Ana səhifə

Mesih inancı asırlardır insanların zihnini meşgul etmekte, sonuçta dinlerde ortak bir fenomen olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu fenomen bir takım benzerliklerin yanında dinler arasında farklılıklarda arz etmektedir


Yüklə 0.51 Mb.
səhifə2/7
tarix27.06.2016
ölçüsü0.51 Mb.
1   2   3   4   5   6   7

4. Yahudilerin İsa’yı Mesih Görmeyişinin Sebepleri: İsa b. Meryem’in İsrail oğullarına gönderilmiş bir peygamber olduğunu söylemesi, ama buna karşılık Yahudilerin zihinlerinde ve gönüllerinde yaşattıkları, onların esaretten kurtarıp “Mâbed”’i yeniden kurmaya yönelmiş faaliyetlerde bulunmak yerine yumuşak davranması, sevgi ve adaleti aşılamaya çalışması, kendisinin Yahudilerce “Mesih” olarak tanınmasına sebep ve dolayısıyla onları, yeniden kendilerini kurtaracak bir Mesih’i bekletir olmuştur.11

5. Yahudilikteki Mesih İnancıyla, Hıristiyanlıktaki Mesih İnancı Arasındaki Fark:Yahudiler, Hz. İsa’yı Mesih olarak kabul etmeyip dünyayı barışa kavuşturacak adil bir şahsı beklemeye devam etmekle Hıristiyanlardan ayrılmaktadır. Hıristiyanlar ise, Mesih’in İsa olduğunu; fakat “ikinci gelişi” ile görevini tamamlayacağını kabul etmektedirler. Buna göre Yahudi Mesihi ile Hıristiyanların Mesihi arasında kesin fark şudur:Yahudiler, Mesih olarak yeni bir şahsın gelmesine beklerken, Hıristiyanlar ise İsa b. Meryem’in ric’atine yani dönüşüne inanmaktadırlar. Ric’at, bir insanın öldükten bir süre sonra bu dünyaya yeniden dönmesi demektir. Dönüş için süre, kırk gün ile dünyanın son gününe kadar değişmektedir. Bu inanç, eski yaygın Decotizm inanışına bağlanmaktadır. Bu inanışa göre İsa-Mesih, gerçekte ölmemiş öyle görünmüştür. Dünyadaki vazifesi sona ermemiş, kesintiye uğramıştır. Yarım kalan vazifesini tamamlamak ve zafere ulaşmak üzere tekrar dünyaya gelecektir.12 Aslında Mesih, Hıristiyanlıkta kıyamet gününün belirticisidir ve öbür dünya hükümranlığı söz konusudur. Yahudilikte bu, dünya hakimiyeti şeklindedir.13

6. Hıristiyanlara göre Hz.İsa’nın Ölümü: Hıristiyan yazarlar, Hz. İsa’nın kesinlikle öldüğünü ve sonra dirildiğini savunmaktadır. Hıristiyan teolog John Stett aynen şu ifadeyi kullanmaktadır: “İsa’nın M.S.30 yıllarında Kudüs’te öldüğü Mustafa Kemal Atatürk’ün 1938 yılında İstanbul’da öldüğü kadar kesindir.” İncil yazarlarından Tarsuslu Pavlus’un belirttiği gibi, İsa Mesih ölüp yeniden dirilmediyse, Mesih’e inananların inancı boştur.14

7- İsa’nın Dirilip Göğe Yükselmesi: Hıristiyan doktrinine göre İsa, ölümünün 3. gününde tekrar dirilir ve bir müddet Havarilerinin arasında kaldıktan sonra göğe yükselir. Ama o tekrar geri gelecek ve krallığını tamamlayacaktır. Böylelikle onun yaşamı birinci geliş ve ikinci geliş olarak yada çarmıh öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılmış olur. İkinci geliş birinci gelişteki işlerin tamamlanması içindir. Mesih ilk kez ölümlü ve günahkar insandan kendisinin temizlemeye güç yetiremediği günah kirini temizlemek için gelmiştir. Onun çarmıhta ölümüyle bütün insanlık kurtulmuştur; günahtan arınmıştır. Aslında çarmıhta ölen bir anlamda İsa değil günahkar insanlıktır.15

İKİNCİ BÖLÜM

KUR’AN’DA İSA’NIN REF’İ VE NÜZULU MESELESİ

1. İsa’nın Ref’i İle İlgili Ayetler:

1.1.Hz.İsa’nın Vefatını Anlatan Ayet: Allah buyurmuştur: “Ey İsa seni vefat ettireceğim, seni nezdimde yükselteceğim, seni inkar edenlerden arındırıcağım ve sana uyanları kıyamete kadar kafirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim”16 Müfessirler bu ayet hakkında çeşitli yorumlar ortaya koymuşlardır. Bu yorumları şu şekilde özetlememiz mümkündür. Ayette takdim te’hir vardır. Bu durumda ayetin anlamı seni katıma yükselteceğim ve sonra öldüreceğim. Yani şimdi seni katıma yükselteceğim, senin için takdir edilen zamanda, semadan indikten sonra seni öldüreceğim. Buna göre İsa(a) ruh ve bedenle diri olarak ref’ edildi. Ahir zamanda inecek ve bizim şeriatımıza göre hükmedecek sonra,Allah onu vefat ettirecek.17 Bu görüşe göre sahip olanlara göre buradaki vav tertip ifade etmez. “Benim azabım ve uyarılarım nasılmış!”18, “ …biz, bir peygamber göndermedikçe (Kimseye) azap edecek değiliz.”19 ayetleri de bu ayet gibidirler.20 Zemahşeri buradaki “müteveffike” kelimesinin anlamı ile şu görüşe yer verir: Seni kafirlerin öldürmesinden koruyacağım, senin için takdir ettiğim ecele kadar seni te’hir edeceğim ve seni onların öldürmesiyle değil kendi ecelinle öldüreceğim.21Zemahşeri’nin bu yorumu, İsa (a)‘ın öldürülmekten korunmasına işaret eden bir kinayedir. Çünkü İsa(a) ‘ın kendisi için yazılmış olan ecele kadar tehir edilmesi ve kendi eceliyle öldürülmesi lüzumlu görülmüştür. Bu yoruma aldanmamak gerekir. Çünkü bu yorum mûtezile mezhebinin metodundan kaynaklanmaktadır. Zira onlara göre öldüren kimse,öldürülen kimse için yazılmış eceli kesmiş / sona erdirmiş olur.22

“Müttefike” kelimesi ile ilgili Ebû Hayyan şu yorumlara yer verir. Birinci yoruma göre Allah (c.c.) onu uykusundayken ref etti. Şu ayeti buna delil gösterirler. “geceleyin sizi öldüren (uyutan) gündüzünde ne işlediğinizi bilen; sonra belirlenmiş ecel tamamlansın diye gündüzün sizi dirilten(uyandıran) O’dur, sonra dönüşünüz yine O’nadır. Sonunda O, yaptıklarınızı size haber verecektir. 23 Yani uykudayken sana bir korku isabet etmeden seni öldüreceğim. Uyandığında semada güven içinde olacaksın.İkinci yoruma göre, seni öldürmek suretiyle vefat ettireceğim . Vehb b. Münebbih’in dediğine göre o ölmüş üç saat sonra Allah onu semaya yükseltmiş ve semada diriltmiştir. Ferra’ya göre “Seni öldürmek suretiyle vefat ettireceğim”’in anlamı yeryüzüne inip Deccal’i öldürdükten sonra seni öldüreceğim demektir. Bu sözde takdim-tehir söz konusudur.24 Alûsi ayeti zahirine hamletmeyenlerin görüşlerini özetle şu şekilde açıklamıştır.

1-Seni katıma yükseltecek ve canını alacağım.

2- Ben senin ecelini tamamlayacağım ve hemen seni öldüreceğim.Birini seni öldürmek için üzerine musallat etmeyeceğim.

3- Seni tutup yerden kaldıracağım

4- Buradaki vefattan maksat uykudur. Çünkü uyku ile ölüm kardeştir.

5- Ben seni canı alınmış gibi yapacağım.

6- Ruhunu ve bedenini alarak seni kaldıracağım.

7- Senin Melekut’a ulaşmana engel olan şehevi arzulardan temizleyeceğim.

8- Senin amelini karşılayacağım..25

Maverdi , “Seni nezdime yükselteceğim” ‘den maksadın, seni semaya yükselteceğim veya seni ikramımın makamına kaldıracağım anlamlarında olduğunu söylemektedir.26Beyzavi, ikram makamına, Meleklerimin oturduğu yere27şeklinde yorumlamıştır. Sahih olan Allah (cc) nun onu öldürmeden semaya kaldırdığıdır.28Taberî de bu görüştedir.Ayetin zahiri anlamda olduğunu savunanlara göre , Buradaki “teveffa” kelimesi normal ölüm anlamına gelmektedir. Ref’ olayı da bu ölümden sonra ruh ile olacaktır. Şahsa hitap edipte onun ruhunu kastetmede bir gariplik yoktur. Ruh insanın hakikatidir. Ceset ise ona giydirilmiş bir elbise gibidir. İnsanı insan yapan onun ruhudur. Bunun anlamı şudur: Ben seni öldüreceğim ve öldükten sonra da seni katımda yüce bir konuma yükselteceğim tıpkı yüce Allah’ın İdris(as) ‘ın hakkında buyurduğu “onu üstün bir makama yücelttik”29 ayetinde olduğu gibi, İsa (as)’ın ref’ine ve ahir zamanda nuzülüne dair olan hadisler itikâdi bir konuya taalluk eden hadislerdir. Îtikâdi konularda kesin delil olan Kur’an ve mütevâtir sünnetin hâricindeki âhad haberlerle amel edilmez. Bu konuda Kur’an ve mütevatir sünnetten herhangi bir delil de yoktur. İsa (as)’ın nuzülü ve yeryüzünde hükmetmesi onun davetinin ruhunun ve risaletinin sırrının insanlar üzerine gâlip gelmesi anlamına da gelebilir. Bu da şeriatin maksatlarını gözetip zâhirine bağlı kalmayarak özünü almakla olacaktır.30 Muhammad Esed de Nisa suresinin 158. ayetini tefsir ederken aynı yorumu nakletmektedir. 31Tahir b. Aşur, Maide suresindeki “……içlerinde bulunduğum sürece onların üzerine kontrolcü idim . Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun.Sen her şeyi hakkıyla görensin” 32 ayeti yukarıdaki ayetten “Ali İmran, 55” daha açıktır. Çünkü Maide suresindeki bu ayet İsa(a)’ın normal ölümle öldüğüne delâlet etmektedir. Dolayısıyla vefatın uyku diye yorumlanmasının anlamı yoktur,33 görüşündedir.



1.2. Yahudilerin Hz. İsa’yı asamadıklarını haber veren ayet:

“ Ve Allah elçisi Meryem oğlu İsa’yı öldürdük ” demeleri yüzünden (onları lanetledik). Halbuki onu ne öldürdüler , ne de astılar; fakat (öldürdükleri ) onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler bundan dolayı tam bir kararsızlık içindedirler; bu hususta zanna uymak dışında hiçbir (sağlam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilakis Allah onu(İsa’yı) kendi nezdinde kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.34



Bu ayetleri müfessirler farklı şekilde yorumlamışlardır. Kimi müfessirler İsa(a)’ın ruh ve bedeniyle semaya kaldırıldığı şeklinde yorumlarken kimileri de İsa(a)’ın eceliyle öldüğü kanaatindedirler. Önce ayetteki “onu öldürmediler” ifadesindeki zamirin mercii hakkındaki farklı yorumlara değinip sonra da bu ayetler hakkında müfessirlerin görüşlerini özetlemeye çalışalım. Buradaki zamirin mercii konusunda üç görüş söz konusudur. Birincisi: Zamir İsa(a)’a işaret etmektedir ki çoğunluk müfessirler bu görüştedirler. İkincisi: İbni Kuteybe ve Ferra’ya göre buradaki zamir “ilm”e racidir. Bu durumda anlam şöyle olur; İsa(a)’ı Yahudilerin öldürüp öldürmediklerine dair onların bilgisi zan ve tahminden ibarettir. Üçüncüsü: İbni Abbas ve Süddî’ye göre zamir “zann”’a râcidir. Buna göre de onların bilgisinin zann’a dayandığı bildirilmektedir.35 Beyzavî’nin rivayetine göre, Yahudilerden bir grup onu ve annesini esir aldılar. O da onlara beddua etti. Allah’da onları maymun ve domuza çevirdi. Bunun üzerine Yahudiler onu öldürmek üzere toplandı. Allah (c.c.)’da kendisi semaya yükselteceğini İsa(a)’a haber verdi. İsa(a)’da arkadaşlarına “Hanginiz benim kılığıma girmeye ve bunun sonucunda da öldürülüp asılmaya razı olur da Cenneti elde etmek ister? İçlerinden bir adam kalktı ve Allah (c.c) onu İsa(a)’ın suretine soktu, onu öldürdüler ve astılar.36 Kuşeyrî, Beyzavî’nin bu rivayetine benzer bir rivayette bulunduktan sonra zayıf olduklarına işaret ederek iki farklı rivayete daha yer verir. Bu rivayetlerden birine göre Allah (c.c.) İsa(a)’ı yakalatanı İsa(a)’a benzetti de onu öldürüp astılar. Diğer rivayete göre ise, Allah (c.c), İsa(a)’ı öldürmek isteyeni onun suretine soktu ve onu öldürdüler.37 Beğavî’nin rivayetine göre, onlar İsa(a)’ı evinde hapsettiler ve onu takibe aldılar. Allah (c.c)’da İsa(a)’ı gözetleyenlerden birine benzetti de onu öldürdüler.38 Yukarıda aktardığımız rivayetlerin bir efsaneden ibaret olduğunu, Yahudilerin de İsa(a)’ı asamadıklarını, Allah (c.c)’ın onu eceliyle öldürdüğünü, ref’den maksadın da ruh ve bedenle bir yükseliş değil de bir onurlandırma olduğu kanaatini taşıyan Esed, bu ayetlerin tefsirinde şu görüşlere yer vermektedir: “Kur’an Hz. İsa(a)’ın çarmıha gerilmesi hikayesini kesinlikle reddeder. Müslümanlar arasında yaygın bazı efsanelere göre, Allah (c.c), Hz. İsa(a)’ın yerine son anda ona çok benzeyen bir kişi koydu ve Hz. İsa(a)’ın yerine bu kişi çarmıha gerildi. Ancak bu efsanelerden hiç biri Kur’an ve sahih hadislerden en küçük destek bile bulmaz ve bu çerçevede klasik müfessirler tarafından üretilen hikayeleri tamamen reddetmek gerekir. Bunlar, Hz. İsa(a)’ın çarmıha gerilmediği şeklindeki Kur’anî beyanı İnciller’de onun çarmıha gerilişine ilişkin canlı tasvirler ile “uyumlu hale getirme”yi amaçlayan şaşkın teşebbüslerden başka bir şeyi temsil etmezler. Bu şekildeki çarmıha gerilme hikayesi, “sadece onlara öyle olmuş göründü” şeklinde çevirdiğim “velâkin şübbihe lehum” Kur’an ibaresinde özlü bir şekilde açıklanmıştır ve şuna işaret eder: Zamanın akışı içinde,Hz.İsa’dan uzun zaman sonra onun, insanlığın işlediği ileri sürülen “ilk günah” karşılığında kefaret olarak haç üzerinde öldüğünü söyleyen bir efsane gelişmişti; ve bu efsane Hz.İsa’nın daha sonraki izleyicileri arasında öylesine köklü bir şekilde yerleşti ki düşmanları olan Yahudiler bile ona inanmaya başladılar.39

2. HZ.İSA’NIN NUZÛLÜNE İŞARET EDEN BAZI AYETLER

2.1. “Şüphesiz ki (İsa), kıyametin (ne zaman kopacağının)bilgisidir. Ondan şüphe etmeyin ve bana uyun; çünkü bu, dosdoğru yoldur.”40 Bu ayetteki tartışma konusu zamirin mercii ve bunun sonucunda ortaya çıkan farklı anlamlardır. Ayetteki zamirin mercii ile ilgili üç görüş mevcuttur. Birinci görüşe göre zamir Kur’an’a, ikincisine göre Hz.İsa’nın çıkışına, üçüncüsüne göre ise Hz Peygamber’e işaret etmektedir. Konuyla ilgili müfessirlerin yorumları şöyledir. İbni Abbas’a göre İsa (a)’ın nuzülü kıyamet saatini açıklayan bir bilgidir. Eğer zamirden sonra gelen kelime “alem” şeklinde okunursa o zaman, (İsa) “Kıyamet saati için bir alamettir” anlamına gelir.41

İbni Kesir, bu ayetin tefsirinde şöyle der: İbni İshak’a göre burada kastedilen Hz.İsa’nın ölüleri diriltmesi, anadan kör ve abraşları ve başka hastalıkları iyileştirmesi gibi mucizelerdir. Ancak bu açıklama şüphelidir. Bundan daha uzak olan bir açıklamayı Katade, Hasan el-Basrî ve Said İbni Cübeyr’den nakletmektedir ki buna göre ayetin başındaki zamir Hz.İsa’ya değil, Kur’an’a dönmektedir. Ancak sahih olan, zamirin Hz.İsa’ya dönmesidir. Zira ayetin akışı Hz.İsa’nın anılmasıyla ilgilidir. Bir de ayette kastedilen, Hz.İsa’nın kıyamet gününden önce yeryüzüne inmesidir. Nitekim Allah Teala başka bir ayeti kerime de “Kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki;ölümünden önce ona inanacak olmasın. O da kıyamet günü aleyhlerinde şahid olacaktır.” (Nisa,159) buyurmaktadır. Ayrıca bu ayetin: şüphesiz ki o, beklenen saat için bir işarettir şeklinde kıraati de bu anlamı güçlendirmektedir. Yani o, kıyametin meydana geleceğine bir işaret ve delildir. Mücahid der ki: Kıyamet gününden önce Meryem oğlu İsa’nın çıkışı kıyamet için bir alamettir. Ebu Hureyre, İbni Abbas, Ebu’l-Aliye, Ebû Malik, İkrime, Hasan, Katade, Dahhak ve başkalarından da bu şekilde rivayet edilmiştir. Allah Rasulu (s)’den mütevatir olarak rivayet edilen hadislere göre: Allah Rasulu (s), Hz.İsa’nın kıyamet gününden önce adaletli bir imam ve hakem olarak ineceğine haber vermiştir. 42

İbni Kesir’in şüpheli bulduğu İbni İshak’ın görüşünün daha kabul edilebilir bir görüş olduğunu savunan Mevdûdî’nin ayetin anlamıyla ilgili yorumu şöyledir: Müfessirlerin çoğu burada,Hz.İsa’nın kastedildiği hususunda hemen hemen ittifak halindedirler. Fakat İsa b. Meryem’in kıyamet alameti olarak nitelenmesi nasıl mümkün olmaktadır? diye bir soru akla gelebilir. İbni Abbas, Katade, İkrime,Mücahid,Süddî, Dehhak, Aliye ve Ebû Malik, “Bununla Hz.İsa’nın ikinci gelişi kastolunuyor” demektirler. Eğer böyle anlarsak, o takdirde ayeti “Hz.İsa’nın yeryüzüne tekrar dönmesiyle kıyametin yakın olduğu anlaşılacaktır” şeklinde yorumlamamız gerekir. Ancak cümlenin devamını okuduğumuzda böyle anlam vermenin yanlış olduğu görülür. Yukarıda ismini zikrettiğimiz müfessirlerin tüm saygınlığına rağmen, onların “İsa b. Meryem’in ikinci gelişi, kıyametin kopacağını gösterir bir ilimdir” şeklinde yorumlarını kabul etmek güçtür. İsa b. Meryem’in tekrar gelişi, onun geleceği dönemde ve ondan sonraki dönemlerde yaşayanlar için bir alamet olabilir. “Siz bundan şüphe etmeyin” şeklinde bizzat kendilerine hitap edilen Mekkeliler için bu nasıl bir alamet olabilir? Binaenaleyh, müfessirlerden bazılarının şu görüşü bana göre daha makbuldür. Yani Hz.İsa’nın babasız doğuşu, çamurdan kuş yapıp ona can üflemesi, ölüleri diriltmesi vb.. mucizeleri kıyametin alametlerindendir. Bu ayetle bir çocuğun babasız dünyaya gelmesi, bir kulun çamurdan kuş yapıp ona can üflemesi, ölüleri diriltmesi mümkün iken Allah’ın kıyamet günün ölümlerden sonra insanları yeniden diriltmesi niçin mümkün olmasın.43 Ramazan el-Bûtî’de ayet İsa(a)’dan bahsettiği için zamir ona aittir. Bunun anlamı, İsa(a) kıyamet saati için bir delildir şeklinde yorumlamaktadır.44

Kurtubî’de tefsirinde, Kur’an veya İsa (a)’in çıkışıdır yorumlarına yer verdikten sonra zamirin Hz.Peygamber’e işaret etmesinin de muhtemel olduğunu dile getirir.45

Merağî ayeti kerimeyi şöyle yorumlar: Kur’an size kıyamet saatini öğreten ve onun ahvalinden haber veren bir bilgidir. Kıyamet ahvalinden şüpheye düşmeyin ve sizi kendisine çağırdığım hidayetimi isteyin. O da hakka ulaştıran kendisinde hiçbir eğrilik bulunmayan dosdoğru yoldur.46

Süleyman Ateş de buradaki zamirin Kur’an’a işaret etmesinin daha uygun olduğunu ve daha sonra gelen “Bana tabi olun” ibaresinin de bunu desteklediği fikrini savunur.47 Kur’an yolu adlı tefsirde ayetin yorumu şöyle yapılmaktadır: “ O, kıyamete ait bir bilgidir” cümlesi ile müşriklere kıyamet hatırlatılmakta, dünyada düzenlerini bozmamak için saplandıkları putperestliğin ahirette başlarına neler getireceğine dikkat çekilmektedir. “Kıyamete ait bilgi”nin ne olduğu konusunda “Kur’an, ahir zaman peygamberi,Hz..İsa’nın tekrar dünyaya gelmesi” şeklinde farklı farklı yorumlar yapılmıştır. Bazı tefsirler, bu ayetten biraz önce Hz.İsa’dan söz edildiği için “O” zamirinin Hz.İsa’ya işaret ettiği yorumunu yapmışlardır. Halbuki İsa’dan bahseden ayetler bittikten sonra başka bir konuya, 40-44. ayetlerde zikredilen “son peygamber’e tabi olmanın gerekliliği” konusuna geçilmiştir. Zaten diğer peygamberlerin örnek olarak zikredilmesi de ana konu ( son peygambere inanma ve onu izleme konusu)ile ilgilidir. Ayrıca bu ayetler gelirken henüz Hz.İsa gelmiş olmadığına göre ayetin müşrikler için bir şey ifade etmesi, “kıyamet bilgisi veya alameti”nin, görüp anlayabilecekleri bir şey olmasına bağlıdır;bu da İsa değil, Kur’andır, kendisinin son peygamber olduğunu söyleyen Hatemü’l-Enbiya’dır(a). Müşriklere düşen görev, akıllarını başlarına devşirmeleri, şeytana değil,kıyametten önce gelen son peygambere kulak vermeleri ve böylece doğru yolu bulmalarıdır.48

2.2. “ O, Salihlerden olarak beşikte iken ve yetişkinlik halinde insanlara (peygamber sözleri ile) konuşacak.”49 Hasan b. Fadl’a göre Hz.İsa’nın yaşlılığında konuşmasından maksat; gökten indikten sonra insanlarla konuşmasıdır. Böylece bu ayet İsa(a)’in gökten indikten yere inip Deccal’i öldüreceğine dair nass olmuş olur.50

Taberi, İbni Zeyd’in bu ayet hakkında şöyle dediğini rivayet etmektedir: İsa(a) onlarla beşikteyken konuştu, Deccal’i öldürdüğü zaman da onlarla konuşacaktır.51

Beğavî Hz.İsa’nın yaşlılığında konuşmasının ne anlama geldiğine dair yapılan yorumlar şu şekilde toparlar.



  1. Hz.İsa’nın nuzülünden sonra insanlarla konuşması

  2. Ayeti kerime Hz.İsa’nın olgunluk çağına kadar yaşayacağına haber verir

  3. Olgunluk yaşından sonra konuşması ve mucize şeylerden haber vermesidir.

  4. Peygamberlik çağında bir peygamber olarak konuşacak. Böylece ayet Meryem’i Hz.İsa’nın nübüvvetiyle müjdeledi. Beşikte konuşması mucize, Peygamberlikte konuşması ise davettir.

  5. Mücahid’e göre, “kehl” kelimesi “halim” anlamına gelir. Arapların yaşın olgunluğuna ermesi, görüşün mükemmelliğe ulaşması anlamlarına geldiğinden “kühület”i överler.52

2.3. “Ehli kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kıyamet gününde de o,onlara şahit olacaktır”53

Zemahşeri Yüce Allah’ın “ölümünden önce ona inanmayacak hiç kimse yoktur” buyruğu hakkında; bu şu takdirde hazfedilmiş bir mevsufa sıfat olarak gelmiş bir yemin cümlesidir. Yani –andolsun ki- kitap ehlinden olup da ona iman etmeyecek hiç kimse yoktur. Yüce Allah’ın şu buyrukları da bu kabildendir. “melekler şöyle derler: bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır.” (Saffat,164), “Aranızda ona uğramayacak hiç kimse yoktur.” (Meryem,71) Bunun anlamı şudur: Yahudi ve Hıristiyanlardan olup ta ölümünden önce Hz.İsa’ya iman etmeyecek hiçbir kimse yoktur. Yani bunlardan her bir kimse ölümü görüp canı çıkmadan önce imanın kendisine fayda vermeyeceği bir zamanda ona inanacaktır. İmanın bu zamanda fayda vermeyişin sebebi ise teklif zamanının sona ermiş olmasıdır. Zemahşeri konuyla ilgili olarak şöyle bir rivayete de yer verir. Bir yahudinin ölüm vakti geldiğinde melekler onun arkasına ve yüzüne vurarak şöyle derler: “Ey Allah’ın düşmanı, Musa peygamber olarak sana geldi de sen de onu yalanladın” o da der ki : (şimdi) onun kul bir peygamber olduğuna inanıyorum. Hıristiyana şöyle derler: İsa sana geldi de sen de dedin ki: “ O Allah’tır” yahut “ Allah’ın oğludur”. O da (o zaman) İsa (a)’ın Allah’ın kulu ve rasulu olduğuna inanır fakat imanı ona fayda vermez.54

Beyzavî’nin zayıf bir görüş olarak yer verdiği bir yoruma göre ise zamirlerin ikisi de İsa(a)’a işaret eder. Bu durumda anlam; İsa(a) gökten indiğinde bütün din mensupları ona iman eder. “Deccal ortaya çıktıktığı zaman İsa(a) gökten iner ve onu öldürür ve ehli kitaptan ona iman etmeyen kimse kalmaz ta ki din tek bir din –islam dini- olur…” hadisinde bunu destekler mahiyettedir.55

Bize göre ayetleri hadislerden bağımsız olarak anlamamız oldukça zor görünmektedir. Çünkü ayetleri hadislerden tamamen bağımsız düşündüğümüz zaman her çeşit yoruma açık olduğunu görürüz. Bir sonraki bölümde ele alacağımız gibi konuyla ilgili hadislerin sayısı oldukça kabarık ve muhtelif sahabeler tarafından rivayet edilmişlerdir. Sürekli başvurma ihtiyacını gerekliliğine rağmen konuya tefsir usulü kaideleriyle de izaha kavuşturmak mümkün görünmemektedir. Çünkü bu kaideleri de metin üzerinde işletilirken şahsi yorumların devreye gireceği pek tabiidir. Bununla ilgili şu örneğe burada yer vermek yerinde olur kanaatindeyim. Hz.İsa’nın kıyametin bilgisi olduğuna dair ayet56 hakkında müfessirlerin görüşlere yer verdikten sonra Sami Baybal kendi görüşlerini şu şekilde ifade eder: “Ayetin başında geçen “o” zamirinin Kur’an’a değil de Hz.İsa’ya râci olması daha uygundur. Zira bu ayet zikredilmeden önce Hz.İsa’dan bahsedilmektedir. Yani siyak sibak dikkate alındığında “o” zamiriyle kastedilenin “Kur’an” olmadığı daha iyi anlaşılabilmektedir. 57 Halbuki Kur’an yolu adlı tefsirde aynı kural işletilerek farklı bir sonuca ulaşılmıştır. Yukarıda ayetin tefsirinde de yer verdiğimiz bu görüş şöyledir: Bazı tefsirciler, bu ayetten biraz önce Hz.İsa’dan söz edildiği için “o” zamirinin Hz.İsa’ya işaret ettiği yorumunu yapmışlardır. Halbuki İsa’dan bahseden ayetler bittikten sonra başka bir konuya, 40-44.ayetlerde zikredilen “son Peygamber’e inanma ve onu izleme konusu” ile ilgilidir… bu da İsa değil, Kur’an’dır, kendisinin son peygamber olduğunu söyleyen Hâtemü’l-Enbiyâ’dır(a).58



ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

HADİSLERDE NÜZÛL-İ İSÂ

Nuzûl-i İsa ile ilgili hadisler ilk dönem hadis kaynaklarından itibaren hadis külliyatımız içerisinde yerini almıştır. Bu hadisler Kütüb-i Sitte’nin tamamı, Tayalîsî, Humeydî ve Ahmed b. Hanbel’in Müsnedleri, Abdurrezzak ve İbni Ebi Şeybe’nin Musannefleri, İbni Hibban ve İbni Huzeyme’nin Sahihleri gibi temel hadis kaynaklarımızda yer almaktadır. Bunlardan başka Mecmâ’uz- Zevaid, müstedrek, Kenz’ul- Ummal,Cami’us-Sağîr gibi eserlerde çokça merf'û ve mevkuf rivayetlere yer verilmiştir. Ayrıca Suyutî, Nuzûl-i İsa b. Meryem Âhire’z-Zaman adlı eserinde nüzûlle ilgili hadisleri bir araya getirmiştir. Son dönemlerde de nuzûl-i İsa ile ilgili hadisleri bir araya getiren çalışmalar yapılmıştır. Abdulkâdir Ata nuzûl-i İsa ile ilgili olarak 34 hadis59 , Gumari ise 61 hadis toplamıştır. 60 bu çalışmalardan en kapsamlısı ise Keşmîri’nin “Tasrih” adlı eseridir. 61Keşmîri eserinde derlediği yetmişbeş hadisin yanında sahabe ve tabîinin de yirmi altı eserine yer vermiştir. Keşmîri’nin derlemiş olduğu bu hadisleri Hz.Peygamberden rivayet eden râviler şunlardır:62



  1. Ebu Hureyre : (19)

  2. Cabir b. Abdullah : (4)

  3. Nevvas b. Sem’an : (1)

  4. Abdullah b. Amr : (2)

  5. Huzeyfe b. Esid el- Ğıfari : (2)

  6. Sevban : (1)

  7. Mücemmi’ b. Cariye el-Ensari : (1)

  8. Ebu Ümame el- Bahili : (1)

9. Abdullah b. Mes’ûd : (3)

10. Osman b. Ebil-As : (1)

11. Semûre b. Cündüb : (1)

12. Abdullah b.Ömer : (4)



  1. Abdurrahman b. Cübeyr : (1)

  2. Enes b. Malik : (3)

  3. Vâsıle b. el-Eskâ’ : (1)

  4. Abdullah b. Selam : (2)

  5. Abdullah b. Abbas : (4)

  6. Evs b. Evs es-Sakafî : (1)

  7. İmran b. Husayn : (1)

  8. Hz. Aişe : (2)

  9. Sefine Mevla Rasûlullah : (1)

  10. Huzeyfe b. Yeman : (5)

  11. Abdurrahman b. Semûre : (1)

  12. Abdullah b. Muğaffel : (1)

  13. Ebu Sâid el-Hudri : (1)

  14. Ammar b.Yâsir : (1)

  15. Keysan b. Abdillah : (1)

  16. Râbi’ b. Enes el-Bekrî : (1)

  17. Hasan Basrî : (1)

  18. Urve b. Ruvaym : (1)

  19. Kâbu’l-Ahbar : (1)

  20. Zeynel Abidin : (1)

  21. Amr b. Süfyan es-Sakafî : (1)

  22. Ebu’l-Eş’as es-San’ânî : (1)

  23. Seleme b.Nufeyl es-Sekûnî : (1)

  24. Ümm’ül-Mü’minin es-Safiyye : (1) 63

Rivayette bulunan râvîlere baktığımızda sahabeden “Müksirûn” diye bildiğimiz en çok hadis rivayetinde bulunan sahabîlerin toplam otuz yedi hadis rivayet ettiğini görürüz. Bu sahabelerden(Müksirûn) başka rivayet ettikleri hadislerin sayısı binden az ancak yüzden fazla olan Abdullah b.Mesûd(848),Abdullah b.Amr(700), Ebû Ümame el-Bahilî(250),Sevban(128),Semûre b.Cündüb(123) gibi hadis rivayetinde önde gelen sahabilerin de birçok hadis rivayet ettiklerini görmekteyiz.Bu hadisler genel olarak Hz.İsa’nın ineceği yer,64ineceği zaman,65 Müslümanların İmamının arkasında sabah namazı kılması,66Deccâl’i öldürmesi,67adaletli bir hakem olarak inip haçı kırması, domuzu öldürmesi ve cizyeyi kaldırması,68toplumsal barışı sağlaması,69insanlar tarafından nasıl tanınacağı,70 yeryüzünde ne kadar kalacağı,71nerede defnedileceği,72vb. konulardan bahsetmektedir. Biz burada bu hadislerin hepsini olmasa da yeterli bir fikir verebilecek kadar bir bölümünü,muhtelif varyantlarıyla gerek senet ve gerekse metin açısından incelemeye çalışacağız

1.

1   2   3   4   5   6   7


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət