Ana səhifə

Mali Mİlad nediR?


Yüklə 35.5 Kb.
tarix18.07.2016
ölçüsü35.5 Kb.
MALİ MİLAD NEDİR?

Garip AYAZ

Hesap Uzmanı


Vergi tabanını genişletmek ve kayıtdışı ekonomiyi kayıt altına amacıyla 4369 sayılı Yasa’yla gelirin tanımı değiştirilmişti. Diğer kazanç ve iratların vergilendirilmesi için kaynak teorisinden, net artış teorisine geçilmişti. Buna göre;




  • Mükelleflerin bir yıl içindeki harcama ve tasarruflarının Gelir Vergisi Kanunu’nda sayılan ilk 6 gelir unsuruyla ilişkilendirilemiyorsa (ticari kazanç, zirai kazanç, ücret, serbest meslek kazancı, gayrimenkul sermaye iradı, menkul sermaye iradı),

  • Kanunlarda istisna edilmemişse,

  • Veraset ve intikal vergisinin konusuna girmiyorsa,

  • Belli bir tutarı aşıyorsa, kaynağı ve konusuna bakılmaksızın diğer kazanç ve irat olarak vergilendirilecekti.

Eski sistemde Gelir Vergisi Kanununda yer alan ilk 6 gelir unsuru arasında yer almayan bir gelir unsurunun, vergilendirilebilmesi için kanunda açıkça yazılı olması gerekiyordu. 4369 sayılı Yasa’ya göre ise, bir gelir unsurunun vergilendirilmemesi için, kanunda vergiden istisna edildiğine dair açık hüküm olması gerekir. Bu tanım değişikliği beraberinde “Nereden Buldun” sorusunu getirdi. Aynı zamanda bu tanım değişikliği ispat külfetini artık gelir sahibine yüklemişti.


Böyle bir sistem değişikliği harcama ve servet artışlarından hareketle gelirin tespiti, harcama veya servet artışı olarak ortaya çıkan kıymetlerin, yeni sistemden önce var olup olmadığının belirlenmesini gerektiriyordu. Yeni sistemden önce var olan kıymetlerin bir resminin çekilmesi anlamında mükelleflere bir hak verilmesi zorunluydu. Bu ise ancak belli bir tarihin başlangıç noktası olarak belirlenmesi ve bu tarih itibariyle geçmişle bağın koparılmasıyla mümkündü. Bu amacı sağlamaya yönelik olmak üzere; 4369 sayılı Yasa’da üç önemli düzenleme yer almıştı. Bu düzenlemeler;


  • Sahip olunan kıymetlerin varlığının belli bir tarih itibariyle kanıtlanması halinde, diğer kazanç ve iratlar bakımından geçmişe yönelik tarhiyat yapılmaması (30 EYLÜL 1998 MALİ MİLADI),

  • Kayıtlarda yer almayan iktisadi kıymetlerin belli bir tarihe kadar kayda alınması (STOK BEYANI-30 EKİM 1998),

  • Kayıtlarda yer aldığı halde, mevcut olmayan malların düzeltme işlemlerinin (STOKSUZLUK BEYANI-30 EYLÜL 1998) yapılmasıydı.

Bu amaçlarla Gelir Vergisi Kanunu’na geçici 47, 48 ve 49 maddeler eklenmişti. Mali milat uygulaması denilen bu düzenlemelerdir.


Yapılan bu düzenlemeler sonucunda gelirin tespitinde “net artış teorisine” geçilecek ve kaynağı ne olursa olsun bütün gelirler 01.01.2003 tarihinden itibaren gelir vergisinin kapsamına girecek. Daha önce bir gelirin vergiye tabi olması için, bu gelir unsurunun kanunda açıkça yazılı olmasına bağlı idi. Örneğin kumar kazançları, özel tazminatlar vb. kazançlar kanunda yazılı olmadığı için vergiye tabi tutulamıyor. Ancak mali milat düzenlemeleriyle bu dar tanımlama ortadan kaldırılıyor. Bu defa; bir gelir unsurunun vergilendirilmemesi için kanunda açıkça bu unsurun vergiden istisna edildiğine dair hüküm olması gerekiyor.

Gelirin tanımında yapılan bu değişikliğin temel amacı ise, kayıtdışı ekonomiyi kayda almak ve vergi tabanını genişletmektir. Ayrıca ekonomik gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkacak gelir unsurlarının kavranamaması gibi bir sıkıntı kalmaması öngörülüyor. Yani mali milat düzenlemeleriyle ödeme gücünü artıran veya satın alma gücü yaratan her unsur vergi kapsamına alınmış oluyor. Özetle nereden buldun olarak bilinen ve gelir ile harcama ve servet artışı arasında bağlantı kurulması ve bu yolla gelirin tespit edilmesi asıl amaç olarak kabul ediliyor.


4444 sayılı Yasa’yla 4369 sayılı Yasa’nın bazı hükümlerinin askıya alınmasının yanı sıra diğer bazı düzenlemeler de yapılmıştı. Şimdi söz konusu süre yıl sonunda bitiyor. 01.01.2003 tarihinden itibaren Gelir Vergisi Kanunu’nun 1, 2, 80, 81, 82, Geçici 46 ve Geçici 47 maddeleri yürürlüğe girecek.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesi tasarruf ve harcama esasına dayalı gelir tanımını içeriyor. Dolayısıyla yeniden “net artış teorisi”ne dayalı olan ve nereden buldun uygulamasının asli dayanaklarından biri olan tanım yürürlüğe girecek. Gelir Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinde ise “Diğer kazanç ve iratlar” ibaresi yerine “Kaynağı ne olursa olsun diğer her türlü kazanç ve iratlar” ibaresi ikame olacak.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 80. maddesi gelire giren diğer kazanç ve iratların kapsamını belirlemektedir. Buna göre, gelirin ilk unsuruyla ilişkilendirilemeyen gelirler kaynağı ne olursa olsun diğer kazanç ve irat sayılacak.
Diğer yandan bu hükme göre vergileme yapabilmek için kazancın belli bit tutarı aşması gerekir (gelir vergisi tarifesinin ilk iki dilim toplamının yarısı-2002 yılı için 6.650.000.000 lira).
Gelir Vergisi Kanunu’nun 81. maddesi vergilendirilmeyecek diğer kazanç ve iratları düzenliyor. Ferdi işletmenin mirasçılara geçmesi, ferdi işletmenin sermaye şirketine dönüşmesi, kollektif ve komandit şirketin sermaye şirketine dönüşmesi, veraset yoluyla meydana gelenler intikaller, bir yıldan fazla süre ile elde tutulan hisse senetleri ile portföyünün en az %51’i Türkiye kurulu şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonlarının katılma belgelerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar gelir vergisinden istisna olacak. (Halen bu süre 3 ay olarak uygulanmaktadır. Yani borsa kazançlarının vergiden müstesna olabilmesi için hisse senetlerinin 1 yıl elde tutulması gerekecek.)
Gelir Vergisi Kanunu’nun 82. maddesi diğer kazanç ve iratların matrahının tespitini hükme bağlıyor. Burada en önemli hüküm özünde nereden buldun olarak bilinen 82/2 maddesidir. Buna göre, ilk altı gelir unsuruyla ilişkilendirileyemeyen ve harcandığı veya tasarruf edildiği tespit edilen tutarlar safi irat olarak kabul ediliyor ve gelir vergisine tabi tutuluyor. Doğal olarak bu tutarların istisna haddi olarak kabul edilen ve yukarıda anılan tutarı geçmesi gerekiyor. Bu hüküm Vergi Usul Kanunu’nun 30/7 maddesine paralel olarak işliyor. Ancak bunun dışında da işleme olanağı var.
Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 46. maddesi bazı istisna ve usul hükümlerini içeriyor. 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmak üzere, elde tutulan konutlar gelir vergisinden müstesna tutuluyor, gayrimenkuller için 1998 yılında beyan edilen değerler maliyet kabul ediliyor.
Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 47. maddesi ise 30 Eylül 1998 mali miladını düzenliyor.
Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 55. maddesinin süresi sona eriyor. Bu nedenle 01.01.2003 tarihinden itibaren genel hükümler yürürlüğe girecek.
01.01.2003 tarihinden itibaren elde edilen mevduat faizleri ile özel finans kurumlarından elde edilen kar payları belli bir tutarı aşması kaydıyla beyana tabi olacak. Bu tutar halen 6.650.000.000 liradır. Bu tür gelirlerin TL cinsinden olanları indirim oranından yararlanıyor. İndirim oranından sonra kalan kısımları bu tutarı aşarsa beyanname verilecek. Döviz cinsinden olanlarda ise kur farkları gelir sayılmıyor ve bu nedenle indirim oranı uygulanmıyor. Ancak bu şekilde hesaplanan tutarların da söz konusu haddi aşması gerekiyor.
01.01.2003 tarihinden itibaren elde edilen repo gelirleri beyana tabi olacak. Yukarıda şartlar aynen bu tür gelirler için de geçerlidir.
01.01.2003 tarihinden itibaren elde edilen menkul kıymet yatırım fonları katılma belgeleri kar payları beyana tabi olacak. Bu gelirler de indirim oranın yararlanabiliyor. Yani yine yukarıdaki şartlar geçerli olacak.
Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 57. maddesinin uygulama süresi sona eriyor.
Bu maddeye göre 1999-2002 yıllarına uygulanmak üzere ücret dışından kalanlar gelirler için vergi tarifesine uygulanan vergi oranları 5 puan artırımlı uygulanıyordu. Yani ücret dışında kalan gelirler %20-45 oranlarını içeren bir tarifeye, ücretler ise %15-40 oranlarını kapsayan bir tarifeye göre vergileniyordu. 01.01.2003 tarihinden itibaren vergi tarifesine uygulanan vergi oranları diğer kazanç ve iratlar için de 5 puan düşecek ve kazanç ve iratlar %15-40 oranlarını esas alan tarifeye göre vergilendirilecek.
Şimdiye kadar bu konularda nasıl bir yol izleneceğine yönelik bir açıklama veya düzenleme yapılmış değil. Bu konularda farklı tepkiler var ve ilgili çevrelerde tedirginlik devam ediyor. Seçimlerin arefesinde bazı müstakbel iktidar adayları bu düzenlemeleri tamamen kaldıracaklarını, bazıları bir süre ertelemeyi satır aralarında ifade ediyorlar. Ancak bu konudaki belirsizlik devam ediyor ve tedirginlik artıyor.






Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət