Ana səhifə

Allah (C. C) ın varlıklara hareket tarzlarını bildirmesi. (Allah


Yüklə 158 Kb.
tarix26.06.2016
ölçüsü158 Kb.
Tefsir– Murat Sülün

Vahiy


  • Lafız: Allah (C.C) ın varlıklara hareket tarzlarını bildirmesi. (Allah (C.C)  Varlık)

  • Terim: İnsanlara ulaştırmak istediği ilahi emir, yasak ve haberlerin tümünü gizli ve süratli bir yolla peygamberlere iletmesi.

(Allah (C.C)  Melek  Peygamber  İnsanlar) Bazen vahiy yerine “inzal, tenzil, ilim, hikmet, şifa, nur” kelimeleri kullanılır.

    • Vahiy kelimesi bazen Kur'an-ı Kerim de herhangi bir varlığın diğerine bir şey iletmesi anlamındadır (Şeytan-Hz.Adem).

  • İlteşimin geçekleşmesi için;

    • İki taraf birbirini anlamalı (vahiy her peygamberin kendi dilinde inmiştir. Peygamberimiz (s.a.v) e indiği anda Arapçadır)

    • İki taraf birbirine eşit olmalı (bazen Peygamberimiz (s.a.v) melekleşmiş, bazen Hz.Cebrail (a.s) insan suretine girmiştir)

  • Allah (C.C) insanlarla 3 surette konuşur;

  • {وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ أَنْ يُكَلِّمَهُ اللهُ إِلاَّ وَحْيًا أَوْ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ أَوْ يُرْسِلَ رَسُولاً فَيُوحِيَ بِإِذْنِهِ مَا يَشَاءُ إِنَّهُ عَلِيٌّ حَكِيمٌ} [سُورَةُ الشُّورَى : 42/51] (Beşer: ince, narin derili bir yaratık)

    1. Vahyen (ilham): Allah (C.C) ın doğrudan doğruya ilham etmesi. Allah (C.C) insanlara ilham eder (Hz.Musa’nın annesi), varlıklara ilham eder (bal arısı, ipek böceği, dağlar), olayların diliyle insanlara konuşur, tüm insanlara ilham etmiştir {فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا} سُورَةُ الشَّمْسِ : 91/8

    2. Perde Arkasından: Allah (C.C) ın konuşması, lafızları peygamberin kalbine aktarması (Hz.Musa’ya ateş ve ağaç).

    3. Elçi Gönderme: Allah (C.C) tan melek vasıtasıyla gelen vahiy.

  • Kur'an Vahyi: Peygamberimiz (s.a.v) e inen ve yazılan vahiy. Vahiy Peygamberimiz (s.a.v) e farklı yollarla gelmiştir;

    1. Melek aracılığıyla (vahy-i celi): Hz.Cebrail (a.s) in vahyi getirmesi.

    2. Ses ile: Hz.Cebrail (a.s) in zil veya çıngırak sesiyle vahyi iletmesi.

    3. Sadık rüyalar: Daha çok peygamberlik döneminden önce gelen vahiy.

    4. Nebevi ilham: Tefekkür ve istidlale dayanmayan bir şekilde bilgi alması.

    5. Perde arkasından: Peygamberimiz (s.a.v) in miraçta vahiy alması.

Kur'an-ı Kerim


  • Kur'an-ı Kerim: Peygamberimiz (s.a.v) e vahyen indirilip mushaflarlara yazılan, tevatüren nakledilen ve okunmasıyla ibadet edilen muciz kelam. Nihai amacı insanları Allah (C.C) ın iradesi doğrultusunda ıslah etmektir.

  • Kur'an-ı Kerim manen ve lafzen inmiştir. Onu Hz.Cebrail (a.s) indirmiştir ({نَزَلَ بِهِ الرُّوحُ الأَمِينُ} [سُورَةُ الشُّعَرَاءِ : 26/193]). Vahiy lafızdan münezzehtir, fakat alıcısına ulaştığı anda lafıza bürünür. (peygambere arapça, arılara kendi dilleri).

  • Peygamberimiz (s.a.v) Kur'an-ı Kerim indiği anda ezberlemiş ve anlamış oluyor. Ashabına ise ezberletiyor ve yazdırıyordu. Böylece vahyin tamamı Peygamberimiz (s.a.v) tarafından yazdırılmıştır. Bunlar hem Peygamberimiz (s.a.v) in evinde, hem vahiy katipleri tarafından muhafaza ediliyorlardı. Surelerin tertibini de Hz.Cebrail (a.s) bildiriyordu.

  • Bu metinlerin toplanmamasının sebebleri;

    1. Peygamberimiz (s.a.v) in hala hayatta olması

    2. Peygamberimiz (s.a.v) in vefatı ve son ayetler arasında az bir zaman olması

    3. Peygamberimiz (s.a.v) in vahyin ne zaman kesileceğini bilmemesi

  • Kur'an-ı Kerim ilk defa Hz.Ebu Bekir tarafından cem edilmiştir. Zira Yemame savaşında bir sürü kurra hafız vefat etmiştir ve Hz.Ömer Kur'an-ı Kerim in unutulmasından korkmuştur. . İmam Mushaf’ının toplanması 1 yıl sürmüştür. Bu nüsha 7 harf üzere yazıldı.

  • Kur'an-ı Kerim ilk defa Hz.Osman tarafından istinsah ettirilmiştir. Zira ilk mushaf 7 harf üzere yazılmıştı ve ihtilaflara sebeb oluyordu, ayrıca bazı sahabeler şahsi nüshalarına tefsir mahiyetinden eklemeler yapıyorlardı.

  • Resm-i Osmani, Hz.Ebu Bekir nüshasına dayanıyordu, Peygamberimiz (s.a.v) in son arzda okuduğu harf üzere yazılmıştı, Kureyş lehçesi kullanılmıştı, nesh edilen ayetler yazılmamıştı, tefsir sözleri yazılmamıştı ve sureler tertip edilmişti. Bu nüshaların kopyaları büyük şehirlere gönderildi.

  • El-Ahrufu Seb’a: Aynı manaya gelen lafızların birbirlerin yerine konarak okunması. Kolaylık maksadıyla öngörülen bu ruhsat, resm-i osmani ile bir harfe indirilmiştir.

  • Kıraat-ı Aşere: 10 imamın Peygamberimiz (s.a.v) den okunduğu şekliyle Kur'an-ı Kerim okuma şekli. İhtilafın sebebi lehçeler ve insanlara kolay okuma şekli sunulmasıdır. Kıraatler mütevatir, meşhur, ahad, mevzu, müdrec olabilir. Mütevatir olması için sahih ve muttasıl müsned olmalı, gramere uymalı, resm-i hatta uymalı. Mütevatir kıraatler şünlardır;

    1. Nafi

    2. İbn Kesir

    3. Ebu Amr

    4. İbn Amir

    5. Asım

    6. Hamza

    7. El-Kisai

    8. Ebu Cafer

    9. Ya’kub

    10. Halef

Tefsir ve Te’vil


  • Tefsir: Arapça ve belağat ile ilgili tüm imkanları kullanarak Allah (C.C)’ın maksadını (kastu’l-mütekellimin) Kur'an-ı Kerim lafızlarından çıkarmak; lafızları açıklamak ve zahiri kapalıları açmak. Tefsir’de 3 kaynak vardır;

    1. Kur'an-ı Kerim lafzı, bütünlük açısından, nasıl ele almış

    2. Peygamberimiz (s.a.v) ve muasırları nasıl anlamış

    3. Ayetin sibak – siyakı nasıl anlatıyor

  • Te’vil: Meşru bir sebepten dolayı kelimeyi zahiri manasından alıp kitap ve sünnete uygun başka manaya hamletmek. Naslardan hüküm çıkarmada asıl olan, te’vile gitmemektir. Nasların zahiri anlamıyla amel etmek vaciptir. Fakat anlam yönüyle çelişen veya gizli anlam taşıyan müteşabih ayetlerin açıklığa kavuşması için gerekir. Te’vilin şartları 3tür;

    1. Kelimeye, mecazda olsa, delalet eden manalardan olmalı

    2. Naslara aykırı düşmemeli

    3. Ele alınan lafzın ilk anda akla gelen manadan farklı bir manada yorumlanmasına imkan tanıyan şer’i bir delile dayanmalı

    • Te’vilin üç çeşidi vardır; Beyani (İçtihad), İrfani (Keşf), Burhani (Mantık). Te’vil kesinlik ifade etmez, nasların içsel manalarını belirtir, şahsi çıkarsamaya dayanır.

  • Tefsirin amacı, Kur'an-ı Kerim’de yer alan nasların içerdiği anlamları, hakikatleri ve nükteleri araştırıp ortaya çıkarmaktır. Peygamberimiz (s.a.v)’in vefatı ve islam’ın yayılmasıyla tefsire ihtiyaç duyulmuştur.

  • Tefsir, müteşabih (çok anlamlı); müphem (işaret edilenin belirsiz olması); müşkil (zıt mana); mücmel (lafzen delaletleri açık olmayan) naslara açıklık getirir.

  • Yorum Farkının Sebebleri:

    1. Kıraat ihtilafları (La mestüm / Lemestüm)

    2. Çok Anlamlı kelimeler (El-Yemin  yemin etmek, sağ el, kuvvet)

    3. Itlak-Takyid

    4. Umum-husus (En-Nas  insanlar mı Peygamberimiz (s.a.v) mi?)

    5. Mensuh-Muhkem (Kur'an-ı Kerim de nesih varmı yok mu, hangi ayetler nesh oldu?)

    6. Farklı Rivayet

    7. Mezhep taraftarlığı (kendine göre yorumlama)

    8. Dirayet-rivayet ihtilafları (akıl mı nakil mi)

  • Peygamberimiz (s.a.v)’in Tefsiri: Sahabe-i Kiram Kur'an-ı Kerim’in bazı yerlerini anlamazdı. Mesela namaz emredilmişti ama nasıl olduğu bilinmiyordu. Peygamberimiz (s.a.v) ne herkesin kafasına göre yorumlamasına izin verecek kadar az; nede akla hiç yorum yapamayacak kadar çok tefsir etmiştir. Gerekli olan yerlerde tefsirde bulunmuştur;

    1. Mücmelin Tebyini: manası anlaşılmayacak kadar kapalı nasları açıklamıştır. Bunlar genellikle gayb, yaratılış, kader, kıyamet gibi konuları ihtiva eder.

    2. Müphemin Tafsili: neye delalet ettiği belli olmayan işaretleri göstermiştir.

    3. Mutlakın Takyidi: lafızları anlam yönüyle kayıt altına almıştır.

    4. Müşkilin Tavzihi: zıt gibi gözüken ayetleri telif etmiştir.

  • Sünnetin Fonksiyonu: Peygamberimiz (s.a.v)’in Kur'an-ı Kerim karşısında görevleri;

    1. Beyan (açıklanmaya muhtaç ayetleri açıklama)

    2. Teşrii (Kur'an-ı Kerim’de bulunmayan hükümleri koyması)dır.

    • Peygamberimiz (s.a.v) Kur'an-ı Kerim dışında vahiy aldığı için (vahyi gayrı metluvv) sünnetin bir kısmı vahiy kaynaklıdır. Diğer kısmı Peygamberimiz (s.a.v)’in şahsi içtihadıdır.

    • Kaynak itibariyle Kur'an-ı Kerim ve sünnet arasında fark yoktur. Sünnette ayet gibi bağlayıcıdır.

  • Sahabe-i Kiram Tefsiri: Sahabe-i Kiram arapçayı çok iyi biliyordu, üstün akıla ve imana sahiptiler ve felsefi akımlardan etkilenmemiştiler. Böylece Peygamberimiz (s.a.v)’den sonra en güvenilir konumdadırlar.

    • Bazıları nakledilen hariç tefsirden çekinmiştir. Kendi içtihadıyla tefsir eden diğer sahabeler ise öncelikle Kur'an-ı Kerim’e, sonra Peygamberimiz (s.a.v)’e, daha sonra dil veya din olgusuna göre, esbab-I nuzül, nesh yoluyla açıklıyorlardı. Aralarındaki ihtilaflar ise sadece çeşitlilik yönünden oluyordu.

    • Hükmen merfu olarak rivayet edilen tefsirler bağlayıcıdır. Mevkuf olanlar ise kesin olmamakla beraber isabet şansı daha fazladır.

    • Kur'an-ı Kerim’in hepsini tefsir etmemişlerdir, hüküm çıkarmamışlardır ve bu tefsirler yazılmamıştır.

  • Tabiiun Tefsiri: Tabiiun ya sahabeden rivayet eder, yada içtihad ederlerdi. Eğer rivayet ederlerse sika olanlarınki alınırdı. Içtihad ederlerde ittifak ederlerse alınırdı. Şahsi içtihadlarında yanılma ihtimali vardır.

    • Kur'an-ı Kerim’in tümü tefsir edilmiştir. Kelime açıklamalarının yanında fıkhi hükümler, izahlar, tarihi bilgiler yer almaktadır.

    • Bazı konularda ehli kitaba başvurulmuş ve israiliyyat tefsire girmiştir.

    • Tefsir yine yazılmış değildir.

  • Tefsirin Tedvini: Tefsirin yazıya geçirilmesinin bu kadar gecikmesinin sebebi Sahabe-i Kiram’nin Kur'an-ı Kerim yazımıyla uğrasmaları, çoğunlukla ümmi olmaları ve hafızalarına güvenmeleridir.

    • Hadisleri toplamak üzere kitap yazan muhaddisler, Kur'an-ı Kerim tefsiri ile alakalı hadisleri “kitabu-t tefasir” adı altında topladılar. Böylece ilk tefsirler hadis kitaplarında yazılmaya başlandı.

    • Rivayet tefsiri hadis kitaplarında korunsada, akli yorumların korunması için müfessirler müstakil tefsir kitapları yazdılar. İlk olarak Kur'an-ı Kerim’e dair nakilleri toplayarak tüm Kur'an-ı Kerim’i tefsir eden “Mukatil b. Süleyman – Tefsirul Kebir” dir.

    • İlk tefsir kitapları dilbilimseldir. Kelimelerin anlamları, kaynakları, irabı açıklanmıştır.

Tefsir Çeşitleri





  • Mevzii Tefsir: Sure sıralamasına göre ayet ayet yapılan tefsir. Peygamberimiz (s.a.v) ve Sahabe-i Kiram parça parça tefsir etmişler ve bunlar Kur'an-ı Kerim’e benzer bir şekilde sırayla tertip edilmiştir.

    • Gerek görüldüğünde diğer kaynaklar açıklamaya eklenmiştir. Fakat yinede sırayla giden ve konu bütünlüğü sağlamayan bu tefsir sadece mana yığını olmuştur. Mevzui tefsire kaynaklık etmiştir.

    • Kur'an-ı Kerim’in sözcüklerinin öncelikle lafız anlamları vardır. Daha sonra terim olarak anlamları olabilir. Bundan sonra ise ayetin birde ifade etmek istediği mana vardır. Bunlara göre;

  • Mevzii-İcmali Tefsir: Sadece kelimelerin manaları ile ilgilenir.

    1. Lafız eksenli: Kelimelerin lafzi anlamı, okuma biçimleri, irabı ile ilgilenir. Bu tefsir daha çok arapça dil kitabı gibidir.

      • Yardımcı ilimler: lügat, irab, meani, icaz.

      • En meşhur örneği: tefsirul celaleyn-Celaleddin suyuti

  1. Yorum eksenli: Kelimelerin terim, ıstılah, batıni manalarını ve ruhunu ortaya çıkarır.

      • En meşhur örneği: kuran mesajı-muhammed esed

  • Mevzii-Tafsili Tefsir: Akli ve nakli tefsir kullanılarak anlama yoğunlaşır. Kur'an-ı Kerim’in asıl maksadını ortaya çıkarır.

  • Mevzii-Tafsili-Rivayet Tefsiri: Kur'an-ı Kerim’e, Peygamberimiz (s.a.v)’e, selefe, cahiliye şiirlerine dayanan nakli tefsir. Kaynaklarına arap şiirinin dahil olması, Kur'an-ı Kerim’in arapça olarak inmesindendir. Sahabe-i Kiram dahi tefsirde şiir kullanmıştır.

Özellikleri:

    • Tefsirde aslolan rivayettir. Rivayet olmadan dirayet olmaz.

    • Kaynakları Kur'an-ı Kerim, sünnet, hükmen merfu kavillerdir.

    • Zayıflıkları vardır;

      • Uydurman rivayetlerin sokulması (mezhep görüşleri, makam için uydurma, teşvik, islamı yıkmak için).

      • Senedsiz rivayet bulunması

      • Israiliyyat: diğer dinlerden islam kültürüne girmiş gayr-i islami bilgiler. Daha çok Kur'an-ı Kerim kıssaları ile alakalı tafsilat. Peygamberimiz (s.a.v) Kur'an-ı Kerim’e zıt olmayacak şekilde izin vermiştir. Bu ruhsatı mevzii tefsir yapanlar tüm ayetler hakkında bilgi eklemek için istismar etmişlerdir. İlk nakilcileri müslüman olan yahudilerdir (abdullah b. selam, ka’bul ahbar). Sahabenin tafsilatını sordukları meselelerde geçmiş kitaplarda geçen kıssaları rivayet etmişlerdir.

  • Mevzii-Tafsili-Dirayet Tefsiri: Yanlızca rivayete bağlı kalmayıp çeşitli ilimlere dayanılarak yapılan akli tefsir. İlk müslümanlar oldukça sade bir hayat yaşıyorlardı. Fakat islamın genişlemesi, felsefi akımların ortaya çıkması ve müslümanların kültürünün zayıflaması gibi sebeblerden dolayı tefsirin içtihada yer vermesi gerekiyordu.

    • En önemli özelliği, müfessirin kendi görüşüne yer vermesidir. Öncelikle rivayet kaynaklarına başvurulur, bu bilgiler akıl süzgecinden geçirilir ve içtihadda bulunulur.

    • Müfessir dil, kültür ve tarih altyapısına sahip olmalı, sentez ve te’vil kabiliyetini kullanabilmelidir. Lafızların zahiri manalarına, Kur'an-ı Kerim ve sünnete ters düşmemesi; ayrıca görüşünü destekleyen bir delil bulunması gerekir. Şahsi görüş haramdır.

    • Dirayet yöntemiyle Kur'an-ı Kerim’i açıklamaya çalışmak, objektif anlamı bulmada temel unsurdur. Tüm insanlığa hitab eden bir kitabı dirayet tefsirine kapı aralamadan anlamak ve yorumlamak mümkün değildir. Asıl amaç, ayetlerin lafzi anlamlarını belirledikten sonra onun mesajını yakalamaktır, ve bu caizdir.

    • Yeterli ilmi altyapıya sahip olmadan, ön yargılı olarak, arapçayı yanlış anlayarak, rivayeti umursamadan, gaybi haberler hakkında yorum yaparak tefsir etmek hatalara sebeb olur.

  • Mevzui Tefsir: Kur'an-ı Kerim deki herhangi meseleyi araştırma konusu yaparak ilgili ayetleri nüzul sırasına göre incelemek. Bu yöntem Kur'an-ı Kerim in anlaşılması için en uygun yöntemdir. Bütüncül ve kapsamlı bir bakış açısı kazandırır.

    • Peygamberimiz (s.a.v) ayetleri ayetlerle açıklayarak bu yöntemi kullanmıştır. Daha sonra fıkıh alimleri bir hükmü delillendirmek için ayetleri tasnif etmişlerdir. Ihya-gazali böyle buna bir örnektir.

    • Öncelikle konu ile ilgili ayetler ve ikinci dereceden ayetler toplanmalıdır. Sonra nesh ve esbab-ı nüzul bağlamında sıralanmalıdır ( Fakat esbab-ı nüzula takılmamalı, zira bazen zenginliğe ve yoruma engel olabilir). Daha sonra ayetlerin siyak-sibak anlamına dikkat edilmelidir. Sünnette tefsirine bakılmalıdır. Tarihteki müfessirlerin görüşlerine bakılmalıdır.

    • Araştırma yapmak için idealdir. Günümüz problemlerine çözüm bulunabilir. Avamın bir konuyu anlaması için daha kolaydır. Kur'an-ı Kerim’ın mesajını insanlara ulaştırmanın en kestirme yoludur.

Tefsir Ekolleri


  • Mezhebi Tefsir Ekolü: Dini ve siyasi mezheplerin kendi görüşlerini savunmak üzere Kur'an-ı Kerim’i te’vil etmeleri.

  • Mutezile tefsiri: Mutezile düşüncesi temelde 5 usule dayanır; tevhid, adalet, vad-vaid, beyne menzileteyn, emri bil maruf. Kur'an-ı Kerim, tevhid ve adalet ilkelerine göre yorumlanmıştır. Bunlardan hareketle Allah (c.c)’ın görulemeyeceğine, insanın kendi fiillerini kendi yarattığına inanırlar.

    • Tefsirlerinde her zaman akıl öne çıkmıştır. Akılla nakil çatışırsa nakil mutlaka te’vil olunur. Bu ekol sayesinde tefsir ilminin ufukları açılmıştır. Müteşabih ayetlerin te’vilinde akıl kullanılır. Allah (c.c)’ın sıfatları yoktur.

    • Ayetlerde sembolik anlatımlar olduğuna inanırlar. Elest bezmi aslında sadece temsildir.

    • Fikirlerine, eşyanın tabiatına ve akla ters düşen hadisleri inkar etmişlerdir. Sihir, cin, keramet gibi olgular olamaz.

  • Şia tefsiri: Peygamberimiz (s.a.v)’den sonra halifeliğin ve imametin (peygamberliğin izdüşümü) Hz.Ali’ye ait olduğunu savunurlar. Imamet vahyin devamı niteliğindedir.

    • Batıni te’villere çok önem vermişler ve kelimelerin gizli manalar taşıyan semboller olduğuna inanmışlardır. Esas mana batıni manadır. Zahiri anlamlar sadece nübüvvetle alakalı, batınia manalar imamlara hastır.

    • Zamanın değişmesiyle Kur'an-ı Kerim’in manası değişebilir. Bu manaları ancak ehli beytten olanlar bilebilir.

  • Harici tefsiri: Başlangıçta Hz.Ali ye yardım edip sonradan onu öldürmeye çalışan, Şia karşıtı bir grup.

    • Kur'an-ı Kerim’in batıni anlamı yoktur. Lafızlardaki anlamlar sıkı sıkıya tatbik edilir. Amel imandan cüzdür, amel etmeyen kafirdir.

    • Bu mezhebin çoğunluğu, medeni yaşantıdan uzak bedevi insanlar olduğu için fikri seviyeleri düşüktür ve kapasiteli çok tefsir yazamamışlardır.

  • İşari Tefsir Ekolü: Yalnızca sufilerin bildiği anlamlar ve işaretlerle Kur'an-ı Kerim’i tefsir etmek. Kaynakları keşf ve ilhamdır.

    • Tasavvufun asıl hedefi, zühd ve takva ile kalbi masivadan temizlemedir. Ilk zamanlarda halis niyetle başlasada sonraları riyazetle ruhi güçlerini artıran şahıslar ve felsefi akımların etkileriyle aşırı te’villere gitmişlerdir.

    • Kur'an-ı Kerim’in batıni manaları vardır ve bunlar te’vil edilebilir. Te’vilin makbul olması için zahiri manaya ters düşmemeli, şeriata ters düşmemeli ve destekleyen delil bulunmalıdır.

    • Ilk temsilcileri hasan-ı basrii cafer-i sadık tır. Bunlar Kur'an-ı Kerim ayetlerini sufi anlayışa göre tefsir etmeye çalışmışlardır. Daha sonraları her ayette sonsuz batıni anlam olabileceği kabul edildi. Ebu Abdurrahman es-Sülemi işari- hakaiku tefasir kitabıyla tefsiri sistemleştirdi. Diğer önemli zatlar Gazali ve ibn Arabi dir. Bu zamanda zirveye ulaştı ve felsefi tefsirler, vahdet-i vücudçu tefsirler yazıldı.

    • Müfessirler bu tür aşırı te’vilatı inkar etmiştir. Onlara göre işari tefsir, sufilerin Kur'an-ı Kerim okurken hissettiği duygulardır.

  • Fıkhi Tefsir Ekolü: Kur'an-ı Kerim’daki hükümleri ve kaideleri konu edinir, açıklar.

  • Ilmi Tefsir Ekolü: İnsanın ve kainatın arasındaki bağı açıklar. Dirayet tefsiri ile birlikte ortaya çıkmıştır.

    • İlk sistemleştiren Gazali dir. Ona göre Allah (c.c)’ın hakkıyla bilinmesi için tüm ilimlerin bilinmesi gerekir. Tüm ilimler de Kur'an-ı Kerim’de mevcuttur. Ondan sonra Razi ve Suyuti geliştirmiştir.

    • Buna karşılık ilimlerin devamlı değişmesinden dolayı Kur'an-ı Kerim’de bulunması mantıklı değildir. Fakat yinede Kur'an-ı Kerim’ı sadece lafızlarının indirildiği döneme indirgememek lazımdır. Fakat bu tefsirler, ilmi nazariyeler değiştikçe değişebilmelidir.

Tefsir– Murat Sülün

Usul


  • Usül: Herhangi bir ilim dalıyla alakalı bilgilerin sistemli bir şekilde yerleştirilmesinde kullanılan belli esas ve metodlar.

    • Tefsir usulunün gayesi, kendi alanına giren hususları tespit edip ortaya koymak, sonrada bunları Kur'an-ı Kerim’in anlaşılmasında yardımcı unsur olarak kullanmaktır. Tefsir ilminin sistemli olarak gelişmesini sağlar.

  • Kaynaklar: Müstakil olarak;

    • Haris el-Muhasib –el-akl ve fehmul Kuran  İlk eser

    • Ibnul Cevzi-Fünunul efnan  Önemli eser

    • Ez-zerkeşi-el burhan fi ulumil kuran  En kapsamlı eser, en önemli eser

    • Bunlar haricinde taberi-camiul beyan mukaddimesi meşhurdur.

Ulumul Kur'an


  • Ulumul Kur'an: inişi, tertibi, toplanması, yazılması, okunması, tefsiri, icazı, nasihi, mensuhu ve hakkında şüphelerin giderilmesi açısından Kur'an-ı Kerim’le ilgili ilimler.

    • Amaç, inceleme alanına giren meselelere göre Kur'an-ı Kerim’in anlaşılmasını sağlamak.

    • Tabiat ilimleri bunlaırn dışındadır, çünkü direkt olarak Kur'an-ı Kerim’i hedef almazlar.

    • Ilk olarak 2. ve 3. Asır da yazılmıştır.

  • Kur'an-ı Kerim lafızlarıyla ilgilenen ilimler:

  1. Uslub’ül Kur'an:

    • Kur'an-ı Kerim’in hitap ve anlatım şeklini inceler.

Özellikleri:

    • Kur'an-ı Kerim’de ses nizamı ve musiki ahengi vardır.

    • Manayı tam ifade edecek kelimeler kullanılmıştır.

    • Aynı anda farklı seviyelere hitap edebilir.

    • Beyan ettiği hakikatleri farklı tarzlarda söylemiştir.

    • Muhataplarını her an teyakkuz halinde tutmak için iç içe bir muhtevaya sahiptir.

  1. Mübhematül Kur'an:

    • Belirsiz işaretler, zamirler, mekanlar, kişilerin zikredilmesini araştırır.

    • Son olarak tedvin edilen ilimlerdendir.

Sebebleri:

    • Evrensel fikirleri ön plana çıkarmak, şahıslarlarla meşgul etmemek.

    • İfade zenginliği sağlamak.

    • Kendisinden sözedilen şahsı yüceltmek.

    • Hoşa gitmeyen şahısları tahkir etmek.

    • Faili meşhur olduğu için açıklama gereği olmaması.

    • Mübhemin açıklanmasında fayda olmaması

Kaynakları

  • Kur'an-ı Kerim ve Sünnet kaynaktır.

  • Tarih ve Tevrat tenkit edilebilir.

  1. Garibul Kur’an:

    • Az kullanılması sebebiyle manası lügate bakmadan bilinemeyen kelimeler.

    • Kur'an-ı Kerim’de ilk zamanlarda kullanılan fakat daha sonrası unutulan kelimeler, başka dillerden geçen kelimeler.

    • Peygamberimiz (s.a.v) kelimelerden çok ayetlerdeki hükümleri açıklamıştır.

  2. Vücuh ve Nezair:

    • Vücuh bir kelimenin birden fazla manası olmasıdır (mecaz).

    • Nezair farklı kelimelerin aynı anlamda kullanılması (eşanlamı).

    • Metinde geçen kelimenin kontekste uygun olarak bilinmesi için önemlidir.

  3. Aksamul Kur'an:

    • Kur'an-ı Kerim’de yeminler.

Çeşitleri

    • Tevhide dair

    • Kur'an-ı Kerim’in hak olduğuna dair

    • Peygamberlerin hak olduğuna dair

    • Ahirette cezanın vakii olacağına dair

Sebebleri

    • Yeminin Araplar arasında önemli olması

    • Te’kid

    • Üzerine yemin edilen varlığın değerini göstermek

  • Kur'an-ı Kerim’in anlamıyla ilgilenen ilimler

  1. Müteşabihul Kur'an:

    • Manaları bilinmeyen, anlaşılamayan, veya birçok manası olup arasında seçim yapılamayan ayet veya kelimeler.

    • Anlam arasında yapılan seçim her zaman subjektif olacaktır.

    • Müteşabihlerin dışında kalan ayetler muhkemdir, yani kendisiyle neyin kastedildiği anlaşılır olan ayet.

    • Mutlak Müteşabihler:

      • Mahiyetini sadece Allah (c.c)’ın bildiği ayetler.

      • Huruf-u mukattaa, ruh, sura üflenmesi…

    • İzafi Müteşabihler:

      • Açıklanmaya muhtaç fakat alimler tarafından anlamı üzerine yorum yapılabilen ayetler.

      • Kapalı anlamlar, garib kelimeler, kevni ayetler…

      • Lafzi Müteşabihler:

        • Kelimenin yapısında görülen müteşabihlik.

        • Garip lafızlar, kelimelerin garabetinden kaynaklanır. Anlaşılması için kaynak gerekir fakat anlam kesin değildir.

        • Müşterek lafızlar, kelimenin birden fazla manaya gelmesi ile olur.

      • Manevi Müteşabihler:

        • Ayetin anlamında görülen müteşabihlik, mana bakımından kapalılık veya birçok mana ifade etmeleri (mesela tatlı su ile acı suyun karışmaması meselesi).

        • Manevi müteşabihlerin anlaşılması için genellikle fenni ilimlere bakılır.

Hikmetleri

    • İnsan için imtihan vesilesidir. Gayba imanı ölçer.

    • İnsana Allah (c.c) karşısında acziyetini gösterir.

    • Hür fikir ve mezheplere imkan sağlamıştır.

    • Kur'an-ı Kerim’i ezberlemek kolaylaşmıştır, çünkü müteşabihler sayesinde kısaltılmıştır.

    • Naklin yanında zihni çalışmaları artırmıştır.

    • Alimin cahile olan üstünlüğünü sağlamıştır.

  1. Hurufu Mukattaa

    • Zahiri olarak bir anlam ifade etmeyen mutlak müteşabihlerden olan harfler.

    • Kafirlerin dikkatlerini çekmiştir.

    • Selefe göre manalarını ancak Allah (c.c) bilir.

    • Halefe göre:

      • Allah (c.c)’ın sıfatlarına işaret ederler.

      • Bir tür yemindirler.

      • Başında bulundukları surenin ismidirler.

      • Dikkat çekmek için konmuştur. (Bu fikir daha çok kabul görmüştür).

    • Peygamberimiz (s.a.v)’in bunlar hakkında yorum yapmayışının sebebi:

      • Allah (c.c) ile kendisi arasında sır olarak kalması istenmiştir.

      • Sahabeler birşey sormadıkları için yorum yapılmamıştır.

      • Sahabeler manaları biliyorlardı ve Peygamberimiz (s.a.v) açıklama ihtiyacı duymamıştı.

      • Herhangi bir sorumluluk taşımadıkları için açıklanmamıştır. (Bu fikir kabul görmüştür).

  2. İcazul Kur'an:

    • Kur'an-ı Kerim’in bir benzerininin getirilmesinden insanların aciz olması. Insana bu kudret verildiği halde öyle fasih ve güzel bir şekilde yazılmıştır ki insanlık toplansa onun bir benzerini getiremez.

    • İcazının delilleri; zamanındaki şairlerin dize gelmesi, muhaliflerine meydan okuması, benzerinin getirilememesi.

İcazın yönleri:

    • Nazım ve telifi. Harfler, kelimeler ve ayetler en mükemmel bir şekilde yerleştirilmiştir.

    • İnsanların bilme imkanı olmayan gaybi haberler içermektedir.

    • Insanlığın tüm ihtiyacını karşılamaktadır. Dünya ve ahirette mutluluk amaçlar. Formülleri verir, çözümleri insana bırakır.

    • Fenni mucizelere işaret etmesi.

    • Peygamberimiz (s.a.v) tarafından değiştirilmemiş olması.

  1. Müşkilul Kur’an:

    • Kur'an-ı Kerim’de ihtilaf gibi gözüken ayetleri araştırır.

Sebebler:

    • Herhangi bir konuda, Kur'an-ı Kerim’de değişik ayetler yoluyla zıtlığa düşebilir.

    • Bazı ayetler mecaz veya hakiki mana kullanırlar. Aynı ayet içerisinde dahi mecaz ve hakiki anlam kullanılabilir.

    • Fiili kimin yaptığı hususunda ihtilaf çıkabilir.

    • Anlamlar çaıkşabilir.

    • Bir hakikatin farklı şekilde anlatımı.

İhtilafı çözmenin yolları:

    • Tevil ve telif yolu.

    • Nesih yolu. Peygamberimiz (s.a.v)’den nesih ile alakalı bir rivayet yoktur. Bu yol zıtlıkların giderilmesi için yapılmıştır.

  1. Münasebetül Kur’an:

    • Ayet ve sureler arasındaki mana ilişkileri. Kur'an-ı Kerim tertibi mucizevidir. Ayet ve sure sonları ile başları arasında ilişkiler mevuttur. Naslar arasında mantiki ilişkiler mevcuttur.

    • Bu sahada yazılan müstakil eserler oldukça azdır, zira belağat ilminin içine dahildir ve zor bir ilimdir. Kur'an-ı Kerim’in tamamı tek bir suredir diyen Razi, bu konu ile ilgilenmiştir.

  2. Fezailul Kur’an:

    • Kur'an-ı Kerim’in üstünlüğü. Hem söz olarak, hemde öğrenme, öğretme, okuma ve okutma anlamında.

    • Bu konu hakkında iyi niyetle çok sayıda hadis uydurulmuştur.

  • Tarih içerikli ilimler

  1. Kısasul Kur’an:

    • Kur'an-ı Kerim’deki kıssalar, sadece bir nakil ve aktarımın ötesinde toplumsal değişimlere paralel olarak ele alınması ve üzerinde düşünülerek yorum ve prensiplere ulaşılması gereken tarihsel verilerdir.

    • Kıssalar tamamen gerçek bir hadise hakkındaki bilgilendirmenin mükemmel olduğu, insanlık için yararlı olan bir hakikatin tecelli ettiği tarihsel görüntüler.

Gayeleri

    • Peygamberimiz (s.a.v)’in nübüvvetini ispat etmek, gaybi haberler vermek.

    • Peygamberimiz (s.a.v)’i ve müminleri teselli etmek.

    • Muhatplarını düşündürmek ve ibret almalarını sağlamak.

    • Islamın evrenselliğini ortaya koymak.

    • Semavi dinlerin esasta bir olduklarını beyan etmek.

Özellikleri

    • Kıssaların kahramanı şahıslar değil insanın inanç, ahlak ve davranışlarına sıkı sıkı bağlı olan tarih kanunudur.

    • Kıssalar, ilahi mesajı iletmek için vesile olarak kullanılmıştır.

    • Zaman, mekan ve şahıslar genel itibariyle bahsedilmez.

    • Yusuf kıssası hariç hiçbir kıssa bütün olarak verilmemiş, parça parça verilmiştir.

    • Maksada uygun olan parça veilrmiştir.

    • Araplar arasında bilinen kıssalara ağırlık verilmiştir.

    • Tarihi belge niteliğinde değil edebi üslup kullanılmıştır.

    • Tarihler atlanmış, önemli olan kısımlar verilmiştir.

    • Kıssalar çokça tekrar edilmiştir.

    • Canlı ve hareket dolu bir tasvirle müşahhas hale getirilmiştir.

  1. Esbabı nüzul:

    • Belirli bir sebebe bağlı olarak inen ayetleri inceler. Yaklaşık olarak 600 ayet böyledir.

    • Sahih kabul edilmesi için hadis usulune uygun olarak rivayet edilmiş olması gerekir.

    • Iki farklı rivayet varsa sıhhate, tarihleri yakınsa cem’e gidilir. Aynı ayetin iki defa nazil olması mümkün değildir.

Avantajları

    • Ayetin ve surenin ilahi maksata uygun olarak yorumlanmasını sağlar.

    • Müşkillerin halledilmesine yardımcı olur.

    • Müphemleri açıklığa kavuşturur.

    • Münasebet kurulmasına yardımcı olur.

    • Hasr veya tahsis şüphesini ortadan kaldırır.

Dezavantajlar

    • Ayetlerin esbabı nüzüla göre değerlendirip o olay ve şartlarla sınırlı görmek, evrenselliği ortadan kaldırır.

    • Yorum zenginliğine engel olur.

    • Müfessirleri gereğinden fazla meşgul eder.

    • Ortaya çıkan problemlerin Kur'an-ı Kerim’in genel çerçevesinde değerlendirilmesini önler.

  1. Nasih mensuh:

    • Şer’i bir hükmü bir başka şer’i delille kaldırmak yahut değiştirmek.

    • Müşkil ayetlerin tavzihi içinn yapılmıştır. Peygamberimiz (s.a.v)’den herhangi rivayet yoktur.

    • Varlığına deliller;

      • Nesih ayetleri

      • Nesih konusunda icma olması

      • Sahabe-i Kiram rivayetleri

      • Aklen müşkili tavzih için uygun bir yoldur.

    • Yokluğuna deliller;

      • Nesih ayetleri eski kitaplar ve peygamberleden söz etmektedir

      • Hadis mevcut değildir

      • Mensuh ayetlerin sayısında ittifak yoktur (5 ila 500 arası)

      • Zaman olarak mensuhun nasihten önce geldiğine kanıt yoktur.

      • Akaidle alakalı bir mesele olmadığı için inkarı küfür gerektirmez.

      • Nesih yerine tahsis ile açıklanabilir.

    • Nesih ve Tahsisin farkları;

      • Nesih hükmün tümünü ilga eder, tahsis bir kısmını yürürlükten kaldırıp bir kısmını ibka eder

      • Nesih sadece emir ve heiylerde mümkündür. Tahsis haberde de olabilir.

      • Mensuhun önce, nasihin sonra gelmesi gerekir. Tahsis de zaman problem değildir.

      • Nesih ancak kitap ve sünnette, tahsis bu iki alanın dışında da söz konusudur.

    • Nesihin olabilmesi şartlar;

      • Anlam yönüyle kesin zıtlık

      • Şer’i bir hüküm taşımalı

      • Iyilik ve kötülük ile alakalı olmamalı

      • Önce mensuh, sonra nasih gelmeli

      • Nasih mensuh ile aynı seviyede veya daha üstün olmalıdır.

    • Neshin tespiti için sünnete başvurulamaz, dolayısıyla sahabe-i kiram’a ve icmaya bakılır.

Çeşitleri

    • Metni mensuh, hükmü baki naslar (recm ayeti)

    • Metni baki, hükmü mensuh naslar (içki ayetleri)

    • Metni mensuh, hükmü mensuh naslar (emzirme ayeti)

Kur'an-ı Kerim’i Anlama ve Yorumlama


Anlamak

  • Kuranı anlamak, lafızların anlam ve çerçevesini bilmek, kullanım alanlarını, metin içi ve metin dışı bağlamlarını tespit edip ulaşılan sonuçları bütünleyerek fikri bir temele oturtmak demektir.

  • Kur'an-ı Kerim’i anlamak ciddi bir çaba sonucu mümkündür. Anlamak için kaide ve görenekler, ve konteks bilinmelidir.

  • Doğru anlamak için matığa başvurulmalıdır. Doğruluğu ölçmek için metin neyi, niçin, kime ve nerede-ne zaman söylediği bilinmelidir.

  • Zahiri okuma (arapça metin çözümü) ile metnin ne dediği anlaşılır. Fakat anlamada asıl nokta batıni okuma ila anlaşılır.

  • Batıni okuma (manevi) önce tikelden tümele metindeki anlamı çözme, daha sonra tümelden tikele dönmek suretiyle ilahi mesajı anlama gayretidir.

Anlamanın temel dayanakları

  • Dil: Sarf, nahiv, belağat gibi ilimlerin bilinmesi gerekir. Ayrıca Kur'an-ı Kerim olgusal ve sosyal alana ilişkin olarak daha basit bir dil kullanırken gayb alemi, tarih ve ahlak gibi konularda daha mecazi bir dil kullanmaktadır.

  • Tarih: Kur'an-ı Kerim oluşumu sırasında aktif biz çizgi takip etmiştir, çok kompleks bir tarihsel diyalog sürecine sahiptir.bunu anlamak için Mekki-Medeni tarihi bilinmelidir. Mekki 86 sureden oluşur, iman ve ahlak konuları ele alınmış, emir ve yasaklar verilmiştir. Yani teşrii bir yöntem kullanılmıştır. Medeni sureler ise ibadetlere ve toplumsal düzenlemelere önem vermiştir.

  • Sosyo-kültürel çevre: kültür; sosyal olarak kuşaktan kuşağa aktarılan maddi manevi ürünler bütünüdür. Kur'an-ı Kerim ile örf, adet, çever, kültürün sıkı bir bağı vardır.

    • Arabilik, arap lisanı ve kültürü üzere inmesidir. Bunların bilinmesiyle Kur'an-ı Kerim anlaşılabilir (yeminin önemi, kesretten kinaye, iyilik ve kötülük telakkilerin uyuşması).

    • Ümmilik, okuma yazma bilmeyen bir topluluk olmaları. Bu muhataplara göre Kur'an-ı Kerim’in genel felsefesinin kavranması, emir ve yasakların anlaşılması ve yaşanması için herhangi bir ilimi tahsile gerek yoktur.

  • Siyak-sibak ilişkisi: Ayetlerin ve kelimelerin önceki ve sonraki ile olan münasebetleri. Bazı konular ayrı olarak gözükse de hepsi siyak-sibak çerçevesinde doğrudan veya dolatlı olarak irtibatlıdır. Konteks göz ardı edilirse ilahi mesaj anlaşılmayabilir.

  • Makasıd: Genel olarak Kur'an-ı Kerim’in maksadı muhataplarına dünya ve ahiret mutluluğunu getirmektir. Maksadı (kasdul mütekellim) belirlemek anlamak için öenmlidir. Bu ise batını okuma ile olur.

  • S.298 ezberle

Kur'an-ı Kerim’i yorumlama


  • Yorumun kavramsal çerçevesini belirleyen tevil ve tefsirdir.

  • Tevil, meşru bir sebebten dolayı ayeti zahiri manasından alıp siyak-sibak ve kitap-sünnete uuygun başka bir manaya hamletmektir.

  • Asıl olan tevile gitmemektir. Ayetlerin zahiriyle amel etmek vaciptir.

  • Müşkil ayetlerin çözümünde ve müteşabih ayetlerin anlaşılmasında tevil zorunludur.

  • Tevilin şartları, ayetin mecazi de olsa işaret ettiği bir mana olmalı, nassa ters düşmemeli, ve tevilin şer’i bir delile dayanması gerekmektedir.

Çeşitleri

  • Beyani Tevil:

    • Arap dilinin kuralları içinde hareket edip anlam çıkarma, tercih, istihraç ve istinbat işidir.

    • Beyani tevil zannidir, subjektiftir ve eleştiriye herzaman açıktır.

  • İrfani Tevil:

    • Tasavvuf erbabına sezgi, keşf ve ilham yoluyla gelen bilgi türü.

    • Nasların literal anlamı (ibare)’lere uygunlun aranmamaktadır. Doğrulanamaz ve ispatlanamaz. Tamamen subkjektif ve özneldir. Bağlayıcı olmaz.

  • Burhani Tevil:

    • Nasların akla ters düşmesi halinde tevil edilmesini öngörür. Zannidir, subjektifdir, eleştirilebilir.

  • Kur'an-ı Kerim yorumu için en uygun yol beyani tevildir. Zira irfani tevil tamamen özneldir, doğrulanamaz, ölçü ve sınırı yoktur. Burhani tevil de nasslar karşısında tek ölçütü akıl olarak kabul etmektedir. Beyani tevil ise hem şartlara uygundur hemde aklı hiçbir zaman naklin önüne geçirmez.

Hermenötik (hermeneutics) ve Tevil

  • Yorum bilim demektir. Özel olarak anlamı kitab-ı mukaddes in manevi hakikatini ortaya çıkarmak için kurulmuş hristiyan teolojisinde bir disiplindir.

  • Genel olarak anlamı insanın söz, fiil, ürün ve kurumlarının anlaşılması ve yorumlanmasıdır.

  • Iki özelliği vardır, okuyucunun kendini metin yazarı yerine koyması, ve metni yazardan daha iyi anlayabilmesini sağlayan objektiflik.

  • Tevil metni sadece dilbilimsel olarak değil bilgi, kültür, örf vb. Açılarından da yorumlar.

  • Hermeneutics ve tevil arasında tek ilişki, ikisininde kutsal metinleri anlamak için kullanılmasıdır. Bunun haricinde ne okur kendini Kur'an-ı Kerim yazarı yerine koyabilir, nede ondan daha iyi anlayabilir. Dolayısıyla Kur'an-ı Kerim’i anlamak için hermeneutics kullanmamıza gerek yoktur.

Yorumcunun Özellikleri

  • Kur'an-ı Kerim dilini ve inceliklerini bilmelidir.

  • Anlama yöntemlerine, dinin teorik temellerine aşına olmalıdır.

  • Tarih, sosyoloji, psikoloji gibi ilimlerde yeterli seviyede olmalı.

  • Geçmiş birikimden istifade edecek belli bir beceriye sahip olmalıdır.

  • Yorumcunun aklı islam’dan beslenmeli, zeka ve kabiliyetli olmalı.

  • Metni herhangi bir metin olarak değil ilahi bir metin olarak okumalı.

Yorumda öznellik

  • Yapılan yorumların Allah (c.c)’ın maksadını bayan ettiğini kesin olarak söylemek mümkün değildir. Yorum farkları olmaktadır.

  • Kur'an-ı Kerim’den kaynaklanan öznellik, gaybdan bahsetmesi, esbabı nüzulu sadece haber olarak değerlendirmemiz, ve yazara soramamaktayız.

  • Yorumcudan kaynaklanan öznelliğin başında mezhep farklılıkları, ön yargıların bulunması, kabiliyet ve zeka seviyesinin fakları, yetiştiği ortamlar etki etmektedir.

Kur'an-ı Kerim’i yorumla yöntemleri

Mevzii Yorum Yöntemi

  • Kur'an-ı Kerim’deki sure sıralamasına göre yapılan yorumdur.

  • Parçadan bütüne giderek global bir dünya görüşü oluşturamaz, ayrıntılı ve bazen gereksiz bilgiler (israiliyyat) çokça bulunur, günümüz insanın ihtiyaçlarına cevap veremez.

  • Buna karşılık metnin indirildiği dönemin tarihi, edebi ve sosyal şartları hakkında bilgi verir, klasik müfessirlerin akıl yapılarını belirtir, mevzui tefsire de kaynaklık yapar.

Mevzui Yorum Yöntemi

  • Herhangi bir konu hakkında ayetlerin nüzül sırasına göre incelenmesi ve pratik hayata uygunluğunu göstermektir. Kur'an-ı Kerim nasları ve beşeri deneyimler birleştirilerek ortak bir inceleme konusu ortaya çıkarılmıştır.

  • Bu yöntem Kur'an-ı Kerim’in anlaşılması ve yorumlanması için en uygun yöntemdir. Günümüz insanına Allah (c.c)’ın mesajını ulaştırmak için en uygun yoldur.

Yöntemin işleyişi:

Dil:

  • Öncelikle Kur'an-ı Kerim dili anlaşılmalı, dilbilimsel tahliller yapılmalı. Özellikle kelime ve terkiplarin nüzul ortamındaki manaları tespit edilmelidir. Zira günümüz lügatleri bu konuda bize yardımcı olmamaktadır. Kelimelere Kur'an-ı Kerim’in verdiği anlam, ve semantik tahlille daha önceki anlamları bilinmelidir.

  • Mecazi kelimelerin anlamları bilinmeli.

  • Cümle içerisinde kullanım şekilleri anlaşılmalı.

  • S.323 belağat ezberle

  • Teşbih, mecaz, kinaye ve istiare ilimleri bilinmelidir. Çünkü müteşabih bir ayeti mecaza hamletmeden tevil etmek mümkün değildir.

Rivayetler

  • Sünnetin iki fonkisyonu beyan ve teşrii dir. Nasların açıklıpa kavuşturulması konusunda Kur'an-ı Kerim sünnete mmuhtaçtır.

  • Sahabe-i kiram yorumları önemlidir çünkü hem onların dilinde inmiştir hemde onların zamanında. Ayrıca sahabe-i kiram’da üstün bir idrak ve iman, felsefeden etkilenmemiş düşünce ve fasih bir dil mevcuttur.

  • Sahabe-i kiram bir tarafta şiir ve dil tahlili, diğer tarafta esbabı nüzul ve nasların tahsisi yoluya Kur'an-ı Kerim yorumluyorlardı.

  • Esbabı nüzul, nesih, mübhemat ve gayb konularında görüşleri bağlayıcıdır.

  • Tabiiun da daha çok dilbilimsel inceleme yapmış, fakat bazen ehl-i kitaba başvurmuştur. Bağlayıcı olmasada kaynaktır.

  • Arap şiiri kelimelerin anlamının ortaya çıkması adına önemlidir.

Yorumda bütünsellik

  • Kur'an-ı Kerim’i oluşturan parçalar en küçükten en büyüğe kadar birbiriyle irtibatlıdır.

  • Ilk aşama nüzul zamanına gidip anlamı kesinleştirmek, daha sonra anlamları genelleştirerek umumi geçerlilipe sahip ahlaki-toplumsal ilkeler ortaya koymak.

  • Bütünlük için ayetlerin çerçevesi, siyak-sibak ilişkileri, ve Kur'an-ı Kerim’in genel dünya görüşü benimsenmelidir.

  • Herhangi bir konu, öncelikle asli unsurları belirlenmeli, daha sonra tali unsurlar ve ayetler belirlenmelidir. Ayrıca ikinci dereceden ilgili ayetler de toplanmalıdır.

  • Daha sonra nüzul sırasına göre ve nüzül sebeblerine göre tasnif edilmeli, ona göre yorumlanmalıdır. Esbabı nüzulun yorum zenginliğine ve bütüncül bakışa engel olmamasına dikkat edilmelidir.

  • Kıraatlerden ve değişik yorumlardan faydalanılmalıdır.








Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət