Ana səhifə

Rusya Federasyonu Temel Sosyal ve Ekonomik Göstergeler


Yüklə 491 Kb.
səhifə1/6
tarix25.06.2016
ölçüsü491 Kb.
  1   2   3   4   5   6
Rusya Federasyonu 

Temel Sosyal ve Ekonomik Göstergeler

Yüzölçümü : 17.075.000 km2


Nüfus : 146,3 milyon
Resmi Dili : Rusça
Para Birimi : Ruble
Para Birimi Paritesi : 1$=29,70 Ruble (Ekim 2001)
Üyesi Olduğu Uluslararası İktisadi Kuruluşlar : BSEC,CIS,EBRD,ECE,IBRD,IFC,ILO,IMF, ISO,OSCE,UN,UN Güvenlik Konseyi,UNCTAD, UNESCO, WHO, WIPO,WTO(Başvuru)

Yıllar

GSYİH
(Milyar $) *


Kişi Başına
Milli Gelir ($)


1999

627

4.290

2000

251,1

4.970

*Alımgücü paritsi esas alınarak hesaplanmıştır.
Kaynak: Devlet İstatistik Komitesi, EIU

Kalkınma Hızı 2000 : % 8,3


Kalkınma Hızı 2001 : % 4,5 (Tahmini)
Enflasyon 2000 : %20,8
Döviz Kuru 2001 : 28,13 Ruble (Yıllık ortalama Ruble/ABD Doları Paritesi)
Dış Borç 2000 :156,8 Milyar $ (1 Temmuz 2001 tarihi itibarıyla)
İhracat 2000 : 105,2 Milyar $
İthalat 2000 : 44,2 Milyar $

Genel Ekonomik Durum

Rusya Federasyonu, büyük bir ekonomik gücün temeli olan doğal kaynaklara ve insan gücüne sahip dünyadaki belli başlı ülkelerden biri konumundadır.

Rusya Federasyonu 1992 yılında  merkezi planlı sistemden serbest piyasa ekonomisine geçiş için köklü ekonomik  reformlar uygulamaya başlamıştır.

Yegor Gaidar hükümeti tarafından başlatılan ve adı geçenin yerine göreve gelenler tarafından 1993-1998 yılları arasında  sürdürülen ekonomik reformlar dört ana başlık altında özetlenebilir.

Fiyat Serbestisi: Fiyatlar serbest bırakılmış, bu suretle fiyatların, piyasalarda arz  talep dengesini ve kaynak tahsisini sağlama fonksiyonunun yerine getirmesi amaçlanmıştır.

Mali Denge: Uygulanacak politikalarla,  makro ekonomik dengenin tesisi, düşük ve öngörülebilir enflasyon, güvenilir para birimi, pozitif ancak makul faiz oranları, finanse edilebilir bütçe açığı ve artan ancak karşılanabilir talep hedeflenmiştir.

Uluslararası Piyasalara Açılım: Ticari engellerin ve teşviklerin kaldırılması yoluyla ülkeyi uluslararası ticaret ve yatırımlara açma amaçlanmıştır. İthalata karşı korunma ve hammadde ihracatının sınırlandırılmasını talep eden endüstriyel lobilerden gelen baskıya rağmen, Rusya Federasyonu bu konuda  gelişme sağlamıştır.

Yapısal Reformlar: Hükümet özelleştirme, monopollerin önlenmesi, piyasaya girişi önleyen engellerin kaldırılması ve mülkiyet hakları konusunda düzenlemelere yer vermiştir.

Ancak, uygulanan politikalar bazı olumsuz sonuçları da beraberinde getirmiştir. Sözkonusu olumsuzluklardan bir kısmı bugünkü gelişmeleri de etkilemiştir. Bu olumsuzluklar,

-Yüksek Enflasyon,

-Devletin ekonomik süreç üzerindeki kontrolunun zayıflaması ve yasal düzenlemelerin sınırlı olması neticesinde
 ekonomide kriminal unsurların ortaya çıkması,

-Üretimin düşüşü ve talepteki daralma,

-Tasarruf ve yatırımlardaki düşüş,

-Gruplar arasında önemli gelir ve refah farklılığı,

-Yapısal refomlar ve düşen üretimle birlikte işsizlikte görülen artış,

olarak ifade edilebilir.

Sözkonusu olumsuzlukların uygulanan önlemler ile uzun vadede giderilmesi amaçlanmış ise de bazı olumsuzluklar günümüze de taşınmıştır.

Bununla birlikte, üç haneli enflasyonla birkaç yıl mücadele eden Rusya Federasyonu, 1995 yılında makro ekonomik dengeyi sağlamış ve bu durum 1998 Ağustos’undaki ekonomik krize kadar devam etmiştir. Bu dönemde, sözkonusu denge esas olarak parasal politikalar ile Merkez Bankası’nın döviz kurunu  dengelemedeki başarısına dayanmıştır. Ancak, mali politikalarda başarılı olunamamış, borç yükü arttığı gibi bütçe dengesi sağlanamamıştır.

Rusya Federasyonu’nda 1998 Ağustos ayında Rublenin devalüasyonu ile başlayan ve kısa vadeli borçların ertelenmesi neticesini doğuran ekonomik kriz ortaya çıkmıştır.

Kriz iç ve dış dinamiklerden kaynaklanmıştır. Dış etkenleri, Asya ülkelerinde oluşan mali kriz ile dünya enerji fiyatlarındaki düşüş, iç etkenleri ise serbest piyasa ekonomisine geçiş sırasında izlenen istikrar politikalarının yeterli mali ve yapısal reformlarla desteklenememesi neticesinde, bütçe gelirlerinin toplanmasında yaşanan zorluklar ile sözkonusu gelirlerde artış sağlanamaması, giderlerin dış borçlanmayla karşılanmaya çalışılması, kısa vadeli borçlanmanın artması, yatırımların sınırlılığı ve üretimde artış sağlanamaması ile ödemeler dengesindeki açık beklentileri oluşturmuştur.

Kriz iç ve dış etmenlerin karşılıklı etkileşimi neticesinde ortaya çıkmıştır. Asya piyasalarındaki krizi müteakiben yabancı yatırımcıların Rus sermaye piyasasından çıkmaları Ruble üzerinde baskı yaratmış, mevcut döviz rezervleri ile Merkez Bankası Rubleyi  belirlenen koridor içerisinde tutamamış, dalgalanmaya bırakmıştır. Ruble, krizin ortaya çıktığı 17 Ağustos sonrasında birkaç hafta içerisinde Dolar karşısında  %217 değer kaybetmiş ve Ruble Dolar  paritesi 1$=6.3 Rubleden 1$=20 Rubleye yükselmiştir. Bununla birlikte  kısa vadeli borç ödemeleri moratoryum  ilan edilerek askıya alınmıştır.

Krizin sonuçları ise esas olarak, yüksek enflasyon (1999 yıl sonu enflasyonu %84,4), halkın satın alma gücünde önemli düşüşler ve gelir dağılımındaki dengesizliğin daha da artması, talepteki azalma ve işletme sermayelerini kaybeden firmaların iflasları ile birlikte ekonomideki durgunluk, üretimde düşüş, dış ticarette gerileme, yabancı sermayenin Rusya’ya bakışının olumsuz olarak değişmesi şeklinde belirtilebilir.

Rus ekonomisinde 1998 yılı Ağustos ayında yaşanan kriz etkilerini 1999 yılı ikinci çeyreğine kadar sürdürmüştür. Ancak, gerek devalüasyonun etkisi gerekse uluslararası piyasalarda artan petrol ve metal fiyatları etkisiyle ekonomide bir iyileşme görülmüştür. İhracattaki artış Rusya’nın döviz rezervlerinde artışı beraberinde getirmiş ve Rubleyi kuvvetlendirmiştir.

Sanayi üretiminde görülen artış nedeniyle GSYİH 1999 yılında %3,2 oranında büyümüştür. Sanayi üretiminde görülen artışın nedeni ise devalüasyonu müteakiben ithal mallarının pahalı hale gelmesi neticesinde yerel üretimdeki artış ve ithal ikamesi etkisidir. İthal ikamesi tüketim malları ithalatının azalması yoluyla enflasyonun döviz kuruna bağlılığını da düşürmektedir. Bu durum ise enflasyonun yükselmesini engellemektedir.

2000 yılında  GSYİH yıllık bazda %8,3 oranında artmıştır. Bu  artış oranı otuz yılın en iyi performansıdır. Ancak, 2001 yılının ilk yarısında GSYİH büyüme hızında bir düşüş olmuş ve büyüme hızı %5,4 civarında gerçekleşmiştir. 2001 yılının ortalama  büyüme oranının ise %4,5 civarında olacağı tahmin edilmektedir. Sözkonusu iyileşme iç talebdeki ve endüstriyel üretimdeki artıştan kaynaklanmaktadır.

Rusya ile ticari ortakları arasında enflasyon farklılığı, Rublenin değer kazanmasına sebep olmuştur. Ancak, 2000 yılında Ruble 1998 krizi öncesindeki seviyesinin %38 oranda daha aşağı seviyede bulunmaktadır.

Mali politikalarda da başarı sağlanmış olup vergi gelirlerinde artış, harcamalarda kısıntı sağlanmıştır. Yüksek petrol fiyatları ve işletmelerin karlılığı vergi artışını da beraberinde getirmiştir. 1999 yılında GSYİH’nın %1,5’i olan  Federal Bütçe açığı 2000 yılı sonunda GSYİH’nın %2,5’i oranında fazla vermiştir.

İthalat sabit kalırken, ihracat değer olarak yükselmektedir. 2000 yılı sonunda, ticaret fazlası 60,7 milyar $ olmuştur. Bu da, GSYİH’nın %24’üne tekabül etmektedir.

Rus ekonomisini yönlendirecek Viladimir Putin’in 10 yıllık ekonomik programının aşağıdaki unsurları içermesi beklenmektedir.

a-Mali Reformlar

Vergi oranlarında değişikliğe gidilmiş olup, gelir vergisi %13’e indirilmiştir. Bu değişiklikle amaç, mümkün olduğunca gelirin beyan edilmesini sağlamaktır.

Reformlar ise, devlet harcamalarını kademeli olarak GSYİH’nın %30’una indirmek, sanayiye nakit yardımları ve teşvikleri kaldırmak, sosyal yardımları devletin ödeyebileceği seviyeye indirmek, eğitim, sağlık ve savunma alanında harcamaları artırmak, halihazırda uygulanan  istenildiği kadar ödeme esasına dayanan emekli keseneklerinin belirli bir oran üzerinden ödenmesini sağlamak, emeklilik yaşını kadın ve erkekte 65’e yükseltmek, kamu çalışanları sayısını azaltmak ve bunlara verilen maaşları yükseltmek olarak özetlenebilir.

b-Yapısal Reformlar

Anılan reformlar, büyük devlet tekellerini yeniden yapılandırma, demiryolu altyapısını ve hizmetlerini iyileştirme, elektrik monopolünü (EVS) üretim, iletim ve dağıtım ünitelerine ayırma, yerel idarelerin elektrik piyasasındaki etkisini azaltma, Gazpromu daha şeffaf hale getirme, rekabet politikasını geliştirme, uluslararası muhasebe standartlarının 2002  yılına kadar tüm orta ve küçük ölçekli firmalara uygulanmasının sağlanması, adli sistemi güçlendirme, tarım reformunun önkoşulu olarak arazi piyasasını oluşturmak, kredili ev sahibi olma sisteminin geliştirilmesi, iş kurma sürecinin basitleştirilmesi olarak ifade edilebilir.



c-Mali Sektör Reformu

Sözkonusu reformun amacı, ödeme güçlüğü içerisinde olan bankaların likidite sıkıntısının giderilmesi, bankacılık sistemini yabancı rekabete açmak ve mevduat sigorta fonunun kurulmasıdır.

Ekonomideki göreceli tüm iyileşmelere rağmen, gelecekte ekonomideki durum, önemli ölçüde Rus Hükümetinin yapısal reformlardaki başarısına bağlı görünmektedir. Öte yandan, dış piyasalardaki olası olumsuz gelişmeler de ekonomiyi olumsuz olarak etkileyebilecektir.

 Enflasyon

Devlet İstatistik Komitesi verilerine göre 1999 yılı enflasyonu %36,5 olarak gerçekleşmiştir. 2000 yılındaki enflasyon oranı  %20,8’dir. 2001 yılı  ilk yedi aylık   enflasyon oranı ise   %12,7 olmuştur.

 Döviz Rezervi

1998 yılı sonunda 7,8 milyar $ olan net döviz rezervi 1999 yılı sonunda 8,4 milyar $’dır. 1999 yılı sonu itibarıyla altın rezervleri ise 4 milyar $ seviyesindedir.  2000  yılı sonunda  döviz rezervi, 3,7 milyar $ altın olmak üzere 27,9 milyar $’dır.  19 Ekim 2001 tarihi itibarıyla ise döviz ve altın rezervi 38,6milyar $’dır.

GSYİH’nın  Sektörel Dağılımı

1999 yılında tarımın GSYİH’daki payı %6,7’dir. Bu oran, 1990 yılında %15,4 seviyesinde bulunmaktaydı. Sözkonusu düşüş, kırsal kesimde işsizlikten çok gizli işsizliğe neden olmuştur. Tarım, halen Rusya Federasyonu’nda nüfusun %12,7’sinin istihdam edildiği bir sektör konumundadır.

Endüstrinin GSYİH’daki payı %38,4 olup, istihdamdaki payı ise %27,7’dir. Parekende ticaret ve hizmetlerin payı GSYİH’daki oranı 1991 den itibaren önemli değişikliğe uğramış ve artış göstererek 2000 yılında %55 olmuştur.

Diğer taraftan, Rus resmi tahminlerine göre kayıt dışı ekonomi GSYİH’nın % 40-50’sine ulaşmaktadır. Bu oran gelişmiş ekonomilerde %10 seviyesinde bulunmaktadır.

1992’ye kadar kişiler arasında keskin bir gelir farklılığı olmayan ülkede,  bugünkü gruplar arasındaki gelir dağılımı farklılığını ve ekonomik sistemin unsurlarını  anlayabilmek için 1992  sonrasında işletmelerin mülkiyet yapısını şekillendiren özelleştirmeyi ve gerçekleşme biçimini kısaca incelemekte yarar olduğu düşünülmektedir.

Özelleştirme

Yapısal reformlar içerisinde önemli bir yer tutan ve bugünkü sistemin unsurlarından biri olan işletmelerin özel mülkiyete devrini sağlayan özelleştirme, kısa bir dönem içerisinde ve diğer Doğu Bloğu ülkelerindeki uygulamalarla karşılaştırıldığında göreceli olarak organize olmayan bir şekilde gerçekleştirilmiştir.

1990’lı yılların başında özelleştirme ile kamunun elindeki mal varlığının  mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde özel kişilere devri öngörülmüştür. Bu çerçevede sermayenin geniş bir kesime yayılmasını ve sermaye piyasası kuruluşuna temel teşkil etmek üzere her Rus vatandaşına   kupon  “voucher” verilerek,  bu kuponla özelleştirilen firmalardan hisse almaları planlanmıştır. Voucher’lerin değeri genel olarak kabaca 6 haftalık ücretin değerine eşit bulunmaktaydı. Rus halkına 146.064 milyon kupon dağıtılmıştır. Ancak, sistem uygulamada istenen sonuca ulaşamamış bir kısım kişiler bu kuponları ikinci el piyasada toplayarak işletmeleri satın almıştır. 

İşletmelerin çalışanlara devrini öngören uygulama ile de sermayenin geniş kitlelere yayılması amacına ulaşılamamış, bu uygulamada da  işletme yöneticileri çalışanların paylarını bir şekilde alarak  işletme mülkiyetine sahip olmuşlardır.

Ancak, bu noktada dikkate alınması gereken unsurlardan biri, kamu mallarının 1992-1994 yılları arasında, çok kısa bir sürede devrinin gerçekleştirilmesidir. 1994 yılına gelindiğinde, 110.000 devlete ait işletmede mülkiyet devrinin sağlandığı ve 1994 yılında GSYİH’nın  2/3’ünün ise devlet mülkiyetinde olmayan işletmelerce oluşturulduğu görülmektedir. Rus resmi rakamlarına göre 1997 yılı başında,  özel sektör firmaları imalat işletmelerinin %75’ini, imalatın ise %85’ini oluşturmakta Rus işgücünün %80’den fazlası da özel firmalarda çalışmaktadır.  

Devlete nakdi bir gelir sağlamayan özelleştirmenin 1. aşaması sonunda genel olarak kamudan devir alınan şirketlerin yönetim yapılarında değişiklik olmamış, işletmelere yeni bir teknoloji transferi de gerçekleşmemiştir. Sözkonusu hızlı mülkiyet devrinde, Rusya Federasyonu’ndaki o dönemdeki siyasi çalkantıların etkisinin olduğu ve eski sistemin esası olan kamu mülkiyetinin bir an önce tasfiyesinin gerçekleştirilmeye çalışıldığı görülmektedir.

Özelleştirmede, 1995 sonrasında farklı bir yöntem izlenmiş, bu dönemde hükümet boçlanma karşılığı elindeki büyük devlet kuruluşlarının hisselerini mali gruplara devir etmiştir. Özelleştirme konusu devlet kuruluşlarının mülkiyeti,  belirli bir mali güce sahip grupların eline geçmiştir. Mali ve endüstriyel gurupların ülke ekonomisindeki etkinlikleri  de  böylece artmıştır.

1997 yılı sonrasında, 2. aşamadaki özelleştirme stratejisi tekrar gözden geçirilmiş ve çeşitli eleştirilerin yapıldığı sistemde,  firma bazında ihale esas alınmış, şirketlerin gerçek değerlerinin tespitine ağırlık verilmiştir. Ancak, 1998 yılında yaşanan ekonomik kriz özelleştirme çalışmaları üzerinde olumsuz etki yaratmıştır.



Ekonomik  Sektörler

Tarım

Ülkenin kuzey bölgelerindeki toprak yapısı tahıl ve benzeri diğer ürünler üretimi için elverişli olmadığından üretim, Rusya’nın güney bölgeleri ile batı Sibirya’da gerçekleştirilmektedir. Ülkenin kuzeyinde ise hayvancılığa ağırlık verilmiştir. Toplam arazinin %32’si tarıma elverişli olup %45’i ormanlık arazidir.

Hububat üretimi 1980’li yılların ortalamalarının aşağısındadır. Üç yılda bir hüküm süren kuraklık üretimde düşüşlere neden olurken, aşırı kimyevi maddeler kullanımı, endüstriyel kirlilik, toprağın yoğun işlenmesi ve bazı bölgelerdeki yanlış ürün seçimi toprağın verimliliğini düşürmüştür.

Sovyet döneminde zorla gerçekleştirilen tarımın kollektivizasyonu, çoğu tarımsal işletmede verimsizliği beraberinde getirmiştir. Kronik sermaye yetersizliği ve devlet yardımlarına bağımlı olmak bugünkü işletmelerin karşılaştığı sorunlardır. Anayasada toprakta özel mülkiyet hakkı teyit edilmekle birlikte, mevcut yasal düzenlemede bu hak henüz tanınmamıştır.  Ayrıca, arazinin alınacak kredilerde teminat olarak gösterilememesi çiftçilerin kredi imkanlarını ortadan kaldırmaktadır. Bu husus işletmelerdeki verimsizliğin de kaynağını teşkil etmektedir.

1990’lı yıllarda devamlı olarak ekili arazi miktarında azalma izlenmektedir. Özellikle bu durum hububat üretiminde belirgindir. 1998 rakamları dikkate alındığında hububat üretiminin 1992 senesi üretiminin %55,3’ü seviyesinde olduğu, 1998 şeker pancarı üretiminin ise 1992 seviyesinin %58’i olduğu görülmektedir. Patates ve ayçiçeği yağı üretiminde ise bu oranlar sırasıyla %81,7 ve %96,8’dir.

Hayvancılıkta da aynı eğilim sürmekte ve üretimde azalma izlenmektedir.

Ancak,1999-2000 yıllarında tarım sektöründe az da olsa bir iyileşme görülmektedir. 1999 yılında tarımsal üretimde %2,4, 2000 yılında da %5 oranında bir artış olmuştur. 

1998 yılındaki mali kriz etkileri ile birlikte elde edilen 48 milyon tonluk hububat üretimi, 1953 senesinden beri istihsal edilen en az üründür. 1998 yılı krizi, tarımsal  işletmelere finansman sağlanmasını rasyonel hale getirme çalışmalarını da olumsuz etkilemiştir.

Rusya Federasyonu belli başlı kereste üreticisi ve ihracatçısı konumundadır. 82 milyar m3 stoku olduğu tahmin edilmektedir. Dünya rezervlerinin 1/5’inden fazlasını oluşturmaktadır. Kereste alanlarının hızlı biçimde kullanımı, üretimi doğuya kaydırmıştır. Sibirya’da  işlenmiş kereste üretiminin 1/3’ü gerçekleştirilmektedir. Son yıllarda üretimde önemli düşüşler görülmektedir. 1990-1998 yılları arasında kereste, kağıt ve selüloz üretimi 2/3 oranında azalmıştır. Ancak ihracat 1995 sonrasında artış göstermiştir. 

Sovyetler Birliği dağıldığında, Rus balıkçılık endüstrisi dünyada Japonya, ABD ve Çin’den sonra 4. sırada yer almaktaydı. Halen, taze ve dondurulmuş dünya balık üretiminin %25’i ile, dünya konserve balık üretiminin üçte biri Rusya’da gerçekleştirilmektedir. Ancak, üretimde bu sektörde de düşüşler izlenmekte olup, konserve balık üretimi 1997 yılında 467 milyon kutu olmuştur. Bu miktar, 1992 yılında 1.3 milyar kutuydu. 2000 yılında balık ve diğer deniz ürünleri üretimi ise 4,1 milyon ton olmuştur.



Endüstri

Sovyet döneminde endüstri temeline bakıldığında, işletmelerin enerji yoğun, teknoloji ağırlıklı veya düşük katma değerli temel işlemeye dayalı sanayilerde veya savunma sanayinde yoğunlaştığı görülmektedir. Üretim ise devlet sübvansiyonları ile arttırılmıştır. Sovyetler Birliği sonrasında devlet desteklerinin kaldırılması neticesinde, işletmeler yatırım için yeni kaynaklar bulamamış üretim önemli ölçüde azalmıştır.

1998 yılındaki endüstriyel üretim, 1990 yılındaki seviyenin %45’i düzeyindedir. Belli başlı endüstrilerdeki 1998 yılı üretiminin 1990 yılındaki üretimine oranı aşağıda gösterilmektedir.

Elektrik üretimi              

%76,4

Yakıt                                        

%66,6

Kimya ve petrokimya              

%42

Makine yapım ve metal işleme

%37

Demir işleme                             

%52,4

Demirdışı Metaller                           

%53,2

1999 yılı verileri dikkate alındığında, endüstriyel üretimin %27’sini yakıt ve enerji oluşturmaktadır. Üretim içerisinde diğer sektörlerin aldığı pay ise aşağıdaki gibidir.

Makina ve metal işleme sanayi 

%19,2

Metalürji                                    

%18,4

Gıda işleme sanayi                    

%14,7

Kimya ve kimyevi ürünler        

%  7,3

Kağıt ve selüloz sanayi             

%  4,8

Hafif endüstri                            

%  1,7

Rusya Federasyonu 1999 yılında endüstriyel üretimde artış sağlamıştır. Bu artış, Rublenin devalüasyonu sonucunda, Rus ürünlerinin ithal mallara karşı fiyatlarının ucuz kalması neticesinde ithal ikamesine dayalı endüstrilerdeki üretim artışından kaynaklanmıştır. Fiyatı ucuz kalan malların ihracatı da bu trende olumlu katkı sağlamıştır.  1999 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre %1.6 oranında düşen üretim, yılın kalan 9 aylık döneminde önemli performans göstererek bir önceki yıla göre %16,5 oranında artmıştır. Yıllık artış ise resmi rakamlara göre %8,1 seviyesindedir. 2000 yılında ise endüstriyel  üretim %9 oranında büyümüştür.

 Üretim, orta ve büyük ölçekli işletmelerde düşerken, küçük işletmeler ve ortak girişimlerde artış göstermektedir.

 Madencilik

Rusya Federasyonu madencilik sektöründe de önemli bir üretici ve ihracatçıdır.  Dünya petrol rezervlerinin %10’u Rusya’da bulunmaktadır. Üretimdeki düşüşe rağmen dünya üretiminin %10’u yine Rusya tarafından realize edilmektedir.

Dünya üretim rakamları dikkate alındığında, doğal gaz üretiminin %30’u, antrasitin %10’u, demir cevherinin %14’ü demir dışı metal cevherinin %10-15’i Rusya’da üretilmektedir. Genel olarak da üretim tek bir işletme tarafından gerçekleştirilmektedir. Elmas üreticisi Almaz  şirketi dünya üretiminin ¼’ünü, Norisk Nickel şirketi ise nikel dünya üretiminin %30’unu, platin üretiminin ise %40’ını üretmektedir.

1990’lı yıllarda dahili piyasada metallere olan talebin düşmesi ile demir ve demirdışı metallerin ihracatında önemli artışlar olmuştur. İhracattaki bu artış, işletmelerin kontrolü konusunda yoğun rekabeti de beraberinde getirmiştir. Ancak, 1990’ların sonundaki metal fiyatlarındaki düşüş ve enerji fiyatlarındaki yükseliş neticesinde sektör, üretimi arttırmak için yeniden yapılanma ve modernizasyon gereği ile karşılaşmıştır. İşletmelerin mülkiyeti konusundaki anlaşmazlıklar tamamen çözülmeden uzun vadeli yatırımlar beklenilmemektedir.   

Rusya’daki kömür endüstrisi 1980’lerden beri kriz içerisinde bulunmaktadır. Kriz 1992 yılından itibaren daha da derinleşmiştir. Mevcut madenlerin 2/3’si, gaz ve toz nedeniyle tehlikeli addedilmektedir. Düşen verimlilik ve devlet desteğinin azaltılması nedeniyle işletmeler işçi ücretlerini ödeyememekte, güvenlik ve modernizasyon için gerekli yatırımı yapamamaktadır. Yer altındaki madenlerde verimlilik ABD’dekinin 1/12’si seviyesindedir.

Enerji

Rusya, sahip olduğu doğal kaynaklar bakımından dünya enerji piyasasının önde gelen ülkelerinden biridir. Dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerine sahip olan Rusya, kömür bakımından yapılan sıralamada tüm  dünya ülkeleri arasında üçüncü, petrolde ise sekizinci sırada yer almaktadır. Rusya, dünyadaki doğalgaz rezervlerinin %33’üne tek başına sahiptir.  Petrol rezervlerinin ise 25 milyar varilin üzerinde bulunduğu tahmin edilmektedir.

Rusya Federasyonu’nun toplam ihracatının %40’ını enerji ve ham petrol oluşturmaktadır. Vergi gelirlerinin %60’ı da bu sektörden sağlanmaktadır.

Rusya Federasyonu’nun enerji üretim miktarı aşağıda gösterilmektedir.


Miktar: Milyon Ton


 

1997

1998

1999

2000

Ham Petrol

297

294

295

313

Petrol Ürünleri

177

164

169

154,1

Doğal Gaz (m3)

571

591

591

555

Kömür

245

232

249

258

Elektrik (Milyar kwh)

834

826

845

876

Kaynak: T.C Moskova  Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği

Rus ekonomisinde en başarılı sektör olmasına rağmen, enerji sektörü sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Bu sorunlar, teknolojinin demode olması, verimsiz işletmecilik, sektördeki sosyal sorunlar olarak sıralanabilir.

Petrol rafinerileri ekipmanının %20’si, kömür ve petrol çıkarma ekipmanının ise %50’si ekonomik ömrünü tamamlamıştır.

Enerji ihracat miktar ve değerleri ise aşağıdaki tabloda yer almaktadır.

Miktar: Milyon Ton, Değer: Milyon $

 

1998

1999

2000

 

Miktar

Değer

Miktar

Değer

Miktar

Değer

Ham Petrol

137

10.275

137

10.275

144.5

25.319

Petrol Ürünleri

 54

  4.246

 54

  4.246

  61.8

  10.769,3

Doğal Gaz (*)

201

13.346

201

13.346

193.8

  16.644,1

Kömür

  23

     626

  23

     626

  43.4

1.142,9

* Milyar M3

Kaynak: T.C Moskova  Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği



Petrol

140.569 milyon ton olan dünya rezervleri içinde Rusya’nın petrol rezervleri 6.609 milyon ton seviyesindedir. Petrol rezervlerinin %67.6’sı Batı Sibirya’da, %15.7’si Doğu Sibirya’da, %2.6’sı Ural Bölgesinde, %2.5’i Volga Bölgesinde bulunmaktadır.

Lukoil, Yukos, Surgutneftegaz, Tyumen oil, Sidanko, Sibneft, Slavneft, Eastern Oil, Onako, Komitek, Grozneft ve Rosneft en büyük  petrol şirketleridir. Petrol üretimi 80’li yılların ikinci yarısında önemli artışlar kaydetmiş ve 1987 yılında en üst seviyesine çıkarak 570 milyon tona ulaşmıştır. Petrol üretimi bu noktadan sonra endüstriyel talebin azalması ve yatırımlar için mali kaynak yetersizliği nedeniyle, devamlı düşme göstermiş ve 1999 yılında 295 milyon tona düşmüştür. Aralık 1998 den itibaren yükselen petrol fiyatlarına rağmen düşüş devam etmektedir. Sermaye yatırımı  ve ekipman azlığı üretimindeki düşüşte önemli etkendir. Hükümet ihraç vergisi uygulamasına devam etmektedir.(15euro/ton)

Bazı petrol alanlarındaki tükenme de üretimi olumsuz olarak etkilemektedir. Ancak, 2000 yılında üretim ise 323 milyon tona yükselmiştir.

Rusya Federasyonu’nun petrol ve gaz ihracatı  2000 yılı itibarıyla 136 milyon tondur. Toplam ihracatın %58’ini petrol ve gaz ihracatı oluşturmaktadır.  Eski Sovyet Cumhuriyetleri dışına gerçekleştirdiği ihracatın toplam ihracat içerisindeki payı 1992 de  % 53 iken, 1998 yılında %89’a yükselmiştir. Önemli ithalatçı ülkeler İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya ve İspanya’dır. İhracat için Baltık Denizinde 3 yeni terminal ( Üst-Luga, Bukhta Batereinayaat ve Primosk) ile Baltık Boru Hattı yapımı planlanmaktadır. Rus petrol ihracatı esas olarak Baltık Denizi ve Karadenizde yer alan terminaller aracılığı ile yapılmaktadır. Avrupa’ya petrol ihracında diğer bir yol Druzhba boru hattıdır.  Hattın günlük kapasitesi 1,2 milyon varildir. Boru hattı Ukrayna, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan üzerinden Almanya’ya ulaşmaktadır.

Belli başlı petrol üretim alanları Samotlor, Romashkiw, Mamontov, Fedorov, Lyantor, Arlan, Krasnolenin, Vatyegan, Sutormin’dir.           



Doğal gaz

Rusya Federasyonu, doğalgaz rezervlerinin büyüklüğü açısından dünyada ilk sırada yer almaktadır. Rezervlerinin toplamı 1700 trilyon kübik feettir. (48.1 trilyon m3)

Sovyetler Birliği’nin dağılımı ile doğal gaz üretiminde düşüş görülmüştür. Ancak, bu düşüş diğer üretim düşüşlerine göre daha az olup, üretimde  1992-1998 yılları arasında %8 oranında düşüş görülmektedir. Yıllık üretim 20.9 trilyon kübik feet (591 milyar m3) seviyesindedir. Tüketimde ise daha hızlı bir düşüş mevcuttur. 1992’de 467 milyar m3 olan tüketim %15 oranında azalarak 1998’de 390 milyar m3 e düşmüştür. Üretim fazlası olan 201milyar m3 ise diğer ülkelere ihraç edilmektedir. 201 milyar m3 üretim fazlasının 119 milyar m3 ünün ihracatı ise Avrupa ülkelerine yapılmaktadır. İhracat yapılan başlıca Avrupa ülkeleri Almanya, İtalya, Fransa, Finlandiya ve Türkiye’dir.

Rusya’nın doğal gaz  endüstrisi, Gazprom şirketi tarafından kontrol edilmektedir. Gazprom, Rus gaz üretiminin %95’ini gerçekleştirmekte ve dünya gaz rezervlerinin 1/5’ini kontrol etmektedir. Ayrıca, Gazprom’un ödediği vergiler Federal Hükümetin tahsil ettiği vergilerin %25’ini oluşturmaktadır.

Üretim yapılan başlıca alanları, Urengoy, Yamburg, Medvezh, Orenburg, Severo-Urengoy, Vyhgapurov oluşturmaktadır.

Rusya ile eski Sovyet Cumhuriyetleri arasında doğal gaz bedellerinin ödenmesi konusunda anlaşmazlıklar bulunmaktadır. Özellikle, Ukrayna ve Beyaz Rusya’nın Rusya Federasyonu’na önemli miktarda borcu bulunmaktadır. Rusya Federasyonu, Batıya doğal gaz ihracatının %90’ını Ukrayna’daki boru hatlarının  kullanımı ile gerçekleştirmektedir. Rusya Federasyonu Yamal-Europa hattının 1. bölümünü tamamlamış olup, ülkemizle olan Mavi Akım projesinin uygulamaya konulması ve halen yapımı süren Baltık denizi yoluyla, Almanya’ya ulaşacak boru hattının tamamlanması ile Ukrayna üzerinden gaz ihracatı bugünkü seviyesinin 1/3’üne düşecektir. Bu durum ise Batı Avrupa pazarlarına ihracatı kolaylaştıracaktır.



Kömür

Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte kömür üretiminde ve tüketiminde azalış trendi izlenmiştir. Üretim 1992-1998 yılları arasında %33, tüketim ise yaklaşık %30 düşmüştür.  Üretim ve tüketimdeki bu düşüş Rus ekonomisini yeniden yapılandırma yönünde alınan önlemlerle yakından ilişkilidir. Yeniden yapılandırma verimsiz madenlerin kapatılmasını, kaynakların  ekonomik yönden karlılık gösteren işletmelere aktarılmasını öngörmektedir. Halen işletmelerin borçları işçi ücretlerinin ödenmesini mümkün kılmamakta, gerekli malzeme ve teçhizat alınamamaktadır.

Başlıca kömür üretim alanları Chelyabinsk, Donetsk, Kansk-Achinsk, Kuznetsk, Lena, Moskova, Pechora, Raychikhinsk, Güney Yakutistan, Taymyr, Zyryanca’dır.

1998 yılı  itibarıyla, kömür rezervleri 173 milyar ton, üretim ise 232 milyon tondur. Ülke, dünyanın 3. büyük rezervlerine sahip bulunmaktadır.



Elektrik

1992 yılında 964 milyar kilowattsaat olan üretim 1998 yılında %20 oranında azalarak 826 milyar kilowatsaate düşmüştür. Aynı dönemde tüketimde de benzeri bir seyir izlemiş, 1992 yılında 880 milyar kilowattsaat olan tüketim, 1998 yılında 703 milyar kilowattsaate düşmüştür.

Rusya Federasyonu 440 termal ve hidroelektrik santrale, 9 adet nükleer santrale sahiptir. Nükleer enerji santralleri, toplam elektrik üretim kapasitesinin %13’ünü oluşturmaktadır. Hidroelektrik santral kapasitesi ise toplam kapasitenin %20’sidir.

Toplam enerji üretim kapasitesi 205 gigawatt’tır. Kapasite, düşüşlere rağmen iç talebi karşıladığı gibi ihracata da imkan sağlamaktadır.

Elektrik sektörü, çoğunluk hissesi devletin sahip olduğu UES (Unified Energy Systems of Russia) adlı kuruluş tarafından kontrol edilmektedir. Kuruluş Rusya dağıtım sisteminin %70’ine sahiptir.

Önemli yatırım ve teçhizat yenilemesi olmadığı taktirde, bazı bölgeler itibarıyla elektrik  ihtiyacı olması beklenilmektedir. Halen, yeni ünite ve hat yapımı oldukça sınırlı durumdadır. Rusya’nın 2001-2005 döneminde gerekli yatırımları yapması için yıllık 6-11 milyar $ kaynağa ihtiyacı olduğu ifade edilmektedir. Abonelerinden para toplanamaması yatırım finansmanının iç kaynaklarca karşılanmasını zorlaştırmaktadır. UES doğal gaz santrallerini kömür ve diğer yakıtlara çevirme yönünde çalışmalar yapmaktadır.

BDT ülkeleri ile ihracat bedellerinin tahsili konusunda problemler mevcuttur. Jeotermal enerji santralleri kurulması yönünde Kamçatka bölgesinde çalışmalar bulunmaktadır. Halen bu bölgede  jeotermal bir santral faaliyette olup, 2010 yılına kadar geliştirme çalışmaları yapılmaktadır.

Bankacılık  

Rusya’daki ticari bankacılık 1980’li yılların sonunda şekillenmiştir. 1988 yılında kooperatifler yasası ile devlet bankaları dışında ilk bankalar oluşturulmuştur. 1990’lı yılların başındaki enflasyonist dönemde bankacılık karlı hale gelmiş, bankalar asli bankacılık görevleri dışındaki faaliyetlerden önemli kazançlar elde ederek genişlemişlerdir. 1994 yılında banka sayısı 2500’ün üzerine çıkmıştır. Sıkı olmayan düzenleme ve lisans politikaları da sayısal artışta etkili olmuştur.

Bankalar, Rusya Federasyonu’ndaki özelleştirme ile de büyük işletmelerin hisselerine sahip olmuşlardır. 1995 sonrasında Rublenin aşırı değerlenmesi ve bankaların bu ortamda dövizde açık pozisyon almaları ve önemli miktarda forward kontrata gitmeleri 1998 krizinde bankaları taahhütlerini yerine getiremez durumda bırakmıştır. Diğer taraftan,  kurun baskı altında, reel faizlerin ise yüksek olduğu kriz öncesi dönemde  bankalar kısa dönemli hazine kağıtlarına yatırım yapmışlardır. Ağustos 1998 de devletin morataryum ilan etmesi bankaları likidite problemi ile karşı karşıya bırakmış, devalüasyon sonrası aktiflerde  yabancı para cinsinden çok büyük düşüşler oluşmuştur. Bu ise bankaların büyük kısmının batmasına sebep olmuş ve devlet desteği olmaksızın faaliyetlerini sürdürmelerini imkansız hale getirmiştir. Faaliyette bulunan kredi kuruluşlarının sayısı 2000 yılı Nisan ayında 1.333’dür.

Bankacılık sektörünün yeniden yapılanması görevi Merkez Bankası ile yeni oluşturulan ARCO (Agency for Restructuring Credit Organizatins) adlı kuruluşa verilmiştir.Anılan kuruluşca bankalar, mali durumu iyi olanlar, mali kriz nedeniyle likidite sorunu olanlar, yönetim ve kredi uygulamaları nedeniyle likidite sorunu olanlar ve iflas edecek bankalar şeklinde gruplandırılmıştır. Yeniden yapılanmanın mali portresi oldukça büyük olup, bütçe imkanları ile karşılanması çok zayıf bir ihtimal olarak görülmektedir.



Yabancı Sermaye

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından itibaren ülkeye yabancı sermaye girişi, ülkenin büyüklüğü ve ekonomik potansiyeli dikkate alındığında önemli bir boyuta ulaşamamıştır. Bu durum ise siyasi istikrarsızlık ve yasal düzenleme eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Doğrudan yabancı yatırımlar 1996 yılı sonrasında artış göstermiştir. Bu artış, ticari yasa ve düzenlemelerdeki nisbi iyileşme ile döviz kurundaki istikrardan kaynaklanmaktadır. Ağustos 1998 krizini mütekiben yabancı sermaye girişinde bir düşüş gözlenmiştir. Doğrudan yabancı  yatırım miktarı 1998 yılında 3,3 milyar $ olarak gerçekleşmiştir.1999 yılında ise bu rakam 4,2 milyar $’dır. Doğrudan  yabancı yatırımların önemli miktarı, sanayiden çok ticaret ve hizmet kesiminde yoğunlaşmıştır. Sanayiye yapılan yatırımlar içinde önemli yeri petrol ve enerji sektörü almaktadır.

1998 yılında yabancı yatırımların %28.6’sı doğrudan  yabancı yatırımlar, %69.8’i  diğer yatırımlar (ticari krediler, diğer krediler), %1.6’sı ise portföy yatırımları olarak gerçekleşmiştir. 1999 yılında doğrudan yabancı yatırımlar 1998 yılına göre artarak toplam yatırımlar içerisinde %44.6 oranında, diğer yatırımlar ise bir önceki yıla göre azalarak %55.1 oranında pay almıştır. 2000 yılında ise doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının toplam yatırımlar içerisindeki payı %50,3’tür.

Rusya Federasyonu’nda 1.1.2001 tarihi itibarıyla toplam yabancı sermaye yatırımları  ise aşağıdaki tabloda belirtilmektedir.



(MİLYON $)

Ülke

Doğrudan Yatırım

Portföy Yatırımı

Diğer Yatırımlar

Toplam

%

ABD

5.486

92

1.452

7.030

22,0

Almanya

1.255

25

5.249

6.529

20,4

G.Kıbrıs

3.224

135

871

4.230

13,2

Fransa

256

5

3.092

3.353

10,5

İngiltere

982

36

1.257

2.275

7,1

İtalya

161

-

1.591

1.752

5,5

Hollanda

1.152

17

267

1.436

4,5

İsveç

610

2

127

739

2,3

İsviçre

225

38

187

450

1,4

Japonya

215

-

157

372

1,1

TOPLAM

16.125

507

15.373

32.005

100

Kaynak:T.C. Moskova Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği

Rusya Federasyonu’nda 1.1.2001 tarihi itibarıyla gerçekleştirilen yabancı sermaye yatırımlarının toplamı 32 milyar $’dır. Bu yatırımın 16,1 milyar $’ı doğrudan yabancı  yatırımlar, 15,3 milyar $’ı diğer yatırımlar, 507 milyon $’ı ise portföy yatırımlarıdır.

Rusya’da yatırım yapan ülkelerin başında 7.030 milyon $’lık yatırımı ile A.B.D gelmektedir. Bunu, 6.529 milyon $’lık yatırımı ile Almanya izlemektedir. A.B.D ve Almanya’yı, G. Kıbrıs, Fransa, İngiltere, İtalya Hollanda ve İsveç izlemektedir.

Rusya Federasyonu’nda Sektörler İtibarıyla Yabancı Sermaye Yatırımları (Milyon$)



Sektörler

1997

1998

1999

Petrol ve gaz

1.657

1.880

1.700

Demir dışı metaller

340

323

414

Demirli metaller

124

204

514

Makinalar ve metal işleme

201

305

395

Ağaç, ağaç işleme, kağıt hamuru, kağıt ürünleri

134

240

193

Kimya-Petrokimya

77

52

103

Gıda sanayi

646

1.473

1.415

İnşaat malzemesi sanayi

18

26

97

Diğer imalat sanayi

-

8

27

Ulaştırma ve kominikasyon

174

589

907

Ticaret ve catering

508

1.201

1.622

Pazar işleyişine hizmet eden ticari faaliyetler

1.712

1.426

190

Finans, bankacılık,sigorta ile ilgili faaliyetler

4.416

900

114

Yönetim

-

2.477

1.481

Diğer sanayiler

351

283

388

Toplam

12.295

11.773

9.560

Kaynak:T.C. Moskova  Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği

Yukarıdaki tablonun incelenmesinden de görüleceği üzere, 1999 yılında, yabancı sermaye yatırımlarının  önemli bölümü 1.700 milyon $ ile petrol ve gaz sektöründe yoğunlaşmıştır. Bunu, 1.622 milyon $ ile ticaret, 1.481 milyon $ ile diğer hizmet kesmi, 1.415 milyon $ ile gıda sektörü izlemektedir.

Özellikle Ağustos 1998 krizinden sonra rublenin devalue edilmesi, yabancı gıda firmalarının Rus pazarına dışarıdan mal satmalarını zorlaştırmış ve üretimin içeride yapılmasını çok daha cazip hale getirmiştir. Ancak, gıda sektöründe yabancı yatırımlar krizden önce de başlamış bulunuyordu.

2000 yılında Rusya Federasyonu’nda gerçekleştirilen yabancı sermaye yatırımlarının %70’ini ulaştırma, ticaret/catering, gıda ve enerji sektörü (petrol üretimi), oluşturmaktadır.  Anılan ülkede, aynı yılda haberleşme, mühendislik/metalurji, hizmetler (reklamcılık/denetim hizmetleri) ve ormancılık sektörlerinde ise %10’nun altında yabancı sermaye yatırımları gerçekleştirilmiştir.  

1997 ve 1998 yıllarında yabancı sermaye yatırımlarının %59’u Moskova Bölgesi ve çevresinde yoğunlaşmıştır. 1999 yılında ise yabancı sermaye yatırımlarının diğer bölgelere kaydığı görülmektedir. Özellikle, Batı Sibirya, Uzak-Doğu Bölgesi ve Kuzey-Batı Bölgesine kaymıştır.

1999 yılında Moskova Bölgesi ve çevresinde yer alan yabancı sermaye yatırımları ise %35 oranındadır. 1999 yılında Rusya  Federasyonu’nun diğer bölgelerinin yabancı sermayeden aldıkları paylar şöyledir. Kuzey-Batı Bölgesi %11, Batı Sibirya Bölgesi %12, Uzak Doğu Bölgesi %13, Urallar %7, Kuzey Kafkasya Bölgesi %6.

2000 yılında da en çok yabancı sermaye yatırımı 1,47 milyar $ ile Moskova’da gerçekleştirilmiştir. Aynı yılda yüksek miktarda yabancı sermaye yatırımlarının gerçekleştirildiği diğer bölgeler ise şöyledir: Krasnodar Bölgesi (yaklaşık 1 milyar $), Sakhalin (246 milyon $), Leningrad Bölgesi (205 milyon $), Moskova Bölgesi (204 milyon $). Diğer taraftan, Novosibirsk, Tyumen ve St. Petersburg şehrine 145-151 milyon $ arasında yabancı sermaye yatırımı gerçekleştirilmiştir

 

Rusya Federasyonu Dış Ticareti

1993-2000 yılları arasında Rusya Federasyonu’nun dış ticaretine ilişkin tablo aşağıda yer almaktadır.

Milyar $


Bavul ticareti ve BDT dahil

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

2000

İhracat

59.6

68.1

81.3

88.4

87.9

74

74.7

105,2

İthalat

44.3

50.5

60.9

61.5

67.6

59

  41

    44,2

Hacim

103.9

118.6

142.2

149.9

155.5

133

115.7

149,4

Denge

15.3

17.6

20.4

26.9

20.3

15

33.7

61

  1   2   3   4   5   6


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət