Ana səhifə

Mühendis kelimesi çok eskilere dayanan teknik bir kavramı ifade ederdi. Hendese (geometri) tahsil eden kişi demektir


Yüklə 4.97 Mb.
səhifə5/25
tarix26.06.2016
ölçüsü4.97 Mb.
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25

1.3.FİNANS KURUMLARI

Bütün ekonomik doktrinlerde mutlaka finans kurumları vardır. Doktrinlerde, bunların mülkiyeti konusunda farklılıklar doğmuştur.

Bir işletmenin ortaya çıkması için kaynakların (sermaye ve iş gücünün) bir araya getirilmesi gerektirir. Sermayenin kıt olduğu ekonomilerde, müteşebbisler yabancı kaynağa yani kredi almaya yönelirler. İşletmeler eski köklü ve güçlü iseler, ihtiyaç duydukları kaynakları, piyasaya tahvil, bono çıkararak fiziki girdilerini almayı finanse ederler. İşletme sahibi şirketin çek ve senetleriyle fiziki girdileri almak mümkün olur. İşletmenin ilk kurulumunda ise bu tür imkanlar oldukça sınırlıdır. İhtiyaç duyulan yabancı kaynaklar finans kurumlarından temin edilmeye çalışılır.

Finans kurumları olarak, bankalar, kredi kooperatifleri, bankerler, fon yönetim kuruluşları sayılabilir (birçok ülkede PTT idareleri de mevduat toplayabilmektedir) .Finans kurumlarının kurulması işlemeleri, bankalar kanununa göre şekillendirilir, mevduat toplarlar, kredi verirler ve bankalar kanununa göre idare edilirler. Topladıkları kaynaklar toplumun birikimi olup ülke yöneticileri, bu toplanan kaynakların nasıl yönetileceğini belirlemek hakkına sahiptirler, Bankalar toplanan kaynakları (mevduat) talep edenlere aktarırlar. Kredi vermek, bir çok şarta bağlı olup, Bankalar Yeminli Denetmenlerince gözetim altındadır. Ayrıca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bankacılık sektörünü geliştirme yönünde tedbirler alır. Toplumdaki birikimleri müteşebbislere aktaran kurumları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür.


1.3.1 Bankalar


Bankalar, yatırımlara ve iş hayatına destek veren aracı kuruluşlardır. Tasarrufların iş hayatının kullanımında aracılık ederler.Tasarrufların yastık altında atıl kalması yerine bankalar, bu tasarrufları hem korur ve hemde nemalandırır. Bu kurumlar olmadan ekonomiyi ayakta tutmak hemen hemen imkansızdır. Bankalar, yatırım bankaları, mevduat bankaları, katılım bankaları, dış ticaret (EXİM) bankaları ile bazı ihtisas bankaları olarak sınıflandırılabilinir. En yaygın olanları mevduat bankalarıdır. Eylül 2010 itibarı ile, ülkemizde 13 yatırım bankası, 4 katılım bankası olmak üzere 49 banka bulunmaktadır.Bunlardan 17 adedi yabancı sermayenin, 12 yerli özel sermayenin, 3 adedi de devlet bankasıdır. 30/6/2010 itibarı ile aktif büyüklükleri 760 milyar TL dir. 2009 yılı sonu itibarı ile, aktif büyüklüklerinin GSMH ya oranı %86 olup, bu oran AB topluluğu ortalaması olan %130 un bir hayli gerisindedir. Bu gün 9338 şube ile faaliyet gösteren sektör de 178 bin kişi istihdam edilmektedir.2010 ilk yarısında 12 milyar TL net kar etmişlerdir. Sektör 2010 yılının ilk yarısında Öz kaynaklara göre % 10,1 oranında kar etmiştir. Aktiflere oranla %1,5 karlılık oldukça yüksek bir orandır.
Mevduat Bankaları: Tasarrufunu kendi başına değerlendiremeyen gerçek ve tüzel kişiler, getiri elde etmek, değerinin düşmesini önlemek ve tasarruflarının güvence altında bulunmasını sağlamak amacı ile birikimlerini aracı kurum olarak bir mevduat bankasına yatırırlar. Mevduatlar genelde hem yerli ve hem de yabancı paralar olarak yapılır. Bunun karşılığında günlük, aylık, üç aylık, altı aylık veya yıllık faiz alırlar. Mevduat hesapları, vadeli, vadesiz olarak ikiye ayrılırlar. Vadesiz hesap sahibi mevduatını dilediği gün çekebilir. Karşılığında vadesiz mevduata ödenen faizi alır. Vadeli mevduat vadesizden daha fazla bir faize sahip olup faiz vade sonunda hak edilebilmektedir. Vadesinden önce çekilen mevduata faiz işletilmez. Faizler ifade edilirken yıllık oran olarak belirtilir. Yılın kesirleri için faiz hesap edilecekse o kesir kullanılarak süre ve faiz oranı tespit edilir.

Ülkemizde geçmişte bir ara yüze yakın mevduat bankası vardı. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerinde bunların bir kısmına devletçe el konulmuştur. El konulan bankalardaki mevduat, sahiplerine peyderpey ödenmiştir. Bugün için büyük bankalarımız bilançolarının aktif büyüklükleriyle Ziraat Bankası ,İş Bankası, Halk Bankası, Akbank, Garanti Bankası şeklinde sıralamak mümkündür. Halen bankacılık faaliyetleri yapma yetkisi olan 32 adet mevduat bankası bulunmaktadır. Bunların üçü devlet, 11 i özel yerli sermayenin,17 si de yabancı sermayeye aittir. Mevduat bankaları ticari ve sınai işletmeleri finanse etmesi yanında bireylere de tüketici kredileri vermektedirler.


Bankalar vadesiz hesabı daha cazip kılmak için yatırım fonları adı altında bir portföy geliştirmişlerdir. Bu fona iştirak çok kısa süreler içinde yapılabilir. Yatırım fonları birçok borsada işlem gören şirketin hisseleri ile bir miktar devlet iç borçlanma senetlerinden oluşmaktadır. Bu fonlar Katılım Bankaları’nın katılım hesabına benzemektedir. Getiri bilinmemekte ancak getiri havuzuna çeşitli menkul kıymetlerin getirileri girmektedir. Katılım bankalarına yatırılan mevduat, endüstride değerlendirilerek, getirileri bir havuzda toplanıp, belli bir oranı hesap sahibine ödenir Burada kar olduğu gibi zarar da doğabilir. Bundan ötürü işlem basit bir faiz işi olarak kabul edilmediğinden, İslami akidelere aykırı görünmemektedir. Katılım bankacılığına İslami bankacılık da denmektedir.Bu bankacılık türü, Batı ekonomilerinde altmışlı yıllarda başlamış bizde de 1985 yılında uygulama alanı bulabilmiştir. Bu tür bankalar bakanlar kurulu kararı ile 2001 yılına kadar çalışmış bilahare bankalar kanunu değiştirilirken adları olan ‘özel Finans Kurumu’ katılım bankaları olarak değiştirilmiş, tasarruflara güvence getirilmiştir. Bu kanun ile faiz yerine kar payı cümleciğinin konulması halinde müessese olarak bankalardan farkları kalmamıştır.

Mevduat bankaları topladıkları mevduatı bazı alt sektörlere tercihli olarak tahsis (plase etme) edebilirler. Ziraat Bankası çiftçiye, Halk Bankası esnafa daha ağırlıklı olarak kredi vermektedirler. Bazı banaklar tüketici kredilerine, bazıları da gayrimenkul kredilerini finanse edebilirler.

Bu günkü düzenlemelere göre bankalara yatırılan bir mevduat (50.000 TL ye kadar olan kısmının) ın bir kısmı tasarruf mevduatı sigorta fonunca (TMSF) garanti altındadır. Devlet bankalarının iflası söz konusu olmayacağına göre, TMSF özel bankalara yatırılan mevduatın bir kısmını garanti etmiş olmaktadır. Bu güvence tasarrufların bankalarda birikip, ekonomiye aktarılması isteminden kaynaklanmaktadır. Banka, mevduatları nominal faiz ile ifade edilen bir getiri ile değerlendirir. TMSF bankacılık düzenleme ve denetleme kurumuna bağlı olarak çalışır. BDDK denetçiler vasıtasıyla banka performanslarının haftalık , aylık ve yıllık olarak izler. Mevcut mevzuata aykırı işlemleri tespit eder , bankayı uyarır , netice alamaz ise bankaya müeyyide uygular, bu da sonuç vermiyorsa kararname ile bankacılık izni kaldırılır. Genelde vadeli vadesiz olarak ifade edilen mevduattan vadeli olanlar basit faiz veya bileşik faiz ile değerlendirilir. Banka kendisine yatırılan kaynaklar için faiz ödemesi (kaynak kullanım bedeli) yapar. Bu kaynakları kullanmak isteyenlerden faiz alır. Gelir, gideri faiz olan bu bankaların karlı çalışarak büyümesi istenir. Bir başka deyimle banka borç verme faizi, mevduat toplama faizinden yüksektir. Aşağıda bu faiz hesaplamalarını kısaca görelim.

Bankanın mevduata ödediği faiz oranı r (ondalık olarak)

Mevduat miktarı A0 ise m ( m yılın kesiri olarak ifade edilmelidir) vade sonunda alacağı para A, basit faize göre

dir.

Burada m, bir yılın kesrini ifade eder. Mesela 1 aylık mevduat ise m=12 , bir haftalık ise m= 52 bir günlük ise m 360 olarak alınır. Bu para miktarı aynı şartlarda tekrar mevduata yönlendirildiğinde vade sonunda

Değerine ulaşır. Buradan faiz oranının yüksek olması halinde basit faiz getirisi ile bileşik faiz getirisi arasındaki fark açılmaktadır.

Mevduatın yıllık faiz oranı “r” ve “n” yılı için;



Getiri de G= olur. Bu bir polinom olup ilk üç terimi önemlidir.



Mesela m=4 r=%20 ise (0,2) polinomun ilk üç terimini kullanırsak yaklaşık getiri değeri

G=1,07A0 Olarak bulunur. Yukarıdaki getirinin tam çözümü ise G=1,0736A0 dır. Yani iki rakam arasında %0,3 fark vardır. Böyle bir fark mühendislik toleransları içindedir. O halde getiri hesap edilirken polinomun ilk üç terimini almak yeterlidir. Mevduatın sürekli olarak bileşik faize yatırıldığını düşünelim, mevduat

m dönem sonra (m dönemlerinin toplamı 1 yıldır), değerine ulaşır. Sürekli bileşik faiz uygulaması yapıldığında, yani “m” nin sonsuz küçük vadelerle faize yatırıldığında ( bu vade sıfır olarak da düşünülebilir) , yani “m” sıfıra yaklaşırken ifadesinin limit değerini almak yeterlidir. Bu limit değer A=A0er olur. Yani bileşik faizin (efektif faiz) maksimum değeri “er” olur. Bu ifadeye sürekli bileşik faiz denilir. Sürekli bileşik faiz uygulamasına ancak çok yüksek enflasyon yaşayan ülkelerde harcamaları kısmak için başvurulmuştur. Türkiye ‘de bu tür faiz oranları hiç uygulanmamıştır.


Ülkemizde bankalar, zengin, varlıklı kişilere kredi verme modeli ile çalışmaktadırlar. Parlak bir proje ekonomiye büyük katkısının olabileceği bir projeyi finanse edemezler. Onlara göre, yatırımı zengin yapar, yatırım, varlıklının işidir.Bugün ,bankalar varlıklı olmayan kişilere, küçük miktarlarda krediyi tüketici kredisi altında çok yüksek faiz oranları ile vermektedir.

1.3.2 Özel Finans Kurumları-Katılım Bankaları


İslam inancında riba (tefeci faizi) yasaktır. Enflasyonun formüle edilmeden önce fiyat artışlarının farkına varılmadığı dönemlerde borç verirken alırken bir getiri alma düşünülmemiştir, yüksek tefeci faizleri sosyal problemlere yol açmakta olduğundan yasaklanmıştır. Ticaret serbesttir. Çünkü ticaret olgusunda kaybetmek de kazanmak da söz konusudur. Halbuki riba (bizdeki adı faiz) sadece kazanmayı ifade eder, kayıp yoktur. Ekonomik faaliyetlerin hızlanmasıyla ortaya çıkan banka ve bankerlik müessesi İslam ülkelerinde yaygınlaşamamıştır. Ana etken ribanın komisyon kavramı ile bağdaştırılamamış olmasıdır. Sabit faiz uygulaması yerine komisyonların (mark-up) ortaya konulması ve ticari bir görünüm verilmesi ile özel finans kurumları faaliyete geçirilmiştir.

Özel finans kurumları için kaynak temini ve yönetimini islami kurallara uygun olarak yaptıkları kabulü vardır. .Altmışlı yılların başında batı ülkeleri kendi bankalarında islami kurallara aykırı olmayan kredi teminine başlamış, ve bu uygulama çok çabuk yaygınlaşmıştır. Ayni dönemlerde Arap ülkeleri de bu uygulamaları benimsemiş ve uygulamaya geçmişlerdir. Ülkemizde bu tür 4 adet banka halen faaliyettedir. Ancak bazı mevduat bankaları da (HSBC), bu tür bankacılık faaliyeti yapmaktadırlar.Katılım Bankalarında, genelde üç tip kredilendirme yolu vardır,bunlar, Mudaraba, Muşaraka, Murabaha olup kısa açıklamaları aşağıda verilmiştir.


Mudaraba: Bir müteşebbis (mudarip) ile banka bir proje üzerinde anlaşır, bu proje için gerekli makine ve ekipman ve para desteği sağlanır. Proje başarılı olduğu takdirde, kar, mudarip ile banka arasında önceden tespit edilen bir şekilde paylaşılır. Bu tür finansman, batı ekonomilerindeki risk sermayesi gibi düşünülebilir. Bu tip finansman, sanayi projelerinde daha çok uygulanır.Batılı ülkelerde yaygın olan bu tür finansman ülkemizde büyük bir bankamızın yan kuruluşu olarak faaliyet göstermektedir. Ancak kaynakları çok sınırlıdır. Bu gün için ülkemizde böyle kaynak kullanımı yıllık bir milyar YTL nin altındadır. Yeni projelerin teşvik edilmesi, kaynağı olmayan mucitlerin yeni ürün tasarımlarını hayata geçirmesi ancak bu tür risk sermayesi ile mümkündür.
Muşaraka: Katılım bankası ile şirket arasında kar-zarar esasına göre yapılan bir anlaşma karşılığında alınan kaynak desteğidir. Şirket veya kişi müşarik adını alır. Ticari projelerde uygulamaları yaygındır. Bu tür banka kaynağı, hem üretimde ve hem de yatırımda kullanılabilir. Genelde bir proje etrafında finansör ve müteşebbis birleşmesidir.
Murabaha: Sistem , maliyet artı kar şeklinde çalışır. Bir yatırımcı satın alacağı malları bankaya aldırtır, katılım bankası fiyatın üzerine bir kar koyarak yatırımcıya fatura eder. Bu günlerde artık malı satan kişi faturayı katılım bankasına değil alıcıya doğrudan fatura etmektedir. Fatura bedeli belli taksitlerle katılım bankasına geri ödenir. Taksit ödemelerinin aksaması durumunda kar kaybı adı altında bir nevi temerrüt faizi uygulaması başlatılmıştır. Bunun islami kurallara uygunluğu tartışmalara yol açmıştır.

1.3.3 Yatırım Bankaları


Yatırım bankaları mevduat toplamaz, kaynak olarak emeklilik fonları, mutual funds fonları ve Merkez Bankalarının reeskont kredilerini kullanarak endüstriye fon aktarırlar. Aldıkları fonlar için faiz öderler, verdikleri krediler için faiz alırlar. Bu iki faiz arasındaki fark kendilerinin giderleri ile bekledikleri kar marjını karşılar. Bu bankalar genelde proje bazında değerlendirme yaparak, kredi verme kararlarını verirler. Ülkemizde üç adet bu tür banka vardır.Bu bankaların kaynakları oldukça sınırlıdır.

1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   25


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət