Ana səhifə

Nİkel madenciLİĞİ ve sağlik prof. Dr. Ali Osman Karababa


Yüklə 141.8 Kb.
tarix25.06.2016
ölçüsü141.8 Kb.
NİKEL MADENCİLİĞİ VE SAĞLIK
Prof.Dr.Ali Osman Karababa

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı


Parlak gümüşümsü sert bir metal olan nikel, doğada çoğunlukla demirle birlikte olmak üzere sülfürler, arsenürler ve silikatlar şeklinde bulunmaktadır. Nikelin(NiAs), kloantit (NiAs2), pentlandit [(Fe,Ni)S], millerit (NiS), annabergit [(Ni)3(AsO4)28H2O] önemli nikel mineralleri arasında sayılmaktadır.
Nikel’in tek başına veya bileşikler halinde geniş bir kullanım alanı vardır. Bunlar; paslanmaz ve alaşım çeliği üretimi, demirsiz alaşımlar, elektrokaplama, uçak-gemi ve kara taşıtlarının korozyona maruz parçalarının üretimi, kimya sanayisi, elektrikli aletler, petrol sanayisi, mutfak aletleri üretimidir.
Dünyada en önemli nikel yatakları; Kanada, Yeni Kalendonya, Küba , ABD, Avustralya, Endonezya ve Rusya’da bulunmaktadır. Ülkemizde ise Turgutlu Çal Dağı’nda bulunan bir maden yatağı değerlendirilmek üzere çalışmalar sürdürülmektedir.
Nikel madeninin topraktan çıkarılması ve ürüne dönüştürülmesi aşamaları şekil 1’de şematik olarak verilmiştir. Akış şemasında da görüldüğü gibi maden cevheri içeren toprağa ulaşmak için önce sıyırma denilen bir işlemle toprağın üzerindeki yeşil örtü tamamen kaldırılacak, cevher içermeyen ve adına pasa denilen toprak kitleleri yakın bir alanda küçük dağlar oluşturacak şekilde yığılacaktır. Cevher içeren toprak çıkarılıp uygun büyüklükte taneciklere dönüştürüldükten sonra sülfrik asitle gerçekleştirilecek madeni ayırma işlemi için yığın liçi işlemi uygulanarak cevherin sıvı faza geçmesi sağlanacak ve bu sıvı içinden de farklı aşamalarda gerçekleştirilecek ayırma işlemi sonrası nikel-kobalt içeren sıvı saflaştırılmak üzere yurt dışına rafinerilere gönderilecektir. Yığın liçi işleminde şekil 2’de görüldüğü gibi 30 santimetre kalınlığında kil tabakası üzerine yayılan 1.5 milimetre kalınlığında jeomembran adı verilen plastik bir örtünün üzerine yığılacak ve bu yığınların üzerine 18 ay gibi oldukça uzun bir süre sülfrik asit püskürtülüp cevher içinden nikel ve kobaltın ayrılması sağlanacaktır.
Bu işlem aşamalarında ortaya çıkacak sağlık etkilerini şu başlıklar altında toplayabiliriz:

  1. Ekosistemin bozulması

  1. Hava kirliliği

a. Tozluluğun oluşturduğu sağlık etkileri

b. Asit yağmuru

c. Kükürt oksitlerin oluşturduğu sağlık etkileri

d. Azot oksitlerin oluşturduğu sağlık etkileri

e. Ekosistemin bozulmasına etkileri


  1. Gürültü kirliliği

  1. Ağır metal kirliliği

f. Toprak

g. Su


h. Gıda

  1. Aşırı su tüketimi

Şekil 1. Nikel madeninin çıkarılması ve işlenmesi




Şekil 2. Sülfrik asit kullanılarak gerçekleştirilen yığın liçi



Ekosistemin bozulması:

Nikel cevherine ulaşma amacıyla gerçekleştirilen sıyırma işlemi sırasında tüm bitki örtüsünün tahrip edilmesi söz konusudur. Bu çerçevede Çal Dağı’nda yaklaşık 200 000 ağaç kesilecek ve diğer bitkiler de yok edilecektir. Bu işlem alana özgü ekosistemin yok olmasına neden olacaktır. Yöreye özgü endemik bitkilerin yok olması da bu sırada gerçekleşecek olumsuzluklardan birisidir. Dünyada tür çeşitliliğinin korunarak ekolojik döngülerin desteklenmesinin öne çıkarıldığı bir dönemde bunun tam tersi bir uygulamanın kabul edilemez olduğu açıktır. Ekosistemler insan sağlığını destekleyen doğal döngülerdir. Bu döngülerin yok edilmesi araştırmalar sonucunda belirlenebilecek, şu an öngörülemeyen ancak benzer olaylardan hareketle öngörülerde bulunulabilecek uzun erimli olumsuz sağlık etkilerine neden olmaktadır. Bu etkiler madene yakın yerleşim yerlerinde öncelikle ortaya çıkacaktır. Ancak araştırmaya gerek olmayan şu an bile gözle görülür somut bir gerçek vardır ki oda az önce sözü edilen, maden yakınındaki köylerde yaşayanların yüzey bitki örtüsü yok edilmiş geniş bir alanda, yoğun yağışlar sonrasında gerçekleşecek afetlerle (sel, toprak kayması vb) yüzyüze kalacak olmasıdır. Küresel iklim değişikliğinin etkisiyle giderek daha fazla karşılaşmamız beklenen kısa erimli yoğun yağışların bu süreci çok hızlandırabileceği ve afetlerin boyutlarını büyüteceğini öngörmek de zor olmasa gerekir.



Asit maden drenajı:

Madencilik endüstrisinin çevre açısından yarattığı en büyük tehlike olarak kabul edilen asit maden drenajı, pasa adı verilen içinde cevher bulunmayan veya öyle olduğu kabul edilen kayaların içindeki sülfürün, hava ve su ile temas ederek sülfürik aside dönüşmesi sonucu gerçekleşir. Yağmur sularının atık kaya veya liç yığınlarından sızması, uzun yıllar sürekli olarak devam eden asit maden drenajına neden olur. Bu sürecin kimi kaynaklara göre yüzlerce yıl devam edebileceği belirtilmektedir. Her ne kadar asit maden drenajını önleyecek ve çevreyi yeniden düzenleyecek yöntemler geliştirildiği ileri sürülse de drenajın oluşmasını önlemek imkansızı başarmak gibidir,bir kere oluştuktan sonra durdurulabilme olasılığı yok denecek kadar azdır. Asit maden drenajının yarattığı tehlike sadece yüksek düzeydeki asitten kaynaklanmamaktadır; karşılaştığı kayalardan ayrıştırdığı ağır metalleri de içeren bu drenaj sıvıları toprağı, yer yüzeyindeki ve altındaki su havzalarını da kirletmektedir. Yüzlerce yıl sürebilecek bu kirlenmenin yöredeki canlı yaşamını dönüşümü olmayan bir biçimde tahrip edeceği dünyanın farklı bölgelerinde yaşanmış örneklerden anlaşılmaktadır.



Hava Kirliliği:

Maden işletmesinden kaynaklanacak tozluluk, kükürtdioksit ve azot oksitlerinin hava kirliliği oluşturması söz konusudur. Solunum sistemimizde, şekil 3’de görüldüğü gibi vücudumuzun hava kirliliğinden etkilenmesini azaltacak koruyucu özellikler bulunmaktadır. Bunların başında solunum eyleminin başladığı burunda bulunan kıllar gelmektedir. Burun kılları havada asılı bulunan 10 mikron ve üzeri büyüklükteki tanecikleri tutarak koruyucu görevlerini yerine getirirler. 10 ile 2 mikron arası büyüklükteki tanecikler ise solunan hava ile solunum sisteminde ilerlerken, solunum yollarının iç yüzeyini kaplayan mukus salgısı tarafından tutulurlar. Solunum yollarının iç yüzeyini kaplayan mukoza üzerindeki siliya dediğimiz çıkıntılar sürekli dışarı yöndeki hareketleriyle mukus salgısının atılmasını ve dolayısıyla tutulan kirliliklerin vücudumuz açısından zararsız hale gelmesini sağlarlar. Korunma mekanizmalarının bozulması ise sağlık sorunlarının oluşması için uygun zemini hazırlarlar.


Şekil 3. Vücudumuzdaki hava kirliliğine yönelik savunma sistemi




Oluşan hava kirliliği genel anlamda aşağıdaki sağlık sonuçlarının ortaya çıkmasına neden olur:

1. Solunum sistemi enfeksiyonlarına yatkınlık

2. Allerjik solunum sistemi hastalıklarında (astım vb.) alevlenmeler

3. Kronik obstrüktif akciğer hastalığında alevlenmeler

4. Gözde irritasyon

5. Solunum sistemi kanserleri

6. Solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarınının morbidite (hastalanma hızı) ve mortalite (ölüm hızı) hızlarında artış




Tozluluk:

Şekil 1’de aktarılan işletme sürecinin sıyırma, kırma, eleme, stoklama, öğütme, ve sülfrik asit liçi uygulaması için yığınların oluşturulması aşamalarında yoğun toz çıkışı söz konusudur.


Havadaki toz çok düşük düzeylerde bile sağlık sorunlarına neden olur, bu nedenle hem kısa süreli hem de uzun süreli ortalama konsantrasyon için önerilen bir eşik değer yoktur.
Tozluluk; kalp-damar sistemi ve solunum sistemi hastalıklarının görülme sıklığında ve bu hastalıklar nedeniyle ölüm hızında artışa ve hastane başvurularında artışa, solunum sistemi hastalıklarında (astım, kronik bronşit, kronik-obstrüktif akciğer hastalığı) alevlenmelere, bronkodilatatör (solunum yolları genişletici ilaçlar) kullanımı ve öksürük görülme sıklığında artışa, solunum fonksiyonlarında (soluk alıp verme kapasitesinde) azalmaya neden olur.
Tozluluk insan sağlığını dolaylı biçimde, bitkiler üzerindeki olumsuz sağlık sorunları oluşturarak da etkiler. Bu sorunlar bitkilerde yaprak ölümü ve toprak ekosisteminin bozulması sonucu artan bitki hastalıkları ve verimin azalması ve hatta yok olması şeklinde gerçekleşir.

Asit yağmuru:

Hava kirleticiler içinde yer alan kükürt ve azot oksitlerin havadaki suyla, yağmurla birlikteliği asit yağmuruna neden olur. Oluşan sülfrik asit ve nitrik asit yağmuru bitkilerde kısa ve uzun erimli etkilere neden olarak maden işletmesinin yakın ve uzak çevresinde değişik boyutlarda yeşil örtünün yok olmasına yol açar. Bu etki uzun erimde değişik sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına da neden olur. Ayrıca maden işletmesinde nikel ve kobaltın elde edilmesinde yığın liçi işleminde sülfürik asit kullanılacaktır. Cevher yığınlarına püskürtülecek asitin bir bölümünün havaya karışması da kaçınılmazdır. Bu bağlamda liç işleminde kullanılan sülfürik asit, kükürt dioksit nedeniyle oluşacak sülfürik asit ve azot oksitler nedeniyle oluşacak nitrik asit bir arada sinerjik etki gösterecek ve asit yağmuru etkisi katlanarak artacaktır.


Hava kirliliğine neden olan kükürt ve azot oksitleri solunum sisteminde de asit yağmuru benzeri bir etkileşimle solunum yolları mukozasının siliyalarını yok ederek solunum sisteminin savunmasını çökertirler. Bunun anlamı havadaki kirleticileri engelle karşılaşmaksızın akciğerlerin en alt birimi olan alveollere kadar inmesidir. Alveollere kadar inen kirleticilerin kana karışarak vücuda dağılımı ve zararlı etkilerini göstermeleri söz konusu olduğu gibi havada asılı tanecikler alveollerin yapısını bozarak solunum işlevinde kapasite azalmasına, hücrelere taşınan oksijen oranında düşmeye neden olurlar.

Kükürt oksitler:

Kükürtlü gazların asidik özellikleri nedeniyle gözlerde yanma sulanma ve kaşıntıya, saçlarda yapısal bozukluklara ve ciltte tahrişe neden olması beklenir. Ayrıca solunum fonksiyonlarında bozulmalara ve solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarında alevlenmelere neden olurlar. Havanın su içeriği kükürtdioksit ile birleşince sülfrik asit oluşur. Bu da çevresel açıdan asit yağmuruna, solunum yolları açısından siliyer aktivitenin kaybına yol açar



Azot oksitleri:

Havanın su içeriği azot oksitleri ile birleşince nitrik asit oluşur. Bu da çevresel açıdan asit yağmuruna, solunum yolları açısından siliyer aktivitenin kaybına yol açar. Azot oksitler; göz tahrişi, solunum sistemi enfeksiyonları ve kronik solunum sistemi hastalığı olanlarda hastanın krize girmesine neden olurlar.


Ekosisteme etkileri:

Hava kirleticilerin (toz, kükürt ve azot oksitler) insan sağlığına zarlı etkileri yanında doğaya da zarar vermesi söz konusudur. Bu zarar toprağın asitlenmesi, bitki ölümü, süreç içinde ekosistemin çökmesi ve uzun erimde ekosistemin bir ögesi olan insanın bu çöküşten zarar görmesi söz konusudur. Ayrıca içme ve sulama suyu kaynaklarının kirlenmesi, mikro klima değişiklikleri nedeniyle de insan sağlığının dolaylı olarak etkilenmesi beklenir.



Ağır metal kirliliği:

Cevher çıkarımı sırasında oluşan tozluluk nedeniyle ve cevherin işlenmesi aşamasında (atık baraj gölü ve liç alanındaki sızıntılar) ağır metal kirliliği söz konusudur. Solunum sisteminden, mide-barsak sisteminden ve oluşan çevre kirliliğinden (su, toprak, hava,) etkilenerek gelişen gıda kirliliği sonucu vücuda alınırlar. Alınan miktara, süreye bağlı olarak sağlık etkilerinin ortaya çıkmasına neden olurlar. Bu ağır metallerden bazıları (cevherin alındığı toprak yapısına göre değişmekte); demir, krom, nikel, kobalt vb.


Demir:

Karaciğer ve böbrekte doku harabiyeti ve bunlara bağlı organ işlev yetersizliği sorunları, metabolik asidoz, mide sorunları, akciğerde birikerek pnomokonyoz (siderosiz), gözde oküler siderosiz, solunum yolu kanserleri.


Krom:

Uzun erimli etkilenşim sonucunda karaciğer bozuklukları, gastrit, midede ülser, egzema, solunum sistemi alerjik sorunları, akciğer ve solunum yolları kanserleri.


Nikel:

Allerjik reaksiyonlar, akciğer solunum kapasitesinde azalma, bronşit, farklı organ kanserleri (akciğer, burun, sinüsler, larinks, mide).


Kobalt:

Nodüler fibrozis, kilo kaybı, dermatit ve astım benzeri sağlık sorunlarına yol açmaktadır (öksürük, nefes darlığı, akciğer fonksiyonlarındaki azalmaya bağlı solunum zorluğu). Kobalt Uluslar arası Kanser Araştırma Ajansı’na (IARC) göre olası karsinojen maddeler grubunda yer almaktadır.


Su kirliliği:

Madenin işletme sürecinde liç işlemi sonrasında atık baraj gölünde biriktirilen atıklardan, liç işleminin yapıldığı cevher yığınlarının bulunduğu alanlardan ve pasa yığınlarından (asit kaya drenajı sonrasında) serbestleşen ağır metaller yüzeyel ve yer altı su kaynaklarına ulaşarak kirlenmeye neden olacaktır. Bu suların içilmesi ve tarımsal alanlardaki sulama sonrasında beslenme zinciri aracılığıyla bitkilerin yapısına girmesi ve bu bitkilerin yenmesiyle maruziyet gerçekleşecek, bunun sonucunda alınan kirletici maddelerin miktarına ve alım süresinin uzunluğuna bağlı olarak sağlık sorunları ortaya çıkacaktır.



Su tüketimi:

İşletmede kullanılan su miktarının yüksekliği (135 litre/saniye), yöredeki su kaynaklarının özellikle yeraltı su kaynaklarının tempolu bir biçimde azalmasına neden olacaktır. Bu azalma yeşil örtünün kaybına, ekosistemin bozulmasına bundan da insanların uzun erimde olumsuz etkilenmesi beklenmelidir. Küresel ısınmanın su kaynaklarını giderek daha fazla etkilediği bir ortamda Nikel işletmesinin kullanacağı suyun ekosistem açısından ne denli önemli olduğunun üzerinde önemle durmak gereklidir.


Ayrıca işletmede kullanılacak suyun tarımsal sulamada yaratacağı eksilmenin getireceği ürün azalmasına bağlı gelir kaybını, bunun yörede yaşayan insanların sosyal yaşamı ve sağlığı üzerine yapacağı olumsuz etkileri unutmamak gerekir.
Yeterli suya ulaşamayan toplumlarda impetigo, konjonktivit, skabies (uyuz), dermatofitler, askariyazis gibi temasla bulaşan sağlık sorunlarının artması beklenir.
SONUÇ
Nikel madeni işletmeciliğinin ekolojik etkileri, oluşturduğu çevre kirliliği (hava, su, toprak, gıda), kullanılan su miktarının fazlalığı ve bunun küresel ısınma sürecinde azalan kaynaklar nedeniyle oluşturacağı ekolojik sonuçları nedeniyle insan sağlığını ve bunu destekleyen çevrenin sağlığını bozacağı var olan bulgular çerçevesinde kaçınılmaz görünmektedir. Bütün bu nedenlerle ve Turgutlu ilçesi Çaldağı bölgesinde gerçekleştirilmesi planlanan madencilik etkinlikleri sonucunda elde edilmesi beklenen ekonomik değerin yöredeki insan ve diğer canlıların yaşamından daha değerli olamayacağı göz önünde bulundurulduğunda madenin işletilmesine izin verilmemesi gereklidir.

Yararlanılan kaynaklar:


  1. Karababa AO. Çevre Sağlığı Ders Notları. E.Ü.Tıp Fakültesi.2006.

  1. Güler Ç, Akın L. Halk Sağlığı Temel Bilgiler. Hacettepe Üniversitesi, 2006.

  1. Dökmeci İ. Toksikoloji. Nobel Kitabevi, 2005.

  1. IPCC Nickel, Nickel Carbonyl, And Some Nickel Compounds Health And Safety Guide.

  1. http://www.npi.gov.au/database/substance-info/profiles/63.html

  1. http://www.metalurji.org.tr/dergi/dergi137/d137_4651.pdf

  1. ATSDR. Publıc Health Statement. Ağustos 2005.

  1. http://www.isagu.net/meslekhas/index.html

  1. http://web.boun.edu.tr/meteoroloji/asityagislar.php

  1. http://sufizmveinsan.com/arastirma/haberler18.html

  1. http://www.enickel.co.uk/__data/assets/file/7302/entoama180305.ppt#3

  1. http://www.wmc.com/bbContentRepository/070326newcaledonianiconfmarch07.pdf

  1. www.enickel.co.uk/__data/assets/file/7302/entoama180305.ppt

  1. http://www.malachiteconsulting.com/documents/SydneyConference-LateriteTechnologyPresentation.pdf

  1. http://www.allegiance-mining.com.au/docs/Announcements/ 2005/ Allegiance%20Diggers-n-Dealers%2008%20August%202005% 20lite.pdf

  1. http://www.lenntech.com/periodic-chart-elements/Co-en.htm

  1. EPA. Abandoned Mine Site Characterization and Clenup Hendbook. 2000 http://pubweb.epa.gov/superfund/policy/remedy/pdfs/amscch.pdf

  1. Northwatch-Undermining Superior. A Report on Mining Activities and Impacts in the Lake Superior Basin. 2001. http://www.web.net/nwatch/mines/UnderMining_Superior.pdf

  1. Boulanger A, Gorman A. Hardrock Mining: Risk to Community Health. Eartworks. 2004.

  1. Fields S. Tarnishing the Earth. Environmental Health Perspectives. 2001. 109(10):A 474-481.


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət