Ders notlari
|
|  Yüklə 3.19 Mb.
|
ÖRNEK BİR GENEL MALİYET HESABI SORU:25X25X1mm. lik profil borudan standart sandalye imal edilecektir.Sandalye oturma tablası ve sırt dayama tablası siparişle yaptırılacaktır. Standart sandalyenin iskelet kısmının maliyetini hesaplayınız? CEVAP: St. Sandalyenin yapımında kullanılacak direkt malzeme listesi: Malzemenin adı Miktarı Birim Fiyatı Tutarı 25x25x1mm. profil boru...............................6.5 mt. 5......................32.50 YTL. 2.5 mm. Elektrot................................................5 Ad x 5......................0.25 “ Cıvata...............................................................10 Ad.x 5..................... 0.50 “ Astar Boya......................................................1/5 kg.x 10.....................2.50 “ Yağlı Boya.......................................................1/5kg.x 10.....................2.50 “ Cıvata ¼” .........................................................8 Ad.x 25....................4.00 “
Genel Giderler (elektrik + aydınlatma + temizlik ) vb. %2.................1.00 “ Ara Toplam..........................................................................................51.00 “ Amortisman.....................................................................% 5................2.55 “ Ara Toplam.........................................................................................53.55 “ Kar..................................................................................% 25.............14.45 “ GENELTOPLAM..............................................................................68.00 YTL. 68.00 YTL. Sandalyenin satış fiyatıdır. Üretilen malın özelliğine göre genel giderlerin % oranı değişebilir, Amortisman, üretimin özelliğine göre % 1 ile % 100 arasında değişebilir, Kar oranı piyasa arz – talep oranına göre gerçekçi bir % ile tespit edilebilir. SORU : Yukarıda belirtilen esaslara göre sınıftaki öğrencileri meslek guruplarına ayırarak, mesleğin üretim alanına giren bir ürünün birim maliyet hesaplamasını yaptırınız? ATATÜRKÇÜLÜKTE EKONOMİ AKILCILIK BİLİM VE TEKNOLOJİ Toplumda Bilimsel Metotların ve çağdaş teknolojinin kullanılması, toplumsal ortak bilinci gerektirir. Bu ortak bilinç toplumun ortak değer yargıları ve yaşama biçimi ile şekillenerek,kuşaktan kuşağa devredilir, her devredişte gelişir,daha sonra toplumun vazgeçilmez bir hayat biçimi haline gelir. Türk toplumunda akılcılığın,bilimselliğin ve teknolojinin, toplumun hayat biçimi haline gelmesi Mustafa Kemal Atatürk’le başlamıştır. Yüzyıllarca dünya ülkeleri içinde parlak bir konuma ve güçlü bir yere sahip olan Osmanlı devleti 1700 lü yıllarda Avrupa ülkelerinde başlayan Rönesans ve reform hareketleri ile bu ülkeler bilimsel yöntemlerle teknolojilerini geliştirmiş tek, tek üretimden kitlesel üretime geçmiş her konuda dünyayı idare eder hale gelmişlerdir.Avrupa’ da bu önemli gelişmeler olurken Osmanlı ülkesindeki medreselerden ( bu günkü üniversiteler) fen bilimleri,astronomi, hatta edebiyat dersleri kaldırılmış sadece ilahiyat dersleri okutulmuştur. Bütün bunlar yapılırken, mazeret olarak “ İlim her Müslüman’ın yitiğidir Çin’ de olsa arayınız “ diyen İslam dininin gösterilmesi enteresandır. Tanzimat ve Meşrutiyet dönemlerinde dünyanın gidiş yönünü fark eden padişahlar, toplum yaşamını etkileyen bazı düzenlemeler yapmak yoluna gitmişler, devlet kurumlarını batıya benzetmeye çalışmışlardır. Ancak bu düzenlemeler büyük çoğunlukla yarım kalmış, topluma mal edilemeden kaybolmuşlardır. Bu çalışmalarından dolayı padişahlara, gavur sultan, kızıl sultan gibi sıfatlar yakıştırılmıştır. O dönemde Alman hükümeti tarafından sultan Abdülhamit’e hediye olarak gönderilen bir makam otomobili Şeyhülislamlık tarafından Edirne’de uzun bir müddet bekletildikten sonra “ İçinde şeytan vardır “ fetvası ile geri gönderilmiştir. Yine matbaanın ülkeye sokulması “Şeytan icadıdır” diye reddedilmiştir. Bu iki buluş ta ülkemize 300 yıl gecikme ile girmiştir. Oysa ki günümüzde otomotiv sektörü ve basılı bilgi, toplumları şekillendirmiş olan iki önemli konudur. Bu iki konu ile üç yüz yıl daha erken tanışmış olsaydı, toplumumuzun bu günkü sosyal ve ekonomik durumu acaba nasıl olurdu? Sorusunu sormadan edemiyor insan. Mustafa Kemal Atatürk bu şartların toplumda bütün kuvveti ile hüküm sürdüğü bir zamanda , zorlu bir Kurtuluş Savaşı sonunda Türkiye Cumhuriyetini kurmuş, “ Dünyada her şey için, uygarlık için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit ( yol gösterici ) ilimdir, fendir.” diyerek, temellerini bilimsel esaslar üzerine oturtmuştur. Daha sonra Cumhuriyetin bütün kurum ve kuruluşlarını modernleştirerek yeniden oluşturmuştur. Yaptığı çalışmalar ve kazandığı başarılar toplumu meydana getiren bireylerin vicdanlarında kabul görmüştür. Bu nedenle Atatürk ve Atatürkçülük fikri zamanın geçmesi ile değerini arttırarak devam ettirmektedir. Atatürkçü fikir, eklektiktir, yani doğru ve gerekli olanı seçer. Çağdaş medeniyet seviyesini hedef alır.Dogmatik değildir,tespiti önceden yapılmış değişmez sabit fikirleri yoktur. Bu nedenle geçerliliğini kaybeden “izm” lere benzemez. “ Yeni Türkiye’mizi layık olduğu yüksek seviyeye ulaştırabilmek için, Ekonomimize birinci derecede ve en çok önem vermek zorundayız. Zamanımız tamamen bir ekonomi döneminden başka bir şey değildir.” Bu sözler Atatürk’ün 1923 yılında söylediği sözlerdir. Üzerinden geçen bunca yıl, ekonominin gereğini bize bu günlerde daha acıklı bir şekilde hatırlatmaktadır.Yine, günümüzde sıkça duyduğumuz özelleştirme, devletçilik gibi tartışmalara Atatürk, O yıllarda :” Ekonomi işlerinde devletin ilgisi, doğrudan yapıcılık olduğu kadar özel teşebbüsü teşvik ve yapılanları düzenleme ve kontrol da demektir. Devletin hangi ekonomik işleri doğrudan doğruya yapacağının takdiri milletin genel ve yüksek çıkarlarının gereklerine bağlıdır. sözü, Mustafa Kemalin görüşlerinin neden bu derecede, Milletin gönlünde taht kurduğunu tespit etmemizde yardımcı olur. Ekonominin gereklerinin akılcılık, bilimsellik ve teknolojik metotların kullanılması olduğunun bildiğimize göre, yine Atatürk’ün : “ Tek bir şeye ihtiyacımız vardır o da çalışkan olmak.” sözünü eklemekten başka bir diyeceğimiz kalmamaktadır. |