tarix18.07.2016
ölçüsü169.5 Kb.
225 yıldır yoksulların ekmek kapısı

SEVİM ŞENTÜRK - 06.05.2011 ZAMAN





Osmanlı'dan miras kalan imarethanelerin (aşevleri) çoğu işlevini yitirmiş. Ama Eyüp'teki Mihrişah Sultan İmarethanesi hâlâ ayakta. Her gün yüzlerce ailenin yemeği burada pişiyor.

Peygamber Efendimiz'in "Komşusu açken, tok yatan bizden değildir." hadis-i şerifinin düstur alındığı bir kültür tarihimiz var. Selçuklu Devleti'nden Osmanlı'ya imarethanelerle (aşevleri) donatılan şehirlerimiz bunun kanıtı. Mısır'dan Suriye'ye, Konya'dan İstanbul'a kadar tüm İslam coğrafyasından örneklerine rastladığımız bu yapılar; susayanı susuz, yoksulu aşsız koymamak için ya hali vakti yerinde olanların vakıflarıyla ya da devlet imkânlarıyla inşa edilmiş. Ve asırlarca bu yolla; zengin aşını paylaşmış, yoksul karnını doyurmuş.

Fakat imarethaneler; şimdilerde sadece övünç kaynağı harikulade mimari eserler olarak yer buluyor lügatimizde. Çünkü kimi kullanılmaz hale gelmiş, kimi imar faaliyetleri esnasında yok edilmiş... Varlığını halen koruyanlarsa, malını paylaşacak hayırsever bulamadığından kapanmış. Biri hariç. III. Selim'in annesi Mihrişah Valide Sultan'ın 1796 yılında Mehmet Arif Ağa'ya kendi adıyla inşa ettirdiği imarethane, diğerlerinin aksine yoksulların karnını tam 225 yıldır doyurmaya devam ediyor.

Her gün 2 bin aileye yemek

Yiyecek ekmeği olmayan ihtiyaç sahibi aileler, her sabah saat 10.00'da Eyüp, Bostan İskelesi Sokak'taki imaretin mutfağında pişen yemekten paylarına düşeni almak için sıraya giriyorlar. İmarethaneyi ise hayırseverlerin ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün desteği ayakta tutuyor. Onlardan elde edilen gelirle, imarethanede pişen yemekler toplam 2 bin aileye dağıtılıyor. Bu aileler resmi prosedürlerle belirleniyor. Yani yemekler rastgele dağıtılmıyor. İhtiyaç sahipleri buraya müracaat ediyor, verilen forma bilgilerini yazıyor. İmarethane yönetimi başvuruları değerlendiriyor ve hiçbir sosyal güvencesi olmayan aileleri belirliyor. Bunun sonucunda onlara yemek kartı veriliyor. Yemek kartına sahip aile, her gün yemeğini gelip alabiliyor ya da evine getirilmesini istiyor. Yemek kartı alan ailelerin maddi durumları ise dönemsel olarak elektronik ortamda takip ediliyor. Fakat imarethanenin müdürü Bekir Çepken'in söylediğine göre, takibe pek gerek kalmadığı durumlar da oluyor. Çünkü bazı aileler, artık imarethaneden yemek almaya ihtiyacı olmadığını bildiriyor.

Yemek dağıtılan 2 bin aileden bini Eyüp'e uzak semtlerde. Bu yüzden onların yemekleri evlerine götürülüyor. Bunun için araçlar 09.30'da yola çıkıyor ve kişiye özel hazırlanmış sefer tasları adrese teslim ediliyor.

***

Aynı zamanda dertleşme mekânı


Eyüp dışında oturan ailelere yemekleri araçla gönderildikten sonra saat 10.00'da civarda oturan bin vatandaşa kapılar açılıyor. Yemek dağıtımı kapıda oluşan sıraya göre yapılıyor. Kargaşa ortamı yok. Kimse yemek alacağız diye birbirini itip kakmıyor. İmaretin geniş avlusunda birbirleriyle dertlerini paylaşıyorlar aynı zamanda. Mesela Nebahat teyze. Eşinin vefat ettiğini, bir yerden gelirinin olmadığını, oğlunun da askerde olduğunu anlatıyor Nurten ablaya. "İstanbul'da kimim kimsem yok. Allah razı olsun burayı yaptırandan. Oğlan dönene kadar yemeğimi karşılayacaklar." diyor. Bir zamanlar Yeşilçam'da figüranlıkla ekmeğini kazanan Erdem ve Melek çifti de bu sohbete dâhil olanlardan. Sosyal güvencesi olmadığından ve iş bulamadığından yemeklerini buradan alıyorlar.

***

Evsizlere de aş var


Saat 11. 30 olduğunda bu kez sokakta yaşayanların karınlarını doyurması için servis açılıyor. Her gün 100 ile 200 kişi arasında değişiyor burada yemek yiyenlerin sayısı. Müdavimler de var. 102 yaşındaki Bingöllü Mehmet amca, çoluğu çocuğu evlendirmiş, eşi de vefat edeli çok olmuş. Alibeyköy'de yalnız yaşıyor. Yemeklerini her gün burada yiyor.

***

Kurban bağışlanıyor


İmareti ayakta tutan bir başka bölümü ise Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı kesimhane. İmarethanenin arkasında hem kurbanlık satılıyor hem de kesim yapılıyor. Tıpkı bir banka edasıyla çalışan kesimhanede, sıra numarası gelen bağışçı, telefonun başına oturuyor ve kasaba vekâlet veriyor. Kurbanlar İslami usullere göre kesiliyor. Etlerin bir kısmı ise kavurma yapılarak, Türkiye'nin çeşitli illerindeki yoksul ailelere dağıtılıyor.

***

Erzak seferberliği


İmarethanenin bir de kuru erzak deposu var. Burada, her ay listede adı geçen ailelere verilmek üzere erzak paketleri hazırlanıyor ve ay başlarında dağıtılıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü, erzak seferberliği başlatmış.

s.senturk@zaman.com.tr




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət