Ana səhifə

Minyatür nedir?


Yüklə 50.5 Kb.
tarix27.06.2016
ölçüsü50.5 Kb.

Minyatür nedir?


Kağıt, parşömen fildişi vb. malzemeler üstüne küçük boyutlu resim yapma sanatına minyatür denir. Minyatür sözcüğünün kökü Latince Minyum dan gelir. Ortaçağ’ da Avrupa’da yapılan el yazmalarının bölüm başlarındaki harflerin minyum denilen maden kırmızısıyla boyanmasından kaynaklanmış, zamanla kitapları süsleyen resimler aynı adı almıştır.

Tarihi ve ünlü eserler

Tarihteki ilk minyatürler IO. 2.yüzyılda Mısır’da papirüs üzerine uygulanmıştır. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’ in Bağdat’ı alması ile burada ilk İslam minyatürcülüğü başlar ve sonra Uygur Türkleri bu sanatı daha da geliştirir. Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden önceki devreye ait yazmalardaki minyatürler Uygur prens ve prensesleri ile Mani ve Uygur rahiplerini canlandırırlar. Çeşitli kültür ve dinlerin etkili olduğu ortamlarda yapılan bu minyatürlerin üslupları çok zengindir ve farklılıklar gösterir.


Osmanlı minyatür sanatına geçmeden önce araştırıcıların Türklerin eski yurtları Orta Asya’da Türkistan’da yapılmış olduğunda birleştikleri “Mehmet Siyah Kalem” diye adlandırılan resimlerden söz etmek gerekir. Topkapı Sarayı’ndaki bu resimler, içinde sultanın portresi bulunduğu için “Fatih Albümü” diye adlandırılan derlemede yer almaktadır. Bilim adamlarının Şamanizm dünyasını yansıttığı konusunda görüş birliğinde oldukları bu resimlerde kuvvetli bir Çin sanatı etkisi görülmektedir.
Anadolu beylikleri arasından çıkarak devletlerini üç kıta üzerinde genişleten be büyük bir imparatorluk haline gelmeyi başaran Osmanlılar’ın, kuruluş dönemine ait kitap sanatını, yalnız bazı yazılı kaynaklardan öğreniyoruz. Çünkü bu dönemin minyatürlü yazmalarından örnekler günümüze kadar gelmemiştir. Son yıllardaki araştırmalar, Fatih Sultan Mehmed döneminde yapılmış birçok minyatürlü eseri gün ışığına çıkarmıştır. Bu eserler, dönemin müzik aletleri, giyim ve eğlence hayatını gibi bazı özelliklerini yansıtırlar.
Fatih Sultan Mehmed, Italya’dan aralarında Gentile Bellini’ninde bulunduğu sanatçılar getirtmişti. Geniş görüşlü askeri deha, bilim ve sanata da büyük ilgi duymaktaydı. Bellini’ye yağlıboya portresini, Constanza da Ferrara’ya da üzerinde büstü ve atlı portresi olan madalyonları yaptırdı. Batı resim sanatını İstanbul atölyelerine tanıtan bu sanatçıların arkalarında bıraktıkları etki, Doğu geleneği ile birlikte erken Osmanlı dönemi minyatür sanatı üslûbunu oluşturan ilk adım olmuştur.
Kanuni Sultan Süleyman dönemi, Osmanlı minyatür sanatında pek çok yeniliğin yapıldığı bir dönemdir. Bu yenilikler arasında tarihi olayları saptama anlayışının “şehnamecilik” adıyla resmi bir görev halini alması vardır. Bu anlayış içinde tarihi olaylar yazma olarak kayda geçirilirken, bir yandan da resmediliyordu. İmparatorluğun doğu ve batısındaki savaşlar, fetihler ve seferler, tahta geçişler, yabancı elçilerin kabul, bayram kutlamaları gibi önemli olayların yanı sıra, bazen sultanın yalnızca tek bir seferi de ele alınabiliyordu.
Bu tür eserlerin en önemlilerinden birisi de Arifi’nin Süleymanname’ sidir. Eser 15.Macaristan kuşatmasını, Nice’ in fethini ve deniz seferlerini konu almaktadır. Barbaros Hayreddin Paşa idaresindeki Osmanlı donanması 14543 baharında Kanuni Sultan Süleyman’dan yardım isteyen I.François’i desteklemek üzere Akdeniz’e açılmıştır. Bu deniz seferi sırasında donanmanın gittiği tüm limanlar, Süleymanname’de önemli özellikleri ile resimlenmiştir. Bu eserde Topkapı Sarayı’nda gösterilen minyatürler, önemli özellikleri ve genel görüntüsüyle sarayın bu dönemdeki durumunu yansıtan birer belge değerindedir.
Kanuni döneminde başlayan tarih konularının işlenmesi ve şahnamecilik’e bağlanıp devletin resmi tarih belgeleme niteliğini alması, klasik dönemde Türk minyatürüne ana karakterini kazandıracak, İslam ülkelerinde gelişen minyatür sanatı içinde ötekilerden ayrı bir okul oluşturacaktır.
Kanuni döneminde yapılan bu denemeler II. Selim ve III. Murad zamanında meyvelerini vermiştir. 16. Yüzyılın ikinci yarısında parlak renkli süslemeler sadeleştirilerek figürlerin adeta soluk almasını sağlanmıştır. Türk minyatür üslubu klasik bir yeniliğe ulaşmıştır.
XIX. Yüzyılda perspektif görüş, renk ve ışık etkilerinin ortaya çıkmasıyla minyatür sanatı körelir. Saraya kabul olunan Avrupalı ressamlar ve Abdülaziz’in Paris’e gönderdiği Şeker Ahmet Paşa ile resim sanatı da yurdumuza girmiş olur. Şeker Ahmet Paşa yurdumuzda ilk kez resim sergisi açan kişidir.
Özellikleri
Osmanlı resminde İran’dakinden farklı olarak daha az ve saf renkler görülür. Osmanlıların en sık kullandıkları renk kırmızıdır. Minyatürde figürler boldur ve üst üste yığılmıştır. Nakkaş genellikle doğadakileri değil, zihninden aldığını yansıtır. Kendi gözlem gücünü ve yaratıcılığını kullanarak sahneleri yansıtmaya çalışır. Minyatürde anatomi, derinlik, ışık ve gölge yoktur. Uzaktaki ve yakındaki figürler aynı büyüklüktedir. Ancak önemlerine göre büyük ya da küçük çizilebilirler. Minyatür ressamı için resim konunun şekil ve renk ile tarifidir. Sanatçı, minyatürde yer verdiği figürleri araştırıp eskizlerin hareketlerini belirlemeye çalışmıştır. Canlı ya da cansız figürler ve nesneler en ince detayına kadar çizilmiştir. Elbiselerin renk ve biçimlerinin de gerçekliğine dikkat edilirdi. Nakkaşlar, minyatürleri bağdaş kurarak yaparlardı.


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət