Ana səhifə

SAĞlik bakanliği temel sağlik hizmetleri


Yüklə 1.15 Mb.
səhifə2/11
tarix26.06.2016
ölçüsü1.15 Mb.
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11

Şekil1 Türkiye Nüfus Yapısı Grafiği
Artık Türkiye nüfusunun salt genç bir nüfus olduğu savını ileri sürmek ve bütün politikaları bu veriyi temel alarak yapmak bütüncül yaklaşımın önünde bir engel olarak duracaktır. Her ne kadar bu sav ve yaklaşım tamamen yanlış olmamakla birlikte 15 milyonluk diğer büyük bir gurubu dikkate almamak demek olacağı için eksik bir yaklaşım olarak kalmaya mahkûm olacaktır. Aşağıda görüleceği üzere ülkemizin nüfusunu 5 ana guruba ayırmak mümkündür;
Türkiye Nüfusu13:


Yaş Gurubu

Toplam

0-4 bebek yaş gurubu

6,2 milyon

5-14 çocuk yaş gurubu

12,7 milyon

15-29 genç yaş gurubu

18,9 milyon

30-49 orta yaş gurubu

21 milyon

50 ve üstü

14,7 milyon

İleri yaş ve yaşlıların toplum içerisindeki mutlak sayı ve oranlarının artışı yalnız Türkiye ile sınırlı bulunmamakta; özellikle gelişmiş Avrupa ve ABD gibi ülkelerde % 20’lere varan yaşlı popülâsyonları söz konusu olmaktadır. Buna ayrıca Ortadoğu, Balkan ve diğer komşu ülkelerde bulunan milyonlarca yaşlıyı ilave edecek olursa ülkemizin önünde sağlık turizmi açısından çok ciddi bir potansiyelin durduğunu görürüz.


Türkiye’deki engellilerin toplam nüfusa oranı ise % 12 civarında. Bir diğer ifadeyle ülkemizde 9 milyon civarında engelli ve özürlü insan bulunmaktadır.
Aynı şekilde yurtdışında milyonlarca engelli ve özürlü bir gurupla karşı karşıya bulunuyoruz. Aşağıdaki şekilde bazı ülkelerdeki engelli nüfus oranı karşılaştırmasını görüyoruz;


Ülke

Toplam Nüfus

Engelli Oranı

Engelli Sayısı

Türkiye

73.722.000 14




% 12

8.846.640

İngiltere

61.838.154 15




% 13

8.038.960

Avusturya

8.364.095 16




% 20,9

1.748.095

İsveç

9.302.123 17




% 12,1

1.125.556

Norveç

4.827.038 18




% 17

820.596

Yukarıdaki şekilden de anlaşılacağı üzere engelli ve özürlüler toplum içerisinde ciddi oran ve sayılara erişmiş bulunmakta olup bunlarında diğer toplum kesitleri gibi seyahat etme, gezme, eğlenme ve tedavi görme ihtiyaçlarının olduğu gerçeğinden hareket edersek ülkemiz için gerek Avrupa’da gerekse Ortadoğu, Balkan ve diğer komşu ülkelerde büyük bir sağlık turisti potansiyelinin bulunduğunu görürüz.




  1. TÜRKİYE’DE GENEL TURİZM İÇERİSİNDE SAĞLIK TURİZMİNİN DURUMU




    1. Genel Turizme (Gezi ve Tatil amaçlı) Kısa Bakış

2008 yılında yapılan bir “turist profili” araştırmasına göre, Türkiye denince yabancı turistlerin akıllarına ilk olarak (%12’lik oranla) güneş ve güneşlenmek gelmektedir. Söz konusu araştırmaya göre turistlerin %44,5’i Türkiye’ye ilk kez, %21,7’si ise en az dördüncü kez gelmiştir (ilk gelişi %44,5 - ikinci gelişi %22,7 -üçüncü gelişi % 11,1 - dört ve üzeri % 21,7). Turistlerin Türkiye’ye geliş nedenleri ise %58,7 ile doğal güzellikler, %24,9 ile ucuzluk, %21,4 ile kültürel zenginlik ve %16,9 ile arkadaş tavsiyesi üst sıraları paylaşmaktadır. Yabancı ziyaretçilerin alışverişlerde %47,7 oranında tekstil ürünleri, %42,4 oranında hediyelik eşya aldıkları belirlenmiştir 19.





Figür 2 Turistlerin Türkiye'ye Geliş Nedenleri
2008 yılında ülkemizi ziyaret eden yabancıların milliyetlerine göre ilk 10’da bulunan ülkelerin 1998 ile 2008 yıllarını kapsayan 11 yıllık dönemdeki oransal gelişimine bakıldığında; yıllardır ilk sırada bulunan Almanların oranı, 1998’de %22,9 olarak gerçekleşmiştir. Alman turistlerin oranı 2002 yılında %26,26’lık düzeye yükselmiş, daha sonra her yıl azalarak 2008’de rakamsal olarak en üst düzeye çıkmasına rağmen %16,77’ye kadar gerilemiştir. 2002 yılına kadar İngilizlerin gerisinde yer alan Rusların oranı 2000 yılından itibaren her yıl artarak 2008 yılında %10,93’e yükselmiştir. Bu süreçte Rus turist sayısı 4 kattan fazla artmıştır. 21. yüzyıla sıralamada 2. olarak giren İngiliz turistler, 1999’da %10,88 oranında iken, 2001 yılında %7,28’e kadar gerilemiş, daha sonra yükselişe geçerek 2008 yılında 2 milyonu aşıp %8,24’lük bir pay elde etmişlerdir. 1998 yılında %2,51 gibi düşük bir orana sahip olan Bulgar turistler, 2003 yılından itibaren sıralamada 4. sıraya çıkmış, 2008 yılında %4,77’lik bir pay elde edebilmişlerdir 20.
1998 yılında Hollandalı ziyaretçilerin sayısı 328 bin, oranı %3,6 iken, 2004’te bu oran % 6,8’e kadar yükselmiş, 2005’ten itibaren her yıl azalarak 2008 yılında %4,33’e düşmüştür. 1998 yılında 305 bin ziyaretçi sayısına ve %3,13’lük bir orana sahip İranlı turistler 2008 yılında 1 milyon 135 bin kişi ve %4,32’lik oranla 6.sırada yer almıştır. 1998 yılında %4,48’lik payla üst sıralarda yer alan Fransız turistler, sonraki yıllarda oransal bakımdan giderek azalmaya başlamış, 2008’de ise %3,36 ile 7. sırada yer almıştır.
Gürcistan’dan ülkemizi ziyaret edenlerin oranı özellikle son 3 yılda hızla artmış, 2003 yılında %1,2 olan Gürcü turist oranı, 2008 yılında %3,15’e ulaşmıştır. Ardından gelen Ukraynalı turist oranı da aynı şekilde hızla artmış, 1998’deki %1,55’lik orana karşın 2008’de %2,77’ye çıkmıştır. 2008 yılında listenin 10. sırasında yer alan Amerikalı turistler 1998-2000 yılları arasında ilk 5’te ve payları %4,51 ile %5,28 arasında iken, 2003 yılında bu oran %1,59’a kadar gerilemiştir. Daha sonra yükselişe geçen bu oran 2008 yılında %2,58’lik bir seviyeye ulaşabilmiş ve 10. sırayı almıştır.


    1. Genel Turizmden Elde Edilen Gelir

TUİK’in 2009 verilerine göre gezi ve tatil amaçlı genel turizmde turistlerin yaptığı harcama ve bu harcamaların kalemleri aşağıda verilmiştir:



Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre gezi ve tatil için 2010 yılında ülkemizi toplam 33 milyondan fazla kişi ziyaret etmesine rağmen elde edilen gelirde bir düşüş yaşanmıştır.
Gezi ve tatil amaçlı gelen turistlerden elde edilen gelir:


Yıl

Turist sayısı

Elde edilen gelir

2010

33.027.943

20.806.000.000 TL

2009

32.006.149

21.249.000.000 TL

Görüldüğü üzere, 2009 yılında daha az turist gelmesine rağmen daha fazla gelir elde edilmiş, 2010 yılında daha fazla turist gelmesine rağmen daha az gelir elde edilmiş bulunmaktadır21.




    1. Türkiye’de Medikal Turizmi Verileri

Ülkemizde sağlık turizmi alanında kayda değer çalışma ve araştırmalar henüz yeterli düzeyde olmadığı için pek çok bilgi boşluğu bulunmakta. Bu konuda en son yapılan

Çalışmalardan biri Sağlık Turizmi Birimi tarafından gerçekleştirilen sağlık kurumları envanter çalışması olup elde edilen sonuçlar bu araştırmanın ekinde sunulmuştur. Bu sağlık kurumları envanter çalışmasında Türkiye’de bulunan ve gerek kamu gerekse özel hastane ve sağlık kurumlarından tedavi ettikleri ve sağlık hizmeti sundukları yurtdışı hastalarının sayı ve ziyaret amaçları sorulmuş ve bunların geldikleri ülkelere göre tasniflerinin yapılması istenmiştir.
Ekte de görüleceği üzere ülkemizde 2008 yılında 74 bin, 2009 yılında 91 bin, 2010 yılında ise 95 bin civarında yurtdışından gelen hastaya sağlık hizmeti sunulmuş bulunmaktadır 22.
Bu hastaların ne kadarının yurtdışında yaşayan Türk kökenli ne kadarının ise yabancı kökenli hasta olduğu tam olarak anlaşılmamaktadır. Bu nedenle 2011 yılı içerisinde daha ayrıntılı bir çalışma yapılması düşünülmektedir.

Sağlık turisti ile diğer turist arasında bu kadar getiri farkına rağmen ülkemizin sağlık turisti çekme açısından çok başarılı olduğu söylenemez. TUİK verilerine göre ülkemize yıllara göre sağlık hizmetlerinden yararlanmak amacıyla gelen sağlık turisti sayısı şu şekilde verilmekte:




Yıl/Geliş amacı

2001

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

Sağlık

0.9

0.6

0.8

0.8

0.8

0.8

0.7

0.6




Figuur 1 Yıllara göre genel turist sayısı içerisinde sağlık turisti oranı
Yukarıdaki oranlarda görüldüğü üzere ülkemize gelen yabancı sağlık turisti sayısı henüz istenen seviyelere ulaşamamış bulunmaktadır.
Gezi ve tatil için gelen turistin ortalama 650 Dolar harcamasına karşılık sağlık turisti ise bunun ortalama 4-5 katı civarında bir parayı ülkemize bırakmaktadır. Açık kalp ameliyatı, radyoterapi seansları, göz ameliyatları gibi karmaşık ve ileri teknoloji gerektiren ameliyat ve tedavilerde bu rakamlar on binlerle bazen de yüz binlerle ifade edilen bir seviyeye çıkmaktadır.
Gerek genel turizmde gerekse sağlık turizminde Ortadoğu’dan gelen Arap turistler Batılı ve diğer turistlere nazaran oldukça fazla para bırakmakta ve özellikle körfez ülkelerinden gelenler Avrupalı turistin yaklaşık 10 katı harcama yapmaktadırlar.
Bu açıdan bakıldığında kıyı turizminden daha ziyade sağlık turizminin tüm çeşitlerine yapılacak yatırım ülkeye çok daha fazla girdi sağlayacak hem istihdam açısından hem de kaynakların daha etkin kullanımı açısından yararlı olacaktır. Gezi ve tatil için gelen turistleri potansiyel sağlık turisti olarak görüp bunlara yönelik ayrı bir tanıtım kampanyası yürütmek ve bunların gereksinim duydukları ya da ileride duyacakları sağlık hizmetlerini ülkemizde almak ve ülkemizin termal, SPA-Wellness alanında ki alt yapısını kullanmalarını sağlamak öncelikli politikalarımız arasında olmalıdır.


    1. Medikal Turizmi Besleyen Nedenler

Gelişmiş ülkelerde bulunan insanları daha az gelişmiş ülkelere sevk eden en önemli unsurların başında kendi ülkelerinde bu sağlık hizmet ve imkânlarının bulunmayışı değil bunların pahalı olması, erişim ve bekleme sürelerinin bulunması, mahremiyet gibi konular gelmektedir23.


Diğer yandan internet, e-posta, telefon ve benzeri modern teknolojiler

potansiyel turistlerin oturdukları yerden dünyanın her yerine erişimini, sunulan hizmetlerin incelenmesini, fiyat karşılaştırmalarını ve tedavi ve hizmetlerin derhal ve doğrudan kullanılabilirliğini olası hale getirmektedir. Gelişmiş ülkelerden daha az gelişmiş ülkelere hasta akışının en önemli bir başka itici unsuru düşük maliyetlerin yanı sıra alıcı ülkede ilave turistik paketlerin sunulmasıdır.



Gelişmiş ülkelerdeki tıp camiası medikal turizmin meslek, uygulayıcı ve hastayı ilgilendiren gerçek bir fenomen olduğu konusunu kabul etmeye başladı 24. Tıbbi ve sağlık dergileri konuyu irdelemeye başladı. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri Senatosu Yaşlanma Özel Komitesi 2006 yılında sağlık turizmi kapsamında yurtdışında sunulan tedavi ve sağlık hizmetlerinin güvenilirliği konusunun araştırılması için özel bir birimin kurulmasını istemiştir25.
Sigorta sektörü medikal turizmin önemli bir paydaşı haline gelmiş bulunmakta. Van Dusen 26Amerika’da 500 büyük şirketin, çalışanlarının sağlık giderlerini azaltmak amacıyla ülke dışı sağlık hizmet alımının verimliliğini araştırması yaptırdığını belirtmekte. Bazı sigorta şirketleri sundukları hizmet kapsamını yurtdışında bazı hekimleri de içerecek şekilde genişletmektedir. Bu şekilde yurtdışında sağlık hizmeti almak isteyen üyelerini yurtdışına yönlendirmekte ve hatta bir aile üyesinin refakat ücretini de üstlenmekte.
Milstein ve Smith yurtdışına tedavi amaçlı giden Amerikalı hastaların profilini çıkarırken bunların orta-direk Amerikan yurttaşları olduğunu, gelir düzeylerinin orta ve ortanın altı olduğunu, sigortalarının olmadığı ya da yeterli kapsamının bulunmaması nedeniyle tedavilerini Amerika’da yaptıracak maddi güçlerinin bulunmadığını belirtmekte. Yurtdışında tedavi gören diğer gurubu ise kozmetik, diş rekonstrüksiyonu, infertilite tedavileri, cinsiyet değişiklikleri gibi sigorta kapsamına girmeyen diğer tedavi ve ameliyatlar için seyahat edenler meydana getirmekte. Her iki gurupta da ortak olan nokta maddi güçlerinin kendi ülkelerinde yerel pazardan tedavi ve sağlık hizmeti almaya yetmeyip bunları yurtdışında daha düşük maliyetle satın alabilmeleridir.
Bazı ülkelerde sağlık hizmetlerine erişimin ücretsiz olması ya da katkı payının düşük olması nedeniyle bu hizmetlerin kolay erişilebilir olmasına rağmen hastaların neden yurtdışında tedavi ve sağlık hizmeti almak istedikleri sorusunun cevabı ise bu ülkelerdeki uzun bekleme sürelerinde gizli bulunmakta 27. Ayrıca ulusal sağlık programları prensip olarak kozmetik cerrahi ve benzeri müdahaleleri karşılamamakta bu nedenle Kanada ve İngiltere gibi sağlık hizmetleri maliyet ve giderleri büyük oranda devlet tarafından karşılanan ülkelerdeki hastalar ulusla sağlık programına dâhil olmayan ve dolayısıyla sigorta tarafından karşılanmayan söz konusu tedavi ve sağlık hizmetlerini daha uygun fiyata yurtdışında aramaktadır.
Buna kök hücre tedavisi gibi kendi ülkelerinde bulunmayan ya da bazı etik ve benzeri mülahazalarla sınırlanan tedavileri de ekleyebilirsiniz28.
Bazı hastalar plastik cerrahi, uyuşturucu tedavisi, cinsiyet değişimi gibi mahremiyet gerektiren konular nedeniyle yurtdışında bilinmeyen bir ortamda gözlerden uzak bir tedaviyi tercih etmekte.
Bir başka gurupta egzotik bölgelerde tedaviyi tercih etmekte, tedavinin yanı sıra sağlık durumlarının müsait olması halinde tatil ve eğlence unsurlarını hesaba katmakta. Bununla birlikte ağır ve karmaşık bir durumu olan hastalar için tatil ve eğlence unsuru çok önem taşımamakta.
Gelişmekte olan ülkelerdeki sağlık kurumlarının bu denli kaliteli hizmeti ucuza verebilmeleri bulundukları ülkenin ekonomik konumuyla doğrudan ilgili bulunmakta. Örneğin bu tür ülkelerde tedavi için uygulanan ücretin, ülkenin gelir düzeyi göstergesini oluşturan GSYİH ile bir bağıntısı bulunmakta ve sağlık hizmetleri için talep edilen ücretlerin söz konusu hizmetlerin sunulduğu ülkenin ekonomik gelişmişlik düzeyine bağlı olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurmak gerekmekte.
Üstelik bu ülkelerdeki düşük idari ve mesleki giderlerde buna göre düşük olmakta. Örneğin Hindistan’da yaşayan bir cerrahın mesleki sorumluluk sigorta giderleri New York’ta yaşayan bir cerrahla mukayese edildiğinde arada korkunç uçurumların olduğu göze çarpmakta. Hindistanlı cerrahın mesleki sorumluluk gideri Amerikalı meslektaşının ancak % 4’ü gibi bir orana tekabül etmektedir. Yani birisi aynı maliyet için 100 TL öderken diğer ancak 4 TL ödemektedir29.
Medikal turizm aynı zamanda o ülkenin vatandaşlarının üzerinde potansiyel bir etki icra etmektedir. Mattoo ve Rathindran yabancı hastalara sunulan sağlık tedavi ve hizmetlerine karşılık gelişmekte ülkeler tarafından elde edilen bu gelirlerin bu ülke yurttaşlarına sunulan sağlık hizmetlerinin gelişmesine ve bu hizmetlerin kendi yurttaşları için daha erişilebilir olmasına katkı sağladığını belirtmekteler30 .
Bookman destinasyon ülkelerinin hükümetlerinin, yerel sakinlerin medikal turizmin potansiyel yararlarını idrak etmeleri için uygun makroekonomik yeniden paylaşım politikaları takip etmesi gerektiğini belirtmekte31.
Cihani ve Goswami, medikal turizmin sağlık personeli ve işgücü dağılımı açısından yerli vatandaşlar için çok ciddi sonuçlar doğurabileceğine ve yerlilere sunulacak sağlık hizmetlerinin altını oyabilme riski doğurabileceğine dikkat çekmekte 32.


    1. Medikal Turizmde Tersine Akış

Yukarıda da belirttiğimiz üzere yakın zamana kadar pek çok az gelişmiş ya da gelişmekte ülke yurttaşı Amerika Birleşik Devletleri ve gelişmiş Avrupa ülkelerine tedavi amaçlı seyahat ederken bu eğilim yakın geçmişte yön çevirerek ileri düzeyde gelişmiş teknoloji sahibi ülkelerden geniş bir alanda hizmet sunan az gelişmiş ülkelere sağlık hizmeti almak amacıyla seyahat etmeye başlamışlardır. Bu medikal turizmin artan bir popülariteye sahip olduğunu göstermektedir. Bu fenomen piyasa koşulları tarafından belirlenmekte olup gelişmiş ülkelerin sağlık sistemlerinin denetim ve yönlendirmesi dışında gelişmektedir. Medikal turizm bir yanda önemli kaygıları bünyesinde taşırken diğer yanda potansiyel fırsatlara da sahip bulunmaktadır. Eldeki verilerden yola çıkarak, medikal turizmin gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sağlık altyapısı üzerinde gerek olumlu gerek olumsuz ciddi etkiler icra edecektir.


İleri düzeyde gelişmiş ülkelerin yurttaşları kendi ülkelerinde ki sağlık sistemini ve burada sunulan hizmetleri bypass yaparak daha az gelişmiş bölgelere yönelmekte, çoğu zaman kendi imkanlarıyla hizmet satın almaktalar.
Bu bağlamda medikal turizm geleneksel uluslar arası medikal seyahatten farklı bir konumda bulunmakta olup bir diğer ifadeyle insanlar daha az gelişmiş kendi ülkelerinden daha gelişmiş, ileri teknolojiye sahip, bilgi ve tecrübesi daha iler düzeyde olan ülkelere tedavi amaçlı yapılan seyahatler yapmaktayken artık bu durum büyük oranda tersine dönmüş bulunmaktadır. Bu açıdan medikal turizm kavramında bir anlam kaymasından söz edilebilir.


    1. Medikal Turizmin Riskleri ve Önündeki Engeller

Wilson (1995), Lederberg (1997) ve Isaacson ve Frean (1997), seyahatin bizzat kendisinin turistleri yeni ortamlarında zihinsel ve fiziksel bir takım etkilere maruz bıraktığını belirtmekte. Turistlerin zaten hasta ve hareketlerinin sınırlanmış olması onları söz konusu destinasyonlarında hastalık kapma riski açısından daha fazla edilgen hale getirmekle birlikte elde ettikleri uygun fiyat avantajının sağlık turistini bu türden riskleri göze almaya sevk edebilmektedir.


Medikal turizm pazarında günümüzde birçok Asya ülkesi hakim durumdadır, ancak çok sayıda ülke de pazara girmeye çalışmaktadır. Özellikle Hindistan oldukça düşük fiyatları ile pazarda önemli bir yer edinmiştir. Bu ülke medikal turizm sektörünün hacmini 2012 yılına kadar 1.2 milyar Pound’a kadar yükseltmeyi hedeflemektedir 33.
Dünya genelinde ise 2006 yılı verilerine göre, sağlık turizmi toplam harcamaları 60 milyar Dolara ulaşmıştır ve 2012 yılına kadar bu rakamın 100 milyar Dolara ulaşması

beklenmektedir. ABD’deki sağlık turizmi harcamalarının 5.5 milyar Dolar, Avrupa’da 3.5



Milyar Euro civarında olduğu, yaklaşık 120 yıldır sağlık turizmine hizmet veren Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Romanya gibi ülkelerden Çek Cumhuriyetinin bu sektörden kazancı 1 milyar Doları aştığı belirtilmektedir 34.
Medikal turizm pazarında talep Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Orta Doğu olarak üç bölgede yoğunlaşırken, bu bölgelerdeki talebin destinasyonlara dağılımı bakımından; Avrupalı medikal ziyaretçilerin favori ülkesi Hindistan, Malezya ve Tayland’dır. Malezya İslami referansı nedeni ile Ortadoğu pazarına hâkimdir. Singapur, daha önce belirtildiği üzere Japon pazarının temel destinasyonudur. Küba doğal olarak Orta Amerika pazarına yönelmiştir.
Medikal turizm için dünyadaki en önemli bölge kuşkusuz Asya kıtasıdır. Bölge yılda 1,3 milyon medikal turisti çekmektedir ve Tayland, Singapur, Hindistan, Güney Kore ve Malezya gibi ülkelerle bu faaliyetin kapsamı şaşırtıcı boyutlara ulaşmıştır. Tayland’da medikal turizm hareketleri 1970’lerde cinsiyet değişimi operasyonları ile başlayıp daha sonraları estetik cerrahiye yönelim göstermiştir.
Hindistan günümüzde medikal turizmin merkezi olarak kabul edilmektedir ve bu alanda en önemli küresel merkez haline gelebilmek için teknolojisini yenilemiş, batılı tıbbi yöntemleri uyarlamış, düşük maliyetler ve hızlı bakım sağlayabilmesini reklamlarında vurgulamıştır. Bu ülkede 1990’ların ortasından itibaren ekonomik liberalleşme sayesinde özel hastaneler teknolojiyi ve diğer tıbbi malzemeyi daha kolay ithal edebilir hale gelmiş bu sayede de alt-yapılarını batılı hastanelerin düzeyine getirebilmişlerdir.
Bununla birlikte, hastanelerin iyileşmesi ve maaşların artması sayesinde denizaşırı çalışan doktorlar da kendi ülkelerine geri dönmeye başlamışlardır. Geriye dönen doktorların çoğunun uluslararası deneyimlerinin olması, potansiyel turistleri kendilerini daha rahat hissedebilmeleri için reklamlarda kullanılabilecek bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Hindistan’daki büyük hastane zincirleri yabancı hastalar için özel tercümanlar istihdam ederken, büyük oranda İngilizce konuşabilen bir ülke olmasının avantajlarından da yararlanılmıştır.
Teknolojinin batılı ülkeler düzeyine getirilmesine, doktorların deneyimli ve batılı prosedürlere aşina olmasına rağmen, iş gören maliyetleri çok düşüktür ve sigorta daha az masraflıdır. Bu ülkede kalp ameliyatı gibi enfeksiyon riski yüksek ameliyatlarda bile başarı oranları dünyanın en iyi hastaneleri ile karşılaştırabilir durumdadır35.
Ülkemizde medikal turizm birçok bölgede termal turizmi ile birlikte yürütülebilmektedir ve bu da ülkenin çok önemli bir avantajıdır. Özellikle kaplıcaların birçok rahatsızlığı tedavi edici etkisi bu birlikteliği kolaylaştırmaktadır. Termal turizm açısından önemli bir jeo-termal kuşak üzerinde yer alan Türkiye, bu alandaki kaynak zenginliği ve potansiyeli bakımından da dünyada ilk 7 ülke arasına girmektedir (Soydan, 2007).
Konu ile ilgili uzmanların değerlendirmelerine göre, ülkemize gelen hastaların büyük bir çoğunluğu Avrupa'dan gelmektedir. Bunlardan göz ameliyatı için Türkiye'yi tercih eden turistler ülkede ortalama 4-5 gün kalmaktadır. Sadece göz ameliyatı için gelen hastalar ülkemize ortalama 2.500 Dolar döviz bırakmaktadır36.
İkinci sırada da kısırlık tedavisi için gelmektedir. Ülkemiz açısından medikal turizmde kişi başına ortalama harcamanın 2.500-3.000 Dolar olduğu ve tatil turizmi ortalamasının da 650 Dolar olduğu düşünüldüğünde medikal pazarın ne kadar önemli olduğu kolayca anlaşılmaktadır.
Medikal turizmi geliştirmeyi amaçlayan ülkelerin sayısı da giderek artmaktadır. Asya’daki sağlık turizminin başarısı küresel ilgiliyi ve rekabeti artırmakta ve bu durdurulamaz gibi gözükmektedir. Örneğin, termal turizm seyahatleri konusunda Singapur maliyeti nispeten yüksek bir destinasyon olmasına rağmen, 2012 yılında 1.8 milyar Dolar gelir getirmesi beklenen 1 milyon hastayı çekmek istemektedir. Bu hedef gerçekleşirse ülkede en az 13.000 yeni iş olanağı yaratacaktır.
Yine Filipinler medikal turizme olan ilgisini, yeni bir havalimanı yaparak ve tüm dünyadaki hastaların bir şekilde İngilizce konuşan Filipinli doktorlara aşina olduklarını vurgulayarak göstermiştir. Dubai, Orta Doğu turistlerinin Asya’ya gitmelerini engellemek için yeni bir Sağlık Kenti kurmuştur.
Hindistan’daki en büyük özel uluslararası sağlık servis grubu olan Apollo’nun 2004 yılında 37 tane hastanesi, Kuveyt, Sri Lanka ve Nijerya’daki hastaneler ile ortaklığı vardır ve Dubai, Bangladeş, Pakistan, Tanzanya, Gana, Filipinler, Londra ve Chicago’daki büyüyen özel kurumlar ve uluslararası bağlantıları olan diğer kuruluşlar ile bunu planlamaktadır 37

(Connel, 2006: 7).




    1. Medikal Turizmde Öne Çıkan Ülkeler

Dr. Prem Jagyasi tarafından yapılan bir alan araştırmasında araştırmaya katılanlar tarafından sorulan sorulara verilen cevaplarda toplam 35 ülkenin medikal turizm alanında ismi öne çıkmakta olup bunlar alfabetik sırlamaya göre şunlardır 38:

Arjantin, Avustralya, Belçika, Brezilya, Karayipler, Çin, Kosta Rica, Küba, Fransa, Almanya, Macaristan, Hindistan, İsrail, Japonya, Ürdün, Malezya, Meksika, Fas, Yeni Zelanda, Panama, Filipinler, Polonya, Suudi Arabistan, Singapur, Güney Afrika, Güney Kore, İspanya, İsviçre, Tayvan, Tayland, Tunus, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere ve ABD.
Yıllık hasta sayısı ve buna bağlı olarak elde ettikleri gelir açısından şu şekilde sıralaması yapılmaktadır:

  1. Hindistan

11. Polonya

21.Küba

31. Fas

  1. Tayland

12. Suudi Arabistan

22. Fransa

32. Yeni Zelanda

  1. Singapur

13. İsviçre

23. Panama

33. Güney Kore

  1. ABD

14. Arjantin

24. Filipinler

34. Tayvan

  1. Malezya

15. Birleşik Arap Emirlikleri

25. Belçika

35. Tunus

  1. Almanya

16. Türkiye

26. Karayipler




  1. Meksika

17. Çin

27. Macaristan




  1. Güney Afrika

18. İspanya

28. İsrail




  1. Brezilya

19. İngiltere

29. Japonya




  1. Kosta Rica

20. Avustralya

30. Ürdün



MedGenMed (2007) ise buna yakın bir başka listeleme ve sıralama yapmakta39:



Ortadoğu / Asya

Güney-Kuzey Amerika

Avrupa

Afrika

Diğer

  1. Hindistan

  1. ABD

20. Almanya

32. Güney Afrika

34. Avustralya

  1. Malezya

  1. Meksika

21. Macaristan

33. Tunus

35. Küba

  1. Singapur

  1. Kosta Rica

22. Belçika




36. Jamaika

  1. Tayvan *

  1. Brezilya

23. Çek Cumhuriyeti




37. Barbados

  1. Çin

  1. Arjantin

24. İtalya







  1. Filipinler

  1. Kanada

25. Polonya







  1. Güney Kore

  1. Ekvator

26. Romanya







  1. Ürdün

  1. Kolombiya

27. Rusya







  1. Türkiye




28. İspanya







  1. Birleşik Arap Emirlikleri




29. Portekiz







  1. İsrail




30. Letonya













31. Lituanya







* Tayvan Çince konuşan hastalar için bir destinasyon olmayı hedeflemektedir.

Wikipedia ise sağlık turizminde aşağıdaki ülkeleri zikretmekte40:




Afrika ve Ortadoğu

Güney-Kuzey Amerika

Asya / Pasifik

Avrupa

  1. İsrail

  1. ABD

  1. Hindistan

  1. Almanya

  1. Ürdün

  1. Brezilya

  1. Malezya

24. Polonya

  1. Birleşik Arap Emirlikleri

  1. Kosta Rica

  1. Singapur

25. Romanya




  1. Küba

  1. Tayland

26. Çek Cumh.




  1. Meksika

  1. Tayvan

27. Türkiye




  1. Panama

  1. Çin

28. Kıbrıs




  1. Kanada

  1. Güney Kore

29. Estonya




  1. Uruguay

  1. Yeni Zelanda










  1. Pakistan










  1. Filipinler










  1. Hong Kong




Yukarıda belirtilen kaynakların yanı sıra diğer kaynaklarda sağlık turizminde öne çıkan ülkeleri ve bunların arasında ilk 10’a giren ülkeleri şu şekilde sıralamak mümkündür:


  1. Hindistan

  1. Tayland

  1. Singapur

  1. ABD

  1. Malezya

  1. Almanya

  1. Meksika

  1. Güney Afrika

  1. Brezilya

  1. Kosta Rica

Bunları sırasıyla şu ülkeler takip etmektedir:




  1. Polonya

  1. Filipinler

  1. Arjantin

  1. Belçika

  1. Birleşik Arap Emirlikleri

  1. Macaristan

  1. Türkiye

  1. İsrail

  1. Çin

  1. Ürdün

  1. İspanya

  1. Güney Kore

  1. Avustralya

  1. Tayvan

  1. Küba

  1. Tunus

Görüldüğü üzere Türkiye, her ne kadar medikal turizm pastasından yeterince ve hak ettiği payı alamasa da sağlık turizminde tartışmasız kabul gören ülkelerden birisi olarak tüm kaynaklar tarafından belirtilmektedir.


Diğer kaynaklarla birlikte değerlendirildiğinde Bunlar arasında Hindistan, Tayland ve Singapur sırasıyla birinci, ikinci ve üçüncülüğü alırken Amerika Birleşik Devletleri dördüncü sırada yer almaktadır.
Bu destinasyonların çoğu ileri teknolojili modern altyapıya sahip, doktorlarının çoğu yüksek lisans ve doktora çalışmalarını ve hekimlik uygulamalarının bir kısmını gelişmiş ülkelerde yapmış ve buralardan belgelerini almış bulunmaktalar.
Zirvedeki ilk üç ülkenin sahip olduğu ortak özellikler şu şekilde belirtilmekte:

- Sağlık bakım ve wellness hizmetlerinin kalite standartlarının yüksek olması,

- Destinasyona ulaşım kolaylığı,

- Teknoloji, altyapı ve uzmanlık göstergelerinin iyi olması.


Her ne kadar fiyat önemli bir gösterge olsa da en önemli göstergenin bu olmadığı, tıbbi bilimlerle birlikte ileri teknoloji ve tıbbi müdahaleler sonucu elde edilen başarıyla hasta memnuniyeti belirleyici unsurlar olarak öne çıkmakta.

Belki Hindistan, Tayland ve Singapur gibi ülkelerin önde gitmesini fiyat avantajı ile açıklamak mümkün olabilir ama tıbbi işlemlerin oldukça pahalı olduğu Amerika Birleşik Devletlerinin dünya genelinde 4. Sırada gelmesini fiyat avantajıyla izah etmek pek olası gözükmüyor. Zira pek çok insan pahalı dahi olsa yüksek kaliteli bakım ve ileri teknolojiyi tercih etmektedir.


Sağlık Turistinin tercihinde önemli rol oynayan unsurları şu şekilde sıralamak mümkündür: Ödenebilirlik, erişilebilirlik, uygunluğu, bakım kalitesi, turizm unsuru, mahremiyet ve artı yararlar.
Bu nedenle iyi bir medikal turizm destinasyonu yanlı tek bir unsurdan dolayı iyi olarak değerlendirilmemekte; birden fazla unsurun birleşimi sonucunda tercih edilmektedir.

Sağlık Turizmi bir yandan hızla gelişim sürecinde ilerlerken diğer yandan da karşısına çıkan sorun ve riskleri iyi analiz etmek ve bunlara uygun politikalar geliştirmek durumundadır. Bu risk ve sorunların başında şunlar gelmektedir;

- Sorumlu ve sorgulanabilir bilgiye erişimde yaşanan sıkıntılar,

- Tecrübesiz veya yeterli tecrübeye sahip olmayan ya da sektörün ne olup ne olmadığını iyi anlamayan kişilerin ve yeni oyuncuların medikal turizm trenine atlamaları,

- Ameliyat öncesi ve sonrası bakım düzenlemelerinin yapılmayışı,

- Sağlık Turisti çeken ülkedeki yasa ve mevzuatın karmaşık veya bu yeni olguya uygun olmaması,

- Devlet organları tarafından yeterince destek verilmemesi,

- Hastaların yurtdışında tedavi hususunda tüm artı ve eksiler konusunda doğru bir şekilde bilgilendirilmemeleri,

- Dil ve diğer iletişim sıkıntıları,

- Kültürler arası yanlış anlama ve yanlış anlaşmalar,

- Hastane ve sağlık sunucularının uluslar arası kabul gören standartlara uymada zorlanmaları,

- Medikal tedavi için yurtdışına seyahat etme konusunda gösterilen isteksizlik,

- Diğer gerekçeler

1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət