Q. bu-o-da-nın-
kaç-ka-pı-sı-var?
A. bu-o-da-nı-ni-
ki-ka-pı-sı-var.
Q. bu-şö-fö-rün-
ka-ça-ra-ba-sı-var?
A. bu-şö-fö-rün-
bi-ra-ra-ba-sı-var.
LESSON 16 –ON ALTINCI DERS
Section 8 – Sekizinci Kısım
Ev Ödevi Homework
Vocabulary 2:
|
|
1.
|
oda
|
kapı
|
2.
|
şöför
|
araba
|
3.
|
oda
|
pencere
|
4.
|
kiler
|
kapı
|
5.
|
öğretmen
|
gözlük
|
6.
|
masa
|
ayak
|
7.
|
adam
|
çocuk
|
8.
|
garson
|
kızkardeş
|
9.
|
ev
|
oda
|
10.
|
doktor
|
hasta
|
11.
|
balıkçı
|
kayık
|
* this has been completed for you
Pattern 2: (use vocabulary 2)
Q. Bu odanın kaç kapısı var?
A. Bu odanın iki kapısı var.
Q. Bu şöförün kaç arabası var?
A. Bu şöförün bir arabası var.
LESSON 16 –ON ALTINCI DERS
Section 7 & 8 – Yedinci Kısım ve Sekizinci Kısım
Vocabulary 3:
LESSON 16 –ON ALTINCI DERS
Section 7 & 8 – Yedinci Kısım ve Sekizinci Kısım
Vocabulary 3: (continued)
LESSON 16 –ON ALTINCI DERS
Section 7 & 8 – Yedinci Kısım ve Sekizinci Kısım
Vocabulary 3: (continued)
LESSON 16 –ON ALTINCI DERS
Section 7 – Yedinci Kısım
Ev Ödevi Homework
Vocabulary 3:
|
|
1.
|
kah-ve
|
şe-ker
|
2.
|
ye-mek
|
tuz
|
3.
|
ço-cuk
|
an-ne
|
4.
|
aş-çı
|
kar-deş
|
5.
|
u-çak
|
pi-lot
|
6.
|
ev
|
mut-fak
|
7.
|
a-dam
|
pa-ra
|
8.
|
ba-lık-çı
|
ka-yık
|
9.
|
aş-çı
|
ten-ce-re
|
10.
|
do-lap
|
ka-pı
|
11.
|
her-kes
|
saç
|
12.
|
ço-cuk
|
kö-pek
|
* this has been completed for you
Pattern 3: (use vocabulary 3)
Q. kah-ve-nin-şe-ke-ri-var-mı?
A.
ha-yır, kah-ve-nin-şe-ke-ri-
yok.
Q. ye-me-ğin-tu-zu-
var-mı?
A.
ha-yır, ye-me-ğin-tu-zu-
yok.
LESSON 16 –ON ALTINCI DERS
Section 8 – Sekizinci Kısım
Ev Ödevi Homework
Vocabulary 3:
|
|
1.
|
kahve
|
şeker
|
2.
|
yemek
|
tuz
|
3.
|
çocuk
|
anne
|
4.
|
aşçı
|
kardeş
|
5.
|
uçak
|
pilot
|
6.
|
ev
|
mutfak
|
7.
|
adam
|
para
|
8.
|
balıkçı
|
kayık
|
9.
|
aşçı
|
tencere
|
10.
|
dolap
|
kapı
|
11.
|
herkes
|
saç
|
12.
|
çocuk
|
köpek178
|
* this has been completed for you
Pattern 3: (use vocabulary 2)
Q. Kahvenin şekeri var mı?
A. Hayır, kahvenin şekeri yok.
Q. Yemeğin tuzu var mı?
A. Hayır, yemeğin tuzu yok.
LESSON 16 –ON ALTINCI DERS
Section 9 – Dokuzuncu Kısım
Yedek Ev Ödevi Extra Homework
Translate the following sentences into Turkish:
-
How many children do you have?
-
Does everybody have money?
-
Doesn’t he have a friend in Antalya?
-
Are you going to Ankara by plane?
-
Who wants to go to İzmir with us?
-
Nobody has a car.
-
Do you have a car?
-
Who does not have a car?
-
Don’t you have a hat?
-
How many friends does she have?
TURKISH - ENGLISH VOCABULARY – LESSONS 9 – 16
TÜRKÇE - İNGİLİZCE KELİMELER 9 – 16 DERS
açık - open 13
açmak – to open 92
adres - address 148
ağız - mouth 219
alın – forehead 211
almak – to take, to buy, to receive 179
altmış - sixty 121
anlamak – to understand 24
anlatmak – to explain, to tell about 214
aramak – to look for, to search 104
ayak - foot 219
bacak - leg 210
bakmak – to look at, to look after, to tend 148
balık - fish 36
banka - bank 36
baş - head 211
başka – different, another 12
beğenmek – to like, to admire, to approve 92
bezelye - peas 63
biber - pepper 121
bilet - ticket 148
biletçi – ticket salesman, ticket collector 149
binmek – to get on, to ride 149
bira - beer 12
biraz – a little 13
bitirmek – to finish 92
bıçak - knife 36
börek – a Turkish ground meat or cheese pastry 180
burun – nose 219
çağırmak – to call, to summon 93
çekmece – drawer (of a desk, table, etc.) 36
cevap - answer 148
cevap vermek – to answer 148
çıkmak – to go out, to climb, to appear, to result 179
çocuk - child 47
çünkü - because 63
deniz - sea 121
ders - lesson 149
diğer – the other, another 179
dil - tongue 210
dinlemek – to listen 93
diş - tooth 210
diz - knee 210
doksan - ninety 122
doktor - doctor 24
dolap - cupboard 36
domates - tomato 63
dönmek – to return, to turn 179
dudak - lip 219
dükkân – shop, store 125
ekmek - bread 12
ekmekçi - baker 66
el - hand 210
erkek – man, male 97
et - meat 12
fakat - but 17
fasulye - beans 63
fırın - oven 63
fıstık - nut 180
gelmek – to come 179
gemi - ship 121
getirmek – to bring 64
girmek – to enter 148
gitmek – to go 158
görmek – to see 92
göz - eye 210
hafta - week 64
hamur - dough 180
hastane - hospital 37
havuç - carrot 63
hazırlamak – to prepare 76
her – each, every 122
herkes - everyone 210
ile (la,le) - with 180
inmek – to descend 179
iskele – warf, pier 148
istemek – to want 76
kalkmak – to get up, to rise 179
kanape – sofa, couch 93
kapalı - closed 13
kapatmak – to close, shut 92
karatahta - blackboard 149
karıştırmak – to stir 180
kaş - eyebrow 211
kasap - butcher 63
kâse - bowl 179
kaşık - spoon 36
kayık – a rowboat 121
kelime - word 149
kiler - pantry 179
kimse – (with affirmative) someone, anyone, (with negative) nobody, no one 210
kıyma – ground meat 180
kızartmak – to toast, to roast, to fry 63
kol - arm 210
köpek - dog 229
köprü - bridge 93
koymak – to put, to place 148
kulak - ear 210
lokanta - restaurant 38
lütfen – please, as a favor 149
manav – fresh vegtable and fruit store 36
müfettiş - inspector 13
mutfak - kitchen 38
niçin - why 63
ocak – stove, oven 36
öğrenmek – to learn 13
öğretmek – to teach 149
okul - school 17
okumak – to read 12
omuz – shoulder 211
onlar - they 16
otel - hotel 92
otobüs - bus 179
öyleyse – if so , in that case, then 64
parmak - finger 219
patates - potato 12
peynir - cheese 12
pilav – a rice dish prepared in various ways 63
pişirmek – to cook 12
portakal - orange 12
posta – mail, post 149
sahil – sea coast , river bank 93
salata – salad, lettuce 63
sandalye – chair 38
satın almak – to buy 93
satmak – to sell 63
sebze - vegtables 36
sebzeci – vegetable vendor, one who sells greens 63
seksen - eighty 122
sevmek – to love 63
sinema - movie 179
sirke - vinegar 121
sis - fog 121
sonra – after, afterwards 148
sormak – to ask , to question 148
soru - question 148
tabak - plate 36
tabii – naturally, of course 37
taksi - taxicab 179
tava – frying pan 36
tavuk – hen, chicken 76
taze - fresh 180
tencere – cooking pot 36
tereyağı - butter 64
tüfek – rifle, gun 194
Türkçe – Turkish (language) 13
tuz - salt 121
uçak - airplane 37
un - flour 179
uyumak – to sleep 13
vapur - ferry, ship, boat 148
var – there is, exists 121
vazo - vase 36
vermek – to give 148
yalnız – only, alone 64
yanaşmak – to come alongside, to approach, to draw near 148
yanıt - answer 150
yanıt vermek – to answer 150
yastık - pillow 122
yatak -bed 122
yemek (n) - food 12
yemek (verb) to eat 13
yetmiş - seventy 122
yok – there is not 121
yol – road, path, way 81
yolcu – traveller, passenger 37
yüksek - high 123
yumurta - egg 81
yüz - hundred 121
zarf - envelope 148
zeytinyağı – olive oil 63
zücaciye – glassware, porcelain, kitchenware 81
zücaciyeci – kitchenware seller 81
İngilizce – English (language) 76
şarap - wine 121
şemsiye - umbrella 38
şişe - bottle 64
şişman - fat 92