Ana səhifə

10’uncu Yaşında Karadeniz Ekonomik İşbirliği Girişimi, Beklentiler, Gerçekleşenler, Sorunlar, Umutlar


Yüklə 428 Kb.
səhifə6/7
tarix24.06.2016
ölçüsü428 Kb.
1   2   3   4   5   6   7

BÖLÜM VI 21.YY'DA KEİ

6.1 KEİ’NİN MEVCUT ENTEGRASYONLARLA MÜNASEBETLERİ

KEİB’in gelişme sürecinde, kendisine en yakın iki büyük güç merkezi Avrupa ve Pasifik’tir. KEİB ülkelerinin AT’a olan yakınlığı ve Rusya Federasyonunun 21.yy’da göstermesi beklenen gelişme büyük bir ihtimalle KEİB’in Avrupa ile olan ilişkilerine daha fazla önem vermesi gereğini vurgulayacaktır. Fakat bu KEİB’in özellikle büyük bir ekonomik potansiyele sahip Çin Halk Cumhuriyeti, Yen Bloku ve ABD ile ilişkilerini geliştirmesini engellememelidir. 25

KEİB’e üye olan ülkelerin bir kısmı yakın gelecekte AT’a da girebilecek ülkeler niteliğindedir. Belki de AT, bu ülkelerin tam üyeliğe geçmeden önce KEİB içinde yaşayarak ekonomik istikrara kavuşmasını uygun görecektir.26

İlişkilerin KEİB lehine gelişebilmesi açısından ileri aşamada, aynen AT ile EFTA arasında kurulan “Avrupa Ekonomik Alanı” gibi KEİB ile AB arasında bir ekonomik alan oluşturmak söz konusu olabilir.

KEİB ile AT arasındaki ilişkilerde belirleyici tarafın AT olacağını söylemek mümkündür. KEİB’e üye ülkelerin demokrasiye ve piyasa ekonomisine geçmelerini kolaylaştırmak, bölge ülkelerinin çok zengin doğal kaynaklarını değerlendirmek ve barış içinde güvenli bir Avrupa’nın oluşması için KEİB ile işbirliğini geliştirmek önemli olacaktır.

KEİ bölgesindeki ülkeler, özellikle Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ortaya çıkan devletler dikkatlerini ekonomik güç odaklarından AB üzerinde yoğunlaştırmışlar; ekonomik ve siyasal amaç olarak kendilerine AB üyeliğini yakıştırmaya başlamışlar, bazıları da bu yönde ortaklık anlaşmasıyla ilk adımları atmışlardır. Bu devletlerin yakın gelecekte AB ile bütünleşmesini beklemek gerçekçi olmazsa da, bunlar için çekim merkezinin AB olduğu da bir gerçektir. Bu nedenledir ki KEİ’nin AB’nin bir karşıtı, yedeği yada alternatifi olarak değil, onu tamamlayan bir alt sistem olarak yapılandırılması mantıklı bir yaklaşımdır. Böylelikle KEİ, büyük Avrupa ekonomik alanını, birbirinden kopuk yeni bölgesel bölünmelere götürmekten çok, oluşmakta olan yeni Avrupa yapısına, KEİ ülkelerini daha sağlıklı bir ilişkiler dokusu içine getirmektedir. Nitekim Zirve Deklarasyonu’nda da, KEİ’nin bir Avrupa örgütü olarak kurulduğu ve evrim geçirmekte olan Avrupa mimarisinin tamamlayıcı bir parçası olmayı amaçladığına yer verilmiştir. Bu çerçevede KEİ, Türkiye’nin politikalarıyla tutarlı görülmektedir. 27

KEİ ile Türkiye etrafında Balkanlardan Kafkaslara uzanan bir ekonomik işbirliği alanı yaratılmış olmaktadır. Bu gelişme ECO ile birlikte değerlendirildiğinde, bu ekonomik alanın Türkiye’nin nüvesi çerçevesinde Orta Avrupa’dan Orta Asya’ya kadar geniş bir zemine oturtulduğu görülecektir. Bu rastlantı değildir. Türkiye, yakından izlediği ve zamanında değerlendirdiği uluslararası gelişmeler çerçevesinde, dış politikasında bölgeselliğin göreli ağırlığının arttığı bir dönemi yaşarken; çağdaş ortamın koşullarına, gereklerine ve yarattığı fırsatlara uygun, aktif ve dinamik bir yaklaşımla, dış ilişkilerine etkili ve kalıcı bir KEİ boyutu kazandırmıştır. Ekonomik sınırların siyasal sınırları aştığı günümüzde, ülkemizin etki alanına derinlik getiren KEİ’ne yönelik bu politika çağdaş ve gerçekçi görülmektedir.28

Türkiye, bir yanda AB, EFTA, Balkan ve Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri ile işbirliği modellerini geliştirmeyi amaçlarken, bir yandan da Karadeniz bölgesini bu şemaya dahil etmiş; bunları bir bütünü tamamlanan parçalar olarak değerlendirmiştir. Bunu yaparken de bu bölgesel işbirliği girişimlerini yalnızca birbiri ile bağlantılı değil, aynı zamanda üçüncü ülkelere olabilecek doğrudan ve dolaylı etkilerini dikkate almaya özen göstermiştir. Türkiye, güneyindeki siyasal karışıklıklar içinde bulunan bölge ile olan sorunlu ilişkilerini, kuzeyindeki bölgeyle istikrarlı ve daha sağlam olan ekonomik temellere oturan ilişki ağıyla dengelemeye de dikkat etmiştir.

Türkiye bu çabalarında günün koşullarına olduğu kadar geleceğin arayışlarına göre de politikalarını biçimlendirmiş; bu bölgesel kuruluşların amaç ve üyelerinin yapılarına göre tutum izlemiştir. Örneğin, AB ile ilişkilerimizde tam bir bütünleşme öngörülürken, EFTA ile karşılıklı ticaretin attırılması amaçlanmış, ECO içinde hükümetler arası işbirliğine öncelik verilmiş, KEİ’inde ise ağırlık özel sektöre ve projelere yönelik işbirliğine kaydırılmıştır.

KEİB’i oluşturan ülkeler piyasa ekonomisine geçip uluslararası platformda yerlerini alınca başka bütünleşmelerin parçası olmaya daha fazla önem verebilirler. Bulgaristan ve Romanya AT’nda veya Ortadooks devletlerin kurduğu bir ortak pazarda yerlerini alabilir, Orta Asya Türk Cumhuriyetleride kendi aralarında bir birliğe gidebilirler. Bu oluşumlardaki en önemli faktör bölgede barış ve istikrarın temin edilmesi olacaktır. 29

Özbekistan, Kırgız Cumhuriyeti ve Kazakistan tarafından 1994 yılında kurulan ve Mart 1998’de Tacikistan’ın katılımı ile üye sayısı dörde çıkan ittifak, Temmuz 1998’de yapılan bir toplantı ile Orta Asya Ekonomik Topluluğu adını almıştır.30

6.2 KEİ’DEN BEKLENTİLER


Başlangıçta KEİ’nin amacının Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler arsında aşamalı olarak bir “serbest ticaret bölgesi” kurulması olduğu belirtilmiş, ancak daha sonra yapılan toplantılarda bu girişimin “ekonomik işbirliği” çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir girişim olarak nitelendirilmiştir.”31

Önümüzdeki yıllarda dış ticaret ilişkilerinde daha güvenli ve hızlı çalışan bir ortama geçileceği düşünülmektedir. Özellikle KEİ ülkeleri ile ülkemiz arasında büyük sorun yaratan kambiyo mevzuatı, gümrük mevzuatı, bankacılık mevzuatında uyumun sağlanması ile ülkemizin KEİ ülkeleri arasında dış ticaret hacminin bugünkü durumundan çok daha ileri boyutlara ulaşacağı beklenmektedir.” 32 Ayrıca KEİ’nin asıl amacı, Karadeniz bölgesindeki ticareti geliştirmek olduğundan, bu kapsamda ticareti geliştirme boyutunda birtakım istatistik modeller ortaya koyulması ve irdelenmesi tüm KEİ ülkeleri açısından oldukça önem taşımaktadır.33

1992 yılının hem SSCB’nin dağılmasından sonra ülkelerin bağımsızlıklarını kazandığı yıl olması hem de KEİ Anlaşmasının imzalandığı yıl olması nedeniyle KEİ ülkeleri ile ticaret yapımız incelenirken 1992 yılı milat olarak kabul edilmiştir.

KEİ ülkeleri ile ticaret 1992 yılı öncesi önemli boyutlarda olmamasına karşın, 1992 yılı sonrasında istikrarlı olarak artmaya başlamıştır. Yinede KEİ ülkelerinin Türkiye dış ticaretindeki payı %10’u geçmemektedir. Bu pay 1982-1991 döneminde yıllara göre artış veya azalış göstermemekle birlikte, 1992 yılı sonrasında artarak devam etmektedir.

1992 yılı itibarıyla KEİ ülkeleriyle toplam ticaret hacmi 2,8 milyar dolar olarak gerçekleşmiş; toplam ticaretimiz içindeki payı ise %7,3 olmuştur. Bu kapsamda, Rusya Federasyonu 1,5 milyar dolar ve %3,9 oranı ile ilk sırayı almıştır.34

1992 yılında KEİ ülkelerine yönelik ihracatın %43,89’u Rusya Federasyonu’na, %17,19’u Romanya’ya, %14,47’si Yunanistan’a; ithalatın ise %59.69’u Rusya Federasyonu’ndan, %14,89’u Romanya’dan, %5.16’sı Ukranya’dan gerçekleşmiştir.

KEİB’in gelişmesi, Batı açısından da önemli bir pazarın oluşumu anlamına gelecektir. Ayrıca dağılan SSCB ve Doğu Avrupa ülkelerinde ortaya çıkabilecek ekonomik ve sosyal patlamaları önleyebilir. KEİB bölgesi, soğuk savaş sonrası ortaya çıkan tabloda, Balkan ve Kafkasya’daki değişim sürecinde bölgede temel özgürlükler, insan hakları, sosyal adalet gibi evrensel değerlere dayalı barış ve güvenliğin oluşturulmasına ve değişen dünya ile bütünleşmesine önemli katkı sağlayabilecek bir bölgesel ekonomik entegrasyon girişimidir. Ayrıca KEİB projesi çerçevesindeki üye ülkeler arasındaki ticari ve ekonomik işbirliğini geliştirmek üye ülkelerin kalkınma çabalarına da büyük katkısı olacaktır. 35

Mevcut hükümetler arası mekanizmayı tam bir bölgesel ekonomik işbirliği teşkilatına dönüştürecek olan KEİ Teşkilatı Kurucu Anlaşması, 5 Haziran 1998 tarihinde Yalta’da toplanan KEİ 4.Zirve Toplantısı sırasında imzalanmıştır.

KEİ üyesi ülkelerle Avrupa Birliği (AB) arasında serbest ticaret anlaşmaları akdedilmesine yönelik çabalar devam etmektedir. KEİ üyesi ülkelerin kendi aralarında bir Serbest Ticaret Alanı kurulması doğrultusunda aşamalı bir süreç öngören bir eylem planı hazırlanması kararlaştırılmıştır.

KEİ ülkeleri ile Türkiye’nin ticari ilişkileri 1991 yılından bu yana düzenli bir artış göstermektedir. 1997 yılında KEİ ülkelerine Türkiye’nin ihracatı 3,8 milyar dolar, bu ülkelerden ithalatı ise 4,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 1996 yılına göre ihracatta %31, ithalata ise %18 artış kaydedilmiştir.36

Türkiye’nin toplam ihracatı 1998’de 1993’e göre %75 artmışken, aynı dönemde KEİ ülkelerine Türkiye’nin ihracatı %210 artmıştır. 1998’de 1993’e göre AB ülkelerine ise %84 artmıştır. Bu rakamlar önümüzdeki yıllarda da KEİ ülkelerine ihracatın yüzde olarak artacağının işaretidir.37

Tablo 6 : KEI Ülkelerinin 1992-00 Yılları İthalatı

Milyon $


ÜLKE/YIL

1992

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

2000

Arnavutlu

175

574

603

713

841

649

828

1140

1080

Azerbayc

998

241

778

668

961

794

1077

819

788

Bulgarista

4460

4720

4260

5661

6861

5224

4981

5409

6362

Ermenista

50

254

394

674

856

892

902

800

882

Gürcistan








236

417

687

944

878

612

961

Moldavya

640

628

703

841

1079

1200

1018

567

917

Romanya

6260

6522

7109

10278

11435

11280

11821

10392

13055

Rusya

36984

32806

50518

60945

62278

73660

60476

43588

49125

Ukranya

7099

9533

10748

16052

18639

17114

14676

11846

14000

Türkiye

22872

29428

23270

35709

43627

48559

45921

40692

53499

Yunanista

23218

22010

18742

22929

24136

23644

23247

25433

26557

KEI

102756

106716

117361

154887

171400

183960

165825

141298

167226

DÜNYA

3801938

3757070

4268891

5079994

5350132

5520878

5449581

5778312

6505276

Kaynak: 1992-1998 yılları ve arası için United Nations, Department of Economic and Social Affairs Statistics Division, 1999 Internatşonal Trade Statistics Yearbook, Volume II, sayfalar S23-S37 arasından.United Nations, New York , 2000, 1998-99-00 yılları için TD/STAT.26 UNCTAD Handbook of Statistics, New York and Geneva, 2001, sayfalar 2-9 ve arasından.

Tablo 7 : KEI Ülkeleri 1992-00 Yılları İhracatı

Milyon $


ÜLKE

1992

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

2000

Arnavutlu

76

122

139

202

207

139

205

264

260

Azerbayc

754

351

638

637

631

781

606

929

1400

Bulgarist

3914

3729

3947

5359

6602

5323

4296

3925

4807

Ermenist

26

156

216

271

290

233

221

232

294

Gürcistan







134

159

199

240

192

173

176

Moldavya

470

483

619

739

805

890

644

652

794

Romanya

4323

4892

6151

7910

8085

8431

8300

8505

10367

Rusya

42376

44297

67542

81096

88599

88288

74888

74663

104836

Ukranya

8045

7817

10305

13317

14441

14232

12637

11582

14767

Türkiye

14716

15345

18106

21637

23224

26261

26974

26588

26572

Yunanist

9843

8434

9384

10961

11948

11128

10732

9815

10501

KEI

74700

77192

107797

131327

143083

144818

128963

127513

164273

DÜNYA

3698353

3720144

4226799

5039291

5256714

5448529

5372549

5646733

6326525

Kaynak: 1992 1998 ve arası United Nations, Department of Economic and Social Affairs Statistics Division, 1999 Internatşonal Trade Statistics Yearbook, Volume II, S23-S37 arasından.United Nations, New York , 2000, 1999-2000 yılları için TD/STAT.26 UNCTAD Handbook of Statistics, New York and Geneva, 2001, sayfalar 2-9 ve arasından.

Şekil 4:2000'de KEI Ülkelerinin Dünya İthalatındaki Payı




Şekil 5 : 2000’de KEİ Ülkelerinin Dünya İhracatındaki Payı


Kaynak. Tablo 6 ve 7 rakamlarından çizilmiştir.


Şekil 4 ve 5’de görüldüğü üzere 2000 yılı itibariyle KEI ülkelerinin dünya ithalatındaki payı %3 ve dünya ihracatındaki payı %3’tür. Gerek nüfus gerek, tabii kaynaklarına kıyasen göre bu pay oldukça düşüktür. Bunun sebebini 1992 öncesinde Sosyalist sistem dolayısıyla uygulanan dış ticaret politikalarında aramak gerekir. Bilindiği üzere sosyalist sistem dış ticaretten kaçınmıştı.38 Kısa dönemde piyasa ekonomisi kültürü ve davranışını bu ülkeler ve insanlarından bekleyemeyeceğimizden çok kısa dönemde bu manzaranın değişmeyeceğine hükmedebiliriz. Yine bu ülkelerin kısa dönemde hammadde ve yarı mamül ihracatçısı olma özelliğini koruyacağı kanaatindeyiz. İthalat kalemleri ise tüketim mamüllerinin ülke içersinde üretilmeye başlanmasıyla, özellikle Rusya krizinden sonra görüldüğü üzere, ithal ikameci üretim sonucu KEİ ülkelerinin ithal kalemlerinde tüketim mallarının bir kısmı önemini yitirecektir/yitiriyor.* Siyasal istikrar ve iktisadi kurumların köklenmesiyle yurt dışından sabit sermaye yatırımları artacaktır.
Yaşam kalitesi hususunda Batı standartlarını yakalama arzusu bu ülkelerin ihracatlarını artırmaları yoluyla gerçekleşeceğinden ileri ki yıllarda dünya ticaretindeki artış oranından daha yüksek oranlar bekleniyor. 1992 ile 2000 ithalat ve ihracat rakamlarını dünya ile KEİ arasında karşılaştırdığımızda KEİ’nin daha yüksek çıktığı görülmektedir. 39Yine Batı hayat standardını yakalama dürtüsü nedeniyle ihracattan elde edilen döviz yeterli olmayacak ve bu ülkeler çok büyük miktarlarda dış borç almaktadırlar/alacaklardır.
Siyasal sorunlar KEİ’nin önünde aşılması gereken büyük bir engeldir. Dış ticaretin artışı KEİ ülkeleri vatandaşlarının ödeme güçlerinin artmasına, bütçeden askeri harcamalara daha az pay ayrılmasına ve Karadeniz havzasında sabit sermaye yatırımları için gerekli siyasal ve iktisadi güven ortamının sağlanmasına bağlıdır. Halen bu ülkelerde mülteciler bulunmaktadır, güvenli olmayan ortamda sabit sermaye yatırımı beklemek muhaldir.

1   2   3   4   5   6   7


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət