Ana səhifə

AKŞAm afyon patlamasını Başbuğ‘a yıkacağız!


Yüklə 159 Kb.
tarix25.06.2016
ölçüsü159 Kb.



AKŞAM

Afyon patlamasını Başbuğ‘a yıkacağız!

25 şehit üzerinden alçak plan... Savcı Muammer Akkaş’ın, Afyon'daki askeri birlikte yaşanan patlama sonrası, Ergenekon sanığı Bedirhan Şinal’a gizli tanıklık teklif ettiği ortaya çıktı: Olayı Hurşit Tolon ve İlker Başbuğ'a yıkacağız. Sen rolünü oyna yeter.

17-25 Aralık darbe operasyonunun savcısı Muammer Akkaş’ın tezgahı... Ergenekon devasının da savcılığını yürüten Akkaş'ın, Afyon’daki askeri cephanelikte meydana gelen ve 25 askerin şehit olduğu patlamayla ilgili Bedirhan Şinal’ı gizli tanık olması konusunda ikna etmeye çalıştığı gün yüzüne çıktı. Cumhuriyet Gazetesi’ne molotof atılmasıyla ilgili yargılanan Şinal, Akkaş’ın ifade vermesi karşılığında cezaevinden çıkarılacağı vaadinde bulunduğunu, kabul etmeyince hakkında dava açtığını öne sürdü.

SEDAT PEKER'E TALİMAT VERİLDİ

İddiaya göre Savcı Akkaş, Şinal'ı 22 Şubat 2013’te ifadeye çağırıp katibi de yanındayken şunları söyledi: Afyon cephanesindeki patlamayla ilgili Hurşit Tolon ile İlker Başbuğ’un Sedat Peker’e talimat verdiği ve cephaneliğin hükümeti düşürmek için patlatıldığı yönünde ifade hazırlanacak. Seni gizli tanık yapacağız. Sana verilen rolü oyna yeter. Dosyayı Ergenekon sanıklarına yıkacağız...

SAVCININ KATİBİ DE O ODADAYDI

Şinal'ın ifadesine göre Akkaş, şöyle devam etti: Gizli tanıklar deşifre oluyor. Dikkat çekmemek için seni cezaevine yollayacağım. Uygun zamanda uyuşturucu olayından seni çağırtacağım. Ben de orada ifadeni alacağım... Öte yandan Şinal’in iddiaları üzerine Akkaş'ın katipliğini yapan S.K. tanık olarak dinlendi. Katip mahkemede, Akkaş’ın gizli tanıklık yapabileceğini söylediğini kaydetti.

Cumhuriyet'e molotoftan 18 yıl hapis

2008 yılının nisan ayında Cumhuriyet gazetesine molotof kokteyli atılmasına ilişkin başlatılan soruşturmada gözaltına alınan Bedirhan Şinal, "Neden yaptınız?" soruları karşısında "Hak ettiği için" demişti. Hakkında açılan dava daha sonra Ergenekon'la birleştirilen Şinal, 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Savcı Akkaş hakkındaki iddiaları ‘devletteki paralel yapı’ soruşturmaları kapsamında incelemeye aldı. Davanın tutanakları gelecek günlerde HSYK'ya gönderilecek. Savcılık, Bedirhan Şinal'in de 'tanık' olarak ifadesini alacak.



AKŞAM

MGK‘dan ‘cemaat‘ yalanlaması geldi

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 30 Ekim 2014 tarihli MGK toplantısıyla ilgili olarak bir açıklama yaptı.

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği yaptığı açıklamada "Son günlerde bazı basın-yayın organlarında 30 Ekim 2014 tarihli MGK Toplantısı'nda bütün cemaatlerin örgüt kapsamına alınarak kodlandığına dair haber/yorumların yer aldığı tespit edilmiştir. Bu iddialar tamamen gerçek dışıdır." ifadelerini kullandı.

HÜRRİYET

Başbakan: Alevilere Aleviliği öğretme derdinde değiliz

Alevi temsilcileriyle Başbakanlık’ta verdiği akşam yemeğinde bir araya gelen Başbakan Davutoğlu “Alevilere, Aleviliği öğretme derdinde değiliz” diyerek meseleye eşit yurttaşlık temelinde baktıklarını söyledi. Başbakan, Alevilere yönelik ayrımcı uygulamaların kendisine bildirilmesini de istedi

Avrupa'da İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “Alevilere ayrımcılık”, Yargıtay’ın “Dernekler, cemevi yaptırabilir” kararları Alevi açılımını bir numaralı gündem maddesi haline getirdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Alevi temsilcileri ve akademisyenlerle yaptığı istişare toplantısı da Alevi paketine yönelik beklentileri artırdı.Davutoğlu’nun Başbakanlık Resmi Konutu’nda verdiği ilk akşam yemeği özelliğini de taşıyan toplantı 6 saat sürdü. Yemeğe 19 kişi katıldı. Yemekte, cemevlerinin statüsü, din kültürü dersi, AİHM kararı, Diyanet’in durumu, dedelere maaş gibi birçok konu ele alındı.Davutoğlu’nun konuklarını dinledikten sonra yaptığı konuşmada, “Ben tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Başbakanıyım. Çözüm süreci de dahil hiçbir zaman oy hesabı yapmadık. Hepimizin empati yapması gerek” dediği öğrenildi. “Alevilere Aleviliği öğretme derdinde değiliz” diyen Davutoğlu, soruna eşit yurttaşlık temelinde yaklaştıklarını vurguladı. Davutoğlu’nun, Din Kültür ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatında değişiklik yapacaklarını, bu dersin sınıf geçmeyi etkilememesi gerektiğini söylediği, cemevlerine yasal statüye ilişkin “Statü sorununu çözmek için elimizden geleni yapacağız ancak en doğru noktayı bulmaya çalışıyoruz” dediği öğrenildi. Katılımcıların kamuya alımlarda ve kamu yönetiminde Alevilere ayrımcılık yapıldığı eleştirilerinde bulunması üzerine Davutoğlu, “Herhangi bir ayrımcı uygulama durum söz konusu olursa, münferit bir vaka da varsa derhal bana ulaştırın. Ben liyakate, ehliyete bakarım” değerlendirmesi yaptı.

ALEVİLER DE KARŞI

Toplantıda Başbakan, AİHM kararını istetti ve karar okundu. Karar üzerine değerlendirme yapıldı. AİHM’nin Aleviliği din gibi kabul edip cami benzeri bir ibadet merkezini öne çıkardığı belirtilirken, buna toplantıya katılan Aleviler de karşı çıktı. Başbakan da Aleviliğin İslam içinde olduğunu ve ayrı bir din olmadığını belirtti. Davutoğlu Alevilerin sorunlarının çözümü için söz verdi.

Avcı: Alevilere muafiyet gelebilir

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Alevilerin zorunlu din dersinden muaf olabileceği sinyalini verdi. Avcı, katıldığı bir TV programında “Bizim öteden beri dikkat çektiğimiz BM Uluslararası Çocuk Hakları Beyannamesi’nde çocuğun eğitimi konusunda karar verecek nihai merciin anne-baba olduğuna dair açık bir hüküm var. Dolayısıyla, o hüküm doğrultusunda bu tür talepler, zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvurularda da ayrıca gündeme getiriliyor. Dolayısıyla bütün bunları hesaba katan bir düzenleme yapılabilir” diye konuştu. Avcı “Aleviliğin seçmeli ders olarak müfredata girmesi mümkün mü?” sorusuna ise “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde çok ciddi bir Alevi, Bektaşi kültürüne ilişkin temel bilgilerin yer aldığı bölümler, üniteler var” yanıtını verdi.

MİLLİYET

'Yüzde 10'luk seçim barajını iptal etmek mümkün değil'

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın seçim barajıyla ilgili bireysel başvuru konusunda yaptığı açıklamalara ilişkin bir soru üzerine verdiği cevapta;"Hakikaten tüyler ürperten yorumu bana ait değildir gazeteciye aittir açıklamasını keşke daha önce yapsaydı. İki gün sustuktan sonra gelen aşırı eleştiriler karşısında mı yaptı onu bilemiyorum. Sonucunu bekleyeceğiz. Bu şekilde bir yöntemle, işin sonucu yüzde 10'luk seçim barajını iptal etme, yürürlükten kaldırma mümkün değildir, olacak bir şey değildir. Tamamen yetkisiz ve yok hükmünde bir işlemdir. Yapacaklarını sanmam" dedi.Burhan Kuzu, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk ve Adalet Topluluğu tarafından düzenlenen 'Türkiye için Başkanlık Sistemi Modeli' konulu konferansa katıldı. Kırıkkale Üniversitesi Mavi Salonunda düzenlenen toplantıya Kırıkkale Valisi Ali Kolat, Belediye Başkanı Mehmet Saygılı, Üniversite Rektörü Prof. Dr. Ekrem Yıldız, Cumhuriyet Başsavcısı Osman Kaçar, Baro Başkanı Av. Ayhan Yılmaz, Öğretim görevlileri ve kalabalık bir öğrenci katıldı. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı ve Ak Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç'ın seçim barajıyla ilgili açıklamasına ilişkin bir soru üzerine "Tamamen yetkisiz ve yok hükmünde bir işlemdir. Yapacaklarını sanmam" dedi. Kuzu, Kırıkkale Üniversitesi Mavi Salonda, "Türkiye İçin Başkanlık Sistemi Modeli" konulu konferanstan önce gazetecilerin sorularını yanıtladı. AYM Başkanının böyle bir açıklamayı yapmaması gerektiğini söyleyen Kuzu, şöyle devam etti:

YÜZDE 10'LUK SEÇİM BARAJINI İPTAL ETME MÜMKÜN DEĞİLDİR

"Açıklama sonrasında tepkimizi çok açık, net ve sert bir şekilde verdik. Kılıç'ın sonradan yaptığı açıklamada 'böyle bir şey demedim, çalışma devam ediyor' deyince artık tartışmanın bir anlamı kalmadı. Hakikaten tüyler ürperten yorumu bana ait değildir, gazeteciye aittir açıklamasını keşke daha önce yapsaydı. İki gün sustuktan sonra gelen aşırı eleştiriler karşısında mı yaptı, onu bilemiyorum. Kılıç'ın yaptığı düzeltmeyi, açıklamayı biz doğru ve samimi sayıyoruz. Sonucu bekleyeceğiz. Bu şekilde bir yöntemle, işin sonucu yüzde 10'luk seçim barajını iptal etme, yürürlükten kaldırma mümkün değildir, olacak bir şey değildir. Yaptım oldudan başka bir şey değildir. Tamamen yetkisiz ve yok hükmünde bir işlemdir. Yapacaklarını sanmam. Yaparlarsa da dediğim şekilde sonuç budur. O zaman bu memlekette hiçbir kurumu yerinde tutamazsınız. Her kurum fiili durumlar oluşturur kendine göre, Türkiye'nin yaşama imkanı kalmaz. Yargı bu işin başını çekmemeli".

İNSANLARIN ONURU YÜZDE 10'LUK BARAJDAN DAHA MI AŞAĞIDA

Kuzu, bireysel başvurunun Anayasa Komisyonu Başkanı olarak kendi dönemlerinde geldiğini belirttiği konumasının devamında, "Bireysel başvuru yetkisini bu mahkemeye biz verdik, AK Parti döneminde verildi. Çok emeğim var. O kurum Türkiye'ye yakışır şekilde kullanılsın diye. Benim açılmış davam var, Anayasa Mahkemesi'ne benim bireysel başvurum var 6-7 ay önceden verilmiş. Hala bir ses yok. Eğer hakikaten Anayasa Mahkemesi'nin vakti varsa, benim talebime bir karar versin. Bana twitterdan ağır küfürler var. Anayasa Mahkemesi evvela bunlara bir çözüm bulsun. İnsanların onuru yüzde 10'luk barajdan daha mı aşağıda" diye konuştu.



SABAH

Seçim barajında üst akıl devrede

Devletin zirvesi AYM'nin seçim barajı atağını değerlendirdi: Bu siyasi mühendislik hamlesi. Hedef kaos çıkarıp anayasayı değiştirecek çoğunluğu engellemek. Kumpas Antalya'daki konferansta hazırlandı. Çözüm sürecine karşı üst akıl devrede

Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) "Seçim Barajı" meselesini gündemine alması ve Haşim Kılıç'ın yaptığı açıklamalar devletin zirvesinde "seçim kumpası" olarak değerlendirildi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'na sunulan rapor ve devletin zirvesindeki görüşmelerde, "Bu hamle siyasi mühendislik hamlesidir. Amaç seçimlerden önce kaos çıkartarak AK Parti'nin anayasayı değiştirecek çoğunluğa erişmesini engellemek" değerlendirmesi yapıldı. Seçimlere kısa bir süre kala, tartışmaların "özgürlükçülük" kılıfı altında toplumda kaos çıkarma girişimi amacı ile çıkarıldığı kaydedildi. "Anayasa Mahkemesi, kendisinden alınmış bir yetkiyi kullanarak bir yol açmaya çalışıyor. Yapılanın anayasaya aykırılığı bu kadar açıkken, bunda ısrar edilmesi ve izlenen yöntem amacı ortaya koyuyor" denildi. Devletin zirvesindeki diğer değerlendirmeler şöyle:

KUMPAS ANTALYA'DA HAZIRLANDI: Siyasi mühendislik için konu kamuoyunun gündemine çok ustaca getirildi. Antalya'da 27-28 Kasım'da Avrupa Konseyi tarafından düzenlenen "Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolunun etkinleştirilmesi" başlıklı uluslararası konferans seçildi. Konuşmacılardan hiçbirinin konusu olmadığı halde, bireysel başvuru çerçevesinde norm denetimi yolu ile kanun maddesinin iptalinin mümkün olup olmadığı konusu gündemi oluşturdu. Gündem teknik bazı meselelerin ele alınmasıyken bazı gazeteci ve muhabirler de toplantıya davet edildi. Bu şekilde konunun doğrudan istenilen ve Antalya'da tartışılan şekilde kamuoyunun gündeminde yer alması sağlandı.

ÜYELERE BASKI: Komisyonda görüşülecek bireysel başvuru önce manidar bir şekilde genel kurula sevk edildi. Antalya'daki toplantı ortamı, konunun sürekli gündemde tutulması, kasıtlı soru ve yorumlarla 17 üye baskı altında tutulmaya çalışıldı. Haşim Kılıç da toplantıda bir konuşma yaptı ve konu ile ilgili görüşlerini katılımcılarla paylaştı. "Kanunun anayasaya aykırılığının incelenebileceğini" iddia etti. Konuşmacıların da büyük bir kısmı, anayasada ve 6216 sayılı kanunda bir hüküm olmamasına rağmen, yorum yoluyla bu yolun açılabileceğini savundu.

ÇÖZÜME KARŞI ÜST AKIL: Uzun süredir her fırsatta çözüm sürecini riske atmak için hamleler yapılıyordu. Bu olayda verilen destek ve tahrik ettiği kesim itibari ile yine çözüm sürecini zora sokma amacı görülüyor. Baraj tartışmalarının anayasaya aykırılığı, Anayasa Mahkemesi'nin görev ve yetki alanına girmeyen bir konuda girişimde bulunması göz ardı edilerek, HDP ve CHP'yi konuya müdahil ederek, siyasi mühendislik hamlesi tamamlanmaya çalışılıyor.

ALGI HAMLESİ BELLİ: Anayasa Mahkemesi'nin girişimin yanında çok bilinçli bir şekilde de algı hamlesi yürütülüyor. Hükümetin 2013 Eylül ayında açıkladığı Demokratikleşme Paketi ile gündeme getirdiği "Seçim barajının kaldırılması için 3 teklif" ve atılan adımlar gündeme hiç getirilmeden mahkemenin hamlesi ile hükümet baskı altına alınmaya çalışılıyor. Sağlanan algı ve belli kesimlerin baskısı ile Anayasa Mahkemesi'nin yapacağı anayasa ihlali ve yetkisini aşma girişimi tartışılmadan "Özgürlükçü bir adım" değerlendirmesi yapılması sağlanmış olacak.

CHP'DEN AYM'YE BAŞVURU

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunarak seçim barajının kaldırılmasını talep etti. Oran yaptığı yazılı açıklamada, "2002'de yüzde 10'luk baraj nedeniyle geçerli oyların yüzde 46.33'ü yani tam 14 milyon 607 bin vatandaşımızın oyu adresine ulaşmadı ve iradeleri yok sayıldı. Seçim barajı yükseldikçe demokrasi kan kaydediyor" dedi. Oran'ın, avukatı Haluk Pekşen aracılığıyla yaptığı başvuruda barajın anayasada güvence altına alınan "temsilde adalet" ilkesine ve seçme ve seçilme hürriyetine aykırı olduğu ileri sürüldü.

STAR

Kılıçdaroğlu'nun o sözlerine en sert tepki!

Eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler: " Kılıçdaroğlu, 'Zihinsel engelli' sözünü hakaret kelimesi olarak kullanarak milyonlarca engelli kardeşimizi özel günlerinde yaralamış ve rencide etmiştir" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Dünya Engelliler Günü'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözlerine Eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler tepki gösterdi. İşler, " Kılıçdaroğlu, 'Zihinsel engelli' sözünü hakaret kelimesi olarak kullanarak milyonlarca engelli kardeşimizi özel günlerinde yaralamış ve rencide etmiştir" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Dünya Engelliler Günü'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözlerine eski Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler 'den tepki geldi.

Konuyu, twitter hesabından değerlendiren AK Partili İşler, " Kemal Kılıçdaroğlu, gaflarına bir yenisini daha ekleyerek 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde siyaset tarihimize geçecek bir gafa imza yaptı.'Zihinsel engelli' sözünü hakaret kelimesi olarak kullanarak milyonlarca engelli kardeşimizi özel günlerinde yaralamış ve rencide etmiştir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun milletin seçtiği ilk Cumhurbaşkanımıza yönelik yakışıksız sözleri aziz milletimize yapılmış ağır bir hakarettir. Anamuhalefet lideri Kılıçdaroğlu yalan, iftira ve hakaret üslubunu siyaset tarzı olarak benimseyerek siyasette seviyeyi düşürmektedir.Kılıçdaroğlu'nu, Cumhurbaşkanımızdan ve rencide ettiği milyonlarca engelli kardeşimizden özür dilemeye davet ediyorum" ifadelerini kullandı.

STAR

Yalçın Akdoğan: 'Külli bir yalan'

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Yasamayla ilgili bakan olarak Sn. Bülent Arınç'la yaptığım bütçe konulu konuşmayı tartışma diye verenler külli bir yalanın içindedir" dedi.

Yalçın Akdoğan: 'Külli bir yalan'

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AK Parti Grup Toplantısı esnasında Bülent Arınç ile yaptığı konuşma hakkında ortaya atılan iddiaları yalanladı. Yalçın Akdoğan Twitter hesabından yaptığı açıklamada konuşmalarını tartışma şeklinde verenlerin külli bir yalan içinde olduğunu ifade etti. Akdoğan, Twitter'dan "Yasamayla ilgili bakan olarak Sn. Bülent Arınç'la yaptığım bütçe konulu konuşmayı tartışma diye verenler külli bir yalanın içindedir" diye yazdı.Yalçın Akdoğan, yazdığı bir diğer twitte ise "Gazetecilik ile yalancılık arasında fark vardır. Biri hakikatin peşinde koşar, diğeri yalan ve çarpıtmanın..." ifadelerini kullandı.



TÜRKİYE

İşte CHP'nin seçim barajı teklifi

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Hamzaçebi "CHP olarak teklifimiz yüzde 3'lük barajdır" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, seçim barajıyla ilgili olarak, "AYM kendisine yapılan başvuru sonrasında nasıl bir karar verir bilmiyorum, AYM hak ihlali kararı verirse kimse bu kararı görmezden gelemez. AYM hak ihlal kararı verirse, bu karanın verilmesinden sonra TBMM'ye düşen görev, yüzde 10'luk seçim barajını makul seviyeye indirmektir. CHP olarak teklifimiz yüzde 3'lük barajdır" dedi.Hamzaçebi, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Bedelli askerlik konusunda atılan adımın eksik kaldığını belirten Hamzaçebi, bedel ve yaş konusunda düşüş olmasına rağmen yine de bu kapsamın tüm beklentileri karşılamayacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Anaokulundan başlayarak çocuklarımıza bir hayat tarzı sunacağız" ifadelerini kullandığını belirten ve eleştirilerde bulunan Hamzaçebi, "Sayın Erdoğan ve Davutoğlu ikilisinin gözünde demokrasi istenilen durağa gelindiğinde inilecek olan bir tramvaydır. Çok açık bir şekilde kendisini ele vermiştir. 'Toplumu dönüştüreceğim' diyor. Toplum mühendisliğine soyunmuş durumdadır. Erdoğan ve Davutoğlu ikilisinin demokrasi ile insan hak ve özgürlükleri ile problemi vardır. AK Parti Genel Başkanı iken yaptığı açıklama ile Cumhurbaşkanı iken yaptığı açıklama birbirini tamamlıyor. 'Çocuklarımıza anaokulundan başlayarak hayat tarzı sunacağız', 'hayat tarzı dayatacağız' yani. 11 yaşındaki bir kız çocuğunu çocuk olarak değil de cinselliğini yaşayacak bir kadın olarak gören bir anlayış Türkiye'ye yakışmıyor. Bunlar demokrat ve özgürlükçü değildir" diye konuştu.

AİHM'in Cem Evleri ile ilgili verdiği kararı değerlendiren Hamzaçebi, "Yıllardır Alevi açılımı yaptığını söylüyor Erdoğan ve Davutoğlu ikilisi. 'Sizden destur almaya geldim' demekle olmuyor, uygulamasını yap bunun. Bir tane Alevi müdür, vali, bakan var mı? Alevi açılımı yapıyorsan gel onların ibadethanelerine karışma" dedi.

Seçim barajıyla ilgili bir soruya Hamzaçebi, "AYM kendisine yapılan başvuru sonrasında nasıl bir karar verir bilmiyorum, AYM hak ihlali kararı verirse kimse bu kararı görmezden gelemez. AYM hak ihlal kararı verirse, bu karanın verilmesinden sonra TBMM'ye düşen görev, yüzde 10'luk seçim barajını makul seviyeye indirmektir. CHP olarak teklifimiz yüzde 3'lük barajdır. Anayasamız 'temsilde adalet' derken, öte yandan 'yönetimde istikrar' demiştir. Yönetimde istikrar makul bir barajı gerektirir. Sıfır baraj çok parçalı bir parlamento yapası demektir, bunu ben uygun bulmam. Biz AYM'nin ne karar vereceğini bilemiyoruz, belki 'hak ihlali yoktur' da diyebilir" ifadelerini kullandı.

TÜRKİYE

Kerry, 'İran IŞİD'i vuruyorsa olumludur'

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Türkiye ve ABD ilişkilerinden IŞİD terör örgütüne varıncaya kadar çok çarpıcı açıklamalarda bulundu.ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Türkiye'nin Suriye ile sınırı olması sebebiyle çok önemli bir koalisyon ortağı olduğunu ve bu sebeple iki ülke arasında ciddi görüşmeler yapıldığını söyledi. Önemli açıklamalarda bulunan John Kerry, İran'ın IŞİD'e saldırdığı konusuyla ilgili kesin bilgi vermekten de kaçındı. Ancak "eğer İran saldırıyorsa darbe vuruyorsa bu olumludur" dedi.

"İran IŞİD'i vuruyorsa olumludur"

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, ABD Savunma Bakanlığı'nın, İran'ın Amerikan yapımı F-14 uçakları ile Irak'ta IŞİD'e hava saldırısı düzenlediği açıklamasına ilişkin olarak, ''Başka bir ülkenin askeri bir girişimine ilişkin teyit ya da inkar açıklaması yapmayacağım. Gerçekten böyle bir saldırı yapıldıysa, bunu açıklamak İranlılara, Iraklılara düşer. Biz Irak'taki operasyonlarımızı Irak hükümeti ile koordine ediyoruz. Bizim askeri ya da öteki etkinliklerimizi İranlılarla koordine etmeme politikamızda değişen hiçbir şey yok. Şu an için koordine etmemenin yanı sıra, böyle bir plan da yok. İran belli bir bölgede IŞİD'e saldırıyorsa, darbe vuruyorsa, bu olumludur. Ama bu bizim koordine ettiğimiz bir şey değil. Iraklılar, kendi kara ve hava bölgelerinin sorumluluğuna sahip. Ne yapmayı seçeceklerine de kendileri karar verir'' dedi.

“TÜRKİYE ÇOK ÖNEMLİ BİR KOALİSYON ORTAĞI”

60 ülkeden oluşan koalisyonun Brüksel'de NATO Genel Merkezi'ndeki toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kerry, Türkiye'nin Suriye sınırında güvenli, bölge oluşturma düşüncesi ile ilgili bir soruya verdiği yanıtta, ABD'nin Türkiye ile yakın temaslarda ve görüşmelerde bulunmayı sürdürdüğünü söyledi. Kerry, ''Herkesin bildiği gibi Türkiye bir NATO müttefiki. Çok önemli bir koalisyon ortağı. Suriye ile sınırı var, Suriye'de olan bitenler nedeniyle kritik etkisi var. Bu yüzden çok ciddi görüşmeler yapıyoruz. Başkan Yardımcısı Biden daha yeni ordaydı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile uzun görüşmeler yaptı. Davutoğlu da Irak'ı yeni ziyaret etti. Daha ileri nasıl gidileceği konusunda bir çok görüşmeler var. Ama şu anda güvenli bölge yada tampon bölge oluşturulması konusunda bir karara yaklaştığımız yada ilerleme sağlandığın söylemek için çok erken. Hem Suriye'deki sorunla baş etmek, hem de bölge güvenliği konularında görüşmelerimizi sürdürüyoruz'' diye konuştu.Kerry, Suriye Devlet Başkan Beşar Esad rejiminin meşruiyetini yitirdiği konusundaki görüşlerinde bir değişme olmadığını, sorunun askeri değil politik yolla çözülmesi gerektiğini ve bunun için yol aradıklarını söyledi.



TÜRKİYE

Bakan Ala: 'Emniyette ihtiyaç kadar terfi olacak'

İçişleri Bakanı Efkan Ala, bundan sonra emniyet teşkilatında ihtiyaç olduğu kadar terfi olacağını ve böylece yığılmaların oluşmayacağını kaydetti.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, yapılacak düzenlemelerle bundan sonra emniyet teşkilatında ihtiyaç olduğu kadar terfi olacağını ve böylece yığılmaların oluşmayacağını kaydetti.

İçişleri Komisyonu, AK Parti Sinop Milletvekili Mehmet Ersoy başkanlığında toplandı.

Toplantıda, kamuoyunda “İç Güvenlik Tasarısı” olarak bilinen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ele alındı.Muhalefet milletvekilleri, tasarının aynı yöndeki tekliflerle birleştirilmeden önce Anayasa'ya aykırılık önergelerinin ele alınması gerektiğini savundular.MHP Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu, tasarıyla kazanılmış hakların gasp edildiğini, okulların kapatıldığını söyledi. Tasarının Anayasa'nın çeşitli maddelerine aykırı olduğunu öne süren Türkoğlu, "Güneydoğu'da teröristler paralel devleti kurmuş, siz burada bilmem ne cemaatinden diye çocuklara zulüm yapıyorsunuz, biz bunu kabul etmiyoruz” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, polis okullarının kapatılıp öğrencilerin başka okullara gönderilmelerinin Anayasa'ya aykırı olduğunu savundu.

HDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ise yanında getirdiği sapanı göstererek, sapana 2,5 yıldan 4 yıla kadar ceza öngörüldüğünü kaydetti. Kaplan "Bu tasarıyla 'sapanı bırak tabancayı al' denmek mi denmek isteniyor?" diye sordu.

Yapılan tartışmaların ardından tasarı, aynı yöndeki tekliflerle birleştirildi.

Evde veya işyerinde ifade

Tasarı hakkında bilgi veren İçişleri Bakanı Ala, suçun işlenmesinin önlenmesi, kaçan faillerin yakalanması, kişilerin hayatına, mal varlığına veya topluma yönelik tehlikenin önlenmesi amacıyla durdurulan kişinin üstünün, eşyasının ve aracının aranması, kolluk amirinin yazılı emriyle aranmasına yönelik düzenleme getirdiklerini söyledi. Ala, bu yetkinin kimler tarafından kullanılacağının mülki amirler tarafından belirleneceğini, her kolluk birimine bu yetkinin verilmeyeceğini söyledi.

Çok tehlikeli olmayan suçlarda evde ve işyerinde ifade alma imkanı getirdiklerini ifade eden Ala, bunun vatandaşların tercihi doğrultusunda yapılacağını kaydetti.

Molotofun silah olarak tanımlandığını ifade eden Ala, Yargıtay içtihatlarında molotofun zaten silah olarak tanımlandığını ancak özel düzenlemelerde suç işlendikten sonra silah olarak tanımlanmasının yetersiz olduğunu belirtti.

Hakim kararına kadar istihbarat dinlemesinin devam etmesine yönelik de bir düzenleme yapıldığını belirten Ala, yetiştirebilirlerse Toplantı ve Gösteri Yürüyüşlerine ilişkin düzenlemeyi de gündeme getireceklerini belirtti. Ala, "O kanunun başlangıcı bile, birinci cümleyi okuyan insanlarda bıraktığı intiba bile olumsuzdur. Hakların değil yasakların ifadesi anlaşılıyor" dedi.AK Parti'nin iktidara geldiği günden beri sürekli hak ve özgürlükler alanını genişlettiğini dile getiren Ala, "Keşke Anayasa'yı da değiştirebilseydik de bunları hiç tartışmasaydık" ifadesini kullandı.

Ala, kimliğini saklamak için yüzünü gizleyen, milletin can ve mal güvenliğine yönelik tehlikeli faaliyetlerde bulunan kimselerin de yakalandıklarında tutuklanmalarını sağlayabilecek düzenlemeler yaptıklarını dile getirerek, "Burada, tamamen kurallara uyarak toplantı kanunundan yararlanmak isteyenler için hiçbir olumsuz düzenleme yoktur" dedi.

Bonzainin hafif bir uyuşturucuymuş gibi anlaşılmasını engellemek için eroinle eşdeğer düzenlemeler yaptıklarını belirten Ala, "Okul, yurt, hastane ve ibadethane gibi yerlerde uyuşturucu satılmasının cezasını ise yarı yarıya artıracak düzenlemeler getiriyoruz. Narkotimler kurarak bunları tamamen kontrol altına almayı planlıyoruz" diye konuştu.

"İhtiyacımız kadarı terfi etsin"

Emniyet teşkilatında personel piramidinin düzenlenmesinin de sağlandığını belirten Ala, şunları söyledi:

"Birinci sınıf emniyet müdürü sayısı 1754, oysa 650 civarında ihtiyacımız var. Bunun nedeni, süresi gelen herkes terfi ediyor. Biz, ihtiyacımız kadarı terfi etsin diyoruz. 6 bin 679 komiser yardımcısı var, bizim 12 bin 500 komiser yardımcısına ihtiyacımız var. 10 bin komiser ihtiyacımız var, 2 bin 170 komiser var. 7 bin 516 başkomiser ihtiyacımız var, 1055 başkomiser var. Burada bir problem var. Amirlerin ihtiyacına göre dizayn edilmiş bir düzen var, şimdi onu değiştiriyoruz. Yapacağımız düzenlemelerle bundan sonra ihtiyacımız olduğu kadar terfi olacak ve böylece yığılmalar olmayacak. Komiser yardımcısı, komiser ve başkomiserlerin de sayısını artıracağız, kısa zamanda bu ihtiyacı karşılayacağız. Birçok üniversite mezunu insanlarımız var ve bizim de onların hizmetine ihtiyacımız var."

Polis Koleji'ne zaten iki yıldır öğrenci alınmadığını belirten Ala, "Bunun nedeni bu okulların verimli olmamasıdır. Bu kadar lisenin, üniversitenin yaygınlaştığı bir Türkiye'de artık orada yetişmiş insanları alıp, eğitim vererek, daha sivil bir anlayışın sisteme girmesini sağlayacağız. Bu, polisin vatandaşla irtibatının kopmamasını sağlıyor, daha demokratik atmosfer içinde görev yapmalarına imkan veriyor" dedi.

Buradaki öğrencilerin polis olma hakkının devam ettiğini dile getiren Ala, başka üniversitelere girme haklarının da devam ettiğini kaydetti.

Ala, bu konuyla ilgili önerilere samimiyetle açık olduklarını belirtti.

Jandarmada düzenleme yaptıklarını belirten Ala, "Elbette demokratik rejimlerde halka hesap verenlerin sorumluluklarıyla mütenasip yetkiye sahip olmaları gerekir. Her gün buralara geliyoruz, bakan olarak sürekli hesap soruyorsunuz, haklısınız sormalısınız ama benim de dönüp benim emir verdiğim ve adıma görev yapan insanlara tasarruf hakkımın olması tabidir" diye konuştu.



YENİ ŞAFAK

Dışişleri'nden terör saldırısına kınama

Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, Kenya'nın Mandera vilayetinde bulunan taş ocağı şantiyesine yapılan saldırıyı kınadı.

Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, 'Kenya'nın Mandera vilayetinde bulunan bir taş ocağı şantiyesine 1 Aralık 2014 tarihinde düzenlenen ve 38 işçinin katledildiği terör saldırısını şiddetle kınıyoruz. Hayatını kaybedenlerin ailelerine ve Kenya halkına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Bu elim olay vesilesiyle Kenya Devleti'ne terörizmle mücadelede desteğimizi yineliyoruz' ifadelerine yer verildi.

YENİ ŞAFAK

HSYK harekete geçti: O savcılar açığa alınsın

HSYK, eski 3. Daire Başkanı Ahmet Hamsici tarafından sümen altı edildiği iddia edilen şikayetlerle ilgili harekete geçti.

HSYK 3. Dairesi ilk olarak 17-25 Aralık operasyonları için düğmeye basan Cumhuriyet Savcıları Celal Kara, Zekeriya Öz, Muammer Akkaş ve Mehmet Yüzgeç hakkındaki şikayetleri görüştü. Daire, 4 savcı hakkında soruşturma başlatılması talepli yazısını HSYK 2. Dairesi’ne gönderdi.

İLK ONLAR GÖRÜŞÜLDÜ

4 savcının, soruşturmalar sonuçlanana kadar açığa alınmaları da talep edildi. Bu talep doğrultusunda HSYK 2. Dairesi’nin söz konusu 4 isim hakkında görevden uzaklaştırma talebini önümüzdeki günlerde karara bağlaması bekleniyor. 12 Ekim’de göreve başlayan HSYK, eski Kurul’un kendilerine yakın isimlerle ilgili yıllarca sümenaltı ettiği iddia edilen dosyalar raflardan indirdi. Hakim ve savcılar hakkındaki şikayetleri karara bağlayan HSYK 3. Dairesi ilk olarak, 17-25 Aralık darbe girişiminin baş aktörleri Cumhuriyet Savcıları Zekariya Öz, Celal Kara, Mehmet Yüzgeç ve Muammer Akkaş hakkındaki dosyaları inceledi.

MÜFETTİŞ İHRAÇ İSTEDİ

3. Daire daha önce 4 savcı hakkında inceleme izni vererek, haklarındaki iddiaları araştırmak üzere müfettiş görevlendirmişti. Müfettişlerin, “soruşturma” talebiyle hazırladığı raporda, 4 savcının “Kusurlu, uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzuna ve saygınlığına zarar verdikleri” belirtildi. Raporda ayrıca, 4 savcının meslekten ihracına karar verilmesini de talep edildi.

SORUŞTURMA İZNİ VERİLDİ

HSYK 3. Dairesi, yaptığı toplantıda müfettişlerin 4 savcı hakkında hazırladığı raporu inceledi. Daire, 4 savcı hakkındaki inceleme kararını soruşturmaya dönüştürülmesine karar verdi. 3. Daire, kararın ardından savcılar hakkında soruşturma başlatılması talepli yazısını HSYK 2. Dairesi’ne gönderdi. HSYK 3. Daire ayrıca, Öz, Akkaş, Kara ve Yüzgeç’in soruşturmanın selameti açısından soruşturma tamamlanana kadar görevden uzaklaştırılmalarını da talep etti.

2. Daire’nin 4 savcı hakkındaki görevden uzaklaştırma talebini önümüzdeki günlerde karara bağlaması bekleniyor. 2. Daire, darbe komplosunun mimarları hakkında soruşturmayı sonlandırdıktan sonra ise söz konusu 4 isme, uyarma, aylıktan kesme, kınama, kademe ilerlemesini durdurma, derece yükselmesini durdurma, yer değiştirme ve meslekten çıkarma gibi cezalardan birini verebilecek.

Haklarında ciddi iddialar var

Görevden uzaklaştırılması talep edilen Muammer Akkaş, hükümeti hedef alan 25 Aralık darbe girişimi operasyonu için düğmeye basmış, ancak soruşturma dosyası elinden alınmıştı. Akkaş, daha sonra hukuk kurallarının dışına çıkarak Çağlayan Adliyesi’nde bildiri dağıtarak şov yapmıştı. Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz ise işadamı Ali Ağaoğlu’nun parasıyla Dubai’de tatil yapması ve her gün attığı siyasi içerikli tweetlerle gündeme gelmişti. 18 Aralık’ta Emniyet Müdürlüğü’ne giderek oradaki kolluk görevlilerini tehdit ettiği, Fatih Belediyesi’ni baskı altına almaya çalıştığı belirtilen Öz hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ve tehdit gerekçesiyle kamu davası açılmıştı.

Müfettişlerin hazırladığı raporda, Savcı Celal Kara’nın 17 Aralık darbe girişimi sırasında gözaltına aldığı kişilere savunma hakkı vermediği belirtilirken, Savcı Yüzgeç’in de 17 Aralık darbe girişiminde, somut bilgi ve belge olmadan gözaltı işlemi uyguladığı, mal varlıklarına el koyduğu ifade ediliyor.

YENİ ŞAFAK

İran'dan Türk TIR'larına yeni yasak

İran'ın yeni yasağı ile Türk TIR'larının çilesi bitmek bilmiyor. Gürbulak Sınır Kapısı'nda, iki ülke arasındaki "yakıt depolarını mühürleme" uygulaması nedeniyle 20 kilometrelik tır kuyruğu oluştu.

Gümrük Müdürlüğü tarafından sınır kapısına yazı asılarak söz konusu uygulamanın detaylarına yer verildi. İran'ın 1 Aralık'tan itibaren topraklarına girecek Türk tırlarında bulunmasını istediği özelliklerin sıralandığı yazıda, şu ifadelere yer verildi:

Depolar orijinal olmalı.

Depoların şamandıra ve alt tıpaların olduğu kısımlarda mühür takmaya yarayan aparatlar bulunmalı. Gidiş ve dönüşe yetecek kadar motorin Türkiye'den getirilmeli. (İran Türk tırlarına motorin satışı yapmayacaktır. Varış gümrüklerine göre bulunması gereken motorin miktarları liste şeklinde asılmıştır). Bu şartları taşımayan tırlar İran Gümrük Müdürlüğü tarafından geri çevrildiği için eksikliklerinizi tamamlayarak gümrüğe giriş yapmanız, mağdur olmamanız açısından önemlidir."

Tır şoförü Savaş Öztürk, 7 gündür beklediği sınır kapısının önünde 20 kilometrelik ikişer ve üçer sıra halinde tır kuyruğu olduğunu ifade etti. Kar yağışı altında soğukta beklediklerini söyleyen Öztürk, "Kimse bir şey söylemiyor, kapılar kapalı. Araçlarımızda hırsızlık oluyor. Bir arkadaşımız 18 gündür burada bekliyordu, İran'a girdi, kabul edilmedi geri gönderildi" dedi. Orijinal depo istendiğini vurgulayan Öztürk, şunları kaydetti:

"Şimdi bu kuyrukta mazotumuzu tedarik edip hangi şartlar altında çıkacağız. Burada mazotumuzu tedarik edip oraya gitsek tekrar 760 avro istiyorlar. Buradan Tahran'a 550 litre mazot hakkı veriyor. Ben buradan Tahran'a gitsem, gidiş geliş 2 bin kilometre, orada mazotum bitse kim çözüm bulacak? Depo mühürlü olduğu için mazot da alamayacağım, mührü söksem İran'dan çıkış yapamayacağım. Şu anda sıfırın altında 7 derecede dolaplarımızı açıp yemek yemeye çalışıyoruz, aç yatamıyoruz."

Şoförlerden İbrahim Çelik ise 10 günden beri sırada beklediğini söyledi.

Türk tır şoförlerine eziyet edildiğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu:

"Bizim tırlarımız İran'a giriyor, Türkmenistan'ın İran sınır kapısı olan Lütfabad Sınır Kapısı'na gidiyor. 14-15 gün burada bekliyor. Bir yandan polisi eziyet ediyor, bir yandan memuru ve bir yandan işçisi eziyet ediyor. Bana 550-600 litre mazot 2 bin kilometrede yeter mi? Ben ülkemde mazotu alıyorum. Sen şamandıraya, alt kapağa ve depo kapağına mühür istiyorsun. Peki arabam donsa ne yapacağım? Bıçak kemiğe dayandı, tır kuyruğu Doğubayazıt'a ulaştı. Çoluk çocuğumuz var. Bize ya bir yol bulunsun ya da Rusya, Gürcistan veya Türkmenistan üzerinden güzergah verilsin. Depodaki mühürlerden biri kırıldığı zaman 6 ay hapis, 14 bin dolar para cezası veriliyor. Derdimiz çok, bize Allah rızası için sahip çıkın."



Aracının et yüklü olduğunu belirten şoförlerden Yılmaz Konuk da "Et taşıyan 5 araç varız. Etler bozulursa biz bunun altında nasıl çıkacağız? Hiç kimse bir bilgi vermiyor. 'Deponun üç yerine mühür takacaksın' diyor. Benim arabam yolda hava yaparsa o havayı nasıl alacağım" diye konuştu.




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət