Ana səhifə

Fikih usûLÜ eserlerindeki fikhî kiyas örnekleriNİn bu eserlerde çERÇevesi ÇİZİLEN fikhî kiyas anlayişindan hareketle değerlendiRİlmesi


Yüklə 289.5 Kb.
səhifə3/4
tarix27.06.2016
ölçüsü289.5 Kb.
1   2   3   4

SONUÇ

Yüzyıllarca usûl eserlerinde kıyas örneklerinin bildik birkaç örnekle sınırlı olması dikkat çekicidir. Ve belki de çok daha önemlisi bu bildik birkaç kıyas örneğinin usulde anlatılan kıyasla ne derece örtüşüp örtüşmediğidir. Mesela hamr örneği, hamrın da dahil tüm sarhoş edicilerin lafzın delâletiyle haram olduğu görüşünde olanlara göre, hakkında nas olan bir konuda kıyas yapmak anlamına gelir. Böylesi bir davranış, esasında kat’î olması gereken bir hükmün zannîye çevrilmesi sonucunu doğurur. Küçüklerin evlendirilmesi hükmüne kıyasla ulaşılması da hem hakkında nas olan hem de asl ve fer’ arasında herhangi bir uygunluğun bulunmadığı bir konuda yapılan kıyas örneğidir. Faiz örneğine gelince, önce altı maddenin bazı satış şekillerini yasaklayan hadisin ta’lîl edilebilir olduğuna karar verilmiş, bu ta’lîl sonucunda her mezheb farklı illetlere ulaşmış, sonra bu illetlerden hareketle uygulamada karşılaşılan sorunlar hem hadisin kendisini hem de ulaşılan illetleri hükümsüz bırakan tadillerle çözülmeye çalışılmıştır.



Usûl eserlerinde kıyas bağlamında kendisine en fazla atıfta bulunulan bu üç örneğin, hem usûl eserlerindeki kıyas nazariyesiyle ve hem de ulaşılan sonuçlar açısından Kuran’la örtüşmediğini söyleyebiliriz. Bu yargı, fıkıh külliyatında hatırı sayılır bir yoğunluğa sahip kıyasen verilen hükümlerin ne kadar tartışmaya açık olduğunu göstermesi açısından da manidardır.

1 Ali Bardakoğlu, “Delil”, DİA, İstanbul, 1994, IX, 139. Kıyasın beyani bilgi için hem kaynak hem de yöntem olduğuna dair bkz. Muhammed Âbid Câbirî, Arap-İslam Kültürünün Akıl Yapısı-Arap-İslam Kültüründeki Bilgi Sistemlerinin Eleştirel Bir Analizi, trc. Heyet, İstanbul, 1999, s. 183, 187.

2 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, Dâru’l-kütübi’l-ılmiyye, Beyrût, 1997, III, 396; Serahsî, Usûl, Dâru’l-ma’rife, Beyrût, 1372, I, 118; Şîrâzî, el-Luma’, Dâru’l-kütübi’l-ılmiyye, Beyrût, 1985, s. 97; Gazzâlî, el-Müstasfâ, thk. Muhammed Abdüsselam Abdüşşâfiî, Dâru’l-kütübi’l-ılmiyye, Beyrût, 1993, s. 280; Mehmet Özşenel, “Sünnet ve Hadisi Değerlendirmede Ehl-i Re’y-Ehl-i Hadis Yaklaşımları ve İmam Şeybânî”, DT, MÜSBE, İstanbul, 1999, s. 139.

3 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 397; Lâmişî, Usûlü’l-Lâmişî, Beyrut, 1995, s. 177–178; Semerkandî, Mîzânü’l-usûl, thk. Abdülmelik Abdurrahman es-Sa’dî, Bağdat, 1987, II, 794–795.

4 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 80, 300; Abdülkerim Zeydân, el-Vecîz, Dersaadet, t.y., s. 69; Saîd Ali Muhammed Humeyrî, el-Hükmü’l-vad’î, Mekke, 1984, s. 126.

5 İbn Emîri’l-Hâc, et-Takrîr ve’t-tahbîr, Dâru'l-fikr, Beyrût, 1996, II, 105,169, III, 161; Zerkeşî, el-Bahru’l-muhît, y.y. 1992, V, 14.

6 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, I, 33 vd.; Sem’ânî, Kavâtı’u’l-edille, Dâru’l-kütübi’l-ılmiyye, Beyrût, 1997, I, 22; Şîrâzî, el-Luma’, s. 103; Bâcî, İhkâmü’l-füsûl fî ahkâmi’l-usûl, thk. Abdülmecid Türkî, Beyrût, 1986, s. 528; Muhammed Hassan İbrahim Avd, İbn Fürek ve âsâruhü’l-usûliyye, Dımeşk, 2002, s. 620.

7 Şîrâzî, et-Tebsıra fî usûli’l-fıkh, Dâru’l-fikr, Dımeşk, 1403, s. 503; Ömer Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, Câmiatü Kâryûnus, 1988, s. 19; Zeydân, el-Vecîz, s. 151; Zekiyüddin Şa’bân, İslam Hukuk İlminin Esasları, trc. İbrahim Kafi Dönmez, TDV, Ankara, 1990, s. 39 vd.

8 Serahsî, Usûl, I, 306, 313, 328, 339; Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 323; Ebû Zehra, Ebû Hanîfe, trc. Osman Keskioğlu, DİB, Ankara, 1997, s. 289, 305; Ebu’l-ayneyn Bedran, Edilletü’t-teşrî’ı’l-müteârıza ve vücûhü’t-tercîh beynenâ, İskenderiyye, 1985, s. 206-207; Şehristânî, el-Milel ve’n-nihal, Kahire, 1968, II, 12; Bardakoğlu, “Hanefi Mezhebi”, DİA, Ankara, 2002, XVI, 14; Zekiyüddin Şaban, İslam Hukuk İlminin Esasları, s. 77 vd.; İbrahim Kafi Dönmez, “İslam Hukukunda Kaynak Kavramı ve İslam Hukukçularının Kaynak Kavramı Üzerindeki Metedolojik Ayrılıkları”, DT, İstanbul, 1981, s. 112 vd.; Eyüp Said Kaya, “Mezheplerin Teşekkülünden Sonra Fıkhî İstidlâl”, DT, MÜSBE, İstanbul, 2001, s. 108; Âmidî, el-İhkâm, thk. Seyyid el-Cemîlî, Dâru’l-kütübi’l-arabî, Beyrût, 1404 (1984), II, 130; Abdüllatif Abdullah Aziz el-Berzencî, et-Teâruz ve’t-tercih beyne’l-edilleti’ş-şer’ıyye, Beyrut, 1993, II, 287 vd.; Yunus Apaydın, “Kıyas”, DİA, Ankara, 2002, XXV, 534.

9 Konuyla ilgili tartışmalar için bkz. Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 457 vd.; Ferhat Koca, İslam Hukuk Metedolojisinde Tahsis (Daraltıcı Yorum), TDV, İstanbul, 1996, s. 235 vd.; Âmidî, el-İhkâm, II, 361, 362; III, 178; Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 249 vd.; Râzî, el-Mahsûl, thk. Dr. Câbir Feyyâz el-Alvânî, Müessesetü’r-risâle, Beyrût, 1997, III, 96 vd.; Muhammed el-Hafrâvî, et-Te’âruz ve’t-tercih ‘ınde’l-usûliyyîn ve eseruhümâ fi’l-fıkhi’l-İslâmî, 1985, s. 238 vd.; Basrî, el-Mu’temed fî usûli’l-fıkh, Dâru’l-kütübi’l-ılmiyye, Beyrût, 1403, II, 277 vd.; Serahsî, Usûl, I, 132; Debûsî, Takvîmü’l-edille fî usûli’l-fıkh, Dâru’l-kütübi’l-ılmiyye, Beyrût, 2001, s. 96; Muhammed Şerif el-Ömerî, et-Tahsis ‘ınde ‘ulemâi’l-usûl, Cîze, 1987, s. 213; Şîrâzî, el-Lüma’, s. 23, 60; Şevkânî, İrşâdü’l-fühûl, Dâru’l-fikr, Beyrût, 1992, s. 329; İbn Kudâme, Ravdatü’n-nâzır ve cennetü'l-menâzır, Câmiatü’l-imâm Muhammed b. Suûd, Riyâd, 1399, s. 87, 88; Şa’bân, İslam Hukuk İlminin Esasları, s. 368; Mehdi Fazlullah, el-İctihad ve’l-mantıki’l-fıkhiyye fi’l-İslam, Beyrut, 1987, s. 220.

10 Zeydân, el-Vecîz, s. 150; Şa’bân, İslam Hukuk İlminin Esasları, s. 39; Lehhâmî, Hücciyyetü’l-kıyâs, Dâru’l-hüdâ, y.y., 1985, s. 8; Mehdi Fazlullah, el-İctihâd ve’l-mantıkı’l-fıkhiyye fi’l-İslâm, Beyrut, 1987, s. 217.

11 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, I, 115; Cessâs, el-Füsûl fi’l-usûl, thk. Uceyl Câsım en-Neşemî, Kuveyt, 1994, IV, 100; Şevkânî, İrşâdü’l-fühûl, s. 303.

12 Serahsî, Usûl, I, 236; Debûsî, Takvîmü’l-edille, s. 130.

13 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 397; Molla Fenârî, Füsûlü’l-bedâyi’ fî usûli’ş-şerâyi’, İstanbul, 1289, II, 274, 275; Molla Hüsrev, Mirkâtü’l-vüsûl, Dersaâdet, İstanbul, 1320, s. 22; İbn Emîri’l-Hâc, et-Takrîr ve’t-tahbîr, III, 156; Semerkandî, Mîzânü’l-usûl, II, 793.

14 Şîrâzî, el-Lüma’, s. 4; Cüveynî, el-Burhân, thk. Abdülazim Mahmûd ed-Dîb, Mısır, 1418, I, 95 vd.; a.g.m., el-Verakât, Kahire, 1977, s. 9; A. Saim Kılavuz, Anahatlarıyla İslâm Akâidi ve Kelâm’a giriş, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998, s. 320 vd.; Râzî, el-Me’âlim fî ‘ılmi usûli’l-fıkh, Kahire, 1994, s. 154; Teftâzânî, et-Telvîh, Beyrut, 1998, II, 122; Şelebî, Usûlü’l-fıkhi’l-İslâmî, Dâru’n-nahdati’l-arabiyye, Beyrût, 1986, s. 204; Tuncay Başoğlu, “Hicri Beşinci Asır Fıkıh Usûlü Eserlerinde İllet Tartışmaları”, DT, MÜSBE, İstanbul, 2001 s. 45.

15 Şîrâzî, el-Luma’, s. 96; a.g.m., et-Tebsıra, s. 418; Gazzali, el-Müstasfa, 117; Şâfiî, er-Risâle, thk. Ahmed Muhammed Şâkir, el-Mektebetü’l-ılmiyye, Beyrût, t.y., s. 34 vd.; Cessâs, el-Füsûl, IV, 25 vd.

16 Farklı kıyas tanımları için bkz. Şâfiî, er-Risâle, 40, 479; Debûsî, Takvîmü’l-edille, s. 260; Serahsî, Usûl, II, 118, 144; Pezdevî, Kenzü’l-vüsûl, (Abdülaziz Buhârî’nin Keşfü'l-esrâr’ı ile birlikte). Dâru’l-kütübi’l-ılmiyye, Beyrut, 1997, s. 248; Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 397; Lâmişî, Usûlü’l-Lâmişî, Beyrut, 1995, s. 177-178; Semerkandî, Mîzânü’l-usûl, II, 794-795; Molla Fenârî, Füsûlü’l-bedâyi’, II, 274, 275; Molla Hüsrev, Mirkâtü’l-vüsûl, s. 22; İbn Emîri’l-Hâc, et-Takrîr ve’t-tahbîr, III, 156; Şevkânî, İrşâdü’l-fühûl, s. 337. Ayrıca bkz. Basrî, el-Mu’temed, II, 195; Râzî, el-Mahsûl, V, 11 vd.; Sübkî, el-İbhâc, Dâru’l-kütübi’l-ılmiyye, Beyrût, 1404. (bu eserin ilk kısmı müellifin babası Takıyüddîn Ali b. Abdülkâfî b. Ali es-Sübkî (v. 756/1355)’ye aittir), III, 3; Cüveynî, el-Burhân, II, 487; İbn Berhân, el-Vüsûl ile’l-usûl, Riyad, 1984, II, 218; Zerkeşî, el-Bahru’l-muhît, V, c. 8; Sem’ânî, Kavâtı’u’l-edille, II, 70.

17 Râzî, el-Mahsûl, V, 21 vd; Salâh Zîdân, Hücciyyetü’l-kıyâs, Dâru’s-sahve, Kahire, 1987, s. 44 vd.; Âmidî, el-İhkâm, IV, 28; Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 151 vd.; 223 vd.; Serahsî, Usûl, II, 119; Fergalî, Bühûs fi’l-kıyâs, Dâru’l-kitâbi’l-câmiî, Kâhire, 1983, s. 237 vd.

18 Âmidî, el-İhkâm, IV, 43 vd.; Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 286; Cüveynî, el-Burhân, II, 499; İbn Kudâme, Ravdatü’n-nâzır, s. 280; Râzî, el-Mahsûl, V, 54; Bâcî, İhkâm, s. 531, 581 vd.; Salah Zîdân, Hücciyyetü’l-kıyâs, s. 65; Cessâs, el-Füsûl, IV, 52; İbn Kayyım, İ’lâmü’l-muvakkı’în, Dâru’l-kitâbi’l-arabî, Beyrût, 1996, I, 204; Basrî, el-Mu’temed, II, 216.

19 Lehhâmî, Hücciyyetü’l-kıyâs s. 246; Âmidî, el-İhkâm, III, 273; Başoğlu, İllet Tartışmaları, s. 31; Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 512; Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, Hecr li’t-tabâa ve’n-neşr, Cîze, 1987, s. 144, 263; Serahsî, Usûl, s. 208 vd.; Sem’ânî, Kavâtı’u’l-edille, II, 163; Sabri Erturhan, “Usulcülere Göre Bir Hükmün Birden Çok İlletle Ta’lili”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sy. 5, 2005, s. 100.

20 Ahmed, Müsned, Müessesetü Kurtuba, Mısır, t.y., IV, 5; Beyhakî, Sünenü’l-kübrâ, t.y. thk. Muhammed Abdülkâdir Atâ, Mektebetü dâri’l-bâz, Mekke, 1994, IV, 329; Dârimî, Sünenü’d-Dârimî, Dâru’l-kütübi’l-ılmiyye, Beyrut, 1407, Menâsik, 24; Cessâs, el-Füsûl, IV, 23; Cüveynî, el-Burhân, II, 499; Sem’ânî, Kavâtı’u’l-edille, II, 72; Şevkânî, İrşâdü’l-fühûl, s. 345.

21 Şevkânî, İrşâdü’l-fühûl, s. 348; Sübkî, el-İbhâc, III, 37; Âmidî, el-İhkâm, III, 214; İbn Kudâme, Ravdatü’n-nâzır, s. 315; Nemle, el-Mühezzeb, Mektebetü’r-rüşd, Riyad, 1999, V, 1964.

22 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 324.

23 Âmidî, el-İhkâm, III, 215; Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 445; Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 99; Leknevî, Fevâtihu’r-rahamût, Beyrut, 2002, II, 302. Bu şartın ayrıntılarında ihtilaflar vardır. Usulcülerin, a - câmi vasıf bulunduğunda, mensûh olmayıp, hükmü sabit olan asl ile b - mensûh hükümle, amelden sonra ve neshten önce hükmü sabit olan asl ile kıyasın caiz olduğunda ve c - hükmü nesholan ve gereklerinden bir şey kalmamış, yani asl ve fer' arasında illet bulunmayan bir asl ile kıyas yapılamayacağında ittifak, d – amel sabit olmuş sonra içerdiği özellikle birlikte nesholmuş ve gereklerinden biri, yani illeti kalmış olan hükmü sabit olan asl ile kıyas konusunda ihtilaf ettikleri söylenir. Mesela Hanefîler ve onlar gibi düşünenlere göre illetin baki kaldığı mensuh hükme kıyas yapılabilmektedir. Zira kıyas müsbit değil muzhir bir özelliğe sahiptir. Bkz. Zerkeşî, el-Bahru’l-muhît, IV, 136 vd., V, 83.

24 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 324; Şevkânî, İrşâdü’l-fühûl, s. 349. Benzer bir şart “asl için sabit olan hüküm, şer’î bir hüküm olmalıdır” şeklinde ifade edilir. Bkz. Âmidî, el-İhkâm, III, 215; Leknevî, Fevâtihu’r-rahamût, II, 302. Aslın hükmünün şer’î-ameli olmasına dair bir şart, aklî, lüğavî ve hissî hükümleri kıyas kapsamının dışına itmiş olur. Bkz. Nemle, el-Mühezzeb, V, 1975. İbn Şurayh ve Bâkıllânî’nin böylesi bir şartı koşmayıp, dilde de kıyasın cari olacağı görüşünde olduğu söylenir. Bkz. Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 459.

25 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 324; Leknevî, Fevâtihu’r-rahamût, II, 303.

26 Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 78.

27 Lehhâmî, Hücciyyetü’l-kıyâs, s. 246.

28 Nemle, el-Mühezzeb, V, 1987. Mesela bkz. Cessâs, el-Füsûl, IV, 127.

29 Şevkânî, İrşâdü’l-fühûl, s. 349.

30 Nemle, el-Mühezzeb, V, 1989.

31 Konuyla ilgili tartışmalar için bkz. Tilimsânî, Miftâhü’l-vüsûl ilâ binâi’l-fürû ‘ale’l-usûl, Beyrut, 1998, s. 668–669; Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 324; Cessâs, el-Füsûl, IV, 127; Şevkânî, İrşâdü’l-fühûl, s. 350; Şîrâzî, el-Luma’, s. 104; İbn Kudâme, Ravdatü’n-nâzır, s. 315; İbn Rüşd el-Cedd, el-Mukaddimât, Kahire, 1325, s. 22–23; Ebû Zehrâ, Fıkıh Usûlü, trc. Abdülkadir Şener, Fecr Yayınevi, Ankara, 1990, s. 201; a.g.m., Mâlik, trc. Osman Keskioğlu, Ankara, Hilal Yayınları, 1984, s. 339; Büyük Haydar Efendi, Usûl-i Fıkıh Dersleri, Üç Dal Neşriyat, İstanbul, t.y., s. 365; Abdülkerim b. Ali b. Muhammed en-Nemle, el-Mühezzeb, V, 1987.

32 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 324; Leknevî, Fevâtıhu’r-rahamût, II, 303.

33 Âmidî, el-İhkâm, III, 221. Fer’i kapsayan delil ister aslın delili ister bir başka delil olsun durum değişmez. Çünkü mevrid-i nasta ictihada gerek yoktur. Bkz. Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 89. Ta’diye olunacak hüküm fer’in hükmüne isterse muvafık olsun, hakkında nas olan bir fer’e, hükmü nas ile sabit olan bir hükmün tadiyesine Hanefîler cevaz vermemektedir. Ta’diye olunacak hükmün fer’in hükmüne muvafık olması durumunda Şâfiîler bunun tekid ve beyan yönüne dikkat çekerek olumlu bakarlar. Bir hükmün aynı anda Kur’ân, Sünnet, icmâ ve kıyas ile sabit olmasının anlamını böyle bir görüşe dayandırmaktalar. Bkz. Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 91–92; Mahlûf Muhammed Hasaneyn, Bülûğu’s-sûl, Kahire, 1966, s. 156.

34 Debûsî, Takvîmü’l-edille, s. 279; Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 325; İbn Kudâme, Ravdatü’n-nâzır, s. 317; Leknevî, Fevâtıhu’r-rahamût, II, 300.

35 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 462; Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 107.

36 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 466.

37 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 466.

38 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 468 vd.

39 Debûsî, Takvîmü’l-edille, s. 279; Âmidî, el-İhkâm, III, 218; Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 445.

40 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 325; Keşfü’l-esrâr, III, 447–448.

41 Debûsî, Takvîmü’l-edille, s. 279, 281; Nesefî, Keşfü’l-esrâr, Dâru’l-kütübi’l-ılmiyye, Beyrût, 1986, II, 222–223; Leknevî, Fevâtıhu’r-rahamût, II, 300.

42 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 443–444.

43 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 450–451.

44 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 326.

45 Debûsî, Takvîmü’l-edille, s. 283.

46 Bakara, 2/187.

47 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 454.

48 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 325 vd.

49 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 456 vd.

50 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 327.

51 Hanefîler, Şâfiîler’in, günün bir kısmında yedikten sonra geri kalan kısmı için oruca başlayan kişiyi, çoğu gibi azı da meşru olan sadakaya kıyasla caiz görmelerine bu açıdan itiraz ederler. Yine Hanefîler, cumhurun, şuf'a hakkını malik olunan maldan elde edilen gelire benzeterek, üçüncü ortağın bir başka kişiye sattığı pay üzerindeki şuf'a hakkının, ortakların pay durumlarına göre belirlenmesi gerektiğine dair hükme, kıyâs ma’a’l-fârık olması sebebiyle itiraz eder ve ortakların sayısının dikkate alınması gerektiğini ileri sürerler. Öte yandan Hanefîlerin, küçüklerin evlenme velayeti konusunda şahıs üzerindeki velayeti mal üzerindeki velayete kıyas etmeleri de aynı gerekçeyle eleştirilmektedir. Bkz. Şa’bân, İslam Hukuk İlminin Esasları, s. 127; Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 120 vd. Fer’de sabit olacak hükmün, aslın hükmüne ayniyet açısından olduğu gibi cins açısından da mümasil olmasını yeterli gören Hanefîler, cins açısından mümaselet bağlamında bu örneği verirler. Yani onlar mal ile evlenme velayeti arasında cins birliğinden sözederler. Bkz. Âmidî, el-İhkâm, III, 274.

52 Leknevî, Fevâtıhu’r-rahamût, II, 308.

53 Âmidî, el-İhkâm, III, 276; Râzî, el-Mahsûl, V, 361; Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 446.

54 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 327; Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 129. Şayet kıyasın dışında fer’e ait bir başka delil varsa fer’ kendisinden sonra sabit olan asla kıyas edilebilir denilmektedir. Şöyle ki, abdestin vacibiyet delili hicretten öncedir. Teyemmümünki ise sonradır. Bununla birlikte İmam Şâfi’î niyet konusunda abdesti teyemmüme kıyas etmiştir. Zira abdestte niyetin gerekliliğine dair genel bir delil vardır ki o da amellerin ancak niyetlere göre olduğuna dair rivâyettir. Bkz. Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 93.

55 Lehhâmî, Hücciyyetü’l-kıyâs, s. 263.

56 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 328; Leknevî, Fevâtıhu’r-rahamût, II, 306.

57 Râzî, el-Mahsûl, V, 371; Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 130.

58 Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 130–131.

59 Âmidî, el-İhkâm, III, 276; Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 328; Leknevî, Fevâtıhu’r-rahamût, II, 309.

60 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 480; Râzî, el-Mahsûl, V, 372.

61 Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 127.

62 Âmidî, el-İhkâm, III, 273.

63 Âmidî, el-İhkâm, IV, 285; Şa’bân, İslam Hukuk İlminin Esasları, s. 138-139; Sâ’ıdî, Müvâzene, Dâru’l-harîr li’t-tıbâa, Kâhire, 1993, II, 488-489; Lehhâmî, el-Envâru’s-sâtı’a, Dâru’l-hüdâ, y.y., 1986, s. 38-39; Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 147.

64 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 511.

65 Hayyâde Muhammed el-Hasen, et-Ta’lîl bi’ş-şebeh, s. 69.

66 Debûsî, Takvîmü’l-edille, s. 304. Aynı görüşler için bkz. Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 505 vd.

67 Apaydın, “Kıyas”, DİA, XXV, 535.

68 Lehhâmî, el-Envâru’s-sâtı’a, s. 35.

69 Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 263.

70 Başoğlu, İllet Tartışmaları, s. 252–253.

71 Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 264 vd.

72 Ömer Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 445–446.

73 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 512; Apaydın, “Kıyas”, DİA, XXV, 535; Hayyâde Muhammed el-Hasen, et-Ta’lîl bi’ş-şebeh, s. 90 vd.

74 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 514.

75 Başoğlu, İllet Tartışmaları, s. 255.

76 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 311–312.

77 Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 312.

78 Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 150.

79 Zencânî, Tahrîcü’l-fürû ‘ale’l-usûl, Dımeşk, 1984, s. 10; Başoğlu, İllet Tartışmaları, s. 177.

80 Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 109.

81 Şîrâzî, et-Tabsıra, s. 452; Gazzâlî, el-Müstasfâ, 238–239; Âmidî, el-İhkâm, III, 240; Zencânî, Tahrîcü’l-fürû ‘ale’l-usûl, s. 9; Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 111–112; Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 160 vd.

82 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 512; Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 144, 263.

83 Sem’ânî, Kavâtı’u’l-edille, II, 194–195.

84 Debûsî, Takvîmü’l-edille, s. 310 vd.; Şelebî, Ta’lîl, s. 175.

85 Serahsî, Usûl, s. 208 vd.

86 Sem’ânî, Kavâtı’u’l-edille, II, 163.

87 Erturhan, Sabri, “Usulcülere Göre Bir Hükmün Birden Çok İlletle Ta’lili”, İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, s. 100.

88 Erturhan, “Usulcülere Göre Bir Hükmün Birden Çok İlletle Ta’lili”, s. 103 vd.

89 Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 127; Muhammed Şerîf Ömerî, el-Kıyâs fi’t-teşrî’ı’l-İslâmî, s. 193; Îcî, Şerhu’l-‘adud, Beyrut, 2000, s. 309 vd.

90 Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 116.

91 Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 117.

92 Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 118.

93 Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 119–120.

94 Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 120.

95 Mevlûd Abdülhamid, Hucciyyetü’l-kıyâs, s. 121.

96 Serahsî, Usûl, II, 269, 277-278; İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-kadîr, Dâru’l-fikr, Beyrut, t.y., VII, 8.

97 Serahsî, Usûl, II, 283.

98 Sava Paşa, İslam Hukuku, trc. Baha Arıkan, DİB, Ankara, 1955, II, 219 vd.

99 Ömer Nasuhi Bilmen, Hukukı İslâmiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, Bilmen Yayınevi, İstanbul, 1976, I, 185 vd.

100 İbn Hazm, el-Muhallâ, Dâru’l-âfâkı’l-cedîde, Beyrût, t.y., I, 91.

101 İbn Hazm, el-Muhallâ, I, 138.

102 İbn Teymiyye, el-Müsevvede, Kahire, t.y. (Eser İbn Teymiyye’nin babası, dedesi ve kendisine nispet edilir ve yazar olarak Âl-i Teymiyye geçer), s. 346, 358.

103 Lehhâmî, el-Envâru’s-sâtı’a, s. 43; Şelebî, Ta’lîl, Dâru’n-nahdati’l-arabiyye, Beyrût, t.y., s. 174. Ayrıca kıyasın fesad sebepleri hakkında bkz. Muhammed Hasan Heytû, el-Vecîz, Beyrut, 1990, s. 457; Hasan Hanefi, Mine’n-nassı ile’l-vâkı’, Beyrut, 2005, II, 472.

104 Serahsî, el-Mebsût, Dâru’l-ma’rife, Beyrût, 1406, XXIV, 2.

105 Âyetin meali şöyledir: “Sonra bunun ardından da bir yıl gelecek ki, o yılda insanlara yardım olunacak ve o yılda (meyve suyu ve yağ) sıkacaklar.” TDV’nın mealinde parantez içinde şu açıklamalara yer verilmiştir: “Yani, bol bol meyve ve sebzelere kavuşacaklar, üzüm, hurma, zeytin ve susam gibi şeyleri sıkarak sularından istifade edeceklerdir…” Ayrıca bkz. Hasrî, el-Hudûd ve’l-eşribe fi’l-fıkhi’l-İslâmî, Amman, 1980, s. 232.

106 Ebû Hanîfe ve Ebû Yûsuf’a göre “Bizzat hamrın kendisinin azı ve çoğu haramdır. Tüm içeceklerin de sarhoş edeni” mealindeki hadis sebebiyle, hamr dışındaki içeceklerin haramlığının sarhoş edici olmaları şartına bağlandığı, dolayısıyla bu şartın tüm içeceklere uygulanmasının nassa muhalefet olduğu söylenmektedir. Bkz. Mevsılî, el-İhtiyâr, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1984, IV, 100.

107 Merğinânî, el-Hidâye, Dâru İhyâi’t-türâsi’l-arabî, Beyrût, 1995, IV, 396.

108 Meydânî, el-Lübâb, Dersaadet, t.y., III, 214.

109 Meydânî, el-Lübâb, III, 214.

110 Merğinânî, el-Hidâye, IV, 396.

111 Meydânî, el-Lübâb, III, 215.

112 İbn Teymiyye, el-Fetâva’l-kübrâ, Dâru’l-ma’rife, Beyrut, t.y., I, 489.

113 Meydânî, el-Lübâb, III, 214; Merğinânî, el-Hidâye, IV, 396.

114 Merğinânî, el-Hidâye, IV, 396.

115 Lûke, Ahkâmü şürbi’l-hamr fî’ş-şerî’ati’l-İslâmiyye, Bingazi, 1994, s. 25.

116 Şevkânî, Neylü’l-evtâr, Dâru’l-ceyl, Beyrût, 1973, VII, 315; İbn Kudâme, el-Muğnî, Dâru’l-fikr, Beyrût, 1405, VIII, 305.

117 Lûke, Ahkâmü şürbi’l-hamr fî’ş-şerî’ati’l-İslâmiyye, s. 26.

118 Lûke, Ahkâmü şürbi’l-hamr fî’ş-şerî’ati’l-İslâmiyye, s. 27.

119 Mustafa Baktır, “İçki”, DİA, XXI, İstanbul, 2000, s. 460.

120 Mergînânî, el-Hidâye, IV, 393.

121 Tilimsânî, Miftâhü’l-vüsûl, Beyrut, 1998, s. 688.

122 Buhârî, Keşfü’l-esrâr, III, 466.

123 Debûsî, Takvîmü’l-edille, s. 279; Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 325; İbn Kudâme, Ravdatü’n-nâzır, s. 317; Leknevî, Fevâtıhu’r-rahamût, II, 300.

124 Âmidî, el-İhkâm, III, 276; Gazzâlî, el-Müstasfâ, s. 328; Leknevî, Fevâtıhu’r-rahamût, II, 309.

125 Mecelle, Md. 15.

126 İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, Dâru Sâdır, Beyrût, 1990, IV, 255; İbrahim Mustafa, Mu’cemü’l-vasît, Çağrı Yayınları, t.y., s. 254.

127 İsfehânî, Müfredât-ü elfâzı’l-Kur’ân, Dâru’l-marife, Beyrut, t.y., s. 159.

128 Ancak hamrın sadece üzüm suyundan elde edilmiş sarhoş edici içki olduğunu söyleyen dilciler de bulunmaktadır. Bkz. İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, IV, 255; İbrahim Mustafa, Mu’cemü’l-vasît, s. 254. İbrahim Üneys’in isminin geçtiği aynı isimdeki diğer eserde hamr için, üzüm ve diğerlerinin suyundan elde edilen sarhoş edici içki tanımı yapılmaktadır. Bkz. İbrahim Üneys, Mu’cemü’l-vasît, 255.

129 Şevkânî, Neylü’l-evtâr, VII, 315.

130 Müslim, thk. Muhammed Fuâd Abdülbâkî, Dâru İhyâi’t-türâsi’l-arabî, Beyrût, t.y.; Eşribe, 73; Ebû Dâvud
1   2   3   4


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət