Ana səhifə

1. avrupa biRLİĞİ 1 avrupa topluluklari


Yüklə 369 Kb.
səhifə9/9
tarix25.06.2016
ölçüsü369 Kb.
1   2   3   4   5   6   7   8   9

3.3 EURO’NUN TÜRKİYE EKONOMİSİ ÜZERİNDE ETKİLERİ


Avrupa Birliği’nin henüz gümrük birliği aşamasında bulunan ve yeni genişleme süreci içerisindeki konumu tam bir netlik kazanmayan Türkiye’nin bu konumuna karşın, tek para uygulamasından etkileneceği açıktır. Bu nedenle, gümrük birliğinin tarafı olan bir ülke olarak para ve mali politikaların, Avrupa Birliği politikalarıyla uyumlaştırılması sürecinin hızlandırılması zorunludur. Nitekim, Maastricht Antlaşması’nın, üye ülkelerin ekonomik ve parasal birliğe katılmak için yerine getirmelerini öngördüğü önkoşulların gerçekleştirilmesi yolunda ciddi adımların atılması gerekmektedir. Diğer bir deyişle, ekonomiler arasındaki farkların azaltılıp, birbirlerine yaklaştırılmasına ilişkin çabalara Türkiye de içten biçimde katılmayı benimsemeli ve bu yönde çalışmalarını hızlandırmalıdır. Böyle bir uyum, ilk aşamada, Avrupa Para Birliği’nin dışında kalacak üye ülkelerin tabi olacağı koşullara hazırlanmakla başlatılabilir. Bu girişim, Türk lirasının belirli bir band içinde hareket etmek üzere Euro’ya bağlanması sorununu da beraberinde getirecektir. Bir diğer sorun, doğal olarak 15 yıldır kur politikasının dayandığı sepet uygulamasının terk edilmesi olacaktır.

Avrupa Para Birliği, tek pazarın önündeki engelleri ortadan kaldırırken, üye ülkeler arasındaki rekabeti de reel ekonomide yaşanacak verimlilik ve karlılık esasına dayandırmaktadır. Bu nedenle, üye ülkelerin nispi vergi yükleri ve işgücü piyasalarındaki esneklik farkları önem kazanmaktadır. Dolayısıyla, bu ülkelerin, yatırımları kendilerine çekmek için, vergi yükünü indirme konusunda ciddi önlemler alacakları açıktır. Türkiye’de yabancı yatırım pastasından pay kapmak için verdiği çabada bu konuya özen göstermesi ve Avrupa ülkelerinde başlayacak söz konusu vergi rekabetini dikkate alması gerekmektedir.



3.3.1 Dış Ticaret Üzerindeki Etkisi

Euro’nun Türkiye’nin dış ticaret hacminde de önemli bir rol oynaması beklenmelidir. Bilindiği gibi, Avrupa Para Birliği’ne katılan ülkelerin para birimlerinin birbirlerine karşı pariteleri Mayıs 1998 içinde belirlenmeyiş bulunmaktadır. Buna göre, 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, ulusal paraların Euro’ya karşı pariteleri geri dönülemez şekilde sabitlenmiştir. Burna göre, ihracatçı ve ithalatçı firmaların Euro’nun özellikle ABD doları ve Alman markı paritelerini yakından izleyerek yeni fiyatlama politikalarını oluşturmaları gerekmektedir.

Türkiye’nin halen dış ticaretinin yaklaşık yüzde 50’sini Euro bölgesi ile gerçekleştirmektedir. Bu nedenle böylesine yoğun bir ticari ilişki ağı, AB ile ticaret yapan firmalar üzerinde doğrudan etkiler oluşturacaktır. Her şeyden önce Euro Türk piyasaları tarafından kabul edildiği ölçüde dış ticaretin daha da artması mümkün olacaktır. Mal ve hizmet piyasalarında yeni ürünlerin ticarete konu olacak olması firmalar için yeni fırsatlar yaratacak demektir. Genişleyen yeni piyasalar karşısında ihracatçı firmaların piyasa araştırmaları yapmaları ve talep yaratıcı stratejileri oluşturmaları gerekmektedir. Hangi pazarların daha çok yürüyeceğinin, fiyat farklılıklarının ve rekabetin genel olarak hangi ürünler üzerinde yoğunlaşacağının belirlenmesi amacıyla yapılacak piyasa araştırmalarının ve analizlerinin firmalara dinamik bir faaliyet ortamı kazandıracak, bu da AB pazarına girişi kolaylaştıracaktır.

Öte yandan, özellikle birden fazla birlik üyesi ile ticari ilişki içerisinde bulunan ithalatçı ve ihracatçı firmaların faaliyetlerini tek bir para cinsinden yürütebilme serbestisine sahip olacak ve işlem maliyetleri açısından önemli bir tasarruf olanağı sağlanacaktır.

Yine, tek para uygulamasıyla AB içerisinde fiyatlar giderek şeffaflaşacaktır. Ulusal paralar cinsinden yapılması olanaksız olan fiyat karşılaştırmaları artık olanaklı hale gelebileceğinden, gerek Avrupalı tüketiciler gerekse ithalatçı ve ihracatçı firmalar açısından Avrupa pazarında fiyat rekabetinin artması hızlanacaktır. Böylece, şimdiye kadar kur değişikliklerinin neden olduğu, ürünlerin daha ucuz ya da daha papalı olma olasılığı son bulacaktır.

Ulusal Paraların Türkiye’nin Dış Ticaretindeki Payları



Para

İhracat Yüzde

İthalat yüzde

Dış Ticaret Yüzde

Dolar

59,2

55,6

57,4

Mark

25,9

23,9

24,9

Paund

4,7

3,6

4,2

F. Frangı

3,6

3,6

3,6

Liret

2,4

4,7

3,5

Diğer

4,2

8,6

6,4

Euro sistemine katılmış bulunan ülkelerin ulusal paraları ile Euro arasındaki değişim kurunun belirlenmiş olması, Euro’nun kullanım tarihinden itibaren belirlenen oranlar üzerinde Türk bankalarında hesap birimi olarak ödemelerde kullanılabilmesi, ithalatçı ve ihracatçı firmaların sözleşmelerini Euro cinsinden yapma olanağını vermektedir. Bununla birlikte, ihracat fiyatlarının ve ithalat taahhütlerinin ulusal pazarlar yerine Euro cinsinden belirlenmesi, ihracat gelirlerinde istikrar sağlaması ve kur riskinin azalması açısından kuşkusuz yararlı olacaktır.

Uluslararası yatırımcıların Euro’ya kaymalarıyla birlikte, dünya merkez bankaları, rezervlerinde önemli ölçüde Euro’ya geçecekler ve bu gelişme 500 milyar ile 1 trilyon dolar arasında Euro talebi yaratacaktır. Talep kaymasıyla Euro’nun değer kazanması kaçınılmaz olacaktır. Euro’nun güçlü olması, para birliğine üye ülkeler ile olan ticarette, ihracat gelirlerini olumlu yönde etkilerken, ithalat giderlerini artıracaktır. Euro’nun zayıflığı ise bu kez tersine sonuçlar verecektir. İhracat gelirleri düşerken, ithalat giderleri azalacaktır. Buna göre, Avrupa Birliğine ihracat hacmi bu bölgeden yapılan ithalat toplamından düşük kaldığı sürece, Euro’nun güçlenmesi Türkiye’nin aleyhine bir gelişme olacaktır. 1997 yılı verilerine göre AB’nin Türkiye’nin ihracat hacmindeki payı yüzde 50’yi, parasal olarak 13.1 doları buluyor. Buna karşılık, Euro bölgesinden yapılan ithalatın büyüklüğü 24.2 milyar dolar ile toplam ithalatın yine yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor. Buna göre, Türkiye’nin ithalatının, ihracat hacminin üzerinde seyretmesi, Euro’nun aşırı değerlenmesi durumunda ek maliyetler yaratacaktır.

Öte yandan AB içerisinde fiyat yakınlaşmasının hızla gerçekleşmesi ve bir bütün olarak Euro bölgesinin rekabet gücünün artacak olması Türkiye’nin dış ticaretini olumsuz yönde etkileyebilir. Her şeyden önce böyle bir gelişme Türkiye’nin AB’yle olası ticaretine sınırlamalar getirecek ve ihraç ürünlerinin fiyatları baskı altında kalacaktır. Bu koşullarda rekabet şansı çok sınırlı olan Türkiye’nin ihracatının gerilemesi beklenebilir. Özellikle kısa dönemde Türk firmalarının gerek AB içinde gerekse üçüncü ülkelerde AB firmalarıyla rekabette ciddi sıkıntılar yaşayacaklardır. Bu bakımdan uzun dönemli fiyat stratejilerinin geliştirilmesi ve rekabeti artırıcı politikaların düzenlenmesi zorunlu olmaktadır. AB ülkelerinin rekabet güçlerini artırmak amacıyla devalüasyon yapma olanaklarının artık bulunmaması Türk firmaları için daha şeffaf ve güvenilir bir piyasa ortamı yaratacaktır. Bu da, Türk firmalarına rekabet güçlerini ayarlama olanağını verecektir. Her ne kadar Euro bölgesinde fiyat düşüşleri hammadde ve ara malları fiyatlarına yansıyacak olmasına karşın, fiyatlar hem özellikle tüketim malları ithalatını, hem de genel ithalat hacmini artırıcı etki yapacağından Türkiye'’in dış ticaret açıkları büyüyecektir.

AB içerisinde tek paranın kullanılmasıyla birlikte kur riskinin azılması Türkiye’ye olumlu yönde etkileyecektir. Türk firmaları için artık sadece tek bir para için kur riski söz konusu olduğundan, finansal güçlerini ayarlama olanakları artacaktır. İhracatçı ve ithalatçı firmalar kur riskinden arınmış bir ortamda ödemelerini ve gelirlerini istikrara kavuşturmaları mümkün olacak ve Euro üzerinden işlem yapan ihracatçı firmalar, kullandıkları türev enstrümanların maliyeti bakımından da avantaj sağlayacaklardır. Euro’nun dalgalanması ise özellikle KOBİ’ler için kur riskinden korunmak için ek maliyet getirecektir. Öte yandan kur riskinin azalmasıyla ülkenin dış borçlarının yönetimi kolaylaşacaktır. Türkiye’nin dış borç stoğunun yüzde 45’ini Avrupa paralarından oluştuğu dikkate alınırsa Euro’nun kullanımının bu konuda ne kadar büyük yarar sağlayacağı kendiliğinden ortaya çıkar.



3.3.2 Dış Borçlar Üzerindeki Etkisi

Tek para sistemi gelişmekte olan ülkelere finansman kaynağı bulmaları yönünden de büyük kolaylık sağlayacak; Türkiye’nin de bundan önemli ölçüde yararlanması mümkün olacaktır. Gerek finans kuruluşları gerekse reel ekonomi birimleri için fon sağlama olanakları artacaktır. Her şeyden önce Euro ile birlikte Avrupa Birliğinde ticari ve likit bir piyasa oluşturacaktır. AB genelinde faiz hadlerinin önemli ölçüde düşmesi, kısa vadeli sermayeyi yüksek getiri sağlayabilen Pazar arayışına itecek ve sermaye hareketleri bu yönde kanalize olacaktır. Bu genelinde, sermaye piyasasında yanında, ekonomik ve sosyal yapıyla ilgili düzenlemelerin yapılabilmesi durumunda Türkiye de bu sermaye hareketlerinden payını alabilecek ve dış kaynak açığını kapatabilecektir. Öte yandan mali piyasalarda daha likit hale geleceğinden ve işlem ve borçlanma maliyetleri düşeceğinden, Türk firmalarının ve bankalarının Avrupa piyasalarından daha kolay ve daha düşük faizle finansman sağlanması mümkün olacaktır. Ancak, Euro’nun daha önce de değinildiği gibi, Euro’nun talep kaymasıyla aşırı değerlenecek olması Türkiye’nin dış borç servisi yönünden ek yüksel yaratabilecektir. Euro’nun güçlenmesi durumunda, Türkiye nisbi olarak daha az dolar borcu, ancak daha fazla Euro ödeyecektir. Buna karşılık gelirlerinin ağırlığı, dolardan oluştuğu için zayıf dolar/güçlü Euro Türkiye’nin gelirleri üzerinde azaltıcı etki yaparken, ödeyeceği borcu artırabilecektir.

Ne var ki, Türkiye’nin dış borç stoğunda Euro ve dolar yaklaşık olarak aynı ağırlığı taşıyacağından, Euro’nun değer kazanıp kaybetmesi de esasen dolara karşı doğrudan dolayı Euro /dolar paritesinin dış borç servisinde önemli bir değişiklik yaratmayacağı yönünde tahminler de söz konusudur.

Dış Borç Stokunun Döviz Cinsinden Dağılımı


Dolar

38,4

Mark

34,5

Yen

16,1

SFF

2,1

FF

1,7

Diğer

7,2

3.3.3 Bankacılık Sistemi Üzerindeki Etkisi

Euro’nun Türk bankacılık sistemi üzerinde de önemli etkiler meydana getireceği söylenebilir. Ancak başlangıçta bir geçiş dönemi yaşanacağı için kısa dönemdeki etkiler sınırlı kalabilir. Ne var ki, yapılacak yeni yasal düzenlemeler ile birlikte bankacılık sisteminin değişen yeni konjonktüre ve yapıya uyumu sağlamak üzere stratejiler belirlemesi kaçınılmaz olacaktır.

Bir kere Euro’ya geçişle yazılım,donanım ve teknolojik altyapı açısından değişiklikler yaşanacaktır. Esnek yapıya sahip olan orta ve küçük ölçekli bankalar bu konuda zorlanmayacaktır. Bankaların büyük bir bölümünün bilgisayar sistemlerinde 2000 yılına ilişkin hazırlıkları şimdiden başlatmış olmaları bu geçişi kolaylaştıracaktır.

Ancak, AB’nde bankacılık sisteminde yaşanacak yoğun rekabet sonucunda bankalar arasında birleşmeler ve piyasadan çekilmelerin hızlanmasıyla banka sayısı azalacaktır. Bu gelişme AB’nde bankacılığın rekabet gücünü daha da artıracaktır. Türk bankacılık sistemi bu gelişmenin yaratacağı sorunlar açısından uzun dönemli önlemleri şimdiden almalı ve hazırlıklı bulunmalıdır. Öte yandan, bankalar, Avrupa para birimleri cinsiden varlık ve yükümlülüklerini değerlendirerek, piyasada Euro lehine oluşabilecek bir talebe hazır olmalıdırlar.

Ayrıca, tek para geçişle birlikte, ticari bankacılık kesiminin döviz alım-satımından sağladığı arbitrajlar ortadan kalkacaktır. Arbitraja büyük ölçüde bağımlı olan bankalar artık bu kaynağı kaybedecekleri için maliyetlerini azaltacak önlemleri almak zorunda kalacaklardır. Bu gelişme, bankacılık kesiminde daha operatif ve hizmete yönelik bir döneminin başlamasına yol açarken, bazı bankacılık işlemlerinde uzmanlaşma ve merkezileşme eğilimleri zorunlu hale gelecektir.

Kaynakça:

T.C Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, AVRUPA BİRLİĞİ VE TÜRKİYE, Kasım 2002

AVRUPA BİRLİĞİ ve TÜRKİYE, Veysel BOZKURT, 2001

Avrupa Birliği Genişleme Sürecinde Türkiye, Avrupa Birliği Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği, Eylül 2003

GÜNCEL HABER, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği tarafından yürütülen iletişim projesinin periyodik yayını EKİM-KASIM 2003 NO:1

Avrupa Para Birliği, EURO ve Türkiye Prof. Dr. Suat Oktar, Yrd. Doç. Dr Suat Yavuz Bilim Teknik Yayınevi 2000

Ekonomik ve Parasal Birlik Hazırlıkları ve A.M.B Hazırlayanlar: Cihangül Gürler, Türkan Gedikkaya, Haziran 1999

Avrupa Birliği ve Türkiye Prof. Dr S. Rıdvan Korluk İst. 2002

Hazine Müsteşarlığı Parasal birlik, Avrupa Para Birliği ve Türkiye, Ekonomik Araştırmalar Genel Müdürlüğü (1999) Hazırlayanlar: Defne Ata (Hazine Uzmanı), H. Serkan Silahşör (Hazine Uzman Yardımcısı)

Avrupa Tek Senedi, IKV, 1987 M. Cansever

Avrupa Para Birimi EURO, Sorular ve Cevaplar DTM, Ocak 1999.

www.foreigntrade.gov.tr

www.deltur.cec.eu.int

www.hazine.gov.tr



www.ecb.int




1   2   3   4   5   6   7   8   9


Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©atelim.com 2016
rəhbərliyinə müraciət