Ana səhifə

BİRİNCİ bulgaristan geziSİ SÖyleşİleri (İnanç Önderleri)


Yüklə 388.5 Kb.
səhifə1/5
tarix18.07.2016
ölçüsü388.5 Kb.
  1   2   3   4   5
BİRİNCİ

BULGARİSTAN GEZİSİ

SÖYLEŞİLERİ

(İnanç Önderleri)
29 Mart / 3 Nisan 2000

HASKOVA
29.03.2000

OTMAN BABA TÜRBESİ Yakınları

KARALAR KÖYÜ
AHMET HASAN FERHAT

(BABA)
Ahmet Hasan Ferhat Baba doğma büyüme buralı mısınız?

Dedelerimiz Haskova’dan gelme.



Kaç yıldır babalık yapıyorsunuz?

8 yıldır.



Ne işten emeklisiniz?

Reşberlikten emekliyiz.



Biz Türkiye’de Cem Vakfı olarak Alevi, Bektaşi, Babai, Mevlevi ne isimle olursa olsun bu halk zümrelerini bir araya getirmeye çalışıyoruz. Birbirinden farkı olmayan Ata yurdumuz Orta Asya, Anadolu, Rumeli’yi ve buralardaki insanlarımızı buluşturalım diyoruz. Hasan Ferhat Baba, dedenizin, babanızın babalıkla ilgisi var mıydı?

Yoktu.


Baba olmanız için nasıl karar verildi, nasıl seçim oldu?

Ben zakirlik yaptım. Burada önceden Hüseyin Baba vardı, o istedi. Benim rehberim Ömer Baba idi, onu yaptılar baba. O Zeytinburnu’na gitti, gidince bana söyledi, seni buraya mürşit yapalım, senden başka mürşitlik yapacak kişi yok, diye. Ben de kabul ettim.



Kaç yaşındasınız?

60.


Siz cemi cemaati nasıl yapıyorsunuz. Belli günlerde mi yapılıyor cemler, cemleri nerede yapıyorsunuz?

Türbede bizim ayrı odamız var, oraya toplanırız. Mart’ın 21’inde Sultan nevruz yaparız, ayrıca aşure yaparız.



Nevruzda oruç var mı?

Yok.


Muharrem orucunu ne zaman tutarsınız?

Kurban bayramından 19 gün sonra tutarız.



Nasıl tutuyorsunuz?

Su içmeyiz.



Kaç gün tutuyorsunuz?

Üç gün, beş gün, yedi gün... tutanlar var, ben yedi gün tutarım.



Cemin belli günleri var mı?

Halk hangi gün isterse o zaman yaparız.



En son ne zaman cem yaptınız?

Nevruza 25 gün kala toplandık.



Halk size mi gelip söyledi, erkanınız nasıl oldu?

Halk teşkilatlandırdı kendi aralarında karar almışlar gelip bana söylediler.



Ne yaparsınız?

Sohbet ederiz, Kur’an okuruz, semah döneriz.



On iki hizmet dediğimiz belli adamların bir hizmeti oluyor mu?

Mürşit, mürşitliğini bilir, onun kapıcısı var, çalgıcısı var, aşçısı var.



Kurban keser misiniz?

Evet.


Lokmayı erkandan önce mi dağıtırsınız, yoksa sonra mı?

Kırklar semahını döndükten sonra.



Musahiplik bilir misiniz?

Bilmeyiz.



Gençler, çocuklar ceme girer mi?

Girer.


Hangi nefesleri okursunuz?

Kur’an-ı Kerim (Dua okunuyor.)



Mum yakıyor musunuz?

Yakıyoruz.



Post dualarınız var mı?

Var.


Bir Sünni gelse size dese ki; Kızılbaşlık nedir, siz ne cevap verirsiniz?

Bizim sürdüğümüz yol Alevi yolu.



Nedir Alevi yolu?

Doğruluk, sevgi, kardeşlik yolu.



Bu yol nereden kaldı?

Muhammet Ali’den kaldı.



Kimdir Muhammet Ali?

Ali Aleviliğin piridir.


ABDİ RAKİP ABDİ

(Zakir)
Abdi Rakip Abdi bey sizin soyunuzda dedelik, babalık var mı?

Hepsi dede.



Soy nereye bağlı?

Otman Baba’ya bağlıyız.



Zakirlik yapmaya ne zaman başladınız?

17 yaşından beri devam ediyorum.



Bu köyde devamlı olur mu cem, cemaat?

Olurdu.


Kaç yaşındasınız?

91.


Bir Sünni (Sofu) size sorsa Kızılbaşlık nedir, siz ne cevap verirsin?

Her şeyi veririz o da şaşar kalır, sanma sofu bizim rafizemiz yoktur, derde noksan değildir naşadımız, ol sebepten dertlidendir adımız. Ali ile Muhammet’in yolcusuz biz.



Ahmet Hezarfen: Anadolu İmam Hasan ise Rumeli İmam Hüseyin’dir. Bunları birbirinden ayırmadan, hizmet etmeliyiz.

AKPINAR MAHALLESİ
AHMET ALİ OSMAN HAMZA

(BABA)

HASAN ASAR

(BABA)
Ahmet Hamza Baba siz ne zaman baba oldunuz?

3 sene oldu.



Daha önceden sizin ailenizde böyle bir gelenek var mıydı?

Kayın pederim babadır.



İsmi nedir?

Murtaza Ali.



Kendisi nerede?

Vefat etti.



Ne zaman vefat etti?

4 sene oluyor, onun yerine beni oturtturdular.



Murtaza Efendi’nin yolu erkanı nasıldı?

Çok güzel çalışırdı.



Akpınar Mahallesi’nde Kaç tane Alevi var?

Benim bildiğim 15 hane.



Hasan Baba size bağlı kaç hane var?

20-25 çift, Türkiye’ye göç eden 10 çift var.



Ahmet Baba size bağlı kaç çift var?

23 tane çift talip var.



Sizin babalığa gelişinizi kim istedi?

Canlar istedi.



Tören yaptınız mı?

Oturturken tören yaptık, kurban kestik.



Kurban keserken ne yapıyorsunuz?

Dualar okuyoruz, mürşitler posta geçiriyorlar.



Sizin tanıdığınız mürşit babalar mı?

Babalar.



Kimdir sizin mürşidiniz?

Zeynel Dede beni geçirdi, Hüseyin dede postta oturtturdu.

Posta oturmak için mutlak kurban lazım, o kurbanın postunu tabaktan geçiriyorlar.

Ahmet Ali Osman Hamza Baba, sizin taliplerinizle cem erkan yürütmeniz hangi günler oluyor?

Cumartesi günleri yaparız.



Siz çalışıyor musunuz?

Çalışıyorum.



Kaç yaşındasınız?

57.


Eşiniz var mı?

Var.


Kaç çocuğunuz var?

2 çocuğum var.



Hangi evde yapıyorsunuz erkanınızı?

Kendi evimde ayrı odam var, orada yapıyorum.



Musahiplik sizde yok galiba?

Yok bizde.



Hasan ASARLI BABA: Musahiplik Türkiye’de başka çeşit, burada başka çeşit.

Burada nedir mesela?

Burada Bektaşi, Babai dediğimiz gibi musahip cemleri var.



H. Saygı: Deliorman bölgesinde musahiplik çift menzillidir, kadın erkek bir kurbanla ikrar verir beraber musahip olur, dört kişi kadınlı erkekli, dört can bir can olur. Sizde de yola gerecek olan talip kendinden önce ikrar vermiş birisini rehber tutar ana baba gibi kendi evladı anası babası gibi o da musahipliğin başka bir şekli.

(Dua okunuyor.)

Doğma büyüme Bulgaristan’dan mısınız?

Ben Elmalı’dan gelmeyim.



Elmalı nerede?

Kırcaali tarafından.



Orada babalar var mı?

Bektaşi babalarının başı aslında orada.



Kimdir o?

Mehmet Ali Baba.



Orada mı yaşıyor?

Benim bulunmuş olduğum köyde yaşıyor.



Hangi köyde?

Kazerler Köyü, Bulgarca’sı Çobanka.



Hasan Baba siz ne anlatırsınız, Alevi, Bektaşi, Kızılbaş deyince?

Hasan Asar Baba: Sevgi dostluk, muhabbet, eşitlik, kardeşlik kadın erkek bir.

Biz kadınları bacımız gibi severiz insanın gönlü temiz olduktan sonra problem kalmaz.

Şair diyor ki; iyilik kalkmakla diş çürütme, el yüz yıkamakla sabun eritme yüreğinde murdar olduğu zaman.

Doğru söz bu, biz böyleyiz ayrı gayrı yok kadın erkek eşittir.



Siz hangi dergaha bağlısınız?

Otman Baba’ya bağlıyız.



Ne anlatılır Otman Baba için, Akkadınlar’da. Buralarda insan neden sever Otman Baba’yı onu neden çağırırlar dualarıyla beraber. Kimmiş Otman Baba?

Otman Baba insanlar arasında eşitlik bağlarmış, ayrım yapmazmış, cömertmiş, cömertliği için de Gani derler kapısı herkese açıkmış, insanları seven birisi imiş.

Bizler burada iki kurban keseriz, Bektaşiler bir kurban keserler.

İkrarda ana bacının beline kemer bağlarız, beline bağlamış nurdan bir kemer, içmişim doğru yüreğim yanar, herkes sevdiğinden bir dolu umar.



Siz nereden gördünüz ortamlarda bulundunuz mu?

Biz hep beraber muhabbetlerdeyiz.



Ne zamandan beri hatırlıyorsun?

25 seneden beri zakirlik yaptım. Çalgıcımız üstadımız Abdal Samat, On İki İmamlar’ın lakabı var, İmam Hasan aşçı, İmam Hüseyin çırakçı başı, imam Cafer zakirlik, İmam Bakır dem dağıtır. Bizde bunlar yok, onun için biz çok geri kalmışız, bizde yedi post var, biz birimiz Bektaşi babası, birimiz şey.



Birisi yedi hizmet diyor, diğeri on iki hizmet diyor, bizde ikisi farklı diyor.

Siz Babaîlik’ten bahsettiniz Babailik nedir?

Bizim yolumuz gene aynı yol.

Babailer, Baba İlyas’ı astıktan sonra Deliorman, Dobruca ve Rumeli’ne dağıldılar onun için biz Babailer azınlığız.

Hacı Bektaş’ın kardeşi Menteş ve Hacı Bektaş yetiştikten sonra Bektaşilik ilerliyor biz Babailer geri kalıyoruz.

Bektaşilik ilerliyor ama Hacı Bektaşi Veli’nin ölümünden sonra onlar kollara ayrılıyor, Tahtacılar, Yörükler gibi yalnız bizim Babailer ikrara imana geldiği zaman çiftler iki kurban kesiyor, Bektaşiler birer kurban kesiyor. İkrar imana gelecek iki gence iki kurban lazım.

Neden 7 post var?

Çırakçı baba, kapıcı baba, pervane baba, aşçı, süpürgeci, dede, sucu.



Yedi hizmeti neye bağlıyorsunuz?

İmam Hüseyin çırakçı baba.



Ahmet Ali Osman Hamza on iki hizmet yürüyor diyorsunuz ve Bektaşi’yiz, diyorsun. On iki hizmetin manası nedir?

On İki İmamlar’a bağlılıktır, bunların hepsinin vazifesi var.



On İki İmamlar’ın ayrı ayrı ne vazifeleri var?

Birinci mürşit, ikinci Muhammet deriz biz mürşidin peşinde. İmam Hüseyin, İmam Hasan, Zeynel Abidin, İmam Bakır, İmam Cafer, İmam Musa-i Kâzım, Ali Rıza, Muhammet Taki, Ali Naki bunlar On İki İmamlar.



Hacı Bektaşî Veli’yi ne kabul ediyorsunuz?

Bize yol göstermiş.



Otman Baba ile ne gibi bağlantısı var?

Hepsi er, evliya, güce kuvvete sahip kişiler.



Sizin talipleriniz Otman Baba’yı niye ziyaret ediyorlar?

Kuvvetine kudretine yolunu izliyorlar.



Ahmet Baba sofular diyorsunuz. Sünniler var, namazlılar var, camiye gidenler, bunlar size nasıl bakıyor. Bu bölgede Kızılbaşlara, Alevilere ne diyorlar?

Ayrılık var.



Söz söylerler mi, komşuluk var mı?

Komşuluk vardır ama kız alıp verme işleri biraz güç. Gençler birbirlerini sevmişlerse anne baba razısı yok ama zorla evlenirler, onun için iyi görünmüyor.



Siz zakir olarak mı girdiniz oraya ne kadar yaptınız ve ne yaptınız zakirlikte?

Zakirlikte Kur’an’lar nefesler söyleriz.



Siz Kur’an’a nefes diyorsunuz?

Evet sizde deyiş derler. Bizim burada pek fazla okumuşluğumuz yok.



İnsanın gönlünden gelen, erkan yürütüyorsanız yeter, saz çalıp Kur’an söylüyorsunuz, kurban kesiyorsunuz, Muharrem var mı sizde?

Var tabi, olmaz olur mu.



Muharremi ne zaman tutuyorsunuz?

Aya girdikten sonra



Hangi aya girdikten sonra?

Nisanın 5’inde gireceğiz.



Neye göre tespit ediyorsunuz?

İmam Hüseyin Bayramı deriz.



Sabit tarihiniz var mı, her zaman Nisanda mı tutuyorsunuz, dönüyor mu?

Kurban bayramından 19 gün sonra.



Kaç gün oruç tutuyorsunuz?

O düşebilir 8-9.



Siz kaç gün tutuyorsunuz?

Hasan Asar Baba: Ben 3-5 tutarım.

Sizde şart nedir?

Bir damla su içmemek ama biz hoşaf içeriz.



Nevruz var mı?

Tabi var.



Nedir nevruz?

Hz. Ali’nin doğumu.



Ne zamandır?

5 Martta başlar.



Oruç tutar mısınız?

4 gün nevruz orucu var.



Hızır İlyas bilir misiniz?

Biliriz ama oruç yoktur.



Hasan Baba: 31 Ocaktan Şubata kadar Hızır orucu var.

Bir çocuk doğduğu zaman bir şey yapar mısınız?

Yok.


Bir insan öldüğü zaman ne yapıyorsunuz?

Üçünü, beşini, yedisini, kırkını, on ikisini, yılını



Ne yaparsınız?

Kurban keseriz kırkında.



Ne kurbanı kesiyorsunuz?

Öleni anmak için koç kesilir.



Koçu dualar mısınız?

Dualarız.



Ne duası mesela?

Şimdi o duaları burada söylemek olmaz.



Kurbanı kestiniz lokma ettiniz başka ne yaparsınız?

Bütün aile toplandığı zaman yer içeriz.



Dua var mı?

Duası var, Kur’anı var.



Bayram var mı, Ramazan Şeker bayramı?

Sizin yaptığınız gibi bayram yaparız.



Bayram namazı var mı?

Var.


Sünnilerle mi kılıyorsunuz?

Evet.


Camide mi kılıyorsunuz?

Evet.


Cami var mı bu mahallede?

Bu mahallede yok, çarşıda iki tane var



Sünni çok mu Akpınar’da?

Sünni bizden fazla.



Başka hangi topluluklar var?

Bulgar, Çingeneler.



Bulgarlar size nasıl bakıyor?

Bulgarlar, Sünnilerden daha iyidir.



Anlaşıyor musunuz?

Anlaşıyoruz.



Hasan Baba siz de buyurun.

Benim iş yerimde birisi bana Kızılbaş dedi ama ben o zamanlar daha acemiyim, bilgisizim, askerden yeni gelmişim, ona tam karşılık veremedi. Ama bir Bulgar patronum vardır öbürüne o cevap verdi, dedi ki; Kızılbaşlar demokrat, tahsilli, aydın görüşlü insanlardır, dedi. Kızılbaş ortamına rastlarsan seni yedirirler, içirirler, yatak verirler, eğer Sünni ortamına gidersen açta kalırsın, sokakta da kalırsın, yolda gösteren olmaz dedi.

O zaman biz anlamazdık dergahlara katılırdık ama haberdar değildik, kitabımız yok haberimiz yok.

Babalar toplanır mı, birbirlerini benimserler mi?

Tabi toplanırız nevruzda babalarla Otman Baba da toplanır, ibadet ederiz, tavuk kurban ederiz.



Nevruzun kurbanı tavuk mu olur?

Evet biz böyleyiz Cebrail kurbanı tavuk olur.

Siz yedi hizmet var diyorsunuz, diğeri on iki hizmet diyor, bir araya gelip konuşmuyor musunuz bunu ikisini birleyelim diye?

Hasan Asar: Yok, o Bektaşi dedesi.

Ben Babaî dedesi.



Burada Alevilerin, Türklerin hali vakti nasıldır geçimleri?

Biz zorluğa katlanmaya alışmışız.



Hangi işlerde çalışıyor Aleviler?

Her işte çalışabilir yeter ki iş olsun.



Kendi işi olan az mı?

Kendi işi bu zamana kadar yoktu hepsi devlet işi.



Şu anda işler kötü mü?

Geçim çok kötü, işsizlik var.



Türkler askere gidiyor mu?

Gider tabii.



Ne kadar askerlik yapıyorsunuz?

18 ay.


Bulgarlar gibi mi?

Aynısı.


Okullar Bulgar ve Türk karışık mı?

Karışık.


Okullar nasıl? Eğitimler nasıl?

Türkçe’yi yasakladılar çok çocuklar Türkçe eğitim görmedi.

Ben çocuklarımı evde okuttum Türkçe öğrensinler diye öğrendiler Türkçe de var Bulgarca’da var ikisini de biliyorlar.

Hususi Türk okulu yok. Bizim zamanımızda Türk okulu vardı temel Türkçe idi ama yine Bulgarca görürdük, Fransızca, Rusça görürdük.



Fransızca yaygın mı burada?

Yaygın. Otman Baba’nın tarihleri eski Türkçe ama ben bilmiyorum, eski Türkçe bilseydim yeter.



Bulgaristan’da biraz gerileme var ama Türkler’e karşı biraz yumuşama var gibi geliyor bana?

Eskisi gibi değil şimdi biraz daha iyi



H. Saygı: 1911 yılında Şücaettin Veli dergahında şeyh Nuri Efendi Bulgaristan’a geliyor bunlar İmam Rıza soyundan geliyorlar bir ocak zade.

Bütün buraları dolaşıyor ve irşat ediyor.

Dulova’dan Karalardan Molla Ahmet Baba Haskova’dan Mihman Dede, Çorlu’da avukat Faik Bey var onun dedesi. Mihman Dede ile ikisi gidiyorlar, Şücaettin Veli dergahında kırk gün kalıyorlar, kurban kesiyorlar, oranın mührü ile icazetli olarak buraya geliyorlar.

Molla Ahmet Baba o yörenin halifesi oluyor.

Mihman Dede de bu yörenin halifesi oluyor.

Bugün burası Şücaettin’e bağlıdır, orası da Şücaettin Veli dergahına bağlıdır bugün Çorlu’daki bizim buradan gelen babaların hizmetinin başını Nevzat Efendi okuyor.

Nevzat Efendi’ye bağlı belki üç bin tane talip var belki elli tane baba var, erkan yürütüyor erkanında 200 kişi oluyor.

İmam Cafer Buyruğu’na göre soyu evladı resule çıkmayan birisi ocak sayılmaz Otman Baba evlenmemiştir. Otman Baba mücerrettir.

Hasan Baba: Otman Baba’nın kızı varmış.

H.S: Neredeymiş? Balım Sultan mücerretti. Bunların soyu evladı-ı Resul olmadığı için bunların yerine başkaları oturdu, başkaları yürüttü.

Hasan Baba: Ayhan Bey bakar mısın tarih tarihe uymuyor?

Uymuyor, uymuyor.

Hasan Baba: Otman Baba mücerrettir diyor.

Biz çift kurban kesiyoruz, Bektaşiler tek kurban kesiyor dedik, çifte kurban kesmek bize nereden düşüyor? Otman Baba’nın kızı varmış ama evlenmeden önce ikrar almış ama geç vakit evleniyor daha sonra kocası da ikrar alıyor, çift kurban bize buradan kalma.

H.S: Ortada bu bilgiler yok bunlar sadece konuşmalar sizin inançlarınıza bir şey getirecek değilim yanlış anlamayın.

Otman Baba mücerrettir, Otman Baba hiç evlenmemiştir, evlenmediği için kendi soyundan yerine bir postnişin bırakmadığı için onun yerine devamlı postnişin olarak başkaları kalmıştır. Otman Baba mücerret olduğu için vasiyet etmiştir Sücaettin Dergahı’na bağlanın diye, Mihman Dede, Molla Ahmet Dede o şekil gittiler oraya, oradan icazet aldılar.



Hasan Baba: Hacı Bektaşî Veli de mücerret mi?

Mücerret olduğu söyleniyor.

Ahmet Hezarfen: Deliorman’dan buraya hangi yıllar gelmeye başladılar insanlar?

İsimsiz: Ezelden beri buraya gelirlermiş dedemlerden duyardım o zamanlar otobüs yok, trenle gelirlermiş.

A.H: Ben 1925’den beri Demir Baba’ya toplandıklarını biliyorum. Bulgaristan’da o zaman yetkili Muhtar Baba, Demir Baba’ya Eylül aylarında orada toplanırlardı. 1940’da Almanlar Bulgaristan’a kakınç yapınca bu defa Denizlerden Haydar Baba’ya gitmeye başladılar.

Denizler, Tutrakan’da. Haydar Baba Muhtar Baba’dan üstündü, Muhtar Baba Uşak’ta yedek subaymış. 1. Dünya Savaşı’nda Yunanlar buraları işgal edince Cafer Tayyar Paşa esir oluyor subaylar kaçıyor. Fakat bu türbelerde kapatılıyor, yedek subay geri dönmüyor Kemaller’de kalıyor. 1940’da Hakkı Beyler’in tarafı Silistre’ye kadar alınınca Muhtar Baba öldü Haydar Baba idare etti ve Demir Baba’ya toplanırlardı. Hatta Alvanlar’da bütün herkes yollara dökülür oraya gelirlerdi. Belki sizin buraya da gelirlerdi, Kızana’ya da giderlerdi, Akyazılıya’da giderlerdi, Musa Baba’ya da giderlerdi.



KARALAR
31 MART 2000/1 NİSAN 2000
BABALAR TOPLANTISI,

BABALARLA TOPLU SÖYLEŞİLER
Karalar’da daha önce haber verildiği için civar köylerden de gelip toplanan babalarla bir toplantı yapıldı. Toplantıda Ayhan Aydın, Hakkı Saygı, Ahmet Hezarfen birer konuşma yaptılar. Daha sonra toplantıya katılan babalardan konuşma yapmaları istense de, çoğu çekingen davrandı. Birçok kez ricalarla bazıları görüşlerini aktarırken, asıl akşam yapılan birebir söyleşide babaların görüşlerine ulaşılmaya çalışıldı.

Ahmet HEZARFEN
Sayın canlar uzun yıllar öğretmenlik yaptığım için oturunca konuşamıyorum, ayakta konuşacağım.

Ayhan Bey de anlattı, ben de bu toprağın insanıyım.

Köyüm Razgrad kazası Yunus Abdal, şimdi Yonkova diyorlar.

Razgrad ve Kemaller’de Rüştiyeyi okuduktan sonra Türkiye’ye kaçmaya çalıştık bir grup insan. Ama gidemedik. Ben de Şumnu’daki Nüvvap okuluna gitmeye mecbur kaldım.

Fakat Nüvvap okulunda Alevi/Bektaşi öğrenciler de vardı. Hatta Bulgar ve Çekoslovakya’dan bile gelen vardı, çünkü o eski Osmanlıca’yı öğretirdi, yeni harfler yasaktı orada, biz de istemeyerek eski yazıyı öğrenmiş olduk.

1951’de göçmenlik çıkınca Türkiye’ye gittik ve kendi kendime benim bu okuduklarım ziyan oldu.

Derken Anadolu’nun bir çok yerlerinde öğretmenlik yaptıktan sonra İstanbul’a geldim ve emekli olunca iş aramaya başladım.

Osmanlı Arşivi açıldı insan arıyorlardı, ben de hemen müracaat ettim. Meğer Bulgaristan’dan gelen Nüvvap bitirenleri önce alırlarmış. Onlar kendileri imam hatip okulları açmışlar, ilahiyat açmışlar ama Arapça okuyor onlar. 1940’da Romanya sınır hakkı verdi, Tutrakan kazası, Küçük Kaynarca da kaldım. Küçük Kaynarca’da hepimizin dedelerimizi ağlatan anlaşma yapıldı, topraklarımızı ellerimizde aldılar. Ben vazife yaparken hep o acıyı içimde duydum.

Okulu bitirdikten sonra halk için çalışacağım diyerek öğretmenliği düşündüm ve 1946’da Kızılburun’da Rüştiye açılmış ve öğretmen olarak orada da çalıştım.

Emekli olduktan sonra Osmanlı Arşivi’nde çalıştım. Osmanlı Arşivi’nden de yaş haddinden çıkınca dedim ben artık kendi adıma Osmanlı Arşivi’nde bizim Rumeli’ye ait ne belgeler varsa onları toplayayım dedim. Ve başladım onları toplamaya. Daha çok Alevi/Bektaşilere ait belgeleri toplamaya başladım. İleride belki kitaplarım yayınlandıktan sonra sizler de okuyacaksınız. (Ne sevindirici bir hadisedir ki, değerinin hakkı tam verilemezse de, bu değerli yazarımızın 2005 yılına girerken 6 kitabının yayınlanışının sevincini onun gerçek sevenleri ve bu bilgilerin halka ulaşmasını arzulayanlar olarak büyük bir aşkla karşıladık. Ayhan Aydın)

Buraya eski Osmanlı yönetimi zamanında çardak yönetimi deniyor hatta Kamerliler çardak gazetesi çıkardı Silistre’de Deliorman gazetesi çıkardı böyle birçok köylerin ismi geçiyor. 1996’da Cem Vakfı’nda vazifeye başladım Rumeli’deki insanların sesini duyurmaya çalışıyoruz biz orada 90’lı yıllarda Yusuf Babinli diye bir milletvekili vardı Alevi Bektaşilerdendi bu Kadıköy Hacı Bektaşî Veli derneğinde bir konferans verecekmiş bana bir davetiye yollamış, gittim konferansın konusu Anadolu Aleviliği, konuşmalar oldu sorular soruldu, ben dedim ki; siz Anadolu Aleviliği dediniz ama Rumeli Aleviliği de var onlardan hiç bahsetmediniz, ben onları hiç bilmiyorum dedi, meğer taşlı tarladan bir baba varmış ismini şimdi hatırlamıyorum o da aynı itirazı yaptı, dedi ki; sen Anadolu Aleviliğini biliyorsun Rumeli Aleviliğini neden bilmiyorsun. Ama daha sonra bir konuşma yaptım orada hayli bir ilgi çektim, Rumeli’nin Türkleşmesinde Alevi Bektaşi’nin çok hizmeti var.

Cem Vakfında bir harita yaptık nerede hangi tekkeler varsa belirttik.

Alevi dervişleri kılık kıyafet biliyor Macaristan’a, Romanya’ya gittiği yerlerde nerede geçitler var, ordu mu var, kale mi var arkadan başkalarına bildiriyor ve böylelikle yardım ediyor.

Anadolu’da öğretmenlik yaparken yurt dışındaki Türkleri anlatmaya çalışırız bir çok müfettiş ne lazım onlar diyordu, bende; bunları göz ardı etmeyelim onlar çok önemli diye itiraz edince hatta soruşturma bile açtılar bana, fakat şimdi görüyorsunuz televizyonlarda, kitaplarda artık anlatılıyor, biz doğru yolda imişiz hep sizin sesinizi duyurmaya çalışıyoruz. Demir babaya geliyorsunuz ben onu 1925’ten beri biliyorum Demir baba ne halde idi 1970’te geldiğimde gittik bırakmadılar 94’te geldim her tarafını değiştirmişler. Onlara sahip çıkalım, Osmanlı arşivinde bu tekkelerin vakıf arazilerini çıkardım Kızıl delinin 24 tane dolabı var, koruları, ormanları var Hüseyin baba en zengin burada, Osmanlı padişahları Kanuniye gelinceye kadar, Fatihe gelinceye kadar Rumeli’deki tekkelere isyanlarda arazilerini almışlar. S

iz Türk dünyasında en iyi Türklüğü yaşatansınız başkaları hep artlaştırıyor şimdi bir de Hizbullah çıktı fakat Alevi Bektaşi’si en iyi yaşatanlar.
Ayhan Aydın: Şimdi sizleri dinleyerek, fikirlerinizi almak istiyoruz.

Sizlerinde fikirlerinizi almak isteriz, isminizi de söyleyin?
Halim Süleyman

Biz Bulgaristan’da yaşıyoruz, okumamız Türkçe, hayatımız Bulgarlarla karışık.

Biz 20 yıldır babayız. Bizim işlediğimiz işlerde Türkçe anlıyoruz, okuyoruz.

Kur’an-ı Lâtince okuyorlar, eski Türkçe okuyorlar, bizim kendi yöremizde bu Arapça Kur’anı Lâtince istiyoruz, çevirebilir misiniz, bizlere Kur’an genderebilir misiniz?

Bizde önceki gibi Arapça okumuş hocalar ve insanlarımız kalmadı.

Muharrem Karagöz

14 seneden beri ben de babayım. Kullu Vallahi okuyoruz ama ne demek olduğunu biz de bilmiyoruz.

Mesela yasin okuyoruz Cuma akşamları, onun da ne demek olduğunu bilmiyoruz Kur’an okuyoruz, ama anlamıyoruz. Takvim var, aşure ayı Muharrem ayı var, on gün yazıyor biz yapıyoruz on iki gün.

Ali Rıza Baba

Baltacı Yeniköy’denim, 13 yıldır babayım. On iki gün tuttuğumuz oruç iki günde onlar için tutarsak on dört gün oluyor. Küfede Müslim Akil’in aşure kitabı var orada öyle yazılı. Biz öyle görmüşüz, böyle işliyoruz, siz çıkarın bir kanun öyle yapalım.



Recep Aslan

5 yıldır babalık yapıyorum, biz Sultan Nevruz bayramını ne zaman kutlayacağımızı bilmiyoruz. 21 Mart mı, olacak 22-23 mü olacak? Cuma akşamları toplantılarımız oluyor tarikten geçmemiz sadece Cuma günü mü kabul yoksa Pazartesi günü de kabul mü. Pazartesi Peygamberin doğumu yani Pazartesi geçmek makbul mudur? Cuma akşamları Pazartesi akşamları kurban yapabilir miyiz?



Salman İbrahim Köse

Çernik-Karalar. 19 yıldır babayım. Muharrem ayı eskiden on iki gün tutulurdu sonra döndü iki gün ileri alındı onuncu gün başladılar kaynatmaya bu tarihler denk gelmediği için birbirine insanlar yapacak bir şeyler.



Ali Yusuf

Çernik Köyü’nden 3 yıldır babayım. Hasan Baba’nın cemine girdim, Kanarya’da Kendisi oraya yüksek tahsilli insanlar geldi dediler ki; cemiyet iyiymiş ama neden daha önce bilmiyorduk. Gelen gençler bu işlere meraklansın ayrı tabaklarda yemek yiyelim tepside değil de masada yiyelim dediler birde sakka suyu da içilmesin dışarı serpilsin dediler. Türkiye’de bir yenilik yapsak iyi olur.

Refik Salih

Çernik Köyü’ndenim. 7 senelik babayım. Tarik suyunu içmeyeceğiz gibi meseleler dedelerden babalardan aktarılmış.
ABDULLAH HASAN ABDULLAH
Dulova’lıyım. 1938’de doğdum, 79’da baba oldum. 86’da mürşitlik aldım o zamandan beri çalışıyoruz, toplanıp yol erkan hakkında konuşuyoruz, fikir alış verişi yapıyoruz. 1986’da Sofya’da mektebe gittim. O günden bu güne çalışıyoruz, ben oldum mu, polis de gelse kimse bir şey demez. Bizim yolumuzdan erkanımızda Hıristiyanlar korkar.

Babalarla toplanıp konuşuyorsunuz, aynı zamanda size bağlı babalar var. Bu civarda kaç tane baba var?

Dulova’da 10 tane var, biz Musa Baba’yı çağırırız.



Karalar, Dulova, Baltacı Yeniköy, Söğütcü, Kolebina bunlar Alevi köyü başka yok mu Alevi köyü?

Çarşambalılar var Sevar, Kastçılar, Yeniceköy



Abdullah Baba buralarda ki babalar kaç tane?

Bilmiyorum.



Çarşambalılar dediğiniz nedir?

İbadetlerini Babaîleri Pazartesi ve Cuma akşamı yaparlar, Çarşambalılar ise Salı günü yaparlar.



Fatma Ana’nın doğumu olarak mı kabul ediyorlar?

Evet.


Erkanına girdiniz mi, fark var mı?

İbadet esnasında gülbenkler çekerken elele tutarlar.



Sizde Babai yolunu sürüyorsunuz ve Perşembe akşamı yapıyorsunuz değil mi?

Pazar akşamı bir de Perşembe akşamı yapıyoruz



Her Pazar ve Perşembe akşamı erkan yürür mü?

Yürür, gelen gelir, her ayın başında tarik bayramı yaparız yani görgü isteyen gelir. Bize abdestsiz derler.



Tarik nasıl bir şeydir?

Bir ay içinde tarikten geçmemiş ise eğer ölmüş ise baba günahkar değil. Çünkü baba onu çağırmış o gelmemiş o zaman baba o ayın başında bayram yapmaz.

Bizim Babailer bir tarihte kılıçtan geçmişler bir tarihte 40 bin bir tarihte 80 bin kişi. Mesela Selçuklular zamanında o zaman bizim Babailer silinmiş. Hacı Bektaşi Veli çıkıyor meydana din üzerine dil üzerine insanlar unutmuş ayaklanma bastırıyor, işte o zaman Babailer silinmiş.

Abdullah Baba bu kadar babalar Çarşambalılar hariç aynı erkanı sürdürüyorlar yani aynı kuralları uyguluyorlar?

Onlar ayrı, onlar bizden saklıyorlar gizli yapıyorlar.



Babaların diyelim ki bir köyde 11 tane baba bu babalara taliplerini siz mi paylaştırıyorsunuz, yoksa talipler kendileri mi seçiyorlar babayı, yoksa babalar mı talipleri seçiyor?

Bir cemiyetin babası Hakk’a yürüyor, dedeler kendi aralarında otururlar ama birbirlerinden tarik alamaz, dışarıda kalmış bir talip var, ben sözüm geçen bir babaya söylerim git şu adamı al derim, alırlar.

Bir talip 15 yaşında 20 yaşına kadar sözü yoktur ne zaman musahip olursa o cemiyette de onun da hakkı var.

Evliler eşi ile geldi sizin erkanınız ne oluyor, törenleriniz oluyor mu?

Musahip oluncaya kadar ceme alırız alışsın diye. 20 yaşlarında musahipsiz ikrarsız biz onun üstüne hizmet okumayız, hizmette onun hakkı yok.

Musahip oldu mu söz alır konuşur.

Onun babası gelir, ana bacı gelir, peşkir getirir baba ile görüşür, insanlarla görüşür, cemiyete bağlanır. Sonra musahip olur, o babaya bağlanır. Bir yere gidecek olsa ondan izin alır, bir takım işler yapar.



Anadolu’da olduğu gibi siz de dediniz ki her ay başında tarik altında geçecek sorgu sual olacak bu yeni girenlerde bu katara dahil olduğu için onlar da sorgu sual oluyor. Diyelim ki belli bir ölçüde sizin talipleriniz var onlar geldi siz onları sorguluyorsunuz sorgulamada ne yapıyorsunuz, ne diyorsunuz? Talip, baba huzurunda kendi özünü dara çekerek sorgulandığını hissederek ne yapıyor? Her babanın kaç tane talibi var?

40 talip var benim. 37 çift 20 çift değişiyor.

Birbirleriyle kardeş varsa silinsin olmayan varsa niyaz etsin deriz, sonra vebali boynuna ederiz. Talip baba ile görüşür yerine oturur.

Kaç hizmet sahibiniz var?

12 tane: gözcü, tarikçi, çırakçı, zakir olsun diğerleri önemli değil



Herkese göre mi görev veriyorsunuz?

Cem erenleri ile baba karar veriyor, hangisi hangi görevi taşıyacaksa o görev veriliyor.



Hizmet sahipleri kendi hizmetlerini biliyorlar her cemde de aynı hizmet sahipleri aynı hizmetleri görüyor. Babailik... siz bu yoldan geldiğinizi söylüyorsunuz. Babailik, Bektaşilik nedir, sizin yolunu sürdüğünüz inanç hakkında neler söylersiniz?

Muhammet Ali yolu deriz.

Mesela Allah Muhammet Ali adına üç çırak uyarız.

Bir insan iki üç hizmet getirebilir gözcü kalkmış Allah eyvallah da yapar duasını biliyorsa dua da okur.



Bu yolun uluları var Sücaaettin Veli’ler, Abdal Musalar, Hacı Bektaşı Veliler... yine buradaki pirler var. Bu ulular dergah kurmuşlar zamanında sizin bugün yürüttüğünüz hizmetleri o dergahlar çevresinde yürütmüşler.

Kendiniz bir dergaha mı bağlısınız?

Nevzat Efendi’ye bağlıyım. (Eskişehir’deki Sultan Süceattin Veli Dergahı’nın şu andaki postnişini) Haskova’da Otman Baba’ya gittim kaldım.



Otman Baba’dan mı el aldınız, bu nasıl oldu?

Buradan 10 araba gittik, kazan kaynattık. Hasan Baba benim rehberimdir. Otman Baba buranın postnişini.



Sücaettin Veli ve Otman Baba’ya bağlı olarak erkan yürütüyorsunuz, erkanları nasıl öğrendiniz, bu yola girişiniz nasıl oldu?

Mürşit Ali Baba vardı, rehberimiz Mehmet Baba vardı, onlar eğitti bizi. O göçtü dünyadan başkası girdi, sonra ben oturdum 79’da.



Bir Halifenin yani, babaların başında olan kişinin seçimi nasıl oluyor?

İnsanların isteği ile oluyor. Nevzat Efendi geldi babalara sordu, isteyen var mı, yok mu diye, o zaman 38 tane baba vardı. Babalara niyaz ettirdi benim sözümden çıkmayacaklarına, beni seçeceklerine dair. Bana da niyaz ol, dedi bütün hepsini bir tutacağına ayrı gayrı yapmayacağına dair söz ver, dedi. Böylece Nevzat Efendi’nin huzurunda buradaki babaların başına halife yapıldım.



Nevzat baba Sücaettin Veli Dergahı’nın postnişini olarak kabul ediliyor. Siz de mürşit olarak, onun buradaki halifesi olarak kabul ediliyorsunuz.

Siz ne biliyorsunuz Otman Babalar, Hacı Bektaşlar, daha nice ulular, pirler kimlerdir?

Biz Otman Baba’ya bağlıyız.



Siz hem Otman Baba’ya, hem de Süceattin Veli Dergahı’na mı bağlısınız?

Bizler Otman Baba’ya bağlıyız.



Baba nasıl olunur, buna siz mi karar veriyorsunuz?

Baba olacak kimse hürmetli, sözü dinlenen, ağır başlı kimse olacak.



Babalarla toplanınca neler konuşuyorsunuz?

Siz İmam Cafer Buyruğu üzerine mi gidiyorsunuz, başka bir buyruk kitap var mı?

Başka buyruk kitap yok, biz İmam Cafer Buyruğu üzerine gidiyoruz.



Senede bir kez babalar nasıl geçer?

Kim ne zaman baba olmuş yasak hürmeti yaparız, anlatırız.

Musahibi ölmüş bir kişi dul bir avrattır diyor buyrukta, musahibi ölmüş bir kişi ile musahip tutmak için musahip olamaz diyor, musahip tutmuş bir kişi bülbüldür, musahip tutmayan kişi şeytandır diyor.

İkrara gelince; Allah Muhammet Ali ama Türkiye’de ikrara geldi mi pençe-i Ali olur bizde On İki İmamlar olur, bu da dört can bir can olur.

Hz. Muhammet Mekke’den Medine’ye göç ettiği zaman insanlar yokluk zamanında birbirleriyle musahip yapmış ama malına mülküne mirasçı koyuyor musahip musahip’in oğluna hükümdür diye yazar, ama birbirine düşmez evlenemez.
SELMAN İBRAHİM KÖSE
Kaç yaşındasınız?

Pederimden ve halimden oldum bi hane, medet cülbah yandı kaine, 1931’de kaane, çok şükür hamd olsun geldim cihana, berzahtan kuruturum çıktım aradan 18 yaşında doğdum anadan, Molla Ahmet’in Mustafa Baba’dan, çok şükür hamd olsun bir yere kadar geldik.

Yaşım 31 ikrar vermem de 18.

18 yaşında ikrar verip bu yola girerken yıllar önce neler hissettiniz hangi duygular içindeydiniz?

Küçüklükten başladım zakirlik yapmaya, ihtiyarlarla konuşmaya. Sonra babam öldü, ben zakirlik yaptım. Bu hali istemedim başkasını seçtik sonra yeniden üstüme dolandı. Usul usul gidiyoruz. Başladık yolu erkanı korumaya. Babalık yaparız bu alemden Mustafa Baba gitti, Halil Baba geldi. O da göçünce başladım talip ikrara getirdim üç çift talibim vardı. Sonra Halil Baba bana bir icazet verdi, bu icazeti babalarla imzalarla alırım elime giderim Otman Baba’ya oradan Kerim Baba’dan gelirim Karalar’a. O zaman Hasan daha baba olmamıştı sonra burada ikilik çıktı. Bir takım dedi Murtaza Baba Abdullah’tan ileri, ben dedim o benim milletim bırakın bana ben yapayım, ben edeyim, bu mürşitlik bize yakın daim sayılıyor. Bu icazeti 82’de aldım Murtaza Baba ayrıldı sonra Abdullah Baba’ya bıraktı.



Zakirlik nedir?

Zakirlik İmam Cafer postundadır. Devran çeviriyor, nefesler söyler, saz çalar.



Cemlerde sazın dışında bir şey var mı?

Yok.


Ceminize giren kaç talibiniz var şu anda?

30 hane var.



Talipleriniz bir erkek yada bir kadın değil de o hanedekilerde mi girmiş oluyor?

Hanede vardır; 3 kişi, 2 kişi.



Şiir yazar mısınız?

Yazarız.


Cemlerde deyiş okunuyor. Buna bazı bölgelerde Kur’an, düvaz deniliyor burada ne deniliyor onlara?

Burada da düvaz deniliyor.



Duazlarda kimin ismi geçiyor, kimin duazını okuyorsunuz?

Musa Baba Sultanı okuruz.



Kimlerden okursunuz?

On İki İmamları okuruz. (burada bir ozandan şiir okuma değil, ulu şahısların isminin geçmesi kastedilir.)



Evleneceklere bir dua veriyor musunuz?

Vardır duası.



Bir kişi Hakk’a yürüdüğü zaman hangi erkan yürür?

Kırkını, ellisini yaparız.



Taliplerinizden bir kişi Hakk’a yürüdü diyelim, ölüyü ne yaparsınız?

Önce onu dardan indirirler; toplanırlar borcu varsa öderler. Bunlar bizde yok.



Ölene ne yapıyorsunuz, namaz mı kılıyorsunuz?

Ölenin namazını kılarlar.



Namazı kim kılar?

İmam.


İmam olmadığı zaman kim kılar?

İmam olmadığı zaman kılmazlar beklerler ya da başka yerden bir imam getirirler



Sünnilerden mi gelir?

Onlardan da gelir



İmam olmadığı zaman ne yapılıyor?

Sünnilerden gelir, baba da yapabilir bu işi ama biz imam bekliyoruz.



Yedisinde ne yaparsınız?

Yedisi geldi mi toplanırız bir kurban keseriz, insanlara yediririz. Kur’an okunur sonra kırkı gelir onda da toplanıp kurban keseriz. O zaman kimi münasip görürlerse seçerler çünkü talipler babayı isterse seçerler, Kur’an okunur akşamı kılarız.



Bedri Noyan diyor ki; “ölüm sevgiliye kavuşmak.”

Hakkı Saygı: Hz. Peygamberimiz diyor ki; Ya Ali ben artık Hakk’a yürüyeceğim emir geldi, sakın üzülmeyin, müminin ölümü bir haneden diğer haneye göçmeye benzer. Yani bir bedenden başka bir bedene geçecek.

İsimsiz: Berzah alemini açıklasana?

H. S: Senin bu alemde yiyip, içip, yaşıyoruz bir yaşam sürdürüyoruz. Bana şu alemde Hakkı dediler, size Ahmet dediler... biz bu bedenimize biz diyoruz, aslında bu beden biz değil bizde bir biz var bizden içeri, bende bir ben var benden içeri. Bizim görevimiz insanları irşat etmek.
AHMET SAKALLI

(KÖY İMAMI)
Köyün imamı Ahmet Sakallı ne söyler?

Köküm Sünni. insan dünyaya ahreti kazanmak için ve Allah’a yaklaşmak için gelmiş.

Hz. Peygamber’in yüzü suyuna bütün kainatlar olmuş. Cenab-ı Hak kainat yok olduktan sonra yeniden insanları yaratırım, diyor. Neden? İnsan daima bir savaş içerisinde ahreti kazanmak için, Allah’a yaklaşmak için, bunu da yalnız kendi nefsi ile mücadele ederek kazanır.

Bu hususta konuşulacak çok şeyler var.

İnsan Allah’a nasıl yaklaşabilir? Daima kulluk yapmasıyla yani temiz bir kul olabilmek için Allah’a kulluk yapmak zorundasın.

İnsan ahretini kazanabilmesi için burada kendi nefsi ile mücadele etmesi lazım.

İnsan kendini her şeye hazır buldu mu, çok çabuk iflas eder. Bir çok şeyi kolay elde etmeye çalışıyoruz. Onun için de bu bize böyle kolay veriliyor bunun bir kıymeti yok gibi.

Dünya ahreti kazanmak için bir tarladır; burada ne ekersen ahrette onu biçeceksin. Cennet, cehennem buradadır, diyor bazıları.

İslam’ın şartlarından birisi tevhit, rısalet ve ahrete iman bunların biri eksik ise insan tam Müslüman olamaz.

Ben böyle bir düşünce ile yaşarsam ahreti kazanmak için hiçbir şey yapmama yalnız dünyada iyi yaşamak için elimden geleni koymam. Mesela ben yalan söylemekten de elimi koymam, çalmaktan da elimi koymam, dilime elime belime sahip olmam benim iyi yaşamam için ne lazımsa yaparım. Böylelikle insan olarak Müslüman olan bu yolda olan insana saygı Cenab-ı Hak insanın her günahını af edebilir yalnız kul hakkını af edemez.



H.S: Kur’an’da bir ayet var, Allah yolunda cihat edin, diyor. Bunun manası nedir acaba?

İnsan kendi nefsi ile mücadele etmek, başkası için bir şeyler yapmalısın.



Cihad-ı Ekber deniliyor siz nelere uyuyorsunuz? İnsanları neye davet ediyorsunuz burada? Bir Alevi/Bektaşi köyünde, Sünni kökenli olsanız da bu insanlarla kaynaşmış birisi olarak, bu köyün de imamlığını yapan birisi olarak, inanç esaslarınız nelerdir? Namaz deyince ne anlıyorsunuz, cem deyince ne anlıyorsunuz, oruç deyince ne anlıyorsunuz?

Namaz deyince; Allah ile kul arasında münasebet kurma, Sünni inançlara göre İslamiyet’te böyle hiçbir başkasının vasıtı olarak kullanma lüzumu yok.

İnanç; insanın tevhit Allah’a karşı inancı.

Siz Sünni kökenli bir insan olarak böyle bir köyde nasıl yorumluyorsunuz, oruç nedir?

Oruç; bir ibadet Allah’a karşı kulluk borcunu ödeme. Cem ise; İslamiyet’te topluluk yani toplu bir şekilde ibadet etmek. Toplu halde ibadet etmekten maksat, burada temiz halis bir insan bulunur, bunun yüzü suyuna dua etmekte bulunan bir insanın duası da kabul olur. Onun içinde birlik hakkına bir şey okunuyor.
MUSTAFA SALİM MURTAZA

(BABA)
Karalar’danım. Şimdi baba olmamın sebebinden başlayayım.

Annemin babası Maksut Pehlivan o Amerika’ya kadar gitmiş çok büyük pehlivanmış. Altı ay Türkiye’de durmuş, ondan sonra onlar beni yetiştirdi biraz.

Babam da, dedem de Bektaşi.

Haydar Baba geldikten sonra dedemi bulmuş, Maksut dedemi bulmuş. Onlarda kalmış 5-6 ay.

Ondan sonra ben askerden döndükten sonra dedemi kaybettim.

İşte geçtik başka bir ceme, Muharrem Baba’nın cemine. Orada on altı sene hadımlık yaptım. Ondan sonra beni değiştirdiler, gözcü oldum. Gözcülükten sonra baba dedi, seni ben baba yapacağım.

Benim de abilerim var önümde, daha alimler, okumuşlar, ben onların önüne gelmem falan, ırak oldum babadan.

İşte o da bu alemden gittikten sonra bütün talipler çöktü benim başıma, baba olacaksın, diye.

Ben de biraz inat ettim, abilerim var önümde dedim.

Ondan sonra bir akşam rüyamda dedem ve ninemi gördüm. Dedem geldi, Haydar Baba’nın tacını geçirdi bana. Kavun içi bir taç. Bu dedi, Haydar Baba’nın, bu sen de duracak, dedi. Ben nasıl sokağa çıkacağım dedim hayır bu sana yakışır dedi. Ondan sonra baba oldum.

İşte takıldık on iki seneden beri babalık yapıyorum.

İşte yolları büyüklerimizden gördüğümüz gibi sürmeye çalışıyoruz.



Kurban kesme önemli Alevilik/Bektaşilik’te?

Kurban yapacak olduktan sonra kurbancı çıkar keser kurbanları. Onunla beylik kurbanı, ağmanlarımızı topladık işte hastıımızı bereketimizi koyduk ambarlarımıza. Bir kurban yaparız, baba geçirir bizi temizlenir biz de talibleri geçiririz. Ondan sonra kurbanı kurbancıya söyleriz şu akşam kurban yapacağız, sabahleyin gider dualarıyla keser kurbanı. Duası da, Muhammed Ali uğruna teksin bizi dergahtan ayırma ey gani şeyh fermanı Halil İbrahim delili Cebrail tekbiri Allahu Ekber Allahu Ekber Alahu Ekber deriz üç kere tekbir getirir. Üç kere de (Arapça söyledi) onu söyler tekbir getiririz. Üç kere de başka bir şey tekbirler kurbanı tığlar. İşte muhabbet açılır zakirler üçleriz nefeslerden birer ikişer nokta hadi bakalım cemaat talibane hangi noktadan duyamazsınız işte nefeslerden söylenir. İşte onlar bir kere ayak tutarlar biz de onlara anlatırız işittiğimiz kadar dedelerden.

Hacı Bektaşi Veli’den olsun Pir Sultan’dan olsun onların himmeti senasını ederiz.

Yani üçler ben dışarı çıkmaya o anda muhabbet varsa orada hemen konuşmayız. Muhabbet hakkında, Ehlibeyt hakkında, evliyalar hakkında anlatırız.

Peki kaç tane talibiniz var, kaç çift.



28 oldu.

21 marttan sonra benim anladığım kadarıyla bir serbest bırakma var talipleri. Dileyen gelmiyor mu nevruzdan sonra?



İsteyen gelir. Yani Cuma akşamı, Pazar akşamı uyarırım gelen varsa kılarız akşamı. Yine ben kılarım akşamları.

Yani siz on iki ay boyunca devam eder misiniz? Her zaman devam ediyorsunuz.



Kırklarda kırk mum yakarız şamdanı var kırk budak.

Sultan Nevruzda kırk mum yakarım. Üç tane de Allah Muhammed Ali aşkına içerde yakarız. Şimdiye kadar biz dışarıdan bir gelin alırsak belki uşağı olmadı anası içeri sokmak yok biz de. Ama şimdi her şey Türkiye’de açıklandı her şey.

Ne kadar benimsersek Aleviliği ne kadar çoğaltırsak o kadar daha kıymetli demek ki. Şimdi ben akşam kılarken yahut da muhabbete başlayacağız, dışarıdan bir kişi gelirse birisi geldi saklanın okumayın, etmeyin bu doğru değil bence. Şimdi geldikten sonra bizim dualarımızdan ne anlayacak mesela biz Allah’ın emrini neyse onu okuyoruz. Biz buraya sırrını saklayan erdir diyelim bir yerde yahut da bak gözcüyü tembih et dışarıdan başka kimse gelmesin.

Peki gençler ilgileri var mı? Siz onları cezbetmek için bir şeyler yapıyor musunuz?

Mustafa Baba: Gençleri benimseye çalışıyoruz, hepsini uyarmaya çalışıyoruz. Yani ta onların çiğliğinden gitmek daha kıymetli bir şey oluyor.

Türkiye’ye gittiniz mi hiç?



3 defa gezmeye gittim.

Bu bölgedeki bütün Alevi köyleri birbiriyle danışıklı mı, birbirlerini tanırlar mı?



Danışıklı. Birbirlerini tanırlar, severler. Alevilik kıymetli bir şey, gayet insanları kaynaştırıcı bir şey, kavuşturucu bir şey. Şeriatla tarikatla aynı bir nokta, Şeriat Tarikat Hz. Peygamber zaten bu sebep oluyor zaten Hz. İmam Ali’yi yetiştiren Hz. Peygamber. Şeriat, hakikat, tarikat, marifet demek. Yani bu insanda dört ana beden, toprak, içtiğimiz su işte havayla yaşayan insan işte gün sıcaklığı işte dünya da böyle. Toprak, yer hava işte bu.
HASAN ASARLI

(BABA)
1941 doğumluyum. Haskova’ya beş yaşında gelmişim. Param yok babamın çok eğitim yoktu. Vakit geldi Şehzade olduk. Kız kardeşim damat geldiler gittik babama izin aldık. Dedik böyle böyle ikrar sahibi olacağız o işe karışmadı iki üç sene ikrar vermek yok üç sene ondan sonra tamam. Neyse ikrar aldık ama dedemiz Kerim Dede, Selman Dede’nin dediği gibi Talip Dede’den ikrar aldık. Talip getirdik dedi hiç vaktim kaldı tez elden kırklar karar aldılar sen olacaksın dediler. Ufak toplanamayız falan filan dedik. Üç muhabbet var, bir dirlik muhabbeti, babayı bir sultan Nevruz, bir de çorba. Onun için de her şey de kan akıtmayız, mesela Nevruzda kan akıtmayız. Yeni mürşit olduğum gün Bektaşi Babai dedelerini gezdim. En sonunda Kerim dedenin kardeşi var Musa dede o eski Türkçe’yi söker. Dedim Kerim Dedenin şeyleri var mı sende? Dedi var. Şimdi çıkar bakayım dualarını falan, dedim ben bundan öteye gitmem. Neyse şimdi canlara bütün yatırları aşağı yukarı gezdirdim.

Bütün yatırlarımız burada Akyazılı Baba, Demir Baba, İlhan Baba var, Musa Baba var, Elmalı baba var Hıdır baba var.

Vakit geldi kaçmaya başladık, biraz azaldık sonra gençlerle beraber kalabalık olduk. Aşağı yukarı 20-25 çift can var. Ama en büyük göbek gene buradasınız bizim bütün Bektaşileri, Babaileri toplasak bu kadar kalabalık olmayız. Bizim Babailerden orada beş dede var. Şimdi tabi biraz önce bahsettiler burada şimdi ben size anlatayım dedeler buradasınız.

Bu Otman Babaya ne zamandan beri siz böyle ondan el alıyorsunuz.

Başka Biri: Ahmet babanın vaktinde sizin baba eren Ahmet Baba giderler Sultan Şücaattine orada dururlar. 20-30 gün duruyorlar. Kendi nezihlerinizden nezihledi kendi istediği şeylerle oradan topladığı soğan sarımsak oradan icazet alıyorlar. Şimdi o Adem baba, Ahmet Babanın yanında. Adem babaya verirler icazeti sen de diyorlar Ahmet Babayı irşat et diyorlar.

Hasan Baba: Şimdi ben şöyle bir şey var aklımda niçin burada ikilik olduğunu anlamadım. Şimdi mesela Abdullah dedenin senin de şahadetnamende Otman Baba mührü var.



Niçin şimdi ikilik oldu orasını anlamadım.

Başka biri: Orada mı.



Sultan Şücaettin gidiyoruz dedin.

Hasan Baba: Tamam Sultan Şücaettin gittiler o zaman. Ama şimdi ne oluyor orada. Senin mührün Otman Baba da. Bizim Otman Babada postunun kaynaklı oldu şimdi yeni gelecek.


HAKKI BABA
Şimdi bakın 1911 yılında Şücaettin Veli dergahından Şeyhi Nur efendi buraya önce o geliyor. Bu yöreyi bu Haskova Kırcali yöresini bölüşüyorlar.

Ondan sonra Haskova’dan Mihman dede bugün Çorlu’da avukat Faik var onun dedesi. Mihman dede buradan da Molla Ahmet baba bunlar kalkıyorlar Şücaettin dergahına gidiyorlar.

Şücaettin dergahında bunlar kırk gün hizmet ediyorlar işte biraz önce söylediğiniz gibi orada kurbanlarını kesiyorlar oradan icazet alıyorlar Molla Ahmet baba bu yöreye halife olarak gönderiliyor, Mihman Dede de o yöreye halife olarak gönderiliyor. Şimdi bu Hasan Babayla da konuştuk

Otman Baba mücerretti şimdi Otman babanın kızı var diyenler oldu. Şimdi Otman baba bütün tarih kitaplarında her yerde Otman babayı evlendi çoluğu çocuğu var diyen birisini bulamazsınız.

Yoktur çünkü. Balım Sultan mücerretti, Otman Baba mücerretti.

Şimdi Otman Baba mücerret olduğu için ikisi de Kalenderi kökenlidir.

Kendisi vasiyet ediyor bana bağlı olanlar Şücaettin Veli’ye hizmet verdirebilirler çünkü kendi soyundan yerine bir postnişin bırakmıyor. Kendi soyundan biri yok dergahta. Şimdi Kalenderi kökenli oldukları için aynı Şücaettin’e bağlanıyor.

Şimdi Şücaettin Veli de Eskişehir de burayla fazla bir gelip gitme yok, Nuri Efendi geliyorlar bu yöreyi irşad ediyorlar.

Ondan sonra 1925 yılında Şeyh Nuri Efendinin oğlu Şeyh Hakkı Efendi orayı geliyor yine hizmet sahipleriyle beraber. Hatta bizim beraber getirdiğimiz her köyde hangi tarihte hangi baba varmış o babaları hangi talipler bağlıymış şu anda hepsinin bir dokümanı var. Şimdi buraya bağlılık bu şekilde oluyor.

Molla Ahmet Baba bu alemden gidince yerine Mustafa Babayı, ondan sonra Ali babayı, ondan sonra Murtaza baba ondan da size geçiyor. Şimdi bu hiyerarşi devam ediyor. Ama siz Eskişehir uzak gidip oraya bağlılık bir de gelip gitme yok. Gitmişsiniz Otman Baba da Mihman dedenin oraya bırakmış olduğu mirası yürüten insanlardan başınızı okutmuşsunuz bunda bir sakınca yok. Çünkü o baba ondan daha yüksektir o ondan yüksektir aralarında bir şeyler vardır.


Şimdi evet hiç konuşmayanlar var onlardan da bir şeyler anlatsınlar. Kendilerini tanıtsınlar.
SEYİT ALİ SALİH MEHMET

(BABA)
Seyit Ali Salih Mehmet 1940 doğumluyum. Karalarda doğdum dedem babaydı babam yaşlandı şimdi ben onun yerine vekilim. Şimdi herkes bir şeyler anlattı.

Vahdetin sırrına ereyim dersen

Vücudun şehrine gireyim dersen

Cümle alemi göreyim dersen

Önce kendini aynen görmen gerek. Bizi daha geniş izah etti.
HAKKI BABA
Bakın burada vahdetin sırrına ermek için Allah’ın birliğine birlik tektir ahattır.

Allah demek bir demektir Allah birdir ama Allah’ın birliğini biz öyle bir şahıs gibi düşünmüyoruz.

Mesela ben karşımdaki insana insan diyorum. İnsanın içerisinde bir mikroorganizma vardır her gün hareket içindedir.

Hepsi bir yaşamın devamını bu küçük evrensin sen, kainatsın sen. Bu evrendeki organlar senin organların her an bir hareket halinde bir iş görüyor. Fakat biz bunları söylerken hiç birisini söylemiyoruz isimlerini saymıyoruz.

Karşımızda bir ağaç var ağacın gövdesi var, dalları var, yaprakları var, çiçekleri var, meyvesi var biz bunların tek tek ismini söylemek yerine ağaç diyoruz. Ağaç dediğimiz zaman bunu anlıyoruz yani biz şimdi Allah dediğimiz zamanda bu evrende ne varsa en ufak zerreye varıncaya kadar hepsinin adını söylemiş oluyoruz. Ama onlara Allah demiyoruz Ahmet, Mehmet, onlara bu isimleri biz uydurduk, biz söyledik. Ona kuş dedik, ördek dedik, insan dedik. Şimdi bunlar bütün bu evrendeki her şey Allah’ın organları. Nasıl bizim içimizdeki o mikroorganizmalar kendiliğinden bir şeyler oluyorsa bu evrende kendiliğinden bir düzen içerisinde çalışıyor.

Bunların içerisinde şuurlular var, şuursuzlar var, şuurlular insan. İnsan anlıyor Peygamber gönderiyor Cenab-ı Allah ona emir gönderiyor Peygamberlerin bazıları sözlü olarak Allah’ın buyruklarını anlatıyor, bazıları da yazılı olarak yani insanları eğitiyor.

Ben diyorum Cenab-ı Allah peygamber göndermemişsem bir topluma o toplumu yargılamam. Ancak bir peygamber göndereceğim ona gerçekleri anlattıracağım ondan sonra yargılarım ben. Şimdi bir de şuursuzlar var, cisimler, nebatlar, hayvanlar. Bunlarda kendi hayatı boyunca yapacağı işler Cenab-ı Allah tarafından daha önceden bildirilmiştir iç güdüsel olarak.

O daha yumurtadan çıkar çıkmaz ne yapacağını biliyordur. Şimdi bunları bu şekilde şey yaptık. Biz bunların hepsini teker teker bu varlıkların adını söylemeden Allah diyoruz. Bir birlik sonuçta. vahdetin sırrına ereyim dersen bu birliği anlıyorsan bu birliği anlaman lazım. Benim dergi de bu konuda çok geniş yazılarım var. Allah’ı anlatmışımdır beş madde altında. Değişik değişik bunları iyice bir misket şeyim vardır Allah’ı anlatabilmem için.

Değişik değişik örneklerle birinden anlamazsa birinden anlar birliğe oradan ulaş vahdetin sırrına ereyim dersen birliği orada kavra. Birliği kavradıktan sonra vücudun şehrine gireyim dersen bu bir alem her şey insan Cenab-ı Allah kendisini insanda tecelli ettirdi. Ve bütün mahlukatı ve bütün evreni insanın emrine verdi.

Sen Allah’ın yer yüzündeki halifesisin. Bakara Suresi 34 “Ben seni halife yaptım” meleklere de diyor ki ben ona ruhumdan üflediğim zaman derhal secde edin. Melekler hepsi secde etti iblis hariç. Şimdi insana biz cemlerimizde secdeyi bundan dolayı insana yapıyoruz. İnsana yaptığımız secde Abdullah baba ya değil ya da başka bir babaya değil Allah’a. Çünkü ben sana şah damarından daha yakınım diyor. Ne demek biliyorsun ben sendeyim ama sen Allah değilsin çünkü sen zerrelerden bir tanesisin. Çünkü biz bir taneye Allah diyemiyoruz bütün topluma birden Allah diyoruz ama varlıkları varlık olarak Allah’ı da Allah olarak bileceğiz, ismini hiç bir zaman unutmayacağız.

Küntü Kenz sırrına ermek için kötü Küntü Kenz insan gizli bir hazine.

Şimdi insan bundan yaratılmıştır dedi. Şimdi şunu şöylesine düşünün soframıza gelen bütün gıdalar hepsinin kökü topraktadır, suyla beslenir, güneşin altında pişer, havanın oksijenini alır. Ne diyor Kuranda, ben dua ettim bütün bitkilerin özünü topla getir öyle bir gıda yap ki diyor hem gıda olsun hem de şifa olsun.

Ve onları o özü o topladı sana getirdi sen yedin.

Yedin mi bütün bitkileri, sebzeleri yiyorsun, suyu içiyorsun işte her şeyden gıda aldığın senin vücudunda enerji oluyor. Bu enerjiyi vücut kullanıyor fakat bunun biraz fazlası olduğu zaman bu fazlalık insanda bir zaman içerisinde erkekte ve dişi de ama yalnızca insanda değil bu bütün varlıklarda bir cinsi cazibeye dönüşüyor. Şimdi ne oluyor bu gıda senin üzerinde almış olduğun o gıda cinsi cazibeye dönüşüyor. O cinsi cazibeden sonra bir çiftleşme artık bunları açık konuşacağız. Diyor ki ben seni bir damla sudan yarattım. İşte o bir damla su ana rahmine düşüyor o düşen su senin o dört unsurdan aldığın gıdaların özü, senin vücudunda cevher oluyor o cevheri kullanıyorsun fazlasını da rahimlere dökülüyor. Kuran da yine Nur suresi 35’de Allah dilediğini kendi nuruna kavuşturur diyor. Cenab-ı Allah kimi biliyorsa o zerrelerden kaç tanesini biliyorsa ona ne yapıyor 120 gün sonra kendi ruhundan üflüyor. Üfledim diyor Kuran’da artık bunları gizleyecek şeyler değil. Şimdi dört unsurdan yarattım demesinin sebebi budur aldığın gıdalardır her işin başı mutfaktan geçer.


ALİ YUSUF SÜLEYMAN
Üç senelik babayım.

Baba ocağımızı bilseydik yani geçmişteki çok bilgili babaların dizinde otururduk yani bu hiç akıldan geçmedik bir şey oldu. Yani ben eskiden öyleydi ki çok kadınların ara yerinde çalıştık konfeksiyon da 200 kadın şimdi bazı çapkınlık yapardık, bak yaptım ama ben size nasıl bir baba diye böyle bir dalga geçerdim. Yine böyle bir toplumda kadınlar başladı gülmeye niye güldünüz diye sordum. Senin sözlerine hatırladık. Bak akıla gelmeyecek bir şeyden baba olduk. İşte baba olduk babamız vefat etti, olmamızın sebebi de şu bütün talibanlar seçim yaptılar kimse razı olmadı gelmedi ben de kabul ettim babalığı dedim hadi sizi dağıtmayayım. Yerimde evim yerimde yani yardım ediyor. Kabul ettik işte bilgimiz çok olmasa da talibana gönlümüz açık bu anlamda sizin sayenizde daha fazla kitapları alıp okuyacağız, bilgiyi arttıracağız. Bilgiyi arttırınca da talibana işte böyle anlatacağız, bunlarda böyle sesledikçe hesap edelim ki onların da kanaati bambaşka olacak. Benim şimdi Hakkı baba gibi bilgim olsa da başlasam, iki akşamda bir anlatmaya onların beyinlerini yıkamaya onlar ceme gelmekten ötürü işini bırakıp gelirler. Şimdi sonra dedik biz gençlere aşı yapalım. Şimdi onu düşündüm ben biz gençler bir babanın talibi yoktur genç diye hesap ediyorum. Ben Türkiye’de olduğum günde çocuklar İmam Hatip okullarında daha küçük yaştan adamlar beyinlerini yıkıyorlar. Bizde bu okullar yok beyin yıkamak için. Adam siyah ama beyaz diyor, beyaz ama siyah diyor. İşte bizim çocukları daha küçük yaşta torunlar işte konuşmaya 5-6-10 yaşlarında bu cemlere sürüklemek bu bilgileri onlara aktarmak bilmeleri lazım. Bizim çocukları Bulgarca’sını okuyor okullara gidiyor buralara gelmiyor. Yani aklı başında askerliğini bitirmiş talip olmuş hepsini olmuş gelse yoklasa eşikleri mesela on haneden onu da genç olacak yirmi olacağız işte bizde bu biraz zayıf gidiyor. Neden o komünizm döneminde bizler ürkütülmüş zaten biz o dönemde babaya da gidemezdik zaten. İşte böyle bilgimiz bu yönden daha az kaldı, ama yine de Allah’a şükür babalığa erdik. Bundan ötede ne olur bilemem.

Bundan ötede Muhammed Ali’nin didarına ereceksiniz. O yüzdende çok çalışacaksınız. Yani taliplerden daha çok iş düşüyor babalara. Evet Seyit Ali Sultan dedik ne diyeceksiniz düşündünüz biraz herhalde.

İnşallah biz de sizin yardımınızla yolladığınızla kitaplarla, daha başka din kitaplarıyla taliplere uyarmaya çalışacağız.



Talipler babalara neler sorar.

Mesela biz baştan ibadete geldik üçler nefesini söyleriz, zakir üçler nefesini söyler zakir yoksa sazsız söyleriz. Bizden selam olsun mümin canlara hakikat talibi ol müşteri hakikat talibi bir nasıl olur acaba. Mesela ibadet her talibin kulluk borcu bir insan mesela özünü, çalmamak, yalan söylememek, kapmak, ikrara nasıl veriyor bu yolda Hak Muhammed Ali yoluna gitmesini öneriyoruz.



Talipler size değişik konularda sorular soruyorlar mı? Yani hayatın her şeyinden olabilir. Yani bir babayla talipler arasındaki ilişkiler nasıl sıcaklık, talip size açılabiliyor mu, meselesini size getirebiliyor mu?

Mesela talipler devamlı soruyorlar. Biz bilmediğimiz şeyleri onlar bize söylerler sıcaklık, kaynaşma var arada.



Evet bu konuda babalar bir şey söyleyecek mi şimdi talipler farklı şeyler soruyorlar mı?

Soruyorlar.



Evet Abdullah Baba.

Soruyorlar o bazen biz de diyoruz eski kafayla babalara soru sorulmaz diyoruz. Ben de onlara azıcık gençlere şunu söylüyorum. Hz. Ali öyle demiş yeryüzüne on kitap indi. Kitabın birisi insanlarda, dokuzu bende ama ben onlardan daha iyi bilirim demiş. Kim gelip sorarsa sorsun bana. Şimdi ben babaların aklına soran talibe söyleyecek oturduğu postu pak edecek.



Eyvallah şimdi siz talip misiniz, baba mısınız. Talipsiniz ben gördüm dedenin gücü. Evet şimdi bu hizmet yürütenlere soru sormamız daha güzel olacak. Gözcüsünüz, isminiz?
ALİ VELİ
Ali Veli birbirine uymuş ne güzel. Ali Veli ne der bu gözcülük konusunda?

1944 doğumluyum, Dulovo’da doğmuşum, babanın vekiliyim. Babanın gözcülük, tarikçilik yaparım.



Ne yaparsın tarikçilikte, gözcülükte?

Gözcülükte akşam kalkarım vazifeyi görürüm mesela, nasihat ederim cemaate mesela seslensin, dinlensin orada gürültü olmasın yaptığımız muhabbetleri dinleyelim. Mesela evliyalar hakkında konuşuyoruz onları dinlesinler.



Uyarıyorsunuz yani.

Uyarıyoruz benim dileğim böyle şeyler konuşulmasın.


Gözcünün duası var mı? Dua bilir misin? Ne duası bilir misin mesela?


Evet. Duayı babaya okurum. Eyvallah baba deyiş tutacağız, edebi erkan olacaklar.

Bismişah Allah, Allah elimiz elde, özümüz darda, yüzümüz yerde, dinimiz mürvette, pirimiz kuvvette bizde aklı olan kardaş varsa aklını alsın bizi değişik hallere koymasın kerem evliyanın ya Ali hü derim babaya, gözcü de davacı olan varsa söylesin.

Mesela ben bir yanlışlık yaptımsa yahut da orada dargın varsa.

Yani gözcü gözetleyecek gözünü açacak.

Evet yani konuşulmasın başka yerde.

O zaman gözcü baba kadar talipleri izleyecek yani ne dedik baba da zaten bu hizmet sahiplerinin içinden geçtiğine göre tarik daha ağır.

Ben tarikçiyim. Ama benim üstüme gözcülük için dua okunmadı. Gözcü vefat etti onun yerine böyle.


Duası var mı?

Bismişah Allah Allah her ber cemali Muhammed cemali kadir Hasan Hüseyin Allahume selavat. Allahume Salli Muhammed yani Ali Muhammed günahkar gün Günahlarımız af ola Ya Muhammed Mustafa, Ali’de yattık Hüseyin Kerbela’da sır günahlarımız için tövbe yarabbim tövbe estağfurullah, estağfurullah, estağfurullah, izni hanifi nefes üstaz iman, erkan tarikat evliya destur Şah yemini ile o bana baba de Pençe Ali der. Ben beş tarik çekerim. Halka talip tarik çubuğunu öper onlar Ya Allah Ya Muhammed Ya Ali derim.



Peki tarik ne demek biliyor musun manasını? Nereden kaldı, piri kimdir?

Şimdi piri İmam Bakır.



Kasetim kalmadı.

Tamam düşe düşe bende günahkar günahlarımızı affet Ya Muhammed Mustafa şifa senden ya Resullullah derim tariğin pak olsun tarikçi bunu üç defa öper.



Tarik bu hangi ağacından yapılır.

Tuğba ağacından yapılır.



Hakkı Baba: Tuğba ağacı var mı buralarda.

Tuğba ağacından yapılır.

Hakkı Baba: Orada söyleyen oldu öyle bir ağaç yok.

Kızılcık dalından yapılır.

Gözcü vefat ettiği vakitte beni böyle bıraktılar şimdi diyelim bir insan çıkacak. Dua okutmadım çünkü benim geri dönmeye hakkım yok. Ben baba olabilirim mesela. Zaten beni yirmi sene önce yapacaklardı ama Allah günah yazmasın.



EBADULLAH EYÜP SALİH

1960’da Sofya Üniversitesinde Tarih fakültesini bitirdim. 35 sene tarih öğretmenliğim var.



Liselerde mi. Sizde okullar 11 yıl mı?

11’di ama şimdi 12 yaptılar. Fakat biz köyde lise yoktu 8’e kadar burada köyde okuduk.



Burada kaç yıl görev yaptınız.

35 yıl.


35 yıl aynı yerde nasıl görev yaptınız.

Çalışarak.



Türkiye’de böyle bir şey yok. Türkiye’de bir kişi aynı yerde bu kadar çok görev yürütemiyor.

Askerden geldikten sonra birkaç sene başka yerde görev yaptım. Fakat daha fazla burada yaptım. 1990’da emekli oldum, daha küçükken dedemle, babamla beraber gittiğim vardı bu yola fakat mektebe gittim, ondan sonra askere gittim. Bir de tabi öğretmen olduktan sonra bu yola gitmeyi yasak ettiler bize. Yani camiye gidelim böyle bir yere gidelim katiyen sadece öğretmenler değil de bütün bu arkadaşlar yani Bulgarlar bile kiliseye gittiler. Komünizm diktatörlük zamanında yasaktı. Ne zaman 1990 bu rejim düşünce ben de zaten 1995’in başında emekli oldum, emekli olduktan sonra bizim bir komşumuz var Ali İbrahim baba gittik oraya bir akşam sen bu yola devam dedi al sana birkaç kitap vereyim dedi. O zaman kadar benim böyle kitap okuduğum yoktu. Türk konsolosluğundan tarih kitapları veriyorlardı bana. Daha çok Türkiye Osmanlı tarihini Kemal’e kadar Kemal’den sonra tarihini lise tarihini okudum. Fakat bu yolda böyle kitap okudum. İşte o zaman kadar bende böyle bir merak uyandı ben ondan sonra başladım komşu babaya gitmeye. 1990’dan bu yana kadar sırayla gitmeye başladım ve çeşitli kitaplar geçti elimden. Başladım Türkiye’den alışveriş yapmaya. Muhammed’in hayatı, Ali’nin hayatı, bu dört beş İmam Cafer buyruğu geçti elime, bu Hacı Bektaşi Veli’nin kitapları geçti elime. Böyle çok kitap Kerbela Vakası, Hatice Ananın hayatı, Fatma Ananın hayatı İslam’ın doğuşundan başlayıp da ben de böyle buraya gittikten sonra başladım insanlara anlatmaya. Dedim ben ne kadar fazla öğrenirsem o kadar insanda öğrenir. Böyle başladı bizim cem de daha sonra da Süleyman Babanın ceminde başladım iki yıldır oraya gidiyorum. Onun da fazla bilgisi var olduğuna o bana ben ona derken insanları yakınlaştırdık. Yani bizim cemde aşağı yukarı köyde en tekmil cemlerden birisi. Yani insanlar tekmil gelirler her akşam 25-30 kişi mesela olduğu. Ondan sonra başladılar beni davet etmeye. İşte yani öğrendiklerimi anlatırdım insanlara insanlarda seslerlerdi. Ben de o zaman daha fazla merak uyanırdı daha fazla okuyayım, daha fazla anlatayım diye. Yani şimdi cemde de zakirlikten hariç her şeyi mesela yapabilirim, babalığı da yaparım, tarikçiliği de gözcülüğü de yaparım, sakiciliği de yaparım. Hiçbir zaman zakirlik yapmadım ama torunumu zakir yaptım. Çünkü daha başlarken de o daha 8’inci sınıfa giderdi aldım bir saz ona verdim bir zakirin yanına. Aynı zamanda da Kuran dersine yolladım, Kuranda öğrettim ona. Okulda olmadığı zamanlar bizimle beraber gider, nefesleri söyler. Kendine onu hazırlamışım mesela onuncuya gidiyor yani yeni nefesler ürettim ona. Çünkü kitaplarda yeni yeni nefesler var, Abdal Musa kitabından olsun, Pir Sultan Abdal kitabından olsun, Hacı Bektaşi kitabından olsun çeşitli nefesleri öğrettim.



Evet hocam çok güzel yani hem tarihçi olmanızın verdiği avantajla zaten hemen meseleyi anladınız. Hangi umumi tarih mi, dünya tarihi mi? Öğretmen olduğunuza göre burada bir farklılık var.

Bulgaristan tarihi ve eski Yunan tarihi.



Evet bu yolun inceliklerini siz daha çok bir aydın olarak, okuyarak, inceleyerek, çevrenize anlatarak içli dışlı daha farklı bir sentez.

Ben mesela bunları okuduktan sonra senelerle biliyorum.



Peki bu Bulgar tarihi içerisinde inançlara ilişkin neler var?

Bulgar tarihinde yalnız Muhammed’in adı geçer, doğması ve Müslümanlığı yayması geçer. İsa peygamberi komünizm zamanında doğmamış, yaşamamış ama şimdi komünizm devri bittikten sonra İsa peygamberi de tarihi de aldılar. Şimdi onlarla da başlıyor zaten 8’inci sınıfta onunla başlıyor İsa’nın doğmasıyla.



Bulgar tarihi içerisinde başka bir şey yok mu?

Osmanlı tarihi var. 1396’da Bulgaristan’ın düşmesiyle başlar kurtulmasına kadar bütün Bulgarların savaşlarını, eziyetlerini anlatır.



Öğretmen olarak siz bu babaların, erkanların birliğinin sağlanması ve gençlerin bu yola kazandırılması konusunda ne söylersiniz.

Biz babaların birliği sağlanması için konuştuk. Babalar böyle toplansınlar da onlara anlatalım hakikati. Mesela bir çok yerde efsaneler konuşuluyor, Hz. Ali’yi Allahlaştırıyorlar. Yani bu efsanelerin hakikatlerini konuşmak lazım babalarla. Böyle konuştukta hatta fakat buna muaffak olamadık.



Önemli olan gençler gençleri nasıl kazanacağız.

Şimdi gençleri kazanmak için işte biraz yenilik kabul etmek lazım, cemlerimizde yenileşme lazım. Aynı zamanda da gençlerle mesela babalarla konuştuktan sonra gençleri de hemen böyle sokaktan tutup da blazerliğe bağlamayalım. Onları da azıcık hazırlayıp da meraklansın da ondan sonra ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı.


  1   2   3   4   5


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət