Ana səhifə

T. c inkilâp tariHİ ve atatüRKÇÜLÜk a-mustafa kemal’İn yaşami


Yüklə 344.5 Kb.
səhifə2/3
tarix26.06.2016
ölçüsü344.5 Kb.
1   2   3

Not: Kongre çalışmaları sırasında “milli mücadelenin padişahlık ve halifelik makamını da kurtaracağı kararı” alınmıştır.

Önemi

-Toplanma bakımından yöresel, alınan kararlar bakımından ulusal bir kongredir.

-Yeni bir devlet kurma düşüncesi oluşmuştur.

-İlk kez Misak – ı Milli sınırlarından söz edilmiştir.

-İlk kez ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleşeceği düşüncesi ortaya çıkmıştır.

-Amasya Genelgesi İlkeleri kongrede karar olarak çıkmıştır.



4.Sivas Kongresi (4-11 Eylül 1919)

Amacı

Ulusal bağımsızlık için yapılması gerekenleri belirlemek ve Erzurum Kongresi’nde alınan kararları bütün ulusa mal etmek.



Gelişme:

-Kongre öncesinde iki temel sorun yaşandı;

-Mustafa Kemal’in başkanlığına karşı çıkıldı.

-Amerikan Mandası düşüncesi savunuldu.



Not: Her iki sorun da Mustafa Kemal’in düşüncesi doğrultusunda aşıldı.

-Kongrede; Erzurum’da alınan kararlar benimsenirken, bazı değişiklikler de yapıldı. Bunlar;

-Bütün cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirildi.

-Erzurum Kongresi’nde alınan “Temsil Kurulu, Doğu Anadolu’nun bütününü temsil eder.” kararı, “Temsil Kurulu, bütün vatanı temsil eder.” biçiminde değiştirildi.



Önemi

-Hem toplanma, hem de aldığı kararlar bakımından ulusal bir kongredir.

-Erzurum Kongresi kararları bütün ulusa mal edildi.

-Kongre, Batı Cephesi Kuvayi Milliye birliklerinin başına Ali Fuat Paşa’yı atayarak, ulus adına ilk kez yürütme yetkisini kullandı.

-Kongrede belirlenen ilkeler Kurtuluş Savaşı’nın temel programı olmuştur.

-Kongre bir meclis gibi çalışmış, kongrede seçilen Temsil Kurulu da bir hükümet gibi çalışmıştır.



Not: Sivas Kongresi sonrasında Temsil Kurulu’nun yayın organı olarak İrade-i Milliye gazetesi çıkarılmıştır.

5.Osmanlı Hükümeti’nin Milli Mücadele ve Mustafa Kemal’e Karşı tutumu

-İtilaf Devletleri hem Erzurum hem de Sivas Kongresi’ne karşı ciddi bir önlem almadı.

-Buna karşın İstanbul Hükümeti kongrelere karşı tepki gösterdi.

-Bu durum karşısında Temsil Kurulu, İstanbul Hükümeti’ni yok sayarak çalışmalarına devam etti.

-Anadolu’nun bu direnişi karşısında İstanbul’daki hükümet istifa etmek zorunda kalmıştır.

6.Amasya Görüşmeleri (20-22 Ekim 1919)

İstanbul Hükümeti’nin temsilcisi Salih Paşa ile Temsil Kurulu Başkanı Mustafa Kemal, Amasya’da bir araya geldi ve bu görüşmelerin sonunda Amasya Protokolü imzalandı. Bu protokolde;

-Türklerin yaşadığı illerin düşmana bırakılmaması ve mandanın kabul edilmemesi

-Azınlıklara, Türk ulusunun siyasi egemenliğini ve sosyal dengesini bozacak hakların verilmemesi

-Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin yasal bir kuruluş olarak İstanbul Hükümeti tarafından tanınması

-İtilaf Devletleri ve Osmanlı Devleti arasında barışı görüşmek için yapılacak konferansa Temsil Kurulu tarafından da uygun görülen kimselerin gönderilmesi

-Mebuslar Meclisi için seçimlerin en kısa sürede ve hiçbir baskı olmaksızın yapılması

-Mebuslar Meclisi’nin uygun görmesi halinde Sivas Kongresi kararlarını İstanbul Hükümeti’nin de kabul etmesi



Not: Görüşmelerde anlaşmaya varılmayan tek konu meclisin nerede toplanacağıydı. Mustafa Kemal Meclisin İstanbul’da toplanmasına karşıydı.

Önemi

-İstanbul Hükümeti ile Temsil Kurulu arasında yapılan ilk resmi görüşmedir.

-İstanbul Hükümeti, Temsil Kurulunu fiilen ve hukuken tanımıştır.

7.Temsil Heyeti’nin Ankara’ya Gelmesi

Mustafa Kemal, İstanbul’da toplanacak olan Mebuslar Meclisi’nin çalışmalarını daha yakından izlemek için Temsil Kurulu ile birlikte Sivas’tan Ankara’ya geldi.



Neden Ankara?

-İstanbul’a yakın olması

-Haberleşme ve ulaşım olanaklarının uygun olması

-İşgal edilmemiş, güvenli bir yer olması

-Batı Cephesi’ne yakın olması

-Ankara halkının ulusal mücadeleye olumlu yaklaşması



8.Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Açılması ve Misakı Milli

-Mebuslar Meclisi, padişah tarafından savaş sonrası (21 Aralık 1918) kapatılmıştı.

-Amasya Görüşmeleri sonucunda açılması girişimleri hız kazandı.

-7 Kasım 1919’da ülke çapında genel seçimlere gidildi.

-İtilaf Devletleri tüm bu girişimleri ciddiye almadığı için seçimlere müdahale etmedi.

-Mustafa Kemal’de Erzurum’dan milletvekili seçildi.

-Mustafa Kemal, Amasya Görüşmeleri’nden beri meclisin İstanbul’da açılmasına karşıydı. Çünkü padişah oradaydı ve ulusal bağımsızlığa ve egemenliğe yönelik ciddi kararlar çıkacağına inanmıyordu.

-Bu nedenle İstanbul’a gidecek milletvekillerini Ankara’ya çağırdı ve şu isteklerde bulundu:

-Mecliste Müdafa-i Hukuk grubunun kurulması

-Meclis başkanlığına kendisinin aday gösterilmesi

-Misak-ı Milli kararlarının kabul edilmesi

Not: Mustafa Kemal’in isteklerinden ilk ikisi gerçekleşmedi. Ama üçüncü isteği olan Misak-ı Milli gerçekleşti.

Misak – ı Milli Kararları (28 Ocak 1920)

-Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada işgal altında olmayan ve Türk – Müslüman çoğunluğun yaşadığı bölgeler hiçbir nedenle ayrılmaz bir bütündür.

-Evrensel temeli Wilson İlkeleri, ulusal temeli ise Erzurum ve Sivas Kongreleri’nden gelmektedir.

-Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığı sırada işgal altında olan ve Arapların oturduğu bölgelerin geleceği, halkın vereceği oylara göre saptanacaktır.

-Bu kararın evrensel gerekçesi yine Wilson İlkeleri olmuştur.

-Halkı özgür kalır kalmaz ana vatana, kendi istekleriyle katılmış olan Kars, Ardahan ve Artvin için gerekirse yeniden halkoyuna başvurulabilir.

-Sözü edilen bölgeler 9 Mart 1918 tarihli Brest – Litowsk Barışı ile Osmanlı egemenliğine geçmişti.

-Geleceği Türkiye ile yapılacak barışa bırakılan Batı Trakya’nın hukuksal durumu da, bu bölgede özgürce yapılacak halkoyu sonucuna göre belirlenmelidir.

-İstanbul ve Marmara denizi her türlü tehlikeden uzak kalırsa, Boğazların dünya ticaretine ve ulaşımına açılması olasıdır.

-Bu koşulun evrensel gerekçesi yine Wilson İlkeleri olmuş ve Boğazların kesin olarak Türk egemenliğinde kalacağını işaret etmektedir.

-Azınlık hakları, komşu ülkelerdeki Müslümanlara verilen haklar kadar olacaktır.

-Her devlet gibi bizim de tam bir bağımsızlığa ve serbestliğe gereksinimimiz vardır. Bu nedenle siyasal, hukuksal ve ekonomik gelişmemizi engelleyecek sınırlamalara karşıyız. Bu koşullar kabul edilirse borçları ödenecektir.



Önemi

-Bağımsız bir Türk vatanının sınırları saptanmıştır.

-Her alanda tam bağımsızlık bilinci ortaya çıkmıştı.

-Ulusal mücadelenin kesin programı ortaya çıkmıştır.

-Ulusal mücadelenin hukuksal dayanağı ortaya çıkmış ve yasallık kazanmıştır.

9.İstanbul’un Resmen İşgali ve Mebusan Meclisi’nin kapatılması

-İtilaf Devletleri Anadolu Harekâtı’nın önemini ilk kez anlamaya başladılar.

-Meclisten çıkan Misak-ı Milli yasası sonrası “İstanbul resmen işgal edildi.”

İşgalin sonuçları

-Son Osmanlı Mebuslar Meclisi dağıtıldı.

-Bazı devlet adamları tutuklandı

-Bazı devlet adamları da Ankara’ya gelerek ulusal mücadeleye katıldı.

-İşgal üzerine, Mustafa Kemal ulusal mücadeleyi padişah ve halifeyi de kurtarma adına söyleme fırsatını yakaladı.

-Ankara’da yeni bir meclisin açılma ortamı oluştu.



TBMM DÖNEMİ

Büyük Millet Meclisi’nin Açılması

19 Mart 1920’de yayınlanan genelge ile Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin ulus adına işleri yürütmek ve denetlemek üzere toplanması tüm ulusa duyurulmuştur.



Not: Dağıtılmış olan Mebuslar Meclisi üyelerinin de halk tarafından seçildiği için, seçime girmelerine gerek olmadığı ve bu milletvekillerinin de meclise katılabilecekleri duyuruldu.

-23 Nisan 1920’de I. TBMM resmen açıldı. Mustafa Kemal meclis başkanı seçildi.



I. TBMM’nin Aldığı İlk Kararlar

-Hükümet kurmak gereklidir.

-Geçici olmak kaydıyla bir hükümet başkanı tanımak ya da padişah vekili atamak doğru değildir.

-Mecliste beliren ulusal iradenin vatanın geleceğine el koymasını kabul etmek temel ilkedir. TBMM’nin üstünde bir güç yoktur.

-TBMM, yasama ve yürütme yetkilerini kendisinde toplamıştır.

-Meclis içinden seçilecek bir kurul, meclis adına hükümet işlerini yürütecektir. Meclisin başkanı bu kurulun da başkanı olacaktır.

-Padişah ve halife baskıdan kurtulduğu zaman, meclisin düzenleyeceği yasaya uygun temeller içinde yerini alır.

Not: İstanbul’un resmen işgali; Mustafa Kemal’e, ulusal bağımsızlık mücadelesinde, en geniş kesimleri bu mücadeleye katabilmek ve bu mücadeleyi padişah adına da yürüttüğü söylemini kullanmasında fayda sağlamıştır.

I. TBMM’nin Genel Özellikleri

-23 Nisan 1920’de açıldı ve 11 Ağustos 1923’e kadar görev yaptı.

-Kurucu meclis özelliğini taşır.

-Ulusal bağımsızlığı gerçekleştirmiştir.

-Ulusal egemenlik ilkesini de kabul etmesine karşın, dönemin koşulları sonucu ön plana çıkartmamıştır.

-Üyelerinin bir kısmı yeniden seçilmiş, bir kısmı da İstanbul Meclisi’nden gelmiştir.

-İhtilalci bir meclistir.

-Olağanüstü bir dönemde kurulduğu için olağanüstü yetkileri vardır.

–Yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplayarak “Güçler Birliğini” kabul etmiştir.

-Meclis Hükümeti sistemini kabul etmiştir.

-Anayasal bir temeli yoktur.

-TBMM’nin açılması ile Temsil Kurulu’nun görevi sona ermiştir.



11.Büyük Millet Meclisi’ne Karşı Çıkan Ayaklanmalar

Doğrudan İstanbul Hükümeti Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar:

- Aznavur Ayaklanması

-Kuvayi İnzibatiye (Halife Ordusu) Ayaklanması

İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletleri Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar:

-Bolu, Düzce, Hendek Ayaklanmaları

-Yozgat Ayaklanmaları

-Afyon, Konya Ayaklanmaları

-Milli Aşireti Ayaklanması

Azınlıklar Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar

-Pontus ve Ermeni ayaklanmaları



Kuvayi Milliye Yanlıları Tarafından Çıkarılan Ayaklanmalar

-Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet ayaklanmaları



12.Hıyaneti Vataniye Kanunu’nun Kabulü ve İstiklal Mahkemeleri

-29 Nisan 1920’de Hıyanet – i Vataniye Yasası çıkarıldı.

-İstiklâl Mahkemeleri kuruldu. (18 Eylül 1920)

-İstanbul ile resmi haberleşme kesildi.

-İstanbul şeyhülislamın fetvasına karşılık, Ankara müftüsü yeni bir fetva yayınladı.

Not: Mustafa Kemal’in emriyle Anadolu Ajansı kuruldu. Ayrıca Sivas’ta İradeyi Milliye gazetesinden sonra Ankara’da da Hâkimiyeti Milliye gazetesi çıkarılmaya başlandı.

D-SEVR BARIŞ ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920)

Barış Konferansı’nda yenilen devletlerin barış anlaşmaları kararlaştırılmasına karşın Osmanlı barışı kararlaştırılmadı. Nedeni ise:

-Mondros ateşkesinin bir barış antlaşması gibi koşullar taşıması

-Batı Anadolu’nun Yunanlılara verilmesi üzerine İtilaf Devletleri arasında anlaşmazlık olması

-Anadolu’da gelişen bağımsızlık hareketi sonrası telaşa kapılan İtilaf Devletleri San Remo kentinde bir konferans toplayarak Osmanlı barışının temelleri olan Sevr’in koşullarını hazırladılar.

-Padişah Vahdettin “Saltanat Şurasını” toplayarak Sevr’i onayladı.

-Osmanlı Kurulu da Paris yakınlarında bulunan Sevr kasabasında antlaşmayı imzaladı.

Sevr Antlaşması’nın Koşulları

Askeri Koşulları

-Ordular terhis edilecek

-İç güvenlik için sınırlı jandarma gücü bulundurulacak

-Askerlik, zorunlu olmayacaktır.



İşgal Bölgeleri

İngiltere  Irak

Fransa  Güneydoğu Anadolu ve Suriye

İtalya  Antalya, Aydın, Konya ve 12 Adalar

Yunanistan  Doğu Trakya, İzmir ve Ege Adaları

Kapitülasyonlar

-İçeriği genişletilerek yeniden yürürlüğe girecek



Boğazların Durumu

-Bütün devletlerin gemilerine açık olacak

-Boğazlar Komisyonu tarafından yönetilecek

-Komisyonun ayrı bütçesi ve bayrağı olacak



Azınlık Hakları

-Azınlıkların hakkı, Müslümanlardan daha fazla olacak

-Müslümanlarda azınlık sayılacak

-Azınlıklar her derece okul açabileceklerdir.



Siyasal Koşullar

-Anadolu’nun doğusunda Ermenistan, güneyinde ise Kürdistan devletleri kurulacaktır.



İstanbul’un Durumu

-Osmanlı Devleti’nin başkenti olacaktır.

-Osmanlı Devleti, Sevr’in koşullarına uymazsa işgal edilebilecektir.

Not: Osmanlı Devleti’nin bütün ekonomik kaynakları İtilaf Devletleri’nin işgal giderlerine ve savaş tazminatına harcanacak ve Osmanlı maliyesi, İtilaf Devletlerinin atadığı bir komisyon tarafından yönetilecektir.

Sevr Antlaşması’nın Özelliği;

-Osmanlı Devleti sona ermiştir.

-Parlamento onayı yoktur.

-Yürürlüğe girmemiştir.

-Osmanlı Devleti’nin imzaladığı son antlaşmadır.

-Padişah antlaşmayı imzalamakla çoğunluğun görüşüne karşı çıkmıştır.



III. ÜNİTE: KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER

A-KURTULUŞ SAVAŞI’NIN BAŞLAMASI VE CEPHELER

Mondros Ateşkes Antlaşması’nın uygulanmasına Osmanlı Hükümeti kayıtsız kalması karşısında Türk halkı topyekûn harekete geçerek yurdu işgalden kurtarmak için Mustafa Kemal önderliğinde Milli mücadele başladı.



B-DOĞU CEPHESİ

Osmanlı Devleti 1918 Brest Litowsk Antlaşmasıyla 1878’de kaybettiği Batum, Kars ve Ardahan’ı Ruslardan geri almıştı.

-Rusya’da yaşanan 1917 devriminin ardından Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan bağımsızlıklarını ilan etmişlerdi.

-ABD Başkanı Wilson’un Doğu Anadolu’ya gönderdiği General Harbord ve heyeti hazırladıkları raporda Ermeni iddialarının asılsız olduğunu ortaya koydular.



Doğu Cephesi Süreci

-Ermenilere ve Gürcülere karşı açıldı.

-TBMM’ye bağlı Osmanlı ordularının cephesidir.

-3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması imzalandı:

-Misak – ı Milli’nin doğu sınırlarına ulaşıldı.

-TBMM’nin uluslar arası alanda ilk başarısıdır.



C-GÜNEY CEPHESİ

-Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasından sonra güneyde Urfa, Antep ve Maraş İngilizler tarafından işgal edilirken Fransızlar da Adana ve dolaylarını işgal etmişlerdi.

- İngiltere, işgal ettiği yerleri bir süre sonra Fransızlara teslim etti.

-Fransızlar ise Ermenileri örgütleyip Türkler üzerine saldırtmaya başladılar.

-Bu durum karşısında bölge halkı Kuvayi Milliye birlikleri kurarak direnişe geçtiler.

-Sütçü İmam ve Şahin Bey, bilinen Kuvayi Milliye önderlerindendir.

-Sakarya Savaşı ile cephe kapandı. (Ankara Antlaşması)

D-BATI CEPHESİ

Cephenin Özellikleri

- Amaç, Yunanlıların TBMM’ye Sevr’i kabul ettirmektir.

-TBMM’nin düzenli ordusunun ilk cephesidir.

-Kurtuluş Savaşı’nı sona erdiren cephe olmuştur.

1.Düzenli Ordunun Kurulması

-16 Mayıs 1920:Kuvayi Milliye giderlerinin Savunma Bakanlığı tarafından karşılanması ve halkın yardımlarının mülki idarelerce kayıt altına alınması kararlaştırıldı.

-1 Temmuz 1920:Subay yetiştirme merkezleri açıldı. Seferberlik ilan edilerek askere alma işlemleri başladı.

-9 Kasım 1920:Batı cephesi ikiye ayrıldı. Kuzeyine Batı Cephesi komutanı sıfatıyla Albay İsmet (İnönü),güneyine refet bele komutan olarak atandı.

-10 Kasım 1920:Bilecik’e gelen İsmet İnönü düzenli ordu çalışmalarını başlattı.

2.I.İnönü Savaşı (6-11 Ocak 1921)

-Çerkez Ethem’in TBMM’ye karşı ayaklanmasını fırsat bilen Yunanlıların ileri harekâtıdır.

-Savaşı TBMM orduları kazandı.

-İtalya ve Fransa Türkiye’ye yanaştı. Bunun sonucunda TBMM Londra Konferansı’na çağrıldı.



a.Londra Konferansı (23 Şubat-12 mart 1921)

-I. İnönü Savaşı sonrası düzenlenmiştir.



Konferansın amacı;

-Sevr Antlaşmasında önemsiz değişiklikler yaparak TBMM’ye kabul ettirmektir.



TBMM’nin katılma nedeni ise;

-TBMM’nin siyasal bir güç olarak tanınmasını sağlamak

-Misak – ı Milli’yi dünya kamuoyuna duyurmak

Londra Konferansı’nın önemi ise;

-TBMM, İtilaf Devletleri tarafından ilk kez hukuken tanındı.



b.Teşkilat-ı Esasiye’nin Kabulü (20 Ocak 1921)

-TBMM “Ulus Egemenliği” ilkesine göre kurulmuştu. Bu nedenle bu ilkeye uygun yeni bir anayasaya gereksinim vardı. Önemli koşulları ise;

-Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. İdare yönetimi halkın kendi kendisinin yönetmesi ilkesine dayanır.

-Yürütme gücü ve Yasama yetkisi, milletin tek ve gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi’nde toplanır.

-Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisince yönetilir ve “Türkiye Büyük Millet meclis Hükümeti” adını taşır.

-Büyük Millet Meclisinin seçimi iki yılda bir yapılır. Seçilen üyelik süresi iki yıldır. Büyük Millet Meclisi üyeleri tüm ulusun vekilidir.

-Din buyruklarının yerine getirilmesi, yasaların konulması, değiştirilmesi, antlaşma ve barış yapılması, savaş kararı verilmesi gibi temel haklar, Büyük Millet Meclisinindir.

-Genel Kurulda seçilen Büyük Millet Meclisi Başkanı hükümetinde başkanıdır.



Teşkilat-ı Esasiye’nin genel özellikleri;

-TBMM’nin ve hükümetinin yasal dayanağı olmuştur.

-Egemenliğin Türk ulusuna geçtiğini belgelemiştir.

-Kısa ve özet bir biçimde hazırlanmıştır.

-Devletin resmi dini belirtilmemiştir.

Not: 1921 Anayasası’nda yapılan en önemli değişiklik, Cumhuriyet’in ilanı ile devletin adının anayasaya yazılmasıdır.

c.İstiklal Marşı’nın kabulü (12 Mart 1921)

-Osmanlı Devleti döneminde milli marş yoktu.

-Batıda milliyetçilik hareketleri gelişmeye başlayınca her millet kendi marşını yapmıştı.

-23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla yeni ve milli bir Türk devleti kurulmuştu ve bu yeni Türk devletinin illi bir marşı yoktu.

-Milli Eğitim Bakanlığı, milli marş yazılması için 1921 yılı başlarında bir yarışma başlattı.

-Mehmet Akif ise ödül verileceği için bu yarışmaya katılmamıştı.

-Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, Mehmet Akif’den milli marş yazmasını istedi.

-Bunun üzerine Mehmet Akif kısa sürede marşı yazarak Türk ordusuna armağan etmiştir.



d.Afganistan ve Sovyet Rusya ile Antlaşma

-Milli mücadele sırasında Afganistan ile iyi ilişkiler kurulmuştu.

-Bunun sonucunda Afganistan ile dostluk ve işbirliği anlaşması imzalandı.

Sovyet Rusya ile imzalanan Moskova Antlaşması’na göre;

-Çarlık Rusya’sı ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan eski antlaşmalar geçersiz sayıldı. (Sovyet Rusya, kapitülasyonların kaldırılmasını kabul etti.)

-Sovyet Rusya, Misak – ı Milli’yi tanıdı.

-Batum’un Gürcistan’a verilmesi ile Doğu sınırı çizildi.



3.II. İnönü Savaşı (23 Mart-1 Nisan 1921)

-Yunanlıların, I. İnönü başarısızlığını ortadan kaldırmak istemeleri üzerine açıldı.

-Savaşı, TBMM orduları kazandı.

-İtalya ve Fransa işgal bölgelerini boşaltma kararı aldı.



4.Eskişehir-Kütahya Savaşları (10-24 Temmuz 1921)

-Savaşı TBMM orduları kaybetti.

-İtalya ve Fransa işgal bölgelerini boşaltma kararını ertelemişlerdir.

a.Maarif Kongresi’nin Toplanması

Kurtuluştan sonraki mücadelenin daha zor olacağını düşünen Mustafa Kemal, bir yandan işgalcilerle savaşırken diğer yandan da sosyal ve kültürel kalkınmanın hazırlıklarını yapıyordu.



b.Türk Ordusunun Sakarya’nın Doğusuna Çekilmesi ve Mustafa Kemal’e Başkomutanlık yetkisinin Verilmesi

-Yunan ordusunun Polatlı’ya kadar gelmesi TBMM’de de kaygılara yol açtı. Bazı milletvekilleri TBMM’nin Kayseri’ye taşınmasını istedilerse de bu düşünce kabul edilmedi.

-Mecliste yapılan tartışmalar sonucunda son çare olarak Mustafa Kemal’in ordunun başına geçmesi istendi.

c.Tekalif-i Milliye Emirleri (7-8 Ağustos 1921)

Mustafa Kemal, Türk ordusunun gereksinimlerini karşılamak için 7-8 Ağustos 19221’de Tekâlif-i Milliye Emirleri’ni yayınladı.



5.Sakarya Meydan savaşı (23 Ağustos-13 Eylül 1921)

-Yunanlıların, Ankara’yı hedefleyerek TBMM’yi ortadan kaldırmak için yaptıkları harekâttır.

-Savaşı TBMM orduları kazanmıştır.

-Mustafa Kemal’e Gazi ve Mareşallik unvanları verilmiştir.

-İtilaf Devletleri TBMM’ye ateşkes ve yeni barış önerileri sunmuştur.

-İtalya ve Fransa işgal bölgelerini boşaltmışlardır.



Kars Antlaşması (13 Ekim 1921)

-TBMM ile Kafkas Cumhuriyetleri (Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan) arasında imzalandı.

-Moskova Antlaşması’ndaki sınırlar kabul edildiği için “Doğu sınırı kesinleşti.”

Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921)

-TBMM ile Fransa arasında imzalandı.

-Fransa, TBMM’yi resmen tanıdı. (Hatay, Fransa mandası olan Suriye topraklarında sayıldı. Ancak buradaki Türklere kültürel haklar tanıyan özel bir yönetimle idare edilmesi kararlaştırıldı)

6.Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı (26 Ağustos-9 Eylül 1922)

-Düşmanın silahlı güçlerini yok etmek ve işgal altındaki Türk topraklarını geri almak amacıyla yapılmıştır.

-Türk ordusu amacına ulaştı ve

-Kurtuluş savaşı fiilen sona erdi.

-Mudanya ve Lozan Barışı imzalandı

7.Mudanya Ateşkes Görüşmeleri ve Antlaşmanın İmzalanması (3-11 Ekim 1922)

-Büyük Taarruz başarısı ile imzalandı.

-İngiltere, Fransa, İtalya ve TBMM arasında imzalandı.

Not: Yunanistan’ı İngiltere temsil etmiştir.

Antlaşmaya göre;

-Yunanlılar Doğu Trakya’yı en geç 15 gün içinde boşaltacaktır.

-Boğazlar ve İstanbul, TBMM Hükümeti’ne bırakılacak, ancak kalıcı bir barış antlaşması imzalanıncaya kadar İtilaf Devletlerinin denetiminde kalacaktır.

D-MİLLİ MÜCADELE’NİN SANAT VE EDEBİYAT’A YANSIMALARI

-Yazılan eserlerle cumhuriyet kuşağına halkını sevme ve milli mücadeleye bağlanma yolunda rehberlik edilmiştir.

Bu yazarlar içerisinde Halide Edip Adıvar, Falih Rıfkı Atay ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu özel bir yere sahiptir.

-Halide Edip, Ateşten Gömlek adlı eserini 1922’de kaleme almıştır. Ayrıca ordu hizmetinde çalıştığı yıllarda Türk’ün Ateşle İmtihanı adlı kitabı da yazmıştır.

-Yakup Kadri, Düşmanın Yaktığı Köyler Ahalisine adlı hikâyesinin yanı sıra 1932’de yazdığı başyapıtı Yaban romanı da bulunmaktadır.

-Falih Rıfkı, Cumhuriyet devri ile ilgili anılarını Çankaya adlı eserinde kaleme almıştır.

-Kurtuluş Savaşı komutanlarının da anıları bulunmaktadır.

-Mustafa Kemal’in dönem olaylarını anlattığı Nutuk ile Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri bulunmaktadır.

Kurtuluş Savaşı ortamı ressamların tuvallerinde yansımıştır.(Hikmet Onat, İbrahim Çallı ve Sami Yetik)

-Milli Mücadele heykel sanatçılarına da ilhan olmuştur.



TÜRK DEVRİMİ

A-TÜRK İNKILÂBININ ÖZELLİKLERİ

-Avrupalılar tarafından gerçekleştirilen coğrafi keşifler Osmanlı Devleti’ni olumsuz etkilemişti.

-XVIII. yüzyılda ise Fransız Devrimi ile ortaya çıkan özgürlük, eşitlik, milliyetçilik, insan hakları, demokrasi gibi kavramlarla; sömürgecilik ve sanayileşme gibi gelişmelerle karşı karşıya kaldı.

-Bu durum Osmanlı Devletinin Avrupa devletleri karşısında gerilemesini hızlandırdı..

-Çok uluslu yapıya sahip olan Osmanlı Devleti, XIX. yüzyılda milliyetçilik akımının etkisiyle büyük toprak kaybı yaşadı.

-Mondros Ateşkesi ile de işgale uğradı.

-Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışıyla Türk ulusunun Kurtuluş Savaşı başladı.

-Atatürk’ün devrimci kişiliği öncülüğünde gerçekleşen Türk devrimiyle, devlet ve millet yaşamı yeniden kuruldu.

-Türk devrimi, yönetim, yazı, eğitim, hukuk, giyim ve ekonomi alanına varıncaya kadar yeniden yapılanmayı ifade eder.

-Ulusal mücadeleyle birlikte başlayan Türk devrimi; ulusal bağımsızlığı gerçekleştirmeyi, ulusal kimliği korumayı ve Türk uygarlığını çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmayı hedeflemiştir.



B-SİYASİ ALANDA YAPILAN İNKILÂPLAR

Ulusal Egemenlik: Atatürk’e göre,”Toplumda en yüksek özgürlüğün, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı biçimde sağlanması ve korunması, ancak tam anlamıyla ulusal egemenliğin kurulmuş olmasına bağlıdır. Bu nedenle özgürlüğün de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası ulusal egemenliktir.”

1.Saltanatın Kaldırılması

-Saltanat sisteminde padişah iradesinin üstünlüğü ulusal egemenlik anlayışıyla bağdaşmıyordu.

-Lozan Barış görüşmelerine TBMM’nin yanı sıra İstanbul Hükümeti de davet edilmişti.

-Bu durum üzerine 1 Kasım 1922 tarihinde saltanat kaldırıldı.

-Saltanatın kaldırılmasıyla Osmanlı Devleti hukuki olarak sona erdi. İstanbul Hükümeti istifa etti ve son Padişah Vahdettin ülkeden ayrıldı.

a.Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

-Lozan öncesi Türkiye’nin sınırları tam olarak belirlenmemiş ve bağımsızlığı diğer devletler tarafından tanınmamıştı.

-Osmanlı Devleti’nden kalan sorunların birçoğu çözümsüz bir durumdaydı.

-Lozan barışında Türkiye’yi Dış İşleri Bakanı İsmet İnönü temsil etmiştir.

-Konferansa, İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Japonya ve Yugoslavya katılmıştır. Boğazların durumu konusunda ise Sovyet Rusya ile Bulgaristan katılmıştır. ABD ise gözlemci bulundurmuştur.

-Lozan Barış Konferansına katılacak olan Türk kurulunun kesinlikle taviz vermeyeceği konular ise,

-Türk devletinin hakları ve bağımsızlığın sağlanması

-Türk topraklarında bir Ermeni devletinin oluşturulmasına izin vermemek

-Kapitülasyonların sona ermesi

Lozan Barış Antlaşması’nın Koşulları

Sınırlar

Bulgaristan: 1913 İstanbul Antlaşması geçerli

Yunanistan: Karaağaç kasabası TBMM’ye bırakıldığı için yeniden çizildi.

Suriye: 1922 Ankara Antlaşması geçerli sayıldı.

Irak: Çizilemedi.

Doğu: Moskova ve Kars Antlaşmaları kabul edildi.
Ege Adaları

-Türk ve Yunan adaları silahsız olacaktır.



Kapitülasyonlar

-Kapitülasyonlar tamamen kaldırıldı.



Boğazlar

-Yönetimi uluslar arası komisyona bırakıldı.

-Komisyon başkanı Türk olacaktı.

-Boğazların kenarı ve İmralı Adası dahil silahsız olacaktır.



Azınlık Hakları

-Azınlıkların Türk uyruklu olduğu kabul edildi.



Patrikhanenin Durumu

-Türk tarafının ısrarına karşın kaldırılamadı.



Savaş Tazminatı

-Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç kasabasını TBMM’ye bıraktı.



Borçlar

-Türkiye payına düşen borcunu kabul etti.



Türk ve Rum Nüfusun Yer Değiştirmesi

-İstanbul ve Batı Trakya değişim dışı tutuldu.

-Bu bölgeler dışında kalan yerlerde oturanlar karşılıklı yer değiştirdiler.

İstanbul’un Boşaltılması

-Antlaşmanın TBMM’de onaylanmasından sonra altı hafta içinde boşaltılacaktır.



Antlaşmanın Önemi ve Sonuçları

-Yeni Türk Devleti, İtilaf Devletleri tarafından resmen tanındı.

-Musul ve Hatay dışında Misak – ı Milli sınırlarına ulaşıldı.

-Günümüzde halen geçerli bir antlaşmadır.

-Diğer sömürge devletlere yol gösterici bir belge olmuştur.

Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

*Müttefik devletlerin gemileri boğazlardan serbestçe geçebilecek, boğazlarla ilgili her türlü işlem uluslar arası boğazlar komisyonu tarafından yürütülecektir. Komisyonda Türk üye bulunmayacaktır.

*Boğazlardan geçişleri, Türkiye başkanlığında kurulacak uluslar arası bir boğazlar komisyonu düzenleyecektir.

*İzmir ile birlikte ege Bölgesi’nin büyük bir bölümü ve Doğu Trakya, Yunanistan’a verilecektir.

*Türkiye ile Yunanistan arasında Meriç Nehri sınır kabul edilecek, Yunanistan savaş tazminatı olarak Meriç Nehri’nin batısındaki Karaağaç’ı Türkiye’ye verecektir.

*Adana, Kayseri, Sivas ve Malatya’yı içine alan bölge ile Suriye, Fransa’ya verilecektir.

*Türkiye-Suriye sınırı, Fransa ile imzalanan 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Antlaşması’nda olduğu gibi kabul edilecektir.

*Kapitülasyonlardan müttefik devletler yararlanabileceklerdir.

*Kapitülasyonlar kesin olarak kaldırılacaktır.

*Türk ordusundaki asker sayısı ile savaş teçhizatı sınırlandırılacaktır.

*Boğazların her iki yakası askerden arındırılacak, bunun dışında ordu ile ilgili herhangi bir sınırlama getirilmeyecektir.

*Müslüman olmayanlara çok geniş ayrıcalık tanınacaktır.

*Ülkede yaşayan Müslüman olmayanlar Türk vatandaşı kabul edilecektir.

b.Ankara’nın Başkent Seçilmesi

-Lozan Barış Antlaşmasının TBMM tarafından onaylanmasından sonra 6 Ekim 1923’te İstanbul yabancı işgal güçleri tarafından boşaltıldı.

-Bu durum yeni devletin başkentinin neresi olacağı konusunu gündeme getirdi.

-İsmet İnönü, on dört arkadaşı ile birlikte Ankara’nın başkent olması ile ilgili bir yasa önerisinde bulundu (9 Ekim 1923).

-Yapılan görüşmeler sonucunda 13 Ekim 1923’te TBMM’de kabul edilen tek maddelik yasa ile Ankara, yeni devletin başkenti oldu.

c.Cumhuriyetin İlanını Hazırlayan Etkenler

-Cumhuriyet, monarşiye karşı verilen özgürlük mücadelesi sonucunda ortaya çıktı.

-XIII. yüzyılda Magna Carta’nın ilanıyla İngiltere’de demokrasi alanında gelişmeler oldu.

-XVI. yüzyılda ise aydınlanma ve insan hak ve özgürlükleri alanlarında gelişmeler yaşandı.

-Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşu ve Fransız Devrimiyle, demokrasi ve cumhuriyete dayalı yönetim biçimleri yaygınlaştı.

-Türk toplumu ise I.Meşrutiyet’in ilanı ve anayasal sisteme geçiş sürecinin etkisiyle cumhuriyet ve demokrasi kavramlarına yabancı değildi.

-Atatürk, Ankara’da Büyük Millet Meclisini açarak ulusal iradeyi yani ulusun isteklerini ön planda tutmuştu.

-Ulusal Mücadelede Türk ulusunun lideri olan Atatürk toplumu ve yöneticileri cumhuriyet yönetimine hazırladı.

-Atatürk, Erzurum Kongresi sırasında ülkenin kurtuluşundan sonra yönetim biçiminin cumhuriyet olacağını belirtmişti.

-23 Nisan 1920’de kurulan TBMM Hükümeti, ülkeyi ulusal egemenlik temeline göre yönetiyordu.

-1921 Anayasası “Egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur.” İfadesi ile egemenlik hakkının kesin olarak ulusa ait olduğunu belirtiyordu.

-Cumhuriyetin ilanın önündeki en büyük engel saltanattı.1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla bu engel de aşılmış oldu.

2.Cumhuriyet’in İlanı (29 Ekim 1923)

-Atatürk ve İsmet İnönü,1921 Anayasasında “Türkiye devletinin hükümet biçimi cumhuriyettir.” biçimindeki değişiklik önergesi hazırladı. TBMM 29 Ekim 1923’te değişiklik önergesini kabul etti. Böylece cumhuriyet ilan edilmiş oldu.



TBMM’NİN AÇILMASINDAN CUMHURİYETİN İALNINA KADAR HÜKÜMET BİÇİMİ

CUMHURİYETİN İLANINDAN SONRA HÜKÜMET BİÇİMİ

Meclis Hükümeti: Meclis başkanı aynı zamanda hükümetin başıdır. Bakanlar meclisin salt oyu ile belirlenir ve meclisin kesin denetimi altındadır.25 Ekim 1923’te hükümetin istifasıyla yönetim bunalımı ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal’e, cumhuriyeti ilan etmek için beklediği fırsatı verdi.28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümet kurulamadı.

Kabine Sistemi: Cumhuriyetle birlikte hükümet biçimi olan kabine sistemi benimsendi. Bu sistemle aynı zamanda güçler ayrılığı ilkesine giden önemli adım atıldı. Kabine sisteminde yürütmenin başı cumhurbaşkanı’dır. Cumhurbaşkanı ve onun atadığı başbakan ve bakanlar kuruludur. Hükümet Meclisten aldığı güvenoyu ile göreve başlar.

3.Laik Devlet Yolunda

a.Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

-Saltanatın kaldırılması ve sultan Vahdettin’in 17 Kasım 1922’de ülkeyi terk etmesi üzerine TBMM Osmanlı ailesinden olan Abdülmecid’i halife olarak seçmişti.

-TBMM, halifelik ve ulusal egemenlik anlayışı ile bağdaşmayan kurumları kaldırma yoluna gitti.

-Halifelik makamı tüm Müslümanları temsil etmesi yönüyle Türkiye’nin sadece iç politikasını değil dış politikasını da etkilemekteydi.

-Halife Abdülmecid’in siyasi otorite olarak hareket etmesi üzerine,3 Mart 1924’te TBMM’de kabul edilen yasa ile kaldırıldı.

a.Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)

-XIX. yüzyılın sonu ve XX. yüzyılın başında eğitim kurumlarının birçoğu devlet denetiminin dışındaydı.

-Bu dönemde devlete bağlı olarak eğitim veren kurumlar yanında, Şeriyye ve Evkaf Vekâleti’ne bağlı eğitim veren medreseler, kiliselere bağlı azınlık okulları ve yabancı devletlerin atçıları okullar vardı.

-Eğitimin tek merkezde toplanması ve denetlenmesi için 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Yasası çıkarıldı.



Tevhid-i Tedrisat Yasası

1.Madde: Türkiye içindeki bütün eğitim ve bilim kuruluşları Milli Eğitim Bakanlığına bağlıdır.

2.Madde: Şeriye ve Evkaf Vekâleti veya özel vakıflar tarafından yönetilen bütün medreseler ve okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilir.

3.Madde: Şeriye bütçesinde okullar ve medreseler için konmuş olan ödenekler Milli Eğitim bütçesine geçirilir.

4.Madde: Milli eğitim Bakanlığı yüksek din uzmanları yetiştirmek üzere üniversitede bir ilahiyat fakültesi kurar. İmamlık, hatiplik gibi din hizmeti görecek memurların yetişmesi için de ayrı okullar açacaktır.

5.Madde: Bu yasanın yayın tarihinden sonra, eğitim ve öğretimle meşgul olup ulusal savunmaya bağlı olan Askeri Rüştiye ve İdadiler, Sağlık Bakanlığı’na bağlı yetim okulları bütçeleri ve öğretim üyeleriyle birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır.

c.Yeni Devlet Kurumları

-Diyanet İşleri Başkanlığının Kurulması (3 Mart 1924)

-İslam dinin inançlar ve ibadetlerle ilgili bütün hükümlerin ve işlerin yürütülmesi ve dini kurumların yönetimi için Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.

-İbadet yerlerinin düzenlenmesi ve din görevlilerin atanmasıyla ilgili işlemleri yerine getirmekle görevlendirildi.

-Başkanlığına Ankara müftüsü Rıfat Börekçi getirildi.



-Genelkurmay Başkanlığının Kurulması (3 Mart 1924)

-TBMM’de alınan kararla Erkan-ı Harbiye Vekâleti kaldırıldı. Onun yerine en yüksek askeri makam olarak Genel Kurmay Başkanlığı kuruldu.

-Bu düzenleme il de Ordu siyasetin dışında tutuldu.

4.Çok Partili Siyasi Yaşama Geçiş Denemeleri ve Sonuçları

a.Çok Partili Hayata Geçiş Çalışmaları

-Birbirinden değişik düşünce ve istekleri temsil eden siyasi partilerin bulunması demokrasi ile yönetilen ülkelerin temel özelliğidir.

-Demokrasilerde çoğulculuk temel olduğu gibi bütün düşüncelerin de korunması temel kuraldır.

-Cumhuriyet ve demokrasi ile yönetilen ülkelerin en önemli özelliği vatandaşların tercihleri doğrultusunda yaşamalarının olanaklı olmasıdır.

-Cumhuriyet yönetimin amacı ulusal iradenin ve ulusun değişik görüşlerinin önündeki engelleri kaldırarak çoğulculuğun önünü açmaktır.

-Çoğulculuk, vatandaşların değişik görüşlerini temsil eden partiler arasında seçim yapabilmesi, değişik düşüncelerin yönetimde söz sahibi olabilmesi anlamına gelmektedir.

-Türkiye 1950’ye kadar tek parti olan Cumhuriyet Halk Partisi tarafından yönetildi.

-Çok partili yaşama geçiş II. Dünya Savaşı sonrasında yeniden başladı.

-7 Ocak 1946’da Demokrat Parti kuruldu.

-Demokrat Parti 1950'deki seçimleri kazanarak cumhuriyetin ilanından sonra ilk kez iktidara değişik bir parti gelmiş oldu.



Cumhuriyetin İlk Siyasi Partileri

Cumhuriyet Halk Fırkası

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası

Serbest Cumhuriyet Fırkası

Genel Başkanı, Mustafa Kemal’dir.9 Eylül 1923’te kurulmuştur. Halkın istek ve görüşlerinin meclise daha kolay yansımasını sağlama ve demokrasiyi tüm kurum ve kuruluşlarıyla işletme gibi düşüncelerle kuruldu. Halk Partisi adı,1924’te Cumhuriyet Halk Fırkası,1935’te Cumhuriyet Halk Partisi adını aldı.

Genel Başkanı kazım Karabekir’dir.17 Kasım 1924’te kurulan parti,5 Haziran 1925’e kadar faaliyet göstermiştir. Bu partinin kurulmasında Mustafa Kemal ile arkadaşları arasında meydana gelen görüş ayrılıkları etkili oldu.Şeyh Sait Ayaklanması’yla ilgisi olduğu gerekçesiyle 5 Haziran 1925’te kapatıldı.

Genel Başkanı Fethi Okyar’dır.1929’da ekonomik dünya krizi sırasında var olan hükümetin uygulamalarına seçenek olacak yeni görüşler üretmek, var olan hükümeti denetlemek, halkın istek ve görüşlerini yansıtmak amacıyla 1930’da kuruldu. Fethi Okyar, Cumhuriyet yönetimi karşıtlarının katılmasından endişe ettiği partisini 18 Aralık 1930’da kapattı.

b.Cumhuriyete Yönelik Tehditler ve Sonuçları

-Cumhuriyet ve demokrasi yönetimleri; hürriyet, özgürlük, eşitlik ve ulusal egemenlik temellerine dayanır.

-Özgürlük, kişilerin başkalarına zarar vermeden dilediklerini yapabilmesidir. Eşitlik ise dil, renk, cinsiyet, ırk, inanç, siyasal düşünce vb. nedenlerle bireylere ayrım yapılmaksızın hukuk önünde eşitliğin sağlanmasıdır.

-Cumhuriyet ve demokrasilerde yasalar; hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa ayrım yapılmaksızın eşit olarak uygulanır.



-Şeyh Sait İsyanı

- Musul’un geleceği Lozan Barışında çözülememişti.

-İngiltere, Musul’un Türkiye’de kalmasını istemiyordu.

-Şeyh Sait ayaklanmasında bu nedenle İngiltere’nin etkisi bulunmaktadır. İngiltere halifeliğin kaldırılmasını gündeme getirerek halkın dini ve etnik yapısını kullanmaya başladı.

-Türkiye ise ayaklanmaya karşı bazı önlemler aldı. Bunlar;

-Bölgeye ordu gönderildi.

-Bölgede sıkıyönetim ilan edildi.

-Takrir-i Sükûn yasası çıkarıldı.(14 Mart 1925)

-Ayaklanma 15 Nisan 1925’te bastırıldı.

Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kapatıldı.

-Musul sorunu ise misak-ı milliye aykırı biçimde sonuçlandı.

-Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi (16 Haziran 1926)

-7 Mayıs 1926'da Anadolu'da bir geziye çıkan Mustafa Kemal  İzmir'e de gelecekti. Laik cumhuriyete karşı olanlar Mustafa Kemal'i öldürmeğe karar verdiler. Mustafa Kemal İzmir'e varmadan önce suikastçılar silâhlarıyla yakalanarak tutuklandılar (16 Haziran 1926). 

- Mustafa Kemal, yayınladığı bir genelgede, "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." demiştir.
-Menemen Olayı (23 Aralık 1930)

-Laik cumhuriyete karşı yapılan ayaklanmadır.

-Menemen Olayı Türkiye’de çok partili yaşama geçiş çalışmalarının uzun bir süre durmasına neden olmuştur.

c.Türk Halkının Cumhuriyete Bağlılığı

-Cumhuriyet ve demokrasi Türk halkının özgürlüklerinin garantisidir.



C-HUKUK ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER

1.Anayasa Hareketleri

-Devletin niteliğini, kurumların işleyişini, vatandaşların temel hak ve sorumluluklarını belirleyen temel yasaya anayasa denir.

-Türk devlet geleneğinde devletler sürekli olarak yazılı ya da yazılı olmayan belli kurallara bağlı olarak yönetilmiştir.

-İlk Türk devletleri töre adı verilen yazılı olmayan kurallara göre yönetildi.

-İslamiyet’in kabulünden sonraki süreçte İslam hukuk sisteminin yanında Türk devlet gelenekleri de yönetimde bağlayıcı olmuştur.

-Çağdaş anlamda anayasal sürecimiz ise XIX. yüzyılda Tanzimat Fermanı ile başladı.

-I.Meşrutiyetin ilanıyla birlikte oluşturulan Kanuni Esasi ile Türk toplum ve devlet yaşamında gerçek anlamda anayasal döneme geçildi.

1921 Anayasası

1924 Anayasası

1921 Anayasası,20 Ocak 1921’de kabul edildi. Bu anayasa, dağılan Osmanlı Devleti’nin yerine yeni bir devletin kuruluşunu sağlayan hukuki metindir.

1921 Anayasası, Ulusal Mücadele döneminde hazırlandı. Ulusal egemenlik ilkesini temel alan anayasa, ülkenin içinde bulunduğu savaş koşullarını ve acil gereksinimleri karşılamak üzere kısa bir metne sahipti. Bu anayasa bir geçiş döneminin koşullarına göre hazırlanmakla birlikte demokratik nitelik taşımaktaydı.

Anayasa’nın temelinde güçler birliği sistemi egemendi. Anayasada ülkede saltanat yönetimi devam ettiği dönemde devlet başkanı ibaresi yoktu.1923’te Cumhuriyet ilan edildi. Ülkenin yönetim biçimiyle ifadeler anayasaya konuldu.


20 Nisan 1924’te yürürlüğe giren 1924 Anayasası, Teşkilatı Esasiye Yasasını yürürlükten kaldırdı.1924 anayasasına göre egemenlik kayıtsız şartsız ulusundur. Devletin yönetim biçimi Cumhuriyet; dili Türkçe, başkenti Ankara ve dini İslam’dır. Egemenliğin tek temsilcisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.

Bu anayasa güler ayrılığını temel aldı. Meclis Hükümeti sistemi yerine Kabine Sistemi getirildi.1928’de “devletin dini İslam ibaresi bu anayasadan çıkarıldı.

1924 Anayasası’nda yapılan değişikliklerle kadınlara 1930’da Belediye seçimlerine katılma hakkı,1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.1937’de laiklik ilkesiyle beraber altı ilke anayasaya eklendi.

1 Ekim 1945’te içeriği değiştirilmeden dili Türkçeleştirilerek yeniden kabul edildi.1924 Anayasa’sı,1961’de yeni anayasanın kabul edilmesiyle yürürlükten kaldırıldı.



2.Medeni Yasa’nın Kabulü (17 Şubat 1926)

-Evlenme, boşanma ve miras haklarını belirleyen aile hukukuna medeni yasa denir.

-Osmanlı medeni yasası, Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında oluşturulan Mecelle denen yasa ile geliştirildi.

-17 Şubat 1926’da İsviçre Medeni yasası Türk toplumunun gereksinimlerine göre düzenlenerek mecliste kabul edildi.

-4 Ekim 1926’da yürürlüğe girdi.

Medeni Yasanın Türk kadınına sağladığı bazı haklar ise;

-tek eşli evlilik

-resmi nikâh zorunluluğu

-evlilikte yaş sınırı

-boşanmanın koşulları

-kadın-erkek eşitlik ilkesi

-mirasta kadın-erkek eşitliği

-evlenmede eşlerin isteği



D-EĞİTİM VE KÜLTÜR ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER

1.Eğitim Alanında Yapılan İnkılâplar

-Tevhid-i Tedrisat Yasası ile çeşitli kurumlara bağlı devlet okulları, medreseler, kilise teşkilatlarına bağlı azınlık okulları ve yabancı okulların tamamı Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Böylece eğitim sistemimiz ulusal nitelik kazandı.



Maarif Teşkilatı Kanunu (2 Mart 1926)

-Eğitim sistemi ulusal olacak biçimde, ilk ve ortaöğretim programları belirlendi.

Maarif Teşkilatı Kanunu ile okul açılması bakanlığın iznine bağlandı.

Yeni Türk Harflerinin Kabulü (1 Kasım 1928)

-Türk toplumunda okuryazar oranı düşüktü.

-Bu amaçla, Arap harflerinin Türkçeye uyarlanmasıyla kullanılan yazı sisteminden Latin harflerinin Türkçeye uyarlandığı Türk alfabe sistemine geçilmesi kararı alındı.

-1 Kasım 1928’de TBMM yeni Türk harflerin kabul etti.

-1928’de yapılan diğer bir değişiklikle de uluslar arası rakamlar kabul edildi.

Millet Mektepleri (1928)

-Harf devriminden sonra millet mektepleri açıldı.

-Atatürk, millet mektepleri başöğretmeni unvanını aldı.

-Bu mekteplerin amacı halkın okuma yazma düzeyini yükseltmek ve halka yeni harfleri öğretmekti.

-Devamında ise köy öğretmen okulları açıldı. Bu okullarda, temel eğitimin yanı sıra mesleki eğitime de önem verildi.



Üniversite Reformu (1933)

-1943’te çıkarılan bir yasayla İstanbul’daki Mülkiye Mektebi, Siyasal Bilgiler fakültesine dönüştürülerek Ankara’ya taşındı.

-1925’te kurulan Ankara Hukuk Mektebi, Hukuk Fakültesi adını aldı.

-İstanbul Üniversitesi’nde çok sayıda enstitü kuruldu ve Tıp Fakültesinde birçok klinik açıldı.



a.Atatürk Dönemi Kültür, Dil ve Tarih Alanında Yapılan Çalışmalar

-Ulusların uygarlık yolunda ilerleyebilmeleri; kendi kültür ve ulusal değerlerine sahip çıkarak geliştirmesi ile olanaklı olabilir.

-Yeni Türk devleti, ulusal birlik ve beraberlik temelleri üzerinde kurulması amaç edinilmişti.

-Bu amaçla Türk kültürünün iki önemli kaynağı olan Türk dili ve tarihi alanındaki araştırmalara büyük önem verildi.

-1931’de Türk Tarih Kurumu,1932’de de Türk Dil Kurumu kuruldu.

-Arkeolojik kazılar başlatıldı. Türk tarihi üzerine teoriler geliştirildi.

-Türk dilinin yabancı dillerin etkisinden kurtarılması çalışmalarına girişildi.

-Türk tarih Kurumunun süreli araştırma yayınına Belleten adı Atatürk tarafından verilmiştir.



b.Atatürk ve Sanat

-Türkiye’de yüksek bir uygarlık düzeyine ulaşılmasını hedefleyen Atatürk, sanata verdiği önemle modern Türk sanatlarının öncüsü ve mimarı oldu.



Güzel Sanatlar Akademisi

-Osmanlı döneminden kalma sanayi Nefise, güzel sanatlar akademisi haline getirildi.

-Resim, heykel, mimarlık ve müzik alanlarından birçok öğrenci Almanya, Avusturya ve Fransa’ya gönderildi.

-Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Adnan Saygun gibi kompozitörler ile Çallı İbrahim, Namık İsmail bunlardan bazılarıdır.



Konservatuar

-İlk Türk operası Adnan Saygun tarafından hazırlandı.

-İlk konservatuarı ise Cemal Reşit Rey kurmuştur.

-1937’de resim ve Heykel müzesi açılmıştır.



Musiki Muallim Mektebi

-Cumhuriyetin ikinci yılında Musiki Muallim Mektebi açılmıştır.

-Okul programları için Prof.Paul Hindemith’ten yardım alındı.

İnkılâp Sergisi

-1933 Ekim’inde Ankara’da düzenlenen inkılâp sergisi, cumhuriyet döneminin ilk on yılına ilişkin gelişmelerin sanatsal bir analizi niteliğidir.



c.Atatürk ve Spor

-Bilgi, ahlak ve beden gücü yönünden ideal bir gençlik yetiştirilmesi amaçlandı.

-Bu alanda Selim Sırrı Tarcan önemli çalışmalarda bulunmuştur.

E-TOPLUM VE SAĞLIK ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER

1.Toplumsal Hayatın Düzenlenmesi

Türk toplumunun yaşamını çağdaşlaştırmaya ve millileştirmeye yöneliktir.



Şapka Yasası

-25 Nisan 1925’te kabul edildi.

-2 Aralık 1934’te din adamlarının ibadet yerleri dışında dini kıyafetlerle gezmesi yasaklandı.(Diyanet İşleri Başkanı ve diğer dinlerin liderleri bu yasak dışında tutuldu.)

Takvim Değişikliği

-26 Aralık 1925’te Hicri ve Rumi takvimler yerine Miladi Takvim kabul edildi.

-1 Ocak 1926’dan itibaren de kullanılmaya başlandı.

Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması

-30 Kasım 1925’te kabul edilen yasa ile tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Bunun yanı sıra dinsel unvanların kullanımı da yasaklandı.



Ölçü Birimlerinde Değişiklik

-1931 yılında kabul edilen bir yasa ile eski ölçü birimleri olan okka, arşın, endaze kaldırılarak bunların yerine metre ve kilo getirildi.



Saatte Değişiklik

-26 Aralık 1925’te alaturka saat kaldırıldı. Gün 24 saate bölündü.



Tatil Günlerinde Değişiklik

-Milli bayramlar ve tatil günleri yeniden düzenlendi.

-1935’te çıkarılan bir yasa ile Cuma günü olan tatil günü, cumartesi öğleden sonra ve Pazar olarak değiştirildi.

Soyadı Yasası

-Osmanlı Devletinde kişilerin soyadı yoktu. Kişinin adının yanına baba adı, doğum yeri veya bağlı olduğu boyun adı yazılırdı.

-Bu durum hem karışıklıklara hem de bazı haksızlıklara neden oluyordu.

-21 Haziran 1934’te çıkarılan soyadı yasası ile; her Türk vatandaşı adının yanına ailesinin ortak kullanacağı bir soyadı alacaktı.

-Bu soyadları, Türkçe olmasının yanı sıra ahlaka aykırı ve gülünç olmayacaktı.

-24 Kasım 1934’te Mustafa Kemal’e, TBMM tarafından Atatürk soyadı verildi.



Nüfus Politikası

-Osmanlı Devleti, Trablusgarp Savaşından Kurtuluş Savaşına kadar hem topraklarını hem de nüfusunun önemli kesimini kaybetmişti.

-Bu durum ülkenin sosyal, askeri, savunma ve ekonomik yönlerden olumsuz etki yaratıyordu.

-Bu amaçla nüfusun arttırılması amacıyla bazı önlemler alındı. Bunlar;

-1929’da fazla çocuk sahibi olan aileler yol vergisi vermeyeceklerdi.

-1930’da ülkenin birçok yerinde doğumevi kuruldu, fakirlere ücretsiz ilaç dağıtıldı.

-1931’de altı ve daha fazla çocuklu ailelere vergi muafiyeti getirildi.

-1932’de nüfus artışı için komisyonlar kuruldu.

-1934’de Türkiye’ye yönelik göçler teşvik edildi.

-1936’da çok çocuklu ailelere hazineye ait topraklardan tarla bağışlandı.

-1936’da doğum kontrolünü sağlayan ilaçların kullanımı yasaklandı.

Kadın Hakları

-17 Şubat 1926’da Medeni Yasa kabul edildi. Yasa ile,

-Birden fazla evlilik yasaklandı.

-Resmi olmayan nikâh hukuken geçersiz sayıldı.

-Evlenme yaşı getirildi.

-Boşanma hakkı kadına da tanındı.

-Miras hukukundaki cinsiyet ayrımı kaldırıldı.

-Türk kadınına 1930’da Belediye seçimlerine, 1933’te muhtarlık seçimlerine ve 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.

1930

Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı seçildi.

1930

Türkiye’de ilk kadın yargıçlar atandı.

1931

Türkiye’nin ilk kadın cerrahı çalışmaya başladı.

1933

Türkiye’nin ilk kadın muhtarı seçildi.

1933

Sabiha Güreyman Türkiye’nin ilk kadın inşaat Mühendisi oldu.

1935

Yapılan seçimlerde TBMM’ye 18 kadın milletvekili girdi.

1935

İlk kadın doğum uzmanı Dr. Pakize İzzet Tarzi kadın hastalıları ve doğum alanında uzmanlık eğitimini tamamladı.

1936

Sabiha Gökçen dünyanın ilk kadın savaş pilotu oldu.

Uluslar arası Kadın Kongresi

Atatürk,22 Nisan 1935’te,İstanbul’da Uluslar arası Kadın Kongresi adıyla bir kongrenin toplanmasını sağladı.



2.Sağlık Alanında Yapılan Çalışmalar

-1920’de Sağlık Bakanlığı kuruldu.

-1924’te Ankara, Sivas, Trabzon, Erzurum ve Diyarbakır^da Numune Hastaneleri açıldı.

-1930’da Umum Hıfzıssıhha Kanunu ile verem, sıtma, kolera, veba, tifo, çiçek, menenjit, kızamık ve trahom gibi bulaşıcı hastalıklara karşı mücadele başlatıldı.

F-EKONOMİ ALANINDA YAPILAN DEVRİMLER

-İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat 1923)

-Türkiye’de bulunan ziraatçı, sanayici, tüccar ve işçi temsilcilerinden oluşan 1135 kişinin katılımıyla İzmir’de düzenlenen Türkiye İktisat Kongresi’nde Türkiye’nin başta ekonomi olmak üzere sosyal ve siyasi sorunları tartışıldı.

-Kongre sonunda oybirliği ile Misakı iktisadi kararları kabul edildi. Alınan kararlar ise,

1   2   3


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət