Ana səhifə

Internet ve Sanat, Yeni Medya ve net art Nejat Kutup


Yüklə 424 Kb.
tarix27.06.2016
ölçüsü424 Kb.
Internet ve Sanat, Yeni Medya ve net.art
Nejat Kutup

İzmir Ekonomi Üniversitesi

nejat.kutup@ieu.edu.tr

Özet: Bu çalışmada Internet’in getirdiği ve yaygınlaşan kullanımından dolayı sanat ile ilintili olarak ortaya çıkan yeni tanımlamalar ele alınacaktır. Girişte sanatın tanımı, sanatın kime, ne için yapıldığı ve tüketicisinin kim olduğu tartışılacaktır. Bu ve bunun gibi ortaya atılan sorular bildiri içersinde yanıtlanmaya çalışıldıktan sonra internet art, net.art, web art, digital art gibi tanımların bu günki anlamları değerlendirilerek oluşabilecek sanat dalları listelenecektir. Bunlar: online video, digital grafik tasarım, email projeleri, internet bazlı etkileşimli yazılımlar, internet bazlı enstalasyonlar ve bunun gibi başlıklar incelenecektir.
Anahtar Sözcükler: Internet, sanat, Yeni Medya, web.art, internet.art
Internet and Art, New Media and net.art
Abstract: In this study, the widespread and prevalent applications of the internet and arising new definitions of art will be briefly discussed. In the introduction, first the answers will be given to such questions as; what art is, for whom art is made, who is the consumer of art? Then the internet will be discussed within a few paragraphs, afterwards internet art, net.art, web.art definitions will be given. With the samples from net.art, the author portrays his own perspectives of the subject
Keywords: Internet, art, New media, web.art, net.art



1. Giriş

Alice: Buradan gitmek için bana hangi yolu

izlemem gerektiğini söyler misin?


Cheshire Kedisi: Nereye gideceğin konusunda

iyi bir anlaşmaya bağlı bu.


Alice: Neresi olduğunun önemi yok!
Cheshire Kedisi: O zaman hangi yol olduğunun da

bir önemi yok.


Alice: Sonunda herhangi bir yere varsın da.
Cheshire Kedisi: Elbette varacaksın,
eğer yeterince uzun yürürsen

Alice Harikalar Diyarında,

Lewis Carrol
Sanatın Tanımı
Hiç kuşkusuz, Sanat bilinçli bir çaba ile yaratma sürecidir. Sanat tarihi üzerinde yapılan tüm araştırmalar, sanatın ortaya çıkış nedenleriyle ilgili olarak bir çok farklı görüş sunmaktadır.

Sanatın ne olduğu konusu çağlara ve toplumların farklı yapılaşmalarına göre birçok değişiklikler göstermektedir.


Yaşamın içinden çıkan bir insan etkinliği olarak sanatın, insanlıkla yaşıt olduğu söylenebilir.

Prof Mustafa Ergün’nün yazdığı gibi, “Sanat, insani bir faaliyettir ve insanı etkileyen her şey, sanatı da etkilemektedir. Sanat, sanatçıya bağlı bir ürün olarak sanatçının kişiliğinden ve orijinalliğinden de büyük ölçüde etkilenir. Ama bütün sanat eserleri kişilerde estetik bir zevk ve heyecan uyandırır; beğenilir, takdir edilirler”


Thomas Munro’ya göre; “sanat doyurucu estetik yaşantılar oluşturmak amacıyla dürtüler yaratma becerisidir.
Benim kısa tanımım ise şöyle özetlenebilir: Sanat; belli kalıplar içine konulamayan ve estetik olan insan duygularını, fikirlerini ve hayallerini çeşitli şekillerde çeşitli boyutlarda gerçekleştirme, dışa vurma ve varetme çabasıdır.
Sanatın Sınıflandırılması

Sanat, insanlık tarihinin her döneminde var olan bir olgudur. İnsanlığın geçirdiği evrimler yaşama biçimlerini, yaşama bakışlarını, sanat biçimlerini ve sanata bakışlarını değiştirmiş, her dönemde ve her toplumda, sanat farklı görünümlerde ortaya çıkmıştır.


Özand Gönülal’ın sanat sınıflandırması çalışmasında yer verdiği gibi: “Sanatın sınıflandırılması işlevi, ne sanatın ne de sanatçının sorunudur. Bu tanım eski çağlardan bu yana tarihsel süreç içerisinde gelişen, felsefe, sosyoloji, psikoloji ve sanat tarihi gibi bilimlerin kendi disiplinleri çerçevesinde ortaya koydukları bir sorun olmuştur.
Sanatı inceleyen bilimlerin her biri, sanatın unsurlarından, yani sanatçı, sanat eseri ya da alıcısından birini seçerek incelemişlerdir.

Ancak bu bilimsel disiplinlerin, incelemek üzere seçtikleri sanata ilişkin unsurlardan hareketle sanatı tanımlamaya çalışmalarına karşın, ortak bir tanımda buluşamadıkları görülmektedir. Bunun nedeni, her disiplinin kendi bakış açısından bir tanımlamayı ortaya koymasıdır.


Sanatın tanımlanmasında ortaya çıkan bu karışıklık sanat sınıflaması ile ilgili sorunlar yarattığı gibi, sanatı doğru tanımaya ihtiyaçları olan toplum bireyleri üzerinde de olumsuz etkilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Gene Gönülal’a göre: “Sanat, insanın yüksek benliğinin devingen bir süreç sonrasında bir başka boyutta varolmasıdır
Bir sanat eserini meydana getiren, daha doğrusu sanat olgusunu çıkaran üç unsur vardır: Sanatçı, sanat eseri ve sanat eserini anlayıp takdir eden kişiler: Üreten, ürün ve tüketen.




Sanat ne için yapılır?

Dada akımının en ünlüsü ve öncüsü olan sanatçı Marcel Duchamp'ın bir dükkândan satın alıp galerisine yerleştirdiği ünlü pisuvarı, bir süre sonra neyin sanat olup, neyin olmadığıyla ilgili sanat tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.



Resim 1. Fountain, (1917) M arcel Duchamp
Duchamp'ın “Çeşme” eseri Aralık 2004 te İngiliz sanat çevresinden 500 kişinin oylarıyla 20. yüzyılın en etkili eseri seçilmiştir. Bugün de günümüz sanatçıları üzerindeki etkisi devam etmektedir. [Wikipedia]
Sanat kimin için yapılır?

1919 yılının Sonbaharında tüm dünya Leonardo da Vinci’nin 400. ölüm yıldönümünü anmak için toplantılar düzenliyor; Gabriele D'Annunzio Leonardo'nun artistik yönlerini anlatıyor; Şair Paul Valery bize bıraktığı bilimsel temalardan şiirler yazıyor. Sigmund Freud Leonardo’nun nevrozlarını inceleyip makaleler hazırlıyordu.

Dadacılar arasında bile “provakatör ve asi” olarak bilinen ve böyle adlandırılan Marcel Duchamp bu yıldönümünü farklı bir şekilde karşılamaya hazırlanıyordu. Kutlamaya, Gioconda’nın Rue Rivoli de sokakta satılan bir posta kartını alıp, üzerine kara kalemle sakal ve bıyık çizerek galerisinde sergilemekle başladı. Bu hareket modern sanatın gelişimini temelinden değiştirmişti.


Resim 2. L.H.O.O.Q (1930) Marcel Duchamp
Kendi sözleriyle: "Bu kadar takdir edilen, hayran kalınan ve herkesin bildiği bir görüntü bile bir dokunuşla bir skandalın en belirgin öğesi haline gelebilir”. Duchamp daha sonra bu cümlesine bir ilave yapmış ve “Sakal ve bıyığı öylesine estetik bir şekilde yerleştirdim ki, sonunda zavallı kız, erkeksi bir görünüm kazandı” .

Sanatçı bu eserine L.H.O.O.Q. ismini vermiştir. (okunduğunda Fransızca da “çok güzel bir poposu var” anlamına gelen cümlenin söylenişiyle aynıdır)

Bu sözler sonradan çok hatırlanmasa da, bu olay 20. yüzyıl başlarında sanata karşı olan bir çok çevrenin eleştiri odağı haline geldi. Sanatçının cinsiyetinden, milliyetine kadar varan, sanatın orijinalliğinin mahvedilmesi konusunda kadar giden uzun bir tartışma başlamıştı.

Aslında sanat yapıtı, her zaman yeniden-üretilebilir olagelmiştir. İnsanların yapmış oldukları, her zaman yine insanlarca yeniden yapıla­bilmiştir.


Hemen hemen bu tip her bildiride adı geçen ve alıntılar yapılan Walter Benjamin’in eseri olan “Tekniğin Olanaklarıyla Yeniden Üretilebildiği Çağda Sanat Yapıtı” nda Benjamin sanat yapıtının öncelikle tahta-baskı, gravür ve litografi gibi tekniklerle yeniden üretildiğinden, fotoğraf ve son olarak sinemanın ise sanat yapıtlarının etkilerini kökten bir biçimde değişime uğratmanın yanında kendilerine sanat yöntemleri arasında bağımsız bir yer edinecek düzeye de ulaştıklarından bahseder.
Geleneksel sanat belirli bir zaman ve mekana bağımlı olarak varolurken (örneğin müze veya galeri ortamı) farklı kopyalama yöntemleriyle çoğaltılmış olan sanat yapıtı zaman ve mekandan bağımsız bir hale gelir ve sanat tüketicisine kendi ortamında ulaşabilir. Kısaca, yeniden üretim sanat yapıtını "şimdi ve buradalığı" özelliğinden yoksun bırakarak, sanat yapıtının hakikiliğini ve tarihi varlığını zedeler. Tarihi varlıkla birlikte son bulan sanat yapıtının otoritesidir de aynı zamanda. Varlığı son bulan bu otorite Benjamin tarafından ‘atmosfer, aura’, kavramları ile adlandırılır ancak çokta ilginçtir ki; bu modern sanatın ana temaları günümüzde farklı yorumlansa da çağdaş sanatın temelini oluşturur.
Sanat sınır kabul eder mi?

Sanat, insanın iç dünyasının eseridir ve büyük ölçüde bireyseldir. Ama bütün diğer insanların iç dünyasına da hitap ettiği için kısa sürede toplumsallaşmaktadır.


Hegel’e göre sanat, maddeye sokulan ve maddeyi kendine benzeten sanatçının ruhudur.
Sanat; fikirleri, hayalleri gerçekleştirme hareketidir. Charles Bordele’e göre, Bilim nasıl akılla deneyden çıkmışsa, sanatlar da hayalgücü ve oyundan çıkmıştır.
Buradan da anlaşılacağı gibi sanat, özgürlüğü kısıtlayacak hiç bir sınırı kabul etmez vede etmemeli. Önceden belirlenmiş herhangi bir işlev yada amaç, sanatsal süreç içerisinde üretilen sanat nesnesi açısından baskı oluşturmaktadır. Dolayısıyla baskı altında yaşanan süreci sanat olarak adlandıramayız.

Tolstoy, sanat’ı değerlendirirken şöyle der: “Gerçek bir sanatsal yapıt, belirli bir düzene konulamaz, ve sokulamaz, çünkü gerçek sanat yapıtı, (bizim kavrayışımızın ötesindeki yasalarla) sanatçının içinde uyanan yaşama ait yeni bir kavramın açığa vurulmasıdır ve bu kavram ifade edildiğinde, insanlığın yürüdüğü yolu aydınlatır”.



2. Internet
Internetin tarihi daha yeni yeni yazılmaya başlanmıştır, ancak genel anlayış olarak İnternet, 1960'ların başında askeri ve bilimsel araştırma ve geliştirme alanında, bilgisayarlar yardımıyla bilgi paylaşımında büyük potansiyel değer olduğunu gören bir grup insanın düşüncesinin bir sonucudur. MİT 'den J.C.R Licklider, 1962 yılında bilgisayarların global şebekesini önerdiği ve sosyal etkileşimlerin kayıtlı ilk tanımını yaptığı, "kısa notlar serisi" çalışmasını yayınlamıştır. Aynı yılın sonunda, Licklider ilk başkanı olduğu DARPA'ya girmişti.
MIT'den Leonard Kleinrock internet bağlantısının temelini biçimlendirmek için paket anahtarlar teorisini geliştirdi. MIT'den Lavvrence Roberts 1965 yılında çevirmeli telefon hatları üzerinden Kaliforniya'daki bir bilgisayarla Massachusetts'deki bir bilgisayar arasında bağlantı kurdu.
Bu deneme ile geniş alanda şebekeleşmenin yapılabilir olduğunu gösterdi ve 1966 yılında DARPA'ya katıldı ve giderek oluşturacağı ARPANET (Gelişmiş Araştırma Projeleri Dairesi Ağı) için kendi planını hazırladı.
1969 yılında ARPA (Advanced Research Projects Agency) kuruldu ve internet kavramı olarak kullanılmaya başlandı. ARPA başlangıçta 4 ayrı üniversitedeki ana bilgisayarlarla bağlantı halindeydi. Birkaç yıl içinde çok sayıda kurum (çok sayıda araştırma enstitüsü ve üniversite) aşamalı olarak ARPA'ya bağlandı.
Internet, başlangıç aşamalarında bilgisayar uzmanları, bilim adamları ve kütüphaneciler tarafından kullanıldı. Sıradan insanların kullanabileceği kolaylıkta değildi. Bu anlamda, ilk internet bugün kullanılan gibi kolay kullanım olanağı olan kullanıcı dostu değildi. O günlerde, evlerde ve ofislerde bilgisayar yoktu. İnterneti kullanacak kişi kim olursa olsun, karmaşık bir sistemi kullanmayı öğrenmesi gerekiyordu.
1972 yılında, Ray Tomlinson tarafından elektronik posta ARPAnet'e uyumlaştırıldı. Tomlinson kullanıcı adı ve adresini birleştirmek için, birçok sembol arasından "@" sembolünü seçti. 1972 yılında Telnet protokolü uzaktaki bilgisayara bağlanmayı başardı. 1973 yılında Ftp Protokolü, internet siteleri arasında ilk defa dosya transferini olanaklı kıldı.


Şekil 3. ARPANET haritası, (1973)
İlk defa Bob Kahn tarafından önerilen TCP/IP mimarisinin bir sonucu olarak, internet 1970'li yıllarda olgunluğa ulaştı. TCP/IP çok sayıda bilgisayar arasında dosya transferi, elektronik posta ve uzaktan bağlanma gibi olanaklar sunan bir internet protokolüdür.
1991 yılında, Minnesota Universitesi'nde ilk gerçek kullanıcı dostu internet arayüzü geliştirildi. Üniversite, kampus içindeki yerel ağında bilgi ve dosyalara erişim için basit bir menü sistemi geliştirdi.
1990 da devrim niteliği taşıyan bir gelişme oldu. Tim Berners-Lee ve ekibi, Avrupa Parça Fiziği Laboratuvarı'nda (CERN) bilgi dağıtımı için yeni bir protokol önerdiler. Bu protokol 1991 yılında günümüzde de yaygın olarak kullanılan WWW (world wide web) adını aldı ve internette gezinme çok daha kolay ve ulaşılır bir hale geldi. [Wikipedia]
Gelişimi

İlk internet sitesi Tim Berners-Lee tarafından yapıldı ve 6 Ağustos 1991 tarihinde yayına başladı. Tanımı ise "Geniş bir belge evrenine, evrensel erişim sağlamayı hedefleyen geniş alan hipermedya bilgi çıkartma insiyatifi" oldu. Bu adresten ilk World Wide Web sitesine erişebilirsiniz :



http://www.w3.org/History/19921103-hypertext/hypertext/WWW/TheProject.html
İnternetin erken zamanlarına dönersek, 1993 ortalarında dünyada 130 web sitesi vardı. 1994 sonlarında ağ 5 yaşına geldiğinde bu sayı 12.000 olmuştu. Bunlardan sadece yüzde 18'i .com olarak bitiyordu. Ticari amaçlı internet siteleri yeni başlıyordu. Sonrasında az evvel bahsettiğim internet tarayıcısı savaşı başladı. Beş sürüm Internet Explorer ve dört sürüm Netscape Navigator sonunda bu savaş bitti. İnternetin 10. yılında internet tarayıcılar oldukça gelişmişti.
Web 1.0

Bu dönemde kullanıcılar sadece okuyucuydu ve sadece bilgiyi alabilen konumdaydı. Çünkü bu kadarına izin verilen bir kullanıcı topluluğu vardı, tüm kontroller web sitesinin elindeydi. Web var olan bilgileri elde etmek, çoğunlukla onlara çeşitli web sunucuları tarafından sağlanan içeriği okumak, program ve dosya indirmek için kullanmaktaydılar. İnsan etkileşimi yoktu. Bireysel web sayfaları ise tasarım ve teknik bilgi yetersizliklerinden dolayı genellikle çok kötüydü. Okumak ve bilgi almak gibi gereksinimlerinin yanında deneyimleri paylaşmak, bilgi alış verişinde bulunmak, bir şeylere katkı sağlamak, kendini bir grubun üyesi olarak görmek, soysal statü kazanmak gibi doğal gereksinimleri de vardı fakat web 1.0 bunu sağlayamıyordu. Kısaca web 1.0 internette yayınlanmış olan bilgilerin pasif bir şekilde alınması demekti.




Web 2.0

Web 1.0 yetersizliğinden dolayı web 2.0 doğmuştur. Web 2.0: web’de insan etkileşimi olarak nitelendirilebilir. Yani İnternet kullanıcılarının ortaklaşa ve paylaşarak yarattığı sistemi tanımlar. İnternet kullanıcılarına sunulan içeriğin kullanıcılar tarafından oluşturulmasına ve bu içeriklerin başkaları ile paylaşılabilmesine olanak vardır. Sosyal ağ siteleri, web tabanlı özgür ansiklopediler, iletişim araçları gibi çevrimiçi araçlarla etkileşim ve paylaşıma olanak gerçekleşiyor. Bu gereksinimlerin karşılanmasına yönelik çabaların bir sonucu olarak, blog, wiki, podcast, RSS, API AJAX, XML vb teknolojiler ve uygulamalar ortaya çıkmış ve yaygınlaşmıştır.


Web 2.0 gelmesiyle tasarım alanında gelişmelerde sağlandı. Blog ve benzeri kişiler sitelerin oluşturulabilmesiyle birlikte tasarımdaki estetiklik te artı. Web tarayıcıları geliştirildi; bunlarında tasarımları sade ve göze hitap eden şekillerde buna en güzel örnek google dır. Ayrıca google.com web tarayıcısı o anda aradığımız özelliklere sahip bilgileri için anahtar kelimeleri tarayacı yazmamamız ile bize sunabiliyor. İnsanlar artık 5 dk içinde kendilerine ait bir web alanına sahip olabiliyordu hemde hiç teknik bilgi sahibi olmadan. Çoklu ortamda resim, ses, video paylaşılabiliyor. Buna verebileceğimiz örnekler facebook.com, twitter, myspace, digg, last.fm, del.icio.us, youtube, vb

Şekil 1. Internet Host sayıları, 1981 - 2009
Gelecek: Web 3.0

Web 3.0; internet kontrolünün insanın elinden çıktığı web dünyasıdır diyebilirz çünkü Web 3.0 cihazlar arası etkileşimle internetin kendi kendini yaratacağı bir web dünyası olacak. İnternet üzerindeki tüm bilgilerin ve bunların birbirleriyle ilişkilerini yalnızca insanlar değil, makineler de anlaşılabilecek. Makineler insan beyni gibi bilgileri hafızaya alacak ve bir çok alanda size en uygun olanlarını sunacak. Yani kontrol yapay zekalı (Artificial Intelligence) teknolojilere bırakılacak, üretilen girdileri işleyip anlamlı çıkarımlar yaparak, aynı zamanda bağımsız uygulama ve database’leri birbiriyle konuşturan uygulamalar bütününü algılayabilecek. Semantik veya ontolojik web (anlamsal web) de denen web 3.0 uygulamalarının ulaşacağı ideal nokta kişiye özel öğrenen akıllı robot olması anlamına gelebilecek düzeyde olacak. Üstelik öğrenme eğrisi, sizden ve internet gezintilerinizden bilgi aldıkça çok dik şekilde ivmelenerek artmaya evam edecektir..


3. Internet Art
“Esas sormamız gereken soru bu ve bunun gibi eserlerin internet sanatı olarak sayılabileceği değil, “sanat” olup olmadığıdır. Bu durumun ayırt edici özelliği nedir?

Bu soru galiba Internet sanatının en güçlü ve



ilginç olan yanıdır“

Charlie Gere – 2009
Bundan önceki bölümlerde, sanatın tanımı, sınıflandırılması ve bunun ile ilgili düşüncelere bir kaç paragraf ayrılmıştı ve takip eden bölümlerde, genel olarak internet tarihi ve gelişiminden kısaca bahsedildikten sonra bu bölümde hayatımızı ve yaşantı biçimimizi temelinden etkileyen internetin sanat ve sanatçı dünyasına getirdiği farklı boyutlara bakmaya çalışacağım.
İlgili kavramlar:

  • Multimedia Art:

Multimedya sanatçıları, çok geniş bir dizi medya olanaklarını (hem geleneksel hemde yeni medya formları) kullanarak üretikleri sanata verilen isimdir.

  • Digital Art

Digital Art salt bilgisayar kullanılarak üretilen ve/veya sayısallaştırma teknikleri kullanılarak (örneğin, geleneksel bir tablonun taranarak bilgisayar formatına aktarılması, yada digital fotograf teknikleri ile yapıtların üç boyutlu çoğaltılması ile) yapılan sanata verilen addır.

  • Internet/Net Art:

Bu kavram da, Interneti birincil media olarak kabul ederek üretilen her türlü sanat, kültür etkinliği veya olay olarak tanımlanabilir. Zaman zaman da bu işlemi yapmak için kullandığı medya yı, yani interneti, amaç haline getiren bir sanat kavramı diye özetlenebilir.

  • Interactive Art

Bu gruba Etkileşimli Sanat diyebiliriz. Bu kavram altında var olan izleyicinin katılımıyla renklenen ve çeşitlenen, ardından ortaya açıkan ürüne sanat diyebileceğimiz kategorileri koyabiliriz.

  • NewMedia Art:

Yeni Medya Sanatı ile eşdeğer bir kavramdır.

Şekil 2. Karen Verschooren,“ Situating Internet Art in the Traditinal Institution for Contemporary Art”
Karen Verschooren, “Situating Internet Art in the Traditional Institution for Contemporary Art” başlıklı tezinin girişinde bu açıklamaya ek olarak bir işin İnternet sanatı sayılabilmesi için mecranın (ortam) sahip olduğu bazı özellikleriyle de, kendi deyimiyle, oynaması gerektiğini ileri sürmüştür. İnternet sanatı, fotoğraf ve video gibi diğer eski yeni medya sanatlarında (old New Media arts) olduğu gibi, konusunu kullandığı mecradan alan bir sanattır ve konusuna göre ağ sanatı (network art), yazılım sanatı (software art) vb. olarak da adlandırılabilir.
Bu tartışmaların en başında gelenlerden biri de tabi ki ‘internet sanatı nedir?’ sorusudur. Yeni Medya sanatları (New Media Arts) içinde en yenisi olarak yerini alan İnternet sanatını Walker Art Center eski küratörü Steve Dietz ‘internet sanatı projeleri, izlenmesi/ifade edilmes/katılımının sağlanması için Internet'in hem gerekli hem de yeterli koşul olduğu projelerdir.’ şeklinde tanımlamıştır.


net.art nerede hayat bulur?
En basit haliyle:aşağıdaki şekilde gösterilebilinir.



Şekil 3. net.art nerede?
Birbirlerine bağlanan her türlü ağ yapısı arasında yer alabilecek bir sanat oluşumundan bahsetmek bize çok etkileyici gelmektedir. Bu eserler, ürünler, enstelasyonlar her an her yerden izlenebilir, interaktif olarak düzenlenebilir ve değiştirilebilir; aynı zamanda saklanarak sonsuza kadar yaşatılabilir.
net.art
Aralık 1995 de Vuk Cosic, isimsiz birisinden bir mesaj aldı, elinde var olan yazılımın uyumsuzluğundan dolayı, gelen mesaj okunmaz karakterlerle dolu bir dosya halinde ekranında göründü. Tek okunabilen bölüm ekranın tam ortasında beliren şöyle bir satırdı:

Şekil 4. Vuc Cosic’e gelen mesajdan bir satır
Vuk bu satırdan çok etkilendi ve heyecan duydu: net kendisine uğraş verdiği sanat dalına ait bir isim vermişti ve bunun ardından hemen bu ismi kullanmaya başladı.
Bir kaç ay sonra bu mesajı arkadaşı Igor Markovic’e gönderdi ve bu anlaşılmaz metni düzgün okumayı başaran Igor düzeltilmiş halini Vuk’a geri gönderdi. Mesajda, yeni ve çağdaş sanat ve sanatçının bağımsız ve sınırsız olarak çalışması gerekliliğinden ve internette kişisel yaratıcılığın daha yaygınlaşmasından bahseden bir manifesto vardı.
Metin çok etkileyici olmasa da farkında olmadan bir akıma isim olması açısından ilgi çekici olmuştur”

(Alexei Shulgin’den alıntıdır)


Net.art hiçbir zaman sistematik bir doktrin, bir fikir akımı olarak kabul edilmemeli; ancak hiç şüphesiz eğitici olan okul gibi bir oluşumdur.” Vuk Cosic, http://ljudmila.org/~vuk/
net.art kelimesi bu sanatı başlatanlar ve ilk yapanlar için sadece bir şaka ve sahte bir betimleme olmuştur. Fakat sonradan nedense çok ciddiye alınmıştır”
Heath Bunting

ben bu net.art kelimesini seviyorum, özellikle o ortadaki noktadan dolayı”. Josephine Bosma
İlk Örnekler:

Sanat bundan yirmibeş yıl evvel kendi sınırları içersinde var olup gelişimini bu duvarlar içinde yaparken bir grup yenilikçi sanatçı, farklı şeylerin olabileceğini gördüler. Internet gibi bir özgür ve belki de kaotik diye tanımlayabileceğimiz bir ortamda net.art yolcuları, estetik tariflerini altüst eden, biraz Dadacı, biraz teknoloji tutkunu, sınır tanımayan, prosedürleri yok sayan eserler üretmeye başladılar.


Örneğin: Bir dahaki sefere bilgisayar ekranınızda bir mesaj belirir ve bilgisayarınıza bir virüsün girdiğini belirten bir mesaj ise, bu rahatsız edici bir durum dan çok belki de bir sanat eseridir.

Bilgi işlem konusundaki başdöndürücü hızlı gelişmelerin yaratıcı bir medyaya dönüşebileceğini ilk görenler arasında Belgrad doğumlu Vuk Cosic yer alır.



Resim 3. http://ljudmila.org/~vuk/.
Ardından Amsterdam doğumlu Joan Heemskerk ve Dirk Paesmans gelirler. wwwwwwwww.jodi.org isimli siteleri 1995-1998 arasıında ard arda eserler sergileyerek bu sanat dalınını öncülleri olmuşlardır.

Bir başka örnek olarak Italyan duo Eva ve Franco Mattes anılabilir ki, onlar da web sitelerinde farklı bilgisayar yazılımları ve yaratıcılık ürünlerini sergilemişlerdir. www.0100101110101101.org


Mattes çifti 2001 yılında, son derece basit bir virüs yazılımı hazırlamışlar ve biennale.py ismini vermişlerdir. Kendisini sonsuz sayıda çoğalatan bir yapıya sahip olan virüs yazarları tarafından, “insan beyni ve medya histerisini kullanarak kendini çoğaltmaktadır” diye ifade etmişlerdir. Symantec firması bu söylemi ciddiye alıp bu virüsü temizleyen antivirüsler bile üretmiştir.
Bir diger örnek: Jodi’nin web sayfalarından birisi olan, 404.jodi.org, boş bir sayfa ve bastıkça sarı, kırmızı ve mavi renkler almakta olan ekranlardan oluşmaktadır. Sadece sol üst köşede 404 yazısı sabit kalmaktadır. Hepimizin çok yakından bildiği ve zaman zaman karşılaştığı gibi, bu bir Internet mesajıdır ve bulanamayan, yüklenemeyen bir sayfayı belirtmek için kullanılmaktadır.



Resim 4. 404.jodi.org
Vuk Cosic’e ait ismi “Hava Alanları için sanatın tarihçesi Cilt 1” (www.ljudmila.org/~vuk/history) olan sayfada bir seri halinde ikonlar ve işaretler gösterilmektedir. Bunların herbiri kültürel değişimlere yönelik imgeleme çalışmalarıdır. Bir örnek vermek gerekirse; King Kong, isimli olan işaret, bir hanımı tutan beyaz bir eli tasvir etmektedir. Hollywood klasiklerinden dev goril ve elinde tuttuğu bayanla benzeşim kurmaktadır.
net.art, salt dadaist bir bakış açısıyla www yapılanması ile alay eden, ciddiye alınacak bir şey olmadığını göstermekten öte kişisel çabaların sınırsız ürünler ortaya çıkartabileceği bir ortamdır.
Bir başka ilginç ve çarpıcı örnek: “tv ekranları, birinci gece” başlığını taşır ve ljudmila.org/~woelle/lajka/war adresinde görülebilir. 1999 yılında NATO’nun Yugoslavya yı bombaladığı ilk geceyi kendine konu edinen bu gösteri, birden fazla Avrupa televizyon kanallarının ekranlarından alınan görüntüleri anında bu sayfaya koymuş ve düzenli güncelleyerek izleyiciye sunmuştur. Hem ABD Başkanı Bill Clinton ve Yugoslavya dan Slobodan Milosevic, hem TV ekranlarında boy gösteren savaş uçaklarının bomba atışları, hem eski savaş filmleri, vede porno görüntüleri aynı karede yer almıştır.

Resim 5. ljudmila.org/~woelle/lajka/war
Bu ve bunun gibi örnekler net.art yapan sanatçılara yeni şanslar ve olanaklar vermektedir. Internetin sınırsız olanaklarından ve yaygınlığından faydalanarak yeni formlar, yeni tasarımlar peşinde koşmalarına neden olmaktadır. Kişileri birleştirmesi ve paylaşımı kolaylaştırması açısından çok önemlidir. Ayrıca çalışmalarını evlere, herkesin kullanımına açık alanlara kadar taşımaları müzelerde izole olmuş sanat eserlerinden daha fazla etki yaratmaktadır.
Amerikalı bir heykel sanatçısı olan Ken Goldberg, bu günlerde internet ve net.art üzerinde yoğun çalışmalar yapmaya başlamıştır.

Eserleri arasında kısa filmler ve yazılımlar yer almaktadır


Bu konuda verdiği bir söyleşide, Internetin en büyük gücünün sürekli ve düzenli olarak erişilebilir olmasını vurgulamıştır. “Bu her ne kadar sanat eserinin tekliği ve benzersiz olmasına ters düşse de, belki de bir başka deyişle gücünü bundan almaktadır. “Bu güne kadar sanat eseri sadece müzelere, galerilere ve kolleksiyonculara ait bir şeymiş gibi gözükse de net.art tüm izleyenlere ait bir üründür.”
Müzeler giderek, net.art ürünlerini destekleyecek fonlar oluşturmakta ve hatta kendi bünyelerine satın alıp izleyicilerine sunmaktadırlar. Bir tek ürün satın almak ve duvarlara asmak yerine, net.art satın aldıklarında kavramsal ve kültürel boyutuyla yaşayan ve bitmeyen bir internet ürünü satın aldıklarının farkındadırlar
Birçok net.art projesine destek veren ve yatırım yapan ve aynı zamanda Berlindeki Digital Art Museum kurucusu olan Wolf Lieser, müşterilerinin ve kolleksiyonerlerin satın aldıkları net.art eserlerini hala memory disk veya CD gibi bir ortamda talep ettiklerini dile getirmiştir.
Özel kolleksiyoner Theo Armour son beş yıldır net.art ürünleri satınalmaktadır. Bu duruma şöyle açıklık getirir: “Yeni bir sanatsal akım ortaya çıkıyor, yeni formlar tarif edilmeye başlandı, adeta kübist sanat gibi, bunu desteklemeyi bir görev biliyorum” ancak ardından da ekliyor “Ben 62 yaşında bir mimarım, bilgisayarlara hiç yakın değilim, hatta uzağım, ama bu net.art ürünlerini çok sevdim”
Son zamanlardaki örnekler

Resim 6. 1998: Mark Napier, Shredder, www.potatoland.org




Resim 7. Ascii images, www.ljudmila.org/~vuk/ascii/film

Resim 8. wwwwwwwww.jodi.org/100cc/index.html

Resim 9 2000, Olia Lialina, http://art.teleportacia.org/

Resim 10. 2006: Andy Deck, http://artcontext.net/act/05/screeningCircle/

İnternet te sanat yapılabilir mi?

“İnsanların, sanatçılar da dahil olmak üzere tarihin bazı dönemlerinde "artık sanat mümkün mü" gibi sorular sordukları olur. Derken, aniden bir grup, bir akım çıkar ve sanat, Rönesans'ta, Barok'ta, Modern sanat konusunda olduğu gibi yeniden o tuhaf parlayışlarından birini gerçekleştirmekte gecikmez.


Ulus Baker’e göre: “Sanatın “olanaklılığına" ilişkin soru sormak saçmadır çünkü sanat her yerde ve her zaman yapılabilir. Sorun, neyin sanat adını almaya layık olduğunu, neyin olmadığını sormakla da yaratılamaz. Böylece İnternet'te sanat mümkün mü? gibisinden bir soruya cevap vermenin bile pek bir anlamı kalmamaktadır.”
Fransız gerçeküstücüsü Marcel Duchamps, 1920'li yıllarda "hemen her yerde, hemen her şeyle sanat'ın yapılabileceğini” iddia ettiğinde sorumuza o zamandan bir cevap vermişti bile
Sorun yine de "dijital sanat" ile ilgili olarak ortaya atılabilir. Gelişen bilgisayar teknolojileri resim üzerinde işlemleri, düzenleme ve manipülasyonu alabildiğine kolaylaştırıyorlar (sözgelimi Photoshop ve Corel yazılımlarının son derece inanılmaz başarısı bundan kaynaklanıyor).

Tarayıcı ise "canlı imge"nin yeniden üretimi konusunda belki en büyük devrimi gerçekleştirmiş görünüyor. Kolajın, yani modern sanatın esas unsurlarından birinin alabildiğine kolaylaşması ise, insanlara artık sanatın yeniden bir tanım değişikliği geçirmesinin gerekip gerekmediğini sordurmaya başladı bile. [Ulus Baker]


Ancak sorgulamaların büyük bir çoğunluğu oldukça yüzeysel bir tabakada geçiyor: Bazı avantajlardan bahsedenler var sözgelimi bilgisayar teknolojileri insanların "sanata katılımlarını" ve sanatsal eğitimi kolaylaştırıyorlar. Web müzeleri yaygınlaşıyor ve sanat eserlerinin "imajlarına" erişim olanakları alabildiğine genişliyor. Öte taraftan, bir insan emeği ürünü olarak sanatın "çok uzun ve sürüncemeli" bir yaratım sürecini gerektirdiği konusunda eski ve kolay kolay yerinden kımıldatılamaz bir değer yargısı var. Ancak bu düzeyde yürütülen bir tartışmanın sürdürülemeyeceğini, çünkü bir sonuca varılamayacağını düşünebiliriz.
Yeni bir şey yok ama her şey değişmiş
Internet hala çok hızla gelişen ve yapılanan teknolojilere sahip. Alışılagelmiş, geleneksel sanat yapıtları hala karşımızda beton ve taş gibi elle tutulur metalar olarak görülebilse ve izlenebilse de, net üzerinde kişisel yaratıcılıkların daha çok ortaya çıktığını görmekteyiz. net.art sanatçıları bilgi, iletişim birikimlerini gerçek yaşantı ile karşılaştırarak benzeşimler yaratmakta ve bu birikimlerini üst üste koyarak sanal ziyaretçilerine sunmaktadırlar.
Kolaj tekniklerinin kullanımının modern sanatın ayrılmaz bir parçası hatta bir akımın yaratıcısı bile olduğu Kübistlerden bu yana apaçık bir durumdur. İlk parlak çıkış dönemlerinde PopArt'ın bu tekniği giderek bir "çılgınlık" derecesine vardırdığı da doğrudur. Eserlerini neredeyse montaj sanayii teknikleriyle üretip duran Andy Warhol etrafında örülen "sanatçı kültü", her bakımdan PopArt'ın artık miadını doldurmaya başladığını pek erkenden işaretlemişti. Ancak bir sanat akımının ya da grubunun miadını doldurması, ne kullandıkları tekniklerin sona erdiği anlamına gelir, ne de sanatın kendisinin.
Bilgisayar teknolojilerinin sanata dokunduğu genel bazı alanları ayırt etmeliyiz: Birincisi "dijital" sanat diyebileceğimiz bir boyuttur. Unutulmamalı ki, bilgisayarlar yalnızca bulunmuş ya da taranmış resimlerle, metinlerle, ses ya da video kayıtlarıyla "kolajlamayı" kolaylaştırmakla kalmazlar. Aynı zamanda yalnızca bilgisayar aracılığıyla elde edilebilecek görüntü, hareket-animasyon ve seslerin de sanatsal amaçlı kullanılabileceğini de bize hatırlatırlar. Genel olarak "dijital sanatlar" adı verilen bu alan içerisinde, en basitinden bir Paint-Shop ya da Photoshop resminden oldukça karmaşık matematiksel fonksiyonlar aracılığıyla kurgulanan fraktal görüntü ya da seslere varıncaya kadar geniş bir olanaklar kümesinin varlığı söz konusudur Bilgisayar kullanılarak, klasik anlamda resim ve ses duyularının sanatsal kullanımına başvuran görüntüler, animasyonlar ve müzik üretilebilir.
Oysa doğrudan doğruya matematiksel fonksiyonlar aracılığıyla üretilenlerin, insan faaliyetinin icra edildiği biçim açısından daha önemli bir farkı bulunuyor. Çoğu zaman, "image processing" teknikleriyle görüntüler ekranda hiç görülmeden işlenebiliyorlar. Peki böyle bir şeyin "sanat" adını almaya layık olmadığını, bir tür karmaşık matematiksel denklemin işlenmesinden ve görselleşmesinden ibaret olduğunu söyleyebilir miyiz?
Dijital sanatlar, daha çok "çok-yönlü-performans" adını verebileceğimiz bir alanı geliştirmeye aday görünüyorlar. Yani görüntü-animasyon-film-ses-metin bileşimini kullanan "Yeni Medya" tekniklerinin sanatsal kullanımından bahsediyorum.
Ulus Baker’in sözleriyle: “Internet çağında sanat eseri üretiminin "kolaylaştığını" ve ayağa düşebileceğini söylemek de tam bir safsatadır. Aksine, alt edilmesi gereken "zorlukların", gerekli bilgi ve uğraşı faaliyetinin sonsuzca artabileceği bile söylenebilir. Üstelik dijital sanatçı, eğer günün birinde başarılabilirse, modern kültürdeki şu standart "sanat", "bilim" ve "toplumsal yaşam" alanları arasındaki ayrımın sınırlarını da ziyaret ederek alt edebilir
4. Sonuç ve düşünceler
İnternetin dünya üzerinde herhangi bir yerden her an kullanılabilmesi, gerek tüketicilerin gerekse üreticilerin ticari amaçla internet ortamına gelmesine neden olmuştur. İnternetin son 10 yıllık dönemdeki adaptasyonu o kadar hızlı olmuştur ki, fiziki ortamda yer alan hemen her şey internet ortamına taşınmıştır. İnsanlar için tanışma, sohbet etme, alışveriş yapma, müzik dinleme, film seyretme veya satın alma, bilgi arama ve bunun gibi bir çok çeşitli amaçlar için dünyanın her yerinde birçok ülkede çok sayıda çeşitlilikte işletme ve tüketici internet ortamında yer almaktadırlar.
Bütün bu hızlı gelişimine rağmen, internet ile ilgili gelişmelerin tamamlandığı anlaşılmamalıdır. İnternetin verimli bir pazar ortamı olabilmesi için önünde daha birçok engeller mevcuttur. Bağlantı hızlarının artırılması, internete yönelik güvenin oluşturulması, işletme ve tüketicilerin internet ortamına adaptasyonları, sansür uygulamalarının durdurulması v.b. birçok alanda yapılması gereken birçok çalışma mevcuttur.
21. yüzyılda da sanatın sınırları ve ifade alanları daha genişleyecek ve sınırları aşılacaktır.

Başka bir deyişle, Yeni Medya kazandı ve çağdaş sanatı yeterince anlama ve tanımlama yolunu bize açtı.


Tüm bu yazılanlardan çıkartabileceğim bir sonuç olarak: ben de diyorum ki; “net.art” da “net”’i unutalım ve salt “art”’ın yani “Sanat”ın keyfini çıkaralım ve böylelikle
Yaşantımızın her anında sanatı soluyalım....

5. Kaynaklar

[1] Gönülal, Dr. Özand, Sanat Sınıflaması ve Toplumsal Çevre Üzerindeki Etkisi, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, www.e-sosder.com, ISSN:1304-0278, Ekim 2004 (54-62)

[2] Blais, J. & Ippolito, J. (2006). At the Edge of Art. London: Thames & Hudson.

[3] E.H.Gombrich Sanatın Öyküsü- Remzi Kitabevi-Çeviri: Bedreddin Cömert

[4] Dietz,Steve. (2007), Just Art: Contemoprary Art After the Art Formerly Known As New Media.

[5] Greene, Rachel (2004). Internet Art. New York: Thames & Hudsn, Inc.

[6] Stallabrass, J. (2003), Internet art: the Online Clash of Culture and Commerce. London: Tate Publishers.

[7] Tribe, M. & Jana, R. (2006), New Media Art. Köln: Taschen.

[8] Verschooren, Karen A. (2007) Situating Internet Art in the Traditinal Institution for Contemporary Art. SA: Massachusetts Institute of Technology.

[9] Yrd. Doç. Dr. Bülent Sönmez , Sanata Ödül Verilebilir mi?, Dicle Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümü, 2007

[10] Prof.Dr. Mustafa Ergün, Estetik (Sanat Felsefesi)

[11] Baker, Ulus http://korotonomedya.net/kor/index.php?id=6,7,0,0,1,0 erişim tarihi 21 Aralık 2009

[12] Charlie Gere, New Media Art and the Gallery in the Digital Age, http://www.tate.org.uk/research/tateresearch/tatepapers/04autumn/gere.htm erişim tarihi 3 Ocak 2010

[13] Oram, Andy, “New Media Shaping The Future of Art, Music and Literature: An Analysis” erişim tarihi 4 Ocak 2010,

[14] http://www.masternewmedia.org/news/2006/10/19/new_media_shaping_the_future.htm erişim tarihi 4 Ocak 2010

[15] Etike, Serap, Sanat Nedir?, http://www.fotografya.gen.tr/issue-6/sanat.html, erişim, 20 Kasım 2009

[16] Diker, Ali Halit, http://semigodsix.blogspot.com/2008_09_01_archive.html erişim 10 Kasım 2009

[17] tr.wikipedia.org/wiki/İnternetin_tarihsel_gelişimi

[18] Benjamin, Walter, "Das Kunstwerk im Zeitalter seiner technischen Reproduzierbatkeit"dır ("Tekniğin Olanaklarıyla Çoğaltılabildiği/Yeniden Üretilebildiği Çağda Sanat Yapıtı, 1935

[19] Goran Mujik, http://nathanielstern.com/media/press/wikipedia-wsj.pdf, Erişim 5 Kasım 2009







Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət